Jump to content

Modern insana yakın akraba yeni tür


Recommended Posts

Bilimciler, Sibirya’daki Altay Dağlarında bulunan Denisova Mağarası’nda buldukları 30.000 yaşındaki buluntuların diş ve parmak kemiklerinden aldıkları DNA örneklerini analiz ettiler ve bunun eski ve farklı bir insan türüne ait olduğunu açıkladılar.

Bulunduğu mağaranın adına atfen Denisova’lı anlamına gelen ‘Denisovan’ adı verilen tür, modern insanın taş aletler, takı ve sanatı geliştirmekte olduğu son Buzul Çağı’nda yaşamış. Bu bulgu sonucuna göre, insan soyağacında yakın dönemde yaşamış olan üç tür gündeme geliyor: Modern insan, Neandertal ve Denisovan....

...Denisovanlar, iki ayakları üzerinde yürümüş olmalarına karşın Neandertal ve modern insanlardan fiziksel açıdan farklılık gösteriyor. Diş şekli insanın çok daha eski bir akrabası olan ve yaklaşık bir milyon yıl önce ortadan kalkan Homo erectus’unkileri andırıyor....

Kaynak:ntvmsnbc

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 110
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İnsanın başka akrabaları da vardır.

Çünkü evrim ne çizgiseldir, ne de vertikaldir.

Temel olarak lateraldir. Canlılar dallara ayrılarak türleşirler.

Homo erektus evrime uğrayarak zamanla homo sapiens olmamıştır.

Evrilirken bir takım dallara ayrılmıştır. O dallardan yeni insanlar çıkabilir.

Ve çıkmışlardır da.. Neandertal insan o dallardan biridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

sevgili haci size bır sey sormak ıstıyorum? O dallardan yeni insanlar çıkabili demişsiniz. sizde kuresel ısınmanın sonunda homo erectusun alt dallarından olan primatlardan yenı bır ınsanı cıkabılır mı

tarihinde miko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili haci size bır sey sormak ıstıyorum? O dallardan yeni insanlar çıkabili demişsiniz. sizde kuresel ısınmanın sonunda homo erectusun alt dallarından olan primatlardan yenı bır ınsanı cıkabılır mı

Küresel ısınma insana doğal baskı yapar da, önemli bir kısmını yok ederse, mümkün.

Yeni bir türün ortaya çıkışı genellikle mevcut bir türün büyük bir katastrofiye uğramasını izler.

Eğer insanlık, insanların yüzde 90'dan fazlasının yok olduğu, bütün teknolojinin unutulduğu bir felakete maruz kalırsa, geride kalanlardan yeni bir insan türü çıkabilir.

Garantisi yok ama mümkün.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben sunu merak ettım suanda yeryuzunde hala ınsansı maymunlar var mı yda buna adam maymunlar

Eğer genlerimizdeki yüzde 98 benzerliği kabul etmezsen, yok..

Ama onları benzerlik olarak kabul edersen, 7 milyar maymunsu insan var..

Bazıları daha da maymunsu..

Link to post
Sitelerde Paylaş

dıyorumkı bunlardan her hangı bır turun dogal sartlarda yokolma ıhtımalı olsa ınsanlasırlarmıydı

Genlerinde oluşan mutasyonlara bağlı nasıl evrilecekleri . Öğle insanlar da öldü de ohhh ortam bize kaldı . Hadi millet diskoya diyip insanlaşamazlardı tabi .

