Jump to content

Müslümanlar Bu Sorulara Cevap Veremiyor !


Recommended Posts

Bir saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Ben uydurmadım ama mesela Yahudilerin sorumluluk anlayışı sana uygun gibi görünüyor.

Bir kere Yahudilikte Yahudi olmayanlar için Nuh'un evrensel yasaları dışında bağlayıcı bir emir yok.

Puta yapma, tanrının ismini mübarek bil ve onun ismiyle lanet  etme, cinayet işleme, zina etme, hırsızlık etme, zulüm yapma, canlı hayvanın etini koparıp yeme yeter. Tanımadığın bir adama, bilmediğin dildeki bir kitaba vb. inanman ya da tâbi olman şart değil.

Sonra Yahudilerin öte dünya anlayışlarında ceza ve azap sınırsız ve sonsuz da değil. Azap fiziksel bir azap değil, ruhani bir azap ve bir tür kirlerden arınma ve temizlenme süreci. En fazla 12 ay sonra temizleniyorsun.

Ne dersin, sana uygun bir anlayış gibi geldi bana?

 

 

Hayirdir, sen din pazarlamacisi misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 225
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ölümü bir musibet olarak gören, musibete yol açan insan eylemlerini eleştiren, başınıza gelen her musibet kendi yaptıklarınız nedeniyledir diyen allah, ölüm musibetine yol açan yaratma eylemiyle de övünür. Allah ölüm musibetine yol açan yaratma eylemine karşı değildir? Peki bu neden böyle? Çocuğun ölümünü kötü, musibet olarak gören anne, babanın ölümlü çocuğu var etmelerini, ölümlü çocuğun var edilişiyle övünmelerini, ölümü musibet olarak gören kişilerin, ölümlü varlıkların var edilmesine karşı çıkmamalarını düşünün. Bu yapının zihinsel uyumsuzluğu, tutarsızlığı, oksimoronluğu allahta kendini göstermektedir. Allah kusurludur. Çünkü onu oluşturan yapı kusurludur. 

 

 

Ey inananlar, birinize ölüm gelip çatarsa aranızda vasiyet edeceğiniz zaman, sizden iki adil tanık bulunsun. Yolculuktaysanız ve gene size ölüm musibeti gelip çatacaksa sizden olmayan iki kişiyi de tanık tutabilirsiniz. Ancak onları, namazdan sonraya dek alıkoyun da akraba bile olsa Allah'ı bırakıp yerine hiçbir menfaati satın almayacağız, tanıklığımızı, Allah için gizlemeyeceğiz, gizlersek günahkarlardan olalım diye Allah'a yemin etsinler. Maide 106

 

 

Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu bağışlar. Şura 30

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Yeni Üye said:

 

Ben uydurmadım ama mesela Yahudilerin sorumluluk anlayışı sana uygun gibi görünüyor.

Bir kere Yahudilikte Yahudi olmayanlar için Nuh'un evrensel yasaları dışında bağlayıcı bir emir yok.

Puta yapma, tanrının ismini mübarek bil ve onun ismiyle lanet  etme, cinayet işleme, zina etme, hırsızlık etme, zulüm yapma, canlı hayvanın etini koparıp yeme yeter. Tanımadığın bir adama, bilmediğin dildeki bir kitaba vb. inanman ya da tâbi olman şart değil.

Sonra Yahudilerin öte dünya anlayışlarında ceza ve azap sınırsız ve sonsuz da değil. Azap fiziksel bir azap değil, ruhani bir azap ve bir tür kirlerden arınma ve temizlenme süreci. En fazla 12 ay sonra temizleniyorsun.

Ne dersin, sana uygun bir anlayış gibi geldi bana?

 

 

Yahu bırak şimdi Allah'ın bir zamanlar alemlere üstün kılıp sonra da maymuna çevirdiği yahudileri. Soruya cevap versene.

 

Bir insanın başka bir insana inanmaması nasıl sonsuza kadar yanmayı gerektiren bir suç oluyor? Şunu bir açıkla.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, sağduyu yazdı:

Bir insanın başka bir insana inanmaması nasıl sonsuza kadar yanmayı gerektiren bir suç oluyor? Şunu bir açıkla.

 

Bence de böyle bir şey olamaz. 

