Jump to content

Dollo yasası nedir?


Recommended Posts

ABD'nin New York eyaletindeki Stony Brook Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, fosil ve DNA dizilimlerinden veriler ile yeni istatistik yöntemleri birleştirildiğinde, keseli kurbağa olarak bilinen "Gastrotheca guentheri"nin alt çenesinde 230 milyon yıl önce kaybolan dişlerinin son 20 milyon yılda yeniden çıktığı görüldü.

Evolution dergisinde yayımlanan araştırmanın başında yer alan Dr. John Wiens, ağaçlarda yaşayan ve memeli keseliler kanguruların tersine, yumurtalarını taşıdıkları keseleri sırtlarında bulunan bu kurbağalarla ilgili bulgularının eski teorilerde bir "boşluk" doğmasına neden olacağının altını çizdi.

Geçmişte "Dollo" yasası uyarınca, evrim sırasında "kayıp" hale gelen organ ve özelliklerin yeniden evrimleşemeyeceğini düşündüklerini belirten Dr. Wiens, G. guentheri'nin 200 milyon yıldan sonra alt dişlerinin geri gelmesinin biyologların bu yasayı gözden geçirmelerini gerektirebileceğine işaret etti.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25177441/

Bu haberde bahsedilen yasaya göre neden geçmişteki bir özelliğin tekrar evrimleşemeyeceği düşünülmüş.?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 102
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

>>> Dr. Wiens, G. guentheri'nin 200 milyon yıldan sonra alt dişlerinin geri gelmesinin biyologların bu yasayı gözden geçirmelerini gerektirebileceğine işaret etti.

Geçiririz bizde, sorun değil :)

biyoloji yasaları, hesaptan kitaptan çok yapılan gözleme dayanır. Gözlem başka ise, o yasada değişir zaten doğal olarak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biyoloji yasaları da ne imiş? Hiç duymadım öyle yasaların olduğunu..

Biyoloji fizik ve kimyadan yararlanan bir bilim dalıdır. Kendi yasaları yoktur.

Bu genetik bir olay.

Zamanla kaybolan bir gen yeniden ortaya çıkamaz diye bir yasa mı var?

Varsa eğer benim haberim yok.

Bence öyle bir yasa olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Zamanla kaybolan bir gen yeniden ortaya çıkamaz diye bir yasa mı var?

Tam olarak öyle değilde, mutasoynların geri döndürülemeyeceğine dair bir yasa var, biyoloji yasası kapsamında. Biyoloji yasası denen şeyde, fizik yasası değildir zaten. Bir tür teorem diyebiliriz. Eğer biyolojik bir olgu matematik olarak ifade edilip hesaplanabiliyorsa, en azından bu yolla doğrulanabiliyorsa, ona yasa denir biyoloji sahasında.

Olay aslında işin üst düzey, mikor seviye faaliyetin, makro seviyeden görünüme dair ele alındığı için oluşan bir mesele. Frameshift gibi derin mutasyonlar DNA'yı öyle değiştirir ki, eski halin mutasyonlarla olması mümkün değildir.

Ama canlılar başka mutasyonlarla da aynı makro özelliğe sahip olabilir. Bu husus atlanmaktadır bu noktada.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biyoloji yasaları da ne imiş? Hiç duymadım öyle yasaların olduğunu..

Biyoloji fizik ve kimyadan yararlanan bir bilim dalıdır. Kendi yasaları yoktur.

Bu genetik bir olay.

Zamanla kaybolan bir gen yeniden ortaya çıkamaz diye bir yasa mı var?

Varsa eğer benim haberim yok.

Bence öyle bir yasa olamaz.

Mendel'inkiler ne o zaman fizik ya da kimya yasası mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mendel'inkiler ne o zaman fizik ya da kimya yasası mı?

Genler kimyasal moleküllerdir.

Mendel yasaları kimya yasalarıdır.

Ayrıca biyolojik yasalar yoktur.

Yalnz fizik ve kimya yasaları vardır.

Canlılık maddenin davanış biçimlerinden biridir.

Gelelim Dollo yasasına...

Richard Dawkins güzel ifade etmiş. İstatisti olarak mümkün olmayabilir.

Ama bu bir kanundur, hep böyle olur denmesi yanlıştır.

Yerçekimi gibi bir yasa değildir. Teorik olarak mümkündür.

