Jump to content

Tanrı Var mıdır Yok mudur?


Recommended Posts

  • İleti 180
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Daldan dala atlayan sensin

sıkıştığın yerde 30 tane link verip kenara çekiliyorsun

Sonra linklerden birine cevap verdimmi neden birine cevap verdim diyorsun. Tek tek gidelim o zaman

Şempanzeler seni iki kere yanıltıyor?

1. Şempanze eğer ara formsa modern hayvanlarda ara form arıyorlar tezinle çelişiyor.

2. Şempanze eğer tek hücreliden geldiyse zaten aradaki o değildir.

soruları tek tek sorarsan ben de tek tek cevaplarım?

6 gün dedim

sen evrim dedin

sonra ara form dedin

teker teker sorarsan teker teker cevap alabilirsin

YAHU ŞEMPANZE VE MODERN İNSAN AYNI ORTAK ATADAN GELİYOR. ŞEMPANZEDEN GELMİYORUZ! YANİ ORTAK ATAMIZ İKİ DALA AYRILDI. BU DALLARDAN BİRİSİ İNSAN DİĞERİ ŞEMPANZEYE(MODERN BİR MAYMUN DAHA VARDI ADINI UNUTTUM) GİTTİ. ŞEMPANZE MODERN BİR HAYVAN VE İNSANLA ORTAK ATAMIZA KADAR ATALARIMIZ AYNI! TEK HÜCRELİ İLE DİĞER BİR HAYVAN ARASINDAKİ HER O MODERN HAYVANIN ATASI OLDUĞUNU GÖSTEREN HAYVAN FORMLARI ARA FORMDUR. SİZ DE BİR SÜRÜ ŞEYİ BİR ARADA SORUYORSUNUZ. TEKER TEKER YANITLIYORUM HEPSİNİ VE SONRA YENİ BİR SORU EKLİYORUM. KONUYU İÇ ETTİNİZ. SORULARIM ÇOK ÜSTTE KALDI. ÜŞENMEYİP BAKIN VE YANITLAYIN! NİYE LİNK YASAĞI KOYALIM. HER SORUNUZU YANITLAMAK İÇİN BEN EŞEK GİBİ O VİDEODAKİ YAZILARI MI YAZICAM. ADAMLAR AÇIKLAMIŞ. BEN NİYE BİR DAHA ELLE YAZMAYA UĞRAŞAYIM. ÜŞENME İZLE! SİZ BENİM O YUKARILARDA KALMIŞ SORULARIN HEPSİNİ TEK TEK YANITLAYIN RENK MESELESİNE DE GELİRİZ!

tarihinde MrAtheistPhilosopher tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İlk olarak "insan DNA'sı ile maymun DNA'sı arasındaki benzerlik" konusunu ele alalım. Eğer bu konuda biraz daha geniş bir araştırma yapılırsa, çok daha ilginç başka canlıların DNA'sının da insanınkine benzerlik gösterdiği görülebilir. Bu benzerliklerden biri, insan ile nematod filumuna ait solucanlar arasındadır. New Scientist dergisinde aktarılan genetik analizler, nematod solucanları ve insan DNA'larında %75'lik bir benzerlik ortaya koymuştur.250 Bu elbette insan ile nematodlar arasında sadece %25'lik bir farklılık bulunduğu anlamına gelmemektedir! Eğer evrimcilerin kurguladığı soy ağacına bakılırsa, insanın dahil edildiği Chordata filimu ile Nematoda filumlarının 530 milyon yıl önce bile birbirlerinden ayrı oldukları görülür. Bu durum açıkça göstermektedir ki, iki farklı canlı kategorisinin DNA zincirlerindeki benzerlik, bu canlıların ortak bir atadan evrimleştikleri iddiasına delil oluşturmamaktadır.

Evrimcilerin "insan ile maymun arasındaki genetik benzerlik" konusunda kullandıkları örneklerden bir diğeri, insanda 46, şempanze ve gorillerde ise 48 kromozom bulunmasıdır. Evrimciler, kromozom sayılarının yakınlığını evrimsel bir ilişkinin göstergesi sayarlar. Oysa eğer evrimcilerin kullandığı bu mantık doğru olsaydı, insanın maymun kadar yakın bir akrabasının daha olması gerekirdi: "Patates"! Çünkü patatesin kromozom sayısı goril ve şempanzenin kromozom sayısıyla eşittir: 48. Bu durum, DNA benzerliğinin evrime kanıt oluşturmayacağının çarpıcı bir göstergesidir.

Kromozom sayılarına ve DNA yapılarına göre yapılan karşılaştırmalar, farklı canlı türleri arasında hiçbir evrimsel akrabalık ilişkisi kurulamadığını göstermektedir.

Nitekim farklı türlere ve sınıflara ait canlıların DNA ve kromozom analizleri sonucunda elde edilen bulgular karşılaştırıldığında, canlıların DNA ve kromozomlarındaki benzerliklerin ya da farklılıkların, öne sürülen hiçbir evrimci mantık ya da bağlantıyla uyuşmadığı çok açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Evrimci teze göre canlıların kompleksliklerinde kademeli bir artış yaşanmış olmalı, buna paralel olarak da genetik bilgilerini oluşturan kromozomlarının sayısının kademeli olarak artması beklenmelidir. Fakat elde edilen veriler bu tezin tamamen hayal ürünü olduğunu göstermektedir. Örneğin, domatesin 24 kromozomu varken, çok daha kompleks bir organizmaya ve sistemlere sahip olan copepode yengecinin sadece 6 koromozomu vardır. Ya da, tek hücreli bir canlı olan Euglena'da 45 kromozom bulunurken, Amerika'da yaşayan büyük bir timsah türü olan alligatörde 32 kromozom bulunur. Bununla birlikte mikroskobik bir canlı olan Radiolaria'da 800'den fazla kromozom vardır. Yanlış okumadınız, "800"den fazla...

Evrimin ünlü teorisyenlerinden Rus bilim adamı Dobzhansky, canlılar ve DNA'ları arasındaki bu kuralsız ilişkinin evrimin açıklayamadığı büyük bir sorun olduğunu şöyle ifade etmektedir:

Daha kompleks organizmaların genelde basit olanlara göre hücrelerinde daha fazla DNA'ları vardır. Fakat bu kuralın dikkat çeken istisnaları vardır. Amphiuma (amfibiyen), Propterus (bir akciğerli balık), ve hatta sıradan kurbağalar ve kara kurbağaları tarafından geçilen insan ise, liste başı olmaktan çok uzaktır. Neden bu durum bu kadar uzun zamandır bir bilmece olarak kaldı?251

Yine evrimci homoloji tezine göre, canlı büyüdükçe kromozom sayısının artması, küçüldükçe ise kromozom sayısının azalması beklenmelidir. Oysa birbirileriyle bütünüyle farklı boyut ve yapılara sahip olan ve aralarında herhangi bir evrimsel bağlantı olduğu iddia bile edilemeyen canlıların eşit sayıda kromozomlara sahip olmaları, canlıların kromozom benzerlikleri üzerine kurulan yüzeysel evrimci mantıkları alt üst etmektedir. Buna birkaç örnek verecek olursak, hem yulaf bitkisinin hem de makak maymununun 42'şer kromozomu vardır. Deer faresinin 48 kromozomu bulunurken kendisinden kat kat büyük olan gorilin de aynı sayıda, yani 48 kromozomu bulunur. Bir diğer ilginç örnek de çingene güvesi ve eşeğin kromozom sayılarıdır. Her ikisi de 62 kromozoma sahiptir.