 

Bu arada delil yetersizliğinden inanmamak ile inkâr etmek aynı şey olmuyor. Nankör deriz ya Türkçe de...

 

Aslında inkâr edenin bile madem inkâr etme özgürlüğü var, sonucunda da ekstra bir ceza olmamalı mantıken. İnkârı dolayısıyla masum birine zarar vermesi ya da zulmetmesi istisna tabi.

 

Yalnız buradaki sıkıntı şu, dinlerin dediği gibi Tanrı insana yeryüzünde büyük bir yetki ve otorite vermişse bir insan "Tanrı yoktur, iyilik yoktur, nimet yoktur, cennet yoktur" dediği sürece bunlar onun için gerçekten var olamaz. Bunların olmadığı yerde de zorluk olur, sıkıntı olur, bunalım olur, cehennem olur.

 

Şimdi bir insan bunu nankör olduğu için yapıyorsa cehennemden kurtulmasının tek yolu nankörlükten vazgeçmesi olmaz mı? Nankör kaldığı sürece nasıl iyiliğin ya da nimetin, cennetin vb. varlığını fark edebilir ki? Hatta belki de cennet ve cehennem aynı yerdir ama kendi iç halleri dolayısıyla birileri orada cenneti yaşıyordur birileri de cehennemi. Bu durumda birisi cehennemden çıkamıyorsa suçlu Tanrı mı olur? (Bu kısmı fikir egzersiziydi. Böyle düşünmek de mümkün anlamında)

 

Herhangi bir dini 'bana inanamazsan yanar biter kül olursun" iddiasına göre değil inanç esaslarına göre değerlendirmek lazım. Şimdi bir Hristiyan gelse ve dese ki "İsa nın Tanrı olduğuna ve senin günahların için öldüğüne inanmazsan ebedi ceza görürsün." Ben bu cümlenin ebedi ceza kısmına takılmam şahsen. Herkesin kendi inancı için öyle düşünmesi normal ve bu bana karşı bir zorbalığa yol açmadığı sürece beni rahatsız etmez. Ama İsa'nın Tanrı olması bana bizzat Tanrı tarafından söylenmediği sürece inanamayacağım olağanüstü bir iddia. Yanma gibi detay bir kısma takılmam ama bu ana iddiaya takılırım.

 

İslam'ın iddiaları o kadar da olağanüstü değil. Tanrının varlığına, birliğine, ahiret gününe inan. Geçmişteki peygamberleri ve kitapları topluca tasdik et.

Hepsi doğada, kendi içimizde ya da tarihte bir karşılığı olabilen makul iddialar. Sen neden yanma kısmına takılıyorsun bilmiyorum.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, sağduyu yazdı:

Bir insanın başka bir insana inanmaması nasıl sonsuza kadar yanmayı gerektiren bir suç oluyor? Şunu bir açıkla.

 

Düşünsene koskaca Tanrı vere vere ortalama 50-60 yıllık bir hayat veriyor. Bunun çoğu zorluk ve sıkıntı ile geçiyor. Bir de inanmadın diye verdiğini başına kalkıp ebedi ceza veriyor. Nerede bunun zenginliği, nerede bunun cömertliği, nerede bunun iyiliği.

Bu kısmı bana da mümkün, gerçekçi ve makul  görünmüyor doğrusu. Genel olarak dinlerin öte dünya tasvirinin ve tehditlerinin mecaz ve benzetme olduğunu düşünüyorum. Sonuçta anne karnındaki bir  Bilmediğimiz bir âlem bildiğimiz şeylere benzetilerek, içine tehdit ve teşvik unsurları katılarak anlatılıyor. Hatta cehennem bile tarih içinde olgunlaşıp evrim geçiriyor. En dehşetli haline ve tasvirlere Kur'an'da ulaşıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Hepsi doğada, kendi içimizde ya da tarihte bir karşılığı olabilen makul iddialar. Sen neden yanma kısmına takılıyorsun bilmiyorum.

 

Tanrının varlığına makul demişsin.

Tanrı tanımına göre tanrının mümkün veya imkansız oluşu değişir orası ayrı konu da tanrı makul değil mümkündür.

Evreni bir bütün olarak düşünürsek bizim evren hakkında bildiğimiz bilgi toz zerresi kadar. (Evrenin parçası kadar)

Evrenin parçası hakkında atıp tutup tanrılar gerçek bakın bu düzen de kanıtı demek saçmalamaktan başka bir şey değildir.

