Jump to content

Defolu bilinçlere neden ayrıcalık tanımamalıyız...


Recommended Posts

Gelelim Dawkins'in scalasına

Hatırlayacaksınız dawkins amcamın

7 değerden oluşan bir scalası vardı (Tanrı yanılgısı kitabında)

Bir uçta Diğer uçta

Tanrıya %100 inanırım 1----2----3----4----5----6-----7 Tanrının yokluğuna %100 inanırım

Şimdi bu scalada agnostikleri nereye koyacağız? Tam ortaya 4 numaraya mı?

Yoksa 6 numaraya mı?

Burada agnostikler kesinlikle 6 numaradır. 4 numara diyen gitsin bir çay demlesin.

Peki ya pozitif ateistler?

7 numara diyenler lütfen başını iki elinin arasına alsın, ben ne yapıyorum diye bir düşünsün. Bu bağnazlıktır, bu cahilliktir, bu iman etmektir. Ve eğer birisi 7 numara olduğunu söylüyorsa hiç gidip "ateizm dindir" diyen müslümanlara kızmasın.

Bir Pozitif Ateist olarak bende dawkins amcama katılıyor ve şöyle diyorum.

Ben kesinlikle 7 numaraya meyilli, 6 numarayım.

Umarım verdiğim örnekler eğilip bükülüp yanlış yorumlanmaz. Tamamen anlatımı güçlendirmek adına soyutladım.

Ulucuvcuva teşekkür edelim, verdiği örnekler son derece yerinde, agnostik yorumun doğru algılanmadığından şikayet eder dururum, Ulucuvcuv'un etrafında agnostik bir çok kişi varmış,belki de ihtiyatlı yaklaşımını sağlayan budur. Tekrar teşekkür ederim.

Alıntıda kalın yaptığım yere kesinlikle katılıyorum. Keskin,eğilmeyen her görüş çürümeye mahkumdur. 7 numaranın faşisst yada yobaz olmaktan bir farkı yok.Bunun yanında agnostik yaklaşımı da sadece Tanrı bazına indirgeyemeyiz. Biz böyle deyince " uçan fil varmıdır" gibi absürd sorular geliyor. Absürd olmayan bir örnekle gidelim. İfeelgood yukarda demişki "büyüye inanan atesitler gördüm". Hiç bir strong ateist büyüye inanmaz,doğru mu? Doğru. Ama agnostik yaklaşım temkinli davranır. Yüzyıllardır hemen hemen her kültürde olan bu olguyu kesin olarak reddetmez. Belki beyinin yada evrenin enerjisinin doğru kullanımıyla büyü dediğimiz hadise meydana geliyor? Ya da belki sadece hurafeden ibaret. Ama bugün kesin olarak büyü reddedilebilirmi? Kendisine 7 numara diyen arkadaşlar yarın öbür gün, büyü ispatlanırsa ne yapacaklar?

Teistlerle farkımıza gelince. Ben dinleri,cennet cehennem gibi kavramların da olabilmesini reddediyorum. Uçan filin olamayacağını bildiğim gibi bunların da olamayacağını biliyorum. Bu yüzden ateist bakış yada kendisini 7 numara olarak gören arkadaşların söylediği gibi dünya için bir tehlike oluşturmuyoruz. Rahat olsunlar:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 110
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bir uçta Diğer uçta

Tanrıya %100 inanırım 1----2----3----4----5----6-----7 Tanrının yokluğuna %100 inanırım

Bu skala inanç skalasıdır.

Tanrının yokluğu bir inanç değildir.

Olması gerekenin olmaıs gerektiği gibi algılanmasıdır.

Bu skalaya göre 7 de dahil hiç biri açık bilinç değildir.

Senin el sinirlerin çalışmıyor diye bir soğuk merme yüzeye dokununca millete "hani neresi soğuk?" "öyle şey olur mu?" "niye soğuk olmayan şeye soğuk diyorsun?" vs diye ortalığı yıkamazsın.

Ben de bu başlıkta onu diyorum zaten.

DEFOLU.

Arızalı yani.

Olmayanı ummak

Olmayana ihtimaller atamak

Olmayana bilinemez demek

Ne kadar türevi varsa arızadır.

Tanrı denilen kavramın kendisi arızadır.

Ayrıca agnostikler de müslümanlar gibi işlerine geldiğini yontan tiplerdir.

Tanrı kavramını gündemlerine taşırlar, ama tutup da scientology'den, mormonlara kadar bir sürü saçmalığı reddederler.

Agnostisizm sanrısında süpermen ve örümcek adamın bile gündemi ve yeri vardır.

tarihinde Ateist Bakış tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ulucuvcuva teşekkür edelim, verdiği örnekler son derece yerinde, agnostik yorumun doğru algılanmadığından şikayet eder dururum, Ulucuvcuv'un etrafında agnostik bir çok kişi varmış,belki de ihtiyatlı yaklaşımını sağlayan budur. Tekrar teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim.

Yüzyıllardır hemen hemen her kültürde olan bu olguyu kesin olarak reddetmez. Belki beyinin yada evrenin enerjisinin doğru kullanımıyla büyü dediğimiz hadise meydana geliyor? Ya da belki sadece hurafeden ibaret. Ama bugün kesin olarak büyü reddedilebilirmi? Kendisine 7 numara diyen arkadaşlar yarın öbür gün, büyü ispatlanırsa ne yapacaklar?

Şimdi olaya böyle bakmak biraz sakat mantık oluyor.

Büyü test edilebilir. Çıkarsın dersin ki arkadaşım yap büyünü bizde gözlemleyelim sonuçlarını. ve sonuç gün gibi ortadadır. böyle bir ihtimale açık kapı bırakmaktan bahsetmiyorum ben.

Büyü kesinlikle yoktur diyebiliyorum.

Ayrıca enerjinin doğru kullanılması, beyin gücü vs mistik konuları da kati bir şekilde kabul etmiyorum.

Çünkü bunları gözlemleyebiliriz. Misal Uri Haller star tv'de sinan çetin'le beraber kaşık büküyordu falan fişman. Bu beyin gücü falan değil, düpedüz şarlatanlık.

Nedenini merak edenler aramaya inansın;

bkz. James Randi

tarihinde UluCuvcuv tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi olaya böyle bakmak biraz sakat mantık oluyor.

Büyü test edilebilir. Çıkarsın dersin ki arkadaşım yap büyünü bizde gözlemleyelim sonuçlarını. ve sonuç gün gibi ortadadır. böyle bir ihtimale açık kapı bırakmaktan bahsetmiyorum ben.

Büyü kesinlikle yoktur diyebiliyorum.

