Jump to content

Zamanda Yolculuk Mümkün mü?


Recommended Posts

İsviçre'deki CERN'da 2008 yılında devreye giren Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın zamanda yolculuğun anahtarı olabileceği iddia ediliyor.

"Zamanda yolculuk" teorisine göre, dünyanın en büyük atom çarpıştırıcısının, çarpışma kendisini meydana getirmeden önce ortaya çıkabilecek olan Higgs taneciğini salıvermesi mümkün olabilir.

Zihinleri zorlayan bu teoriye göre, tanecik başka bir boyuttan gelecek.

Ancak bu sonuca ulaşabilmek için aşılması gereken kimi engeller var.

İlk olarak, bilim insanları bu parçacığın varolduğundan emin değiller, ayrıca çarpıştırıcının bunu üretip üretemeyeceği de başka bir bilinmeyen.

Fizikçiler, bu parçacığa ulaşabilmenin, geçmiş ve geleceğe yönelik mesaj gönderebilmenin yolunu açabileceğini söylüyorlar.

Vanderbilt Üniversitesi'nden fizikçi Tom Weiler, "Teorimizin gerçeğe dönüşmesi uzak bir ihtimal olsa da, fizik kurallarına aykırı değil" diyor.

Higgs parçacığının zamanda ileri ve geri gidebilmesine izin veren bu teori M Teorisi olarak anılıyor.

Teoriye göre biz 10 ya da 11 boyutlu evrenimizde, dört boyut içerisinde yaşıyoruz. Objelerin üç boyutu ve ve dördüncü boyut olarak da zaman.

Bildiğimiz tüm güçler ve parçacıklar bu dört boyutlu zarın içerisine sıkışmış durumdalar, ancak uzmanlar Higgs parçacığının diğer boyutlara geçiş yapabildiğini düşünüyorlar.

Tom Weiler "Zamanda yolculuk teorisine bu yaklaşımın çekici yanlarından biri, teorinin tüm büyük paradokslardan uzak durması" diyor ve sözlerini açıklıyor:

"Örneğin, zamanda yolculuk sadece bu parçacıklarla limitli olduğu için, bir insanın zamanda geriye gidip kendi ebeveynlerini daha kendisi doğmadan önce öldürmesi mümkün değildir."

"Ancak, eğer bilim insanları Higgs parçacıklarının üretimini kontrol edebilirlerse, geçmiş ve geleceğe mesaj gönderebilirler."

Kaynak : Mynet Haber

Evet.Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda? Böyle bir yazı okudum ve paylaşarak sizin görüşlerinize başvurmayı uygun gördüm.

Sevgiler..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 142
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu sorunun yanıtı imkansız gibi görünüyor bu konu hakkında stephen hawkingin belgeselini izlemiştim bir deney yapmıştı zaman yolcuları için bir parti vermişti ama katılan olmadı.Zamanda yolculuğu teorik olarak bir çok bilim adamı olanaklı görüyor ama paratikde bu işin yapılması çok zor yada imkansız çünkü buna izin veren kurt deliği sicim teorisi gibi konular henüz kanıtlanmış değil bu konu ile ilgileniyorsan sana Princeton üniversitesi fizikçisi J.Richard Gott'un eınsteın evreninde zaman yolculuğu kitabını önerebilirim türkçesi var kitab evlerinde yada şu linklerden belgeselleri indir

http://www.fileserve.com/file/rbVTbr7

http://www.fileserve.com/file/QwUCcd4

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu konulara ve genel anlamda fiziğe büyük ilgim var ve princeton üniversitesinide takip ediyorum.kitabı bi ara alır okurum.belgeseller ve görüşün içinde sağol..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kadar akıllı insanlar nasıl bu kadar saçmalayabiliyorlar.. Anlaması zor..

Zaman denen kavram maddeden soyut değil bir kere.

Maddenin davranışları zamanı üretiyor..

Ve bu hareketler bize ışık hızında ulaştığından, zaman zaten hep geçmişte geçiyor.

Aynı odada bile olsak, birinin ne yaptığını aradan belli bir süre geçtikten sonra anlıyoruz.

Yani aynı odada bile değişik zamanlardan bahsedebiliriz.