 

Yanma kısmına geleceksek dinlerin genel içeriği bu.

Kendi bulunduğu coğrafyanın ögelerinin dışına çıkamaz, kendi tanrısına inanmayanları tehdit eder.

Osiris'e inanmazsan şöyle olur, Zeus'a inanmazsan tepesi atar vs.

Müslümanlar her ne kadar mecaz dese de kuranda da allahın kafirlere kızdığına dair ayetler mevcut.

Tevratta da tanrının kıskanç olduğundan, puta tapan insanlar gördüğü zaman kıskandığı yazıyor.

 

Sonsuz üstün varlığın kendisinden sonsuz aşağı varlıklara yapacağı iş mi bu?

Değil.

 

5 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Genel olarak dinlerin öte dünya tasvirinin ve tehditlerinin mecaz ve benzetme olduğunu düşünüyorum.

İnançlı huylarını neden bırakmadın?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, Yeni Üye said:

 

Bence de böyle bir şey olamaz. 

 

Bu arada delil yetersizliğinden inanmamak ile inkâr etmek aynı şey olmuyor. Nankör deriz ya Türkçe de...

 

Aslında inkâr edenin bile madem inkâr etme özgürlüğü var, sonucunda da ekstra bir ceza olmamalı mantıken. İnkârı dolayısıyla masum birine zarar vermesi ya da zulmetmesi istisna tabi.

 

Yalnız buradaki sıkıntı şu, dinlerin dediği gibi Tanrı insana yeryüzünde büyük bir yetki ve otorite vermişse bir insan "Tanrı yoktur, iyilik yoktur, nimet yoktur, cennet yoktur" dediği sürece bunlar onun için gerçekten var olamaz. Bunların olmadığı yerde de zorluk olur, sıkıntı olur, bunalım olur, cehennem olur.

 

Şimdi bir insan bunu nankör olduğu için yapıyorsa cehennemden kurtulmasının tek yolu nankörlükten vazgeçmesi olmaz mı? Nankör kaldığı sürece nasıl iyiliğin ya da nimetin, cennetin vb. varlığını fark edebilir ki? Hatta belki de cennet ve cehennem aynı yerdir ama kendi iç halleri dolayısıyla birileri orada cenneti yaşıyordur birileri de cehennemi. Bu durumda birisi cehennemden çıkamıyorsa suçlu Tanrı mı olur? (Bu kısmı fikir egzersiziydi. Böyle düşünmek de mümkün anlamında)

 

Herhangi bir dini 'bana inanamazsan yanar biter kül olursun" iddiasına göre değil inanç esaslarına göre değerlendirmek lazım. Şimdi bir Hristiyan gelse ve dese ki "İsa nın Tanrı olduğuna ve senin günahların için öldüğüne inanmazsan ebedi ceza görürsün." Ben bu cümlenin ebedi ceza kısmına takılmam şahsen. Herkesin kendi inancı için öyle düşünmesi normal ve bu bana karşı bir zorbalığa yol açmadığı sürece beni rahatsız etmez. Ama İsa'nın Tanrı olması bana bizzat Tanrı tarafından söylenmediği sürece inanamayacağım olağanüstü bir iddia. Yanma gibi detay bir kısma takılmam ama bu ana iddiaya takılırım.

 

İslam'ın iddiaları o kadar da olağanüstü değil. Tanrının varlığına, birliğine, ahiret gününe inan. Geçmişteki peygamberleri ve kitapları topluca tasdik et.

Hepsi doğada, kendi içimizde ya da tarihte bir karşılığı olabilen makul iddialar. Sen neden yanma kısmına takılıyorsun bilmiyorum.

 

 

Madem olamaz diyorsun, o zaman ne diye bir çöl bedevisinin peşine takılıyorsun? Adamın ilk koyduğu kural onun söylediklerine kayıtsız şartsız inanmak. Bana inanmıyorsan sonsuza kadar yakılacaksın diyor.

 

5 hours ago, Yeni Üye said:

İslam'ın iddiaları o kadar da olağanüstü değil. Tanrının varlığına, birliğine, ahiret gününe inan. Geçmişteki peygamberleri ve kitapları topluca tasdik et.

