Jump to content

! HERSEYi YARATAN TANRI TABiKi VAR !


Recommended Posts

Varlık arayarak bulunur yokluk arayarak bulunmaz.

Buradaki herkes bir araya gelmiş

HAŞA sen allahı gördün mü görmedim bende görmedim o zaman haşa allah yok

açın gözünüzü

ve yokluğuna değil varlığına dair kanıtları arayın. Allah size aklı bulasınız diye verdi.

İslamiyet Güneş gibidir,Üflemekle Sönmez... Göz Yummakla Gece Olmaz, Gözünü Kapayan Yanlız Kendine Gündüzü Gece Yapar...!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 351
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tanrının var olduğunu savunanlar neden acaba o tanrının nasıl meydana gelebildiğini açıklama gereği duymazlar. Nasıl oldu bu iş ? Bir anlatın bakalım öğrenelim şunu .

"Sen askersin emri onbaşıdan alıyor, onbaşı yüzbaşıdan, yüzbaşı generalden alıyor....

peki general kimden alıyor."

Her elma ağacı çekirdekten çıkıyor. ve her çekirdek bir elmadan çıkıyor. Peki ilk çekirdek nerden çıkıyor.

Tavuk yumurtadan çıkıyor, yumurta tavuktan çıkıyor. Peki ilk yumurta hangi tavuktan çıkıyor.

Böyle soru olmaz demogoji yapmayalım. Allah ol der olur. yoksa zaten o Allah olmazdı (haşa).

Cevabı Allah Kendisi Veriyor Zaten

Zamanımızda saf zihinleri bulandırmak, körpe dimağları ifsat etmek için ortaya atılan sorulardan biri de "Bu mahlûkatı Allah yarattı, peki ya Allah'ı -hâşâ- kim yarattı?" sorusudur.

Aynı soru müşrikler tarafından bizzat Peygamber Efendimize (asm.) sorulmuş ve bu soru üzerine Cebrail (as.), Allahü Azîmüşşân'dan İhlâs Sûresini cevap olarak getirmiştir. Bu sûre ile şirkin bütün nevileri kökünden kesilip atılıyor, tevhidin bütün mertebeleri en güzel bir şekilde izah ve ispat ediliyordu. Resûl-i Ekrem (asm.) Efendimiz de bu soruyu soran kimselere yine İhlâs Sûresi ile cevap verilmesini beyan buyurmuşlardır.(1)

Biz de Resûlulluha (asm.) ittiba ederek bu soruya İhlâs Sûresi ile cevap vereceğiz. Cenâb-ı Hak İhlâs suresinde kendisini kullarına şöylece bildirmektedir:

"De 'ki O Allah'dır, Ehaddir. (O) Allah'tır, Samed'dir. Doğurmadığı gibi, doğmamıştır da. Hiçbir şey O'nun dengi (ve benzeri) değildir."

Bu sûre Allah'ın varlığının, birliğinin, eşi ve dengi olmadığının en güzel, en cami bir ifadesidir ve Kur'ân-ı Kerîm'in tevhid noktasında bir özeti gibidir. Bu konudaki diğer âyet-i kerîmeler, bir bakıma bu sûrenin tefsiri hükmündedirler.

De ki: O Allah'dır, Ehad'dir.

Âyet-i kerîmedeki Allah lâfzı Cenâb-ı Hakk'ın zâtına işaret etmekte, Ehad ise, O'nun birliğini ifade etmektedir. Burada şunu belirtmek gerekir, Ehad ism-i şerifi "adet olarak" bir demek olmayıp, "yegâne birdir", "tek birdir", "şeriksiz birdir", "kendinden başkası hep mahlûk olan " manasına gelir. Yâni O'ndan başka bütün birler adet olarak birdirler, mahlûkturlar, mümkindirler.

Cenâb-ı Hakkın zâtının bir olduğunu, kudsî mahiyetinin hiçbir mahiyete benzemediğini, mekândan ve zamandan, cisimden ve cisme ait bütün özelliklerden münezzeh olduğunu ifade eder.

Cenâb-ı Hakk'ı "Ehad" olarak bilen bir insan Onu kimin yarattığı gibi bir sorunun ne kadar saçma olduğunu hemen anlar. Böyle bir mü'mini hiçbir vehim ve vesvese şüpheye ve tereddüde düşüremez.

(O) Allah'tır, Samed'dir.

