Jump to content

"ALLAH"(cc) isminin kökeni


Recommended Posts

BU KONU ÇOK SAPTIRILDIĞI İÇİN PAYLAŞALIM...

Kainatın ve kainatta bulunan tüm varlıkların yaratıcısı, koruyucusu olan tek varlık, ibadet edilmeye layık tek Rab, Mevla, Huda'ya ait özel isim. En yüce varlık olarak inanılan, bütün kemal sıfatları şahsında bulunduran ve her türlü noksan sıfatlardan uzak olan gerçek Ma'bud. Varlığı zorunlu olan tek yaratıcıya ait yüce bir isim. Bu isimle çağrılan bir başka varlık olmamıştır, olmayacaktır da.İsim, ifade ettiği ilâhî manasıyla yalnız Allah'a aittir ve hiçbir kelime bu ismin manasını ve muhtevasını ifade gücüne sahip değildir. Bu isim başkası için de kullanılamaz (Meryem Suresi, 19/65).Ancak muhtelif lisanlarda Allah'u Teâlâ'nın ayrı ayrı isimleri olabilir. Türkçe'de Tanrı, Farsça'da Hudâ, İngilizce'de God, Fransızca'da Dieu gibi. Ne var ki bu isimler "Allah!' gibi özel isim değildir. ilâh, rab, ma'bud gibi cins isimdirler.

Arapların İslam öncesi Allah inancı olduğu fikri yeni bir buluş değildir. Peygamberimizin babasının adı bizzat “Abdullah” ( Allah’ın kulu) dur. Kuran’da bu gerçek, bir çok ayette ifade edilir. Bunlarda birisi şöyledir:39/3- Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Bu ayetten de anlaşılacağı gibi peygamberimizin döneminde müşrikler Allah’ı biliyordu; ama “Putlara bizi Allah’a yakınlaştırsın diye tapıyoruz” diyorlardı. Onlarda Allah’ı tümüyle bir inkar söz konusu değildi. Sadece bazı putları ona ortak koşuyorlardı.

Allah inancı İslam öncesi diğer hak dinlerden geliyordu. İslam dininin ilk geldiği dönemde İbrahim dininden gelen “Hanef” dini de bu ortamda bulunmaktaydı. Bunlar dinlerini dejenere etseler de İbrahim’in dininden gelen birçok ibadeti ve inancı korumayı başarmışlardı. O yüzden İslam öncesinde de Allah inancı ve hac, namaz, oruç gibi ibadetler de bozulsa da hala mevcuttu. Dolayısıyla İslam geldiğinde bu kavram ve ibadetleri onlardan almamış, aksine onları ilk defa insanlara buyuran Allah, hataları düzelterek tekrar Hz. Muhammed vasıtasıyla tüm insanlara emretmiştir.

Bu konuda en açıklayıcı nokta ise Allah kelimesinin kökeni ile ilgilidir. Allah kelimesi “El-İlah”tan gelir. “El” takısı İngilizcedeki “the” gibidir. Allah (El- İlah) “The God” anlamına gelir. Yani Allah El- İlah belli bir ilahtır. Bu kelime sadece Arap dilinde yoktur. Arapçanın mensubu olduğu Sami dillerinde de bu kelime vardır. Örneğin İbranice’de “Elohim” ( Tanrı) kelimesi bu kökten gelir. Ayrıca yine aynı dil ailesinden gelen ve Hz.İsa’nın ana dili olan Aramicede de aynı kelime vardır. Hem de Arapçadaki “İlah” kelimesiyle aynı kelimedir. Okunuşu da aynıdır.

Bu konuda Aramice bir sözlüğe ulaşamayanlara bir filmi kaynak olarak gösterebilirim. Mel Gibson’un yönettiği “Passion” filminde, konu orijinali gibi olması için o dönemde konuşulan diller seçilmiştir. Filmde, İsa rolünde oynayan kişi de Aramice konuşmaktadır. Bu filmde bir çok yerde Tanrı kelimesi kullanırken Aramice “İlah” şeklinde telaffuz edilir. ( Bu filmi seyretme imkanı bulunanlar, Hz. İsa rolündeki kişinin çarmıha gerildiği sahnede, Aramice Allah’a dua ederken “İlah” diye seslendiğini duyabilirler, yine benzer bir şeyi Yahudi rolündeki kişinin Hz. İsa’yı sorgularken, “Sen Allah’ın oğlu musun?” diye sorarken, yine Aramice “ilah” kelimesini söylediğini duyabilirsiniz.”)

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Kainatın ve kainatta bulunan tüm varlıkların yaratıcısı, koruyucusu olan tek varlık, ibadet edilmeye layık tek Rab, Mevla, Huda'ya ait özel isim

Yanlış..