Hepsi doğada, kendi içimizde ya da tarihte bir karşılığı olabilen makul iddialar. Sen neden yanma kısmına takılıyorsun bilmiyorum.

 

Neden bir çöl bedevisin zırvalarına inanıp onay verelim? Herif Benim söylediklerimi kabul edin dedikten ve kutsallık, dokunulmazlık zırhını giydikten sonra başlıyor isteklerini sıralamaya, saçma sapan kurallar (namaz, oruç, hac, bir erkeğin birden fazla evlilik yapması, küçük çocuklarla evlenebilme, kölelik, onun iktidar için savaşma vs.) koymaya. Sonra da benim için ölün, öldürün diyor.

 

Tevbe/111. Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

 

Burada durum her hangi bir tanrıya inanıp inanmamak değil, adamın birinin saçma sapan iddialarına ınanıp tüm hayatını o adamın koyduğu saçma sapan kurallara göre hayatı şekillendirmek.

 

5 hours ago, Yeni Üye said:

Şimdi bir insan bunu nankör olduğu için yapıyorsa cehennemden kurtulmasının tek yolu nankörlükten vazgeçmesi olmaz mı? Nankör kaldığı sürece nasıl iyiliğin ya da nimetin, cennetin vb. varlığını fark edebilir ki? Hatta belki de cennet ve cehennem aynı yerdir ama kendi iç halleri dolayısıyla birileri orada cenneti yaşıyordur birileri de cehennemi. Bu durumda birisi cehennemden çıkamıyorsa suçlu Tanrı mı olur? (Bu kısmı fikir egzersiziydi. Böyle düşünmek de mümkün anlamında)

 

Yahu bir çöl bedevisine inanmamak nasıl nankörlük oluyor? Herif diyor ki, falan tanrı beni elçi seçti, bana inanıp benim söylediklerimi harfi harfine yerine getirmezsen bu tanrı seni sonsuza kadar yakacak. Böyle deli saçması bir iddiayla bana gelen bu herife ben neden inanıp, onu söylediklerini kayıtsız şartsız yerine getireyim?

 

 

5 hours ago, Yeni Üye said:

 

Düşünsene koskaca Tanrı vere vere ortalama 50-60 yıllık bir hayat veriyor. Bunun çoğu zorluk ve sıkıntı ile geçiyor. Bir de inanmadın diye verdiğini başına kalkıp ebedi ceza veriyor. Nerede bunun zenginliği, nerede bunun cömertliği, nerede bunun iyiliği.

Bu kısmı bana da mümkün, gerçekçi ve makul  görünmüyor doğrusu. Genel olarak dinlerin öte dünya tasvirinin ve tehditlerinin mecaz ve benzetme olduğunu düşünüyorum. Sonuçta anne karnındaki bir  Bilmediğimiz bir âlem bildiğimiz şeylere benzetilerek, içine tehdit ve teşvik unsurları katılarak anlatılıyor. Hatta cehennem bile tarih içinde olgunlaşıp evrim geçiriyor. En dehşetli haline ve tasvirlere Kur'an'da ulaşıyor.

 

Birisi ben burada mecazen konuşuyorum ya da benzetme yapıyorum demedikçe burada mecaz ve benzetme var diyemezsin, tabii o insanın beynini okumuyorsan. Ayrıca tüm insanlığa seslenildiği iddia edilen bir metinde mecaz veya benzetme olmaz, ne söylenmek isteniyorsa direkt söylenir. Sen hiç bir yasa kitabında mecaz kullanıldığını gördün mü?

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Genel olarak dinlerin öte dünya tasvirinin ve tehditlerinin mecaz ve benzetme olduğunu düşünüyorum. Sonuçta anne karnındaki bir  Bilmediğimiz bir âlem bildiğimiz şeylere benzetilerek, içine tehdit ve teşvik unsurları katılarak anlatılıyor. Hatta cehennem bile tarih içinde olgunlaşıp evrim geçiriyor. En dehşetli haline ve tasvirlere Kur'an'da ulaşıyor.

