Jump to content

Yoktan Varolma Sorunsalı?


Recommended Posts

Yoktan varolma sorunsalı?

Yaradılma (yoktan var olma) kavramı, insanlık tarihi boyunca düşünen beyinleri boş yere meşgul eden abzürt bir görüştür..!

İnsanlar bunun tam tersini neden düşünemezler, Acaba herkes bu soruyu kendine sordu mu?

Yoktan var olmak bir zorunluluk mudur?

Var-dan var olma düşüncesi üzerinde neden hiç durmuyoruz?

Yoktan var olmak fizik kanunları için geçerli bir sebepmidir?

Fizik nesnelerde, algılanabilir özelliklerin dışında her hangi bir varlığı kabul etmez.

Tanrı ne dir?

Tanrı kim dir?

Mademki bir sebep sonuç ilişkisi var, yaradan Tanrı nın yaratma sebebi nedir?

Yoktan var olmaya ilişkin sebepler nelerdir?

Tanrının varlığı ve onun mucizeleri mi?

Varoluş düşüncesinin beynimizce reddedilmesinin kaynağı nedir?

İlla yaradılmış olmak mı lazımdır?

Bilginin asıl ve tek kaynağı algıdır.

Yaradılmışlık düşüncesi, Tarihteki en eski uygarlıklardan beri, eski Yunan ve Roma kültürleri de dahil, hep aynı felsefeyi yansıtır.

Bu düşüncenin kaynağı ne?

Yaradılmak algısı beynimizde mi oluştu?

İnsanlarda neden ezelden varoluş düşüncesi gelişemedi?

Herşeyin ezelden varolması bir olasılıksızlık mıdır?

M.Ö. 625’li yıllarda Thales, varlıkların ezeli olduğu görüşünü ortaya atıyor, Anaximander, M.Ö. 425’de, bütün varlıkların balıktan

evrimleştiğini, bunların beslenme yeteneği gelişince karadan suya geçtiklerini ileri sürüyordu.

Bu çağda bütün varlıkların ateşten meydana geldiği görüşünü Heraklit ileri sürmüştür. Empedokles de, bütün varlıkların toprak, su,

ateş ve hava’dan meydana geldiği dillendirmiştir. Demokrit ve Leukippos ise varlıkları atomlardan tesadüfen hasıl olduklarını

belirtmişlerdir.

M.Ö. IV. yüzyılda düşünce sahasında Aristo yer almıştır. İki bin yıl boyunca filozof denince, ister Doğu’da olsun, ister Batı’da, hep Aristo

anlaşılmıştır. Onun çalışmaları sadece felsefede değil, bilimde de bir dönüm noktası olmuştur.

Aramızda evrimi kabul eden görüşteki müslümanlar vardır.

Onlar da sanırım M.Ö. IV. yüzyılda düşünce sahasında önemli bir yer tutan Aristo nun görüşlerini yansıtmaktalar...

Zaten Kur'anda ve Tevratta Aristonun bazı düşüncelerini farkediyoruz.

Aristo'ya göre, Allah değişmez, fakat değişimin sebebidir. Nesneler dünyasında değişim, ancak değişimin kendisi dışında bir etken

sebebiyle mümkündür.

Aristo, günümüze kadar uzanan felsefî görüşleriyle hem Hıristiyanlığın ve hem de İslâmiyet’in felsefî problemlerini çözmüş,

Onların üzerindeki etkisini asırlarca devam ettirmiştir.

Kaynak: Sorularla evrim.

Evrim süreci (doğal seçilim) bize yaradılmışlığı değil, ezelden varoluşu göstermiyor mu?

Eğer bir yardılma söz konusu olsaydı, Evrim süreci içersindeki değişimler gerçekleşirmiydi?

Bulunan ara geçişler de bunu ispatıdır.

Yaradılma olsaydı ara geçişler de olmazdı.

Herşey vardı ve hep oradaydı.

Varlık ezeli dir.

Yoktan hiç bir şeyi var edemezsiniz.

Tanrıyı da var eden, yaradılış efsanesi dir..!

tarihinde mitch tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan karşılaştığı sorunların çoğunu var-yok ikilemi ile değerlendirir.

İnsan için birşey ya vardır, ya da yok.

Bu kavram yakın zamanlara kadar değişmeden gelmiştir.

En akıllı bilim adamları bile var-yok ikilemine bir çözüm bulamamışlardır.

Einstein'ın kuramları bu konu ile ilgilenmezler.

Big Bang kuramını savunan bilim adamlarının çoğu, belki bugün bile, herşeyin Big Bang ile başladığını savunurlar.

Onlara göre uzay ve zaman da Big Bang ile başlamıştır.

Evren genişlemektedir ama onun dışında hiçbir şey yoktur. Fizik yasaları bu evrenle sınırlıdır.