İlkçağ bedevilerinin put olarak simgeleştirdiği tanrılarının en büyüğü olan ve diğer putların anası olan, iddiaya göre 600.lü yıllarda yaşamış olan muhammed denen uçkur düşkünü bedevinin kendine karı düşürmek için istismar ettiği arap mitolojisi kahramanı..

Öteki yazdıklarında osuruktan teyyare, yok teyyare bile değil, saf osuruk sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah kelimesi El İlah'tan gelir.

El ilah da arap mitolojisinden gelir.

Şimdi buradaki dangalağın yapmaya çalıştığını anlamış değilim.

Bu aynen "Odun" diye bir tanrı isminin eski "Odin" tanrısından türediğini söylemek oluyor.

Buradaki herkes de allahın ne demek olduğunu biliyor.

O zaman böyle saçmalamamak lazım başlığı açan kıt bilgili herif.

Ayrıca şunu da anlamış değilim.

Yahu buradaki herkes senden kat kat bilgili.

Dinin ne olduğunu, saçmalık olduğunu ortaya çıkarmak için inanmak için gerekli bilgi düzeyinin en az 20 mislisi lazım.

Sen bir inanan olduğun sürece bu farkı kapatamazsın ki...

Çünkü bakış açısını yakalayamazsın.

Bilgileri derleyemezsin.

Ancak inancının propagandasını yapıcı "Oy benim rabbim şöyle güzel, oy benim rabbim şöyle güçlü, düzenli, muktedir" vs gibi saçmalıklar ve methiyeler düzersin.

İllaki rüzgara karşı işemekten ne anlıyorsun?

Yüzüne çiş gelmesi hoşuna mı gidiyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
En yüce varlık olarak inanılan, bütün kemal sıfatları şahsında bulunduran ve her türlü noksan sıfatlardan uzak olan gerçek Ma'bud. Varlığı zorunlu olan tek yaratıcıya ait yüce bir isim. Bu isimle çağrılan bir başka varlık olmamıştır, olmayacaktır da

Bu tür konuların tartışmasında böyle kanıtı olmayan ifadeler kullanmanın anlamı yoktur.

Bu ifadeleri müslümanlara İslam propagandası yaparken kullanmak olabilir de, gayrimüslimlerle tartışırken saçma oluyor.

İslam'ın, İslamcıların iddiasıdır bu.

Var mı bir kanıtı? Yok.

Ona bakarsan YHVH da öyledir.

Ee ne olacak şimdi? Allah=YHVH mı diyeceksin?

Sen kalkıp "Tevrat-İncil tahrif edilmiş" diye yalana başvurursan onlar da "Bunların Allah'ı da, peygamberi de uydurma" der.

Dolayısıyla İslam geldiğinde bu kavram ve ibadetleri onlardan almamış, aksine onları ilk defa insanlara buyuran Allah, hataları düzelterek tekrar Hz. Muhammed vasıtasıyla tüm insanlara emretmiştir.

İyi de, Allah'ın düzeltmesi ne kadar uzun sürmüş böyle.

Neden başlangıçta yapmamış da bunları 10-15 sene sonra yapmış?

Üzerinde çok düşünmüş olmalı.

Allah ismini kabul edene kadar 5-6 yıl geçmiş. Namazı emredene kadar 10-11 yıl, orucu emredene kadar 15 yıl geçmiş.

Neden ilk sene değil de 15 sene sonra oruç emrediliyor? Yahudilerin uzun ve zor oruçlarına mı imrenilmiş yoksa? :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki Allah'a Allah ismini kim koymuş?

Kendisi mi?

Neden bu kadar beceriksiz bir ilah bu zavallı Allah?

sizin gibi zehir zekaları yaratmış hiç zavallı olur mu,maşallah baksanıza hepinize akıl fışkrıyor aman yerlere saçılmasın yazık olmasın!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

sizin gibi zehir zekaları yaratmış hiç zavallı olur mu,maşallah baksanıza hepinize akıl fışkrıyor aman yerlere saçılmasın yazık olmasın!!

Demogoji yapma da cevap ver..

Allah ismi Arapça ise Allah nasıl olur da kendisine daha ortada olmayan bir dilde isim koyar? Ve ayrıca bu ismini 7 yüzyılda Araplara açıklar?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kökü HU dan türer.

Hu O demektir.

O bir türeme degildir. türemez... türetilemez. O Odur dolayisiyla Allah hic degildir.

En güzel isimleri ona isnad edmislerdir. Bundan dolayi en güzel isimler onundur her ne derseniz diyin ama o dediginiz sizin yarattiginiz oldugundan hic bir zaman O olmayacaktir.

saygilar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demogoji yapma da cevap ver..

