Jump to content

Nisa Süresi 101. Ayet


Recommended Posts

101. Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

http://www.diyanet.gov.tr/kuran/meal.asp?page_id=93#

Burda Kafirler kimler?

Sefer ne demek?

Sefere cikan ne amacla sefere cikar?

Hem adama sefere cik de, sonra kafirlerin saldirmasindan korkarsaniz diye akil ver, sonrada bir halt yemis gibi namazin kisaltilmasindan ötürü günah yok de. Sacma sapan ayette sacma sapan sonuc. Kim caliyor kim oynuyor?

Ha bu arada hangi müslüman kardesimiz son seferini ne zaman yaptigini hatirliyor?

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 55
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Geneli her zaman sefer halindeler onun icin namaz kilmiyorlar...

...allahin kullarina süper kiyaklari vardir.

Kiyaklarin oldugu ayetleri desifre etmek ateistlerin üzerine vazife mi?

Cık cık cık...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Geneli her zaman sefer halindeler onun icin namaz kilmiyorlar...

:lol:

İyi bir mazeret.

Geçmişte namaz kılmayan dincilerimiz de Türkiye'nin dar-harb olduğunu bahane ederlerdi.

AKP döneminde ne bahane uyduruyorlardır merak ettim şimdi.

"Kafir" kelimesi ister Yahudi, ister Hristiyan, ister putperest, isterse başka bir dinden olsun müslüman olmayanlara takılan isimdir.

Müslümana emredilen cihaddır, kafirlere karşı sefere çıkmaktır. İslam'ı dünyaya üstün kılana dek mücadele etmek, savaşmaktır.

Savaş sırasında veya düşman yakınlarda iken, namaz yine kılınır ama herkes aynı anda değil, peyderpey ve kısa tutarak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

101. Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

http://www.diyanet.g...asp?page_id=93#

Burda Kafirler kimler?

Sefer ne demek?

Sefere cikan ne amacla sefere cikar?

Burada seferi savaş anlamında kullanmıştır. Demekki o zaman kafir ve müslüman arasında savaş varmış ki, herhangi bir tehlikeye karşı namazın sadece farzını kılın denmiş olabilir. Kafir ve müslüman arasında inanç yüzünden savaş çıkmış olabilir mi tartışmak lazım. Kafir düşman ve savaş varsa saldırma riski vardır. Öyleyse namazı daha kısa kılalım ki hayatımızı riske atmayalım. Kafir dün, bugün ve yarın müslümana düşman olabilir mi bunuda tartışmak lazım.

Bugün bu sefer anlamı her nedense şurdan şuraya gitmek gibi de anlaşılmış. Bizzat yaşadığım bir hadiseyi anlatıyım, süleymancıların yurdunda kalırken bilmem hangi yurdun hocasıydı galiba tam hatırlamıyorum kişiyi, bilmem nerden gelmişte seferiymişte namazı kısa kılacakmışız. Biz niye kısa kılıyoz onu anlamadım 1, 2. si nerden geldinde, nereye gidiyonda, ne acelen varda, bu sefer nasıl bir mantıkta kısa kılıyo onuda anlamadım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Müslümanların nasıl olduğunu anlamal için örnek çooooookkkkkkk.

Iraka bak

Afganistana

Pakistana

Hindistanın müslüman bölümüne

Yemene

Mısıra

Tunus

Fas

Hatta Türkiyeye bahmah yeter.

İlahıyatta ders veren bir arkadaşım anlatıyor.

Kölnden tirene bindim,girdigim kompartumanda bir kadın vardı kitep okuyordu,günaydın dedikten sonra kadını konuşturayım deye hiç kur,an okudunuzmu deye sordum.

Şöyle bir başını kaldırıp bana baktıda okumama gerek varmıdır dedi Fırankfutta tırenden inene kadar bir daha benle hiç konuşmadı dedi.Benim düşünceme göre ,Islam alamının durumu ortada bu kitap eyi birşey olsaydı onlar kalkınırdı diye demek istedi sanırım dedi.

