herakles79 0 Nisan 5, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 5, 2011 gönderildi yani bir nevi bir hikaye bir efsane demek istiyorsun.ama ne yazıkki bugün yapılan bilimsel araştırmalardan kızıldeniz gerçekten yarldığı ve hatta bugün müzede sergilenen secde halindeki firavunun dahi cesedi meydandadır.ve yapğılan teknik ve bilimsel araştırmalar bu cesedin gerçekten o yüzyıla ait ve firavuna ait olduğu ıspatlanmıştır.ayrıca gerek yahudi kavminin yüzyıllardan beri nesil nesil aktarıldığı ve bizzat kendi kitaplarında ve hatta hristiyan ve müslümanların klitaplarındada aynı şekilde meydana gelen bu olaylar yazmaktadır. ve bulunan bu mumyanın cesedin kuran rehberliğinde kuranın açıkladığı gibi tam yerinde ve yazıldığı yerde bulunmuştur. evet musa vardı koca bir krallığa koca bir orduya kafa tuttu ve seninde diyebileceğin gibi o yahudiyde diğerleri ise kıpti ve burada olan kavim savaşıydı iyiliğin kötülüğe karşı olan savaşı.ezilen halkın, zülüm gören bir halkın, kendini tanrı gibi gören bir krala ve kavmine karşı mücadelesidir.kıptilerle ittifak yapıp kendi sırf sarayda yetişti diye kıpti ordusunu ele geçirip vir darbe yapmadı.bilakıs onlardan canını ve halkını korumak için doğduğu ve yaşadığı vatanı terk etmek zorunda kaldı. Secde etmiş bir firavun cesedine asla rastlanmadı Kızıldeniz filanda yarılmadı.O secde etmiş firavun cesedi diye size düzmece bir cesed sergilendi.Bilim adamları senin inandığın bu safsataların hiçbirini kabul edip ispatladıkta demediler. Sen mucizeye inanmak istemişsin böylece kendini kandırıyorsun.Ben sana işin özünü verdim. Link to post Sitelerde Paylaş
mitras 0 Nisan 5, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 5, 2011 gönderildi yani bir nevi bir hikaye bir efsane demek istiyorsun.ama ne yazıkki bugün yapılan bilimsel araştırmalardan kızıldeniz gerçekten yarldığı ve hatta bugün müzede sergilenen secde halindeki firavunun dahi cesedi meydandadır.ve yapğılan teknik ve bilimsel araştırmalar bu cesedin gerçekten o yüzyıla ait ve firavuna ait olduğu ıspatlanmıştır.ayrıca gerek yahudi kavminin yüzyıllardan beri nesil nesil aktarıldığı ve bizzat kendi kitaplarında ve hatta hristiyan ve müslümanların klitaplarındada aynı şekilde meydana gelen bu olaylar yazmaktadır. ve bulunan bu mumyanın cesedin kuran rehberliğinde kuranın açıkladığı gibi tam yerinde ve yazıldığı yerde bulunmuştur. evet musa vardı koca bir krallığa koca bir orduya kafa tuttu ve seninde diyebileceğin gibi o yahudiyde diğerleri ise kıpti ve burada olan kavim savaşıydı iyiliğin kötülüğe karşı olan savaşı.ezilen halkın, zülüm gören bir halkın, kendini tanrı gibi gören bir krala ve kavmine karşı mücadelesidir.kıptilerle ittifak yapıp kendi sırf sarayda yetişti diye kıpti ordusunu ele geçirip vir darbe yapmadı.bilakıs onlardan canını ve halkını korumak için doğduğu ve yaşadığı vatanı terk etmek zorunda kaldı. Secde etmiş firavun cesedinin aslını birde burdan okuyun. Her yönü ile, bir mucize arayışı ve ortaya çıkan koca bir yalan... http://www.haber7.com/haber/20051121/Firavun-cesedi-efsanesi-de-fos-cikti.php Link to post Sitelerde Paylaş
Mohammed 0 Nisan 5, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 5, 2011 gönderildi Secde etmiş firavun cesedinin aslını birde burdan okuyun. Her yönü ile, bir mucize arayışı ve ortaya çıkan koca bir yalan... http://www.haber7.co...e-fos-cikti.php Ah birde secde etmiş Firavun cesedini koruduğuna inandığı Allah'ın neden Kuran'ın ilk yazıldığı kemik, palmiye yaprağı, ceylan derisi, taşları yok ettiğini kendisine sorabilse!!!! Ellerinde Kuran'ın ilk yazılı hali yokken sahte firavun cesetleri ile avunuyorlar.. Yazık ki ne yazık!!! Link to post Sitelerde Paylaş
taopaipai 0 Nisan 6, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 6, 2011 gönderildi Bu Musa denen adamın koskoca denizi yaracak gücü var ama Firavun dan kaçıyor Denizi kaçmak için yaracağına Firavun'un adamlarına kullansana o gücü salak. Hiç sorma.Asayı ejderhaya çevir sal ordunun üstüne.Kim uydurduysa hiç kafası çalışmıyormuş ya. Link to post Sitelerde Paylaş