Higgs bozonlarının başka bir boyuttan gelmesi daha da aptalca bir iddia..

Bir bilim adamı bunu nasıl söyler bilmiyorum.

Hayretimi mucip oluyor.

Elektromanyetik radyasyonun atomdan kaynak aldığı bilinmediği zamanlarda onların bir üst boyuttan geldiği iddia edilirdl.

Kalusa-Klein teorisinin temeli odur.

Şimdi aynı iddia çekim kuvveti için ortaya atılıyor.

Çekim kuvvetini ileten Higgs bozonlarının bir diğer boyuttan bizim boyutlara ulaştığı iddia ediliyor.

Daha Higgs bozonlarının olup olmadıkları bilinmiyor.

90 yıl içinde bilim hiç mi ilerlemedi? Hala olduğumuz yerde sayıyoruz.

Zaman maddenin davranışlarına hükmeden bir olgu olsaydı, zamanda geri gidilebilirdi.

Ama zaman maddenin davranışlarının ürünü olduğuna göre madde geriye gidemezse, zaman da geriye geçmez..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kadar akıllı insanlar nasıl bu kadar saçmalayabiliyorlar.. Anlaması zor..

Zaman denen kavram maddeden soyut değil bir kere.

Maddenin davranışları zamanı üretiyor..

Ve bu hareketler bize ışık hızında ulaştığından, zaman zaten hep geçmişte geçiyor.

Aynı odada bile olsak, birinin ne yaptığını aradan belli bir süre geçtikten sonra anlıyoruz.

Yani aynı odada bile değişik zamanlardan bahsedebiliriz.

Higgs bozonlarının başka bir boyuttan gelmesi daha da aptalca bir iddia..

Bir bilim adamı bunu nasıl söyler bilmiyorum.

Hayretimi mucip oluyor.

Elektromanyetik radyasyonun atomdan kaynak aldığı bilinmediği zamanlarda onların bir üst boyuttan geldiği iddia edilirdl.

Kalusa-Klein teorisinin temeli odur.

Şimdi aynı iddia çekim kuvveti için ortaya atılıyor.

Çekim kuvvetini ileten Higgs bozonlarının bir diğer boyuttan bizim boyutlara ulaştığı iddia ediliyor.

Daha Higgs bozonlarının olup olmadıkları bilinmiyor.

90 yıl içinde bilim hiç mi ilerlemedi? Hala olduğumuz yerde sayıyoruz.

Zaman maddenin davranışlarına hükmeden bir olgu olsaydı, zamanda geri gidilebilirdi.

Ama zaman maddenin davranışlarının ürünü olduğuna göre madde geriye gidemezse, zaman da geriye geçmez..

ilerliyor abi son zamanlarda garrret lisi diye bir bilim adamı ortaya çıktı E8 simetrisi denen bir kuram ortaya atmış teori karışık pek bir şey analamdım ama anladığım bu adamın sicim teorisini fazlasıyla spekülatif bulduğu için kariyerini tehlikeye attığı onun yerine bu teori üzerine yonğunlaştığı hem bu teorinin gelecekte sicim teorisine alternatif olacağı ayrıca cern deki hzılandırıcı ile öngördüğü parçacıkların ortaya çıkacağı söyleniyor sen bu konularda bizden daha yetkinsin bi bakıp bizi bilgilendirirsen sevinirim

tarihinde Osiris tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ilerliyor abi son zamanlarda garrret lisi diye bir bilim adamı ortaya çıktı E8 simetrisi denen bir kuram ortaya atmış teori karışık pek bir şey analamdım ama anladığım bu adamın sicim teorisini fazlasıyla spekülatif bulduğu için kariyerini tehlikeye attığı onun yerine bu teori üzerine yonğunlaştığı hem bu teorinin gelecekte sicim teorisine alternatif olacağı ayrıca cern deki hzılandırıcı ile öngördüğü parçacıkların ortaya çıkacağı söyleniyor sen bu konularda bizden daha yetkinsin bi bakıp bizi bilgilendirirsen sevinirim

Bu konu ile ilgilenmiyordum. Biraz ilgileneyim o zaman..

Ne düşündüğümü yazarım. İlginç bir teori..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Zaman denen kavram maddeden soyut değil bir kere.