Peki bunun bir sonu var mı? Öyle abuk sabuk bir iddiada bulunur ki karşındaki, sen aklı selim biriyken birden "olabilir, bilemeyiz ama bence yok" demek zorunda kalırsın. Klasik örnekle Spagetti Canavarı, zındık'ın örnek verdiği uçan fil, uzaydaki demlik vs.. Tanrı denen uyduruk kahramanın bütün bunlardan en küçük bir farkı yok.

Siz onu diğerlerinden ayrı tutuyorsunuz. Normal biri diğerleri için "tabii ki böyle bir şey olamaz, ne kadar komik" derken, Tanrı için daha temkinli konuşmak durumunda mı hissediyor?

Tanrı yok. Kesin olarak yok. Olmadığını görmek bilmek için alim olmak gerekmiyor. Bu çok basit, çok sıradan bir gerçek.

Bunu söylediğimde dünya ayağa kalktığı, kıyametler koptuğu, cinayetler işlendiği, katliamlar olduğu vs. vs. için bu basit gerçeği söylemekten çekinemeyeceğim doğrusu.

Bu akıl dışı iddia çok eski, değil mi? Çok ciddiye alınmış, binlerce yıldır insan yaşamı ne yazık ki o saçma dogma üzerinden şekillenmiş. Her an her yerde bu saçmalık..

Milyarlarca insan, milyarlarca kitap, milyarlarca akıl dışı sözde kanıt, bu dogmayı bilinçlere yerleştirmiş. İnançların kökenini biliyoruz. Tanrı, büyülerden cinlerden sonra türetilmiş zaten.

Onun saçma olduğunu herhangi bir nedenle anlayan kişinin net olarak bu gerçeği söylemesi neden "cehalet, bağnazlık, din" oluyor acaba? Bu bile teizmin binlerce yıldır bu akıl dışı iddiayı dikte etmesi, bilimin en orta yerine kadar girmeye teşebbüs etmesi hatta girmesi, tacizi, zorlaması vb. sonucu ağzınızdan dökülüyor.

Dawkins'in o skalası da beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Ben koyu ateist falan değilim. Bu noktada beni, ateizm de hiç ilgilendirmiyor. Bu tür derecelendirmeler yanlış. Az ateist, çok ateist, orta ateist, ılımlı ateist... sürer gider.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dawkins inanç scalası.

1) Koyu Teistler. Tanrının var olma olasılığı %100’dür. C.G.Jung’un sözleriyle “Ben

inanmam, bilirim.”

2) Son derece yüksek olasılık ama tam yüzde 100 değildir. Fiili teistler (gerçekten

teist olanlar). “Kesin olarak bilemem ama Tanrıya fazlasıyla inanırım ve onun

burada olduğunu varsayarak hayatımı sürdürürüm”.

3) Yüzde 50'den yüksek ama çok yüksek olmayanlar . Teknik açıdan agnostik ama

teizm meyilli. “Son derece şüphe duyarım ama Tanrıya inanmaya meyilliyim.”

4) Tam yüzde 50. Düpedüz tarafsız agnostik. “Tanrının varlığı ya da var olmaması

tam anlamıyla eşit olasılıktadır.”

5) Yüzde 50'den düşük ama çok düşük değil. Teknik açıdan agnostik ama ateizm

meyilli. “Tanrının olup olmadığını bilmem ama inançsız olmaya meyilliyim.”

6) Son derece düşük olasılık ama sıfır değil. Fiili ateist. “Kesin olarak bilemem ancak

Tanrının epey olanak dışı olduğunu düşünürüm ve burada olmadığını varsayarak

hayatımı sürdürürüm.”

7) Koyu ateist. “Tanrının olmadığını bilirim”, tıpkı Jung'un bir tanrının olduğunu

"bilirim" görüşü gibi.

tarihinde Protagoras tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistbakış;

Öncelikle yazdıklarını tamamlaman için;

Algılar araçlarlamı oluşturulabilir bunu ifade etmelisin. Örneğin cetvel ve göz olmadan

Objeler gerçekten varmı dokunmak bilimselliğe uygunluk düşünmek onların gerçekten var olduğunu kanıtlar mı?

Objeler gerçekten varsa soyut kavramlar yokmu?

Mesela ya algıladıkların gerçekte yoksa? Ya büyük bir oyunun içindeysen? Ölüncemi algılayacağız?

Yan odanda bir masa var olabilir? ancak masa olmayada bilir?

asla yoktur diyerek ateist;

aşağıdakilerden;

Olabilme ihtimali ile agnostik;

Masa ve oda benim ile sipinoza;

Ben masa ve odadan daha büyük bir şeyim içimde de oda ve masa var diyerek vahdeti vucut;

Bu hikaye, önemlisi süreçle deist;

masanın varlığını kabulle ile teist;

kıyaslarsam ateistin algısı en bozuk olandır,

çünkü

ben beyaza mor diyene algısı bozuk diyorum, diyorsun oysa beyaz diye bir şey olmadığı varolan hiç bir beyazın başka beyazla aynı olmadığı bir gerçeklikte beyaz oluşturma işini yapıyorsun.

Hiç bir kare olmadığı halde kare kavramını oluşturuyorsun.

Hiç bir %100 saf su olmadığı halde saf su var diyorsun.

Çünkü metaryalist düşünce dinamikleri ile bilinirlik ve tanımlama koymadan algılar oluşturulamaz. Virüsler bakteriler sınıflandırılmak zorunda oysa hiç bir virüs ötekinin aynı değildir. O zaman aynı olmayanı aynı görmek nasıl doğru bir algı olsun ki?

Sipinozacılara voltrancılar diyebilirsin ancak ayrıntıya inen ve var olmayı düşünenler; var olduğunu ancak başkalarının var olamıyacağını düşünenlerden daha algıları-antanleri açıktır.

Sorun şu ki; Düşünüyorsan varmısın? Ya yoksan? Ya gerçek değilsen? Ya algıladıklarının hiç biri başka bir gerçeklikte hayal ürünü ise? Ya algı bir aldatmanın bir saplantı-bağlılık-sadakati ise? Belkide bütün algıların kapanınca bu hayalden çıkacaksın.

Söylesene sen sevgiliyi ne ile algıladın? Sevgili için hiç, onu araştırmasaydık ondan şüphe duymasaydık, böyle gelişirmiydi diye sordun mu? 15 yaşındaki bir genç severken Froud okuyupmu sevmeli? Ve veya eğerlerle aşık olan biri varmı? Sevgide sevgililerin yaptıklarıda nasıl saçma değilmi? İnsan Sevgilinin gittiği trenin peşinden koşmadıkça sevginin ne önemi var ki.

