Jump to content

Evren Enerji Sızdırıyor


Recommended Posts

Eğer çoklu evrenler gerçekten var ise, görebildiğimiz ve içinde olduğumuz evren, birbiri içine patlayıp duran bir ton evrenden sadece biridir. Hiç bir halt anlamadığımız ve belki de hiç anlayamayacağımız çok daha büyük bir gerçeğin küçücük bir parçasıdır.

Bizim evrenimiz için enerji korunur ama toplamda daha bir sürü evren olduğu için kapalı bir sistem olup olmadığımızı hiç bilemeyiz. Madde bizim evrene şırınga ile enjekte edildikten sonra bir kapalı sistem olmuşuzdur, ama şırıngadaki sıvı  çok daha büyük bir şırıngadan gelmektedir.

O ilaçla ilgili şimdilik sadece spekülasyon (yani sallama) yapabiliriz.

21.yy'da hala parçacık fiziği ortaçağdaki simya gibi, vebadan korkup cadıları yakmamız gibi, astroloji gibi emekleme çağındadır. Yüzyıl önce tamam fiziği bildik bitirdik dediğimiz anda, başımıza bir bela gibi gelmiştir, daha da pek anlaşılamamıştır

Bu da kötü bir şey değildir, iyidir ...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 111
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Biz ne sağlam teoriler gördük hacı. Dinozorlarda çok sağlamız diyordu mesela.

Mantık, kırmızıya kayma, frekansın değişmesi değil, ölçen aygıtın hareket etmesi nedeniyle ortaya çıkan bir olgu. Bahse konu denklemler, sabit bir noktadan çıkıp bu noktaya göre sabit bir diğer noktada ışığın frekansını ölçersen elde edeceğin enerji miktarını verir. Fakat noktalar hareketli ise, ışığın yeni dalga boyunu bu harekete göre belirler ve frekansını ona göre alırsın ki sonuç sabit olanla aynı çıkacaktır.

Bu açıklama kızıla kaymayı genişlemeye bağlamak için yeterli değildir. Ama genişleme varsa termodinamiğin ihlal edilmeden kızıla kaymanın olabileceğini gösterir.

Neyse, big bangın batık banker teorisi olduğunda hemfikirim. Velakin şu kızıla kayma olayı pek o kadar basit değil. Eğer konunun detayını irdeleyecek olursak, basitçe lorentz buyurur ki: sqrt(1-v2/c2) deriz, bu durumda farklı noktalarda frekansı ölçmek için kullanılan zaman penceresi (periyot süresi) o noktaların hareketine göre farklı uzunlukta olacağı için frekansın değişmesi sanaldır, aslı yoktur, dolayısıyla enerji kaybıda yoktur deriz. Anladın sen onu mantık, daha doğru düzgün anlatırsın kendine ve ilgilisine.

Ama bu izahat, kozmik kırmızıya kaymayı izaha kafi gelmez. O çok daha başka bir meseledir. İşin içine gravitasyona dair kırmızıya kayma filanda girer. Genede bu enerji kayetmeye gerek duymayan sağlam açıklamalar yapılabilir, yapılmaktadır da.

Neyse, sonuçta big bangın şişmiş ve her an patlayabilecek bir balon olduğu gerçeği önümüzde durmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Mantık, kırmızıya kayma, frekansın değişmesi değil, ölçen aygıtın hareket etmesi nedeniyle ortaya çıkan bir olgu. Bahse konu denklemler, sabit bir noktadan çıkıp bu noktaya göre sabit bir diğer noktada ışığın frekansını ölçersen elde edeceğin enerji miktarını verir. Fakat noktalar hareketli ise, ışığın yeni dalga boyunu bu harekete göre belirler ve frekansını ona göre alırsın ki sonuç sabit olanla aynı çıkacaktır.

Ortada ölçülen bir frekans değişmesi var. Ama bu sanal bir değişme dediğin gibi.