Maddenin davranışları zamanı üretiyor..

Sayın Hacı, bu konudan biraz bahsedebilir misiniz?

Madde ile zamanın bağlantılı olduğunu biliyorum ancak bunun ne şekilde gerçekleştiğini de bilmek isterim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Ancak, eğer bilim insanları Higgs parçacıklarının üretimini kontrol edebilirlerse, geçmiş ve geleceğe mesaj gönderebilirler."

Gelecekten mesaj gönderenler, gelip gidenler olmadigi icin aklima mantigima uymuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Hacı, bu konudan biraz bahsedebilir misiniz?

Madde ile zamanın bağlantılı olduğunu biliyorum ancak bunun ne şekilde gerçekleştiğini de bilmek isterim.

Kısa cevabı...

Hareket olmadan zaman geçmez.

Madde olmadan hareket olmaz.

Konuyu Zaman başlığı altında tartışmıştık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Işık hızı ile giden bir cismin içindeki kişi için zaman kavramı farklı mı?

Yani bu kişinin biryere çok hızlı gidip gelmiş olması zamanı geri çevirmez değil mi?

Ne kadar hızlı giderse gitsin gidecegi zaman ileriye doğrudur.

İçierideki yada dışarıdaki insan için de zaman aynıdır ileriye doğrudur.

Ha nedir? Bir gün değil 1 saniye sonradır.

Yada saniyenin bilmem kaçta kaçında geri döner ama ileri doğrudur öyle değil mi?

Şu zamanda yolculuk olayına kafam basmadı.

tarihinde difficulty tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaten taman içinde geçiyor yolculuğumuz.

Doğuyoruz, Aklımız zamanın geçtiğini algılayabilicek olgunluğa ulaştığında, zamanın farkına varıyoruz.

Bedenimiz yaşamını devam ettirdikçe. Tüm bedensel faaliyetlerimiz biyolojik zamanımızı, bizim dışındaki hareketler de objektif zamanı oluşturuyor. Bedensel faaliyetlerimiz, bilincimizi kaybettirecek düzeyde bozulunca zaman bizim için durmuş, bitmiş oluyor. Yaşam içinde, geçmiş zamanın bizde bıraktığı izler anılarımızı oluşturuyor. Bu izler düzeyinde geçmişi anabiliyoruz, geçmişe yolculuğumuz ancak anı düzeyinde olabiliyor. Gelecek için ise şimdiki hareketlerin ilerde nelere yol açabileceğini hesaplayabildiğimiz ölçüde tahmin düzeyinde sanal olarak geleceğe gidebiliyoruz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Zaman ve Genel Görecelik Kuramı

Zamansızlık gerçeğini anlamamıza yardımcı olacak önemli bir konu, “yüzyılın en büyük bilimadamı” sıfatını taşıyan Albert Einstein’in geliştirdiği Genel Görecelik Kuramı’dır. Görecelik, zamanın evrenin farklı noktalarında farklı “hız”larla aktığını, hatta “durabildiğini” göstererek, mutlak bir kavram olmadığını, değişken bir algı olduğunu ispatlar.

Öncelikle, zamanın ne anlama geldiğini düşünmeye çalışalım. Zaman; duyu organlarımız tarafından art arda gelen birtakım olaylar neticesinde hissedilen, tarifi son derece güç olan bir tür algıdır. Zamanın akışını, etrafımızda gözlemlediğimiz hareket değişikliklerini birbirlerine kıyaslayarak anlarız. Örneğin; bardak yere düşer ve kırılır, kömür yanar ve kül olur, yürürüz ve bir an önce odanın bir ucundayken bir an sonra odanın diğer ucunda oluruz. İşte sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde meydana gelen tüm bu olaylar, çevremizde gözlemlediğimiz tüm bu hareketlilik bize zamanın geçtiğine dair bir izlenim verir.

Ama zamanı ölçmek için kullandığımız kavramlar, çok değişkendir. “Yarım saat” dediğimiz süre, eğer sıkıcı bir bekleme içindeysek, saatler kadar uzun gelebilir. Aynı yarım saati, çok eğlenceli ve bitmesini istemediğimiz bir durumda, üç-beş dakika kadar kısa bir süre gibi algılarız. Yani aslında zaman algısı, bizim için farklı “hız”larda akabilmektedir.