Yâni, O hiçbir şeye muhtaç değildir, herşey Ona muhtaçtır. Bütün istek ve arzulara cevap veren, bütün ihtiyaçları gideren yegâne merci O'dur.

Doğurmadığı gibi

Yani, Ehad ve Samed olan Allahü Teâlâ, evlâd sahibi olmaktan, doğurmaktan ve bölünüp - parçalanmaktan münezzehtir.

"Allahü Teâlâ, Ehad, Samed olduğu için tecezzi etmez, O'ndan ne bir cüz, ne bir cevher, ne bir madde kopup ayrılmaz, çıkmaz. O'nun cinsi, nev'i, benzeri olmaz. Hiçbir ihtiyacı ve eksiği bulunmaz. Ancak O'nun ilminde bulunan herşey, yine O'nun yaratmayı dilemesiyle vücuda gelir. 'Ol' demesiyle olur."(2)

O Vahid-i Ehad bölünme ve parçalanmadan münezzeh olduğu için, kendi zâtından bir ilâh sudur etmesi muhaldir. Mahlûkatını ilmi, iradesi, kudreti ile yaratır. Yarattığı mahlûkatın O'na denk yahut O'ndan güçlü olması muhaldir.

doğmamıştır da.

Yâni, bir başkasından doğmamıştır, sonradan olmamıştır; evveli yoktur, ezelîdir. O'nun olmadığı bir zaman tasavvur edilemez.

Bu ayet, Allahü Teâlâ hakkında babalığı, analığı, başkasından doğmuş olmayı reddetmekle, başta Hıristiyanların "teslis" akidesi olmak üzere her türlü velediyet fikrini reddeder.

Hiçbir şey O'nun dengi (ve benzeri) değildir."

Merhum Elmalılı Hamdi Efendi, bu âyetin tefsirinde şöyle buyurur:

Ne öncesinde doğuran bir sabıkı ve üstünü, ne de sonrasında doğmuş ve doğacak bir astı ve eki yoktur. Şan ve değer bakımından da O'na eşdeğer olacak hiçbir şekilde hiçbir denk mevcut değildir. Ne zatında, ne sıfatında hiçbir eşiti, hiçbir benzeri, ne zıtlaşacak, ne birleşek şekilde hiçbir eş, arkadaş, ortak veya rakip olmamıştır ve olamaz. Yani ezelde olmadığı gibi, bundan sonra da olmayacaktır. O'ndan başka bir "Vacibu'l-vücud" yoktur. Ezelde olmayınca sonradan olması da muhaldir. Bunu ihtara hacet yoktur. Çünkü sonradan olanlar hâdis ve mahluk olacağı için zaten O'na denk ve eşit olması mümkün değildir. Çünkü sonradan olanda ne kadar kemal farz edilirse edilsin yine de mahluktur. (3)

Sûrenin önceki âyetleri tevhidin bütün mertebelerini özet olarak ifade ettiği gibi, bu âyet-i kerîme de Cenâb-ı Hakk'ın Zâtında benzeri, fiillerinde ortağı ve sıfatında misli bulunmadığını beyan ile şirkin akla gelebilecek bütün türlerini reddetmektedir.

İhlas suresinin kısa bir açıklamasını verdikten sonra söz konusu soru hakkında şunları da ifade etmekte fayda görüyoruz:

Şu varlık aleminin yaratıcısı ancak ve ancak vücudu vâcib, ezelî ve ebedî, zâtında ve sıfatlarında benzeri bulunmayan Allah'dır. Elbette, O Zât-ı Akdes hakkında böyle bir soru sorulamaz. Çünkü kim yarattı sorusu ancak mahlûkat için sorulabilir.

Allahü Teâlâ Ehaddir; birdir, zatında şeriki yoktur.

Allahü Teâlâ Samed'dir. Bütün mahlûkat yaratılmalarında, devam ve bekalarında, idare ve tedbirlerinde her an O'na muhtaçtır. Hiçbir şeye muhtaç olmayan O Ehad ve Samed hakkında böyle bir soru sormak O'nu tanımamanın, bilmemenin bir ifadesidir.

Allahü Azîmüşşân doğmadan ve doğurulmadan münezzehtir. Ezelî ve ebedî olan ve kendisinden üstün bir varlık tasavvur edilmeyen O Zât-ı Zülcelâl'in, bir başkasının tesiri ile, vücuda gelmesi nasıl tevehhüm edilebilir?