 

Yakında dinsiz imansız olup çıkarsanız, hiç şaşırmam.:D

Neredeyse tüm dinler, kendinden olmayanları bir şekilde tehdit eder. Yani dinlerin temeli korkutmaya dayalıdır, bilhassa yakmayı pek sever,  çünkü yanmak çok feci eylemdir. Hele ki canlı canlı yanıyorsanız, vay halinize. Bu kutsal kitapları peydahlayanlar, bu mevzuyu çok iyi bildikleri için ha bire yakmaktan bahsetmişler. Zaten cehennem kelimesini duyunca, akla herşeyden önce yakmak/yanmak gelir. Bu bir tesadüf değil, bilakis bilinçli yapılmış bir beyin yıkama ve bilhassa ikna etme girişimi.

 

Ancak diğer yandan kitaplardaki işinize gelmeyen yerleri mecaz veya benzetme olarak göstermeye çalışmak, dürüst bir yaklaşım değil. O zaman ahirette gerçek değil, tanrı da gerçek değil, elçileri de gerçek değil. Hele ki Muhammed´e istinaen yazılan tüm pasajlar gerçek değil.

Ha evet; tufan, Süleyman´ın karıncalarla olan muhabbeti ise heeç gerçek değil.  Bu böyle uzar gider. Zamanında boşuna bu kitaplarının içeriğine eskilerin masalları dememişler. Demek ki bir bildikleri varmış.:D

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ülke elden gidiyor hatta gitti, bazı arkadaşlar halen daha inatla bu dini savunuyor. Ben buna tahammül edemiyorum!

 

Ülkenin kurtulması için, önce bu din denen melanetten kurtulmak lazım. Tek değil ama en öncelikli olanı. Tahakkümünden, boyunduruğundan, bezirganlığından. Din olmazsa, istismarı da olmaz. Kalan hiçbir istismar da bu derece etkili olamaz.

 

Arkadaş bu dinin huzur, barış uygarlık getirdiği bir toplum var mı dünyada? Allahın dini ~1400 senede şuncacık işi başaramaz mı!? 1400 sene boyunca, 1400 sene sonra şu ne idüğü belirsiz, kerameti kendinden menkul gerçek islam(!) bir yerde de vuku bulmaz mı?! İnsan için inmiş, hem de son dini. 1400 senelik bir uyumsuzluk, beceriksizlik. Pes. Bir öğretinin burnu hiç mi boktan kurtulmaz? Pratikte geçerliliği olmayan şey yanlıştır. 1400 senedir pratiği olmayan, olamayan şeyin, 1400 sene sonra da ne halt yiyeceği bellidir. Kılavuz karga, ortadoğunun burnu hep mokta.

 

Aklın geçer akçe olduğu tarihlerden beridir bu islamın orta maymunu, şamar oğlanı, onun bunu maşası olmaktan öte bir fonksiyonu, başarısı olmamış. İslamın hükmü kılıçla, barbarlıkla birlikte bitmiş her ne hikmetse..

 

Elin gavuru ise hem de tam ters yolda bunu başarmış, köklemiş gidiyor. Hiç mi ders almazsınız!? Şüphesiz aklı olanlar için bunda büyük dersler vardır.. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. İnsan aklı şunca zamanda defalarca kez gerçek uygarlığı, başarıyı ortaya çıkarmış da Allah'ın aklı, onun kitabı 1400 senedir gerçek islamı(!) başaramamış...!

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Taliban, Afganistan´a tekrar geldi. Zaten tam olarak gitmemişlerdi ancak şimdi tüm gücü ele geçirdiler. Kadınları tekrar çuvalların içine sokacaklar ve yanlarında erkek olmadan dışarı falan da çıkamayacaklar.  Hangisine sorsanız, İslam şeriatını uygulayacaklarını söylüyorlar. Bakmayın siz, şu ilk günlerde sergiledikleri görüntülere.  Bir hayli sevecen ve şirin görünmeye çalışıyorlar. Hepsi numara. Çok geçmeden 90´lı yıllardaki ilkel ve gerici tutumlarını yeniden uygulayacaklar.

 

  

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.08.2021 at 06:56, Yeni Üye yazdı:

 

Bence de böyle bir şey olamaz. 

 

Bu arada delil yetersizliğinden inanmamak ile inkâr etmek aynı şey olmuyor. Nankör deriz ya Türkçe de...

 

Aslında inkâr edenin bile madem inkâr etme özgürlüğü var, sonucunda da ekstra bir ceza olmamalı mantıken. İnkârı dolayısıyla masum birine zarar vermesi ya da zulmetmesi istisna tabi.