Bu skala inanç skalasıdır.

Tanrının yokluğu bir inanç değildir.

Olması gerekenin olmaıs gerektiği gibi algılanmasıdır.

Bu skalaya göre 7 de dahil hiç biri açık bilinç değildir.

Senin el sinirlerin çalışmıyor diye bir soğuk merme yüzeye dokununca millete "hani neresi soğuk?" "öyle şey olur mu?" "niye soğuk olmayan şeye soğuk diyorsun?" vs diye ortalığı yıkamazsın.

Ben de bu başlıkta onu diyorum zaten.

DEFOLU.

Arızalı yani.

Olmayanı ummak

Olmayana ihtimaller atamak

Olmayana bilinemez demek

Ne kadar türevi varsa arızadır.

Tanrı denilen kavramın kendisi arızadır.

Ayrıca agnostikler de müslümanlar gibi işlerine geldiğini yontan tiplerdir.

Tanrı kavramını gündemlerine taşırlar, ama tutup da scientology'den, mormonlara kadar bir sürü saçmalığı reddederler.

Agnostisizm sanrısında süpermen ve örümcek adamın bile gündemi ve yeri vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistbakış;

Öncelikle yazdıklarını tamamlaman için;

Algılar araçlarlamı oluşturulabilir bunu ifade etmelisin. Örneğin cetvel ve göz olmadan

Objeler gerçekten varmı dokunmak bilimselliğe uygunluk düşünmek onların gerçekten var olduğunu kanıtlar mı?

Objeler gerçekten varsa soyut kavramlar yokmu?

Mesela ya algıladıkların gerçekte yoksa? Ya büyük bir oyunun içindeysen? Ölüncemi algılayacağız?

Yan odanda bir masa var olabilir? ancak masa olmayada bilir?

asla yoktur diyerek ateist;

aşağıdakilerden;

Olabilme ihtimali ile agnostik;

Masa ve oda benim ile sipinoza;

Ben masa ve odadan daha büyük bir şeyim içimde de oda ve masa var diyerek vahdeti vucut;

Bu hikaye, önemlisi süreçle deist;

masanın varlığını kabulle ile teist;

kıyaslarsam ateistin algısı en bozuk olandır,

çünkü

ben beyaza mor diyene algısı bozuk diyorum, diyorsun oysa beyaz diye bir şey olmadığı varolan hiç bir beyazın başka beyazla aynı olmadığı bir gerçeklikte beyaz oluşturma işini yapıyorsun.

Hiç bir kare olmadığı halde kare kavramını oluşturuyorsun.

Hiç bir %100 saf su olmadığı halde saf su var diyorsun.

Çünkü metaryalist düşünce dinamikleri ile bilinirlik ve tanımlama koymadan algılar oluşturulamaz. Virüsler bakteriler sınıflandırılmak zorunda oysa hiç bir virüs ötekinin aynı değildir. O zaman aynı olmayanı aynı görmek nasıl doğru bir algı olsun ki?

Sipinozacılara voltrancılar diyebilirsin ancak ayrıntıya inen ve var olmayı düşünenler; var olduğunu ancak başkalarının var olamıyacağını düşünenlerden daha algıları-antanleri açıktır.

Sorun şu ki; Düşünüyorsan varmısın? Ya yoksan? Ya gerçek değilsen? Ya algıladıklarının hiç biri başka bir gerçeklikte hayal ürünü ise? Ya algı bir aldatmanın bir saplantı-bağlılık-sadakati ise? Belkide bütün algıların kapanınca bu hayalden çıkacaksın.

Söylesene sen sevgiliyi ne ile algıladın? Sevgili için hiç, onu araştırmasaydık ondan şüphe duymasaydık, böyle gelişirmiydi diye sordun mu? 15 yaşındaki bir genç severken Froud okuyupmu sevmeli? Ve veya eğerlerle aşık olan biri varmı? Sevgide sevgililerin yaptıklarıda nasıl saçma değilmi? İnsan Sevgilinin gittiği trenin peşinden koşmadıkça sevginin ne önemi var ki.

Senin dilinden konuşalım.

O da olur.

Bak şimdi.

Senin kastettiğin gibi bir oyun düzlemi.

"Aslında böyleyken esasında şöyle" diye bir davranışı benimsemiş madde veya enerji yok hiçbir yerde.

Diyorsun ya ya öyle değilse?

Ya masa yoksa vb gibi..

İşte bunu yapan etrafta hiçbir obje yok.

Kandıran şaşırtan saklanıp bebek oyunu oynarmışcasına "Ce" diye birden ortaya çıkıp zıpırlık yapan ne bir madde ne de bir enerji var.

Bunu yapan tek koordinat, çevresel etkenlerle kafasındaki kompleksliği artırıp hem kendine hem başka şeylere kendi farkındalığını, isteğine bağlı olarak yönlendirebilen "insan".

Yoksa masa masadır.

Masanın milyar yıllarla sorunu yok.

Göktaşının yok.

Onlar ben buyum diyorlar.

Madde ve enerji biz buyuz diyor.

Sorun insanın hastalıklı algısından dolayı onlara "Hayır siz bu değilsiniz" demesi.

Madde ve enerji biz buyuz demeseydi sen nasıl kararlılığını koyuyabilen bağımsız bir koordinat olacaktın?

Baksana duyu organlarına, beynine.

Hepsi şartlara göre gelişmiş.

Ben buyum diyen şartlara göre.

Kısacası yukarıda saydıkların insanın sanrısının bir ürünü.

Aslında olmadığı gibi görünmeye ve göstermeye çalışan tek şey insan.

(Biraz kafayı patlat da düşün, yalanı düşün, istisnasız herkes bir şekilde kullanıyor değil mi? Mevcut durumu algıladığında değiştiriyor değil mi? :) işte bunları düşündüğünde belki farkına varırsın.)

Madde yalan söylemez.

Duyuların yalan söylemez.

Tek yalan söyleyen insanın bilinci.

O da kendine :)

Maddeyi de yalancı şahit tutuyor.

tarihinde Ateist Bakış tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistbakış;

Öncelikle yazdıklarını tamamlaman için;

Algılar araçlarlamı oluşturulabilir bunu ifade etmelisin. Örneğin cetvel ve göz olmadan

Objeler gerçekten varmı dokunmak bilimselliğe uygunluk düşünmek onların gerçekten var olduğunu kanıtlar mı?

Objeler gerçekten varsa soyut kavramlar yokmu?

Mesela ya algıladıkların gerçekte yoksa? Ya büyük bir oyunun içindeysen? Ölüncemi algılayacağız?

