Jump to content

Kur'an'da Mantıksal Hatalar


Recommended Posts

Bu ne demek, anlayamadım.

Bu Kur'an'ın aslı Levhi Mahfuz'da saklı değil mi?

Öyleyse nasıl Muhammed de yazabilir?

Bu nasıl oluyor?

Cebrail'in getirdiği ayetlerin içine Muhammed de kendi görüşlerini mi yazıyor yani? :lol:

pante ,inanmadığın ve bunda kararlı olduğun için nasıl görmek istiyorsan öyle bakıyorsun..inan seni çok iyi anlıyorum..savunduğun şeye herzaman dayanak arayışı içinde olacaksın..

benim senin için,senin de benim için ne yazdığı hiç önemli değil aslında..kimse galip gelemeyecek..çünkü insanların düşüncelerini değiştirmek ancak ALLAH(c.c.) 'ın işidir..

sen ne desen ben tersini iddia edecem,aynını sen de yapacaksın..peki nasıl biter bu işin sonu sence?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 384
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hala aynı şeyi yapıyorsun kimdoğru.

Kıvırma!

Ya kanıtla. Ya da yanlış yaptığını kabul et.

Arapçayı bildiğini yazdın.

Şimdi tekrar soruyorum:

Ayetin Arapçasında "de" hangi kelimedir?

Yazar mısın..

Ve mahteleftum fîhi min şey’in fe hukmuhû ilallâh, zâlikumullâhu rabbî aleyhi tevekkeltu ve ileyhi unîb

Bu ayette "de" nerede?

sen ya anlamıyorsun yada anlamak istemiyorsun ama bence anlamıyorsun bak daha sade anlatayım biraz sığ kalcak ama sen bu şekilde anlıyorsun yapcak bişi yok

şimdi arapçadan ayet türkçeye çevrilirken kelime kelime oalrak çevrilirse anlamını tam olarak anlatamaz orada de kelimesi arapça olarak geçmez ama bunu arapçadan iyi anlıyan biris anlar mesela sana elmalılı hamdi yazır gibi arapça konusunda uzman birisinin mealini okumanı tavsiye ederim oda gerçek anlamı ile yazar ve birde sadeleştirilmiş hali ile yazar sadeleştirilmiş halinde yine de kelimesini tam olarak anlayamazsın çünkü bire bir çeviridir ama gerçek mealinde elmalılının arapçanın zenginliği ile yazdıgını görürsün

bu arada şu siteyi ziyaret etmeni öneririm tabi amacın bişiler öğrenmekse yok amacın nasıl açık bulabilirimse ozaman söz biter..

http://kurandaceliskiyoktur.com/

Link to post
Sitelerde Paylaş
pante ,inanmadığın ve bunda kararlı olduğun için nasıl görmek istiyorsan öyle bakıyorsun..inan seni çok iyi anlıyorum..savunduğun şeye herzaman dayanak arayışı içinde olacaksın..

benim senin için,senin de benim için ne yazdığı hiç önemli değil aslında..kimse galip gelemeyecek..çünkü insanların düşüncelerini değiştirmek ancak ALLAH(c.c.) 'ın işidir..

sen ne desen ben tersini iddia edecem,aynını sen de yapacaksın..peki nasıl biter bu işin sonu sence?

İşin doğrusu şu:

Siz yanıt veremediğiniz konularda her zaman olduğu gibi kıvırmaya mahkum kalacaksınız.

Çünkü başka çareniz yok.

Yazdıklarımız kafanızı kemirecek, çelişkiler içinde debelenip duracaksınız ama bir yandan da imanınızdan vazgeçemeyeceksiniz.

Çünkü aklınız almıyor.

Çünkü alternatifsiz yapamazsınız.

Çünkü müslüman bir çevredesiniz ve imanlılarla kuşatılmışsınız.

Eğer Hristiyan bir ülkede, Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak doğup büyümüş olsaydınız; bu yazdıklarımı alıp müslümanlarla dalga geçerdiniz.

Acı ama gerçek bu.

İçinizden bazı cesaretli olanlar, iman zincirlerine kırabilme olanağı bulunanlar ise önce siteyi terkediyor.