Allah ismi Arapça ise Allah nasıl olur da kendisine daha ortada olmayan bir dilde isim koyar? Ve ayrıca bu ismini 7 yüzyılda Araplara açıklar?

cümle kurulumu süper.. "nasıl olur da kendisine daha ortada olmayan bir dilde isim koyar" arapça kuran'la mı geldi?? dil bilimciler duymasın çok kızarlar...senin kafa uçmuş..ayıkken gel konuşalım..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kökü HU dan türer.

Hu O demektir.

O bir türeme degildir. türemez... türetilemez. O Odur dolayisiyla Allah hic degildir.

En güzel isimleri ona isnad edmislerdir. Bundan dolayi en güzel isimler onundur her ne derseniz diyin ama o dediginiz sizin yarattiginiz oldugundan hic bir zaman O olmayacaktir.

saygilar.

"hu" kelimesi evrilerek el-ilah olmuştur belki ne dersin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste böyleee,

Müslümenlerin uyduruhcu oldugunu bilmeyonmu Mohammed,

Allah yeddi milyer yil beklemis,sonra adini acihlamah ahlina gelmisDüsünmüs ,tasinmis,eccigde gasindihdan sonra ahlina cölün ortasinda kiler gelmis.

Eyyyyyyyyyy yalelliler ,bahin benim adim Allahdir.

Benüm dedüklerümü yapmazsaniz sizi gaba kagit gibi CART deye yirtarim dimis..

Cennet gibin yemyesil yerlerdekilere bu dini göndermedim.Sevildiginizi bilin.Cölde ARMUT gahina dönmüsler:-))))).

Sizin su yalellilerinize hayranim..

Hele Firavunun melmeketinde bir ümmü gülsüm vardiki sesi taaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa arsu alaya cihmahda sabah gayfe altilarini yaparken onun pilagini gramofonuma goyup keyf catlatiyorum

Vallah bunlar Allahida tipki kendi düsüncelerine göre anlatiylar.

Allah demiskine mehemmedin garilarina.

Mehemmed sizin siranizda bir basganin goynuna girerse sahhin üzülmeyin.

Üzülmeyen coh coh böyyük savap gazanacah

Ahrattada bir dene yahusuhlu hamsi nÖrü Öztürk verilecek kendilerine.

Kendi sirasinda Mehemmed baskasinin goynuna girdiginde ÜZÜLEN ,dertlenen,hir ciharan varya,coooooooohh böyyük gunah islemis olacak.Ahrattada ona NÖRÜ Öztürk falan yoh. Yatahda yalniy galacah.

Adalatin bumu senin?

Hani gari hahlari

Valla bu Araplarda TIYATRO falan filan yohdu emmeeeee bu tiyatro OYUNUNU Yunanlilardan,Romalilardan daha iyi oynuyorlar.

Adamin ahlina evlatliginin garisimi düstü.

Hemen aninda bir seneryö

Hoppadah sehneye

Meger sehnede Romalilar kimin oyniylar

COH DAHADA GIZIL.

Tolonbeg.

.

tarihinde tolonbey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam dışı kesimler tarafından, Allah kelimesinin kökenine dair, "El-İlah" ve "Al-İlah" adlı Ay tanrısı adları ortaya atılmış ve Allah kelimesinin kökeninin bu olduğu söylenmiştir. Bunu ilk olarak kimin ortaya attığını bilmiyorum fakat bu yanlıştır. Tarihte hiç bir zaman "El-İlah" veya "Al-İlah" adında bir tanrı oluşmamış ve böyle bir ad ile herhangi bir tanrıya tapılmamıştır.

Bu iddiaya bir zamanlar ben de inanmıştım fakat iyice araştırdıktan sonra gördüm ki, bu içi boş bir idddiadır. İşin garip tarafı ise, bazı İslamcı yazarlar, bu iddiayı yutmuş ve buna karşı savunmaya geçmişlerdir. Ve "Al" ve "El" kelimelerinin Arapça'da, İngilizce'deki "the" artıkelinin karşılığı olduğunu, İlah kelimesinin ise, Arapça'da tanrı manasına geldiğini ve dolayısıyla Allah kelimesinin kökeninin bu olmasının normal olduğunu" söyleyerek yanlışın üstüne yalan katmışlardır. Bu da bize gösteriyor ki, bütün din alimleri, yanlış veya doğru bütün eleştirileri, uydurma ve yalan savunmalarla cevaplamaktadırlar. Zaten dinleri bu günlere kadar taşıyan ve ayakta durmasını sağlayanlar, şimdiye kadar sayıları milyonları bulan bu din tüccarları değil midir? Elbette malının kötülenmesine karşı çıkacak ki, müşterisi azalmasın.