Zamanın akış hızı hakkında bir fikre sahip olmamıza neden olan etken ise, zaman için kullandığımız referanslardır. Güneş doğar ve batar ve ertesi gün tekrar doğduğunda “bir gün geçti” deriz. Bu olay 30-31 kez tekrarlandığında bu kez “1 ay geçti” deriz; ama sorulduğunda bu bir ayla ilgili fazla detay hatırlamadığımızı, geçen zamanın sanki sadece bir an gibi olduğunu düşündüğümüzü itiraf ederiz. Eğer gündüz geceyi, gece gündüzü takip etmese ve elimizde zamanın geçtiğini gösterir bir saatimiz olmasa, belki de geçen zamanın ne kadar olduğuna, bir günün ne zaman başlayıp ne zaman biteceğine dair doğru bir tahminde bulunmamız mümkün olmayacaktı. Bu açıdan zaman, bizim için belirli referanslar olmaksızın, ne hızla aktığı konusunda kesin bir yargıya varamayacağımız bir algıdan ibarettir.

Ama önemli olan bu referansların değişmez ve sabit olmamasıdır. Bu gerçek bizi Genel Görecelik Kuramı’na götürür.

H.G.Wells 'in Zaman Makinesi (Time Machine):

Einstein'ın Görecelik teorisi, hıza ve konuma göre uzayda farklı zaman dilimleri olduğunu göstermiştir. Karadelikler ise zamanın durduğu zamansızlık ve sonsuzluk boyutunun meydana geldiği fiziksel olaylar olarak karşımızda durmaktadır. Tüm bunlar, mitsel ve dinsel metinlerde'de bahsedilen zamanın göreceliğinin bilimsel açıklamalarıdır.

Hız ve Zaman

Einstein, zamanın göreceliği kavramını bilimsel olarak ortaya koymuştur. Bu teoriye göre, zaman mutlak ve değişmez değildir. Zaman, her cismin hızına ve konumuna (çekim merkezine olan uzaklığına) göre hızlı veya yavaş geçmektedir.

Einstein’a göre bir sistem hızlandıkça o sistem üzerinde zaman yavaşlamaktadır. Işık hızına yakın bir hızla hareket eden bir aracın içinde zaman daha “ağır” akar. Her türlü organik, biyolojik ve anatomik yapı daha ağırdan işlemeye başlar. Atom düzeyindeki tüm hareketler yavaşlar. Zamanın hıza göre olan bu değişimini, uzayda hareket eden bir araçtaki gözlemci, yani bir astronot anlayamaz. Çünkü onun da her türlü hücre fonksiyonu, dolaşım ve solunum sistemi daha ağır işleyecektir. Dünyada bildiğimiz 3 saatlik bir zaman geçtiğinde uzay kapsülü içindeki adam için sadece 3 dakika geçmiştir.

Görecelik Kuramı olarak bilinen bu teoriyi açıklamak için kullanılan bir diğer örnek “ikizler paradoksu”dur. Bu örnekte aynı yaşlardaki ikizlerden biri dünyada kalırken, diğeri ışık hızına yakın bir hızda uzay yolcuğuna çıkar. Geri döndüğünde ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır. Bunun nedeni uzayda seyahat eden kardeş için zamanın daha yavaş akmasıdır.

Rakamlarla ifade etmek gerekirse, eğer ikizlerden uzayda yolculuk yapanın roketi ışık hızının yüzde doksandokuzuna erişirse, dünyada 30 yıl geçerken uzayda yalnızca 2.9 yıl geçer. Bu örnek bir baba-oğul için düşünülecek olursa uzay yolculuğuna çıkan baba 27 yaşında dünyadaki oğlu ise 3 yaşında olsa, 30 dünya yılı sonra baba dünyaya döndüğünde kendisi 30 yaşında olacağı halde oğlu 33 yaşında olacaktır. Diğer bir deyişle oğlu babasından yaşlı olacaktır.

Güneş yüzeyine çok yakın bulunan bir astronotun saati dünyadaki saatlere göre daha yavaş işler. Çünkü Güneş dünyaya kıyasla daha büyük kütlelidir.