Sonra bir başka nickle ateist, panteist, deist ya da agnostik olarak aramıza katılıyor.

Yıllardır olan bu. Böyle de sürecek.

Ta ki dinler artık inanır bulmakta zorluk çekip bir kenara atılana kadar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen ya anlamıyorsun yada anlamak istemiyorsun ama bence anlamıyorsun bak daha sade anlatayım biraz sığ kalcak ama sen bu şekilde anlıyorsun yapcak bişi yok

şimdi arapçadan ayet türkçeye çevrilirken kelime kelime oalrak çevrilirse anlamını tam olarak anlatamaz orada de kelimesi arapça olarak geçmez ama bunu arapçadan iyi anlıyan biris anlar mesela sana elmalılı hamdi yazır gibi arapça konusunda uzman birisinin mealini okumanı tavsiye ederim oda gerçek anlamı ile yazar ve birde sadeleştirilmiş hali ile yazar sadeleştirilmiş halinde yine de kelimesini tam olarak anlayamazsın çünkü bire bir çeviridir ama gerçek mealinde elmalılının arapçanın zenginliği ile yazdıgını görürsün

Foruma katılan dinci takımı içinde bugüne kadar özür dileme ya da yanlışını kabullenme erdemi gösterebilene rastlamadım şimdiye kadar.

Senden de beklemiyordum zaten.

Sonuna kadar kıvırırsınız daima.

Yazacağın tek kelime var:

Ayetin Arapçasında "de" diye bir kelime var mı, yok mu?

"Var" diyorsan o kelimeyi yazacaksın.

"Yok" diyorsan; ben nasıl dalgaya alıp "pardon" demiştim ya, sen gerçeğini yazacaksın.

Adamsan bunu yaparsın.

Yapamıyorsan adam değilsin.

Bu kadar basit.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşin doğrusu şu:

Siz yanıt veremediğiniz konularda her zaman olduğu gibi kıvırmaya mahkum kalacaksınız.

Çünkü başka çareniz yok.

Yazdıklarımız kafanızı kemirecek, çelişkiler içinde debelenip duracaksınız ama bir yandan da imanınızdan vazgeçemeyeceksiniz.

Çünkü aklınız almıyor.

Çünkü alternatifsiz yapamazsınız.

Çünkü müslüman bir çevredesiniz ve imanlılarla kuşatılmışsınız.

Eğer Hristiyan bir ülkede, Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak doğup büyümüş olsaydınız; bu yazdıklarımı alıp müslümanlarla dalga geçerdiniz.

Acı ama gerçek bu.

İçinizden bazı cesaretli olanlar, iman zincirlerine kırabilme olanağı bulunanlar ise önce siteyi terkediyor.

Sonra bir başka nickle ateist, panteist, deist ya da agnostik olarak aramıza katılıyor.

Yıllardır olan bu. Böyle de sürecek.

Ta ki dinler artık inanır bulmakta zorluk çekip bir kenara atılana kadar...

gayet açık net cevap lar veriyorum ama maalsef kendin kıvıra kıvıra herkesi kıvırıyor gibi görüyorsun ayrıca bu işin sonu senin için ölünce bitcek bu senin inanışın çünkü sen ölünce yok olcağına inanıyorsun ama bizim için asıl ölünce başlıcak herşey çünkü bizde tıpkı tohumun toprağa gömüldüğünde nasıl yeni bir hayata başlıyorsa bizde öle daha güzel yeni bir hayata başlıyacağımıza inanıyoruz bütün mesele bu

sahi yarına çıkacağın bile belli değil her an aldığın nefesi veremeyebilir veya verdiğin zaman yenisini alamabiliyrsin ve yok oclaksın bitcek herşey bir anda acaba neden dünyadasın niçin bu kadar şey var kainat güneş ağaçlar hayvanlar hatta okyanustaki bilmediğimiz tüm canlılar annen baban sevdiklerin işin bütün herşey nede var ki nasıl bir duygu biraz anlatsana yok olacağına inanma duygusu hemde herşeyi bırakıp gitme duygusu düşünsene yıllarca çalıştın çabaladın işinde en üst makama geldin sevdiğin kızla evlendin çocukların oldu hayatın en güzel anndasın ama o da ne trafik kazası veya kalp krizi veya beklenmedik bir kaza tak kafayı çarptın ölüyorsun bunca şey boşunamı ? yok olmak içinmi

hala kafir kalmaya devammı edeceksiniz ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ne demek, anlayamadım.