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben ınsanlar öldu demedım ınsana dönusecek turden bahsettım

Genlerinde oluşan mutasyonlara bağlı nasıl evrilecekleri .

o zaman yukarıdakinden sonrasını alma kardeşim . dönüşme mönüşme öyle pat diye olmaz . Canlının genlerinde oluşan mutasyonlar eğer kendi türünden daha üstün olmasını sağlayacaksa o canlı zamanla nesilden nesile bu başarılı geni aktarır . Geriye kalan daha az başarılı genli canlılar ise yok olmaya başlar . Gel gelelim bu mutasyon o canlıyı daha zeki bir canlı yapmaya yönelikse ve bu değişim de doğa tarafından onaylanrsa ( nesilden nesile başarılı bir şekilde aktarılıp popülariteyi olumlu şekilde kontrol ediyorsa ) insan kadar zeki olabilir . Yalnız ortada doğayı kontrol edebilen yalnızca bir tür olabileceğine göre bu insanımsılar insan türünün tamamen o yada bu şekilde ölmesini beklemeliler ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Genlerinde oluşan mutasyonlara bağlı nasıl evrilecekleri . Öğle insanlar da öldü de ohhh ortam bize kaldı . Hadi millet diskoya diyip insanlaşamazlardı tabi .

Doğal seleksiyonu küçümsemeyin.

Evrimi mutasyonlar belirlemez, bunuda unutmayın.

Beğenmesenizde şu an çok güçlü bir doğal seleksiyona tabisiniz. Ve bu sizin gen dağılımınızı belirliyor. Emin olun ki bu gen havuzu, varolabilecke her tür geni içeriyor. Bu havuza yeni genler eklenip yeni özellikler kazanacak diye ummayın, yanılırsınız. Velakin doğal seleksiyon değişir, bu dağılım değişirse, ancak o zaman yeni genler için bir yer açılabilir. Ve gene emin olunki, doğal seleksiyonda değişiyor, dahada değişecek. Ama bu sandığınız gibi küresel ısınma değil, bundan da emin olun. Bu, çok başka faktörler, artık ısınma, soğuma filan bizim seleksiyonumuzda pek önem taşımıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğal seleksiyonu küçümsemeyin.

Evrimi mutasyonlar belirlemez, bunuda unutmayın.

Beğenmesenizde şu an çok güçlü bir doğal seleksiyona tabisiniz. Ve bu sizin gen dağılımınızı belirliyor. Emin olun ki bu gen havuzu, varolabilecke her tür geni içeriyor. Bu havuza yeni genler eklenip yeni özellikler kazanacak diye ummayın, yanılırsınız. Velakin doğal seleksiyon değişir, bu dağılım değişirse, ancak o zaman yeni genler için bir yer açılabilir. Ve gene emin olunki, doğal seleksiyonda değişiyor, dahada değişecek. Ama bu sandığınız gibi küresel ısınma değil, bundan da emin olun. Bu, çok başka faktörler, artık ısınma, soğuma filan bizim seleksiyonumuzda pek önem taşımıyor.

Doğal seleksiyonu küçümseyen yok . Evrimi sadece mutasyonlar belirler diyende yok . Genlerde beliren bir takım mutasyonlar saklanır . Nesillere aktarılır . Doğa da pek çok değişiklikler meydana gelir . Pek çok yeni hastalıklar ortaya çıkar . Doğal seçilimin işi kendi alanında gelişen bu değişimleri değişik tip mutasyonlarla hafızalamış genleri sınamaktan ibarettir .

" Gen havuzu var olabilecek her tür geni içeriyor " un kanıtı nedir ?

Gen havuzu sadece gelinen noktaya kadar ki var olan her tür geni saklar . İleride var olabilecek her tür genin gen havuzunda saklanabilmesi için oluşabilecek her tür doğal baskının değişmez şartlarda meydana geliyor olması lazım . Daha ileride geçmişte meydana gelmeyen bir çok doğal baskı ortaya çıkabilir . Bunun aksini nasıl ispatlayabilirsin ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğal seleksiyonu küçümsemeyin.

Evrimi mutasyonlar belirlemez, bunuda unutmayın.

