Jump to content

Doğal Seçilim Nedir?


Recommended Posts

drekinci, senin hala anlamazlık derdin sürüyor.

Doğal seçilim, bir mekanizmadır. Bir kalbur değil. Eğer seçilecek bir şeyler yoksa, seçmek gibi bir şeyde anlamsızdır yoktur. "Dediğin mutasyonlar olur, doğal seçilim seçer, evrim gerçekleşir." Bu cümle ayrılamaz, doğal seleksiyonlar ile mutasyonlar ayrılamaz bir bütündür.

Ve doğal seleksiyon değişmeden, o mutasyonlar ancak canlının mevcut adaptasyonunu aynı halde tutabilir. Siz hala, doğal seleksiyon sabitken, canlının mutasyonlarının bir evrimsel ilerleme getireceğini sanıyorsunuz. Yok böyle bir şey drekinci. En başından beri bin keredir söyledik.

Ve bu "Dediğin mutasyonlar olur, doğal seçilim seçer, evrim gerçekleşir." cümlesinin adıda doğal seleksiyondur. Doğal seleksiyon denince, mutasyon vs. unutulup sadece seçim düşünülemez. "Natural Selection" aslında "The Natural Selection" şeklindedir.

Ve sende hala, bunu bir türlü anlamamış, doğal seleksiyonu ayrı bir hava, mutasyonu başka bir hava çalan bağımsız, alakasız birer halt sanmaya devam ediyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 96
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bir ekleme yapmak istiyorum. hata yapmak istemem, yanlışım varsa düzeltile;

Belki de sorun “Semantikte”

Şöyle ki; Kanımca,"Doğal Seçilim" tümcesinden "doğal" kelimesi çıkarılabilir, yerine "yapay" seçilim konulabilir. hiçbirşey konmayabilir. "seçilim" kelimesi kaldırılabilir, yerine elenme, elenim, eleksiyon,ayıklama, ayıklanma vs. gibi kelimeler veyahut, "elenenler ve geriye kalanlar" benzeri tabirler kullanılabilir.

Çünkü gerekli olan tek şey –doğalı ya da yapayı fark etmez- bir "düzenleyici/istifleyici"dir. Yani seçilimdir.(ki bu sanki bir bilince atıfda bulunup olası kafa karışıklıklarına yol açıyor) Bence daha güzeli, bir "elenme ve geriye kalanlar" durumu. zaten bu iş, "geriye kalanların hikayesi". yani olagelen şey "pasif bir seçilim".

Seçilme olması gerekliliğinin nedeni, bir "yönerge", "odaklanma" ya "determinasyon" olması gerekliliğinden kaynaklanıyor. eğer seçilim olmazsa; odaklanma, ve yönerge nasıl gerçekleşecek?istiflenme nasıl olacak? Herhangi bir şey nasıl “baskın” çıkacak? Eğer bir seçilim ya da düzenleme/istifleme olmazsa, oluşacak değişiklikler(mutasyonlar) belli bir süre gen havuzunda kalır(azalarak) ve asimile olur gider. Mutasyonlar çoğunluk içinde azınlıktır, olay böyle başlar. çoğunluğu nasıl elde edecek? ya da daha doğrusu çoğunluk, mutasyon lehine nasıl azalacak? Her yöne giden hiçbir yöne gidemez. Nokta.

Arapsaçına çevirmeden şöyle sonuçlandırayım:

Eğer, bu iş(Evrim) gen havuzundaki frekans(ya da alel frekansı) değişimi ise;

Canlılığın doğal seçilim olmadan da evrilebileceğini, türleşebileceğini iddia edecek kişinin; gen havuzundaki alel frekansının HERHANGİ BİR seçilim(ya da elenim) olmadan da, nasıl sadece iç dinamikler yolu ile değişebileceğini(yani evrilebileceğini), nasıl ve hangi gerekçe ile belli bir mutasyon ya da alel lehine gelişebileceğini, yoğunlaşabileceğini açıklayabilmesi gerekiyor.(genetik sürüklenme, coğrafi izolasyon vs. hiçbirşey yok. sadece mutasyon ya çeşitlenebilme durumu var)

Ki bence açıklayamayacak ve tam bu noktada nerede hata yaptığını da anlayacaktır..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Canlılığın doğal seçilim olmadan da evrilebileceğini, türleşebileceğini iddia edecek kişinin;

Aslında doğru bir yaklaşım olur ötesi teflon. Fakat şöyle bir sorunsal var, doğal seleksiyon orada, tepesinde duruyor bu olayın. O olmayabiliyor gibi bir durum hiç bir şekilde söz konusu değil. Önce bir bunu anlamış olmak gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Fakat şöyle bir sorunsal var, doğal seleksiyon orada, tepesinde duruyor bu olayın. O olmayabiliyor gibi bir durum hiç bir şekilde söz konusu değil. Önce bir bunu anlamış olmak gerekiyor.