Neyse, big bangın batık banker teorisi olduğunda hemfikirim. Velakin şu kızıla kayma olayı pek o kadar basit değil. Eğer konunun detayını irdeleyecek olursak, basitçe lorentz buyurur ki: sqrt(1-v2/c2) deriz, bu durumda farklı noktalarda frekansı ölçmek için kullanılan zaman penceresi (periyot süresi) o noktaların hareketine göre farklı uzunlukta olacağı için frekansın değişmesi sanaldır, aslı yoktur, dolayısıyla enerji kaybıda yoktur deriz.

Bu açıklama, tipik doppler etkisinin neden reel bir enerji kaybı ya da kazancı anlamına gelmediğini benim yukarıdaki ifadelerimden daha iyi açıklıyor. Fiziğe aşina biri için tabi.

Neyse, sonuçta big bangın şişmiş ve her an patlayabilecek bir balon olduğu gerçeği önümüzde durmaktadır.

Katılıyorum.

Ama çok da iyimser değilim. Big Bang'in terkedilmesi çok kolay olmayabilir. Vakit alacaktır. Ne de olsa son 80 küsur yıla damgasını vurmuş bir teori bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazının giriş kısmına göz attım. Gördüğüm kadarıyla Scientific American'da özetlenen açıklamalardan birinin ayrıntılı biçimi üzerine bir makale bu.

Dediğim gibi, Scientific American zaten uzmanların bu probleme nasıl yaklaştığını ve ne tür açıklamalar getirdiğini özetliyor.

Yukarıdaki giriş yazısında sadece bir cümleyle geçtiğim bir bakış açısı, kozmolojik kızıla kaymayı, pek çok küçük doppler kaymalarından ibaret görmek ve buna dayanarak bir doppler kaymasına denk olduğunu iddia etmek.

Bu makalenin de sunduğu sav bu.

Kuşbakışı olarak bakınca, kozmolojik kızıla kaymaya doğrudan doppler kayması diyemiyorlar, çünkü doppler kayması kabul edilebilmesi için uzayın düz olması gerekiyor. Fakat uzayı küçük bölgelere ayırarak incelediklerinde, her küçük bölge için bir doppler kaymasına tekabül ettiğini iddia edebiliyorlar, çünkü o küçük bölgeler için uzayın eğriliği ihmal edilir boyutta.

Sonra, uzayın sonsuz küçüklükteki parçalarındaki kızıla kaymalar doppler kaymasına takabül ediyorsa, demek ki tamamı da öyle kabul edilebilir demeye getiriyor.

Dediğim gibi, Scientific American'daki makalenin yazarı da bunu gündeme getiriyordu.

Fakat bu bakış açısı bana tatminkar gelmiyor.

Zenon'un o ünlü sözde paradokslarını hatırlatıyor bu tür bakış açıları bana.

Tabi o paradoksların bu konuyla alakası yok ama adamın düşünce biçimini aklıma getiriyor bu tür bir sav.

Zenon sonsuz küçüklükte olan bitenlere bakarak, normal dünya için sonuçlar çıkarmaya çalışıyordu. Mesela kaplumbağa tavşandan 1 metre ileride yarışa başlarsa, Zenon'un ileri sürdüğü mantığa göre, tavşanın onu hiçbir zaman yakalayamaması gerekiyordu. Çünkü önce o 1 metrenin yarısını katetmesi gerekecek tavşanın. Sonra da geri kalan 50 cm'in yarısını. Sonra da 25 cm'in yarısını. Geri kalan mesafenin ölçüsünü yarıya bölmeye devam edersen, sonsuza kadar bölmek zorunda kalırsın. Hiçbir zaman sıfıra ulaşamazsın. Dolayısıyla, bu mantığa göre, tavşanın kaplumbağaya hiçbir zaman yetişememesi gerekiyor.

Ya da herhangi birimizin, mesela 10 metre ötedeki bir finish çizgisine hiçbir zaman ulaşamamamız gerekiyor. Çünkü yine aynı mantık gereği bu mesefenin önce yarısını, sonra geri kalan mesafenin yarısını, vs katetmemiz gerekiyor ve bu sonsuza kadar gidiyor.