Allahü Teâlâ'nın eşi, benzeri, dengi ve misli yoktur. Ne ulûhiyyetinde, ne rubûbiyetinde, ne mabudiyetinde, ne hallâkiyetinde ve ne de hâkimiyetinde O'na denk ve misil olacak hiçbir varlık düşünülemez. Zerre kadar aklı olan bir insan böyle bir Zât hakkında bu çelişkili sorunun sorulamayacağını bilir.

Evet, "Cenâb-ı Hakk'ı -hâşâ- kim yarattı?" sorusunda açık bir çelişki vardır. Şöyle ki: Allahü Teâlâ Hazretleri'nin vücudu zâtidir. Ezelî ve ebedîdir. Eşi ve benzeri yoktur. Herşeyi yaratan ve herşeyin kendisine muhtaç olduğu bir Zata yaratılma izafe edilirse çelişki ortaya çıkar. Hakikatlerin zıddına dönüşmesi gerekir.

"İnkılâb-ı hakâik, ittifaken muhaldir ve inkılâb-ı hakâik içinde muhal-ender muhal, bir zıddın kendi zıddına inkılâbıdır. Ve bu inkılâb-ı ezdad içinde bilbedahe bin derece muhal şudur ki: Zıt, kendi mahiyetinde kalmakla beraber, kendi zıddının aynı olsun."(4)

Soru bu hakikatin ışığında incelendiğinde şu tezatlar ortaya çıkar:

Allahü Teâlâ'nın -hâşâ- yaratıldığı vehmedilirse o halde, O Zât-ı Mukaddes'in hem ezelî, hem hadis (sonradan yaratılmış), hem Hâlık, hem mahlûk, hem sonsuz kadir, hem sonsuz âciz, kısacası, hem ulûhiyetin sonsuz kemâl sıfatlarına, hem de mahlûkiyetin sonsuz eksik sıfatlarına sahip olması lâzım gelir.

Soru böyle sonsuz çelişki ve zıtlıklar taşıdığı gibi, birçok imkansızlıkları da içine almaktadır. Bunlardan sadece birisi olan "Teselsülün muhaliyeti"ni nazara vermekle yetineceğiz.

Bir an için O Vâcib-ül Vücud hakkında böyle bir soru sorulduğu farzedilse, o zaman bu soru o noktada kalmaz. Yâni Cenâb-ı Hakk'ı yarattığı vehmedilen o halikın da bir halikı, onun da halikı... sorulur. Böylece soru silsile haline sonsuza kadar gider. O hâlde bu sorunun mahiyeti muhale, imkânsızlığa dayanır ve böyle bir soru sorulamaz.

Teselsülün muhal olduğuna dair bazı misaller takdim edelim:

On-onbeş vagonlu bir tren düşününüz. Bu vagonlardan herbirisini bir önceki vagon çeker. Ve nihayet iş lokomotife dayandığında artık "lokomotifi kim çekiyor?" diye bir soru sorulamaz. Zira, çekip fakat çekilmeyen bir lokomotif olmazsa bu nizam bozulur ve hareket meydana gelmez.

Aynı şekilde, bir şekerin nasıl yapıldığını sorsak, bize cevaben, şeker fabrikasında yapıldığı söylenecektir. Şeker fabrikasındaki âletlerin nerede yapıldığını sorduğumuzda onların da tezgâhları gösterilecektir. Sonunda mes'ele bir zatın ilmine, iradesine ve kudretine dayanmazsa, tezgâhın da tezgâhı sorulacak ve teselsüle gidilecektir.

Diğer taraftan bir elma, tabiri caiz ise, elma fabrikası olan ağacında yapılmaktadır. Bu ağaç ise kâinat fabrikasında inşa edilmiştir. Eğer elma ağacının da, kâinatın da yapılması sonsuz bir ilim ve kudret sahibine verilmezse, kâinat fabrikasına da bir fabrika, o fabrikaya da bir fabrika gerekecek ve çıkmaza girilecektir.

Bir asker emri onbaşıdan, o da yüzbaşıdan ve başkumandan da padişahtan alır. "Ya padişah kimden emir alıyor?" şeklinde bir soru sorulamaz. Zira padişah da birinden emir alsa, o da asker derecesine iner ve emir aldığı zât padişah olur. Bu durumda birinci şahıs padişah değildir ki: "Padişah kimden emir alıyor?" diye bir soru sorulabilsin. Padişah denilince, emir veren, fakat emir almayan bir hükümdar akla gelir.