Sorun aslında en temel meseleden geliyor, canlı nedir? Canlının tanımı şudur:

Fenotip = Genotip + çevre.

Siz hiç bir canlıyı çevreden bağımsız düşünemezsiniz. Çevre yoksa, canlıda yoktur. Al bir insanı, farklı bir çevreye koy. Al suyun dibine indir. İnsan, yani bir canlı var olacak mı? Veya al gene o insanı uzaya götür, yok işte çevrede hiç bir şey, peki orada insan var olabilir, bir canlı olabilir mi?

Bir canlı sadece ve sadece kendi uygun çevresi ile var olabilir. Canlının herşeyini hiç bir şekilde genotip tek başına belirlemez. Fenotipin bir canlı olarak herşeyi genotip ve çevre tarafından belirlenir. Buyrun, bir tane canlı gösterin ki, çevrenin ona etkisi olmasın.

Hal böyle olunca, çevredeki değişimler ancak uygun genotiple birlikte yeni bir fenotip ortaya koyabilir. Bazıları düşünür ki, efenim çevre aynı kalsın, genotip değişsin, o zaman fenotipte değişecektir. İyide, yeni fenotip nasıl olacakta o çevreye uyumlu olacak? Hiç bunu düşünen olmuyor işte. Fenotipin canlı olarak var olabilmesi, genotipinin o çevreye uyumlu olmasına bağlı. Genotipin değişmesi, bu uyumu bozmaktan başka hiç bir işe yaramaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Canlılığın doğal seçilim olmadan da evrilebileceğini, türleşebileceğini iddia edecek kişinin;

Aslında doğru bir yaklaşım olur ötesi teflon. Fakat şöyle bir sorunsal var, doğal seleksiyon orada, tepesinde duruyor bu olayın. O olmayabiliyor gibi bir durum hiç bir şekilde söz konusu değil. Önce bir bunu anlamış olmak gerekiyor.

Kesinlikle. doğal seçilimin yokluğu, eşyanın tabiatına aykırı bir duruma karşılık geliyor. o yoksa arkası da yok.

Hatta ve hatta; doğal seçilim bana göre, kesinlikle "mutlak olan". Öyle ki, sahip olduğumuz her unsur, her özellik, her fenomen bir "seçilim değerine" karşılık geliyor, bir seçilim değerini temsil ediyor. bir seçilim değerine sahip olduğu için orda. biz bir seçilim değerleri bütünü, bileşkesiyiz. tüm varlığımız, tüm canlılık seçilim değeri/değerleri cinsinden yazılabilir. biz, bizden önce elenmeyenlerin, elenmeyerek neticede aktardıkları ve biriktirdikleri "elenmeme nedenleri" sonucu ve ürünüyüz.. Herşeyin bu derece yalın bir basitlikten ortaya çıkması bana nefes kesici, büyüleyici geliyor. Hiçbirşey, hiçbir fenomen yok ki doğal seçilimle(doğal seçilim+seksüel seçilim) açıklanabilemesin. formül şundan ibaret:

Sınırlı kaynak+Büyüme/Çoğalma+Değişim

Şimdi, formüldeki herhangi bir bileşen değiştirlerek herhangi bir "müdahele" ile seçilim(doğal kelimesini kullanmak istemiyorum çünkü kanımca gerekli değil) ortadan kaldırılabilir mi? çünkü eğer ortalıkta evrilerek çeşitlenmiş canlılık varsa mutlaka bir "seçilim" vardır. seçilimsiz versiyon ancak "sonradan" ve kontrollü bir ortamda -belki- gerçekleştirilebilir.

besi yerine e coli'leri(x) yerleştirdiğimizi ve "sınırsız" glikoz kaynağı sağladığımızı düşünelim. ne kadar ürerlerse o oranda artan kaynak. rekabet yok. bu durumda "seçilim" ortadan kalktı diyebilir miyiz? seçilim yok, çünkü elenme yok! Nesiller sonra bir tanesinin(y) sitrat molekülü kullanma kabiliyeti geliştrdiğini düşünelim (arsenik misali:) rakamsal olarak küçülterek atacak olursak eğer: Örn. 1000 adet bakteriden 1 tanesi bu iş başardı ve her bakteri ikişer ikişer çoğalıyor.bir sonraki nesil 2000 bakteri(x) + 2 adet sitrat kullanabilen(y) şeklinde sonrakinde 4000'e 4 sitrat şeklinde üstel olarak devam edecektir. bakteri ektsra özelliğe ve avantaja sahip ama bunun zerre kadar önemi yok! çünkü diğer bakteriler de gayet güzel semirerek aynı hızda üremeye devam ediyorlar. mutasyona anlam katan şey rekabet. rekabet=seçilim. kaynağı sınırlayıp rekabeti ve seçilimi devreye soktuğunuz anda işler değişecek, mutasyonlu (y) cinsinin frekansı direkt artmaya başlayacaktır.