Yan odanda bir masa var olabilir? ancak masa olmayada bilir?

asla yoktur diyerek ateist;

aşağıdakilerden;

Olabilme ihtimali ile agnostik;

Masa ve oda benim ile sipinoza;

Ben masa ve odadan daha büyük bir şeyim içimde de oda ve masa var diyerek vahdeti vucut;

Bu hikaye, önemlisi süreçle deist;

masanın varlığını kabulle ile teist;

kıyaslarsam ateistin algısı en bozuk olandır,

çünkü

ben beyaza mor diyene algısı bozuk diyorum, diyorsun oysa beyaz diye bir şey olmadığı varolan hiç bir beyazın başka beyazla aynı olmadığı bir gerçeklikte beyaz oluşturma işini yapıyorsun.

Hiç bir kare olmadığı halde kare kavramını oluşturuyorsun.

Hiç bir %100 saf su olmadığı halde saf su var diyorsun.

Çünkü metaryalist düşünce dinamikleri ile bilinirlik ve tanımlama koymadan algılar oluşturulamaz. Virüsler bakteriler sınıflandırılmak zorunda oysa hiç bir virüs ötekinin aynı değildir. O zaman aynı olmayanı aynı görmek nasıl doğru bir algı olsun ki?

Sipinozacılara voltrancılar diyebilirsin ancak ayrıntıya inen ve var olmayı düşünenler; var olduğunu ancak başkalarının var olamıyacağını düşünenlerden daha algıları-antanleri açıktır.

Sorun şu ki; Düşünüyorsan varmısın? Ya yoksan? Ya gerçek değilsen? Ya algıladıklarının hiç biri başka bir gerçeklikte hayal ürünü ise? Ya algı bir aldatmanın bir saplantı-bağlılık-sadakati ise? Belkide bütün algıların kapanınca bu hayalden çıkacaksın.

Söylesene sen sevgiliyi ne ile algıladın? Sevgili için hiç, onu araştırmasaydık ondan şüphe duymasaydık, böyle gelişirmiydi diye sordun mu? 15 yaşındaki bir genç severken Froud okuyupmu sevmeli? Ve veya eğerlerle aşık olan biri varmı? Sevgide sevgililerin yaptıklarıda nasıl saçma değilmi? İnsan Sevgilinin gittiği trenin peşinden koşmadıkça sevginin ne önemi var ki.

İyide sayın osarıcı yan odada bir masa var olabilir zannı üzerinden yan odada masa yok kabul eden ateist dışında herkesi haklı görmüşsün.

Diyelimki hiç bilmediğin bir yerde biri sana geldi hiç girmediğin yan odadaki masaya yemek hazırla akşam misafirler gelecek dedi. Sen yan odaya daha önce hiç girmedin.

Gidip bir bakarsın masa gerçekten varmı yokmu bir tanemi masa var bir kaç tanaemi masanın ayağı kırıkmı yanında sandelye mi var yoksa içerde bir dobermanmı var yoksa iki tane hurimi var yoksa bir ejderhamı var. Gidip görmeden bilemessin

Baktın kapıyı zorladın açılmadı açmak istersin sana odada masa var diyen kişi şimdi buraya giremessin derse işkilenirsin bütün bunların sonunda yan odada masa olduğunua dair bir kanıt göremessen artık masayı yok kabul eder oraya yemek hazırlamaktan vazgeçersin. Çünkü sana orda masa var diyen masayı gösterememiştir.

tarihinde Protagoras tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Örneğin zem zem suyunu ele alalım;

Adam diyorki ben hacca gittim ve bu zemzem suyu al iç.

hımm Nasıl oluyor ki diğer suları acaba Allah yaratmadımı? Bu suyu içersek değer kazanıcağız ama her gün içtiğimiz diyer suları içince değer kazanamıyacağız.

İşte bu bakış açısı ile müslüman maddede algısını bozmuştur. Esasen bu suyun kutsallığına inanması ile helvadan yapılan bir objenin kutsallığına inanamak birbirinin aynısıdır.

Şimdi bir ateist için evrimi ele alalım;

Adam diyorki evrim ile oluştuk bu yüzden Tanrı yoktur.

hımm Nasıl oluyorda Tanrının yokluğunu Evrime ağladın? Evrim aklımıza yatınca pozitif ateist ama yatmazsa negatif atistmi olacaktık?

Ateist olmak için metaryalist olmak veya evrimi anlamak mı gerekiyor? Mesela evrime inan ve metarylizm ile temllenmiş müslüman varsa o zaman ateistlik metaryalizm ve evrim değilde varlık açısından başka sorgular gerekiyor.

Gördüğün üzere her kavram ve sosyal bakış kendi doğrularını ve algılarını oluşturuyor. Doğru ve yalnış veya tek doğrular o kavramın ön kabulü ile mümkün. Bu durumda Tanrı yoktur ön kabulüne göre yani masa yoktur ön kabulüne göre algılar var.

Ama problem şurda bir molekülün tayini için referans gerekir. Bir cetvel olması için önceden birinin milimetreyi oluşturması gerekir. gerçekte asla 1 mm yoktur. Esasen hiçbir şey ölçülemez. Dünyada hiç bir şey diğerinin aynısı değildir. Hiç bir anda da bir şey kendisinin başka bir anda aynısıda değildir. Buna göre metaryal algı hiçbir zaman gerçek algı değildir.

Ancak voltran hayali gibi objelerin tarafımızca kurgusu metaryal kurallara bağımlı olmadığı için tek doğru kuralı yoktur. Bir şey aynı anda kurguda birden fazla doğruya sahip olabilir. Bu sebeple picassonun tablosunun bana çağrıştırdığı en vahşi duygularım yanında başkasının hissizliği benim duygularımı benim içinde saçma yapamaz.

Bu sebeplerle ateist kendini tümevarıma (metaryal nedensellikle) dayandıryorsa oluşturduğu her algı hatalı; Teist ise tümdengelime (ön kabullerin nedenleriyle) dayandırıyorsa oluşturduğu her algı doğrudur.

Senin dilinden konuşalım.

O da olur.

Bak şimdi.

Senin kastettiğin gibi bir oyun düzlemi.

"Aslında böyleyken esasında şöyle" diye bir davranışı benimsemiş madde veya enerji yok hiçbir yerde.

Diyorsun ya ya öyle değilse?

Ya masa yoksa vb gibi..

İşte bunu yapan etrafta hiçbir obje yok.

Kandıran şaşırtan saklanıp bebek oyunu oynarmışcasına "Ce" diye birden ortaya çıkıp zıpırlık yapan ne bir madde ne de bir enerji var.