Bu kurama göre hız arttıkça zaman kısalmakta, sıkışmakta; daha ağır, daha yavaş işleyerek sanki durma noktasına yaklaşmaktadır. Einstein tüm bunları denklemlerle, formüllerle haber vermiştir.

Ayrıca Einstein, bir cismin sadece hızının değil, konumunun da zamanı etkilediğini ispatlamıştır. Buna göre, büyük cisimlere yaklaştıkça zaman yavaşlamaktadır. Örneğin, Güneş yüzeyine çok yakın bulunan bir astronotun saati dünyadaki saatlere göre daha yavaş işler. Çünkü Güneş dünyaya kıyasla daha büyük kütlelidir.

Zamanın göreceli oluşu, saatlerin yavaşlaması veya hızlanmasından mekanik bir zembereğin ağır işlemesinden değil; tüm sistemin atom altı seviyesindeki parçacıklara kadar farklı hızlarda çalışmasından ileri gelir. Başka bir deyişle zamanın kısalması içinde bulunan kişi için ağır çekim bir filmde rol almaya benzemez. Zamanın kısaldığı böyle bir ortamda insan vücudundaki kalp atışları, hücre bölünmesi, beyin faaliyetleri dünyaya göre daha ağır işlemektedir. Kişi zamanın yavaşlamasını hiç farketmeden günlük yaşamını sürdürür.

Ünlü yazar Lincoln Barnett, Genel Görecelik Kuramı’nın ortaya koyduğu bu sonuçları şöyle özetler:

“Einstein sonsuz geçmişten sonsuz geleceğe akan şaşmaz ve değişmez bir evrensel zaman kavramını bir yana bıraktı. Ona göre zaman duygusu da renk duygusu gibi bir algıydı. Rengi ayırtedecek bir göz yoksa renk diye bir şey olmayacağı gibi, zamanı gösterecek bir olay olmadıkça bir an, bir saat ya da bir gün hiçbir şey değildir. Zamanı en iyi Einstein’ın şu sözleri açıklar; ‘Bireyin yaşantıları bize bir olaylar dizisi içinde düzenlenmiş görünür. Bu diziden hatırladığımız olaylar ‘daha önce’ ve ‘daha sonra’ ölçüsüne göre sıralanmış gibidir.”

Bir cismin hızına ve konumuna göre hızlanıp yavaşlayabilen zaman, belli şartlarda tamamen durabilmektedir. Bu durumda “zamansızlık” ve “sonsuzluk” gibi kavramlarla karşılaşılmaktadır. Astrofizikçi William Kaufmann, karadeliklerin olay ufkunda zamanın tümüyle duracağını ve bu durumun sonsuza kadar süreceğini şöyle belirtmektedir:

“Karadeliği çevreleyen olay ufkunda zaman tümüyle durur. Eğer bir arkadaşınızı karadeliğe doğru giderken izleyebilseydiniz, saatinin gittikçe yavaşladığını görecektiniz. Olay ufkunu geçtiği anda da zaman sonsuza değin duracağından arkadaşınızın saati de duracaktır.”

Görüldüğü gibi, insan zihni zamansızlığı kavrayamamasına rağmen zamansızlık kavramı fizik formüllerine girmiş bilimsel bir gerçektir. Ve bu gerçek, materyalist felsefenin 19. yüzyılın köhne bilgilerinden miras kalan varsayımlarını açıkça geçersiz kılmaktadır.

Einstein'ın görecelik teorisine göre, bir cisim hızlandıkça o cisimde zamanın akışı yavaşlar. Örneğin ışık hızına yakın bir süratte giden bir uzay gemisindeki zaman, durağan cisimlere göre çok daha ağır akar.

alıntı

Kaynak: Zaman ve Genel Görecelik Kuramı

Zamanda yolculukla ilgili güzel bir yazı buldum anlamakta hala zorlansamda ne demek istendigini biraz daha iyi anlıyorum.

tarihinde difficulty tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Zamanda yolculukla ilgili güzel bir yazı buldum anlamakta hala zorlansamda ne demek istendigini biraz daha iyi anlıyorum.

Sevgili difficulty.