Moleküler düzeydeki diğer karşılaştırmalar da, evrimci yorumları anlamsız kılan pek çok tutarsızlık örneği oluşturmaktadır. Çeşitli canlılardaki protein dizilimleri laboratuvarlarda analiz edildikçe, ortaya evrimciler açısından hiç beklenmedik, hatta kimi zaman hayret verici sonuçlar çıkmaktadır. Örneğin insandaki Sitokrom-C proteini bir atınkinden 14 amino asit farklıyken, bir kangurununkinden yalnızca 8 amino asit farklıdır. Yine Sitokrom-C dizilimi incelendiğinde, kaplumbağaların insanlara kendileri gibi bir sürüngen olan çıngıraklı yılanlardan daha yakın olduğu görülür. Bu durum evrimci bakış açısına göre yorumlandığında kaplumbağaların insanlarla yılanlardan daha yakın akraba oldukları gibi anlamsız bir sonuç çıkcaktır.

Her ikisi de sürüngenler sınıfına dahil olan kaplumbağa ve çıngıraklı yılanın arasında 100 kodonda 21 amino asitlik fark, çok ayrı sınıfların temsilcileri arasındaki farklardan belirgin bir şekilde daha büyüktür. Örneğin, tavuk ve su yılanı arasındaki 17, veya at ve köpekbalığı arasındaki 16, hatta iki ayrı filuma ait köpek ve solucan sineği arasındaki 15 amino asitlik farktan bile daha büyüktür.

Benzer gerçekler hemoglobin için de bulunmuştur. Bu proteinin insandaki dizilimi lemurunkinden 20 amino asit farklı iken, domuzdakinden yalnızca 14 amino asit farklıdır. Durum diğer proteinler için de yaklaşık olarak aynıdır.252

Evrimcilerin bu durumda, insanın evrimsel olarak kanguruya, attan daha yakın olması ya da domuzla lemurdan daha yakın akraba olduğu gibi sonuçlara varmaları gerekir. Oysa bu sonuçlar, şimdiye kadar kabul edilmiş tüm "evrimsel soy ağacı" şemalarına aykırıdır. Protein benzerlikleri şaşırtıcı sürprizler doğurmaya devam etmektedir. Örneğin:

Cambridge'ten Adrian Friday ve Martin Bishop ellerindeki "tetrapodların protein dizilimi" verilerini analiz etmişlerdir. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır.253

Yine, bu benzerliklere evrimci bir mantıkla yaklaşıldığı takdirde, insanın en yakın evrimsel akrabasının tavuk olduğu gibi saçma bir sonuca varmamız gerekmektedir. Paul Ehrlich, moleküler analizlerin çok farklı canlı sınıflarını birbirine yakın gibi gösteren sonuçlar verdiğini şöyle vurgular:

Yaklaşık aynı yapı ve fonksiyonlara sahip proteinlere (homolog proteinler), filogenetik olarak değişik, hatta birbirinden çok farklı canlı sınıflarında gittikçe artan sayılarda rastlanmaktadır (örneğin, omurgalılardaki, bazı omurgasızlardaki ve hatta bazı bitkilerdeki hemoglobin gibi).254

South Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden biyokimya araştırmacısı Dr. Christian Schwabe, moleküler alanda evrime delil bulabilmek için uzun yıllarını vermiş bir bilim adamıdır. Özellikle insülin ve relaxin türü proteinler üzerinde incelemeler yaparak canlılar arasında evrimsel akrabalıklar kurmaya çalışmıştır. Fakat çalışmalarının hiçbir noktasında evrime herhangi bir delil elde edemediğini pek çok kereler itiraf etmek zorunda kalmıştır. Science dergisindeki bir makalesinde şöyle demektedir:

Moleküler evrim, evrimsel akrabalıkların ortaya çıkarılması için neredeyse paleontolojiden daha üstün bir metot olarak kabul edilmeye başlandı. Bir moleküler evrimci olarak bundan gurur duymam gerekirdi. Ama aksine, türlerin düzenli bir gelişme kaydettiğini göstermesi gereken moleküler benzerliklerin pek çok istisnası olması oldukça can sıkıcı görünüyor. Bu istisnalar o kadar çok ki, gerçekte, istisnaların ve tuhaflıkların daha önemli bir mesaj taşıdıklarını düşünüyorum.255

Schwabe'nin relaxinler üzerinde yaptığı çalışmalar oldukça ilginç sonuçlar ortaya koymuştur:

Yakın akraba olduğu bildirilen türlerin relaxinleri arasındaki yüksek değişkenliğin yanı sıra, domuzun ve balinanın relaxinleri bütünüyle aynıdır. Farelerden, Yeni Gine domuzundan, insandan ve domuzdan alınan moleküller, birbirlerinden yaklaşık %55 uzaktır. Buna rağmen insülin, insanı şempanzeden daha çok domuza yakın kılmaktadır. (Christian Schwabe, "Theoretical Limitations of Molecular Phylogenetics and the Evolution of Relaxins", Comparative Biochemical Physiology, cilt 107B, 1974, s.171-172)

Sen şeklimiz benziyor diyerek ortak ata diyorsun?

o ise kromozom sayısının en çok domuza benzediğini söylüyor?

Gözümüz bize şempanzeyi daha çekici yapıyor olmasın?

evolution-of-man-E-.jpg

tarihinde ayferkaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazının kaynağını almak istiyorum. Yazıyı okumadım daha. Yarın okuyup yanıt vereceğim. SORULARIMIN YANITI DA BU DEĞİL! BU YİNE EVRİMİ ÇÜRÜTME ÇABALARINIZDAN BİRİ. YAZININ KAYNAĞINI İSTİYORUM. SORULARIMA DA YANIT VERİN ARTIK! BAŞLIYCAM ŞARAP ÇANAĞINIZA! YETER BE! YARIN YANIT VERİCEM AMA YAZININ KAYNAĞINI DA GÖRMEK İSTİYORUM. NEW SCİENTİST DERGİSİNE AKTARILAN GENETİK ANALİZLER? NEW SCİENTİST EVRİMİN GERÇEK OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİR DERGİDİR! O YAZISI DA ÇOK GÜZEL ÇARPITILMIŞTIR! YAZI TAMAMEN YANLIŞ! HARUN YAHYA'NIN YAZILARINA ÇOK BENZİYOR! BİR SANİYE BULDUM! YARATILIŞÇI SİTEDEN EVRİMİ ANLAMAYAN İNSANLARIN YAZDIKLARI YAZI! BU KADAR YAZIYA YANIT VERİCEM! AMA SİZ DE BENİM SORULARIMI YARINA YANITLAMIŞ OLUN! Ben yatıyorum. Yarın yanıtlarım.

