Jump to content

Metafizik Nedir?


Recommended Posts

Bir binayı meydana getiren tuğlalar, durdukları yerde durmasını, üstlerine dizilen tuğlaları taşımasını, harç il sımsıkı yapışmayı vs. vs. biliyorlar. İşte o yüzden onlar bir duvar olabiliyor. Ala bakalım suyla duvar yapabilecek misin, o bilmiyor işte bunları. Ama tuğlada su gibi akıp gitmesin bilmiyor. Cansız dediğin neyse o varlık, o da beyninin nasıl yapılacağını da çok iyi biliyor, biliyor ki yapıyor işte. Sorun senin onun neyi bildiğini bilmiyor olman sadece.

Eşeğimin kulağındaki zerrelerden daha akılsız ve şuursuz arkadaşım. Senin bu iddana karşı cevab-ul ahmaku-ssukut demek lazım ama küfür ve inkar insanı ne hale getirdiğini ve hangi fikirleri kabul etmek zorunda kaldığına dikkat çekmek için yazıyorum. Arkadaş, bir binanın tuğlaları binayı bildiklerinden değil, binayı ve tuğlaları bilen ve binanın nasıl ve hangi ölçüler ile yapılacağını bilen bir usta tarafından dizildikleri için o şekli alıyorlar. Yani, o cansız ve akılsız ve şuursuz ve kör olan tuğlalar, kendi kendilerine değil, gören, bilen, akıl ve şuur sahibi bir usta tarafından üst üste ve yanyana diziliyorlar.

Ben buradaki bütün arkadaşların gözlerine bu arkadaşın kabul etmek zorunda kaldığı fikirlere dikkatlerini çekmek istiyorum. Küfür bir insanı ne kadar ahmak yapıyor ki, bir binanın ustasını kabul etmemek için, o binanın cansız, akılsız ve şuursuz ve kör tuğlalarına ustalık vermek zorunda kalıyorlar.

Müslüman arkadaşlar bu hali görelim ve iman nimetine şükredelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Koca incir ağacının programı çekirdeğe neden yazılımış..Allah o programı aklında tutamıyor mu? Neden çekirdeğine maddi olarak yazmış ki?

Arkadaşım, Allah, koca incir ağacının programını küçük bir çekirdekte yazarak, kudretini ve ilmini, hikmetini ve iradesini göstererek, o sanatla kendini sana tanıttırıyor. Yoksa, zaten bütün kainat ve bütün zamanlar ve mekanlar Allahın ilminde ve huzurundadır.

O

çekirdeğe çimlenmesi için gerekli suyu vermesek mesela o incir ağacı olmayacak..Su gibi maddi birşey ve suyun çekirdeğe ulaşmasına engel olan maddi şeyler nasıl oluyorda Allah'ın yarattığı programı üzerinde etkili oluyor..

Bir ağacı ve onun gelişimini izlediğimizde karşımızda hep maddi fiziksel olayları görüyoruz..

Bu işin Allah neresinde..?

Bir canlının var oluşundan gelişimine kadar herşeyi maddi ve fiziksel...

Çok basit birşekilde test de edilebilir..Canlının gelişimi ile ilgili bir maddenin değişimi canlının gelişimini, şeklini değiştiriyor mesela..

Fizksel maddi şeyler canlı üzerinde hiçbir etki yapmayacak ki ben o zaman bu canlı fizik ötesi bir etki ile yaratıldı diyebileyim..

Değilmi?

Arkadaşım, daha önce dediğimiz gibi sebepler sırf zahiridir. Yani, mesela bir suda veya toprakta veya ışıkta çekirdeğin içindeki o ince programı okuyacak ve açacak ve ağaç yapacak kabiliyet yoktur. Maddi fiziksel olayı gözlerimizle görüyoruz. Fakat, bizde sadece göz yok akıl da var. O akılla maddi fiziksel olaylar arkasındaki şuurlu kudreti anlamamız lazımdır. Çünkü, maddi fiziksel olayların ve sebepler, akılsız ve şuursuz ve kör olduklarından kainattaki hikmet ve gayelere göre kendi kendilerine hareket edecek, yani bir hikmet ve gayeyi düşünüp, intizam ve hikmetle o gayelere göre hareket edecek akıl ve ilim ve şuur yoktur. Öyle ise, o maddi şeylerde tecelli eden şuurlu bir kudret vardır. Sebepler ise, o kudrete birer hikmet ve izzet perdesidirler. Mesela, nasıl ki, akılsız ve şuursuz ve kör 100 kuvvet karşındaki bilgisayara müdahele etse bozar ve karıştırır. Öyle de senin sebepler dediğin şeyler de kendi başlarına hareket etseler intizam ve ölçü kalmaz. Öyle ise, senin söylediğin o sebepler kendi başlarına hareket etmiyorlar. Mesela, bir su veya toprak, kendi başlarına o işleri yapmıyorlar, onların dizgini de ilim ve irade sahibi bir kudretin elindedir. Mesela, süslü ve muntazam bir elbise gözümüz önünde dikilse ve biz sadece makasın, iğnenin ve ipliğin hareketini görsek, elbette bu iğne ve ipliğin ve makası idare eden gizli bir kuvvetin varlığını aklımızla anlıyoruz. Öyle de maddi varlıkların bir gaye ve hikmetle ve ölçü ve intizamla hareket edip, harika sanatlar meydana getirmeleri, onların arkasındaki şuurlu bir kudreti aklımıza gösteriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Yani, mesela bir suda veya toprakta veya ışıkta çekirdeğin içindeki o ince programı okuyacak ve açacak ve ağaç yapacak kabiliyet yoktur.