Bu Kur'an'ın aslı Levhi Mahfuz'da saklı değil mi?

Öyleyse nasıl Muhammed de yazabilir?

Bu nasıl oluyor?

Cebrail'in getirdiği ayetlerin içine Muhammed de kendi görüşlerini mi yazıyor yani? :lol:

Elbette öyle.

Muhammed, Allah sözü (!) Kuran'a kendi sözlerini karıştırdığı için Allah söylemek istediklerinin hepsini söyleyememiş de ...

... onları daha sonra (gerek Muhammed'in ve gerekse sahabelerin ağzından) Hadis-i Kudsilerle (!) tamamladı.

Anlaşılan, biraz birbirlerinin yetki alanına girmişler, o kadar. Büyütmemek gerek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
gayet açık net cevap lar veriyorum ama maalsef kendin kıvıra kıvıra herkesi kıvırıyor gibi görüyorsun ayrıca bu işin sonu senin için ölünce bitcek bu senin inanışın çünkü sen ölünce yok olcağına inanıyorsun ama bizim için asıl ölünce başlıcak herşey çünkü bizde tıpkı tohumun toprağa gömüldüğünde nasıl yeni bir hayata başlıyorsa bizde öle daha güzel yeni bir hayata başlıyacağımıza inanıyoruz bütün mesele bu

sahi yarına çıkacağın bile belli değil her an aldığın nefesi veremeyebilir veya verdiğin zaman yenisini alamabiliyrsin ve yok oclaksın bitcek herşey bir anda acaba neden dünyadasın niçin bu kadar şey var kainat güneş ağaçlar hayvanlar hatta okyanustaki bilmediğimiz tüm canlılar annen baban sevdiklerin işin bütün herşey nede var ki nasıl bir duygu biraz anlatsana yok olacağına inanma duygusu hemde herşeyi bırakıp gitme duygusu düşünsene yıllarca çalıştın çabaladın işinde en üst makama geldin sevdiğin kızla evlendin çocukların oldu hayatın en güzel anndasın ama o da ne trafik kazası veya kalp krizi veya beklenmedik bir kaza tak kafayı çarptın ölüyorsun bunca şey boşunamı ? yok olmak içinmi

hala kafir kalmaya devammı edeceksiniz ?

Sen yanlış mesaja yanıt vermişsin. Alıntıladığın mesaj Optimum'a yanıttı.

Sen sana sorulana yanıt ver adamsan.

Şura-10'un mealini yanlış yazdığımı iddia ettin.

Ve Arapçayı iyi bildiğini yazarak ayette "de" olduğunu yazdın.

Kaç kere sordum yine soruyorum:

Yalan yazmadıysan ayetteki "de" Arapçasında hangi kelimedir?

Ayette Arapça "de" var mıdır, yok mudur?

Bu kadar açık soruyorum.

Adamsan adam gibi yanıt verirsin.

Veremezsen ben de ona göre cevap vereceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed Hazretleri esrar kullanmış olabilir mi?

Maide: 90-91. Ey inananlar, şarap, kumar, dikili taşlar, şans okları şeytân işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytân, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allâh'ı anmaktan ve namazdan alakoymak istiyor. Artık vazgeçecek misiniz?

Şarabı yasaklayan ve pislik olarak gören Kur'an, sigara ve uyuşturucuyu neden yasaklamamıştır? Hadi o dönemde sigara yoktu, ama esrar ve afyon çok yaygındı.

Sigara-esrar demezdi de “duman içilmesi, kafasını-vücudunu uyuşturan maddeler kullanılması haramdır” derdi. Ama denmemiş.