Yaratılışçı yazarların ve evrimi anlamamış insanları yazdığı yazının linki:

http://www.kuranvebilim.com/html2/mikrodunya/dna/4.html

AMA NEW SCİENTİST OLAYINI ŞİMDİ AÇIKLAMAK İSTİYORUM. SOLUCANLA BENZER ÖZELLİKLERİMİZ VAR ÇÜNKÜ ÇOK ESKİ ATALARIMIZ AYNI(ÇOK ÇOK ESKİ ATALARIMIZDAN BAHSEDİYORUM). FARK OLMASININ SEBEBİ DE SONRADAN EVRİLEREK FARKLI DALLARA AYRILMIŞ OLMAMIZ. YANİ MANTIK OLARAK NEREDEYSE BÜTÜN HAYVANLARLA AKRABAYIZ(BELKİ DE HEPSİYLE). ÇÜNKÜ AYNI TEK HÜCRELİ CANLI TÜRÜNDEN GELDİK! İLK DALLANMADAN SONRA BİR DALDA BİZ DİĞER DALLARDA FARKLI HAYVANLAR ÇIKTI!

GERİSİNİ DE YARIN YANITLIYCAM! SORULARIMI YANITLAYIN. COPY PASTE YAPMANIZ NEDEN BU KADAR UZUN SÜRDÜ ANLAMIŞ DA DEĞİLİM.

Link to post
Sitelerde Paylaş

http://www.kaynagiminsan.com/wp-content/uploads/2010/04/evolution3.jpg

250 Karen Hopkin, "The Greatest Apes", New Scientist, 15 May 1999, s. 27

251 Theodosius Dobzhansky, Genetics of the Evolutionary Process (1970), s. 17-18.

252 Pierre Paul Grasse, Evolution of Living Organisms, New York: Academic Press, 1977, s. 194)

253 Mike Benton, "Is a Dog More Like Lizard or a Chicken?" New Scientist, c. 103, 16 Ağustos 1984, s. 19)

254 Paul Ehrlich, "On the Probability of the Emergence of a Protein with a Particular Function", Acta Biotheoretica, cilt 34, 1985, s. 53

255 Christian Schwabe, "On the Validity of Molecular Evolution", Trends in Biochemical Sciences, cilt 11, Temmuz 1986

256 Christian Schwabe, "Theoretical Limitations of Molecular Phylogenetics and the Evolution of Relaxins", Comparative Biochemical Physiology, cilt 107B, 1974, s.171-172

257 Christian Schwabe and Gregory W. Warr, "A Polyphyletic View of Evolution", Perspectives in Biology and Medicine, c. 27, İlkbahar 1984, s. 473

258 Michael Denton. Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett Books, 1985, s. 290-91

Bu kaynaklar? Aralarında 1 tane müslüman yazar yok

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sende hücreden geliyoruz diyorsun bende hücreden geliyoruz diyorum. Buluştuğumuz tek ortak nokta bu.

dallandırıp şempanzeyi senle aramıza sokma?

Darwin dirilip gelse güler sana

Ben sadece o hücreye hareket kazandıran çoğalmasını sağlayan bir güç var diyorum. Sen buna ne dersen de . . Eğer bunu enerji yapıyorsa bu senin tanrının enerji olduğunu gösterir. Sen ona etmen dersen etmen tanrısı olur. Sonuçta ne olursa olsun bunu bir yapan var. Eğer bir fiil varsa ortada fail olması gerekir. Ama kendi kendine oluyorsa bizim kum, çimento hala olduğu yerde bekliyor. İnşaata dönüşemedi.

Şimdi 6 günde yaratma mevzusundan bu yana gelen bütün suallerini arıyorum ve tek tek yanıtlamadıklarımı arıyorum.

Ama önyargından kurtul. Çünkü evrim sadece bir T E O R İ D İ R kanun değil.

Evrim işte bu yaratılışı tamamen çöpe atıyor.

Teorinin manası kuram dır ve varlığı ispatlanmaya çalışan yol demektir.

Bu onun bilimsel olarak kanıtlandığını göstermez. Kanıtlanmaya çalışıldığını gösterir.

Bilim yaratılışı kabul edemediği için evrimi kabul eder.

Oxford, Aberdeen, Keele ve Reading Üniversiteleri ile ziyaret için bulunduğu çok sayıda Amerikan ve Kanada üniversitesinde, tartışmalarda, kitap, ders ve makalelerde ateizmi savundu ama şimdi yaratılışçı.

http://www.bethinking.org/science-christianity/intermediate/flew-speaks-out-professor-antony-flew-reviews-the-god-delusion.htm

http://anthro.palomar.edu/mendel/mendel_1.htm

evrimi bırak devrime gel şimdi.

Bir hücrenin bir uçak olmak için evrim yolculuğuna başladığını düşünelim. Bir hücrenin içindeki hayat mucizesinin bir bilgisayarın içindeki sistemlerden sonsuz kat daha sanatlı olduğunu düşünürsek, şu an masa üstünüzdeki bir bilgisayarın çalışması için gerekli tüm birimleri tam olsa da, bir hard disk veya işlemci henüz icat edilmemiş olsa eksik olan parça tüm sistemi geçersiz kılar. Mesela bir uçağın uçması için gerekli olan yüz binlerce birim tam olsa ama önemli bir yakıt hortumu bir basınç ayarlayıcı veya kanadının bir parçası eksik olsa, bu parçaların henüz takılmadığı binlerce yıl o uçak hangarda bir metal parçası hükmünde kalacaktır. Gerçek şu ki hayat sahibi canlılarda bu milyarlarca yıl milyonlarca veya yüzlerce yıl gelişmeye vakit yok, çünkü canlı bir metal yığını değil. Biliyoruz ki bir sperm yumurta hücresine giderken içeriye girebilecek en uygun enzimlere en başta sahip, veyahut yumurta hücresi ilk spermi içine aldıktan sonra diğer spermleri dışarı tutacak başka mekanizmalara sahip. Eğer bu sistemin geliştiği bir süreç kabul edilse, bu demektir ki ilk basta spermin yumurtaya girecek enzimleri gelişmemiş idi. Yani ilk sperm yumurtaya henüz girememişti. Farzı muhal girdi ise yumurta diğer spermlerinde girmesi ile haddinden fazla gebeliğe neden olup ilk basta üreme faaliyeti başarılı olamayacaktı. Sonuç olarak ilk memeli canlı üreyememişti ki Evrim denilen sürece dayansın da bir maymuna kadar gelebilsin de oradan bir insan olsun. Bu yalana inanmak kainattaki hayat sahibi trilyonlarca tür canlının bu milyonlarca yıl boyunca kendi hayatlarını destekleyemeyecek birimleri henüz gelişmediği halde prototip halinde kalmaları ve beklemelerini kabul etmek anlamına gelir. Aynı Kubbe örneğindeki gibi, bir mühendisi inkâr eden fikir ile köprü kendi kendine, taşlarından bir kısmı eksik olduğu halde inşa olunamaz. Çünkü eksik kısım köprünün tamamının çökmesine neden olacaktır. Bence bu evrime vurulabilecek en büyük tokattır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana kurguluyorsun dediniz. Neyi kurguladığımı öğrenmek istiyorum.