Bende arkadaşa dedimki ben başbahan olursam seni diyenet işleri başkanı yapacam.

Çünkü içinde gerçeklere doğru bir kıpırdama var deyince GÜLDÜ :-))))))))).

Tolondede

Link to post
Sitelerde Paylaş
kafir Allah'ın emirlerine uymayanlara denir...Ve Allah'ı inkar ederler...Yani bunun sadece müslümanlara gönderilen hz.muhammede uymamakla ilgisi yok...zaten diğer kitapları gönderende Allah'tır...Allah katında din hanif dindir...yani Hz. İsa ve Hz. Musadan önce Hz İbrahimin dini olan hanif dindir...

Bıktık artık bu müslümanlara dinlerini öğretmekten. :lol:

Foruma tebliğ niyetiyle gelir, ama daha kendi dinini bilmez.

Müslüman nedir, mümin nedir, münafık, kafir, müşrik nedir öğrenememiştir daha.

Çünkü akıl hocaları da doğru dürüst bilmez ki.

Aç, detaylarıyla incele araştır kitabını, aciz misin bundan?

Hayır, bunlar onu yapamaz. Papağan gibi, koyun gibi şeyhlerinin, hocalarının, nurcu abilerinin kuyruğuna takılırlar.

Bak bakalım kafirmiymiş, neymiş:

Nisa 150-151. Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkâr ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.

Bu ayette Muhammed dahil tüm peygamberlere inanmayanları, yani putperestleri, budistleri, Hinduları, ateist, deist, panteistleri ve diğer tüm inanç akımlarını kafirlikle suçlamış oluyor. Ayrıca Muhammed'e inanmadıkları için Yahudi ve Hristiyanları da buna dahil ediyor.

Şimdi itiraz edilir ve bu ayette Hristiyanlar, Yahudiler kastedilmiyor denilir. Buyrun:

Maide-72. Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kâfir oldu.

Maide-73. Andolsun, “Allah, üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldu.

Bu ve benzeri ayetlerde Hristiyanlar kafir ilan edilmiştir.

"Putperestler kafir değil müşriktir" veya "Yahudiler kafir değildir" şeklinde itirazı olan varsa yazsın, onların da ayetlerini getirelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
senin tek derdin benimle muhalefet etmek !..işte bu yüzden beyinleriniz küçücük kalmış bit gibi....sen devam et ölünce mikroorganizma olucaksın...eğer birileri senin hakkını yediyse senin bu dünyada yanlarına kâr kalıcak wink.gif ne de olsa ahiret yok ya size göre laugh.gif

Zibidiye bak sen!

Şimdiden kendini bir halt sanmaya başladı.

Tek derdim ona muhalefet etmekmiş. :lol:

Geri zekalı, dön bir bak hele, benim yazdığıma araştırmadan itiraz edip saçmalayan, ondan sonra da tepetaklak olan sen değil misin?

Yazılana itiraz etmeden ve bir ayete balıklama atlamadan önce detaylı olarak incelemek gerektiğini bilmezsen, böyle rüsva olursun.

Senin bu konularda aşık atabilmek için daha çook yol katetmen lazım.

Sen daha İslamcılar içinde çırak sayılırsın.

Ayetleri gözüne sokmama rağmen hala aksini iddia etmen, senin iflah olmaz bir yobaz adayı olduğunun işaretidir.

Ali İmran 199'un, gayrimüslimlerin, kitapehlinin kafir olmadığını kanıtlayan bir tarafı mı var?

Ayette, içlerinde Kur'an'a-İslam'a inananlarında olduğu ve onların da mükafatlandırılacağını yazıyor.

Hem Hristiyan ya da Musevi olup hem de Kur'an'a ve Muhammed'e inanan kaç kişi vardır dersin?

2 milyar Hristiyan içinde 2 bin kişi çıkar mı acaba? Yani milyonda bir.

Bence o bile çıkmaz. Çıksa bile bunun çok küçük bir istisna olduğunu o küçük beynin almıyor mu?