Son 20 yıl içinde bu teoriden uzaklaşılmaya başlanmış ve madde ve enerjinin ezelden beri var olduğu paradigması üzerine kuramlar geliştirilmiştir.

String ve M kuramları gibi...

Oysa Big Bang kuramı da yoktan var olmaya karşıdır.

Ama yalın haliyle Big Bang kuramı yeterli değildir. Ufuk sorunu vardır.

O sorun inflasyon teorisi ile açıklanmıştır ama bu keresinde evrenin neyin içinde genişlediği konusu sorun yaratmaktadır.

İçinde vaküm enerjisinin olduğu sonsuz bir boşluğun varlığını bilim adamları kabul etmek istememektedirler.

En büyük sorunsal budur.

Bunu kabulü durumunda Big Bang teorisi evrenin, hatta evrenlerin varlığını kolaylıkla açıklayacak cephaneye sahiptir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İçinde vaküm enerjisinin olduğu sonsuz bir boşluğun varlığını bilim adamları kabul etmek istememektedirler.

En büyük sorunsal budur.

Bunu kabulü durumunda Big Bang teorisi evrenin, hatta evrenlerin varlığını kolaylıkla açıklayacak cephaneye sahiptir.

Buna daha önce yapılan hesaplamalarla çelişebileceği görüşü mü hakimdir?

Ayrıca, sonsuz boşluk hakkında yürütülen başka bir ( bizim bilmediğimiz) teori var mı?

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buna daha önce yapılan hesaplamalarla çelişebileceği görüşü mü hakimdir?

Ayrıca, sonsuz boşluk hakkında yürütülen başka bir ( bizim bilmediğimiz) teori var mı?

Sevgiler.

Sonsuz boşluk önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Bu sorundan kurtulmak mümkün değil...

Çünkü....

Eğer Big Bang herşeyi başlattı ise, genişleyip durduğuna göre sonsuz boşluğu da oluşturuyor.

Eğer Big Bang herşeyi başlatmadı ise, sonsuz bir boşluğun içinde genişliyor.

Yani nasıl keserseniz kesiniz, karşınıza sonsuz bir boşluk kavramı her zaman çıkıyor.

O iki durumda da o boşluk olacağına göre, onu daha önce var kabul etmek çok daha akıllı bir yaklaşım.

O zaman yoktan varoluşu değil, her zaman var olan bir enerjinin dönüşümlerini kabul edeceğiz.

Her zaman var olan enerji vaküm enerjisidir.

Onun varlığı Casimir deneyi ile gösterilmiştir.

Kaynağı da vardır. Virtual particles.. Yalancı parçacıklar..

Onlardan evreni yaratan mekanizma bile biliniyor.

Heisenberg'in belirsizlik ilkesi...

Yağ var.. Un var.. Şeker var.. Bize helva yapmak düşüyor.

Helva yapacağımıza, saçma sapan teorilerle uğraşıyoruz. Sicim ve M teorileri gibi.

Ve ilginç olarak dünyanın en akıllı insanları bu saçmalıklarla uğraşıyorlar..

Big Bang'i çöpe atmaya çalışıyorlar.. Ama atamıyorlar..

Nedeni de Big Bang'in eski bir teori olması.. Kendilerine özgü teoriler uydurmak moda günümüzde..

Özellikle yaratılış konusunda herkesin bir teorisi var.

Bu durumda ben şahsen evreni Allah'ın yarattığı teorisine onların uydurma teorilerinden daha çok iltifat etmeye eğilimliyim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hocam, sicim teorisi bence konuyu saptırmak, başka alanlara çekip,

dolaylı yollardan yaratıcılık ve tasarım kurguları üretmek.

Fakat geleneksel sorular askıda kalmakta. Amaçlanan ise, araştırmacıların dikkati dağıtılarak kendi üzerlerine çekmek.

Her şeye rağmen bütün alanlarda yaratıcılık esrarlı bir karakter

taşımakta ve açıklanması da zor olduğu için, olumlu araştırma

metodlarına sığmıyor.

Bu tür anaforlar yıldan yıla şaşılacak bir hızla artmaktadır.

Bir yandan zekâ ile yaratıcılık arasındaki orantılar, öte yandan

da insanda, Tanrının yaratma, yoktan varetme yetisinin zihinlerdeki gelişmesi amaçlanıyor olabilir.

Fakat şu cümleniz daha ilginç geldi bana!

Eğer Big Bang herşeyi başlatmadı ise, sonsuz bir boşluğun içinde genişliyor.

Yani Evren Big Bang dan önce de mi vardı, Big Bang evrenin içinde mi oldu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yani Evren Big Bang dan önce de mi vardı, Big Bang evrenin içinde mi oldu?

Aynen..

Sonsuz boşlukta vaküm enerjisi vardı.