Beğenmesenizde şu an çok güçlü bir doğal seleksiyona tabisiniz. Ve bu sizin gen dağılımınızı belirliyor. Emin olun ki bu gen havuzu, varolabilecke her tür geni içeriyor. Bu havuza yeni genler eklenip yeni özellikler kazanacak diye ummayın, yanılırsınız. Velakin doğal seleksiyon değişir, bu dağılım değişirse, ancak o zaman yeni genler için bir yer açılabilir. Ve gene emin olunki, doğal seleksiyonda değişiyor, dahada değişecek. Ama bu sandığınız gibi küresel ısınma değil, bundan da emin olun. Bu, çok başka faktörler, artık ısınma, soğuma filan bizim seleksiyonumuzda pek önem taşımıyor.

Gen havuzunda hertürlü gen var.. Doğru..

Ama o genler gökten zembille inmedi.

Hepsi de mutasyonlardan sonra ortaya çıktı..

Mutasyonlar hala devam etmekte.. Yeni genler sürekli olarak ortaya çıkmakta ve türlere neden olmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Hacı ve Everest.

Genellikle evrimsel biyolojiye dair daha teorik yanı ağır basan, paleontoloji vs. gibi branşlarda olmayanlar için evrimi anlamak güçtür. Bunu kabul etmek gerekiyor. Özellikle, nasıl olupta yeni mutasyonlar ortaya çıkıp yeni özellikler ekleyemez, bu nasıl olabilir? Ayrıca biliyoruz ki türlerin oraya çıkması demek aynen yeni mutasyonlar olması demek, o halde yeni mutasyonlar oldukça, demekki yeni özelliklerde olup duracak.

Ama bu bir türlü anlaşılmaz, mutasyonlar yeni bir tür oluşturamaz, yeni bir özellik ekleyemez. Fakat bunun sebebi mutasyonların acizliği değil, doğal seleksiyonun buna imkan vermemesidir ki bu atlanır hep.

X gen için olası N adet mutasyon olabilir. Bu X geni oluşturan kodonların kimyasal anlamda olası kombinasyonları olan bu N, cidden büyük bir sayıdır. Ve üreme sıklığına filan bakınca, bu N'in her birinin istatistik olarak dağılmış olması beklenir. Velakin canlılık maalesef tombala torbası değildir. Ortamda var olabilecek M çeşit mutasyon, doğal seleksiyonun bu N adetinden seçlimiş bir kümeden ibarettir. Dahası, bu M adedin her bir elemanının popülasyonunda görülme sıklığı da eşit değildir.

Özetle, olası N mutasyondan ancak M adet çok küçük bir kesri doğal seleksiyonla ortada var olabilir. Ve M kümesinin elemanları olan m1, m2, m3 gibi mutasyonların görülme sıklıkları da eşit değildir. Bu sıklıkta evrim tarafından belirlenir.

Bir tür demek, işte (n1 x m1 + n2 x m2 + .... ) serisinin toplamı demektir. Burada n1, n2, mutasyonun görülme sıklığı olan 0 dan büyük, 1 den küçük (bazen eşit) bir katsayıdır.

Şimdi yeni mutasyonlar olacak ve ne olacak? Doğum oranları şudur, budur vs. ye bakarsanız, bu yeni mutasyonların zaten dün ve bugünde olacaklarını ve olduklarını kabul etmek zorunda kalırsınız, bu istatistik bir gerçektir. Hoş istatistik gerçek olmaz. Ama istatistik oranlar, o N mutasyonun her birinin ortaya çıkmasına kadar yüksek bir mutasyon oranının var olduğunu gösterir. Velakin o mutasyonlar M kümesine dahil olamazlar, çünkü doğal seleksiyon bunları eler.

Bu noktada gözlenen kural (fenomen) şudur, ancak genel ortalamaya yakın değişiklikler içeren mutasyonlar doğal seleksiyondan sıyrılabilir. Sonuç bir çan eğrisi çıkar ve uç değerler, en az olur. Yeni mutasyonların M havuzuna girebilmesi için, öncelikle doğal seleksiyonun ortadaki tepe yapan ortalama değeri traş edecek şekilde değişmesi gerekir. Bu durumda uç değerlerin niceliğinin artabilmesi için gereken popülasyon miktarı sağlanmış olur. Eğer bu sağlanamıyorsa, o zaman tür yok olur, araformlar listesine gider.