Mutasyonların geri dönmeyeceği de kayaya kazınan bir yasa değildir.

İstisnaları her zaman olabilir.

Şöyle de ifade edebiliriz.

Memeli bir hayvanda solungaçların evrilmesi çok uzak bir olasılıktır.

Çünkü solungaçları şifreleyen genler başka dokuları şifrelemeye başlamıştır. Onların tekrar solungaç şeklinde evrimi pratik olarak mümkün değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun ucu beynimize kadar gider.

Ürettiğimiz teknolojilerle daha az kullanır hale geliyoruz beynimizi.

Beynimizdeki bu derinlik kaybolabilir ve bilişsel yeteneklerimizi kaybedebiliriz.

Ama müdehale edebilme şansımız da var (tabi farkettiğimizde müdehale edecek kadar akıl kalmışsa)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun ucu beynimize kadar gider.

Ürettiğimiz teknolojilerle daha az kullanır hale geliyoruz beynimizi.

Beynimizdeki bu derinlik kaybolabilir ve bilişsel yeteneklerimizi kaybedebiliriz.

Ama müdehale edebilme şansımız da var (tabi farkettiğimizde müdehale edecek kadar akıl kalmışsa)

Beynimizi kullanarak teknoloji üretiyoruz. Ürettiğimiz teknoloji beynimizi daha da fazla çalıştırıyor.

Artık gelinmiş bu aşamadan sonra (milyarlarca insandan) aklımızı başımızdan alacak bir mutasyon çıkmaz. İşte bu da Dollo yasası kapsamına girer. Bir grup insanda görülebilse de elenir giderler.

Gerçi dini inançlar insanların aklını başından alıyor olsa da, aklı başında olan ateistler ve biliminsanları zavahiri kurtarmaya yeter.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beynimizi kullanarak teknoloji üretiyoruz. Ürettiğimiz teknoloji beynimizi daha da fazla çalıştırıyor.

Artık gelinmiş bu aşamadan sonra (milyarlarca insandan) aklımızı başımızdan alacak bir mutasyon çıkmaz. İşte bu da Dollo yasası kapsamına girer. Bir grup insanda görülebilse de elenir giderler.

Gerçi dini inançlar insanların aklını başından alıyor olsa da, aklı başında olan ateistler ve biliminsanları zavahiri kurtarmaya yeter.

Sevgiler.

Aslında şöyle düşünmek daha doğru..

Kazanılan bir niteliği kaybetmek mümkün.

Ama onu tekrar kazanmak mümkün değil.

Bu Dollo yasası denen şey daha çok evrimin bu özelliğine değiniyor.

Bir yasa olacak kadar kesin değil ama istatistik olarak doğru gibi.

İnsan aklı söz konusu ise ben şöyle düşünüyorum.

İnsan aklını bir kere kazandı..

Onu kaybederse bir daha kazanamaz. Dolla yasası budur.

Ve kaybetmesi mümkün.

Evrim insanın ilerde daha akıllı olacağını önermiyor.

İnsan her zaman insan öncesi döneme dönebilir.

Ama bunu aynı mutasyonların tersine işlemesi ile değil de, yeni mutasyonların eski nitelikleri tetiklemesi şeklinde gerçekleştirebilir.

İnsanın evrimsel geleceğinin daha parlak olduğunun tek delili, insanın son 10 bin yıl içinde giderek daha uygar bir toplum oluşturmasıdır..

Başka bir delil yoktur ve evrim daha iyiyi gitmeyi garantilememektedir.

Bundan bir milyon yıl sonra nasıl bir insan dünyaya hükmedecektir? Bilebilir miyiz?

Dünyaya hükmedip hükmetmeyeceğini bile bilemeyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Günümüz teknolojisi ne kadar daha çok gelişime yönelik olsada bu gelişim insan türünün aklını daha çok kullandığı anlamına gelmez . Aksine daha da aptallaştığı anlamına gelir .

Tür içinde bir grubun kafasını çalıştırıp , geriye kalan diğer bireylerin bu nimetlerden sadece yararlanması bir tür etki tepki meselesi aslında . Türün genelinin daha akıllı olduğunu varsaymamak gerekir . Zira Gelişen teknoloji daha az fiziksel özellik kullanımını beraberinde getirirken uygulamalı tecrübe ihtiyacından çoğu birey mahrum kalır . Bişeyler yapabilmek için birilerinin kafasının çalışmasını bekleyen bir türüz açıkçası . Az sayıda kafasını çalıştıran birileri de zamanla diğerlerine oranla daha az seviyede kafasını çalıştıran birilerine elediklerine göre sanırım bu beyin gelişimi evrimini hızla sürdürecek ancak popülasyonda daha önceki yıllara oranla daha az kafasını çalıştırmayan insan kalacak .