Hala aynı saçmalıklardasın kendine ilim diyen cahil. Öncelikle, su, toprak ve ışık o ince programı okumaz, o progrma kendi kendini okur. Okumayı başlatacak ve sürdürecek kabiliyette, su, toprak ve ışıkta gani gani vardır.

Eğer olmasaydı, o zaman o tohumdan o ağaç çıkmazdı, bu bu kadar basittir. Velakin sen yoktur diyorsan, buyur, göster neresinde ne yok?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşım, Allah, koca incir ağacının programını küçük bir çekirdekte yazarak, kudretini ve ilmini, hikmetini ve iradesini göstererek, o sanatla kendini sana tanıttırıyor. Yoksa, zaten bütün kainat ve bütün zamanlar ve mekanlar Allahın ilminde ve huzurundadır.

O

Arkadaşım, daha önce dediğimiz gibi sebepler sırf zahiridir. Yani, mesela bir suda veya toprakta veya ışıkta çekirdeğin içindeki o ince programı okuyacak ve açacak ve ağaç yapacak kabiliyet yoktur. Maddi fiziksel olayı gözlerimizle görüyoruz. Fakat, bizde sadece göz yok akıl da var. O akılla maddi fiziksel olaylar arkasındaki şuurlu kudreti anlamamız lazımdır. Çünkü, maddi fiziksel olayların ve sebepler, akılsız ve şuursuz ve kör olduklarından kainattaki hikmet ve gayelere göre kendi kendilerine hareket edecek, yani bir hikmet ve gayeyi düşünüp, intizam ve hikmetle o gayelere göre hareket edecek akıl ve ilim ve şuur yoktur. Öyle ise, o maddi şeylerde tecelli eden şuurlu bir kudret vardır. Sebepler ise, o kudrete birer hikmet ve izzet perdesidirler. Mesela, nasıl ki, akılsız ve şuursuz ve kör 100 kuvvet karşındaki bilgisayara müdahele etse bozar ve karıştırır. Öyle de senin sebepler dediğin şeyler de kendi başlarına hareket etseler intizam ve ölçü kalmaz. Öyle ise, senin söylediğin o sebepler kendi başlarına hareket etmiyorlar. Mesela, bir su veya toprak, kendi başlarına o işleri yapmıyorlar, onların dizgini de ilim ve irade sahibi bir kudretin elindedir. Mesela, süslü ve muntazam bir elbise gözümüz önünde dikilse ve biz sadece makasın, iğnenin ve ipliğin hareketini görsek, elbette bu iğne ve ipliğin ve makası idare eden gizli bir kuvvetin varlığını aklımızla anlıyoruz. Öyle de maddi varlıkların bir gaye ve hikmetle ve ölçü ve intizamla hareket edip, harika sanatlar meydana getirmeleri, onların arkasındaki şuurlu bir kudreti aklımıza gösteriyor.

Bir ürünün oluşumundaki fiziksel neden hiç bilinmese onu fizik üstü doğa üstü birine vermek kolay..

Aynı zamanda insanlık Doğayı dört unsura ayırmış.. (toprak, su , ateş, hava)

Doğayı dört unsura ayıran bir kültür ve bilgi birikimi aslında doğayı tanımıyor demektir..

Elbette doğayı dört unsur ile tanımlayabilen insan , doğadaki ürünleri doğaya vermez..

İyide burdaki problem doğada değil doğa hakkında cahil olan insanda..

Doğa; toprak, su, ateş, havadan oluşmuştur. Temel unsurlar bunlar diye biliyorsan elbette doğadaki incelikli ürünlere bakarsan bu ürünlerin bu kaba basit doğadan çıkmayacağı hükmüne varırsın..

Bak çiçege ne güzel kokuyo halbuki toprağa kokla böyle bir koku varmı..Haaa o zaman bu çiçek bu topraktan değile kadar varan yaklaşım ve bilgi ile nasıl doğru hükümler ve yorumlar yaptığınız iddiasındasınız İLİM..