 

Yalnız buradaki sıkıntı şu, dinlerin dediği gibi Tanrı insana yeryüzünde büyük bir yetki ve otorite vermişse bir insan "Tanrı yoktur, iyilik yoktur, nimet yoktur, cennet yoktur" dediği sürece bunlar onun için gerçekten var olamaz. Bunların olmadığı yerde de zorluk olur, sıkıntı olur, bunalım olur, cehennem olur.

 

Şimdi bir insan bunu nankör olduğu için yapıyorsa cehennemden kurtulmasının tek yolu nankörlükten vazgeçmesi olmaz mı? Nankör kaldığı sürece nasıl iyiliğin ya da nimetin, cennetin vb. varlığını fark edebilir ki? Hatta belki de cennet ve cehennem aynı yerdir ama kendi iç halleri dolayısıyla birileri orada cenneti yaşıyordur birileri de cehennemi. Bu durumda birisi cehennemden çıkamıyorsa suçlu Tanrı mı olur? (Bu kısmı fikir egzersiziydi. Böyle düşünmek de mümkün anlamında)

 

Herhangi bir dini 'bana inanamazsan yanar biter kül olursun" iddiasına göre değil inanç esaslarına göre değerlendirmek lazım. Şimdi bir Hristiyan gelse ve dese ki "İsa nın Tanrı olduğuna ve senin günahların için öldüğüne inanmazsan ebedi ceza görürsün." Ben bu cümlenin ebedi ceza kısmına takılmam şahsen. Herkesin kendi inancı için öyle düşünmesi normal ve bu bana karşı bir zorbalığa yol açmadığı sürece beni rahatsız etmez. Ama İsa'nın Tanrı olması bana bizzat Tanrı tarafından söylenmediği sürece inanamayacağım olağanüstü bir iddia. Yanma gibi detay bir kısma takılmam ama bu ana iddiaya takılırım.

 

İslam'ın iddiaları o kadar da olağanüstü değil. Tanrının varlığına, birliğine, ahiret gününe inan. Geçmişteki peygamberleri ve kitapları topluca tasdik et.

Hepsi doğada, kendi içimizde ya da tarihte bir karşılığı olabilen makul iddialar. Sen neden yanma kısmına takılıyorsun bilmiyorum.

 

Gördüğüm kadarı ile bilgi, birikimi iyi birine benziyorsun. Bir kaç yazına bakarak bu kanıya vardım. Vaktin varsa foruma arada yazarsan okumak isterim düşüncelerini. 

Gerçi ben ne zaman bu foruma girsem başıma gelmeyen musibet kalmıyor. Foruma yazmasam da okuyor olacağım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, rahip yazdı:

Gördüğüm kadarı ile bilgi, birikimi iyi birine benziyorsun. Bir kaç yazına bakarak bu kanıya vardım. Vaktin varsa foruma arada yazarsan okumak isterim düşüncelerini. 

Gerçi ben ne zaman bu foruma girsem başıma gelmeyen musibet kalmıyor. Foruma yazmasam da okuyor olacağım.

Rahip nerelerdeydin habes maymunu seni. 

Foruma girdikten sonra basina gelen müsibetlerden bahset biraz. Altinami pisliyorsun, yataginimi islatiyorsun, donunu yanlislikla basinami giyiyorsun.

Yok öyle degil elbette. Bence sen sana verilen cevaplari kafanda forumdan uzak kaldigin zamanlarda degerlendirmeye devam ediyorsun. Kafan sürekli acabalarla mesgul oldugu icin dikkat eksikligine sebep oluyor. Geceleri yatamiyorsundur simdi sen. Cünkü forum seni uyandiriyor ve  gercekleri görmeye basladin. Kendine sorular soruyorsun artik, bu gayet normal.

Sen birak yukaridaki din tüccarini okumayi, bizi oku. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.08.2021 at 06:56, Yeni Üye yazdı:

 

 

İslam'ın iddiaları o kadar da olağanüstü değil. Tanrının varlığına, birliğine, ahiret gününe inan. Geçmişteki peygamberleri ve kitapları topluca tasdik et.

Hepsi doğada, kendi içimizde ya da tarihte bir karşılığı olabilen makul iddialar. Sen neden yanma kısmına takılıyorsun bilmiyorum.