İnsanlar arasında yoğun kullanılıyor olmasına rağmen, Allah'ın ve Muhammed'in bundan haberi mi yoktu acaba? Çinliler 4000 yıl önce uzun çubuklarla esrar içmeye başlamışlar. M.Ö. 4000 yıllarında da Aşağı Mezopotamya'da yaşayan Sümerliler'in haşhaş ve kenevir yetiştirdikleri çivi yazılarından ortaya çıkarılmış. M.Ö. 2000-1500 yıllarından kaldığı sanılan Mısır'da Thebes kenti yakınlarında bulunan papirüslerde haşhaş ekimi, afyon üretimi ve afyondan yapılan ilaçlara ilişkin ayrıntılı bilgi verilmiş. Halusinojenik maddeler içeren mantarlar Aztek ve Maya uygarlıklarında, psiko-aktif bir madde olan Amanita Muscaria mantarları ise Asya kıtasındaki şaman törenlerinde kullanılmaktaydı. Kokain,Güney Amerika yerlileri tarafından, sert doğa koşullarına karşı, uzun yaya yolculuklarında açlığa ve yorğunluğa karşı bugün bile kullanılmaktadır. 3000 yıllık geçmişe sahip Hindu metinlerinde esrar kutsal bir yere oturtulmaktaydı. Afyon, Eski Roma ve Yunan uygarlıklarında, Mısır, Pers ve Hint uygarlıklarında da yaygın olarak kullanılmış. Mezopotamya bölgesinde yaşamış olan Asur ve Sümerler ile ilgili kayıtlarda, Orta Asya'da bulunan Moğol, Türk ve Sibirya bölgesinde de bu maddelerin dinsel törenlerde kullanıldığına ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Dünyada bu kadar yaygınken Muhammed'in esrarla, uyuşturucuyla karşılaşmadığı, duymadığı düşünülemez. Yoksa uyuşturucunun zararları olduğunu mu düşünmüyordu? Şarap gibi kokmuyor ondan mı acaba? :rolleyes:Şarabı yasaklamışken, insanlık için içkiden çok daha zararlı olan uyuşturucudan söz edilmemesi önemli bir mantıksızlıktır.

Bu arada belirtelim, eskiden sara hastalığının tedavisinde de esrar kullanılırmış.

Muhammed hazretleri esrar kullanmış olabilir mi acaba? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurana Bakmak ile okumak ne olduğunu bilerek okumak çok farklı gerçekten bunu bu başlıkta gayet iyi anladım..

Ne ilginçtir ki kuran belagatına örnekleri araştırdığımda çok ince detaylarda harikulade manaların gizlendiğini görmüştüm...Onlarda insanın kuranı yazamayacağına kesin bürhanlardı..Biraz bahsedeceğim.Bu bahsettiğin ayetlerede o zaviyeden bak pante kuranıda nasıl okuman gerektiğini ders al..

a) Hazf ve Zikr

Hazf, meâni sanatlarından biri olup bir ifadedeki söylenilmesi gerekmeyen kelimelerin bir veya birkaçını ya da bazı cümleleri kaldırma suretiyle yapılan söz kısaltmasıdır. 4 Zikr ise bir ifadedeki söylenilmesi gereken kelimelerin bir veya birkaçının ya da bazı cümlelerin ibarede yer almasıdır. 5 Burada kastettiğimiz mana, ayet içinde geçen kelimelerin bazen zikredilip bazen de zikredilmemesi olarak özetlenebilir. Bu sanata vâkıf olmak, Kur’ân’ın büyüleyici ikliminden o nispette istifadeye sebep olacaktır. Şimdi bu sanata ait birkaç örnek sunalım.

Burada gelen örnekler çok ilginçtir..

Cenâb-ı Hak, يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَرِثُوا النِّسَاءَ كَرْهاً - Ey mü’minler, kadınlara zorla varis olmanız size helal olmaz.” (Nisa Sûresi, 4/19) buyurmaktadır. Dikkat edilecek olursa bu ayette kadınlara zorla vâris olma yasağı “لا يَحِلُّ - helal değildir” ibaresiyle gelmiştir. Oysa Kur’ân-ı Kerim’de yasaklanan şeylerin çoğunluğu, وَلا تَقْتُلُوا أَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ - Bir de açlık korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.” (İsrâ Sûresi, /31) وَلا تَقْرَبُوا الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلاً Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur. (İsrâ Sûresi, /32) وَلا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ - Yetimin malına da yaklaşmayın...” (İsra Sûresi, /34) يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ - Ey iman edenler, bir kavim diğeriyle alay etmesin.” (Hucurât Sûresi, 49/11) gibi örnek ayetlerde görülüğü üzere nehy edatı ile gelmektedir.