Bu mücadele taki yalnızca kafasını çalıştıranların kalmasına kadar devam edecek . Çünkü kafasını çalıştıranların varlığı kafasını çalıştırmayanlara bağlı olduğundan bu değişim sürecinde bağımlılık ortadan kalktığında sekteye uğrayacak . Ve son . İnsan türünün tükenişi . İlerde kafanızı dondurup yıllar sonra çözme şansınız olursa bu yazdıklarımı hatırlayın .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Günümüz teknolojisi ne kadar daha çok gelişime yönelik olsada bu gelişim insan türünün aklını daha çok kullandığı anlamına gelmez . Aksine daha da aptallaştığı anlamına gelir .

Tür içinde bir grubun kafasını çalıştırıp , geriye kalan diğer bireylerin bu nimetlerden sadece yararlanması bir tür etki tepki meselesi aslında . Türün genelinin daha akıllı olduğunu varsaymamak gerekir . Zira Gelişen teknoloji daha az fiziksel özellik kullanımını beraberinde getirirken uygulamalı tecrübe ihtiyacından çoğu birey mahrum kalır . Bişeyler yapabilmek için birilerinin kafasının çalışmasını bekleyen bir türüz açıkçası . Az sayıda kafasını çalıştıran birileri de zamanla diğerlerine oranla daha az seviyede kafasını çalıştıran birilerine elediklerine göre sanırım bu beyin gelişimi evrimini hızla sürdürecek ancak popülasyonda daha önceki yıllara oranla daha az kafasını çalıştırmayan insan kalacak .

Bu mücadele taki yalnızca kafasını çalıştıranların kalmasına kadar devam edecek . Çünkü kafasını çalıştıranların varlığı kafasını çalıştırmayanlara bağlı olduğundan bu değişim sürecinde bağımlılık ortadan kalktığında sekteye uğrayacak . Ve son . İnsan türünün tükenişi . İlerde kafanızı dondurup yıllar sonra çözme şansınız olursa bu yazdıklarımı hatırlayın .

Yani size göre Dollo yasası doğru. İnsanlar hiç bir zaman aptal olmayacak.

Aptal olarak başladılar. Akıllandılar. Ve bu yasaya göre bir daha aptal olmayacaklar...

Evrim bunu nasıl garantiliyor?

Örnekleri var mı?

Aslında bu yasanın aksinin delilleri var.

Evrim rastgele bir süreç. Herşey mümkün...

Mutasyonlar rastgele, çevrede değişiklik rastgele ve sürekli, uyumdan sorumlu doğal seçilimin hangi genetik değişiklikleri seçeceği bir başka bilinmeyen değişgen.

Bu yasayı ben hiç tutmadım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani size göre Dollo yasası doğru. İnsanlar hiç bir zaman aptal olmayacak.

Aptal olarak başladılar. Akıllandılar. Ve bu yasaya göre bir daha aptal olmayacaklar...

Evrim bunu nasıl garantiliyor?

Örnekleri var mı?

Aslında bu yasanın aksinin delilleri var.

Evrim rastgele bir süreç. Herşey mümkün...

Mutasyonlar rastgele, çevrede değişiklik rastgele ve sürekli, uyumdan sorumlu doğal seçilimin hangi genetik değişiklikleri seçeceği bir başka bilinmeyen değişgen.

Bu yasayı ben hiç tutmadım.

Hacı ilk kez senle aynı fikirdeyim.

Sonuçta bu iş biraz suyun kabın şeklini almasına benziyor.

Birileri o kabın hep nasıl denk geleceğini nasıl hesap etmişse artık..

Bu arada dikkatinizi çekti mi bilmem ama bilim ve akıl ekvatordan yukarısında gözlemleniyor hep.

Bunda tabi kayıt altına alma da ufak bir rol oynasa da, güney yarım kürede birilerinin birşeylere ön ayak olup keşfettiklerini hatta akıllarına getirdiklerini sanmıyorum. Görülüyor işte, güney amerika, afrika, okyanusya yerlilerinin ve asyanın alt kısmının durumu. Halen daha üzerlerine sinmiş durumda bu akılsızlık.