Ama adam tabi ki günümüz matematiğini bilmiyordu. O devirde serilerin yakınsaması, limit alma, sonsuz küçüklükteki birimlerin integrali, vs gibi kavramlar bilinmiyordu.

Yani bu adamın dediklerini, bu okuduğum makaledeki sava benzettiğim düşünülmesin. Elbette ki bu makale çok daha bilimsel bir makale. Ben sadece düşünce biçiminde benzerlikler gördüm ve bu tür bir bakış açısından tatmin olmadım. Onu dile getirmek istedim sadece.

Uzayın çok küçük bölgelerinde ihmaller ve yaklaşıklıklar yüzünden geçerli olan bir prensibi, kalkıp bütün için uygulamak her zaman mümkün olmaz gibi geliyor bana.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzayın her metre küpünde ortama bir hidrojen atomunun olduğu tahmin ediliyor.

Bunun anlamı nedir bilmiyorum. Çekim kuvvetinden sorumlu olmalı..

Ayrıca ister Doppler etki olsun, ister evrenin genişlemesine bağlı gerilme ile ilgili olsun, ışığın kızıla kayması evrenin genişlediğinin delildir.

Evrenin enerji sızdırması bana hala çok saçma bir yorum olarak geliyor.

Ama toplam enerjinin değişmemesine rağmen, biri hacimde olan enerjinin düşmesi ise mantıklı geliyor.

Bu gözlemler Big Bang kuramını sadece destekliyor.. Karşı gelmiyor.

Big Bang kuramını daha sağlamlaştırıyor.

Termodinamik yasaların geçerliklerini yitirdiği şeklinde bir yorumu kabul etmek mümkün değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Ayrıca ister Doppler etki olsun, ister evrenin genişlemesine bağlı gerilme ile ilgili olsun, ışığın kızıla kayması evrenin genişlediğinin delildir.

Hacı, evren genişliyorsa, bu kırmızıya kayma açıklanabilir gibi görünüyor. Yani ahada kırmızıya kayıyor, demekki genişleme var anlamını çıkarmamız mümkün değil. Fakat genişlediğin kabul edersek, bu kırmızıya kayma olması gereken bir şey ve var. Bu ikisi farklı şeyler.

Velakin şöyle bir sorun var. Genişleme bu kozmolojik kırmızıya kaymayı açıklamaya yeterli değil. İster gerilmeyi, ister doppleri ele alın, birbirine ekleyin, bu mevcut kırmızıya kaymayı izah etmeye yeterli gelmiyor.

O zaman şu akla geliyor. Acaba bu kırmızıya kayma başka bir şey yüzünden oluyor da, biz bunu yanlış yorumlayıp evren genişliyor mu diyoruz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Ayrıca ister Doppler etki olsun, ister evrenin genişlemesine bağlı gerilme ile ilgili olsun, ışığın kızıla kayması evrenin genişlediğinin delildir.

Hacı, evren genişliyorsa, bu kırmızıya kayma açıklanabilir gibi görünüyor. Yani ahada kırmızıya kayıyor, demekki genişleme var anlamını çıkarmamız mümkün değil. Fakat genişlediğin kabul edersek, bu kırmızıya kayma olması gereken bir şey ve var. Bu ikisi farklı şeyler.

Velakin şöyle bir sorun var. Genişleme bu kozmolojik kırmızıya kaymayı açıklamaya yeterli değil. İster gerilmeyi, ister doppleri ele alın, birbirine ekleyin, bu mevcut kırmızıya kaymayı izah etmeye yeterli gelmiyor.

O zaman şu akla geliyor. Acaba bu kırmızıya kayma başka bir şey yüzünden oluyor da, biz bunu yanlış yorumlayıp evren genişliyor mu diyoruz?

Evet. Bu mümkün. Bir sürü senaryo oluşturup, kızıla kaymayı açıklamak mümkün...

Sen hiç benim teorimi duydun mu? Ben de bir teori uydurmuş ve evrenin bir kaynaktan pınar gibi kaynadığını düşünmüştüm.

Ve aha demiştim kendi kendime.. Birşey keşfettin Hacı.. tebrikler..