“La yahillü” ile başlayan bu iki ayetteki yasaklamanın farklı sîga ile gelme sebebi ne olabilirdi? Yine bu ayete benzeyen: وَلا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَأْخُذُوا مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئاً - Kadınlarınıza verdiğiniz mehirleri geri almanız size helâl olmaz.” (Bakara Sûresi, 2/229) örneğinde olduğu gibi, bu üslûbun, insanların uzun müddettir yapageldikleri, alışkanlık kazandığı ve o işi yapmalarında herhangi bir beis görmedikleri durumlarda kullanıldığı görülmektedir. Yani bu ibare ile gelen yasaklama, bir bakıma muhatabına yasaklamanın taşımış olduğu olgu karşısında daha dikkatli olması gerektiğini ifade etmektedir.

İkinci bir örnek

Kur’ân-ı Kerîm’de ifadesini bulan lügavî i’câza en güzel örneklerden biri Vâkıa Sûresindeki şu ayetlerde yer alan vurgu edatı olan ‘lam harfinin’ hazf ve zikri ile tek başına yüklenmiş olduğu misyondur.

أَفَرَأَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَ* أَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ * لَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَـاه حُطَاماً فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ * إِنَّا لَمُغْرَمُونَ *بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ

Ek­ti­ği­niz to­hu­ma bak­sa­nı­za! Siz mi onu ye­tiş­ti­ri­yor­su­nuz Biz mi? Eğer dilesey­dik onu kesinlikle ku­ru çöp hâli­ne ge­ti­rir­dik, siz de şa­şıp ka­lır, piş­man olur­du­nuz: “Ey­vah! Emek­le­ri­miz bo­şa git­ti. Hat­ta doğ­ru­su biz rı­zık­tan mah­rum kal­dık, se­fa­le­te mah­kûm ol­duk, hatta tamamen rızıktan mahrum olduk” der­di­niz.” (Vâkıa Sûresi, 56/63-67)

أَفَرَأَيْتُمُ الْمَاءَ الَّذِي تَشْرَبُونَ * أَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنزِلُونَ * لَوْ نَشَاءُ جَعَلْنَـاهُ أُجَاجاً فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ

Pe­ki iç­ti­ği­niz su­ya ne der­si­niz? Onu bu­lut­tan siz mi in­dir­di­niz, yok­sa Biz mi? Di­le­sey­dik onu tuz­lu hâle getirirdik. Şük­ret­me­niz ge­rek­mez mi?” (Vâkıa Sûresi, 56/68-70)

Görüldüğü gibi ilk ayette "جَعَلْنَا" kelimesinin başına "ل" harfi gelmişken, ikinci ayette aynı "جَعَلْنَا" kelimesinin başında bu harf yer almamaktadır. Bu iki yerde farklı gelmesinin binler hikmetinden açık görüleni şudur:

İlk ayet, ekimden bahsetmektedir. Çiftçi, ekin için çalışır, çalışmasının karşılığında da kendince mahsûlü hak ettiğine inanır. Ziraat işi, çalışma ister, ter dökmek ister. Çiftçi de kendine düşen bu çalışmayı yapmıştır. Bu çalışmasının karşılığında kesin olarak hasad alacağına inanır. Bir yerde çalışmasının haklı gururu ile bekleme içinde olup âdeta minneti yoktur. Oysa takdir her zaman Allah'a aittir. Çalışma sadece bir sebeptir. Müsebbip ise ancak Allah (c.c)'tır. Dolayısıyla havl ve kuvvetin ancak O'na ait olduğuna "ل" tekid edatı ile vurgulama yapılmıştır. Bu harf tek başına, yanlış bir inancı reddetmektedir. Oysa ikinci ayette durum farklıdır. İkinci ayet suyun indirilmesinden bahseder. İnsanoğlu da suya karşı her daim acziyetini itiraf etmektedir. Yağmur, doğrudan rahmet-i ilahîye bağlı olduğundan, insan ancak acz ve fakrıyla o rahmete ihtiyacını arz ederek yağmuru niyaz edebilir. Dolayısıyla bu anlayışı vurgulayacak "ل" edatı zikredilmemiştir. 6

Senin verdiğin sönük dar bakışlı ayet örneklemeleri nerede?

Müslümanların Kuranın ulviyetine verdikleri örnekler nerede?

Arapça bilmeyen ile arapça bilen bir olmaz.!

Link to post
Sitelerde Paylaş

O yüzden "Cennet Arapların ayakları altındadır" diyebiliriz.

Çünkü Arapçayı iyi bildikleri için çok şanslılar. :lol:

Gülüp geçiştirme pante..

O belagat harikalarına yapacak bir itirazın var mı?

Yada şöyle sorayım.Birçoğumuz sana defalarca bahis ettik kuranın belagatı diye..

Hatta pek çok alim bahsetti.Hiç kuranın belagatına dair misaller okudun mu?Bu misallere itiraz edebidin mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gülüp geçiştirme pante..

O belagat harikalarına yapacak bir itirazın var mı?

Yada şöyle sorayım.Birçoğumuz sana defalarca bahis ettik kuranın belagatı diye..

Hatta pek çok alim bahsetti.Hiç kuranın belagatına dair misaller okudun mu?Bu misallere itiraz edebidin mi?

Belagat "söz söyleme sanatı" demek.

Arapların bu yönü kuvvetliydi. İslam öncesi şiirlerde de, sonrası arap edebiyatında da bu görülür.

Tabi cahil insan da belagat sahibi olabilir.

Hemen bir örnek vereyim sana:

Ahirette günahlarından affedilmek, inançsızlığından dolayı ceza yememek için Allah'a fidye vermeyi bir insan düşünebilir mi hiç?

Örneğin tonlarca altın vererek kurtulmak..

Böyle birşey öldükten sonra mümkün olabilir mi?

Ama Kur'an'da sanki mümkünmüş gibi örnek verilmiş:

Ali İmran-91. İnnellezîne keferû ve mâtû ve hum kuffârun fe len yukbele min ehadihim mil’ul ardı zeheben ve leviftedâ bih, ulâike lehum azâbun elîmun ve mâ lehum min nâsırîn.

Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.

Bu ayetin teşbih vs. diye savunulabilir bir yanı yoktur.

Neresinden bakılırsa bakılsın akıldışı, mantıkdışı, bilimdışı bir ayettir.

Ancak belagati kuvvetli ama cahil bir insan düşünebilir ve yazabilir bunu. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah rüzgarı keserse gemiler yüzemezmiş! :lol:

Şura/ 32-33. Denizlerde yüce dağlar gibi gemilerin yürümesi de O'nun kudretinin delillerindendir.

O, dilerse rüzgârı durdurur da onlar denizin üstünde durakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

Lokman-31. Size varlığının delillerini göstermesi için, Allah'ın lütfuyla gemilerin denizde yüzdüğünü görmedin mi? Şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

Muhammed döneminin insanlarına gemilerden bahsedip, rüzgarın gücüyle nasıl engin sularda yol aldıkları ve bunun Allah'ın lutfu olduğunun söylenmesi etkili olabilir ve tasdik görebilir.

Ama günümüz insanına bunlar söylendiğinde gülüp geçecektir.

Çünkü artık yelkenli gemiler değil, motorlu gemiler vardır ve Allah, rüzgarı kesmiş olsa dahi gemiler yüzmeye devam eder.

Bu ayetteki mantıksızlık, gemilerin yüzmesinin Allah'ın delillerinden olduğunun söylenmesidir.

Ayrıca rüzgarı durdurmasıyla gemilerin yüzemeyeceği iddiası da Kur'an'ın evrensel olmadığının kanıtlarındandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pante ; Ahirette günahlarından affedilmek, inançsızlığından dolayı ceza yememek için Allah'a fidye vermeyi bir insan düşünebilir mi hiç?

Örneğin tonlarca altın vererek kurtulmak..

Böyle birşey öldükten sonra mümkün olabilir mi?

Ama Kur'an'da sanki mümkünmüş gibi örnek verilmiş:

Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.

Bu ayetin teşbih vs. diye savunulabilir bir yanı yoktur.

Allah kullarından ganimet,fidye falan almaya alışık ya, burada da para sevgisinden dili sürçmüş olabilir..

Enfal de ne der bu Allah?

Enfal-41 ; ... bilin ki ganîmet olarak elde ettiğiniz şeyin mutlaka beşte biri Allah'ın ve Peygamberin ve yakınlarının ve ........

tarihinde placebo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Göğün yere düşmesinin mantığı nerede?

İslamcılar, birtakım ayetlerden yerin yuvarlak olduğu çıkarımında bulunurlar.

Bazı meal tahrifatçıları işi öyle ileri götürmüştür ki "yer" diye geçen ayetleri "yerküre" olarak çevirir.

Halbuki Kur'an'da "yer ve gök" hakkındaki ayetler açıktır. Birkaç örnek verelim:

* Uçlarından eksiltilen döşenmiş yerin üstünde gökkubbe vardır.

* Gök de, yer de 7 kattır.

* Allah gökleri 2 günde, yeri 4 günde yaratmıştır.

* Güneş, yerin batısında kara balçıklı bir göze içine batar.

* Yıldızlar, şeytanları taşlamak için atış taneleridir.

* En yakın gök yıldızlarla donatılmıştır.

* Ay, bir ışık kaynağıdır, nurdur.

* Güneş aya yetişemez. Gece gündüzü geçemez.

* Cennetin genişliği, göklerle yer kadardır.

Şimdi Kur'an'ın bu hikmet dolu ayetlerine yeni bir ilave yapalım:

Allah, göğü tutmasa yere düşer.

Hac-65. Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri sizin hizmetinize sundu. Ve emriyle denizde seyredip giden gemileri de.

Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o tutuyor. Gerçekten Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.

"Gökten düşen yere düşer" düşüncesinde olan birinin bu ayetin dünyanın yuvarlaklığıyla-düzlüğüyle ilgisini anlaması olanaksızdır. örneğin güneşin, merkürün, Venüsün, yıldızların gökte olan herşeyin Allah'ın yasaları olmasa yere düşebileceğini mümkün gören bir insanın ayette çelişki görmesi imkansızdır. Kelimeler evrilip çevrilerek devekuşu yumurtasına döndürülebilir belki ama göğün yere düşmemesi için neyi evirecekleri meçhul. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu hiç Kuranda mantıksal hata olur muı?

Aklınız alıyor mu?

:D :D :D

Mantığı Kuran'da ara ki bulasın..

Geçenlerde bir arkadaş, Kuran'da mantıkla ilişkili ve fizik,kimya,biyoloji v.s. gibi bilimlerle bağdaşan herhangi bir ayet var mıdır? konulu bir başlık açmıştı. Ama bir tane dindar uğramamış ve iki satır yazmamıştı..Yine biz araştırmacı ateistler insafla ve sabırla araştırmıştık taraştırmıştık ta bir tane bile bulamamıştık..Ne kadar fedakarız.Lanet olsun içimizdeki insan sevgisine be....Yine tutup iki cümle karalayanlar biz ateistler olduk..Ama sürdürecek herhangi bir sebep olmadığı için kapandı gitti tabii başlık..

tarihinde placebo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Belagat "söz söyleme sanatı" demek.

Arapların bu yönü kuvvetliydi. İslam öncesi şiirlerde de, sonrası arap edebiyatında da bu görülür.

Tabi cahil insan da belagat sahibi olabilir.

Hemen bir örnek vereyim sana:

Ahirette günahlarından affedilmek, inançsızlığından dolayı ceza yememek için Allah'a fidye vermeyi bir insan düşünebilir mi hiç?

Örneğin tonlarca altın vererek kurtulmak..

Böyle birşey öldükten sonra mümkün olabilir mi?

Ama Kur'an'da sanki mümkünmüş gibi örnek verilmiş:

Ali İmran-91. İnnellezîne keferû ve mâtû ve hum kuffârun fe len yukbele min ehadihim mil’ul ardı zeheben ve leviftedâ bih, ulâike lehum azâbun elîmun ve mâ lehum min nâsırîn.

Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.

Bu ayetin teşbih vs. diye savunulabilir bir yanı yoktur.

Neresinden bakılırsa bakılsın akıldışı, mantıkdışı, bilimdışı bir ayettir.

Ancak belagati kuvvetli ama cahil bir insan düşünebilir ve yazabilir bunu. :)

Pante ben sana ne sordum sen ne soruyorsun.

Bahsettiğin ayetteki belagatı bana gösterebilir misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşin doğrusu şu:

Siz yanıt veremediğiniz konularda her zaman olduğu gibi kıvırmaya mahkum kalacaksınız.

Çünkü başka çareniz yok.

Yazdıklarımız kafanızı kemirecek, çelişkiler içinde debelenip duracaksınız ama bir yandan da imanınızdan vazgeçemeyeceksiniz.

Çünkü aklınız almıyor.

Çünkü alternatifsiz yapamazsınız.

Çünkü müslüman bir çevredesiniz ve imanlılarla kuşatılmışsınız.

Eğer Hristiyan bir ülkede, Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak doğup büyümüş olsaydınız; bu yazdıklarımı alıp müslümanlarla dalga geçerdiniz.

Acı ama gerçek bu.

İçinizden bazı cesaretli olanlar, iman zincirlerine kırabilme olanağı bulunanlar ise önce siteyi terkediyor.

Sonra bir başka nickle ateist, panteist, deist ya da agnostik olarak aramıza katılıyor.

Yıllardır olan bu. Böyle de sürecek.

Ta ki dinler artık inanır bulmakta zorluk çekip bir kenara atılana kadar...

başlık açmıştım sözünle ilgili..aklınız almıyor derken,sen üstün akıllı olduğunu mu iddia ediyorsun..tipik bir narsisizm örneği daha.. beynindeki trilyonlarca nörondan sadece bir nöronun bile nasıl çalıştığını bilmeden hangi aklına güveniyorsun... o beynin sana ait değilki pante neyi tartışıyorsun.. senin olmayan birşeyle üstünlük yarışına giriyorsun.. sadece bir dakika düşün ve kendine sor lütfen ""bu akıl,bu beyin ben kurmadım,ayarlamadım,tasarlamadım.nadıl oluyorda aklıma bu kadar güvenebiliyorum""

pante ayrıca Bu kadar çabalıyorsun peki dinlerin kenara atılması sana ne gibi faydalar sağlayacak? içkini içemiyormusun,sinemaya gidemiyormusun,tiyatroya gidemiyormusun,kızlarla oturup kalkamıyormusun,fikirlerini orda burda yazamıyormusun,seni engelleyen varmı? istediğin gibi yaşayamıyormusun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisâ(*) Sûresi

156,157 - Bir de inkarlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryemoğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.

Yahudilerdeki cesarete bak! Adamlar İsa'yı, Allah'ın elçisi olduğunu bildikleri halde öldürmüşler. Hem İsa çarmıha gerilmemiş miydi?

Hadi ayetleri doğru kabul edelim. Peki kalpleri mühürlenen Yahudiler, sadece isa'yı öldürenler mi,

yoksa Yahudi halkının tümü mü? Bir suçun cezasını bütün nesiller mi çekecek?

Muhammed işin kolayını bulmuş, kendine inanmayan kişiler için, kalpleri mühürlenmiş deyip işin içinden sıyrılıveriyor.

Halbuki, Ebu Süfyan'da ilk başta ona inanmamıştı, ama müslüman olduktan sonra pek bir değerlendi. Hatta Muhammed, onu kendi tarafında tutmak için, savaşlarda elde elde ettiği ganimetlerden, Ebu Süfyan'ın payına düşenden çok daha fazlasını bile vermiştir. Bu yüzden diğer müslümanlar birbirine bile girmişlerdir. Eeee adamlar haklı tabii, onlar yılların müslümanı, Ebu Süfyan ise daha dünkü müslüman. Kıdem farkı var tabii.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...