Neyi kurguladığını söyliyeyim

Birbirinin zıttı iki önermeyi aynı anda önüme koyup önerme hakkında karar vermemi bekliyorsun?

Sonsuz bir varlık kendini sınırlayacak zaman ve mekanda bulunamaz. Öyleyse hiçbir yerde değildir. Hiçbir yerde olmayan şeyde yok demektir.

Hem her şeye gücü yetip hem de her şeyi bilebilmesi de imkansızdı.

Her konuda mükemmel ise hata konusunda da, iyilik yapma konusunda da, kötülük yapma konusunda da mükemmel olmalıdır. Birbiriyle çelişen terimlerle bile mükemmel olmalı.

Çünkü eğer tanrı her şeyi biliyorsa, her şeye gücü yetme özelliğini kullanarak yapacağı şeyler zaten önceden bellidir. Demek ki tanrı bu belirli eylemleri değiştiremeyecektir, ki bu da her şeyi yapabilme gücünün olmadığı anlamına gelir.

Kendi fikrini değiştirecek gücü yoktur diyoruz. Çünkü kendi fikrini değiştireceğini de biliyordur. Yani bunu bilmesini kendisi sonsuz gücüyle engelleyemez. Eğer bilmemesini sağlarsa bu sefer her şeyi bilen olmaktan çıkar. O yüzden sonsuz güçlü değildir diyoruz.

Bunlar senin kuruntun çelişki yapıp mantığa aykırı düşürüyorsun.

Ben şimdi sana "bu açıklamamı yok say" desem

senin hemen bu satırı unutup başa dönüp bu satırı yeniden okuman gerekir. Yani kısır döngü

Kral ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açtı. "İşte bu yalan," diyebileceği bir yalan uydurana bir küp altın vadetti.

"-Rahmetli dedeniz bir savaşa çıkacaktı, ancak o günlerde hazinede yeterli para yoktu. Dedeniz dedemden bu küple bir küp altın borç aldı ve 'bu borcumu torunum torununa ödeyecek,' diye söz verdi. Şimdi, dedenizin borcunu bana ödemeniz için buraya geldim."

Kral, "işte bu kuyruklu bir yalan!" deyince adam, "o halde ödülümü alayım," dedi.

Kral, "ımm şeyy doğru da olabilir" deyince adam, "o halde borcunuzu ödeyin" dedi :)

tarihinde ayferkaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Diğer peygamberler devire girmiyor mu? Tanrının oğlu İsa bile mi? Gerçi sizde oğlu diye geçmiyor

Biliyorsun ki çağlar boyunca birçok peygamber gelmiştir. Kur'anda 28 tanesinin adı geçiyor. Kur'an bunların hepsini de din olarak görüyor. Ve Hazreti İbrahimi bile islam üzerine görüyor. Ancak bozulmuş din.

Sizin örneğinizdeki gibi Hz. İsa'yı Tanrı'nın oğlu olarak gören din var.

İneğe tapan din var. İlahi her din başlangıcında peygamberi tarafından tanıtıldı öğretildi. Ama çeşitli etmenlerle bozuldu. Nuh, lut semut kavimleri. Bunlar kaybolup gitmiş kavimlerdir.

şu anda yaşayanları saymama gerek yok. Tek sıkıntı bunların bozulmuş olmasıdır.

Sizinde dediğiniz gibi (Tanrı'nın oğlu), veya ineğe tapan insanlar.

Dinlerin çağımıza kadar gelememe sebepleri kavimler arası iletişimin bu kadar yoğun olmamasıydı.

Şu an ben senin hangi ilde yaşadığını bile bilmiyorum. Sence ben türkiye'de miyim?

İslam Hz. İsayı kabul eder.Hem bir peygamber hem de bir insan olarak. Ancak Sadece bir elçi olarak.

Uzatmadan islam diğer dinleri yalanlamıyor. Putlaştırılıp göze indirilmiş tanrıları yalanlıyor. Kendi eliyle yiyeceklerden yaptığı tanrıyı acıkınca yiyen nesiller vardı. Her peygamber farklı zamanlarda farklı nesillere gelmiş ve onlara bir parıltı bir ışık olmuş. Sonrada gitmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama hristiyanlıkta var. Hristiyanlıkta sizinle aynı tanrının kitabı değil miydi? Yoksa farklı tanrılar mı?

EN KÖTÜ KARAR KARARSIZLIKTIR.

Hangi dine inanman hangi futbol takımını tutman gibi birşeydir. Bugün bu takımdaki adam yarın öbür tarafa transfer olabilir. Mühim olan ana temasının yani inanç ilkelerinin senin ilkelerinle bağdaşması.

Mühim olan senin Tanrına atfettiğin nitelikler. Eğer onu çukulatadan yapıp acıkınca yiyeceksen olmaz olsun öyle bir tanrı. Mühim olan önyargısız araştırarak, yaşantılarını inceleyerek (tabiki bozulmamışlarının şunu demek istiyorum. Kimsenin islamı tam yaşadığını söyleyemem. Ne ülkemizde ne de İranda) birini seçebilir. hatta sana uymuyorsa kendi paf takımını bile kurabilirsin.

. Canlılarla ilgili her bilim dalında(genetik bilim, ilaçların üretilmesinde) evrim baz alınıyor. O yüzden ilaç sanayi bu kadar gelişmiş. Genetik bilim bu kadar gelişmiş.

Eğer öyle olsaydı çay yerine aspirin içerdik.

http://www.sagliklihayat.gen.tr/wp-content/uploads/fazla-ilac-icmenin-zararlari.jpg

Öğlen yemeğinde Kimyasal sıvılar içerdik.

http://www.goktepe.net/wp-content/uploads/2008/10/meyveler02zc6.jpg

http://www.goktepe.net/wp-content/uploads/2010/05/sebzeler.jpg

Ama öyle yapmıyoruz.

Görebildiğim bütün soruları cevapladım.