Bunu yapan tek koordinat, çevresel etkenlerle kafasındaki kompleksliği artırıp hem kendine hem başka şeylere kendi farkındalığını, isteğine bağlı olarak yönlendirebilen "insan".

Yoksa masa masadır.

Masanın milyar yıllarla sorunu yok.

Göktaşının yok.

Onlar ben buyum diyorlar.

Madde ve enerji biz buyuz diyor.

Sorun insanın hastalıklı algısından dolayı onlara "Hayır siz bu değilsiniz" demesi.

Madde ve enerji biz buyuz demeseydi sen nasıl kararlılığını koyuyabilen bağımsız bir koordinat olacaktın?

Baksana duyu organlarına, beynine.

Hepsi şartlara göre gelişmiş.

Ben buyum diyen şartlara göre.

Kısacası yukarıda saydıkların insanın sanrısının bir ürünü.

Aslında olmadığı gibi görünmeye ve göstermeye çalışan tek şey insan.

(Biraz kafayı patlat da düşün, yalanı düşün, istisnasız herkes bir şekilde kullanıyor değil mi? Mevcut durumu algıladığında değiştiriyor değil mi? :) işte bunları düşündüğünde belki farkına varırsın.)

Madde yalan söylemez.

Duyuların yalan söylemez.

Tek yalan söyleyen insanın bilinci.

O da kendine :)

Maddeyi de yalancı şahit tutuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz müslümanlar şöyle diyoruz;

Bir insanı başka bir insan iman ettiremez. Peygamberlerde dahil.

Cennet ve cehennem kavramına akıl erdiriyoruz.

Bu sebeple masa var diyen elçi, eğer onu gösteriyorsa o zaman elçi değildir.

O zaman bizim için Peygamber gösterirdi firavunda iman ederdi komple cennete giderdik.

bizim söylediklerimizi bir çok arkadaştan duymuşsundur...

Burada sorun şu ki Tanrı var/yok arasında bir çizgi kadar fark varken bu bir yolken; Tanrı varmı ile Tanrının Bir oğlu olabileceğini düşünebilmek arasında dağlar kadar fark vardır ve bu bir yol değil sapaktır.

İyide sayın osarıcı yan odada bir masa var olabilir zannı üzerinden yan odada masa yok kabul eden ateist dışında herkesi haklı görmüşsün.

Diyelimki hiç bilmediğin bir yerde biri sana geldi hiç girmediğin yan odadaki masaya yemek hazırla akşam misafirler gelecek dedi. Sen yan odaya daha önce hiç girmedin.

Gidip bir bakarsın masa gerçekten varmı yokmu bir tanemi masa var bir kaç tanaemi masanın ayağı kırıkmı yanında sandelye mi var yoksa içerde bir dobermanmı var yoksa iki tane hurimi var yoksa bir ejderhamı var. Gidip görmeden bilemessin

Baktın kapıyı zorladın açılmadı açmak istersin sana odada masa var diyen kişi şimdi buraya giremessin derse işkilenirsin bütün bunların sonunda yan odada masa olduğunua dair bir kanıt göremessen artık masayı yok kabul eder oraya yemek hazırlamaktan vazgeçersin. Çünkü sana orda masa var diyen masayı gösterememiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Örneğin zem zem suyunu ele alalım;

Adam diyorki ben hacca gittim ve bu zemzem suyu al iç.

hımm Nasıl oluyor ki diğer suları acaba Allah yaratmadımı? Bu suyu içersek değer kazanıcağız ama her gün içtiğimiz diyer suları içince değer kazanamıyacağız.

İşte bu bakış açısı ile müslüman maddede algısını bozmuştur. Esasen bu suyun kutsallığına inanması ile helvadan yapılan bir objenin kutsallığına inanamak birbirinin aynısıdır.

Şimdi bir ateist için evrimi ele alalım;

Adam diyorki evrim ile oluştuk bu yüzden Tanrı yoktur.

hımm Nasıl oluyorda Tanrının yokluğunu Evrime ağladın? Evrim aklımıza yatınca pozitif ateist ama yatmazsa negatif atistmi olacaktık?

Ateist olmak için metaryalist olmak veya evrimi anlamak mı gerekiyor? Mesela evrime inan ve metarylizm ile temllenmiş müslüman varsa o zaman ateistlik metaryalizm ve evrim değilde varlık açısından başka sorgular gerekiyor.

Gördüğün üzere her kavram ve sosyal bakış kendi doğrularını ve algılarını oluşturuyor. Doğru ve yalnış veya tek doğrular o kavramın ön kabulü ile mümkün. Bu durumda Tanrı yoktur ön kabulüne göre yani masa yoktur ön kabulüne göre algılar var.

Ama problem şurda bir molekülün tayini için referans gerekir. Bir cetvel olması için önceden birinin milimetreyi oluşturması gerekir. gerçekte asla 1 mm yoktur. Esasen hiçbir şey ölçülemez. Dünyada hiç bir şey diğerinin aynısı değildir. Hiç bir anda da bir şey kendisinin başka bir anda aynısıda değildir. Buna göre metaryal algı hiçbir zaman gerçek algı değildir.

Ancak voltran hayali gibi objelerin tarafımızca kurgusu metaryal kurallara bağımlı olmadığı için tek doğru kuralı yoktur. Bir şey aynı anda kurguda birden fazla doğruya sahip olabilir. Bu sebeple picassonun tablosunun bana çağrıştırdığı en vahşi duygularım yanında başkasının hissizliği benim duygularımı benim içinde saçma yapamaz.

Bu sebeplerle ateist kendini tümevarıma (metaryal nedensellikle) dayandıryorsa oluşturduğu her algı hatalı; Teist ise tümdengelime (ön kabullerin nedenleriyle) dayandırıyorsa oluşturduğu her algı doğrudur.

Ateizm bir kabul değildir.

Yanıldığınız nokta bu.

Güneş mesela.

Güneş ateistin önde gidenidir.

Dünya da öyle.

Güneşin dünyayı yörüngesinde tutması onun dünyayı o şekilde kabulüyle alakalı değil :)

Dünyanın güneş etrafında dönmesi de dünyanın güneşi seçmesi veya kabulü değildir.

tarihinde Ateist Bakış tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

osarici bana ''tanrı ateisttir'' demişti.

o da mı güneş ya da gök taşı gibi bir varlık o halde ? ateistbakış doğru söylüyor, güneş ya da göktaşı ateisttir.

hem şu yan odada masa var örneği. tanrı masa gibi ulaşabileceğimiz birşeyse evrende bir yerde mi ? oturuyor bir

köşede. (deist gibi örnek veriyorum)

inandığınız tanrı başka bir tanrının varlığını reddeden bir tanrının gerçek olduğuna da inanmış. Müslümansınız

çünkü, tek tanrının allah olduğuna inanıyorsunuz.

o halde sizin inandığınız tanrının da doğru söyleyip söylemediği meçhul. :)

tanrı örneğini verirken de algıladığın masadan, kapıdan örnek veriyorsun. ve tanrıyı bunlarla bir tutmuyorsun boyut

olarak, bu da ilginç birşey.( algılanabilir şeyleri tanrı dediğiniz varlığı

kanıtlamada örnek göstermek)

tarihinde CCR tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz müslümanlar şöyle diyoruz;

Bir insanı başka bir insan iman ettiremez. Peygamberlerde dahil.