Herşeyden evvel, Arapça'daki "El" ve "Al" ekleri İngilizcedeki "the" sözcüğünün karşılığı filan değildir. Eğer böyle olsaydı, Kuran denmez, "El Kuran" veya "Al Kuran" denirdi; tıpkı İngilizcede "the Quran" dendiği gibi.

İngilizcedeki "the" artikeli manasız bir sözcük değildir. Onun manası şunlardır: "şu bildiğimiz" , "hani şu malum" , "hani şu herkesin bildiği" .

Örnek olarak "on the table" dediğiniz zaman bunun manası "hani o masa var ya! İşte onun üstünde" cümlesidir. "On a table" derseniz, "bir masanın üstünde" anlamına gelir ve bu durumda o kişi o masanın hangi masa olduğunu bilmiyordur. Başına "the" koyduğunuz zaman, "şu bildiğimiz masa" , "hani şu malum masa" , "hani şu herkesin bildiği masa" olur. Başka bir örnekle, Hitap edilen kişi, bahsedilen kişiyi mutlaka tanıyorsa veya bahsedilen kişi insanların çoğunluğu tarafından tanınıyorsa, isminin başında the the kullanılır ki o isim bir başkası ile karıştırılmasın. Eğer "Al" ve "El" ekleri, the ile aynı anlamda artıkeller olsalardı, Muhammed için de "El-Muhammed" veya "Al-Muhammed" denmesi gerekirdi.

Al ve El sözcükleri Arapça filan değildir. Bunlar İbranice de vardır ve İbranice de değildir. Bu sözcükler Sümer ve Babil dillerinden İbranice ve Arapçaya girmiştir ve artıkel filan da değillerdir. Onların manası şudur: Tanrı.

Evet, "al" ve "el" kelimelerinin manası tanrı'dır. Örneğin Babil dilinde, "Ba-al" adlı tanrının adının manası; "Bağ tanrısı"dır". Babil'in meşhur asma bahçelerini korumakla görevli bağ tanrısıdır. Asıl adı ise "Bağ-Al" dır.

Bu al ve el kelimeleri Yahudilerin Babiller ve Sümerler ile olan yoğun teşviki mesaileri sırasında İbraniceye girmiştir. Ve normal olarak da, aslen Yahudi olan Araplara da, onların esas dili olan İbraniceden geçmiştir. Bu kelimeler hangi kelimelerin başlarına eklenmiştir? Başta ithal ettikleri tanrıların adları olmak üzere, Sümer ve Babilden aldıkları kutsal isimlerin bazılarının başlarına geçmiştir. Bunların çoğunluğu tanrı ve tanrıça adlarıdır.

Al ve el kelimeleri sadece tanrı manasına gelmez, aynı zamanda da yüce, ulu gibi manalara gelir. Hatta bu kelimeler, insan isimlerinin başlarına da takı olmuştur. Çünkü o dönemler, tanrılaştırılmış kutsal rahipler ve hükümdarlar çoktu.

Ara not: Şimdi kimileri yine Arapça düşünmekten kopamayarak; "Allah kelimesi İlah veya İlou kelimesinden türemiştir" diyecekler. Arapça düşünmekten kurtulamazlar çünkü Arapça yüzyıllardır millete dünyanın en eski ve en mükemmel dili olarak anlatılmıştır. Bu bir yalandır. Arapça tam aksine Dünyanın en yeni ve en ilkel dilidir. Çünkü İbranice dilinin dejenere olmuş halidir. (Bunu tartışmayalım çünkü tartıştık ve başlık konusu bu değil)

Biz burada Arapça'sından değil, Sümer, Babil, Akad gibi, Araplardan ve Arapça'dan binlerce yıl önceki dillerden bahsediyoruz.

Aşağıda, Sümer ve Babil'den ithal bazı tanrıların adlarını görüyorsunuz:

Al-Lat

Al-Uzza

Al-Menat

Al-Mah

Al-Qaum

Kıb-el-La

She-el-la(Şila veya Şi-el-la veya She-Al-lah olarak da okuyabilirsiniz)

Hub-al

Ba-al

Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.

El ve Al kelimeleri, bu gün halen İbranice'de "tanrı" manasında kullanılmaktadır. http://en.wikipedia..../El_%28deity%29

Hatta El veya Al kelimesinin yanına hiç bir şey ilave edilmediğinde, "tanrıların babası" yani "baba tanrı" manasına gelmektedir. Zaten ki sadece İbranice'de değil, Sümerce, Akada'ca, Babil dilince ve eski mısır dillerinin bazılarında, al ve el kelimeleri tanrı manasındadır, hatta baş tanrı manasındadır. Francois Lenormant, "Chaldean magic and its origin and development" adlı kitabında, Al kelimesinin tanrı manasında olduğunu, hiç bir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde detaylarıyla anlatıyor.