Sonra literatürü araştırınca Campbell adında bir İngiliz bilim adamının aynı iddiayı ileri sürdüğünü biraz da düş kırıklığına uğrayarak öğrenmiştim.

Benden 70 yıl önce hem de..

Anlayacağın bu konuda o kadar çok sapkın teori var ki, hangisini ele alsan elinde kalıyor.

Siz şimdi Campbell'in teorisine değer kazandırıyorsunuz. Çünkü o teori de bu kırmızıya kaymayı, zemin radyasyonu, doppler etkiyi falan mükemmel bir şekilde açıklıyor.

Sonuçta geride kalan sadece evrenin genişlemesi.. Evrenin genişlemesine ışık tutmayan bir teoriyi kabul etmek mümkün değil.

Ayrıca kızıla kayma tek başına bir açıklama değil zaten.

Galaksilerin birbirlerinden uzaklaşmasının başka türlü kanıtları da var.

Kızıla kayma o uzaklaşmaları matematikle hesaplamaya yardım ediyor ve diğer gözlemleri destekliyor.

Tek başına kızıla kaymaya dayanılsaydı, bu iddialar doğru olmayabilirlerdi. Ama öyle değil işte..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrenin neden genişlemek zorunda olduğunun en basit ve mantıklı açıklaması, galaksilerin şu anda son derece geniş bir alana (hacme) dağılmış olmalarıdır.

Hiç kuşkusuz bu kadar dağınık bir dağılım gösteren galaksiler,kendi bulundukları yörede ortaya çıkmış olamazlar.

Evrenin aşırı uçlarında yer alan galaksiler aynı niteliklere sahip olduklarına göre, bir zaman önce onlar bir arada olmak zorundadırlar.

Işığın kızıla kaymasının binbir türlü açıklaması olabilir.

Kurt yesin onları...

Siz önce evrenin neden bu kadar geniş alana dağıldığını açıklayın, açıklayabilirseniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Siz önce evrenin neden bu kadar geniş alana dağıldığını açıklayın, açıklayabilirseniz.

Hacı evrenin geniş bir alana dağılmış olması, evrenin tek bir noktadan çıktığı iddiasını gerektirmez hacı. Bunun başka açıklamaları da olabilir.

Mesele big bangın öngördüğü sürecin, mevcut kainat ile sonuçlanmasının mümkün olmaması. Yani şu an mevcut kainatı big bang olacak bir tekilliğe toplarsan, ki zor toplarsın, kara enerji sana kapıyı gösterir, o tekillik patlayıp bu günkü bildiğimiz evren olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz hep başlangıca hedeflendiğimiz için, yani "Ondan önce ne vardı" olayını düşündüğümüz için, ki bilimadamlarının çoğu da öyle, big bang'i sıfırdan başlama olarak görüyoruz, görüyorlar.

Ondan önceleri, ilk önceleri bilemeyiz belki.

Ama big bang, evren ve galaksiler yine varken ve belki de biraradayken gerçekleşmiş olabilir.

Eskilerin yanında yeni oluşumlar, yeni galaksiler ve yıldız sistemleri oluşumu yaşanmış olabilir.

Ya da büyük bir çarpışma yaşanmış olabilir.

Eski bir evren varsa bunun çökmesi ve yeniden patlaması olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Siz önce evrenin neden bu kadar geniş alana dağıldığını açıklayın, açıklayabilirseniz.

Hacı evrenin geniş bir alana dağılmış olması, evrenin tek bir noktadan çıktığı iddiasını gerektirmez hacı. Bunun başka açıklamaları da olabilir.

Mesele big bangın öngördüğü sürecin, mevcut kainat ile sonuçlanmasının mümkün olmaması. Yani şu an mevcut kainatı big bang olacak bir tekilliğe toplarsan, ki zor toplarsın, kara enerji sana kapıyı gösterir, o tekillik patlayıp bu günkü bildiğimiz evren olamaz.

Başka açıklamaları olması bir açıklama değil.

Bilmiyorum demekten başka birşey değil.

Evet. Bilmiyorum demeyi kabul ederim. Ama şu olur şu olmaz demeyi kabul edemem.