Bu misâllerden anlaşıldığı gibi, bu kâinatın yaratılışının; zâtı, esması ve sıfatlarıyla ezelî ve ebedî olan Allahın ilim, irade ve kudretine dayanması zaruridir.

"Cenâb-ı Hakk'ı -hâşâ- kim yarattı?" diye firavunâne soru soranlar teselsülün muhal oduğunu bilmediklerini ve nefisleriyle bir demogoji yaptıklarını açığa vurmuş olurlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı her şeyi niye yaratmıştır?

Tanrı o sonsuz gücüyle evreni niye 6 günde yaratabilmiştir.

Ayrıca budizm daha barışçıl ve daha insancıldır. Dünyadaki en eski dinlerden biridir(yahudilikten de eski). Sizinkinin doğru olduğuna inanmamız niye gerekiyor? Hala şunu fark edemediniz. Budizm'de her şey tanrının bir parçasıdır ve mantık olarak tanrısız bir dindir. Çünkü herkes tanrıdır(hayvanlar dahil). Şiddet kesinlikle yasaktır. Bu yüzden bu kadar süredir var. Tanrılı dinler ise hep zamanı gelince tarihin tozlu sayfalarına karışmışlardır. Bir budiste saygı duyarım ama sizinkine duymam çünkü barışçıl değilsiniz, eşitlikçi değilsiniz, anlayışlı değilsiniz.

tarihinde MrAtheistPhilosopher tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı her şeyi niye yaratmıştır?

Tanrı o sonsuz gücüyle evreni niye 6 günde yaratabilmiştir.

Ayrıca budizm daha barışçıl ve daha insancıldır. Dünyadaki en eski dinlerden biridir(yahudilikten de eski). Sizinkinin doğru olduğuna inanmamız niye gerekiyor? Hala şunu fark edemediniz. Budizm'de her şey tanrının bir parçasıdır ve mantık olarak tanrısız bir dindir. Çünkü herkes tanrıdır(hayvanlar dahil). Şiddet kesinlikle yasaktır. Bu yüzden bu kadar süredir var. Tanrılı dinler ise hep zamanı gelince tarihin tozlu sayfalarına karışmışlardır. Bir budiste saygı duyarım ama sizinkine duymam çünkü barışçıl değilsiniz, eşitlikçi değilsiniz, anlayışlı değilsiniz.

Allahın hiçbir şeye muhtaç olmadığını kainata ve içindeki faaliyetlere bakan bir insan görebilir. Biz bir düşünelim dünyaya gelmeden önce kainatın neyi eksikti de biz geldikten sonra tamamladık. Veya ibadetimizle ne yapıyoruz ki Allahın herhangi bir ihtiyacı görülüyor. Öyleyse sizin düşündüğünüz şeyin kesinlikle yeri olmadığını akli ve vicdani olarak anlıyoruz.

Allah bizi kendisini tanımak ve kendisine layık olacak şekilde ibadet etmek için yarattı. Bu vazifeyi yerine getirecek alet ve cihazları da yaratmıştır. Yani bizden istenen şeyler ile bunları karşılayacak sermaye muvazenelidir. Burada herhangi bir adaletsizlik olmadığını bütün insaf ve vicdan ehli bilir. Fakat Allahın bizi yaratırken bize sorup sormaması ise, tamamen Allahın iradesini kısıtlamak anlamına gelir.

Allahın insanı yaratmasının çok hikmetlerinden birisi ibadettir. Çünkü:

1- Allah insanı imtihan için yarattı. Bu hikmet insanın yaratılmadan olamayacağı kesindir.

2- Allah kainatta tecelli ettiği cemal ve kemalini hem kendisi kendine mahsus bir şekilde görmek hem de başkalarının gözüyle görmek istiyor. Başkasının görmesi derken bunların başında insan gelmektedir. Bu hikmet de yine insanın yaratılmasını gerekli kılıyor.

3- İbadet için yarattı. Bu hikmetin yerine gelmesi için var olan birisi gerektir.

Yaratılmadan ibadetin yerine gelmesi mümkün değildir. Burada yaptığımız ibadetin miktarına göre cennette ki yerimiz hazırlanıyor.

4- Allahın herşeyden daha büyük olduğunu ilan etmek, ve Allahın emirlerini yaymak. Bu hikmetin yerine gelebilmesi için, hem tebliğ edenin hem de tebliğ edilenin yaratılması icap eder.