Allah kelimesindeki "Al" hecesini açıkladık. Şimdi geçelim "lah" hecesine. O hece aslında "lah" değil, "la" hecesidir. İbranice ve Arapçaya "lah" olarak girmiştir. Bazı diller, sonlarında H olan kelimeleri ithal ederken, onu konuşurken yuta yuta bir zaman sonra yok ederler. Arapça ve İbranice'de ise tam tersine, bazı kelimelerin sonlarına H harfi eklerler. Çünkü bu dillerde H harfi bir ayraç gibi kullanılarak, üstüne vurgu yapılarak kullanılır. Hata bazen agh gibi, gırtlaktan çıkarılarak iyice vurgulanır. Bu diller için boşuna yallah, fellah, vallah dili dememişler. Çünkü çok sayıda H harfi işitilmektedir.

Allah kelimesinin esası "AL-La" dır. "EL-La" veya "EL-Le" de diyebilirsiniz. Çünkü sadece lehçe farkı yapmış olursunuz.

La hecesi ise dişilik ekidir. Sümer ve Babil kaynaklı bazı tanrıçaların ve hatta bayanların isimlerin sonlarına eklenir. Örnekler:

Sinder-el-la

Mu-Al-la

Raffe-el-la

Ley-la

Sühey-la

Gabri-el-la

Annabel-La

Şimdi "Al" ve "La" hecelerini toplayalım. Al+La=Tanrıça.

Üzüldünüz değil mi? Boşa gitti bunca namaz, bunca oruç, bunca Fellah korkusu? Hacı mısın? Hoca mısın? İmam mısın? Eyvah, ne olacak şimdi? Ya bu yazıyı müşterilerin okursa? Gitti paralar pullar, bağışlar, el ayak öpmeler. Haydi bakalım şimdiden başla kılıf üretmeye. Aynı "El-İlah" iddiasına uydurduğun yalanlar gibi, buna da yalanlar uydur, nasıl olsa mesleğin yalancılık. Ama telaşlanma, beyinleri daha bebekken yıkadığın için, senin cahilleştirdiğin müşterilerin benim bu yazdığım gerçeklere değil, senin yalanlarına inanmak için programlanmış. İşin o kadar da zor değil yani.

Devam edelim:

Nitekim bu "Ella" veya "Alla" sözcüğü, pek fazla kullanılmayan bir sözcük olsa bile halen İbranice'de manası "tanrıça" olarak kalmıştır:

El-La: אלה

Kaynak: http://en.wikipedia....Ella_%28name%29

"La ilahe il Allah" diyenler aslında "tanrıçadan başka tanrıça yoktur" diyorlar. Çünkü Al-Lah zaten üniversal dilde tanrıça demektir. "İlahe" ise Arapça'da tanrıça demektir. Kimileri "tanrıça" kelimesinin Arapça'da karşılığının "elahim" olduğu yalanını söylese de, elahim, İbranice'deki "Elohim" kelimesidir ve her iki dilde de "tanrılar" manasına gelmektedir. Bu cümledeki manasızlığın sebebi ise, Al-La kelimesinin Arapça'ya en az 500-600 yıl ara ile iki kere girmiş olmasıdır. İlk girişinde değişime uğradı ve sonra başka bir kelimeymiş gibi gibi tekrar girdi ve o dönemin Arapça'sına uygun olarak tekrar değişime uğradı.

"La ilahe il Allah". Yani bir değil iki kere tastikli tanrıça.

Yahudiler, tüm orta asya ve Anadolu'nun ana tanrıçası olan Kıb-El-Le'yi, Kab-Al-Lah olarak telahfus ederek tanrıları arasına kattılar. Fakat onu fazla önemsemediler. Çünkü Yahudilerde tanrı ve tanrıçadan bol bir şey yoktu.(*1)

Arapoğulları'nın Kıb-El-La'yı önemsemiş olması gayet doğaldı çünkü yeni kurulan milletler tek bir tanrı ile inşaa olur. Çünkü şimdilerde bile geçerli olduğu gibi, o zamanlar da birleştirici etki, tanrı ve din idi. Bu yüzden, doğal olarak çok tanrı üzerine bir millet kurmak, zorlu bir yönetim oluşturacağından imkansıza yakındır.