Çünkü bilimsel bir görüş değil...

Bilim eldeki delillere uygun bir teori geliştirir.

Big Bang teorisi öyle bir teoridir.

Bir zorlama değildir. Kendiliğinden ortaya çıkan ve yapılan bütün gözlemlerle uyumlu bir açıklamadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Bilim eldeki delillere uygun bir teori geliştirir. Big Bang teorisi öyle bir teoridir. Bir zorlama değildir. Kendiliğinden ortaya çıkan ve yapılan bütün gözlemlerle uyumlu bir açıklamadır.

Maalesef artık big bang eldeki delillere uygun olmayan bir teori halinde. Ve işin kötüsü şu ki, delillere bakılarak teori ortaya konacağına, deliller teoriye uydurulmaya çalışılıyor.

Big bang'ın olamayacağını gösteren bir sürü şey var. Kara madde, kara enerji, antimaddenin nereye gittiği, ufuk problemi vs. gibi bir sürü şey var ve big banga uymuyor.

Ve bu dediğin bilimsel bir görüş değil lafıda, maalesef bir tür adam karalamadan başka bir şey değil.

Neyse, aç şunları bir oku istersen:

http://www.amazon.com/exec/obidos/ASIN/0964318814/qid%3D1029672641/sr%3D11-1/ref%3Dsr_11_1/104-8543258-3148738

Ondan sonra ne bilimsel, ne değil bir daha bakarız olmazsa.

Link to post
Sitelerde Paylaş
http://www.lbl.gov/Science-Articles/Archive/gerson-goldhaber-supernova.html

http://www.thekeyboard.org.uk/The%20Big%20Bang%20Theory.htm

Evrenin genişlediğinin birden fazla delili olduğuna değinen makaleler..

Ama evrenin neden genişlemediğine dair de makaleler var.. Onlara pek güvenilmiyor.

Hacı,

Bunların ikisine de göz attım. İlkinde bahsedilen meseleyi bilmiyorum. Duymadığım bir konu. Süpernovalara ilişkin time dilation factor ölçümünün evrenin genişlemesi ile ilgili olarak kızıla kaymadan bağımsız başka bir delil olup olmadığını ve evren genişlemiyor olsa da bu fenomenin yine de açıklanıp açıklanamayacağını bilmiyorum.

O konuyu araştırmam gerek.

İkinci makalede ise bildiklerimizden farklı, yeni bir veri yok.

Benim bildiğim ve değişik kaynaklardan okuduğum kadarıyla, evrenin genişlediği fikrinin iki temel dayanağı vardır, kızıla kayma ve kozmik arkaplan radyasyonu. Bunlar dışında başka bazı verileri de teorinin delili diye sunuyorlar ama onların o kadar güçlü olmadığı biliniyor. Onlar başka teorilere de uyabilecek veriler çünkü.

Kozmik arkaplan radyasyonu bile başka şekillerde açıklanabiliyor ama özellikle kızıla kaymayı Big Bang'den daha iyi açıklayan bir alternatif mevcut değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Big Bang ile ilgili problemlerden derlediklerim:

1. Big Bang'e göre evrenin bir tekillikten çıkması gerekiyor, ama şu anda koca evreni dolduran onca maddenin bir araya toplanmış halinin yaratacağı çekim kuvveti o derece muazzam olacaktır ki, eğer genel rölativite teorisi ve genel olarak çekim hakkında bildiklerimiz doğruysa, evrenin zaten daha baştan başlayamaması gerekiyor.