Onlardan biri false vacuum oldu.. Genişledi. Vaküm enerjisi maddeye dönüştü.

Bilim forumunda Big Bang'in fiziği başlığına bakabilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yani olmayan bir şeyden ne patlayabilir?

tanrı yarattı demek ona da bir kılıf giydirmek oluyor sonuçta. bir bütün olarak görürsek biz onun sınırlarını çizebiliriz ve sonuçta o da bir algılanabilir, yani var olur. peki bu tanrı evrenden bağlantısını nasıl ayırıyor, ya da tanrı evrenin içindeyse nerede saklanıyor.

buradan net olarak mutlak yokluğun olamaması durumu çıkıyor kanımca. yani evren sonsuzdan beri vardı ve sadece katılaştı. belki de bu big bang çok milyarlarca kez oldu ve sonsuza dek böylece sürüp gidecek. belki önceki evrenlerde madde ve fizik yasaları daha farklıydı. biz belki de filmin 1 saniyesini bile göremiyoruz arkadaşlar. (yani big bang'den bu yana)

kısacası bunları düşünmek bile zaman kaybıdır bence, yaşamın tadını çıkarmaya bakın diyeceğim ama ister istemez insanın aklına geliyor. hatta insana büyük bir heyecan bile veriyor bu okyanusun içinde olmak. arkadaşlar herşey önceden potansiyel enerji olarak vardı ve sadece biz bu parçaların bir araya gelmesiyle oluştuk.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yani olmayan bir şeyden ne patlayabilir?

tanrı yarattı demek ona da bir kılıf giydirmek oluyor sonuçta. bir bütün olarak görürsek biz onun sınırlarını çizebiliriz ve sonuçta o da bir algılanabilir, yani var olur. peki bu tanrı evrenden bağlantısını nasıl ayırıyor, ya da tanrı evrenin içindeyse nerede saklanıyor.

buradan net olarak mutlak yokluğun olamaması durumu çıkıyor kanımca. yani evren sonsuzdan beri vardı ve sadece katılaştı. belki de bu big bang çok milyarlarca kez oldu ve sonsuza dek böylece sürüp gidecek. belki önceki evrenlerde madde ve fizik yasaları daha farklıydı. biz belki de filmin 1 saniyesini bile göremiyoruz arkadaşlar. (yani big bang'den bu yana)

kısacası bunları düşünmek bile zaman kaybıdır bence, yaşamın tadını çıkarmaya bakın diyeceğim ama ister istemez insanın aklına geliyor. hatta insana büyük bir heyecan bile veriyor bu okyanusun içinde olmak. arkadaşlar herşey önceden potansiyel enerji olarak vardı ve sadece biz bu parçaların bir araya gelmesiyle oluştuk.

Tamamıyla haklısınız.

İnsan, sorgulayan bir varlık tır.

Tüm bunları düşünmeliyiz.

Düşünmeyen bir insan zaten yoktur.

Derinlik insanoğlunu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir.

Bir hayvanın varoluşunu sorguladığını düşünebiliyor musunuz?

Bizi belirleyen dinsel aidiyetlerimiz olmamalı.

Aidiyet bir ihtiyaç değildir.

İnsanın, karşılığını hiçbir zaman alamayacağı olgulara ait olmak istemesini anlıyamıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanın ilginç bir sorgulama stratejisi var ama.

İnsan az çok bildiği konularda, bilmediği yerleri hayal ürünleri ile dolduruyor.

Çoğu kere bu hayal ürünleri onun üstün aklının eseri.

Bunu ilkel insanlar da yapıyorlardı, bilim adamları da yapıyorlar.

Yapmayan yok.

İlkel insanlarla çağdaş bilim adamları arasındaki fark, ikincisinin daha sofistike ve temeli bilimsel fanteziler kurması..

Micho Kaku gibi..

Günümüzde popüler fizik kitapları yazanların sayısı oldukça çok...

Büyük paralar ve ün kazanıyorlar.

Fizik bir fantezi alemine doğru hızla ilerliyor. Şu ana fizik-metafizik sınırı aşılmak üzere..

Bu aslında hoşumuza gidiyor ama çok acıklı bir durum.

Son 30 yılda yeni teorilerden çok yeni fanteziler üretiliyor.

Korkarım insanlık bilgi sınırının sonuna gelmiş bile olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deney yapılmak üzre oluşturulan "yalancı boşluk'un", ışık yani bir fotonla etkileşime girmemesi gerekir.

Girerse o gerçekten bir boşluk olmaz..

Aynı şekilde kütle çekimi ile de etkileşime girmemesi gerekir..

Eğer bir "şey" herhangi bir fotonla etkileşime girmiyorsa, biz onu nasıl gözlemleriz?

tarihinde thaless tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...