şimdi bu "seçilimsiz" modeli eşeyli üreyen bir sisteme uyarladığımızı düşünürsek, o mutasyonun bir süre sonra asimile olup gideceğinden bahsedebilir miyiz..?

Eksik var mı?

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> bir sonraki nesil 2000 bakteri(x) + 2 adet sitrat kullanabilen(y) şeklinde sonrakinde 4000'e 4 sitrat şeklinde üstel olarak devam edecektir. bakteri ektsra özelliğe ve avantaja sahip ama bunun zerre kadar önemi yok!

Karşıdan bakınca böyle görünüyor. Fakat genellikle bu böyle olmuyor. Çünkü, olayın aslı, sitrat kullanmak için başka bir şeyden fedakarlık etmiş oluyorsunuz.

Olaya şöyle bakın. Ne güzel ellerimiz var. Her şeyi tutabiliyoruz, pençe atabiliyoruz vs. Ama bunlar kanada dönerse, maalesef artık bir şeyleri tutamaz oluyoruz.

Canlıdaki XYZ geni canlıya bir fayda sağlıyor. Fayda ise her zaman sadece yiyecek bulmaktan ibaret değil. Bu gende bir değişiklik olduğunda, bu gen yeni bir özellik kazandırıyorsa bile, artık eski özelliğini yerine getiremiyor. Eğer yeni özellik gerçekten anlamlı değilse, arada geçinip gitmesi pek mümkün olmuyor. Çünkü örnekteki gibi sitrat kullanabilme avantaj değilse bile, eksilttiği özellik dezavantaj oluyor.

Bunun en güzel ve canlı örneği insanda görülür. Anemiye yol açan bir mutasyon, aynı zamanda sıtmaya direnç sağlar. Bu, açıkca mutasyonun bir özellikten feragat edilirken, bir diğer özelliğin kazanılması olayını ortaya koyuyor. Şimdi bu avantaj mı, dezavantaj mı? İşte buna doğal seleksiyon karar veriyor. Eğer afrikada yaşıyorsanız, avantaj, değilse dezavantaj.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimin anlaşılmasındaki sıkıntı aslında genetik bilginin ne olduğu, canlının nasıl geliştiği ile ilgili bilginin anlaşılamamasından kaynaklanıyor.

İnsan genomunda yaklaşık 3 milyar byte bilgi var, bu da  4'lük düzende dizilmiştir. Terliksi hayvanda da aşağı yukarı aynı miktarda bilgi var, bir leylakta bunun 4 katı bilgi var, amipte de aşağı yukarı bu kadar bilgi var. Aslında bu küçük bir bilgidir, çok azdır, bir insan bedenini ve metabolizmasını çok daha uzun şekilde tarif edebilirdik

Kendinizi bir amipten daha gelişkin, daha "derin" mi görüyorsunuz?

Değilsiniz, daha çok şey biliyor gibi görünebilirsiniz, ama o sizden daha uzun sürece ve sizden daha yaygın ortamlarda varolacak bu kesin.

İnsan genomu, insanın özelliklerinin listelendiği bir tanımlar kümesi değildir, aslında bir pişirme tarifidir. Tüm diğer canlılarda da böyledir, pastanın şeklini değil pişirme şeklini tarif eder. 10 gram un, 10 gram su, 100 derece sıcaklık, pasta. Tadı fena değil, bir amibin mücadele ettiği kimyasal sayısı kadar zorlu bir tarifi olur, çıkan ürün bir insana göre daha basittir, ama tarif daha fazla kereler test edilmiştir, en iyisi budur.

Doğal seçilim bu kalabalık canlılar ortamında kendine çoğalabilecek bir delik arama mücadelesidir, eğer dünya her yerinde 10 cm derinliğinde su her tarafında aynı sıcaklık olan bir küre olsaydı, bu gezegende sadece likenler olur, birbirlerini yiyerek her tarafı kaplarlardı, ama dağlar denizler, geniş bir kimyasal sıcaklık aralığı, su, kara, gaz, av ve avcı ilişkisi ile gezegen ne kadar zenginse, üzerindeki türler için delik arama mücadelesi o kadar zorlu olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Biyolojik sistemlerin doğada mevcut olanların en karmaşığı olduğu bilinir ve bu özellik diğer sistemlerin hiç birinde olmayan canlılıkla ilgili bir dizi içsel niteliklerle açıklanmaya çalışılır. Bu olağan üstü özellik, biyolojik sistemlerdeki komplekslikten uyum ve doğal seçilim yasalarının sorumlu olmaları ile açıklanır. Ancak henüz uyum ve doğal seçilim yasalarının neden bu tür bir karmaşıklığa yol açtıklarının mantıklı ve bilimsel bir açıklaması yapılamamıştır. Biyolojik sistemler uyum ve doğal seçilim yasalarından dolayı mı karmaşıktırlar? Uyum ve doğal seçilim yasaları neden biyolojik sistemlerdeki karmaşıklıktan sorumludurlar?