 

Hem de aşırı derecede olağanüstü. Bir kere tanrı kavramının kendisi oldukça olağanüstü. Ahiret, peygamberler vs ise olaya ayrı bir boyut katıyor. Tarihte bunlarin karşılığı ise bir sürü insanın bunların gerçek olduğunu iddia etmesi. Sırf tarihte bunlar iddia edildi diye bu durum olağan durumlara yakın mı diyeceğiz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.08.2021 at 06:56, Yeni Üye yazdı:

.

 

Yalnız buradaki sıkıntı şu, dinlerin dediği gibi Tanrı insana yeryüzünde büyük bir yetki ve otorite vermişse bir insan "Tanrı yoktur, iyilik yoktur, nimet yoktur, cennet yoktur" dediği sürece bunlar onun için gerçekten var olamaz. Bunların olmadığı yerde de zorluk olur, sıkıntı olur, bunalım olur, cehennem olur.

 

 

 

Eğer bunalım ve cehennemin bu dünyada olması ise mevzu bunun için cennete inanıp inanmamak bir şey değiştirmeyecektir. Hatta nedense cennete ne kadar inanılırsa dünya da bir o kadar cehenneme benziyor.

 

On 17.08.2021 at 06:56, Yeni Üye yazdı:

 

 

 

Şimdi bir insan bunu nankör olduğu için yapıyorsa cehennemden kurtulmasının tek yolu nankörlükten vazgeçmesi olmaz mı? Nankör kaldığı sürece nasıl iyiliğin ya da nimetin, cennetin vb. varlığını fark edebilir ki? Hatta belki de cennet ve cehennem aynı yerdir ama kendi iç halleri dolayısıyla birileri orada cenneti yaşıyordur birileri de cehennemi. Bu durumda birisi cehennemden çıkamıyorsa suçlu Tanrı mı olur? (Bu kısmı fikir egzersiziydi. Böyle düşünmek de mümkün anlamında)

 

Herhangi bir dini 'bana inanamazsan yanar biter kül olursun" iddiasına göre değil inanç esaslarına göre değerlendirmek lazım. Şimdi bir Hristiyan gelse ve dese ki "İsa nın Tanrı olduğuna ve senin günahların için öldüğüne inanmazsan ebedi ceza görürsün." Ben bu cümlenin ebedi ceza kısmına takılmam şahsen. Herkesin kendi inancı için öyle düşünmesi normal ve bu bana karşı bir zorbalığa yol açmadığı sürece beni rahatsız etmez. Ama İsa'nın Tanrı olması bana bizzat Tanrı tarafından söylenmediği sürece inanamayacağım olağanüstü bir iddia. Yanma gibi detay bir kısma takılmam ama bu ana iddiaya takılırım.

 

İslam'ın iddiaları o kadar da olağanüstü değil. Tanrının varlığına, birliğine, ahiret gününe inan. Geçmişteki peygamberleri ve kitapları topluca tasdik et.

Hepsi doğada, kendi içimizde ya da tarihte bir karşılığı olabilen makul iddialar. Sen neden yanma kısmına takılıyorsun bilmiyorum.

 

Bir insanın nankör olduğu için cehennemi ve cennetu reddetmesi cocukcadir. Aklı başında hiçbiri nankörlükten dine karşı gelmez. Burada nankörlük sadece dindarların dinsizlere ekstra bir yorumudur. 

 

 

Eğer Mesihcinin teki gelip bana bunları derse öncelikle evet ana fikir olan tanrı kavramı incelenir. Ama zaten genelde bu tanrılar sonsuz merhametlidir gibi laf salataları olduğu için sonsuz cehennem doğrudan ofsayttır. Tıpkı allahın her dakika kendini övmesi kendi surelerinde de kendini övdürtmesi gibi.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlar bu sorulara cevap veremiyor: 

 

 

Prof. Dr. Süleyman Ateş: "Gündüzün ayetini aydınlatıcı yaptık ki yılların sayısını bilesiniz" cümlesinden doğru zaman hesabının GÜNEŞE göre yapılacağı anlaşılır. (Videoda 18:15)

 

O halde "12 aylı kamerî yıl"ı icad ederek

zaman hesabını KAMERE göre  yapmak

İsra suresinin 12nci ayetini inkar etmek olmuyor mu?