Alıntı yaptığın yazıda bolca hata ve çarpıtmalar mevcut. Maalesef internet böyle kirli bilgilerle dolu.

Eğer zaman ve görelilik konusunda bilgi edinmek istersen bunu "ruhcu"lardan değil bilimadamlarından sağlamanı tavsiye ederim. Fizikle, matematikle uğraşamam dersen (gayet normaldır), genellikle sağlıklı bilgi veren dergiler ve yazılar da mevcut. Mesela Bilim ve Teknik dergisinin şu makalesi bu konu için uygun: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/pdf/ozelgorelilik.pdf

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili difficulty.

Alıntı yaptığın yazıda bolca hata ve çarpıtmalar mevcut. Maalesef internet böyle kirli bilgilerle dolu.

Eğer zaman ve görelilik konusunda bilgi edinmek istersen bunu "ruhcu"lardan değil bilimadamlarından sağlamanı tavsiye ederim. Fizikle, matematikle uğraşamam dersen (gayet normaldır), genellikle sağlıklı bilgi veren dergiler ve yazılar da mevcut. Mesela Bilim ve Teknik dergisinin şu makalesi bu konu için uygun: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/pdf/ozelgorelilik.pdf

Sevgiler

Ben ruhcudan vs den anlamıyorum ruhcudan kastınız nedir?

Sadece zamanda yolculuğu merak ettim bu yazıyı buldum buraya kopyaladım.

Hangi bilgiler doğrudur yanlıştır bilmiyorum bilimide bilmiyorum ama bilimi merak ediyorum.

Teşkler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben ruhcudan vs den anlamıyorum ruhcudan kastınız nedir?

Sadece zamanda yolculuğu merak ettim bu yazıyı buldum buraya kopyaladım.

Hangi bilgiler doğrudur yanlıştır bilmiyorum bilimide bilmiyorum ama bilimi merak ediyorum.

Teşkler.

Aslında bu konu karışık falan da değil. Çok basit..

Einstein'ın en büyük özelliği bu önemsiz gibi görünen ama çok önemli olan olguları basit bir formülle açıklamasıdır.

Bu konuyu daha önce bilim forumunda tartışmıştık. 2009'un kasımında.. Onu bulamadım. Ama açıklamalar kısa olduğu için aşağıya olduğu gibi alıyorum.

GENEL GÖRELİK KURAMININ HESAPLARA DAHİL EDİLMESİ

zazo, on 03 November 2009 - 10:59 AM, said:

Sevgili Hacı, genel görelilik kuramının hesaplara dahil edilmemesi sonucu

oluşan 1 km lik farkı, biraz daha ayrıntılı izah edebilir misiniz?

Hatta bir örnekle nesnelleştirirseniz daha iyi olur..

Einstein’ın genel görelik kuramı GPS (Global Positioning System) üzerinde ölçülebilir bir dizi etkiye sahiptir. En önemli etki GPS sistemindeki zamanın ölçümüdür. Her GPS sisteminde en azından bir, bazan birden fazla atom saati vardır. GPS alıcısı çeşitli uydulardan gelen sinyalleri alır ve onları üçgenleyerek yerini saptar. Burada üç relativistik (görecelilik) etki vardır. Zamanın genişlemesi, çekim frekansı ve ekzantrisite etkisi (eksenden kaçıklık)….

Zaman genişlemesi aslında özel görelik kuramı ile belirlenmiştir. Teoride iki saat arasındaki göreli hareketin, hareket halinde olan saatte duran saate göre daha yavaş olması gerektiği ileri sürülür. Buna göre hızla dönmekte olan uydudaki saat, yerdeki saaten geridedir. Bunun kompanze edilmesi gerekir. Görelik kuramı saatin atom saatinin saniyedeki döngüsünün (cycle per second) şu faktör kadar yavaşlayacğını kurgular. v^2/2c^2=10^-10 Aslında bu yaklaşık bir faktördür. Pratik karşılığı günde 7 mikro saniye gecikmedir.

Buradaki v, uydunun yörüngedeki hızı olan saniyede 4 km’dir. C de bildiğiniz gibi ışık hızıdır. Einstein’ın zaman genişlemesi etkisi GPS sistemi tarafından demonstre edilmiştir. Yani doğrudur.