Yada dört temel unsura bak mesela toprağa, taş olup kafa yarar, bu kadar kaba bir unsur bir sineğin gözünde nasıl çalışır canım demek gerçekte doğa cahili olmaktan başka birşey değildir.

Ateş yakar, su taşar, hava dersen etkisiz, toprak dersen kafa yarar..Bu gördüğümüz ürünler bunlardan nasıl çıkar...Ahmaklar bu ürünleri bunlardan sanar..

Acaba ahmak ve cahil olan kim..Helede bu devirde doğanın temel unsurlarının bunlar olduğunu sananlar olmasın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İncelediğin herşeyin arkasında bazı sebepleri görebiliyorsun..

Ama yinede eldeki ürünün sebepler ile açıklayamadığın çok yönleri var..

Acaba ürünlerde ve olaylarda sebeplerle açıklanamayan yönlermi var yoksa senin sebeplerin birçoğunu görebilecek bilginmi eksik..

İnsanlığın düşünce ve bilgi tarihine ve gelişimine baktığımızda ve olayları daha yakından incelediğimizde görüyoruzki..

Aslında olayların arkasında somut sebep yokluğu ile ilgili verilen hükümlerin hepsi fiziksel sebeplerin yokluğundan değil insanların bilgi eksikliğinden kaynaklanmış.

Birde görülen sebepleri küçümsemek yolu tercih edilmiş ki bunun nedeni bir ürünün oluşumunda tüm sebepleri göremekten kaynaklanan bir cahillik ile olayları illa inandığı Doğaüstü bir güce bağlamak isteyenlerin topu taca atma kurnazlığından kaynaklanıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğa eski insanların sandığı gibi dört temel unsurdan oluşmadığını öğrendik..Yani insanlığın doğa cahili olduğu ama bu bilgisinide artırdığını biliyoruz.

Göremediğimiz sebeplerin yokluğu, sebeplerin yokluğundan değil bizim cahilliğimizden kaynaklandığınıda bilim tarihi ve hergün yeni keşfedilen sebeplerden dolayı artık biliyoruz..

Geriye kaldı, şu hikmetli ve amaçlı yapıldığı izlenimi veren canlı organizmalarda..

Hakkaten bunlarda doğa üstü bir güç olmadan doğanın kendi içerisindemi oluştu ?..İnanılır gibi değil.. Yuh artık o kadar da olmaz dedirtecek boyutta..

Burda da evrim devreye giriyor ilim kardeş..Bu işin tamamen doğa içerisinde doğal olarak, doğa üstü bir güce gerek kalmadan tamamen doğanın amaçsız ve şuursuz işleyişinden amaçlı ve şuurlu canlılarının nasıl çıktığını anlatan evrim..

Bunuda bu formda seninle kafa göz birbirinize girdiğiniz ANİBAL iyi bilir..

Tabi artık bu aşamadan sonra kaçmazsan..

Çünkü senin söyleyebileceklerin buraya kadardı..

Bakalım kaçıp imanınımı kurtaracaksın yoksa bant kaydı gibi tekrarlamaya devammı edeceksin..

Yoksa ne olursa olsun diyip ileriye doğru yelkenleri açacakmısın..

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Tabi artık bu aşamadan sonra kaçmazsan..

Takılmış plaklar, kaçamaz, ama hep aynı şeyi söyler durur.

Bin keredir, göster neyi bilip bilmediklerini hadi diyoruz, o hala bin keredir bunu göstereceğine "amanda bilemezlerde, edemezlerde, yok makas varmışta, yok bilmem neymişte." aynı martavalı tekrar edip duruyor.

Nasıl ki takılmış bir plak, düşüncesiz, aptla, şuursuz ve salak bir halde döner, üzerine kazınmış şeyleri tekrarlar durursa, bunlarda öyle. Bunlarda akıl yok, şuur yok, izan yok, ahmaklık var, aptallık var, plak gibi ezeberlemek var, başka bir şey yok. O yüzdende işte o kafa olacak kütüğün üzerine kazınmış lafları tekrar edip durmaktan başka bir şey yapabildikleri yok.

Hal böyleyken, akılsız, şuursuz, mankafa ve gerzek olan kendilerinin nasıl olupta olabildiklerini görmeden, çıkmış amanda şuursuz şey bunu edemez, tutamaz diye sayıklayıp duruyorlar üstelik. Oysa aynaya baksalar, aptal ve şuursuz olan kendilerini görüp, bir şeyler için öyle illa aptal olmak gerekmediğini görecekler de, bunu yapmayı düşünmek içinde akıl gerekiyor malum ki, o da gene malum ki bunlarda yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...