5- Bir çekirdeğin ağaç olması için toprağa girmesi gerektiği gibi, insanın da yetişip olgunlaşmsı ve terakkisi için dünya tarlasına gönderilmiştir.

6- Eğer başka alemde yaratılsaydık o zaman da neden bu alemde yaratıldık diye sormamız gerekecekti. İnsan için en mükemmel imtihan salonu bu olduğu için buraya gönderildik denilebilir.

Burada mesele islam veya diğer dinler değildir. Mesele bizi yaratan biri var mı yok mu meselesidir. Önce bizi yaratan birinin varlığını kabul edelim sonra hangi din daha çağdaş onada bakarız.

6 gün deyince 6 gün * 24 saat = gelmesin aklına

Semavat ve arz altı devrede, safha safha yaratılmış. Ve sonunda şu gördüğümüz harikalar harikası kâinat çıkmış ortaya.

Onun yaratılışındaki bu hikmet tecellisi ondaki hadiselerde de kendini göstermiş. Gece birden kaplamamış yeryüzünü; gündüz de âniden gelmemiş. Geceden seher vaktine geçilmiş ve onu güneşin doğuşu takip etmiş. Daha sonra güneşin yine yavaş yavaş yükselmesiyle öğle vaktine erişilmiş, onu da o bereketli ikindi vakti takip etmiş ve sonunda gurup.

İlk yaratılış 1. gün ve devir.

Hz. Ademin yaratılışı 2. gün ve devir.

Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamın gönderilmesi 3. ve gün devir.

Dünyanın kıyamet başlangıcındaki harabiyeti 4. gün ve devir.

Bu imtihan dünyasının kıyamet ile bütün bütün kapanması 5. gün ve devir.

Dünyanın kıyametinden haşir sabahına kadar geçen dönem ise 6. gün ve devir.

Demek ki 6 gün kainatın ilk doğuşundan ve yaratılışından, haşir sabahına kadar geçen zaman, devir ve dönemi içine almaktadır.

Bütün zamanlar haftalık bir saat gibi düşünülürse bu saatin 6 günü bu alemde geçiyor. 7. günü ise haşrin baharından sonsuza kadar gidecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmadığını kainata ve içindeki faaliyetlere bakan bir insan görebilir. Biz bir düşünelim dünyaya gelmeden önce kainatın neyi eksikti de biz geldikten sonra tamamladık. Veya ibadetimizle ne yapıyoruz ki Allah’ın herhangi bir ihtiyacı görülüyor. Öyleyse sizin düşündüğünüz şeyin kesinlikle yeri olmadığını akli ve vicdani olarak anlıyoruz.

Allah bizi kendisini tanımak ve kendisine layık olacak şekilde ibadet etmek için yarattı. Bu vazifeyi yerine getirecek alet ve cihazları da yaratmıştır. Yani bizden istenen şeyler ile bunları karşılayacak sermaye muvazenelidir. Burada herhangi bir adaletsizlik olmadığını bütün insaf ve vicdan ehli bilir. Fakat Allah’ın bizi yaratırken bize sorup sormaması ise, tamamen Allah’ın iradesini kısıtlamak anlamına gelir.

Allah’ın insanı yaratmasının çok hikmetlerinden birisi ibadettir. Çünkü:

1- Allah insanı imtihan için yarattı. Bu hikmet insanın yaratılmadan olamayacağı kesindir.

2- Allah kainatta tecelli ettiği cemal ve kemalini hem kendisi – kendine mahsus bir şekilde – görmek hem de başkalarının gözüyle görmek istiyor. Başkasının görmesi derken bunların başında insan gelmektedir. Bu hikmet de yine insanın yaratılmasını gerekli kılıyor.

3- İbadet için yarattı. Bu hikmetin yerine gelmesi için var olan birisi gerektir.

Yaratılmadan ibadetin yerine gelmesi mümkün değildir. Burada yaptığımız ibadetin miktarına göre cennette ki yerimiz hazırlanıyor.

4- Allah’ın herşeyden daha büyük olduğunu ilan etmek, ve Allah’ın emirlerini yaymak. Bu hikmetin yerine gelebilmesi için, hem tebliğ edenin hem de tebliğ edilenin yaratılması icap eder.

5- Bir çekirdeğin ağaç olması için toprağa girmesi gerektiği gibi, insanın da yetişip olgunlaşmsı ve terakkisi için dünya tarlasına gönderilmiştir.