Wolfram biyoloji ile ilgili temel sorunları, diğer bilim dallarında olduğu gibi, basit ve spesifik olmayan proğramlarla çözmeye çalışmaktadır. Evrim biyoloji için önemli bir sorundur. Biyolojik sistemlerin inanılmaz karmaşıklığı dikkate alınırsa, evrimin de son derece kompleks bir süreç olduğu sonucu çıkarılabilir. Bu kadar karmaşık bir sistemden son derece ilkel ve basit olan doğal seçilim yasası nasıl sorumlu olabilir?

Temel olarak doğal seçilim yasasında iki seçenek vardır. Kabul veya red. Evet veya hayır! Doğal seçenek bir değişikliği ya onaylar, ya da onaylamaz. Bu iki seçenekten oluşan bir proğram nasıl olurda sonunda inanılması güç bir karmaşıklığa neden olabilmektedir?

Fizikte, fizik yasaları ile ilgili proğramlar yapılan deneyleri ve gözlemleri açıklamada kullanılırlar. Yani proğramlar mevcut fizik yasalarından çıkarılmışlardır.

Biyolojik sistemlerde ise canlılar, genetik materyel içinde yer alan bazı proğramlardan yararlanarak varlıklarını sürdürürler. Genetik proğramların hepsi son derece karmaşık niteliklere sahiptirler. Her canlı için milyonlarca farklı kural vardır. Biyolojik sistemdeki karmaşıklıklardan bu kuralların sorumlu olduğu sonucu çıkarılabilir. Özellikle canlılarda farklı doku ve organların olması çok sayıda farklı ve ayrı kuralların da olması şeklinde yorumlanabilir. Peki bütün organizma yerine, onun yalnız bir parçasına bakarsak, nasıl bir manzara ile karşılaşırız?

Canlılarla ilgili bir dokuyu mikroskopik düzeyde incelersek, oldukça basit ve düzgün (regüler) bir yapıya sahip olduğunu görürüz. Bu yüzden onların oldukça basit proğramlar tarafından oluşturulduğu izlenimi alırız.

Peki biyolojik sistemlerde gözlemlenen çok daha karmaşık şekilleri nasıl açıklayacağız? Sağ duyumuz bize onların son derece sofistike proğramlar tarafından şifrelendiğini söyleyecektir. Basit proğramlar bir araya gelerek onları oluşturabilirler mi? Biyolojik sistemlerde olan bu mudur? Muhtemelen öyle olmalıdır. Çünkü bu durumda son derece kompleks proğramlara gereksinim vardır ve onların varlığının delilleri yoktur. Canlılardaki bütün şekiller basit proğramlar tarafından şifrelenmektedirler.

Her ne kadar canlıların tüm genetik proğramları uzun ve çok karmaşık iseler de, canlının bazı sınırlı özelliklerini denetleyen alt proğramlar oldukça basittirler. Ancak yine de onların bir araya gelmesi mevcut karmaşıklığı anlamada yeterli olmayabilir. İlk bakışta bu karmaşıklığın doğası hakkında fazla bir şey söylenemeyebilir.

Canlıları yakından inceleyince biyolojik karmaşıklıkların yalnız sınırlı bir dağılımı olduğu görülür. Örnegin pigmentasyonu ele alalım. Pigmentasyon derinin hemen altında yer alan birkaç hücre türünün eseridir. Son derece karmaşık olan pigmentasyondan sadece bir kaç hücre türü sorumludur. Onlar bir araya gelerek çok renkli bir manzara oluşturabilirler. Pigmentasyondan ve canlının diğer karmaşık niteliklerinden sorumlu proğramlar nasıl ortaya çikmislardir?

Bu proğramların ortaya çıkmasına nedeni olarak canlıların çevreye uymak zorunluğunu gösterebiliriz. Bu bilimsel olarak kabul edilen bir görüştür. Canlılar çevreye uyum yapacak niteliklerini en üst düzeyde manifest etmek zorunda bırakılırlar. Bundan doğal seçilim sorumludur.

Ortama en iyi uyan varlığını devam ettirir. Tabii bundan sahip olduğu genetik proğram sorumludur. Eğer belli bir proğram ortam için daha uygun ise, o proğrama sahip canlılar diğer proğramlara sahip olan canlılardan daha çok çoğalırlar. Her yeni nesillerde küçük yeni mutasyonlar olur ve onlar da doğal seçilime maruz kalırlar. Birçok nesilden sonra canlının ortama daha iyi uymasını sağlayan bir proğram gelişir. Yani burada her seferinde uyum sağlayan proğram seçilmektedir. Bu sürecin sonu yoktur. Bu sürekli bir süreçtir.