O küçük istisnanın, testise inanan, İsa'yı tanrı olarak gören Hristiyanların ve Kur'an'ı reddeden Yahudilerin kafir olarak nitelendirildiği gerçeğini değiştiremeyeceğini akıl etmekten aciz misin?

Aciz değilsin ama egondan dolayı gerçeği kabullenemiyorsun.

Ama senin gibiler burada egosundan dolayı itiraz eder. Gider başka forumda buradan öğrendiğiyle caka satar.

Şimdi itiraz eder ama daha sonra benzer konu geçtiğinde Hristiyanları-Yahudileri kafir olarak niteler. Hatta aksini iddia edene ders vermeye kalkışır. Çünkü öğrenmiştir artık.

Hadi git sat şimdi cakanı! :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek ki şehitlik makamı daha islama girmemiş, o zaman ki müslümanlarda sormuş ya namaz kılarken saldırıya uğrarsak ? muhammed kendince bir çözüm üretmiş ve kısaltın namazı canınızı kurtarın demiş. Başka bir açıklaması olabilir mi acaba ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek ki şehitlik makamı daha islama girmemiş, o zaman ki müslümanlarda sormuş ya namaz kılarken saldırıya uğrarsak ? muhammed kendince bir çözüm üretmiş ve kısaltın namazı canınızı kurtarın demiş. Başka bir açıklaması olabilir mi acaba ?

Savasan her iki tarafta müslüman olursa ölenlerden hangisi sehit olur?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne demek "ben ne bileyim"...

...müslüman olmayan birisinin daha iyi bilmesi gerekir.

Yöntemin doğru bir şey diyemem şüphelendirmek istiyorsun bir müslümanı inançlarından şüphelendirmezsen dinden çıkaramazsın. Benim cevabıma gelince ben inanmıyorum diye kuranı hatmedecek değilim, üzerinde durmakta istemedim. sorunun cevabını doğru dürüst vermem gerekirse islama göre iki müslüman savaşıyorsa benim bildiğim ikiside şehit olmaz şehitlik kafirlere karşı yapılan savaşlarda olur. yanlış biliyorsam düzeltirsen sevinirim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam'da şehitlik konusu çok matrak bir konudur. :lol:

Örneğin gemide yolculuk sırasında midesi altüst olup da kusan şehit sayılır.

Denizde boğulan da şehittir. Hem de 2 şehit derecesinde şehittir.

Şehitler şimdi toprağın altında ölü değil, rablerinin katında diridirler ya, hem de rablerinin nimetlerinden rızıklanıyorlar ya, denizde boğulanlar çift kat rızıklanmaktadır muhakkak. :D

Kur'an'da şehit vardır. Ama şahit demektir. Şüheda da şahitler demek.

Şehit ve şüheda geçen ayetlerin bildiğimiz şehitlikle ilgisi yoktur.

Hadislerde geçen ve halkın dilinde olan şehitlik ise, Kur'an'da "Allah yolunda ölenlerdir".

Bu durumda gemide içkiyi fazla kaçıran da, lodosa yakalanan da, denize alışık olmayıp midesi tutan da Allah yolunda ölmüş oluyor. ;)

Vebadan ölen de şehit. Karın ağrısından ölen de.

Depremde ölen de şehit, çöken-patlayan bir binada ölen de. (Örneğin Ankara'da dünkü patlamalarda ölenler de şehit. Ailelerine başsağlığı ve sabır dileyerek)

Hamile kadın ölürse o da şehit.

Hırsızın, soyguncunun, gaspçının, yağmacının öldürdüğü de şehit.

Aklıma gelenler bunlar.

Daha tonla acayip örnekleri vardır şehitliğin.

Çok sulu bir konudur. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Pante aciklamalari yapmis diye düsünüyorum.

Dinlerin her seyi uyduruktur.Sehitligin uyduruldugu kesin tarihini bilmiyorum.

Baslik konusuna dönerek müslümanlara soru soralim.

101. Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

Is vereni kafir olan bir müslüman her gün sefer halinde midir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

101- Yeryüzünde sefer ettiğiniz vakit. Görülüyor ki burada "Allah yolunda" kaydı açıkça konmamıştır. Dolayısıyla dış görünüşüne göre bu âyet gerek cihad, gerek hicret, gerek ticaret ve gerek başka herhangi bir neden ve amaçla yapılmış olan seferlerin hepsini kapsar. Bunun için âyetin mutlak olarak "yolculuk namazı" hakkında olduğu söylenmiştir. Bununla beraber âyetin yine cihad seferi ile ilgili olduğu sözün akışından açıkca anlaşılıyor. Bunun için burada mutlak olarak yolcu namazlarına bir işaret bulunsa bile asıl olarak daha sonra anlatılanların düşman korkusu ile ilgili olan savaş veya hicret yolculuğu olmasından âyetin hükmü, yolculuk halinde kılınan namazdan daha çok zaruret hallerindeki korku namazına dairdir. Yani savaş için yola çıkıp, yürüdüğünüz vakit kâfirlerin sizi fitne ve sıkıntıya düşüreceğinden korkarsanız namazı biraz kısa kesmenizde günah yoktur.

Bilinmektedir ki "kasr", çekip uzatmanın zıddı olarak kısıp kısaltmak demektir. âyetinde anlatılan namazı kısaltma işi iki şekilde düşünülebilir. Birisi rekatların sayısını kısaltıp dört yerine iki kılmak yani nicelikten kısaltmaktır ki, bir kısım tefsirciler bu mânâyı vermişlerdir. Fakat bu mânâ her namazda olmaz. Akşam ve sabah namazları bunun dışında kalır. Biri de namazda ayakta durma yerine oturma veya hayvan sırtında durma; rüku ve secde yerine de ima ile yetinmek gibi namazın sınırlarını, vasıflarını ve niteliklerini kısaltmak, yani nitelikten kısaltmaktır. Öte yandan kasr, durdurma ve alıkoyma anlamına da gelir. Bu durumda bu âyetin mânâsı, namazın bir kısmını kazaya bırakmak demek olur. Zâhiriyye bunun sadece ilk mânâda, yani rekatları kısaltmak mânâsında olduğunu söylemiş ve bu âyet gereğince seferde namazı kısaltmanın korku haline mahsus olduğu ve dolayısıyla seferde olan bir adamın kendisini güven içinde hissettiği durumlarda namazını tam kılması gerektiği görüşünü savunmuşlardır. Şafiiler de âyeti bu şekilde yorumlamış ve fakat "korku" kaydını koymaksızın seferde olan bir adamın dört rekatlı namazları iki rekat kılması caiz, fakat tam kılmasının daha iyi olduğu görüşüne varmışlardır.

Hanefilere gelince, onlar burada üç mânâ ihtimal dahilinde olmakla beraber, âyetteki "kısaltma"dan maksadın ikinci mânâ, yani nitelikte kısaltma olması gerekeceğini ve esasen sefer halinde dört rekatlı namazların iki rekat kılınması bir kısaltma değil, tam kılma olduğunu ve dolayısıyla daha fazla kılmanın caiz olmadığını söylemişlerdir. Zira Sahih-i Buhari'de de rivayet edildiği üzere namaz ilk farz kılındığı zaman evde oturma ve yolculuk hallerinde ikişer rekat olmak üzere farz kılınmış ve daha sonra evde oturma ve barış hallerinde öğle, ikindi ve yatsı namazları dört rekata çıkarılarak artırılmış ve yolculuk halindeki namaz asıl hali üzerine bırakılmıştır. Bu hüküm Kitapla değil, Sünnetle sabittir. Bu âyet ise özellikle korku hali şart kılınmış olduğundan işin bu yönünden bahsetmemiştir.

Onun için mutlak olarak seferle ilgili hükümleri buradan çıkarmaya kalkışmak doğru değildir. Âyette korku hali dışındaki durumlardan bahsedilmediği Şafiilerce de kabul edilmektedir. Dolayısıyla sefer halinde namazda "nicelikten kısaltma" ikinci derecede meşru bir ruhsat gibi görünse de gerçekte birinci derecede meşru bir azimet anlamında olduğundan burada ruhsat verilen kısaltmanın "nitelik kısaltması" olması gerekir. Bu yorum, Tâvus ve İbnü Abbas'tan da rivâyet edilmiştir. Hz Peygamber (s.a.v.)'in, yapmış olduğu bütün seferlerde gerek korku, gerekse emniyet hallerinde rekatların sayısını kısaltmış olduğunda hiç ihtilaf edilmemiştir. Demek ki, herhangi bir yolcunun namazı esasen iki rekattır. Hz. Ömer'den rivâyet edildiği üzere, yolculukta emniyet ve güven hali var iken kısaltmak, "Bu, Allah'ın size vermiş olduğu bir sadakadır. Öyleyse siz de onun sadakasını kabul edin." hadisi gereğince, kabul edilmesi gereken ilâhî bir sadakadır. Korku halindeki kısaltma ise buna eklenen bir nitelik kısaltmasıdır ki, "Eğer korkuya düşerseniz yaya veya binekli olduğunuz halde kılınız." (Bakara, 2/239) âyetinde olduğu gibi korkunun derecesine göre yürüyerek eda etmeye veya îmâ ile kılmaya, bunlar da olamadığı takdirde kazaya bırakmaya uygundur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

101- Yeryüzünde sefer ettiğiniz vakit. Görülüyor ki burada "Allah yolunda" kaydı açıkça konmamıştır. Dolayısıyla dış görünüşüne göre bu âyet gerek cihad, gerek hicret, gerek ticaret ve gerek başka herhangi bir neden ve amaçla yapılmış olan seferlerin hepsini kapsar. Bunun için âyetin mutlak olarak "yolculuk namazı" hakkında olduğu söylenmiştir. Bununla beraber âyetin yine cihad seferi ile ilgili olduğu sözün akışından açıkca anlaşılıyor. Bunun için burada mutlak olarak yolcu namazlarına bir işaret bulunsa bile asıl olarak daha sonra anlatılanların düşman korkusu ile ilgili olan savaş veya hicret yolculuğu olmasından âyetin hükmü, yolculuk halinde kılınan namazdan daha çok zaruret hallerindeki korku namazına dairdir. Yani savaş için yola çıkıp, yürüdüğünüz vakit kâfirlerin sizi fitne ve sıkıntıya düşüreceğinden korkarsanız namazı biraz kısa kesmenizde günah yoktur.

Bilinmektedir ki "kasr", çekip uzatmanın zıddı olarak kısıp kısaltmak demektir. âyetinde anlatılan namazı kısaltma işi iki şekilde düşünülebilir. Birisi rekatların sayısını kısaltıp dört yerine iki kılmak yani nicelikten kısaltmaktır ki, bir kısım tefsirciler bu mânâyı vermişlerdir. Fakat bu mânâ her namazda olmaz. Akşam ve sabah namazları bunun dışında kalır. Biri de namazda ayakta durma yerine oturma veya hayvan sırtında durma; rüku ve secde yerine de ima ile yetinmek gibi namazın sınırlarını, vasıflarını ve niteliklerini kısaltmak, yani nitelikten kısaltmaktır. Öte yandan kasr, durdurma ve alıkoyma anlamına da gelir. Bu durumda bu âyetin mânâsı, namazın bir kısmını kazaya bırakmak demek olur. Zâhiriyye bunun sadece ilk mânâda, yani rekatları kısaltmak mânâsında olduğunu söylemiş ve bu âyet gereğince seferde namazı kısaltmanın korku haline mahsus olduğu ve dolayısıyla seferde olan bir adamın kendisini güven içinde hissettiği durumlarda namazını tam kılması gerektiği görüşünü savunmuşlardır. Şafiiler de âyeti bu şekilde yorumlamış ve fakat "korku" kaydını koymaksızın seferde olan bir adamın dört rekatlı namazları iki rekat kılması caiz, fakat tam kılmasının daha iyi olduğu görüşüne varmışlardır.

Hanefilere gelince, onlar burada üç mânâ ihtimal dahilinde olmakla beraber, âyetteki "kısaltma"dan maksadın ikinci mânâ, yani nitelikte kısaltma olması gerekeceğini ve esasen sefer halinde dört rekatlı namazların iki rekat kılınması bir kısaltma değil, tam kılma olduğunu ve dolayısıyla daha fazla kılmanın caiz olmadığını söylemişlerdir. Zira Sahih-i Buhari'de de rivayet edildiği üzere namaz ilk farz kılındığı zaman evde oturma ve yolculuk hallerinde ikişer rekat olmak üzere farz kılınmış ve daha sonra evde oturma ve barış hallerinde öğle, ikindi ve yatsı namazları dört rekata çıkarılarak artırılmış ve yolculuk halindeki namaz asıl hali üzerine bırakılmıştır. Bu hüküm Kitapla değil, Sünnetle sabittir. Bu âyet ise özellikle korku hali şart kılınmış olduğundan işin bu yönünden bahsetmemiştir.

Onun için mutlak olarak seferle ilgili hükümleri buradan çıkarmaya kalkışmak doğru değildir. Âyette korku hali dışındaki durumlardan bahsedilmediği Şafiilerce de kabul edilmektedir. Dolayısıyla sefer halinde namazda "nicelikten kısaltma" ikinci derecede meşru bir ruhsat gibi görünse de gerçekte birinci derecede meşru bir azimet anlamında olduğundan burada ruhsat verilen kısaltmanın "nitelik kısaltması" olması gerekir. Bu yorum, Tâvus ve İbnü Abbas'tan da rivâyet edilmiştir. Hz Peygamber (s.a.v.)'in, yapmış olduğu bütün seferlerde gerek korku, gerekse emniyet hallerinde rekatların sayısını kısaltmış olduğunda hiç ihtilaf edilmemiştir. Demek ki, herhangi bir yolcunun namazı esasen iki rekattır. Hz. Ömer'den rivâyet edildiği üzere, yolculukta emniyet ve güven hali var iken kısaltmak, "Bu, Allah'ın size vermiş olduğu bir sadakadır. Öyleyse siz de onun sadakasını kabul edin." hadisi gereğince, kabul edilmesi gereken ilâhî bir sadakadır. Korku halindeki kısaltma ise buna eklenen bir nitelik kısaltmasıdır ki, "Eğer korkuya düşerseniz yaya veya binekli olduğunuz halde kılınız." (Bakara, 2/239) âyetinde olduğu gibi korkunun derecesine göre yürüyerek eda etmeye veya îmâ ile kılmaya, bunlar da olamadığı takdirde kazaya bırakmaya uygundur.

Domestos hocam, yazının kaynağını vermeyi unutmuşsun.

Olur olur insanlık hali, her müslümanın başına sık sık gelir böyle şeyHler.

İzninle alıntı yazının kaynağını da ben vereyim dedim sevaptır hani:

Bkz.: Lütfen ipi aşağıdaki sayfanın ortalarına kadar çekiniz:

http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:JIjiuCpVz78J:seyyidin.blogcu.com/nisa-suresi-ayetleri-tesfiri/9030307+101-+Yery%C3%BCz%C3%BCnde+sefer+etti%C4%9Finiz+vakit.+G%C3%B6r%C3%BCl%C3%BCyor+ki+burada+%22Allah+yolunda%22+kayd%C4%B1+a%C3%A7%C4%B1k%C3%A7a+konmam%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1r&cd=1&hl=de&ct=clnk&gl=tr&source=www.google.com.tr

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bkz.: Lütfen ipi aşağıdaki sayfanın ortalarına kadar çekiniz:

http://webcache.goog...w.google.com.tr

Link vermeye gerek yok, kaynak Elmalılı tefsiri.

Elmalılı bu ayeti hatalı açıklamıştır.

