Jump to content

Ağlamanın bilimsel açıklaması nedir?


Recommended Posts

Anneliğin nörobiyolojisine birazcık bakıldığında, ağlamak da dahil olmak üzere bebekle anne arasında kurulan ilişkinin ve ilişki için kullanılan araçların ne olduğu anlaşılıyor.

Annenin bebekle yakından ilgilenmesini sağlamak için ortaya çıkan faktörlerden sadece biridir ağlamak. Bebek ağlayarak dikkati üzerine çeker ve ihtiyaçları karşılanır. Anne birazcık savsaklıyor veya geç kalıyorsa çığlıklarla ağlar.

Hemen her şey annenin bebekle yakından ilgilenmesini, çok temel duygusal bağlar kurmasını zorunlu hale getirmek üzere oluşmuş. Çünkü bütün ihtiyaçları iyi biçimde karşılanmış bebekler hayatta kalacak, güçlü ve sağlıklı olacak ve tür devam edecektir.

Hacı kadınların erkeklere göre daha fazla ağlamasının da bir mit olduğunu söylemiş. Ben öyle düşünmüyorum.

Kadınlar, belki de annelik nedeniyle doğa tarafından donatıldıkları özellikleriyle doğru orantılı olarak duyguları paylaşma konusunda erkeklerden daha başarılı. Ağlamak aynı zamanda bir tür savunma. Savunmasızlığın dışa vurulması ve durumu ifade etmenin sağladığı bir tür güven. Erkeklerin ağlamasının hoş karşılanmamasının nedenlerinden biri de bu çünkü erkeğin savunmasız görünmesi ihtiyaç duyulan güveni oldukça zedeliyor.

Bir kurama göre de, kadınların erkeklerden daha fazla ağlamalarının nedeni prolaktin hormunu. Hamileyken, bebeği emzirirken, menstruasyon içindeyken ve stres altındayken prolaktinin yükseldiği gözlemlenmiş. Prolaktinin endokrin sistemi etkilediği ve kadının ağlama eğiliminde olduğu düşünülüyor. Ama tabii kesin bir bulgu yok.

Ağlamak mutlaka çok önemli avantajlar sağlamış ki bugün hala hüngür hüngür ağlıyoruz...

En çok da bebekler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Rol yapıp ağlayan kendisini daha önce ağlatan bir anıyı yaşıyor.

Başka türlü gözyaşı dökülmez.Gözyaşı bezini istemli olarak çalıştıramazsınız. Denemesi bedava. Kendinizde deneyin.

Bu kalbinizi yavaşlatmak gibi, ya da midenin asit salgılamasını istemli olarak azaltıp çoğaltmanız gibi birşey.

hacı maalesef bu söylediklerine katılamıyorum çünkü istediğim zaman ağlayabiliyorum ki bunu da kötü bir anımı hatırlayarak yapmıyorum,sadece moda giriyorum ve oluyor..kalp yavaşlatmak ise sıradan bir insanın yapabilceği bir şey değil ama bildiğim kadarıyla uzakdoğulu bazı kömünitelerde(cemaat demek istemedim,dini topluluklar diyelim) metabolizma,nabız,kalp malp vs yavaşlatılabiliyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı maalesef bu söylediklerine katılamıyorum çünkü istediğim zaman ağlayabiliyorum ki bunu da kötü bir anımı hatırlayarak yapmıyorum,sadece moda giriyorum ve oluyor..kalp yavaşlatmak ise sıradan bir insanın yapabilceği bir şey değil ama bildiğim kadarıyla uzakdoğulu bazı kömünitelerde(cemaat demek istemedim,dini topluluklar diyelim) metabolizma,nabız,kalp malp vs yavaşlatılabiliyor

Sen bir istisnası o zaman.

Kalplerini yavaşlatanları olduğu söyleniyor. Onlarda bir istisna.. Tabii daha çok palavra..

Bu arada moduna girmeden ağlayabiliyor musun?

Moduna girmek demek, duygusal olarak kendini hazırlamak demektir.

Yani sinir sistemini o şekilde modifiye ediyorsun ki, beyin lakrimal beze uyarı göndererek onu stimüle ediyor.

Lakrimal bez istemli çalışmaz. Bir uyarıya gereksinimi vardır. O uyarı da çoğu kere beyinden kaynak alan duygulardır.

Göze bir çöpün kaçması ve tozlu rüzgarlar da aynı etkiyi yaparlar.

Kalbini kimse yavaşlatamaz. İnanma ona..

Ve sen de moduna girmeden ağlayamazsın..

Yalnız şu olabilir.. sen diğerlerinden daha kolay moduna girebilirsin.

Sana artist olmanı tavsiye ediyorum. Acıklı rolleri iyi oynarsın..

Kimse bağırsaklarını daha hızlı çalıştıramaz veya durduramaz.

Kimse yalnız düşünce ile salyasını artıramaz.

Kimse idar yapmayı önleyemez. Ve daha binlerce şey.. yapamaz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her türlü insansal etkinlik evrim ve biyoloji ile açıklanabilir ve açıklanmalıdır.

Çünkü insanın her özelliği kendisine başka bir hayvan türünden intikal etmiştir.

Yalnız insana özgü özellikler yoktur. İnsan kendisinden önce gelenllerin devam olan bir diğer hayvan türüdür.