Peki bu süreç ne kadar başarılı olacaktır? Bu rastgele mutasyonların seçilmesi sürecinden beklenenler nelerdir?

Basit proğramlar bir araya gelerek giderek karmaşıklaşan bir durum ortaya çıkabilir ve sonunda optimum bir sonuca varılabilir. Ama karmaşıklık devam edince optiumum bir sonuca varmak mümkün olmayabilir. Bu durumda ulaşılan optimun sonuç da aslında çok basit kalmaktadır. Canlı proğramlarında bu şekilde bir sonuca ulaşmak için gerekli basamak sayısı astronomiktir. Karmaşık sonuçlara ulaşabilmek için biyolojik sistemlerin bazı hilelere baş vurması ve bu süreçi hızlandırması gerekmektedir. Bunların başında cinsel çogalma gelir. Bu çogalmada çesitli proğramlar bir araya getirilmekte ve aralarında eşleşme sağlanmaktadır. Burada eşleşen proğramlar, mutasyonda olduğundan çok daha geniş ve fazladır. Organlar farklılaşınca aynı proğramın farklı bölümleri ayrı ayrı yenilenirler. Başka bir deyişle aynı proğramın farklı bölümleri devreye girerler ve kullanılırlar. Yine de canlılarda görülen bu karmaşıklığı sağlamak ve üstesinden gelmek çok zordur. Bunda bir bit yeniği olmalıdır.

Gerçekten biyolojik sistemlerde diğer sistemlerde ulaşılan optimun çözümlere ulaşılamaz. Biyolojik sistemler için gerekli çözümün ölüme neden olmayacak kadar etkili olması yeter. Biyolojik sistemlerin gereksinimi bu kadardır. Mutlaka ideal derecede optimum bir düzeye ulaşılmak gerekmez.

Günümüzde biyolojik sistemlerin her özelligini canlının uyumunu maksimum düzeye çıkaran düzeneklerle açıklamak eğilimi vardır. Bu proğramların bir kısmı geçmişte vuku bulan biyolojik evrimden intikal etmişlerdir. Herhangi bir canlıda herhangi bir yapının ortaya çıkması kolay veya zor olabilir. Ama onların varlığı canlıların maksimum uyumu için gereklidir. Canlı onlarsız olamaz. İlk bakışta onların varlık nedenini anlamak zor olabilir. Basit olanlarının neden var oldukları hakkında bir hipotez ortaya atmak mümkündür. Onlara bir anlam verdikten ve işlev ve önemlerini anladıktan sonra biyolojiye olan hayranlığını gizleyemez artık insan. Bir sarmaşığın diğer bir bitki üzerinde dönerken bütün yapraklarını güneşe çeviren bir altın orana sahip olması veya kabuklu deniz hayvanlarındaki çesitlilik insanda hayranlık uyandıran gözlemlerdir.

Ama bunların ortaya çıkmasının gerçek nedeni insanda hayranlık uyandırmak değilse, nedir? Belki de bu özelliklerin ortaya çıkma nedeni, onların daha basit proğramlarla başarılabilme özelliğidir. Ayrıntıların belli bir amacı yoktur. Örnegin pigmentasyon örneklerinin yakından incelenmesi onların bir amaca hizmet ettiği sonucuna varmamıza neden olmaz. Geçmişte optimizasyon kavramının sofistike bir amaca hizmet ettiğine ve biyolojik kompleksliğin bu nedenle ortaya çıktığına inanılırdı. Ancak basit proğramların kompleks davranışlar ortaya çıkarmasi bu konuda farklı düşünmeye neden olmuştur. Biyolojik evrim sırasında karşılaşılan rastgele mutasyonlar zamanla bütün proğramı etkileyecek ve karmaşık davranışları tetikleyerek yeni proğramların ortaya çıkmasını sağlayacaklardır.

Bazı proğramlar canlıların daha başarılı olmasını sağlayacak ve doğal seçilim onları yeğleyecektir. Yine de sonunda başarılı uyumdan muhtemelen o kompleks proğramın tamamı değil, kabaca yalnız bir bölümü sorumlu olacaktır. Rastgele seçilen proğramlar arasında bir çoğu kompleks davranıştan sorumlu olabilir. Geçmişte biyolojik sistemlerdeki karmaşıklığa ulaşmanın çok zor olduğuna inanılırdı. Wolfram’ın basit proğramlar üzerindeki çalışmalarından anlaşıldığı kadarıyle öyle olmayabilir.

Biyolojik sistemlerin zamanla giderek karmaşıklaştığı iddiasına nasıl karşı gelebiliriz?