Al-la veya Al-lah Yahudiler ve şimdiki Araplarda farklı manalarda kullanılır. Çünkü aslen eski Yahudilerden bir soy olan Araplar, Sümerlilerin ana tanrıçası Kıb-El-La'yı ana tanrıça edinmişlerdi. Ana tanrıça edindikleri için ise, başındaki kıb hecesine gerek duymamışlardır. Çünkü Al-La veya El-La veya El-Le kelimesi, zaten tanrıça demekti. Fakat şimdiki Yahudiler olan Israiloğulları bunu yapmadılar çünkü onlar Kıb-El-La'yı ana tanrıça edinmediler. Zira onların tanrıları ve tanrıçaları çoktu. Diyebilirsiniz ki, "Arapların da tanrı ve tanrıçaları çoktu". Evet ama Kıb-El-La'yı ana tanrıça edindiklerinde, onun eş değerinde başka bir tanrı veya tanrıçaları yoktu. Diğer tanrı ve tanrıçaları daha geç dönemlerde ithal edilerek önem kazanmaya başladı. Kabe'de o dönemlerde baş put'un Allah olmasının sebebi budur. Çünkü o, Arap milleti ortaya çıktığında onların ilk tanrıçaları idi.

Allah da aslında Ay kökenli bir tanrıçaydı. Çünkü Mezapotamya ve anadolu'nun ay tanrıçası Kıbele(Kıble)'den devşirmedir. Daha sonraları ataerkil dinlerin etkisiyle melezleştirilerek cinsiyeti yok edildi. Özellikle İslamın gelişiyle tamamen erkek hüviyetine büründürüldü ve cinsiyeti de inkar edilmeye başlandı.

Allah(Kıble,Kıbele) neden Ay kökenlidir? Ay'ın manası nedir?

Bilinç insanoğlu'nun ortaya çıkışından çok sonra başladı. Ancak, bilinç başlar başlamaz aniden şimdiki seviyesinde ortaya çıkmadı. Dolayısı ile, insanoğlu yarı bilinçli, hatta az bilinçli dönemlerini de yaşadı. Yani, seviye bakımından, şimdiki hayvan ve insan arası birşeydi.

Kendinizi o dönemde doğmuş yarı bilinçli, zekası kıt bir insan olarak düşünün. Kendinizin hakkında hiç birşey bilmediğiniz bir gezegende buluyorsunuz. Böyle bir ortamda, o kıt zekanızla bile olsa, ilk gözlemlemeye çalışacağınız şeyler, yeryüzündeki canlılar ve gökyüzündeki yıldızlar, gezegenler olacaktır. Çünkü ilk dikkat çekecek olanlar bunlardır.

Yıldızlar taşlar gibi ölü değildi, onlar hereketliydi. Bir görünüp bir kayboluyorlardı. Bunların içinde en hareketli olanları Güneş ve Ay idi. Aynı zamanda da onların gözünde, gökyüzündekilerin en büyük olanlarıydı. İşte bu yüzden, yıldızlar canlı olmalıydı.

Hele ki; bazen yarım ay olup, şekilden şekile giren, bazen büyüyüp, bazen küçülen Ay, mutlaka canlı olmalıydı, Ayrıca Ay, hem ışık veriyor, hem de doğarak, batarak çok uzun bir mesafede hareket ediyordu. O mutlaka canlı olmalıydı. Pekiyi ya Güneş? O en koskoca olanı? Ne kadar ilginç bir şey o değil mi? Bazen ormanlar yanarken çıkan o sıcak ve sarı şeyden yayıyordu.(Alev)

Bu çok büyük bir etkinlik; koskoca dünyayı ısıtıyor, bitkileri yeşertiyordu. O da Ay gibi çok fazla hareket ediyordu. Evet evet, o mutlaka canlıdır. Canı ne zaman isterse o zaman ısıtıyor, bitkileri canı istediği zaman yeşertiyor. Kızdığı zaman, ormanlara o sarı ve sıcak şeyden gönderip yok ediyor.

O, o sarı şeylerden bizim üzerimize de gönderiyor. Demek ki bizi görüyor ve biliyor. O sarı ve sıcak şeyleriyle bazen bizi bunaltıyor, ceza veriyor, bazen ise soğuk kış aylarında bizi bunaltmadan ısıtıyor, üşümekten kurtarıyor. Evet, evet bütün bunları yapan, bizi tanımıyor olamaz, hele hele ölü hiç olamaz.

Ay da geceleri o sarı şeylerden gönderiyor ama onunkiler sıcak değil. Fakat bize yol gösteriyor. O ikisi neden hep buradalar? Neden başka yerlere gitmiyorlar? Gitseler bile geri geliyorlar? Neden bizlerle ve bizim Dünyamız ile bu kadar ilgileniyorlar? Yoksa burası onların mı? Güneşin o sarı şeylerden gönderdiği bitkiler, onun kendi bitkileri mi? O yüzden mi onları yeşertip yaşatıyor? Kendi bitkileri olduğu için mi? Ama bize de o sarı şeylerden gönderiyor? Bizimle de ilgileniyor. Yoksa biz de mi onunuz?