Kur'an'da salat bahislerinde ne rekattan bahsedilir ne de kazadan.

Kur'an ayetleri mezheplere ve hadislere göre açıklanmaz. Yine Kur'an'a göre açıklanır.

Aslında "kısaltma" çevirisi bile tartışılır. Çünkü Kur'an'da sadece bu ayette geçen bir kelimedir "taksur".

Taksir'den gelir. Hani ölünün arkasından söylenen "Allah taksiratını affetsin" sözündeki taksir.

Taksur kelimesi de kusur ya da yapılması gereken birşeyi yapmama ya da eksik-kusurlu yapma" anlamına gelir.

Bu ayette kısma-kısaltma olarak almışlar ki sonraki ayette de görüleceği üzere kısaltmayla ilgili bir anlam yerine silahlarıyla beraber ve nöbetleşe kılınan bir namaz görülür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

101. Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

http://www.diyanet.gov.tr/kuran/meal.asp?page_id=93#

Burda Kafirler kimler?

Sefer ne demek?

Sefere cikan ne amacla sefere cikar?

Hem adama sefere cik de, sonra kafirlerin saldirmasindan korkarsaniz diye akil ver, sonrada bir halt yemis gibi namazin kisaltilmasindan ötürü günah yok de. Sacma sapan ayette sacma sapan sonuc. Kim caliyor kim oynuyor?

Ha bu arada hangi müslüman kardesimiz son seferini ne zaman yaptigini hatirliyor?

SAYGILAR

Ne kadar boş insanlarsınız siz ya, aklınızca açık yanlışlık aramaya çalışıyorsunuz bulamayıncada başlıyorsunuz çarpıtmaya.

hala cımbızla ayetlerden sözcükler çekip çarpıtarak sapıkça yorumlar yapmaktasınız. İnsanlarıda böyle kandırmaya çalışmaktasınız.

arkadaşım sen 100. ayeti okudunmu, 101. ayet 100.ayetle bağlantılıdır.

100. ayette derki

"Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir."

101. ayette yazdığın "sefer" kelimesini nerden aldın ? arapçadan 1 kelimenin birden çok anlamı vardır sen sefer kelimesinimi aldın ?

101.ayetin meali

"Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır."

Kafirler kimler diye soruyorsun, bilmiyorsan nediye yorum yapıyorsun. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyorsunuz.

o dönemdeki yaşananları bilmiyormusunuz ? kafirlerin müslümanlara neler yaptığınızdan haberini yokmu da salakça sorular soruyorsunuz.

önceki ayeti okumamışsın belliki

işte sizler okumadan doğru düzgün anlamadan ayetlerden cımbızla sözcükleri çekerek sapıkça yorumlar yapıyorsunuz.

acınacak haldesiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne kadar boş insanlarsınız siz ya, aklınızca açık yanlışlık aramaya çalışıyorsunuz bulamayıncada başlıyorsunuz çarpıtmaya.

hala cımbızla ayetlerden sözcükler çekip çarpıtarak sapıkça yorumlar yapmaktasınız. İnsanlarıda böyle kandırmaya çalışmaktasınız.

arkadaşım sen 100. ayeti okudunmu, 101. ayet 100.ayetle bağlantılıdır.

Sen kendi düzenbazlığına bak önce Keremes.

Sürekli bunu yapmaktasın.

Daha önce de tahrif edilmiş ayet meali astın, itirazıma yanıt alamadım.

Şimdi de çarpıtmaktasın.

Asıl sen 102. ayete bak.

101'in esas ilişkili olduğu ayet 102'dir.

Ve görülecektir ki ordu vardır, silahlar vardır ve bölük bölük kılınan namaz vardır.

Ayrıca darab fiiline sefere çıkma anlamını kazandıran sonraki ifadelerdir, yani savaş ortamı ifadeleridir.

Bunu tefsir eden de İslam alimleridir, bu başlığı açan değil.

Dolayısıyla salak olan da sensin, acınacak olan da sen!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...