Son bir milyar yıl içinde ortaya çıkan canlı fosillerini değerlendirince, sonlara doğru ortaya çıkanlarla ilk ortaya çıkanlar arasında karmaşıklık bakımından önemli farkların olmaması ilk delildir. En azından son birkça yüz milyon yıl, canlıların bazı parçalarının karmaşıklığı hemen hiç değişmemiştir. Bu gözlem bize karmaşıklıktan basit ve genel bir mekanizmanın sorumlu olduğunu ve uzun ve grift mekanizmalara gereksinim göstermeden ortaya çıktığını düşündürmektedir.

Başka bir delil de bizi aynı sonuca götürmektedir. Günümüzde yaşayan canlıların pigmentasyon örnekleri, aynı tür içinde bile, farklıdır. Bazıları çok basittirler. Diğer pigmentasyon örneklerinin çok karmaşık ve sofistike bir görünüş arzettikleri görülür. Aynı türde basit ve karmaşık pigmentasyon örneklerinin olması, onların hepsinin basit proğramlarla ortaya çıktığının delilidir.

Bundan çıkan anlam şudur:

Kompleks örneklerin ortaya çıkması için sofistike uyum süreçlerine gereksinim yoktur. Canlılar giderek daha sofistike bir karmaşıklık kazanmamaktadırlar. Bazı genetik proğramlar kompleks örnekler oluşmasını sağlarlarken, diğerleri basit örnekleri oluşturmaktadırlar.

Çagdaş moleküler proğramların uzunlukları ne kadardır? Çok mu karmaşıkdırlar? Örnegin bir yumuşakçanın kabuk örnegini şifreleyen proğramın uzunluğu nedir?

Bir proğramın kısa olması demek, gereksiz elemanlardan mümkün olduğu kadar yoksun olması demektir. Çok kısa proğramlarda en küçük bir mutasyon proğramın oluşturduğu örnekde büyük sapmalara neden olacaktır. Yumuşakca kabuk örnekleri arasındaki farkların çokluğu gerçekten bu proğramların kısa olduğuna işaret etmektedirler. Bu kısa proğramlarda ortaya çıkacak birkaç mutasyon kısa proğramların rastgele karmaşıklık yaratması için yeterlidir.

Karmaşıklğa bu kadar basit bir yöntemle ulaşılıyorsa, onunla biyolojik sistemlerde neden daha çok karşılaşılmamaktadır?

Her ne kadar biyolojik sistemlerde karmaşık şekiller ve örnekler varsa da, tipik olarak canlıların genel görünüşleri ve şekilleri oldukça basittir. Ama neden? Bu özellik neyin gösterisi ve yansımasıdır?

Wolfram’a göre bu durum doğal seçilim sürecinin sınırlı olduğunu yansıtmakatdır. Bir ara sonsuz güce sahip olduğu sanılan doğal seçilimin belli bir limiti ve sınırı olmalıdır. Hatta doğal seçilime atfedilen bu güç dikkati çekecek derecede sınırlıdır. Bu durumda diyebiliriz ki doğal seçilimin etkisinin anlamlı olabilmesi için etki ettiği sistemin davranışının çok basit olması gerekmektedir. Doğal seçilim karmaşık sistemler üzerinde etkili değildir yani. Bunu bir örnekle belirleyelim. Farzedelim bir canlının belli bir yeri, ona filin hortumu diyelim, düzgün bir şekilde büyüsün. Doğal seçilim bu organın optimum büyüklüğünü saptama gücüne sahiptir. Filin hortumunun ortam için en uygun uzunluğu doğal seçilim tarafından farkedilecektir. Ama filin bütün vücudu dikkate alınırsa, doğal seçilimin fille ilgili bütün parçaların optimun bir büyüklüğe ulaşması için yeterli olamayacaktır. Bunun nedenlerini şöyle sıralayabiliriz.

1. Davranış karmaşıklaştıkça, onu karşılayacak muhtemel varyasyon sayısı da çok artacaktır. Her hangi bir popülasyon için bu varyasyonların pratik olarak hepsi gerçekleşemez.

2. Karmaşık davranışlar sonunda, her biri canlının yaşama şansını değiştirecek ince ayrıntıların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Doğal seçilimin onların her biri üzerinde baskı yapması ve onları kesin olarak seçmesi çok zor olacaktır.

3. Sistemin bütün davranışı karmaşıklaştıkça, en ufak bir mutasyon bile o kadar çok değişikliğe neden olacaktır ki, doğal seçilimin onların arasından koşullar için yararlı olanları seçmesi artık mümkün değildir.

4. Rastgele mutasyonlar basit değişikliklere neden olurlar. Bir organ uzar veya kısalır. Bir mutasyon yanlış bir yöne gidiyorsa, diğeri aksi yöne giderek durumu kurtarabilir. Fakat etki birçok yöne doğru ise, hataların düzeltimesi giderek zorlaşir ve bir yerde olanaksızlaşir.

5. Karmaşıklık arttıkça bir optimuma ulaşmak çok uzun bir zaman alır.

Bu durumda diyebiliriz ki davranışlar ne kadar karmaşıksa, doğal seçilimin onların üzerine olan etkisi o kadar azdır.