Onlar çok güçlü, hiç düşmanları yok. Şimdiye kadar onlardan daha güçlü bir şeyin onları kovaladığını veya avladığını görmedik.

Pekiyi ya yıldızlar? Onlarda da var o sarı şeylerden. Onlar kim? Olsa olsa o iki tane büyük şeyin çocukları olabilirler. Acaba bu iki şeyden hangisi dişi? Olsa olsa o geceleri çıkan dişi olabilir. Çünkü o daha küçük ve daha az güçlü. O büyük olanı ise çok büyük ve çok güçlü. O sarı şeylerden en çok onda var. Demek ki o da erkek olanı.

İlk bilinç başladığında, işte buna benzer, ilkel ama çok da mantıksız olmayan düşünceler ürettiler. Ve bunun neticesinde, Güneş ve Ay'ı efendileri olarak kabul edip, onlara tapınmaya başladılar. İnsanoğlunun ilk tapındığı şeyler, Güneş ve Ay'dır. Bütün diğer tanrılar bunlardan türemiştir. Çünkü doğaya gözle görülür bir biçimde en çok etki edebilen bu ikisi idi. Doğayı yönetiyorlardı.

Allah kelimesinin manasının tanrıça olduğunu anlattık. Pekiyi ama onun bir de simgesi olması gerekmiyor mu? Evet gerekiyor. Yukarıda ne demiştik? "İlk tanrılar Ay ve güneş idi" demiştik değil mi? Allah bir tanrıça olduğuna göre, onun simgesi ne olabilirdi? Elbette ki çoğu tanrıça figürlerinde olduğu gibi, onun da simgesi Ay olacaktı. Çünkü ilkel insanlardan başlamak üzere binlerce yıl güneş ve Ay'ı canlı sandılar, ve Ay'ın dişi, Güneş'in ise erkek olduğunu, yıldızların ise onların çocukları olduğunu düşündüler. İşte bu yüzden Allah'ın simgesi Ay'dır.

İşte size Allah'ın bir kaç simgesi:

post-2241-126308989948_thumb.jpg

Neden Allah'ın simgesi Ay'dır? Çünkü o bir Ay tanrıçasıdır da ondan. Tanrıçaların hepsi Ay kökenlidir. Tanrıların ise hepsi Güneş kökenlidir. İneğin boynuzları da Ay'ı simgeler. Çünkü iki boynuzu tek parça olarak düşündüğünüzde hilal şeklindedir. Bazı dinlerde ineğin kutsal olmasının sebebi de budur. Bazı simgelerde hem boynuz(Hilal olarak) hem de daire şeklinde dolunay birlikte verilir. Aşağıdakiler bazı tanrıçaların simgeleridir:

Tanrıça Hekate: Kıb-El-Le'nin bir başka devşirmesi:

post-2241-126309011574_thumb.jpg

Dolunay'ın üzerinde tanrıça Victoria:

post-2241-126309029311_thumb.jpg

Tanrıça selena: Boynuz/Hilal simgesi önünde poz veriyor:

post-2241-126309038989_thumb.jpg

Selena için Luna da deniyor.

Tanrıça Hator: Hilal içinde dolunay ile birlikte:

post-2241-12630908005_thumb.jpg

Hator tanrıçaların en eskilerindendir. O da Kıble gibi ana tanrıçadır.

Tanrıça Isis: Hilal içinde dolunay ile birlikte:

post-2241-126309065161_thumb.jpg

Mısır tanrıçası Tehuti, Yunan versiyonundaki adı: Thot. Hilal içinde dolunay ile birlikte:

post-2241-126309126754_thumb.jpg

Bu örnekler de daha da çoğaltılabilir. Yani Ay ile ilişkisi olanlar mutlaka tanrıçadır.

Şimdi aşağıdaki iki resimi inceleyip arada bir fark olup olmadığına bakmanızı isterim:

Yukarıdaki iki resimin birbirlerine benzerliğini gördünüz değil mi? Neye benziyor onlar?

Figur 1'deki resim tanrıça Şila'nın vajinası. Figür 2'deki resim ise, Allah'ın diğer putunu içinde barındıran metal kap.

Şimdi yukarıdaki figürlerin orijinallerini gösterelim:

post-2241-126309148337_thumb.jpg

Üstteki her iki put da doğumu, doğurmayı, hamileliği simgeliyor.