Eğer popülasyon bu uç değerlerin sayısını artıracak kütleye sahipse ve ortalama değerler traşlanıp uç değerler yükselebilirse, o zaman yeni bir çan eğrisi oluşmaya başlar. Doğal seleksiyon bu çan eğrisini modifiye edecek şekilde değiştiği sürece, ortaya doğru toplanan belli uç değerleri ifade eden mutasyonların görülme sıklıkları artarkan, yeni uç değerlerin grafiğe girmesi için yer açılmaya başlar (onlara da kaynak, dişi, yiyecek vs. imkanı sağlanmış olur).

Genel olarak çan eğrisi çok dik, sivri bir tepeyse, canlı aşırı özelleşmiştir. doğal seleksiyon değişimi tepeyi çok kötü şekilde keser ve türün kütlesi, uçlarda birey bırakmayacak şekilde azalır. Yani, diyelim 100 birey olsun. Bunların birer tane uzun ve kısası olsun, diğer %98'i orta olsun. Bu ortada %1 oranında uzun birey olabilir demektir. Eğer doğal seleksiyon değişir, ortaları traş eder, sayısını %20 azaltırsa, ortada uzun birey oluşturacak mutasyon kalmaz, birey sayısı seksene düşünce, %1 şansı olan uzun bireyin varolma şansı kalmayacaktır.

Bu şekilde şekillenen yeni gen havuzu, uçlarda kalan boşluklardan ortama yeni mutasyonlar girmesine imkan tanır. Bu, kaynaklar, doğal seleksiyon ve genlerin bir korelasyonudur.

Şimdi biz ne dedik? Doğal seleksiyon değişmediği sürece, buna imkan yok dedik. Yeni mutasyonlar bu havuza giremez dedik. Fakat insanlar doğal seleksiyonu duyunca, hemen akıllarına iklim, göktaşları falan geliyor. Ama insanın aşı denen meredi icat etmiş olması, alanen doğal seleksiyon koşullarını değiştirmiş olmak demektir. Bu çiçek hastalığına dayanıksız olan genlerin eğride uçlarda tek tük kalması olan havuzumuzun, şekillenmesi ve o mutasyonların sıklığının artması demektir. Bu da uçlarda (artan popülasyonla birlikte) yeni mutasyonlar için bir yer açılması demektir.

Sonuçta, insan yeni mutasyonlar yumurtlayarak değil, doğal seleksiyonu değiştirerek kendi türünün geleceğini belirlemektedir/belirleyecektir. Bu gözardı edilmektedir. Eğer bilim teknoloji vs. seviyemiz, doğaya müdahalemiz bugünkü şekliyle kalırsa, emin olun ki gen havuzumuza şu an mevcut olmayan hiç bir yeni gen giremeyecektir. İnsanın yaptığı, doğal seleksiyonu değiştirmek ve yeni genlerin yer almasını sağlayacak boşluğu ortaya çıkarmaktır sadece.

Ve bu noktada farkedilmesi gereken şey şu. Dikkat ederseniz, birinin çan eğrisini tepesini kesmesi gerekiyordu. Ama kesmiyoruz. Bu aslen ve alanen yeni mutasyonlar girmesi için açılan yerin, yeni bir tür ortaya çıkaran mekanizmaya uymadığını gösterir. Bu pek çok görüşe göre yeni bir türün ortaya çıkması için gereken süreçten farklıdır ve sonucu yeni özellikler ve türleşme olamaz. Ama bu bir öngörüdür. Başkaları buna katılmaz, başka yorumlar yapar, insan yeni özellikler ortaya çıkaracak filan der. Bu da bir başka görüştür.