Türkiye ne siyah ne beyaz, gri renkte ama şağıya doğru indikçe kararıyor akıl.

O halde bizdeki bilişsel seviye bir şartlar çakışması.

Tüm dünyada kökenimizdeki gibi coğrafi ve iklim özellikleri olsaydı halen daha afrika yerlileri gibi olacaktık.

Belki de daha ilkel.

Aslan yiyecekti bazılarımızı.

Bu durumlara bakınca ben geleceğe yönelik nasıl bu kadar kesin yargıda bulunduklarını anlamıyorum.

Yahu ne gibi iklim, coğrafya ve demografik gelişmeler olacağını mı hesapladılar sanki? Yok!

Bunun garantisi yok.

Bundan 5 milyon yıl sonra orman yaşantısına dönmeyeceğimizin ve dallarda muz yemeyeceğimizin hiçbir garantisi yok.

Tabi i evrimsel açıdan o tür biz olmayacağız (gerçi o türün adını koyacak kimse olmaz :) herhalde) ama bu mümkün.

Hatta yüzmemiz ve de çok uzak ihtimal de olsa kanatlanmamız bile mümkün.

tarihinde Ateist Bakış tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Biyolojinin kendine özgü yasaları olmadığını ileri sürdüm.

Neden olarak da canlıların maddeden oluştuklarını öne sürüyorum.

Henüz bir itiraz gelmedi. İtiraz eden yok galiba..

Bilinen yasaların hepsi yalnız fizik ve kimyanın ilgi alanına giriyorsa,

Doğal seçilim nasıl bir yasadır?

Fiziğin mi ilgi alanına girer, kimyanın mı?

Yoksa ikisinin de dışında bir yasa mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu ana kadar dollo yasasının ihlal edildiğini gösteren örnekler aslında biraz ilginç. Bu örnekler yok olmuş organlar değilde, daha ziyade körelmiş organların başına gelenleri gösteriyor. Hacı'nın dediği gibi, bir memelinin solungaç çıkarması gibi bir durum görülebilmiş değil.

Körelmiş bir organ ise, elbette geri dönüşü daha kolay olacak olan organdır. En azından ilgili genlerin hala bir şekilde var olduğu bilinmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Doğal seçilim nasıl bir yasadır?

Doğal seçilim bir yasa değildir.

>>> Fiziğin mi ilgi alanına girer, kimyanın mı? Yoksa ikisinin de dışında bir yasa mıdır?

Biyoloji yasaları, fizik ve kimya yasalarının bir süpersetidir. Mesele basittir, bir biyoloji teorisini, matematik olarak ifade edebiliyorsan, bu bir yasa olarak ifade edilir. Mendel yasası iyi bir örnektir, A baskın B çekinik genler ise, bu genlere sahip bireylerin yavruları için alel frkansları A = 3 x B olur. Görüldüğü gibi bu teori matematik olarak ifade edilip sonucu da doğrulanabilmektedir.

Doğal seçilimde aslında matematik olarak ifade edilebilir. Fakat sonucu test etmek pratikte imkansızdır. O nedenle de itibar edilmez pek. Fakat mesela popülasyon genetiğinde benzer yasalar mevcuttur, daha doğrusu doğal seleksiyonun matematik ifadelerine dayanan teoremler o sahada kullanılabilmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani size göre Dollo yasası doğru. İnsanlar hiç bir zaman aptal olmayacak.

Aptal olarak başladılar. Akıllandılar. Ve bu yasaya göre bir daha aptal olmayacaklar...

Evrim bunu nasıl garantiliyor?

Örnekleri var mı?

Aslında bu yasanın aksinin delilleri var.

Evrim rastgele bir süreç. Herşey mümkün...

Mutasyonlar rastgele, çevrede değişiklik rastgele ve sürekli, uyumdan sorumlu doğal seçilimin hangi genetik değişiklikleri seçeceği bir başka bilinmeyen değişgen.

Bu yasayı ben hiç tutmadım.