Çekim frekansındaki sapmaya gelince.. Bu da genel görelik kuramı ile açıklanabilir. Bu kurama göre büyük cisimlerin yakınlarında atom saati, uzaktaki cisimlerden daha yavaş hareket etmektedir. Alıcı dünyaya uydudan çok daha yakın olduğundan uydudaki saatten günde 45 mikro saniye kadar yavaştır. Buradaki faktör 5x10^(-10) olarak ifade edilebilir. Yani çekim frekansındaki sapma da farkedilir bir etkiye sahiptir ve kompanze edilmelidir.

Bu ikisini birleştirince GPS uydusunda zaman günde yerdeki zamandan 38 mikro saniye daha hızlı geçmektedir. Bu etki düzeltilmezse günde 10km lik bir fark birikmektedir. Bu da sistemin işe yaramaması demektir.

Ayrıca GPS uyduları mükemmel bir daire çizmediklerinden, eliptik yörüngeleri de dikkate alınmalı ve hesaplara eklenmelidir. Bu da yukarda değindiğimiz eksenden kaçıklık (egzantriste etki) olarak bilinir.

Umarım bu ilginç durum anlamışmıştır.

Einstein olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Ben GPS'siz yaşayamazdım herhalde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birgün aklı başında bir bilim adamı çıkıp zaman diye birşey yoktur diyecek hepiniz hepiniz dut yemiş gibi olacaksınız.

Güneş sistemi ile ölçtüğümüz parametreleri halen bir dokuymuş gibi zaman yolculuğu safsatalarına yormaya devam edin bakalım.

Zamanı halen bilim ve felsefi düzeyde tartışmak tamamen yine zaman kaybından başka birşey değil.

Zaman vardır ama bizim koyduğumuz bir ölçekten öteye gitmeyen olgudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Zamanda geriye gidebilirsiniz. Bu mümkün. Fakat şu var, bu gideceğiniz zaman, ancak sizin geçmişiniz olabilir.

Nasıl yani derseniz. BOSS 10 yıl sonra icat edilen bir zaman makinesine binip bugüne dönse, ulaştığı geçmiş, kendine dair bir geçmiş olacaktır. Yani onun varlığını ne biz görebiliriz, nede bizim bundan sonraki hayatımız değişir. O kendi geçmişi ve geleceğini yaşayıp gidecektir.

Bu mümkün dedik diye, hemen mümkündür elbette diye atlamayın tabi ki. Eğer paralel evrenler gibi zımbırtılar varsa ve paralel bir evreni geri dönmek istediğiniz geçmişe göre şekillendirebiliyorsanız, ki bu da mümkün, o evrende geçmişe gidebilirsiniz.

Velakin, ortadaki sorun şu. Bu kurgusal olarak mümkün olabilir. Olmasının ilk şartı paralel evren olayıdır. Bu bir quantum fenomen olarak mümkün olabilir, bir anda tüm olası durumların gerçekleşmesi hikayesi babında. Fakat bunun olduğuna dair hiç bir emare yoktur. Daha basit anlatmak gerekirse, su sıkarak güneşi söndürebilirsiniz. Bu mümkündür. Olay oksijen olayı değil, yeterince su sıkarsanız, güneşin kütlesinin üzerine çökerek önce sağlam bir patlayacak sonrada sönüp karanlık ve soğuk bir karadelik olacak olmasıdır. Teknik olarak yeterince su sıkmak, güneşi söndürmüştür.

Elbette o kadar suyu nerden bulursunuz, nasıl sıkarsınız gibi sorular başka sorulardır.

Özet geçmek gerekirse, geçmişe dönmek teorik ve kurgusal olarak mümkün olabilir, ama pratikte bu olabilirliği sıfır olan bir husustur.

Geleceğe gitmek? Bu basit, çocuk oyuncağı, ışık hızına yakın bir hızda biraz yol gidin, geleceğe varırsınız. Ha, bunun nasıl olabileceğine dair, yani bir aracı ışık hızına nasıl çıkaracağınız dahi şu anda imkansız bir şeydir ama, geçmişe gitmeye göre çok çok daha basit olduğu kesin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...