Cennet ve cehennem kavramına akıl erdiriyoruz.

Bu sebeple masa var diyen elçi, eğer onu gösteriyorsa o zaman elçi değildir.

O zaman bizim için Peygamber gösterirdi firavunda iman ederdi komple cennete giderdik.

bizim söylediklerimizi bir çok arkadaştan duymuşsundur...

Burada sorun şu ki Tanrı var/yok arasında bir çizgi kadar fark varken bu bir yolken; Tanrı varmı ile Tanrının Bir oğlu olabileceğini düşünebilmek arasında dağlar kadar fark vardır ve bu bir yol değil sapaktır.

Aslında sorun şu ki madde gerçekdir defalarca defalarca test edilip onaylanmıştır. Onun dışındaki şeyler mana ruh ilah duygu vs olan şeylerin ise varlığına dair hiç bir kanıt yoktur ve defalarca yanlışlanmışlardır. Bunlar en fazla insan algısının kafasında oluşturduğu hayal dünyası düşünceleridir ve insanın bundan vazgeçmesi zor görünüyor.

İnsan olarak genelde bilgi boşluklarımıza tapıyoruz bunları tarihten geçmişten gelen mitlerle harmanlıyoruz. Deizmi bırakalım dinler üstünden gidelim tevrattan gelen yaratılış cennet ve cehennem şeytan paygamber mitleri son derece akla uymayan hikayeler. Hikayenin başı sakat zaten. Russele sormuşlar tanrı ile karşılasaydınız ona ne söylerdin "Daha fazla kanıt vermeliydin derdim demiş"

Burada akıl ve nakil arasında kalınırsa akla uymak evladır. Bu bir kere vicdanlı kafası çalışan bir tanrı yeterli yeterli kanıt vermeden yazı tura atar gibi iddaa oynar gibi insanların karar vermesini istemez. Bu karar vermenin bundan haberdar olmanın, arabın kılıç gücüne savaş yapmasına insaları öldürüp dini yaymasını bağlamaz.

Bir kere adaletli bir tanrı milyarlarca insan yaratıp onları hem dünyada sefil edip hem ahirette sonsuz ateşte yakmaz. Genelde inançlı insanlar helekide biraz rahatı yerinde ise başka kimseleri düşenmezler hep mana ararlar kendi işlerini yürütürler çünkü onlar bencildirler dünyaya hep kendi içlerinden kul olarak bakarlar bu açıdan dünya üstünde adaletsizlik yapan firavun vb insanlarla aynıdırlar.

Pozitif ateistler bu adeletsizlikleri gördükleri için sorgularlar isyan ederler. Kendi bedeninde olupla sürekli birşeye inanan mana yükleyen insanlarında bir kere olsun bundan sıyrılıp evrene dışarıdan bakmaları lazım derim.

tarihinde Protagoras tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bende ateizmi bir ön kabul olarak görmüyorum. Tanrı kavramı besin pramidi gibidir. Ateistlik ile teistlik aynı şeydir. Biri pramidin tepesinden bakıyor diğeri pramide çıkmaya çalışır. Sonuçta ters yönde, aynı yoldur. Düşmek bir ömre sığar ve zaman-mekan algısı algılanamayacak hızdadır. Bu yüzden siz sürekli müslümanlara algısı bozuk diyeceksiniz. Tırmanmaksa bir ömre sığmaz ve zaman - mekan algısı sorgulayıcı ve detaycıdır. Ateist bütün bilimi ve insanlık tarihini tamamladığında bir insan imanını bitirmiş olacaktır. Müslümanlarda sizi sürekli deterministlikle suçlayacak.

Güneş örneğide güzel oldu. Algıladığın güneş dünyayı yörüngesinde tutması güneşin kabulüyle değil. Şöyle bir kuram vardı. Kör doğan biri elma armudu elleyerek seçmeyi öğrenmiş olsun. Bir gün gözleri görmeye başlarsa ve karşısına bir elma birde armut koyarsak birbirlerini ayırabilir mi? Elmayı tanıyabilir mi? Dünyadaki canlıların hepsi dünya için ancak biz değiliz. Akıl ve hayal gücümümüzdeki sınır bizim sınırımız. Fiziki hayatta ise süpermen olamıyorsak bu bizim değil sanallığımızın kurallarından kaynaklanıyor. Sanallığımızın kurallarıda metaryal deterministik içinde güneş dünyayı değiştirebilecek algı ve canlılık içermezken (yada biz öyle zannediyoruz) Hayal gücümüzdeki güneş dünyayı değiştirebilecek algıya sahiptir. Çünkü aklımız ve haritaları fiziki dünyanın oluşturamayacağı birden fazla doğruları barındırıyor. Fiziki dünya yerçekimi ile her şeyi düşürebilirken aklımızın kurguları bizi uçurabilir. Biz bağlantımızın gerçek fiziki dünyamızın sanal olduğunu fark etmeyen varlıklarız.

Ateizm bir kabul değildir.

Yanıldığınız nokta bu.

Güneş mesela.

Güneş ateistin önde gidenidir.

Dünya da öyle.

Güneşin dünyayı yörüngesinde tutması onun dünyayı o şekilde kabulüyle alakalı değil :)

Dünyanın güneş etrafında dönmesi de dünyanın güneşi seçmesi veya kabulü değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki bunun bir sonu var mı? Öyle abuk sabuk bir iddiada bulunur ki karşındaki, sen aklı selim biriyken birden "olabilir, bilemeyiz ama bence yok" demek zorunda kalırsın. Klasik örnekle Spagetti Canavarı, zındık'ın örnek verdiği uçan fil, uzaydaki demlik vs.. Tanrı denen uyduruk kahramanın bütün bunlardan en küçük bir farkı yok.

Öyle zaten, Senin dediğin de bu zaten :) Uçan spagetti canavarı ve uçan çaydanlığının yok olduğunu kanıtlayabilir misiniz? Hayır.

Zaten bu parodilerin de amacı bu değil mi?