Şimdi sıra sende yalnız önyargı konusunda sonkez sana bir tavsiyede bulunacağım. Ne darwin ne harun yahya ne de bir teoriyi kanıtlamaya çalışan insanlar hepsine eşit uzaklıkta olduğun sürece mantıklı düşünebilirsin. Bir insana aynı şeyi sürekli söylersen sonunda o adama o söylediklerin müzik gibi gelmeye başlar. Aynı dannetin dediği gibi. Ve artık kendi hislerinle değil o adamın hisleriyle hareket etmeye başlarsın.

Sana tavsiyem

69417.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana evrim teorisini kanıtlayacak daha kolay yollar niye bulunamıyor. onu söylermisin?

insan 2 yılda çat pat konuşmayı öğreniyor.

5 yaşında doğruyu yanlışı ayırıyor. okuyor okuyor

Hatta master yapınca göz doktoru bile oluyor.

% 98i insan ile aynı ise Bunları yapması hepsi hepsi 20 yıl süredir niye yapmıyoruz.

150 yıldır bunu darwinistler niye düşünmedi.

Yoksa ilk adımı onların atmasınımı bekliyoruz?

150 yıllık bir teori, bir şempanzeyi alsan okumayı, konuşmayı, öğretsen, okula göndersen,

Niye biri gelip bana "abla ateş verde şu sigarayı yakalım" demiyor?

Niye biri gidip kendine ev yapmıyor. Ağaçta yaşıyor.

Hepimiz evimize birer tane alsak, düşünsene mutfakta bize yardım etse?

Veya günlük işlerimizde bize yardımcı olsalar.

528060_detay.jpg?1288089303

Hem devlet bize salak muamelesi yapıyor. Bize gidip şempanzeden geldiğimizi anlatıyor.

Ama şempanzeleri okula bile almıyor?

dedelerimize haksızlık yapmıyor muyuz?

Sırf biraz kıllılar diye mi bunu yapıyoruz?

http://www.maco.tv/video/350207/akilli-sempanzeler

Bunun maymun veya şempanze olması da şart değil. Mesela evde beslenen bir kedi de olabilir, veya dünya üzerindeki milyonlarca canlı türünden herhangi biri de olabilir.

Kendisi ile evrimi tartışabileceğimiz bir Düşünce veya konuşma yeteneği en az bizim kadar gelişmiş olan, veya bizden kat kat gelişmiş olan bir canlı yokmu onunla biraz dertleşsek,

Ben kedisi ile pişti oynayan birini görmeden kusura bakmayın bu evrime inanmam!!!

Bunlar benim akıl ve mantığıma sığmıyor. Müsait olunca sende atladığın tüm sorulara cevap yaz. Dünyada renklerin var olma ihtimali yüzde kaçtır bundan başlayabilirsin.

tarihinde ayferkaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ve en sonunda sana öyle bir örnek göstereceğim ki. Sen kendi ağzınla bundan sonra bir hayat daha olma ihtimali % 100 diyeceksin. Ve bunun için ne evrim teorisini çürütmeye çalışacağım. nede danneti Sen sadece hazır olduğunda ön yargılarından kurtul.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu maymun olayını hiç kavrayamamışsınız. Ortak adamızdan sonra şu anki maymunlara giden yolda maymunların düşünme özelliği evrimleşmedi. Bizim ortak atadan itibaren ayrılan dalımızın düşünme özelliği evrildi ve diğer özelliklerimiz köreldi. Farkındaysanız maymunlar gibi daldan dala zıplayamıyoruz.

Teori tek o anlamda kullanılmıyor. Teorinin 2 açıklaması vardır. Siz 2.sini kullanıyorsunuz. Aslında biz 1.sini kastediyoruz.

Oxford İngilizce Sözlüğünden:

Anlam 1: Bir olgu veya gerçekler grubunun açıklaması veya izahatı olarak kabul edilen, bir fikir veya ifadeler sistemi veya taslağı; gözlem veya deneylerle doğrulanmış veya yerleşmiş ve bilinen gerçekleri açıkladığı ileri sürülmüş veya kabul edilmiş bir hipotez; genel yasalar, ilkeler veya bilinen veya gözlemlenen bir şeyin nedeni olarak kabul gören şeylerin ifadesi

Anlam 2: Bir açıklama olarak ileri sürülmüş bir hipotez; dolayısıyla sadece bir hipotez(o yüzden anlam iki artık kullanılmıyor, o anlamı hipotez tarif ediyor artık),spekülasyon, varsayım; bir şey hakkında fikir veya fikirler kümesi; kişisel bir görüş veya kanı.

Evrim Teorisi derken biz anlam 1'i kastediyoruz siz anlam 2'yi anlıyorsunuz. Güneş sistemini açıklayan Güneş Merkezli Teori'yi anlam 2 demiyorsunuz. O da anlam 1'dir.

Şimdi şu ilk verdiğiniz yazıya gelirsek. O yazı yaratılışçı yazarlardan alıntılarla yazılmış bir yazardır. Bunu kastetmiştim. O yazının tamamını açıklamıycam. Kromozom olayını anlamak istiyorsanız. Ken Miller akıllı tasarımın çöküşü videosunu izleyin(sayfalardan birinde). Yazının tamamını çürütmekle uğraşmayacağım.

Hala anlamamışsınız. Şempanzelerle ortak atamız var. Şempanzelerden gelmiyoruz. Yani dedemiz veya atalarımız onlar değil. Şempanze modern bir hayvandır. Ortak atamızdan sonra iki farklı dal oluşturuyoruz. Yüzde 98'i insanla aynı ama yapısal farklılıklar var. Şöyle ki kromozomlardaki bağlar birleşince(bu yüzden onlarda 48 bizde 46 kromozom var) farklı bir yapı ortaya çıkıyor. Ama yinede benzerliğini koruyor. Ortak atamız aynı olduğu için bu kadar benzeriz. Haberlerde bir maymun iki ayağı üzerinde yürümeye başlamıştı(normalde ellerini de ayak gibi kullanırlar). O da evrimleşmeye başlamış olabilir. Bu arada maymunların düşünme yeteneği bizim kadar gelişmemiş olabilir. Ama aptal da değiller. Bir çok şey öğrenebiliyor ve yapabiliyorlar.

Siz:

Bunlar benim akıl ve mantığıma sığmıyor. Müsait olunca sende atladığın tüm sorulara cevap yaz. Dünyada renklerin var olma ihtimali yüzde kaçtır bundan başlayabilirsin.

Siz:

Eğer öyle olsaydı çay yerine aspirin içerdik.

Öğlen yemeğinde Kimyasal sıvılar içerdik.

Şunu anlayamadım. Olan bir şeyi niye kimyasal sıvılarla değiştirmeye çalışsınlar. Bunu yapacak olanlar ilaç sanayi ile alakalı değil. Kimyasal sıvının evrimle ne alakası var? Ha kimyasal sıvı yapılabilir mi(eğer kastınız bunları barındıran vitaminlerin barındırdırdığı bir sıvıysa) bu yapılabilir. Birincisi o meyve ve sebzenin suyunu sıkar içebilirsiniz. Bu da kimyasal bir sıvıdır. Bu kimyasal sıvılar yapılsa bile kim alıcak? Bunu pazarlamak için yaparlar. İlaçlar hastalıkları düzenlemek için o hastalığa karşı değerleri düzeltir(grip virüsünde vücdumuzdaki korumayı sağlayan hücreleri arttırmak için ilaç alırız. Bunun fazlası zararlıdır. Çünkü bu hücreler vücüdü yorar. Bu yüzden hastalandığımızda bitkin düşeriz.) Eğer midenizde asit olursa baz oranını arttırmak için ilaç alırsınız. Eğer fazla baz oranı içeren ilaç alırsa bu sefer baz yüzünden sorun yaşarsınız. Ama ilaç sanayideki evrimle alakalı kısım şudur. Bir sonraki grip virüslerinin ne olacağını tahmin etmek için deneyler yapılır(bunu hastalık üretmek için kullanan kötü insanlar da var). Onun ilacı bulunur. Gerektiğinde kullanılır. Dünyadaki bazı hastalıkları insan kendi eliyle üretmiştir. Virüs çabuk çoğalabildiği için çabuk evrimleşir. Onu dünyaya yayarlar. Biraz insan öldükten sonra aşıyı piyasaya sürer, parayı kaldırırlar.

Evrim bir sistemdir. Yani yaratma diye bir şey yok. Eğer evrime tanrı diyip tapıcaksanız, tapın. Ama evrime tapmak aptalcadır.

Evrim teorisi kanıtlanmış bir şey. Sadece siz bu teori lafını yanlış anlamda anladığınız için böyle gereksiz bir tartışma yapıyoruz.

Evrimi çürütmekle diğer hayat ne alaka? Hristiyanların çoğu evrimi kabul etmiştir(Papa'da kabul etmiştir. Sadece ruh konusunda anlaşamıyoruz). Onlarda da diğer hayat var.

Bu arada onların dinleri değiştirildi diyorsunuz. Sizinki değiştirilmedi mi? Kuran Muhammed öldükten sonra kitap haline getirildi ve Kuranı ezberleyen insanların çoğu ölmüştü(bir kısmı savaşırken, küçük bir kısmı hastalıktan, küçük bir kısmı yaşlılıktan, yaşayan çok az insan kalmıştı aralarında). Bu kitabın değiştirilmediğini iddia ediyorsunuz yani?

Öncelikle aklınızı ve mantığınız bunu alıcak kapasitede değil bunun farkındayım. O yüzden mantıksız şeylere inanıyorsunuz. Çünkü mantığınız o kadar körelmiş ki, Ancak onu mantıksız şeyleri mantıklı bulabiliyorsunuz. Aklınız da mantığınız kadar olunca durum böyle oluyor.

Buyrun diğer delile geçelim(şu yüzde yüz diğer hayat olduğunu anlayacaksınız dediğinize). Bu arada neleri atladığımı gösterirseniz çok iyi olur. Göremedim hiç. Hazır yazıyorken. O evrimle alakalı koyduğunuz yazının doğru şekilde yazmamı istiyor musunuz? Zaten içlerindeki saçmalıklardan iki tanesini gösterdim. Diğerlerinin mantıklı olduğunu iddia ederseniz. Açıklarım.

Okulum nedeniyle çok giremiyorum hafta içi o yüzden günde 1 yanıt atabilirim(belki hiç giremem bilmiyorum). Hafta sonu gene aktif bir şekilde yazarım. Bilgilerinize.

tarihinde MrAtheistPhilosopher tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim vereceğim cevaplarda senin atladığın sorularda gizli. Ama sen de benim gibi aradan bir tanesini seçip (mecburen) diğerlerini kenara koyuyorsun.

Aradan seçip yanıtlamadığın sorularımı yazayım da geldiğinde fazla süre olmadan gör diye hepsini topluyorum.

Sende cevapları numara ile yaz.

1. Evrim şunu nasıl açıklıyor? Bilmek istediğim için soruyorum?

Bir hücrenin bir uçak olmak için evrim yolculuğuna başladığını düşünelim. Bir hücrenin içindeki hayat mucizesinin bir bilgisayarın içindeki sistemlerden sonsuz kat daha sanatlı olduğunu düşünürsek, şu an masa üstünüzdeki bir bilgisayarın çalışması için gerekli tüm birimleri tam olsa da, bir hard disk veya işlemci henüz icat edilmemiş olsa eksik olan parça tüm sistemi geçersiz kılar. Mesela bir uçağın uçması için gerekli olan yüz binlerce birim tam olsa ama önemli bir yakıt hortumu bir basınç ayarlayıcı veya kanadının bir parçası eksik olsa, bu parçaların henüz takılmadığı binlerce yıl o uçak hangarda bir metal parçası hükmünde kalacaktır. Gerçek şu ki hayat sahibi canlılarda bu milyarlarca yıl milyonlarca veya yüzlerce yıl gelişmeye vakit yok, çünkü canlı bir metal yığını değil. Biliyoruz ki bir sperm yumurta hücresine giderken içeriye girebilecek en uygun enzimlere en başta sahip, veyahut yumurta hücresi ilk spermi içine aldıktan sonra diğer spermleri dışarı tutacak başka mekanizmalara sahip. Eğer bu sistemin geliştiği bir süreç kabul edilse, bu demektir ki ilk basta spermin yumurtaya girecek enzimleri gelişmemiş idi. Yani ilk sperm yumurtaya henüz girememişti. Farzı muhal girdi ise yumurta diğer spermlerinde girmesi ile haddinden fazla gebeliğe neden olup ilk basta üreme faaliyeti başarılı olamayacaktı. Sonuç olarak ilk memeli canlı üreyememişti ki Evrim denilen sürece dayansın da bir maymuna kadar gelebilsin de oradan bir insan olsun. Bu yalana inanmak kainattaki hayat sahibi trilyonlarca tür canlının bu milyonlarca yıl boyunca kendi hayatlarını destekleyemeyecek birimleri henüz gelişmediği halde prototip halinde kalmaları ve beklemelerini kabul etmek anlamına gelir. Aynı Kubbe örneğindeki gibi, bir mühendisi inkâr eden fikir ile köprü kendi kendine, taşlarından bir kısmı eksik olduğu halde inşa olunamaz. Çünkü eksik kısım köprünün tamamının çökmesine neden olacaktır.

2. Kurgulamalar meselesi?

Önce senin kurguların

Sonsuz bir varlık kendini sınırlayacak zaman ve mekanda bulunamaz. Öyleyse hiçbir yerde değildir. Hiçbir yerde olmayan şeyde yok demektir.

Hem her şeye gücü yetip hem de her şeyi bilebilmesi de imkansızdı.

Her konuda mükemmel ise hata konusunda da, iyilik yapma konusunda da, kötülük yapma konusunda da mükemmel olmalıdır. Birbiriyle çelişen terimlerle bile mükemmel olmalı.