Sonucu bekleyip görmek gerekir(di). Ama şu an olan şey şu. İnsan görülmemiş bir süratle doğal seleksiyonu değiştiriyor. Bu sürecin yeni bir tür ortaya çıkması ile sonuçlanması muhakkak gibi bir şey zaten. Fakat bu mutasyonların değil, doğal seleksiyonun değişmesi ile ortaya çıkacak bir husus olacak, ki bunda hemen herkes hemfikir diyebilirim, konuyla alakası olan.

Bu basit husus belki insanın gelecek nesillerinin gen havuzuna dair falcılık için anlamsız gibi görünebilir. Ama geçmişteki atalarımızın (ilk ortak ata dahil) nasıl bir evrim süreci geçirdiğini inceleme için, bu meselenin iyi anlaşılması gerekir. Türün gelişimini mutasyonlar değil, doğal seleksiyon belirler. H.Erectus'in bir kaç milyon senede neden ev yapmayı öğrenemediğinin, buna karşın H.Sapiens'in bunu 250 bin yılda nasıl başarıp bir de ütüne aya gittiğini cevabı, mucizevi mutasyonlar değil, biiz böyle olmaya sürükleyen doğal seleksiyondur zira.

Eğer mucizevi mutasyon mantalitesiyle bakarsanız, o 30 bin yıllık mağaradaki atlarımızın kuzenlerini anlama imkanımız olmaz. Benim fikrim, eminim bile diyebilirim, tıpkı neanderthalden genlerimiz geldiği gibi, onlardan da gelen bir kaç genimiz söz konusudur. Neyse, bu değil mesele. Biyoloji en saf en organik naturel bilimdir :) Bu saflığını da tüm biliminin deney, gözlem ve kanıtlara dayanması ile sağlar. Biyolojide hipotezlere filan pek yer olmaz. Zira pek ihtiyaçta olmaz. Fizikte bir kuramsal fizik vardır ki, bir sürü çılgın bilgini hayallarinden ibaret fantaziler, bilimsel kuramlar olarak havalarda uçuşur durur. Fakat biyolojide böyle şeylere yer yoktur. Her şey ortadadır. Fosil neyi gösteriyorsa, DNA neyi anlatıyorsa, olay odur sadece. Bu nedenle, evrim sürecinin ilersinde şöyle veya böyle olacak gibi kehanetler biyolojinin ilgi alanına girmez. Biyoloji bunu beceremez. O sadece olmuş olanla ilgilenir, var olan ile uğraşır. BU nedenle biyoloji babında çıkıp insan türünün geleceği hakkındaki şu veya bu gibi öngörülerin anlamı yoktur, abestir. Biyoloji doğmamış çocuğa don biçmez.

Kısaca, biyoloji der ki, bekleyiniz ve görünüz. Ha, bu işler geçmişte aha böyle oldu. Amma velakin gelecekte de böyle mi olacaktır, onu görmeden hiç bir şey söylenemez. Geçmişten gelen süreç, devam ederse, bunun ilersi şu olabilir. Hepsi de budur, ötesi abestir.

Ama, evrimi anlamak ve geçmiş ve bugünü doğru okumak için, evrimin asıl etmeninin doğal seleksiyon olduğunu akılda tutmak gerekir. Doğal seleksiyon değişmediği sürece, popülasyona yeni mutasyonlar giremez. Bu, bu kadar basittir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Aslında bu konuyu daha iyi anlamak için yeni genlerin nasıl ortaya çıktığını tartışmak lazım.

Aslında onun çok fazla tartışacak bir tarafı yok. Onlar boyuna ortaya çıkıp duruyor zaten. Önemli olan, hangisinin gen huvuzunda bir yer bulabileceğinin nasıl belirlendiği mevzusu. Evet, bu, bu başlığın konusu değil, bu hususta haklısın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...