Demek istediğim açıklanmasın değil zaten. Örnek vermek gerekirse, ben hocama "güzelliğin evrimsel kökenine" ilişkin sorular sormuştum. ve örnek olarak gene bu desmond morris'in çıplak maymun kitabından bahsetmiştim. oradan bir örnek verdim, dedim ki;

Kitaba göre yuvarlak kalçalı kadınların kalça kemikleri daha geniş olduğundan, daha iyi doğum yapabilir-miş. Bu sebeple bize de yuvarlak kalçalı kadınlar daha çekici gelir-miş.

Hoca'nın da dediği aynen şudur,

"Sosyal bilimler dururken bu tip olayları biyoloji açıklamak, yaratılışçıların yaptıklarından farksızdır. Çünkü bu örneğini test etme şansımız yok. O yüzden Desmond Morris gibi, hatta Dawkins'in de Gen Bencildir kitabında yaptığı gibi, sosyolojik olayların nihai açıklaması olarak biyolojik açıklamalar aramak pek de sağlam değildir. Ayakları yere basmaz."

***

O hoca sosyobiyoloji diye bir bilim dalını duymamış sanırım.

Biraz "Edward O. Wilson" adlı yazarı okumanı tavsiye ederim.

Hocanın adını söylemeyeceğim ama söylesem bu sözünden dolayı utanırdın :)

Birde E.O.Wilson-doğanın gizli bahçesi kitabından bahsediyorsan okudum. Onun dışında çevrilmiş kitabı varsa linkini atarsan sevinirim, okurum.

***

IFeelGood güzel açıklamış, teşekkürler.

tarihinde UluCuvcuv tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek istediğim açıklanmasın değil zaten. Örnek vermek gerekirse, ben hocama "güzelliğin evrimsel kökenine" ilişkin sorular sormuştum. ve örnek olarak gene bu desmond morris'in çıplak maymun kitabından bahsetmiştim. oradan bir örnek verdim, dedim ki;

Kitaba göre yuvarlak kalçalı kadınların kalça kemikleri daha geniş olduğundan, daha iyi doğum yapabilir-miş. Bu sebeple bize de yuvarlak kalçalı kadınlar daha çekici gelir-miş.

Hoca'nın da dediği aynen şudur,

"Sosyal bilimler dururken bu tip olayları biyoloji açıklamak, yaratılışçıların yaptıklarından farksızdır. Çünkü bu örneğini test etme şansımız yok. O yüzden Desmond Morris gibi, hatta Dawkins'in de Gen Bencildir kitabında yaptığı gibi, sosyolojik olayların nihai açıklaması olarak biyolojik açıklamalar aramak pek de sağlam değildir. Ayakları yere basmaz."

***

Hocanın adını söylemeyeceğim ama söylesem bu sözünden dolayı utanırdın :)

Birde E.O.Wilson-doğanın gizli bahçesi kitabından bahsediyorsan okudum. Onun dışında çevrilmiş kitabı varsa linkini atarsan sevinirim, okurum.

***

IFeelGood güzel açıklamış, teşekkürler.

Hocanın bu konudaki düşüncelerini senin buraya doğru yansıtmadığını ben de tahmin ettim zaten. Hocanla aranızda kısa bir konuşma geçmiş.

Onunla hocanı değerlendirmek çok yanlış olur. Hocanın kabahati yok. Bu iletilerle sen onu bize yanlış veya eksik tanıtıyorsun.

Sorun hoca değil.. Sorun adı geçen konulara mantıklı bir açıklama getirmek.

Bu da kolay olmayabilir. Ve her zaman tartışmalı olacaktır. Bilimin doğası budur.

Bunların hepsi teorilerden ibarettirler. Diğer teorilerden farkı bilimsel olmaları ve bazı sağlam gözlemlere ve bulgulara dayanmalarıdır.

Kimse ben daha doğruyum diye dayatmasın yani.. Kimse daha doğru değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Hoca'nın da dediği aynen şudur,

"Sosyal bilimler dururken bu tip olayları biyoloji açıklamak, yaratılışçıların yaptıklarından farksızdır. Çünkü bu örneğini test etme şansımız yok. O yüzden Desmond Morris gibi, hatta Dawkins'in de Gen Bencildir kitabında yaptığı gibi, sosyolojik olayların nihai açıklaması olarak biyolojik açıklamalar aramak pek de sağlam değildir. Ayakları yere basmaz."

Yahu nasıl test etme şansımız yok? Cinsel seçim üzerine bir dolu "deney/gözlem" yapılmıştır ve ortada tutarsızlık içeren hiçbir durum yoktur. Sosyal konuların temelinde "gen" vardır, davranışın büyük ölçüde temeli budur. Yalnız "çevre" konusunu göz ardı etmemek gerek ancak ikisi arasındaki baskın taraf gendir.

Sosyobiyolojinin ayakları pekâlâ yere sağlam basar. Yoksa teisterin "fıtrat" kavramını tavsiye ederim o hocana.

Hocanın adını söylemeyeceğim ama söylesem bu sözünden dolayı utanırdın :)

Benim utanılacak hiçbir yanım yok. Öğretmen diye bir kişiye saygı gösterme zorunluluğum da yok. Adını söyle iletişime geçer yüzüne söylerim, "siz sosyobiyoloji diye bir bilim dalını duymadınız mı" diye.

tarihinde Bilgin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...