Fakat Allah putunun bir başka özelliği daha var. Çünkü o aynı zamanda da içinde yuvarlak bir kara taş barındırıyor.

O kara taş, Allah'ı simgeleyen diğer putdur. İslam öncesi putperest Araplar, aynen şimdiki müslümanların yaptıkları gibi, Allah putunun etrafında dönerek hac vazifelerini yerine getiriyorlardı. Ve aynen şimdiki gibi, orada şeytan taşlıyorlardı.

Şu aşağıdaki ise yunanlıların aşk tanrıçası Aphrodite'in kara taşı:

Kaynak: http://imca.repetti....A-Insights4.htm

Aşağıdaki ise, Ay tanrıçası Kıb-el-le'nin, yani gerçek Kıble'nin kara taşı:

post-2241-126309156255_thumb.jpg

Yukarıdaki resimdeki, kıble'nin elinde bulunan taş; mermerden yapıldığı için kara gözükmüyor fakat Ay tanrıçası Kıble'nin gerçekte öyle bir taşı vardı ve tıpkı Kabe'deki put gibi kara idi. Onun kara taşı kayıp yada çalındı. Söylentilere göre, Roma imparatorluğu zamanında, Roma şehrine götürüldü. Yine bir rivayete göre şu anda Vatikan'da saklanıyor. Hatta Kıbele'nin kara taşının çalınarak Kabe'ye götürüldüğü ve o kara taşın oradaki taş olduğu dahi söyleniyor. Fakat Kıble'nin kara taşı her nerede olursa olsun, onun bir kara taşı vardı.

http://en.wikipedia.org/wiki/Cybele

Kıbele inanırları, o kara taşın etrafında dönerek hac vazifelerini yerine getirirlerdi. O zamanki inanışa göre, Tanrıça Kıble ve tanrı Attis birbirlerine aşık oldular fakat kavuşamadılar. Bunun üzüntüsünden, tanrı Attis kendi cinsel organını keserek erkekliğini bitirdi ve bu sırada kan kaybından öldü. Kıbele yüzyıllar boyunca üzüntüsünden gözyaşı döktü. Bunun üzerine bazı dindar kişiler Kıbele ayinleri esnasında hüzünlenerek kendi cinsel organlarını kesme yoluyla mahtem tuttular. Bunu yapanlar, Kıbele rahipleri, yani gallos oldular ve saygı duyuldular. Ve sonunda Kıble'nin döktüğü göz yaşları tanrı Attis'i diriltti ve bu adet kalktı. İşte İslamdaki sunnetin kökeni de buradandır. Maksat Kıble'nin yas'ına ortak olmaktır.

Not: Gerçek Kıble, gerçekten de sevilesi bir tanrı idi. Ve gelmiş geçmiş tüm tanrılar arasında hiç bir tanrı onun kadar sevilmemiştir. İnsanlık ona çok şey borçludur. Çünkü o erkekleştirilmiş sahte Kıble olan Allah ve benzeri tanrılar gibi savaşmayı ve kavgayı değil, sevmeyi aşıladı.

Tanrıça Kıbele'nin dininde çok fazla tapınak yoktur. Çünkü her nerede olurlarsa olsunlar, Kıble'ye yönelerek selama durmak vardır. Matthew Bunson'un "A dictionary of the Roman Empire" kitabında, bu rituellerin bir kısmını bulabilirsiniz.

Dua ederken elleri avuçları yukarı doğru açmanın kökeni de Ay tanrıçalarının dinlerindendir. Ay'ın ışığına nur denirdi. Avuçlar açık ve yukarıya bakacak şekilde dua edilirdi ki; avuçların içi Ay'dan gelen nur ile dolsun. Sonra da avuçlarda toplanan nur, yüze sürülür. Yani nur ile yüz yıkayıp, günahlardan arınmak.

http://www.ateistfor...=notamatik&st=0

Link to post
Sitelerde Paylaş

he valla okursun üniversite bitirirsin hatta vali bile olursun ama ADAM olamazsin.

Olsan olsan ( il olmadan önceki )yalavoya kaymakam olursun....

Bir karar verin dostum. Vali mi olurum kaymakam mı?

Hem ben kötü bir şey söylemedim ki, oha olur dedim.

O ha. yani o mu?

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

allahın çocuklarına kadar forumda bilgiler mevcut. araştırma yap biraz.

bu arada hu dan allah türetene süpriz hediyelerim var.

"Hu", Arapça "O" anlamına gelen ve tarikatlarda kullanılan bir ifadedir.. birşey türetmeye gerek yoktur..anlam açıktır.. etimolojik kökenini tartışacak değiliz artık..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...