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 17.08.2021 at 06:56, Yeni Üye yazdı:

İslam'ın iddiaları o kadar da olağanüstü değil. Tanrının varlığına, birliğine, ahiret gününe inan. Geçmişteki peygamberleri ve kitapları topluca tasdik et.

Tahrif edilmiş kitapları mı kuran tasdik ediyor?

On 17.08.2021 at 06:56, Yeni Üye yazdı:

Şimdi bir insan bunu nankör olduğu için yapıyorsa cehennemden kurtulmasının tek yolu nankörlükten vazgeçmesi olmaz mı? Nankör kaldığı sürece nasıl iyiliğin ya da nimetin, cennetin vb. varlığını fark edebilir ki? Hatta belki de cennet ve cehennem aynı yerdir ama kendi iç halleri dolayısıyla birileri orada cenneti yaşıyordur birileri de cehennemi. Bu durumda birisi cehennemden çıkamıyorsa suçlu Tanrı mı olur? (Bu kısmı fikir egzersiziydi. Böyle düşünmek de mümkün anlamında)

Ahirete ertelenmiş bir cehennem ve ilahi adalet vurgusu inançlı insanlara yaptırım uygular. İncilerinizi domuzların önüne atarsanız onu çiğnedikten sonra sıra size gelir. Herkes ilahi adaletten korkmayabilir(yetiştirilme tarzıyla da ilgili) . Cehennem bir nevi hapishane içerisinde yanılan cinsten. Zaafı ise gaybi bir yaptırım icra etmesi. İnançlı insanların ahlakı da Tanrı inancı ekseninde olduğu için bu inanç olmadığında ortaya bir risk çıkabilir. Suç işleyen insanlara daha gerçekçi cezalar uygulanabilir böylece ahiretle tehdit etmeye gerek kalmaz.

 

On 17.08.2021 at 07:36, Yeni Üye yazdı:

Bu kısmı bana da mümkün, gerçekçi ve makul  görünmüyor doğrusu. Genel olarak dinlerin öte dünya tasvirinin ve tehditlerinin mecaz ve benzetme olduğunu düşünüyorum. Sonuçta anne karnındaki bir  Bilmediğimiz bir âlem bildiğimiz şeylere benzetilerek, içine tehdit ve teşvik unsurları katılarak anlatılıyor. Hatta cehennem bile tarih içinde olgunlaşıp evrim geçiriyor. En dehşetli haline ve tasvirlere Kur'an'da ulaşıyor.

İnsanların yakılıp derilerinin değiştirilmesi Tanrının sözü olduğu için vaad vaid olması gerekiyor. Kuranda benzetme olunca zaten söylüyor. Cehennem için caydırıcılık ve ibret vurgusu var hatta Allah cehennemlikleri zamanda ileri gidip konuşturuyor.

 

On 17.08.2021 at 06:56, Yeni Üye yazdı:

Herhangi bir dini 'bana inanamazsan yanar biter kül olursun" iddiasına göre değil inanç esaslarına göre değerlendirmek lazım. Şimdi bir Hristiyan gelse ve dese ki "İsa nın Tanrı olduğuna ve senin günahların için öldüğüne inanmazsan ebedi ceza görürsün." Ben bu cümlenin ebedi ceza kısmına takılmam şahsen. Herkesin kendi inancı için öyle düşünmesi normal ve bu bana karşı bir zorbalığa yol açmadığı sürece beni rahatsız etmez. Ama İsa'nın Tanrı olması bana bizzat Tanrı tarafından söylenmediği sürece inanamayacağım olağanüstü bir iddia. Yanma gibi detay bir kısma takılmam ama bu ana iddiaya takılırım.

Yanma hususu zaten ortak bir şey inanç esasları farklı. 

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Bizim dememize ne gerek var, Kur'an önceki kitapları tasdik ettiğini kendisi söylüyor.

Bence de sizin demenize gerek yok zaten şu ana kadar böyle gelmiş. Benim düşüncem söz üzerine söz söylemek tasdik etmekle, hükümde öne geçmek nesihle alakalı olamaz. Her din kendi şeriatını yaşar. Çelişen kitaplar birbirini doğrulamaz. Çıkış yolu tahrifle suçlamak. Eğer tahrif varsa olmayan bir şey tasdik edilmez. Kuranda tasdik edilen kitaplar somut olarak gösterilmiyor muhtemelen Müslümanlara göre buna gerek de yok.

tarihinde Kaz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...