2. Evrenin Big Bang teorisine göre hesaplanan yaşı (14-20 milyar yıl) evrende gözlenen büyük yapıların (galaksi grupları) ve onların arasındaki büyük boşlukların oluşmasına yetecek kadar fazla değil. (Bu yapıların oluşması için 100 milyar yıldan fazla zamana ihtiyaç olduğu tespit edilmiş). Galaksilerin hızları konusunda yapılan ölçümler, galaksilerin hiçbir zaman saniyede 1000km'den daha yüksek bir hızla hareket etmediklerini göstermiştir. Bu durumda ise, 20 milyar yılda olsa olsa 65 milyon ışık yılı kadar hareket etmiş olabilirler. O zaman, milyarlarca ışık yılı genişliğindeki alanlara dağılmış büyük galaksi grupları, tek bir noktadan yayılarak nasıl oluşmuştur? (İşte bunu açıklayabilmek için, evrenin ilk zamanlarında kısa bir süre için, ışıktan hızlı bir şişme dönemine girdiğini söylüyorlar, ki sırf verileri teoriye uydurabilmek için teoride yapılmış bir değişiklik olduğu çok sırıtıyor bunun).

3. Ufuk problemi: Isı radyasyonu evrende nasıl homojen olarak yayılmıştır? Hiçbirşey ışıktan hızlı hareket edemeyeceğine göre, ısı radyasyonu iki ufuk arasında homojen bir şekilde nasıl dağılmıştır? Bu ve benzeri bazı problemleri açıklamak için, yukarıda bahsettiğim ışıktan hızlı şişme döneminden bir tane daha icat etmişler. Yani big bang'den sonra evren iki kez ışıktan hızlı genişleme dönemine girmiş big bang/inflation teorisine göre. Bu da teoriyi verilere değil, verileri teoriye uydurmak için yapılan bir manevraya benziyor.

4. Big Bang evrende gözlenen üniformluğu da doğru dürüst açıklayamıyor. Onu açıklayabilmek için yukarıda bahsettiğim o inflation (şişme) fikirleri kullanılıyor.

Big Bang'in 14 milyar yıl önce olduğu düşünülmektedir. Evrende gözlenen en uzak cisim 13 milyar ışık yılı uzaklıktadır ve evren sadece 750 milyon yaşındayken ortaya çıktığı düşünülmektedir. Çünkü Big Bang'den ortaya çıkan maddenin yıldız oluşturması en az o kadar süre gerektirmektedir.

Fakat bir problem vardır. 13 milyar ışık yılı ötedeki cisimleri biz bugünkü halleriyle ve bugünkü yerlerinde değil, 13 milyar yıl önceki halleriyle ve bizim bulunduğumuz noktadan 13 milyar ötedeki şekliyle görüyoruz.

Dolayısıyla, bu galaksinin Big Bang'den 750 milyon yıl sonra, dünyadan 13 milyar ışık yılı uzakta yer alabilmesi için, 750 yıl içinde 13 milyar ışık yıllık mesafe katetmiş olması gerekmektedir. Bu ise söz konusu galaksinin ışık hızının 17 katından daha hızlı hareket etmiş olmasını gerektirmektedir, ki Big Bang savunucularına göre gerçekten de evren ilk 3 saniyeden sonra bir süre bu hızda genişlemiştir.

5. Gözlenen en uzak galaksiler (ki bunların en eski galaksiler olması gerekiyor) galaksilerin evrimi konusunda yeterli kanıt göstermiyor. (Yani daha yeni galaksilerle aynı gelişmişlik düzeyinde görünüyorlar, ki Big Bang teorisine göre zaman içinde galaksilerin evrim geçirmiş olmaları gerekiyor). Ve bunların bazıları en sönük kuasarlardan daha yüksek bir kızıla kayma gösteriyor.

6. Kara madde: Big Bang teorisine göre, evreni oluşturan asıl baskın maddenin, içeriği ve varlığı belirsiz olan "kara madde" olması gerekiyor. (Kara maddenin normal maddeden çok daha fazla olması gerekiyor).

7. Kara enerji: Evrenin genişleme hızı gittikçe artıyor. Mevcut teori bu durumun sebebini açıklamada çaresiz kalıyor.

8. Evrende gözlenen kızıla kayma sürekli değil, kuantize olmuş biçimde gözlenmektedir. Bu durum, kızıla kaymayı relatif hıza dayalı olarak açıklayan teori ile uyumlu değildir. William G. Tifft'in gözlenen kızıla kaymanın kuantizasyonu üzerine Astrophysıcal Journal'a sunduğu ilk makalesini dergi yetkilileri içinde hata bulamadıkları için basmak zorunda kalmış, fakat editörün yazısında makalenin sonuçlarından kendilerini uzaklaştırmak durumunda hissetmişlerdir kendilerini.