Protagoras 0 Nisan 6, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 6, 2011 gönderildi Pepelek musa, meczub isa, uyanık muhammet bunlara hep böyle hikayeler uydurulmuştur hatta biz bile bir şeyler uydurup pazarlasak bunlar bir kaç yüz sonra gerçekmiş zannedilir. Link to post Sitelerde Paylaş
DreiMalAli 0 Nisan 7, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 7, 2011 gönderildi İşin mucizevi yanını bir yana bırakırsak,ortada Firavun'un sarayında/sisteminde büyümüş ve o eğitimi almış bir adamın Firavun'un sistemine karşı gelişi ve çeşitli siyasal mücadelelerle dolu bir halk ayaklanması var gibi duruyor. Bu meyanda Asa - Musa'nın mesleğini hünerini yeteneğinin bir göstergesi bir nevi lisans gibi. Deniz-Bu halk ayaklanması neticesinde Ortaya çıkan bir kaos süreci- Harun-Musa'nın mücadelesi halka aktaran halktan bir hatip . Ve bu kaostan Musa ve tayfası sağ salim çıkıyor ve Firavun'un sistemi çöküyor. Büyücüler-Firavun sistemini halka göz boyayarak süslü ve güçlü gösteren burjuva ve bürokrat sınıfı. Dolayısıyla Kuran'da yazanlar bir efsane değil.Günümüzde dahi yaşanagelen olayların geçmiştede yaşanmış bir örneği. Sevgili Galileo. Sevgili Afrodit Kurandaki Musa olayları "teşbidir" dedi diye, hemen inanıp da teşbih örnekleri vermene gerek yoktu. Bu anlatımların hemen teşbih olması geremiyor. Muhtemelen Afrodit de Kuranın söylemini, söylemek istediğini beğenmemiş, Kuranın yazarları bu kadar aptal olamazlar düşüncesiyle, onları koruma altına almak istemiştir. Eğer Kurandaki Musa hikayeleri senin "teşbihlerin" olsaydı... MS 3. yüzyıldan beri resimlerde, heykellrede boy gösteren Musayı ne yapacağız? Mesela eski Suriye sinagoglarının duvar resmindeki bebek Musanın sudan çıkarılışını nasıl "teşbih"liyeceğiz? Veya Abdul Melikin sikkesine yazdırdığı "Musa Tanrının elçisidir." yazısını nasıl tesbihliyeceğiz? Veya, veya, veya... Kurana bu hikayeleri sokan kişiler, teşbih meşbih yapmıyorlardı. Tersine... Musayı yaşamış, tanrıyla ilişki kurmuş bir kişilik olarak görüyorlardı. Bu hikayeleri bilerek, isteyerek Kurana sokuyorlardı. Musanın yaşamış bir kişilik olması elbette gerekmiyor. Ki Musanın yaşamış bir kişilik olmadığı konusunda günümüz tarihcileri hemfikir sayılır. Ama o zamanın Kuran yazarlarının dini inancı Musanın yaşamış bir kişilik ve üstelik de mucizeler gerçekleştirmiş bir peygamber olduğu yönündeydi. Muhtemelen yöneticilerin kıyamet tellalığı (apokalipse) politikasına da uygundu bu masallar. Kısacası... Tesbih, teşbih yapmıyorlardı. Zaten tesbihle, teşbihle de olmuyor bu işler. "Teşbih yapıyor" demek, tarihi bir yazıtın söylemini ciddiye almamak demektir. Musaya atfedilen 5 kitap MÖ 400'lü yıllara tarihleniyor. Ama Sargon Efsanesi yazıtı MÖ 700-800'lü yıllara tarihleniyor Sargon Akad krallığını kuran kişi. MÖ 2300'lü yıllar. Mısır ile ilgisi yok. Akad Krallığı Mezapotamyada. Akdenizden İran Körfezine kadar uzanıyor. Ne diyor sargon yazıtında: "Ben Sargon. Güçlü kral. Akadın kralıyım ben. Anam bir sürgündü, babamı hiç tanımadım. Babamın akrabaları dağlarda yaşarlar. Benim doğum yerim Fırat kenarında Safran şehridir. Anam bana hamile kaldı. Bu sürgün beni gizlice doğurdu. Beni saz/kamıştan bir sepete koydu. Deliklerini asfalt ile kapattı. Beni kendi göcümle çıkamayacağım ırmağa bıraktı. Irmak beni taşıdı. Beni sucu Akki'ye getirdi. Sucu Akkki beni gerçekten kovasını daldırarak aldı/çıkardı. Sucu Akki beni oğulluğu olarak aldı, beni büyüttü. Sucu Akki beni gerçekten bahçe işlerinde çalıştırdı. Bahçe işlerinde İştar beni çok beğendi/sevdi. Gerçekten yıllarca krallık yaptım. Siyah kafalı insanlara hökmettim, onları yönettim gerçekten...." Ve Sargonun başarııları ile devam ediyor bu Sargon Efsanesi Ninova'daki Asurbanipal kütüphanesindeki çeşitli kil tablalarda. Sevgiler Link to post Sitelerde Paylaş
herakles79 0 Nisan 7, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 7, 2011 gönderildi Sevgili Galileo.Sevgili Afrodit Kurandaki Musa olayları "teşbidir" dedi diye, hemen inanıp da teşbih örnekleri vermene gerek yoktu. Bu anlatımların hemen teşbih olması geremiyor. Muhtemelen Afrodit de Kuranın söylemini, söylemek istediğini beğenmemiş, Kuranın yazarları bu kadar aptal olamazlar düşüncesiyle, onları koruma altına almak istemiştir. DMA, Ben Afro dedi diye değil öyle olduğunu düşündüğüm için yazdım:) Keza teşbih olmasında pek bir sakınca da görmemekteyim.Keza Ali İmran 7. ayet müteşabih(teşbih edilen) olan ayetlere de vurgu yapmakta. Selamlar. Link to post Sitelerde Paylaş