Çünkü eğer tanrı her şeyi biliyorsa, her şeye gücü yetme özelliğini kullanarak yapacağı şeyler zaten önceden bellidir. Demek ki tanrı bu belirli eylemleri değiştiremeyecektir, ki bu da her şeyi yapabilme gücünün olmadığı anlamına gelir.

Kendi fikrini değiştirecek gücü yoktur diyoruz. Çünkü kendi fikrini değiştireceğini de biliyordur. Yani bunu bilmesini kendisi sonsuz gücüyle engelleyemez. Eğer bilmemesini sağlarsa bu sefer her şeyi bilen olmaktan çıkar. O yüzden sonsuz güçlü değildir diyoruz.

Bunlar senin kuruntun çelişki yapıp mantığa aykırı düşürüyorsun.

Bunlarda benim kurgularım.

Ben şimdi sana "bu satırı okunmadı say" desem

senin hemen o satırı unutup başa dönüp bu satırı yeniden defalarca okuman gerekir. Yani kısır döngü

Kral ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açtı. "İşte bu yalan," diyebileceği bir yalan uydurana bir küp altın vadetti.

"-Rahmetli dedeniz bir savaşa çıkacaktı, ancak o günlerde hazinede yeterli para yoktu. Dedeniz dedemden bu küple bir küp altın borç aldı ve 'bu borcumu torunum torununa ödeyecek,' diye söz verdi. Şimdi, dedenizin borcunu bana ödemeniz için buraya geldim."

Kral, "işte bu kuyruklu bir yalan!" deyince adam, "o halde ödülümü alayım," dedi.

Kral, "ımm şeyy doğru da olabilir" deyince adam, "o halde borcunuzu ödeyin" dedi

3. Gerçekten sen iki tarafada eşit uzaklıkta mısın? Ortada mısın yoksa bir tarafa meyil edip o tarafın hisleriyle hareket eder misin?

4. Sence gerçekten ön yargılı olma ihtimalin varmı(şu ana kadar veya bundan sonra)? Yukardaki uzaylılar misali gibi biri uzaylıyı getirip önüne koysa sen ben uzaylıya inanmam ki der misin(aynısı benim için de geçerli). Yoksa tamam inandım dermisin. Ve eğer ön yargısız gelirsen yaptığım teklifi kabul ediyor musun? Önyargısız olursan Ben şu andan itibaren sana hem dannetin hem de evrim teorisinin varlığı kesinlikle kanıtlanmış iki kanun gibi algılayacağım ve yolumuza öyle devam edeceğiz.

5. Dünyada renklerin var olma ihtimali % kaçtır. Bu soruya vereceğin cevap senin ön yargısız olup olmadığını bana kanıtlayacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayatın nasıl başladığını soruyorsanız bu evrimin konusu değil. İlk başta hayvanlar eşeysiz üreme(yani sperm yok, bölünerek çoğalıyorlar) yapıyorlardı. Sperm örneğine gelelim. Kısır hayvan olan katır vardır(at ve eşeğin çiftleşmesi sonucu). Onun soyu tükenmiyor. Çünkü at ve eşek var. İlk önce çiftleşmeden önce yumurta dışarı bırakılıyordu sonra erkek onu döllüyordu(bunu yapan hayvanlar hala var). Ama bu yumurtaların açık bir yerde olması anlamına geliyordu ki(erkeğin görebilmesi için) bu çok riskliydi. O yüzden türlerinin yok olmaması için farklı bir yol geliştirmek zorunda kaldılar. Bu sefer rahim kısmında döllenme başladı. Bu rahim olayına yeterince hızlı geçemeyenlerin soyları tükendi. Hala yumurtalarını dışarı bırakıp dölleyen hayvanların olmasının sebebi bunu farklı bir yolla halletmeleri. Çok sayıda yumurta üretir bu hayvanlar. Böylelikle çoğu ölse bile azı yaşar ve türünün devamını getirir. Açıklayıcı oldu mu? Aa evet o kısmı geliştiremedikleri için eksildiler. Çünkü silahlanma yarışında bu kısımda geri kaldılar. Bu kısımdaki eksiği kapatamayınca sizin dediğiniz gibi minare çöktü(soylarının devamı gelmedi).

Eğer sorunuzu yanlış anladıysam söyleyiniz. Eğer doğru anladıysam. Tamam yazınız. Yazdığınız diğer şeylere geleceğim. Bugün daha fazla girmeyeceğim. Yanlış yazdıysam soruyu biraz daha açınız. Tamam ise geri kalanını yarın akşam 8-9 gibi yanıtlıycam.

tarihinde MrAtheistPhilosopher tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek istediğimin cevabını kendin verdin zaten.

"Çok sayıda yumurta üretir bu hayvanlar. Böylelikle çoğu ölse bile azı yaşar ve türünün devamını getirir. Açıklayıcı oldu mu?"

duymak istediğim tamamen buydu. Türünün devamı gerektiğini bilen canlı ortama göre hareket ediyor. Yani bunun nasıl yapacağını bilen bir program veya inşaat projesi gibi bir proje önceden onda vardı diyebilir miyiz? Yani şunun gibi:

"bir damla meni den bugüne geldiğimizi biliyoruz. Bu meninin içinde bizim bugünkü varacağımız şeklin programı olmasa idi yani göz yukarda ve iki tane, burun aşağıda ve yüzün tam ortasında bir tane. Yoksa annemize babamıza benzemezdik. (Simadaki benzerlik ve parmakizi)" yanlışmıyım. O spermin içinde bugünkü vücudumuzun neresinde ne olacağı metrelik inşaat projeleri olurya aynı onlar gibi yazılı olması lazımdır. Yani annemizle hergün aynı yemeği yediğimiz için mi ona benziyoruz. Yoksa spermdeki bilgi bankasından dolayı mı?

Eğer aynı fikirdeysek 2 den devam edebilirsin. Farklı durum varsa 1 e devam

tarihinde ayferkaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek istediğimin cevabını kendin verdin zaten.

"Çok sayıda yumurta üretir bu hayvanlar. Böylelikle çoğu ölse bile azı yaşar ve türünün devamını getirir. Açıklayıcı oldu mu?"

duymak istediğim tamamen buydu. Türünün devamı gerektiğini bilen canlı ortama göre hareket ediyor. Yani bunun nasıl yapacağını bilen bir program veya inşaat projesi gibi bir proje önceden onda vardı diyebilir miyiz? Yani şunun gibi:

"bir damla meni den bugüne geldiğimizi biliyoruz. Bu meninin içinde bizim bugünkü varacağımız şeklin programı olmasa idi yani göz yukarda ve iki tane, burun aşağıda ve yüzün tam ortasında bir tane. Yoksa annemize babamıza benzemezdik. (Simadaki benzerlik ve parmakizi)" yanlışmıyım. O spermin içinde bugünkü vücudumuzun neresinde ne olacağı metrelik inşaat projeleri olurya aynı onlar gibi yazılı olması lazımdır. Yani annemizle hergün aynı yemeği yediğimiz için mi ona benziyoruz. Yoksa spermdeki bilgi bankasından dolayı mı?