6- Eğer başka alemde yaratılsaydık o zaman da neden bu alemde yaratıldık diye sormamız gerekecekti. İnsan için en mükemmel imtihan salonu bu olduğu için buraya gönderildik denilebilir.

Burada mesele islam veya diğer dinler değildir. Mesele bizi yaratan biri var mı yok mu meselesidir. Önce bizi yaratan birinin varlığını kabul edelim sonra hangi din daha çağdaş onada bakarız.

6 gün deyince 6 gün * 24 saat = gelmesin aklına

Semavat ve arz altı devrede, safha safha yaratılmış. Ve sonunda şu gördüğümüz harikalar harikası kâinat çıkmış ortaya.

Onun yaratılışındaki bu hikmet tecellisi ondaki hadiselerde de kendini göstermiş. Gece birden kaplamamış yeryüzünü; gündüz de âniden gelmemiş. Geceden seher vaktine geçilmiş ve onu güneşin doğuşu takip etmiş. Daha sonra güneşin yine yavaş yavaş yükselmesiyle öğle vaktine erişilmiş, onu da o bereketli ikindi vakti takip etmiş ve sonunda gurup.

İlk yaratılış 1. gün ve devir.

Hz. Adem’in yaratılışı 2. gün ve devir.

Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamın gönderilmesi 3. ve gün devir.

Dünyanın kıyamet başlangıcındaki harabiyeti 4. gün ve devir.

Bu imtihan dünyasının kıyamet ile bütün bütün kapanması 5. gün ve devir.

Dünyanın kıyametinden haşir sabahına kadar geçen dönem ise 6. gün ve devir.

Demek ki 6 gün kainatın ilk doğuşundan ve yaratılışından, haşir sabahına kadar geçen zaman, devir ve dönemi içine almaktadır.

Bütün zamanlar haftalık bir saat gibi düşünülürse bu saatin 6 günü bu alemde geçiyor. 7. günü ise haşrin baharından sonsuza kadar gidecektir.

muhammedin olmayan allahı salak salak kitap peygamber falan yollayıp derdine anlatmaya çalışıyor.adam gibi tanrı insan dünya imtihan gibi bomboş işlerle uğraşmaz!.kendi saçmalıklarınla yaşa bizi elleme!

tarihinde AteistKemalistBirey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

muhammedin olmayan allahı salak salak kitap peygamber falan yollayıp derdine anlatmaya çalışıyor.adam gibi tanrı insan dünya imtihan gibi bomboş işlerle uğraşmaz!.kendi saçmalıklarınla yaşa bizi elleme!

İşte örneği: iman insana fikirlere saygıyı öğretiyor.

O peygamber size bu dünyanın son olmadığı mesajını müjdelerken siz ona ne diyorsunuz.

-------------------------------------------------------

İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder.

tarihinde ayferkaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

olmayan şeylerle beyninizi yıkıyorsunuz size acıyorum başka bir şey demiyorum ölünce siz anlayacaksınız hurilerin olmadığını,şaraplar akan ırmaklar olmadığını...

Link to post
Sitelerde Paylaş

olmayan şeylerle beyninizi yıkıyorsunuz size acıyorum başka bir şey demiyorum ölünce siz anlayacaksınız hurilerin olmadığını,şaraplar akan ırmaklar olmadığını...

Sıkıntı yok!!!

öbür dünya yoksa benim kaybedecek bir şeyim yok

ama eğer varsa sen ebedi bir hayatı kaybedeceksin

saygılar

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

hahahahaha Pascal söylemi çok komik bir cümledir bu. Adam sizinle dalga geçmiş. Tanrı yanılgısında açıklandı. Ben farklı bir açıklama getirdim. Başkaları farklı bir açıklama getirdi. Hepsi de tanrınızı salak yerine koyduğunuz sonucuna varıyordu. Bir dahaki sefere sözün tamamını koyarsanız daha güzel olur. Bu arada kaybedersiniz. Hayatınızın tamamını kaybedersiniz. Çünkü onun dediği gibi yaşarsınız. Sınırlarınızı o koyar ve iman ederek vaktinizi boşa harcamış olursunuz. Ki dualar hayatımızın(eğer 10 yaşından itibaren günde 5 vakit namaz kılıyorsanız). Hayatınızın 3-4 yılını sadece dua etmeye ayırıyorsunuz. O 3-4 yıllık süreye başka şeyler de sokulabilirdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...