Afrodit 0 Nisan 7, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 7, 2011 gönderildi (düzenlendi) Ali, Sen benim ne demek istediğimi anlamadın. Sürekli bu forumda da tenkit ediliyorum acaba ne demek istiyorum diye... Açık diyeyim, öncekilerin masallarını teşbih sanatına bağlayarak sıradanlaştırdı diyorum... Daha ne diyim? Bundan daha net, açık, anlaşılır bir ifade olabilir mi? Nisan 7, 2011 tarihinde Afrodit tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
DreiMalAli 0 Nisan 7, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 7, 2011 gönderildi Sevgili Afrodit. İşin içine Kuran hepi topu bir kaç sayfalık bir mushaf... içindeki ifadelerin %90dan falzası da teşbih...Bu da aslında eskilerin masallarını normale indirgeyen bir anlatım... girince akan sular duruyor(!). Çünkü hiç bir şey söylememiş oluyorsun. Bu yüzden; kendini ifade edememende bir gariplik yok. Sevgiler Link to post Sitelerde Paylaş
Sol Invictus 0 Nisan 7, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 7, 2011 gönderildi Kızıl denizin yarılmadığı tevratta geçen yerin sazlıklar denizi olup bir çeviri hatası olduğu bugün yahudi ejiptologlar tarafından da kabul edilmektedir. Link to post Sitelerde Paylaş
herakles79 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Kızıl denizin yarılmadığı tevratta geçen yerin sazlıklar denizi olup bir çeviri hatası olduğu bugün yahudi ejiptologlar tarafından da kabul edilmektedir. Sazlıklar denizi neresidir? Link to post Sitelerde Paylaş
Afrodit 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Kızıl denizin yarılmadığı tevratta geçen yerin sazlıklar denizi olup bir çeviri hatası olduğu bugün yahudi ejiptologlar tarafından da kabul edilmektedir. Kurandaki anlatımda bunun hiç bir ehemmiyeti yoktur. Özünde Musa (denizden gelen) o denizde zorba bir lideri tüm ekibiyle beraber boğmuştur. Teşbihtir. Öyle bir deniz hiç olmadı, kimse de reelde öyle bir denizde boğulmadı. Link to post Sitelerde Paylaş
Afrodit 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Çünkü hiç bir şey söylememiş oluyorsun. Bu yüzden; kendini ifade edememende bir gariplik yok. Sevgiler Neden böyle dedin. Daha açık izah eder misin? Merak ettim Link to post Sitelerde Paylaş
Satsuma54 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Yazar Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Sazlıklar denizi neresidir? Kızıl Deniz'den Akdeniz'e kadar uzanan, üzerinde birçok bataklık ve göl bulunan bölge (haritada sarı çizgiyle çevrelenmiş): Link to post Sitelerde Paylaş
herakles79 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Kızıl Deniz'den Akdeniz'e kadar uzanan, üzerinde birçok bataklık ve göl bulunan bölge (haritada sarı çizgiyle çevrelenmiş): Orası zamanında denizmiş yani öyle mi? Neymiş derinliği kaçmış bu denizin? Link to post Sitelerde Paylaş
Sol Invictus 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Orası zamanında denizmiş yani öyle mi? Neymiş derinliği kaçmış bu denizin? Bu bölge deniz değil bataklık. Link to post Sitelerde Paylaş
herakles79 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Bu bölge deniz değil bataklık. Kutsallık atfedilen metinler neden deniz diyor? Link to post Sitelerde Paylaş
Afrodit 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Bu bölge deniz değil bataklık. Buna inanıyor musun yani Link to post Sitelerde Paylaş
Sol Invictus 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Buna inanıyor musun yani Bataklık olduğunu soruyorsan orası zaten bataklık, inançlık bir durumu yok. Link to post Sitelerde Paylaş
Sol Invictus 0 Nisan 8, 2011 gönderildi Raporla Share Nisan 8, 2011 gönderildi Kutsallık atfedilen metinler neden deniz diyor? yanlış ceviri olduğunu basta söylemiştim. yahudi Ejiptologlarında yanlış cevriri olduğunu kabul ettiğini belirtmiştim. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts