Jump to content

Bir ayet yeter - bilimle çelişen


Recommended Posts

3."Rahimlerdekini bilir." Burda rahimlerdekini Allah'dan başka kimse bilmez demiyorki sana hak verelim.

Ayetin Allah'tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği gaybın 5 bilinmeyeni hakkında olduğu hadislerinin doğru olmadığını varsayalım.

Ancak bu hadisleri kabul etmeyenin hiçbir hadisi kabul etmemesi gerekir. Çünkü en sahih hadislerden olduğu kabul edilir.

Sadece Kur'ana göre değerlendirdiğimizde;

Ayette yalnızca Allah'ın muktedir olduğu konulardan bahsetmekte olduğu açıktır.

Örneğin yağmuru o indirir. İslam'a göre; yağmuru insan indirebilir mi? Hayır.

Hiç kimse nerde öleceğini bilemez ama Allah bilir. Değil mi?

Öyleyse ayette "Rahimlerde olanı Allah bilir" diyorsa; insanın da bilebileceği düşünülebilir mi?

Yalnızca Allah'ın bilebileceği sıralanan konular arasına insanın da bilebileceği bir konu neden yazılsın?

Allah "İnsanlar bilebilir ama ben de biliyorum" diyecek değil ya!

Sevgili onikinci boyut; açıklaman maalesef "Rahimlerdekini bilir derken erkek-dişi konusunu kastetmiyor" diyenlerinkinden daha zayıf. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 118
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

ey müminler diye herkese seslenen bir tek ayet getireceksin.

Lan manyak mısın sne?

Dangalak herif.

Kuran'ı kusursuz diye iddia eden sensin.

Ben ne yaparsam yapayım bir kuyruk takacaksın.

Kuran'da hata var mı? Yanlışlık var mı? sana göre ---- HAYIR!

O zaman ne bu mastürbasyon?

Amacın nedir?

Senin kitabının ne bok olduğunu dünya biliyor.

Google'a islam ve müslümanlar yaz bakalım bir :)

Ben ne dersem diyeyim sen bunu değiştireceksin...

Uyduracaksın.

Bu kadar salak mısın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dese ki: "Yerden toprak ateş su aldık gökte yıldızlar yaptık." Amenna.

Dese ki: "Mirası tam tamına 1/6 sını a'ya, 1/6sını şuna vs." Çelişkidir. Ama denilen: "Bunlar limitler, bu limitleri aşmayın."

sen işine gelen yeri cımbızladıgın için ve arapçayı bilmediğin için lafı başka yerinden anlıyorsun yada klaisk atesit abilerinden kopyala yapıştır yapıyorsun

Kuranda hata yoktur asla olamaz hata eleştiri yapnalrla alakalıdır sizin verdiğiniz o saçma örneği yazarak zaman kaybetmicem sadece git ayetlerin devamını oku diyorum sana ama yinede ben daha önce paylaştıgım bir yerden hazır kopyalıyım vereyim sana okuda feyz al

Kuran da celiski -Hata yoktur..

Hatayi yapan Onun Ayetlerini elestirmeye calisan insanlardir )

Söyle ki:

Bu iddiayı öne sürenler bir örnek verirler ve bu örnekten yola çıkarak Kur’an’da bir hata olduğunu

iddia ederler. Örnek şöyledir. Bir kişi ölür. Mirasçı olarak 3 kızı, anne babası ve karısı kalır.

Bunlar nasıl mirası bölüşürler?

Ayette bildirilen oranlardan yola çıkılarak bir hesaplama yapılmakta ve toplam oranların 1.25 olduğu

yani 1 den büyük olduğu iddia edilmektedir. Bu da matematiksel olarak bir hesap hatası olduğunu

ortaya koyar. Fakat konu yakından incelendiğinde yapılan hesaplamada bir hata yapıldığı

görülecektir.

Bu konuyla ilgili tarafların mirastan alacakları oranlar Nisa suresinin 11 ve 12. ayetlerinde

anlatılmaktadır:

Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok

kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu

durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri

için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir

vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği

vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, onların hangilerinin

yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah'tan bir farzdır. Şüphesiz

Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (4 Nisa Suresi - 11)

Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa,

-onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte

biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların

(kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların

(kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden

sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız

kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda

-kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir'de -zarara uğratılmaksızın

onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah'tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır.

(4 Nisa Suresi,12)

Çocuklar 3 kız olduğuna göre:

Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır.(4 Nisa Suresi -

11)

Alınan oran 2/3tür.

Geride bir eş bıraktığına göre

Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (4

Nisa Suresi - 12)

Alınan oran 1/8

Anne babanın alacağı oran:

Onların alacağı oran hesaplanırken bir hata yapılıyor. İki durumda anne baba mirastan hak sahibi

oluyor:

Bir çocuğu ( veledün) ( ولدﱞ) varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan

her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için

üçte bir vardır. (4 Nisa Suresi, 11)

Şimdi ya ölenin bir çocuğu olması gerekir ya da ölenin geride bıraktığı çocuğu olmaması gerekir.

Burada geride bırakılanın bir çocuk ( veledün) ( ولدﱞ)ifadesine dikkat

edilmeli.

Bu örneğimizde ikisi de değildir. 3 tane çocuk vardır. Bu durumda anne ve babanın mirastan hak

alması söz konusu değildir. Böyle bir durumda anne babaya bir pay verileceği ayette söylenmez.

Açıklanan çocuksuz ve tek çocuklu olma durumlarıdır.

Buna göre toplanırsa 2/3 +1/8=19/24 olur. Bundan sonra artan 5/24 lük hisse ise Nisa suresinin 8.

ayetinde belirtilen kişiler arasında paylaşılır.:

(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan

rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin. (4 Nisa Suresi -

Dolayısıyla bu miras paylaşımındaki oranlarda herhangi bir hesap hatası yoktur. Yapılan hata farklı

durumlar için geçerli olan oranlara göre yanlış hesap yapılmasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

onikinciboyut... ne kadar kaypak birisin sen..

rahimlerde olanı ancak biz biliriz ayetiyle ilgili soru sorulmuş sana kaç defa.. niye görmezden geliyorsun??? kıvıramıyormusun?? kıvırma kapasiteni aşıyor mu???

rahimlerde olanı ancak biz biliriz diyor allahın, peki öyle mi, değil tabi, mesela çocuk erkek mi kız mı bir sakatlığı var mı yok mu, bunu biliyoruz; bu sana yeter aslında, rahimlerde olanlar hakkında birtek şey bilmemiz bile allahın o sözünü havaya uçurur... bir tek şey bilmemiz yeter.. ki onlarca şey biliyoruz

ama sizin kıvırmaktan başka çareniz yok.. bu sayede hala müslüman kalabiliyorsunuz...

tarihinde BABAYARO tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
ey müminler diye herkese seslenen bir tek ayet getireceksin.

Mümin'in anlamı "İman edenler" olduğuna göre; bol miktarda ayet getirilebilir.

Yani "ey müminler" demekle "Ey iman edenler" kastedilmiştir.

Ayrıntılara takılıp da özü kaçırmayalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ZARİYAT 51: Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. son cümleye dikkat.böyle bir ifadenin kuranda ne işi var.büyük gaf yapılmıştır...

al sana diyanet işleri linki:

http://www.diyanet.gov.tr/kuran/ayet.asp?Kuran_id=51&Ayet_No=51&I3.x=13&I3.y=19

Link to post
Sitelerde Paylaş

ZARİYAT 51: Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. son cümleye dikkat.böyle bir ifadenin kuranda ne işi var.büyük gaf yapılmıştır...

çok doğru noktayı yakalamışsın

hani kuran sadece Allahın sözüydü peygamber sözünün kuranda işi ne?

bunun başınada (deki;) kılıfını koyarlar mutlaka

tarihinde Spenser tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Lokman 10-...... Sizi sallar diye yeryüzüne sabit dağlar koymuş......

Dağları yeryüzüne koymuş. Yani masaya bardak koymak veya tabak koymak gibi. Anlamayan var mı?

Anlamayanlar olacaktır elbette. Notamatiğin dediği doğru, sürü geni aktif olanlar cehaletin kapısından ayrılamıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Füssilet

9. De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.

10- O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.

11- Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.

12. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz, alîm Allah'ın takdiridir.

Füssilet suresi 9, 10, 11 ve 12. ayetleri, Kur'an'ın bilimle en çelişen ifadelerini içerir.

Ne kadar kıvrılınırsa kıvrılınsın bilimdışılık açıkça sırıtır.

Allah dünyayı 2 günde yaratmış ve dört günde de gıdalar verecek şekilde düzenlemiştir.

Sonra da iki günde 7 kat göğü yaratmış, ardından da melekler dünya semasını yıldızlarla donatmıştır. :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maide-3. Size şunlar haram kılındı: Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, sürülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olup da henüz canlı iken kesmedikleriniz, dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız. Bunlar, birer yoldan çıkıştır. Bugün kafirler dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler; onlardan korkmayın, yalnız benden korkun! İşte bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Her kim aşırı açlık durumunda çaresiz kalır da günaha eğilim maksadı olmaksızın, onlardan yemek zorunda olursa, elbette Allah, bağışlayandır, merhamet sahibidir.

Al sana bir degil iki hata olan bir ayet.

1. Haramdan helalden bahsederken sanki alkolluymus gibi "ha bide bu islam guzel bi din sizin icin sectim haberiniz olsun" gibi alakasiz bir ayet eklenmis araya. Sonra "efenim, ne diyorduk" diye devam etmis.

2. Harbiden alkollu gibi "ulan bunca din var, bende baktim, inceledim size en guzelini sectim bundan sonra islam lan sizin dininiz, iyi din ha kiymetini bilin kolay secmedik onca dinin arasindan" der gibi olmus.

Olmamis mi, iyi oku bak ... Daha bunuda gökteki super yaratici yazdi gönderdi diyorsan ben o super yaratici ne ictiyse ondan icmek istiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Füssilet

9. De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.

10- O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.

11- Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.

12. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz, alîm Allah'ın takdiridir.

Füssilet suresi 9, 10, 11 ve 12. ayetleri, Kur'an'ın bilimle en çelişen ifadelerini içerir.

Ne kadar kıvrılınırsa kıvrılınsın bilimdışılık açıkça sırıtır.

Allah dünyayı 2 günde yaratmış ve dört günde de gıdalar verecek şekilde düzenlemiştir.

Sonra da iki günde 7 kat göğü yaratmış, ardından da melekler dünya semasını yıldızlarla donatmıştır. :D

Kur'an'da, hiçbir ayetin, diğer bir ayet veya ayetlerle bir çelişkisi yoktur.

Söz konusu ayetlerin meali:

“De ki : Siz yeryüzünü iki günde yaratan Allah’ın tek ilâh olduğunu inkâr edip, O’na bir takım eşler, ortaklar mı uyduruyorsunuz? Halbuki bütün bunları yapan O, âlemlerin Rabbidir."

"O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı, orayı bereketli kıldı. Orada arayıp soranlar için gıdalarını, bitkilerini ve ağaçlarını tam dört günde takdir edip düzene koydu."

"Sonra iradesi bir gaz halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yere şöyle buyurdu: “İsteyerek de olsa istemeyerek de olsa emrime gelin!” Onlar da: “İsteyerek geldik” dediler."

"Böylece iki gün içinde gökleri yedi kat olarak şekillendirdi. Her bir göğe, kendisine ait işi vahyetti. Biz, dünya semasını kandillerle, yıldızlarla süsledik, bozulup yıkılmaktan koruduk. İşte bu, her şeye gâlip olan, her şeyi bilen Allah’ın takdiridir”(Fussilet, 41/9-12).

“Ey haşri inkâr edenler! Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa gök alemini mi? Şimdi bakın; Allah onu nasıl sağlam bina etti. Allah onu direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme bağladı. Gecesini karanlık, gündüzünü parlak şekilde açığa çıkarttı."

"Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı. Ondan sularını, otlaklarını çıkardı."

"Oraya dağları oturttu. Bütün bunları sizin ve hayvanlarınızın yaşamı için yaptı."(Naziat, 79/27-33).

Öyle anlaşılıyor ki, soruda dikkat çekilen husus, göklerle yerin yaratılma sırasının farklı şekilde ifade edilmiş olmasıdır.

Kur’an-ı Kerim’deki değişik âyetlerin ifadeleri, gök ile yerin yaratılış sırasının farklı anlaşılmasına müsait bir şekildedir. Bu sebeple eskiden beri müfessirler bu konuyu Bakara Sûresi'nin 29. âyetinin tefsiri çerçevesinde incelemeye tabi tutmuşlar. Taberî, kendi görüşünü belirtmeksizin farklı görüşler yansıtan düşüncelere yer verirken(Taberî, I/192-195), Kurtubî, değişik görüşleri belirtmekle beraber, “Katade’nin dediği gibi, Allah önce göğü duhan (gazlar) halinde; arkasından yeri yarattı. Daha sonra göğü düzenleyip, ardından da yeri düzene koydu.”( Kurtubî, I/256) demek suretiyle kendi görüşünü de ortaya koymuştur.

Bediüzzaman da adı geçen Bakara Sûresi'nin 29. âyetinin tefsirinde aynı konuyu ele almıştır. O’na göre, “O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra semâya yöneldi. Onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi. O, her şeyi hakkıyla bilendir.” mealindeki âyet, yerin önce yaratıldığını; “Ondan sonra da yeri döşedi.” Mealindeki Naziat Sûresi'nin 30. âyeti, göğün önce yaratıldığını; “İnkar edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?” mealindeki Enbiya Sûresi'nin 30. âyeti ise, gök ile yerin birlikte yaratıldığını göstermektedir.

Bediüzzaman, ayrıca konuyu müspet ilimlerin ortaya koyduğu yeni keşifler doğrultusunda değerlendirmiş ve yer ile göğün birlikte aynı maddeden yaratıldığını, ancak yerin soğuyup kabuk bağlaması, göklerden önce olmakla beraber, insanoğlunun hayat şartlarına uygun bir duruma gelip, bir döşek şeklinde düzenlenip son şeklini alması, göklerin düzeninden sonra olduğunu belirtmiştir.(bk İşârâtu’l-İ’caz, 286-287).

Buna göre konuyla ilgili ayetler, bu üç durumdan her birini ayrı ayrı açıklamaktadır.

not: bazı ezmeler haşa tanrı neden 8 gün 7gün 8000 yıl vs vs uğrasıyor ol deyince olmuyormu diye konuyu çarğıtıyorlar bunuda akıl zaviyesinde anlatayım tabi anladıgınız halde demagoji yaparak anlamamazlıga vurcaksınız ama olsun

şimdi düşün mutfakta bir yemek yapcaksın atıyorum kuru fasulye yapcaksın ama ortada ne fasulye var ne su ne sogan ne biber ne salca ne tuz ne ateş ne gaz ne bilmem ne hiç bişi yok ama sen kurufasulye yapcaksın nasıl olcak ?

işte Allah ol diyor fasulye oluyor ol diyor su oluyor vs vs...

ondan sonrada insanlara sebeplere riyaet etmesi için yani yattığı yerden nasıl olsa Allah yapar verir dememesi için kendi bile 7 günde yarattıgını ve sırasını bize bildirerek hem ol deyince oldugunu hemde bir şeyin yapılması için kulların sebeplere riayet etmesi gerektigini bize gösteriyor LA İLAHE İLLALLAH

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ha gayret müslümanlar...

Az daha iteleyin ve kapın cenneti :)

O aslında ölye demiyor böyle diyor

Yok onu sen yanlış anlıyorsun böyle anlamalısın

En doğru şeydir ve çelişki yoktur

Komedi bu :D :D

Cennet için bu adamlar yedi sülalesini gözünü kırpmadan satar.

Laf anlatmayın boşuna.

Toşak geçmektir en iyisi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maide-3. Size şunlar haram kılındı: Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, sürülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olup da henüz canlı iken kesmedikleriniz, dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız. Bunlar, birer yoldan çıkıştır. Bugün kafirler dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler; onlardan korkmayın, yalnız benden korkun! İşte bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Her kim aşırı açlık durumunda çaresiz kalır da günaha eğilim maksadı olmaksızın, onlardan yemek zorunda olursa, elbette Allah, bağışlayandır, merhamet sahibidir.

Al sana bir degil iki hata olan bir ayet.

1. Haramdan helalden bahsederken sanki alkolluymus gibi "ha bide bu islam guzel bi din sizin icin sectim haberiniz olsun" gibi alakasiz bir ayet eklenmis araya. Sonra "efenim, ne diyorduk" diye devam etmis.

2. Harbiden alkollu gibi "ulan bunca din var, bende baktim, inceledim size en guzelini sectim bundan sonra islam lan sizin dininiz, iyi din ha kiymetini bilin kolay secmedik onca dinin arasindan" der gibi olmus.

Olmamis mi, iyi oku bak ... Daha bunuda gökteki super yaratici yazdi gönderdi diyorsan ben o super yaratici ne ictiyse ondan icmek istiyorum.

Maide Suresi, Ayet 3:

"Murdar hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilmiş, boğulmuş, vurularak öldürülmüş, yuvarla­nıp ölmüş, boynuzlanarak öldürülmüş hayvanlarla -canlı iken yetişip kestik­lerinizin dışında- yırtıcıların yediği hayvanlar, dikili taşlar adına boğazlan­mış hayvanlar ve fal oklarıyla paylaşmanız size haram kılındı. Çünkü bunlar doğru yoldan sapmaktır. Bugün, kâfirler dininiz hakkında ümitlerini yitir­mişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi ke­male erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet'i beğendim. Kim açlıktan darda kalırsa, günah sınırına varmaksızın yiyebilir. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir."

"Bugün, kâfirler dininiz hakkında ümitlerini yitirmişlerdir." mealindeki cüm­le, artık müşrik Arapların İslâmiyet'i ortadan kaldırmaktan, Müslümanları yok et­mekten veya putperestliğe geri döndürmekten umutlarını kestiklerini ifade eder. Müşrikler, yenilmesi haram olduğu bildirilen etlerin tümünü yiyorlardı; Müslümanların da bir gün gelip kendi dinlerine geri döneceklerini umuyorlardı. Bu âyetin inmesiyle artık bu ümit kapısının kapanmış olduğu anlatılmaktadır. Bu âyet, aynı zamanda Müslümanların bazı Câhiliye gelenek ve alışkanlıklarından sıyrıldıklarını, sapkınlıklardan korunduklarını, artık İslâm inanç ve hükümlerinin kuvvetlendirilip kemale erdirildiğini gösterir.

Yüce Allah son Peygamber Hz. Muhammed (asv)'e insanlığın muhtaç olduğu iti­kadı ve amelî ilkelerin en mükemmellerini içeren Kur'ân-ı Kerîm'i indirmek su­retiyle İlk Peygamber Hz. Âdem (as)'den beri insanlığa göndermiş olduğu ve kendi katında İslâm diye isimlendirdiği dini (Âl-İ İmrân 3/19, 85) kıyamete kadar farklı iklim ve coğrafyalarda yaşayan muhtelif cemiyetlerin düşünce, hayat ve medeni­yet alanındaki ihtiyaçlarını karşılayacak bir nitelikte ve mahiyette olmak üzere kemale erdirmiş; bu dinde insanî sorunların çözümü için ana ilkeleri koymuş, ayrın­tılar ve ortaya çıkacak yeni sorunların çözümü için de genel prensipleri çerçeve­sinde ictihad yolunu açık tutmuştur.

Öte yandan Müslümanlar Mekke'yi fethede­rek Beytullah'ı rahatça tavaf etme imkânını kazanmışlar ve bu sayede giderek ge­lişen bir siyasî, sosyal ve ekonomik güç haline gelmişlerdir.

"Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet'i beğendim."

mealindeki bölümün Veda haccında nazil olduğuna dair rivayetler yanında (bk. İbn Kesîr, III, 23) bu âyetin parça parça de­ğil, bütün olarak Veda haccından uzun zaman önce bayram arefesine rastlayan bir cuma gününde inmiş olabileceği kanaatini taşıyanlar da vardır.

Bu görüşü savunan Süleyman Ateş'in konuya ilişkin açıklaması şöyledir (II, 462 vd.):

Bu rivayete ba­kılırsa bu cümle, âyetle beraber inmemiş, sonradan âyetin içine konmuştur. Eğer bu cümle âyetle beraber inmemiş ise, bunun, haram kılınan etleri anlatan âyetin içine konmasını gerektirecek bir şey yoktur. Kanaatimize göre parça parça değil bütün olarak inen bu âyetin, kendinden önceki iki âyetle sıkı bağlantısı vardır. Önceki âyette "Size bildirilecek olanlar dışındaki hayvanlar" mealindeki (illâ mâ yütlâ aleyküm) cümlesiyle haram olan hayvanların okunup açıklanacağı belirtilmiş, hemen ardından da haram olan hayvanlar açıklanmıştır. Bunlar açıklandıktan son­ra da bu emirlerle ve yasaklarla dinin tamamlandığı, Allah'ın tamamladığı dine uyulmasının gereği vurgulanmıştır.

Ateş'e göre Hz. Peygamber (asv) Veda haccında as­habına hitap ederken dinin güçlenip tamamlandığını, artık kâfirlerden korkulmaması gerektiğini vurgulamak için bu âyeti okumuş, daha önce bu âyetten haberdar olmayan Müslümanlar, âyetin Veda haccında indiğini sanmışlardır.

Mevdûdî ise (1,402 vd.) sûrenin nazmından hareketle, bu bolüm sûrenin ör­güsü içinde bulunmadığı takdirde eksik kalacağı kanaatine vararak hicretin 6. yı­lında diğer bölümle birlikte indiğini söyler. Ona göre indiği zaman bu ifadenin gerçek anlamı kavranamamış, bu sebeple bütün Arap yarımadasının itaat altına alındığı ve İslâm'ın gücünün doruğa ulaştığı hicretin 10. yılında Veda haccında yeri gelmişken ilân edilmek üzere yeniden nazil olmuştur. Dolayısıyla âyetin Ve­da haccında indiğine dair rivayetler de sahihtir. (bk. Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: II/166-174.)

Celal Yıldırım ise, ayet içerisindeki bağlantı hakkında şu tespitlerde bulunmaktadır:

Mü'minlere haram kılınan onbir madde sıralandık­tan sonra imânla amel arasındaki köprünün sağlam ölçü ve anlamda ayak­ta tutulmasının lüzumuna işaret edilmiştir.

Bu şuurla gelişip güçlenen İslâm ehlinin, kâfirlerin öteden beri bes­ledikleri ümitlerini kırdığına dikkatler çekilmiş, sonra Allah'ın mü'minlere olan lutuf ve inâyetiyle dinin kemâle erdiği, noksanlık kalmadığı, ilâhî nîmetin mü'minlerden yana tamamlandığı açıklanmıştır. (bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 3/1602.)

NOT: senin gibi Allah la alay insanların hidayeti mümkün ise dilerim Allah hidayet etsin şayet değilse ölmedende bu dünyada kahru perişan etsin İnşaallah tabi asıl hesap Allah katında sen toprak olup yok olmayı beklerken kıyametde dirilince haliniz nice olcak Allah muhafaza etsin bizi

KURANDA HİÇ BİR EYETDE HATA VE ÇELİŞKİ YOKTUR AKSİNE BUGUNKÜ BİLİM KURANIN ALLAH TARAFINDAN İNDİRİLDİGİNİ İSPATLAMAKTADIR BU KONUDA İSTEYEN HERKESLE HODRİMEYDAN YAPARIM KURAN VE 20. YÜZ YIL BİLİMİ KIYASLAMASI 1400 YIL ÖNCE BİR İNSAN BUGUN KEŞFEDİLMİŞ ŞEYLERİ ACABA NERDEN BİLİYORDU BU KONUDA VARSA TARTIŞACAK BUYURSUN DELİL VE İSPATLARIMLA HODRİMEYDAN ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bediüzzaman, ayrıca konuyu müspet ilimlerin ortaya koyduğu yeni keşifler doğrultusunda değerlendirmiş ve yer ile göğün birlikte aynı maddeden yaratıldığını, ancak yerin soğuyup kabuk bağlaması, göklerden önce olmakla beraber, insanoğlunun hayat şartlarına uygun bir duruma gelip, bir döşek şeklinde düzenlenip son şeklini alması, göklerin düzeninden sonra olduğunu belirtmiştir.(bk İşârâtul-İcaz, 286-287).

komediye bak.. yer göklerden önce soğumuş kabuk bağlamış öyle mi?? bu ne demek?? yerküre en yaşlı yıldız olan HE1327-2326 yıldızından bile önce katılaşmış tamamlanmış.. rezalet...

bediüüzzaman bile işin içinden çıkamamış.. siz hiçbirşey yapamazsınız artık..

bediüzzamandan iyi kıvırdığını iddia eden bir müslüman var mı burda???

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...