Alında ben yukarıdaki insan evrimine ithafen yazmıştım onları . İnsan hiçbir zaman aptal olmayacak diyemem çünkü benim gözlemlerim çoğunluk bazında insanın aslında daha da aptallaştığını gösteriyor . VE hatta hatırlarsanız uzun bir süre önce bilim forumunda bir başlık açmıştım . Acaba bir grup insanı , diğer insanlardan ve onların eserlerinden , etkilerinden vs . tamamen soyutlayıp insan elini değmediği ancak hayati ihtiyaçlarını karşılayacak kaynakları bulmakta zorluk çekmeyecekleri bir ortama salıversek belirlenen bir süre zarfı içinde ve sonrasında durum nasıl olur diye . Birçok kişi karşı çıkmıştı .

. Dollo yasasına hiç girmedim . Girilecek gibi de değil zaten . Başlıkta şöyle bir şey diyor ;

Geçmişte "Dollo" yasası uyarınca, evrim sırasında "kayıp" hale gelen organ ve özelliklerin yeniden evrimleşemeyeceğini düşündüklerini belirten Dr. Wiens, G. guentheri'nin 200 milyon yıldan sonra alt dişlerinin geri gelmesinin biyologların bu yasayı gözden geçirmelerini gerektirebileceğine işaret etti.

Biz günümüze kadar ki değişim geçirmiş tüm genlerin saklandığını biliyorduk . Ama dollo yasası bunu aksini söylüyormuş . Birde yasa demişler . Ben yasa değince bir sonucun kendisinden başka alternatifi olmadığını ve % 100 e yakın kesinlik içerdiğini anlarım . Halbuki doğadaki gözlemlerimiz bize bunları söylemiyor . Yılanlar ayaklarını kaybetmiştir . Yine yukarıda denildiği gibi solungaçlarımızı kaybetmiş durumdayız . Çoğu kuş türü yere uyum sağlayarak kanatlarının körelmesine yol açmış büyük ihtimalle bir süre yok olmasına kadar gidecektir . Tabi ki bunların mutasyonlar , doğal baskılar , ve doğal seçilim çerçevesinde oluştuğunu belirtmeme gerek yok ancak doğanın bazı temel yasaları da var . Hani şu insanların bi tarafından uydurmayıp gözlerine gözlerine sokulan yasalar . Doğal seçilimin basit yasası . Ortam neyi gerektiriyorsa öyle ol . İnsanların akıllarına daha az ihtiyaç duyup , fiziki güce dayalı ihtiyaçlara yönelik bir ortamda doğanın yasası bellidir . Ya güçlü ol yada öl . Genlerimizde atalarımızda gelen kıvraklık , atiklik , tırmanma yetenekleri saklanmış olduğuna göre gerekli ortamda bu genler doğal seçilim tarafından seçilecektir .

Bu durumda şu dollo bilmem neyisini ben mantıklı bulmuyorum . Kaybedilen özelliğin nasıl tekrar kazanılabilmesi ihtimali varsa kazanılan özelliklerin de yerini diğer özelliklere bırakıp kaybolma ihtimalide vardır .

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Bu durumda şu dollo bilmem neyisini ben mantıklı bulmuyorum . Kaybedilen özelliğin nasıl tekrar kazanılabilmesi ihtimali varsa kazanılan özelliklerin de yerini diğer özelliklere bırakıp kaybolma ihtimalide vardır .

Karşıdan öyle görünebilir, ama Dollo yasası gayet rasyonel bir altyapı üzerinde durur. Ve işin aslı şu ki, henüz eldeki bu dişli kurbağalar dahi, bu yasayı tam olarak zorlayabilmiş değildir.

Fakat dollo yasası şunu söylemez. Diyelim siz tüylüydünüz, kanatlarınız vardı. Sonra kanatlarınızı tamamen kaybettiniz. Başka bir evrimsel süreçle kanat kazanamazsınız demez dollo yasası. Siz bir şekilde gene kanat çıkarabilirsiniz, ama bu kanat şu eski koldan devşirme kanat olmaz, kendi başına bir tür homolog organ olur ancak der.

Mesele şudur. Kurbağanın dişleri sonradan gene çıkmış. Ama biz biliyoruz ki, tavukların diş sahibi olmasını sağlayacak genleri hala DNA'larında ama kuşların malum dişleri yok. Bu makro düzeyde kaybolmuş gibi görünen o genlerin mikro düzeyde orada duruyor olduğunu gösterir. O halde kaybolmamış bir şeyin, yeniden kazanılması da elbette mümkündür. Dollo yasası genler üzerinden, DNA ve genler seviyesinde ortaya konmuş bir yasadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...