Yani tanrının yanlışlanamaz bir idda olduğu, bu yüzden test edilemediği ve BİLİMSEL OLMADIĞI. (ateizm bilimsel gerçektir diyen arkadaşlara itafen)

Siz onu diğerlerinden ayrı tutuyorsunuz. Normal biri diğerleri için "tabii ki böyle bir şey olamaz, ne kadar komik" derken, Tanrı için daha temkinli konuşmak durumunda mı hissediyor?

Hayır öyle değil, işte sanırım iyi anlatamadım demek istediğimi.

Diyorum ki ateizm bilimsel bir gerçek değildir. Ateist agnostiklerin, pozitif ateistlerden ayrıldığı nokta tamamen mantıksal çıkarımlar ve felsefi bir düzeydir.

Kimse kalkıp uçan spagetti canavarının olmadığını bilimsel olarak ispatlıyamıyorsa, tanrının da yokluğunu BİLİMSEL olarak ispatlayamaz.

Bu demek değildir ki tanrının yokluğu ispatlanamaz o halde vardır.

Bu tartışma içinde beni en iyi tanıyan sensin IFeelGood, benim bu kadar saçmalamayacağımı tahmin ediyor olman lazım.

Özetle diyorum ki, Ateizmin gerçekliğine itirazım yok zira bende pozitif bir ateistim.

Ama ateizm bilimsel bir gerçek değildir. Çünkü Tanrı bilimin konusu değildir ve yanlışlanabilir test edilebilir bir bilimsel olgu değildir. Tanrının yokluğunu bilimsel olarak kanıtlayamazsınız, aynı şekilde varlığınıda.

Ama bu tanrıya açık bırakmak anlamına gelmez?

Bilmiyorum kaçındı defa yapıştırıyorum bu linki ama oradan açıklama yapalım,

"Pozitif ateizm ise, Tanrı'nın varolmasını mümkün görmez. (Bunu, Tanrı kavramının geçerli bir şekilde tanımlanmadığı, içinde çelişkiler taşıdığı veya absürd olduğu, vs. gibi gerekçelere dayanarak yapar)."

Yani neymiş, bize önce bir tanrı tanımı gerekiyormuş. Pozitif ateist tartışmaya başlamak ve o tanrının neden varolamayacağını göstermek için bir tanrı tanımı ister.

Eğer kendi içinde çelişmeyen bir tanrı tanımı yapılabilirse (Uçan spagetti canavarı, Uçan Çaydanlık veya Garajımdaki Ejder)

""tabii ki böyle bir şey olamaz, ne kadar komik" demiyoruz, şu açıklamayı sunuyoruz;

Devam edelim;

"Bir şeyin varolmadığı nasıl söylenebilir?

İnançlılar, ateizmin "Tanrı'nın varolmadığı" iddiasında bulunduğunu düşündüklerinden, sıkça bu tür sorular sorarlar. Herhangi bir şeyin, hele de Tanrı gibi varlığın, varolmadığının kanıtlanamayacağını iddia ederler. Fakat kendileri günlük hayatlarında pek çok şeyin varolmadığı varsayımı altında yaşarlar. Örneğin:

Noel baba var mıdır?

Masallardaki 7 başlı ejderha ve kaf dağının ardındaki dev var mıdır?

Ya da kanatlı at, veya anka kuşu?

Ya da Süpermen, batman?

Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Öyle bazı olasılıklar akla gelebilir ki, varolmaları ihtimaline karşılık büyük önlemler almak, hayatımızı ve yaşam tarzımızı kökünden değiştirmek gerekir. Bunu kimse yapmadığına göre, bir şeyin yok olduğu nasıl kanıtlanabilir sorusunu soran kişiler de dahil olmak üzere herkes bazı şeylerin varolmadığı kabulü altında yaşar.

Ya görünmez insanlar varsa ve beni izliyorlarsa deyip, yalnızken soyunmamazlık etmez.

Ya atmosferi zehirleyen gazlar veya virüsler varsa deyip devamlı gaz maskesiyle dolaşmaya kalkmaz.

Devamlı kendisini gizli servisten birilerinin takip ettiğine ve yakaladıkları anda işkence edeceklerine inanıp, buna göre yolunu veya bulunduğu yerleri sürekli değiştirmeye kalkmaz.

Bunları neden yapmaz? Çünkü bir şeyin varolmasının mümkün olması varolduğu anlamına gelmediği gibi, varolduğunu kabul etmemiz veya farz etmemiz anlamına da gelmez.

Her insan, ancak varlığına dair delil olan şeylerin varolma ihtimallerini ciddiye alır. Varolduklarına dair delil olmayan şeyleri ise yok kabul eder.

Bir şeyin varolmadığını kabul etmek için, varolmadığını kanıtlamak şart değildir.

"

Yani tanrının var olabilmesine açık kapı bırakmak değildir söylediklerim.

Tanrı yok. Kesin olarak yok. Olmadığını görmek bilmek için alim olmak gerekmiyor. Bu çok basit, çok sıradan bir gerçek.

Bunu söylediğimde dünya ayağa kalktığı, kıyametler koptuğu, cinayetler işlendiği, katliamlar olduğu vs. vs. için bu basit gerçeği söylemekten çekinemeyeceğim doğrusu.

Evet ama yukarıdaki açıklamalardan yola çıkarak pozitif ateistin sorması gereken soru "hangi tanrı?" dır.

Allah %100 yok. Yehowa %100 yok. Bunlara katılıyorum ve bende seninle aynı görüşü paylaşıyorum zaten.

Bu akıl dışı iddia çok eski, değil mi? Çok ciddiye alınmış, binlerce yıldır insan yaşamı ne yazık ki o saçma dogma üzerinden şekillenmiş. Her an her yerde bu saçmalık..

Milyarlarca insan, milyarlarca kitap, milyarlarca akıl dışı sözde kanıt, bu dogmayı bilinçlere yerleştirmiş. İnançların kökenini biliyoruz. Tanrı, büyülerden cinlerden sonra türetilmiş zaten.

Kesinlikle katılıyorum. Önceki yazımda zaten şöyle belirtmiştim.

"ama tanrının var olması için gerekli zemin mevcut değil. Yani hiç bir bilimsel ve mantıksal çıkarım tanrının insan zihni dışında var olmasını mümkün görmüyor. Bu durumda tanrının varolamacağını bilir, uygun zeminin olmadığını bilir ve kendime ATEİST derim."

Onun saçma olduğunu herhangi bir nedenle anlayan kişinin net olarak bu gerçeği söylemesi neden "cehalet, bağnazlık, din" oluyor acaba? Bu bile teizmin binlerce yıldır bu akıl dışı iddiayı dikte etmesi, bilimin en orta yerine kadar girmeye teşebbüs etmesi hatta girmesi, tacizi, zorlaması vb. sonucu ağzınızdan dökülüyor.