9. Big Bang 2.6 * 10 üzeri 60'lık bir kütle/enerji bir süper süpernova'ya eşdeğer sıcaklık ve basınç durumu ortaya çıkaracaktır. Biliyoruz ki bu koşullarda ağır elementler ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, evren ilk zamanlarında bildiğimiz tüm ağır elementleri ortaya çıkarmış olmalıdır.

Peki o zaman Population II türü yıldızları nasıl açıklayacağız?

Population II türü yıldızlar, içlerinde hiçbir ağır element olmayan yıldızlardır. Ömürlerinin sonunda patladıklarında ağır elementler ortaya çıkar. Bunlar çevredeki yıldızlar tarafından süpürülür ve Population I yıldızlar ortaya çıkar, genellikle etraflarındaki gezegenlerle birlikte. Population I yıldızların ağır elementleri vardır. Population II yıldızların ise yoktur.

Dolayısıyla, Big Bang doğruysa evren bildiğimiz kurallara uyacak şekilde işlemeye başladığı ilk anlarda ortaya çıkmış ağır elementlerle dolu olmalıdır. Bu elementleri içinde barındırmayan yıldızlar mevcut olmamalıdır. Fakat böyle yıldızlar vardır.

10. Elementlerin oluşumunu açıklamak için Big Bang modelinde çok fazla parametre ayarlaması yapmak gerekiyor.

11. Kuasarların ortalama ışık şiddetinin zaman içinde tam belli bir şekilde azalması gerekiyor ki, ortalama parlaklıkları tüm kızıla kaymalarda aynı kalsın. (Ki böyle bir şeyin olasılığı çok düşük).

12. Galaksi gruplarının yaşı, evrenin yaşından daha büyük gözüküyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Kozmik arkaplan radyasyonu bile başka şekillerde açıklanabiliyor ama özellikle kızıla kaymayı Big Bang'den daha iyi açıklayan bir alternatif mevcut değil.

İyide kızıla kaymayı big bang açıklayamıyor ki? Big bang için kızıla kaymanın sebebi doppler etkisi olması lazım. Ama gözlenen kızıla kayma bu modele uymuyor. NGC4139, MK205'i yutuyor resmen. Ama kızıla kayma durumlarına bakılırsa, bunların arasında çoook çok fazla mesafe olması gerekiyor. Kısaca mevcut hubble kanunu bu durumda geçersiz görünüyor. Zaten o kanun mesela quasarlar için hiç tutmamıştı.

Şimdi hubble kanunu işimizi görmüyor. İddiası bu kırmızıya kaymayı açıklayacağım bu kanunun. Ama yanyana duran iki galaksi için absürt sonuçlar veriyor.

Bu alanen hubble kanununun geçersiz olması demek. Fakat inatla bu gözlem hubble kanununa uydurulmaya çalışılıyor, becerilemiyor, ondan sonra gözlem yokmuş gibi davranılmaya çalışılıyor.

Sonuçta da bu gibi daha bir sürü kızıla kayma gözlemini yok sayıp, amanda genişleyen evren kızıla kaymayı en güzel açıklayandır deniyor. İyide genişleyen evren modelini kızıla kaymayı açıkladığı yokki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim kastettiğim, kızıla kaymayı açıklamaya çalışan başka girişimlerin daha da başarısız olduğu.

Yani Big Bang de doğru dürüst açıklayamıyor tabi ama hiç olmazsa yaklaşıyor açıklamaya. Açıklıyormuş gibi görünüyor en azından.

Foton yorulması fikrine dayalı çeşitli açıklamalar arasında hiçbirini tam tatminkar bulmuyor uzmanlar bildiğim kadarıyla.

Tabi bu konudaki tüm alternatif fikirleri ve bunları ayrıntılarını doğru dürüst bilmiyorum. Belki benim bilmediğim güzel açıklamalar vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...