Eğer aynı fikirdeysek 2 den devam edebilirsin. Farklı durum varsa 1 e devam

Bilen bir program yok. Nasıl olacağımızı da evrim planlamıyor. Evrim kördür. Bu yüzden bir çok sorunumuz da var. Bu yüzden her tür yok. Yanlış evrilen hayvanların da soyu yok oluyor.

GÖZ VE SİNİRLER, sperm kanalları, sinüsler ve sırtlar, bireysel huzur açısından bakıldığında, yetersiz bir tasarıma sahiptirler ama bu kusurlar evrimin ışığında incelendiğinde oldukça anlamlı­dır. Aynısı, doğanın daha büyük ekonomisi için de geçerlidir. Akıllı bir tasarımcının yalnızca hayvan ve bitki bireylerinin vücutlarını de­ğil, bütün halinde tür ve ekosistemleri de tasarlamış olması beklenir. Doğanın planlı bir ekonomi sürdürdüğü, müsrifliği ve israfı bertaraf etmek için dikkatlice tasarlanmış olduğu umulabilir. Öyle değildir ve bu bölüm bunu gösterecek.

yazının devamı:

http://richarddawkins-turkey.blogspot.com/2011/01/silahlanma-yars-ve-evrimsel-teodise.html

Evrimi tasarımcı olarak görüyorsanız buyrun evrime tapın. Kör saatçi'nin ciltli olanını bulabilirseniz kapağını açıp bakın orda çok güzel bir söz var(kitabı bulunca yazıcam buraya). Ama evrime tapmak aptalcadır.

2'de nerede mantığa aykırı düşünüyorum(hangi söz).

3. sorunuzda konu evrimse evrimi ilk başlarda bende(eskiden) bilmiyordum. Evrimi anladıkça evrimin doğru olduğunu anladım. Evrimden önce yaratılışçıydım. Ama evrim benim ateist olmamı sağlamadı. Orası ayrı konu.

4. Uzaylıların olma ihtimali var. Milyar tane galakside milyar tane gezegen var(yapılan hesaplamalara göreki ortalama). Niye başka bir yaşam olmasın. Mantık içeren her şey benim için aksi ispatlanana kadar olabilirdir. Eğer olduğu ispatlanırsa olabilirden vardıra dönnerim.

5. renkler konusuna gelirsek. Öncelikle renkler ışığın kırılmasından oluşan tonlar. Bizim gördüğümüz renkler o maddenin ışığın renk tonlarından hangisini yansıtıyorsa bizim için madde o renktedir. Bu yüzden karanlıkta her şey siyahtır. Siyah bir renk değildir. Bütün ışıkların soğurulmasıdır veya o yere hiç ışık ulaşmamasında oluşur. Yani ışığın yokluğudur. Renkler bizim bakış açımızla vardır. Ama normalde ışığı oluşturan tonlardır. Işık yoksa renkte yok. Renkler vardır sonuç olarak.

Yalnız bu tartışma beni sıktı artık. Birincisi siz tartışmayı bilmiyorsunuz. İkinici tam bir karacahilsiniz. Hayatımda evrim konusunda bu kadar aptalca sorular görmemiştim. O kuruntu çürütmeleri önüme koyduğunuz anda tartışma benim için bitmişti. Ben soruyorum sorularımı yanıtlamanız için bir tarafımı yırtıyorum. Bir şey veriyorsunuz ben onu yanıtladıktan sonra üzerinde bile durmuyorsunuz. Edip Yüksel ile mantığın yaptığı tartışmayı inceleyin. Belki tartışma nasıl yapılır öğrenirsiniz. Size videolar veriyorum. Yazılar sunuyorum. siz bana o videonun montajlanmış halini koyuyorsunuz. Başka bir videoda yanıtlanmış bir şeyi önceden koymuş bulunuyorum. Yine bana onla alakalı zırvaları koyuyorsunuz. Koyduklarımı izlemeyecekseniz ben niye bunları koyuyorum(buna yanıt vermeseniz de olur)? Ben sizin her sorduğunuz soruyu yanıtlıyorum. Eksik olursa söyleyin de dedim. Sizin evrimi çürütüyor dediğiniz her yazıyı burada yanıtlamam yıllar sürer. O kadar çok palavra varki. Konuyu evrim var mı yok muya çevirdiniz. Konuyu da dağıttınız. O yüzden şu sorularınızı yanıtlıycam ve benim kendi ağzımla bundan sonra bir hayat vardır diyeceğimi iddia ettiğiniz kanıtı gösterin, ona da bakalımondan sonra bu tartışmayı bitirelim. Gidip daha bilgili teistlerle tartışmayı tercih ederim. Bunları ateistforumdada konuşabilirdik. O kanıtı ateist forumada koyabilirdiniz aslında. Neyse devam edin ve bitirelim artık.

tarihinde MrAtheistPhilosopher tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

1. Program yok demek spermin içinde babadan gelen kalıtsal bir şey yok mu demek?

Cevabını pek anlayamadım.

Öyle olsa ikizlerin parmak izinin aynı olma ihtimali olur muydu (bunu sen söylemiştin)?

tarihinde ayferkaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim öyle olmamızı evrim programlamıyor. Evrim kördür. Hayvanlar eşeysel üremeden sonra çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir üremek için. Bunlardan birisi budur. Üreme sistemi başarılı olamayanlar zaten hayatta kalamamışlardır. Deneme yanılma gibi düşünün. Geriye kalanlar da doğru olmuş gibi duruyor. Ama onların da bir çok hatası var. Bu yüzden ilk seferde hamile kalınamayabiliyor(yanlış yazmıştım düzelttim). Hastalıklar oluşabiliyor.

tarihinde MrAtheistPhilosopher tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim öyle olmamızı evrim programlamıyor. Evrim kördür. Hayvanlar eşeysel üremeden sonra çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir üremek için. Bunlardan birisi budur. Üreme sistemi başarılı olamayanlar zaten hayatta kalamamışlardır. Deneme yanılma gibi düşünün. Geriye kalanlar da doğru olmuş gibi duruyor. Ama onların da bir çok hatası var. Bu yüzden ilk seferde hamile kalınamayabiliyor(yanlış yazmıştım düzelttim). Hastalıklar oluşabiliyor.

Yok yazımı anlamadın.

Babamızdan bize miras geliyor mu sperm vasıtasıyla - yoksa kalıtım diye bir şey yok mu? Bir meyvede olabilir. Bir elma ağacın çekirdeğinde onun nasıl bir ağaç olacağına dair bir program varmı. Yoksa etraftaki bütün ağaçlar elma ağacı diye mi o da elma ağacı olur?Bunun evrim yoluyla olması şart ta değil.

tarihinde ayferkaya tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...