Umarım bu sorunun cevabını yukarıdaki dediklerimle anlatabilmişimdir. Tüm bu dediklerime rağmen;

Ateizmi takım tutar gibi tutmak, Tanrının yokluğuna %100 inanmak bağnazlık değil de nedir?

Bilimsel gerçekleri bile açıklarken sırf yanlışlanabilirlik ilkesini gözeterek %99.9 denir.

%100 demek inançtır, imandır.

Bu açıdan bakınca mantıksal ve felsefi bir çıkarıma nasıl %100 deriz?

Dawkins'in o skalası da beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Ben koyu ateist falan değilim. Bu noktada beni, ateizm de hiç ilgilendirmiyor. Bu tür derecelendirmeler yanlış. Az ateist, çok ateist, orta ateist, ılımlı ateist... sürer gider.

Derecelendirmeler yanlış olmaktan ziyade yetersiz. O yüzden dawkins'de diyor ya ben 7'ye meyilli 6'yım diye.

Yani kimseyi 6.76574523 diye etiketliyemeyiz. Çünkü bu görüşler bir düşünceden ibaret, etikeletlemek doğru değil.

Nasıl ki ben yukarıda özellikle "en azından benim çevremde olan ateist agnostikler" bu şekilde dedim diye, agnostizm'i bilmemekle suçlandıysam buda öyle.

Etiketlemek, fikirleri bir kalıba sokmak doğru ve yeterli değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ama ateizm bilimsel bir gerçek değildir. Çünkü Tanrı bilimin konusu değildir ve yanlışlanabilir test edilebilir bir bilimsel olgu değildir. Tanrının yokluğunu bilimsel olarak kanıtlayamazsınız, aynı şekilde varlığınıda

Bir konunun bilimsel bir konu olmaması ne demektir?

O konunun içinde yaşadığımız evrende olmaması demektir.

Bilim Tanrı ile uğraşmaz. Çünkü Tanrı yoktur. Çünkü Tanrı'nın varlığının tek bir delili bile yoktur.

Tanrı'nın varlığı bir hipotez bile değildir.

Olsa olsa bir spekülasyondur ve bilim spekülasyonlarla uğraşmaz.

Abesle uğraşıp durmayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizmin bilimsel bir gerçek olmadığı iddiasının temeli nedir?

Tanrı'nın olmaması mıdır?

Size göre:

Tanrı yoktur. O halde bilim Tanrı ile uğraşmaz.

Bilim Tanrı ile uğraşmayınca, ateizm bilimsel bir gerçek olmaktan çıkar. Ya da bilimsel bir düzeye ulaşamaz.

Ateizmin temelinde bilim yoktur yani...

O zaman şu sorumu yanıtlayın.

Ben ateistim ve ben bilimin bir Tanrı'nın varlığını tartıştığını görmedim. Bu tartışma bilim için yanlıştır.

Çünkü varlığı konusunda en ufak bir delilin olmadığı bir olgu ile bilim uğraşmaz.

Bilimin bu özelliği benim ateizmime gölge mi düşürecektir?

Ben yalnz bilimsel olduğum için bir Tanrı'nın varlığını reddediyorum. Bilim de ilgilenmediği her konuyu reddeder. Var saymaz.

Bilim bir konu ile ilgilenmiyorsa, o konu bilim için yoktur.

Hatta diyebiliriz ki bazıları Tanrı'nın var olduğunu iddia ediyorsa, bilimin bu tutumu, bilim Tanrı'yı reddediyor demektir.

Bu durumda benim ateistliğim bilim dışı mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet ama yukarıdaki açıklamalardan yola çıkarak pozitif ateistin sorması gereken soru "hangi tanrı?" dır.

Allah %100 yok. Yehowa %100 yok. Bunlara katılıyorum ve bende seninle aynı görüşü paylaşıyorum zaten.

..........................................................................................................

Ateizmi takım tutar gibi tutmak, Tanrının yokluğuna %100 inanmak bağnazlık değil de nedir?

Bilimsel gerçekleri bile açıklarken sırf yanlışlanabilirlik ilkesini gözeterek %99.9 denir.

%100 demek inançtır, imandır.

Bu açıdan bakınca mantıksal ve felsefi bir çıkarıma nasıl %100 deriz

Tanımlanmamış bir Tanrı'nın varolması gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Tanrı nedir yahu! Tanrı'nın yokluğuna %100 "inanmak(!)" nedir yahu..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrının varlığını veya yokluğunu tartışmak havanda su dövmekten öteye gitmez. Bu tartışma, sadece amacı tartışmak olanların işine yarar, ama bir yere varmaz. Asıl yapılması gereken genelde dinlerin, özelde İslam'ın zararlarını ortaya koymaktır. Dini kaynaklarda o kadar eleştirilmesi gereken şeyler var ki.. Ama bazı ateistler, agnostikler, deistler vs. hep aynı tuzağa düşüyor, dincilerin zayıf taraflarına çalışacaklarına havanda su dövmeye bayılıyorlar. Teistlerin amacı da o zaten. Dinlerdeki bilime, sağduyuya, genel ahlaka aykırı söylemleri görmezden gelip, karşıtlarını tartışılması dine zarar vermeyecek felsefi alanlara çekmek istiyorlar, hep minder dışına kaçıyorlar.

Oysa tartışılması gereken o kadar somut veriler var ki. Yahu size ne tanrı varsa veya yoksa! Var veya yok, çok mu önemli, hiçte önemli değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizm , bilime veri sunmaz . Bilimde ateizmden veri talep etmez . Ancak bunlar ateizmi yada ateist bilim dışı da yapmaz . Sadece tanrının olup olmaması bilim için söz konusu da değildir , dayanak ta değildir . Ateist biri bilimi ilke edinebilir ama ilke edinmek zorunda değildir . Zira bilim olmadan da ateist olabilir ki bu gayet doğaldır .

Ateist birey için bilim şu açıdan gereklidir . Tabuları yıkmak için . Sizin böyle bir amacınız veya ihtiyacınız varsa bilimi ilke edinmek zorundasınız , ama "Ben ateistim arkadaş , tanrının varlığına dair bir şey göremiyorum , kendimi yalnızca "." sı ile "." sına kadar ki hayatımı yaşamakla görevli hissediyorum " diyen biri tanrı zımbırtısı için neden bilime ihtiyaç duysun ki ? Ortada bir reddediş yok ortada bir bilinç ve farkındalık var .

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...