Peki biyolojik sistemler için bütün bunların anlamı nedir?

Kısaca şudur:

Eğer bir canlının bir organı veya bir özelliği her hangi bir ortam için doğal seçilim tarafından optimize edilecekse, o özellik yalnız çok basit olmalıdır. Karmaşık davranışlar ve özellikler doğal seçilim tarafından optimum olarak seçilemezler. Biyolojik organizmaların çok sayıda, oldukça basit ayrı doku ve organlardan oluşmasının nedeni doğal seçilimin onların üzerinde daha etkili olabilmesi içindir.

Başka bir ifade ile, biyolojik organizmalar çok sayıda oldukça basit doku ve organlardan ibaret oldukları için, doğal seçilim onların üzerinde baskı kurabilmektedir.

Doğal seçilimin biyolojik sistemleri, mühendislerin tasarımladığı sistemlerden çok daha karmaşık olarak tasarımladığı sıklıkla ileri sürülür.

Bunda gerçek payı var mıdır?

Wolfram’a göre aslında doğal seçilim söz konusu ise, bunun tam tersi doğrudur. Doğal seçilimden dolayı biyolojik sistemler karmaşıklıklardan kaçınırlar ve temel olarak mühendislerin kurduğu sistemlere benzeme eğilimindedirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Bir istek ;

Bir kaç gün sonra üniversitede bir grup öğrenciye sunum tarzında anlaşılır ve biraz kapsamlı anlatım hazırlamakla görevlendirildim . Bu anlatım da insanın evrimi üzerine . Yapmak istediğim anlatım kabaca evrimin başlangıcından insan evrimine kadar işleyen bir sürecin evrimin "E"sini bilmeyen insanlara anlatmak . Ancak bunu ne şekilde yapabilirim henüz karar veremedim . Bu konuda fikirlerinizi alabilir miyim . Nerden nasıl başlamalıyım , hangi kaynakları kullanmalıyım vs vs .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir istek ;

Bir kaç gün sonra üniversitede bir grup öğrenciye sunum tarzında anlaşılır ve biraz kapsamlı anlatım hazırlamakla görevlendirildim . Bu anlatım da insanın evrimi üzerine . Yapmak istediğim anlatım kabaca evrimin başlangıcından insan evrimine kadar işleyen bir sürecin evrimin "E"sini bilmeyen insanlara anlatmak . Ancak bunu ne şekilde yapabilirim henüz karar veremedim . Bu konuda fikirlerinizi alabilir miyim . Nerden nasıl başlamalıyım , hangi kaynakları kullanmalıyım vs vs .

Bence önce canlıların neden evrildiğine değinmelisin.

Yani biraz genetik bilgi vermelisin. Evrime neden olan genetik değişikliklerden ve mutasyonlardan bahsetmelisin.

Hatta bu konuya ağırlık vermelisin. Evrimin temelini anlamayan evrimi anlayamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence önce canlıların neden evrildiğine değinmelisin.

Yani biraz genetik bilgi vermelisin. Evrime neden olan genetik değişikliklerden ve mutasyonlardan bahsetmelisin.

Hatta bu konuya ağırlık vermelisin. Evrimin temelini anlamayan evrimi anlayamaz.

Teşekkürler hacı . Yalnız şunu da eklemeliyim . Bu insanlar arkeoloji okuyan insanlar . Ve insanlık tarihinin yazı öncesine dayanan geçmişini inceleyen bir bölümde okumalarına rağmen hala , bir insansının çizimini gördüklerinde , Ele geçen buluntulardaki aletlerin bu tip insanlardan çıktığı hocalar tarafından anlatıldığında toplu halde kahkahalar atacak ve çocukça dalgaya almalarla konuyu geçiştirecek düzeyde tipler .

Bu durumda izleyeceğim yol yine aynı şekilde mi olmalı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Teşekkürler hacı . Yalnız şunu da eklemeliyim . Bu insanlar arkeoloji okuyan insanlar . Ve insanlık tarihinin yazı öncesine dayanan geçmişini inceleyen bir bölümde okumalarına rağmen hala , bir insansının çizimini gördüklerinde , Ele geçen buluntulardaki aletlerin bu tip insanlardan çıktığı hocalar tarafından anlatıldığında toplu halde kahkahalar atacak ve çocukça dalgaya almalarla konuyu geçiştirecek düzeyde tipler .

Bu durumda izleyeceğim yol yine aynı şekilde mi olmalı ?

Ben onları cahil Müslüman sanmıştım. Değillermiş.

Sen onların bu tür tepkilerine bakma. Genç ve tecrübesiz olduklarından öyle bir tepki gösteriyorlar.

İntelligent oldukları belli oluyor.

Biraz da inanmıyorlar galiba.. Sorguluyorlar.. O yaşta sorgulamalarına ve inanmamalarına hiç şaşmadım.Bu normal.

Onları fazla şaşırtmamalısın ama. Şaşırırlarsa daha fazla alaycı olurlar ve bu keresinde hiç inanmazlar.

Biraz da onların suyuna gitmeli ve onların eğitim ve bilgi düzeyine hitabetmelisin.

Yani fazla sofistike olmamalısın. Bilgili biri olduğunu göstermeye çalışmamalısın. Yani biraz mütevazi olmalısın.

Onların anlayacağı bir dili kullanırsan sorunu daha kolay halledersin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Doğal seçilim diye birşey yoktur.

Bakın gözümüzde etten yaratılmış, ağzımızde etten yaratılmış, kulağımızda etten yaratılmış.

50 gr et hepsi hepsi ama

burnumuzu inceleyelim hepsi hepsi 50 gr ama dünyadaki bütün kokuları alabiliyor.

dilimiz, 50 gr ama bütün tatları alabiliyor.

gözümüz bütün renkleri görebiliyor.

Hiç bir çiçeği koklamak için gözüne götüren birini gördünüzmü

veya bir yemeği yemek için kaşığı kulağına götüren birini

bırakın arkadaşlar

50 gr. burnunuzun aldığı kokuları almak için ne fabrikalar kurmak lazım

ya gözünüz kıymetini bilin. Bu süsler bize boşuna takılmamış.

burnumuz niye ağzımızın üstünde?

niye iki tane kulağımız var. ikinci kulağımız sayesinde sesin hangi yönden geldiğini görebiliyoruz.(stereo) Doğal seçilim olsa ya yüzlerce kulak olur ya 1 tane olur 2 tane olamaz

Hiç görmeyen biri bize göz verebilirmi

Hiç duymayan biri bize kulak verebilirmi

İhtiyacımızı bilmeyen biri bize ağız verebilirmi?

aynada Yüzünüze bakın bakalım hiç tesadüf var mı

Elinizi yumruk haline getirin bu parmakların boylarının hesapsız yapıldığını söyleyebilirmisiniz. Kolu dirsekten arkaya katlanan var mı. Ayağı dizinden öne katlanan varmı

Doğal seçilim olsaydı kutuplarda yaşayan kavimlerin kış uykusuna yatması gerekirdi.

Doğal seçilim olsaydı kutuplarda yaşayan kavimlerin kutup ayıları gibi kürkleri olması gerekirdi.

Doğal seçilim olsaydı Deniz kenarında yaşayan kavimlerin yüzgeçleri olması gerekirdi.

Doğal seçilim olsaydı dişlerimizde tırnaklarımız gibi sürekli uzar dururdu.

Doğal seçilim olsaydı kaş ve kirpiklerimizde saçlarımız gibi uzar dururdu.

Doğal seçilim olsaydı inekler bize et ve süt vermezdi.

Doğal seçilim olsaydı ağaçlar bize meyve yerine çamur verirdi.

Doğal seçilim olsaydı telefonla çok konuşan insanların çocuklarının cep telefonu ile beraber doğması gerekirdi.

Doğal seçilim olsaydı insanlar bisikleti icad ettikten sonra ayak yerine tekerlekle beraber doğması gerekirdi.

Marketten aldığımız bir elma için market sahibine ücret ödüyoruzda ( ki o marketçi sadece daldan kopardığı meyveyi bize vermektedir) o dala meyveyi asana bir ücret ödemeyecekmiyiz.

tarihinde ayferkaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Doğal seçilim olsaydı kutuplarda yaşayan kavimlerin kış uykusuna yatması gerekirdi.

Doğal seçilim olsaydı kutuplarda yaşayan kavimlerin kutup ayıları gibi kürkleri olması gerekirdi.

Doğal seçilim olsaydı Deniz kenarında yaşayan kavimlerin yüzgeçleri olması gerekirdi.

Doğal seçilim olsaydı dişlerimizde tırnaklarımız gibi sürekli uzar dururdu.

Doğal seçilim olsaydı kaş ve kirpiklerimizde saçlarımız gibi uzar dururdu.

Doğal seçilim olsaydı inekler bize et ve süt vermezdi.

Doğal seçilim olsaydı ağaçlar bize meyve yerine çamur verirdi.

İyi de aptal çocuğum böyle canlılar var ya..

İnsan olmaları şart mı?

Doğal seçilim olduğu için sen bunları zırvalıyorsun..

Ve tabii seçilmiyorsun...

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Bakın gözümüzde etten yaratılmış, ağzımızde etten yaratılmış, kulağımızda etten yaratılmış.

Eh, bunu diyecek kadar salak olman, senin beyninin etten değil, boktan yaratılmış olduğunu gösteriyor sadece.

Göze, ağza, kulağa et diyen ve hepsini aynı gören bir salağın evrimi anlamasını beklemiyoruz zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...