Jump to content

Kur'an'da Mantıksal Hatalar


Recommended Posts

Pante ben sana ne sordum sen ne soruyorsun.

Bahsettiğin ayetteki belagatı bana gösterebilir misin?

Yani sen şimdi Kuran'ın her ayetinde belagat yok mu diyorsun?

Sen şimdi Allah'ın ayetini belagatsiz mi buluyorsun? :D

Konumuz belagat değil İllegaltm.

Konumuz Kur'an'daki mantık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 384
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

pante ayrıca Bu kadar çabalıyorsun peki dinlerin kenara atılması sana ne gibi faydalar sağlayacak? içkini içemiyormusun,sinemaya gidemiyormusun,tiyatroya gidemiyormusun,kızlarla oturup kalkamıyormusun,fikirlerini orda burda yazamıyormusun,seni engelleyen varmı? istediğin gibi yaşayamıyormusun?

İnsanlar gerçeği bulacak.

Gerçekler insanları özgür kılacak. :)

Tabi ben bizim gibi gelişmemiş, insani yanları zayıf, feodal ilişkilerin hakim olduğu ülkelerde dinin yıkılması taraftarı değilim.

Din, kötü-olumsuz yanlarının çokluğuna rağmen, bir takım kötülükleri-olumsuzlukları da engelliyebiliyor.

Dinlerin bir kenara atılması derken yüzlerce yıl sonrasından bahsediyorum.

Yoksa bizim yazdıklarımızın dine hiçbir fiskesi olamaz.

Milyonlarca insanın içinden birkaç yüz kişinin aydınlanması ile bir halt olmayacağının bilincindeyiz.

Toplumsal evrimle değişim olacaktır. Bu da çok uzun bir süreçtir.

Değil biz, torunlarımızın torunları bile o değişimi göremez.

Ama kuşaklar geçtikçe dini dogmaların yerini bilimsellik ve hümanistlik alacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Muhammed işin kolayını bulmuş, kendine inanmayan kişiler için, kalpleri mühürlenmiş deyip işin içinden sıyrılıveriyor.

Aynen öyle searcher1.

Kehf-57 ve İsra 45-46 ayetleri okunduğunda görülecektir ki;

Allah, herkesin Kur'an'ı okuduğunda anlamasını istememektedir.

Neden?

Allah, kitapları ve peygamberleri kendisine inandırmak ve insanları doğru yola çağırmak için göndermemiş midir?

Bu ve benzeri ayetlerin nedeni, Muhammed'in gururu ve bahanesidir.

Kendisine inanmayanların inanmama sebebinin, kendi inandırıcılığındaki eksiklikten değil, onların inanmasını engelleyenin Allah olduğunu öne sürmekte, topu Allah'a atmaktadır.

Örneğin, müslüman olmayanlar arasında birçok değerli, saygın, iyi insan vardır. Ama Muhammed'in peygamberliğini kabul etmemektedirler.

Yani, saflar karışıktır. Bir tarafta iyiler, diğer tarafta kötüler şeklinde değildir. Ebu Talib gibi tüm toplumdan hürmet gören bir insan karşı taraftadır.

Bir peygamber, nasıl olur da haklılığını kanıtlayamaz, en yakınındaki insanı ikna edemez? Bu nasıl izah edilebilir?

Ay'ı ikiye bölerken bu sevilen, saygın insanları da yanına alıp gösterseydi ya!

Eğer mucize sahibi değil ise, Kur'an'ın ve kendisinin her insanı ikna edebilecek yeterlilikte olmadığını ve birçok çelişki içerdiğini, kafaları karıştırdığını kabul etmeliydi?

Tabi edemezdi, o zaman planı-projesi suya düşerdi.

Örneğin, bir Yahudiyi ikna edememesinin sebeplerinden biri deve etinin yenmesinin haram olup olmadığı idi.

Allah, önceki kitaplarında deve etini haram kılmışken Muhammed'e helal olduğunu bildiriyordu.

Nedenini ise "Yahudilere haram" olarak açıklıyordu.

Yani, Allah bir ürünü bir millete haram, diğerlerine helal kılabiliyordu demek ki.

"Türkler fasulye yiyemez, diğerleri yiyebilir" gibi bir hüküm olabilir mi?

Böyle bir tanrı anlayışı, böyle bir mantık olabilir mi?

Bunlara izah getiremeyen Muhammed, topu Allah'a atmış, mühür-perde diyerek daha büyük mantıksızlığa neden olmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Din, kötü-olumsuz yanlarının çokluğuna rağmen, bir takım kötülükleri-olumsuzlukları da engelliyebiliyor.

İşte dinsizlerde burada devreye giriyor, yani dinin zararlı etkilerini azaltmak için. Dinsizler ve laikler olmasa toplumun gideceği yön apaçık belli: Ortaçağ Arap-İslam anlayışı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Türkler fasulye yiyemez, diğerleri yiyebilir" gibi bir hüküm olabilir mi?

Bana şunun mantığını izah edebilecek bir müslüman var mı?

Bir tanrı kalkıp da bir millete deve etini yasaklayıp, diğer milletlere helal kılabilir mi?

Bunu iddia eden bir tanrı mıdır, yoksa 1400 yıl evvelinin Arapları arasından çıkmış ve Allahı-dini kullanarak kral olmuş bir insan mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

pante yok yok sen harbi özürlüsün hala bana diyorki de kelimesi nerde ula ben sana diyorumki de kelimesi yok ama de anlamı taşıyor o cümle mesela sana türkçeden şöyle anlatayım

şimdi ben sana diyorumki insanlara doğru yola girmelerini söle bu türkçeden örnek oldugu için tam teşkilli olamaz arapça ile işte o ayetdede arapça olarak bu mana var yani habibim şöyle de anlamı var anlamıyorsan hala git kafanı soguk su ile yıka gel

insanlara doğru yola girmelerini söle = şöyle de "insanlar doğru yola giriniz"

yukarıdaki örnek türkçeden olduğu için sığ kalıyor ama arapça türkçeye göre okadar zengin bir dilki anca arapçayı bilmen lasım şimdi sen türkçe üzerinden düşüneceksin yine tam anlatmak istediğimi anlayamıyacaksın işte tavsiyeme uyarsan belki anlarsın ^^

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada ebeveyne karşı üç tutum sergileyebilirsin;

1) Kötülük yapmak

2) Nötür kalmak

3) İyilik yapmak

Durum açısından iyilik yapmamak yani nötr kalmak erdemli bir davranış değil. Yani müslümanlıkta ebeveyne karşı iyilik yapmak bir lütüf değil zorunluluk. Buna görede olumsuz giden cümlüler içinde

"iyilik yapmamayı yapmayın" derdi ancak bu cümle "iyilik yapın" dan daha mantıksız olurdu.

Bu başlığımızda Kur'an'daki mantık hatalarına değineceğiz.

Bu hataların ancak bir insan tarafından yazılan kitapta olabileceğini göstereceğiz.

En'am suresinden başlayalım:

En'am-151. Kul tealev etlü ma harrame rabbüküm aleyküm ella tüşriku bihı şey'a ve bil valideyni ıhsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahışe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vessaküm bihı lealleküm ta'kılun

Yusuf Ali: Say: come, I will rehearse what Allah hath (really) prohibited you from: join not anything as equal with him; be good to your parents; kill not your children on a plea of want; we provide sustenance for you and for them; come not nigh to shameful deeds, whether open or secret; take not life, which Allah hath made sacred, except by way of justice and law: thus doth He command you, that ye may learn wisdom.

Elmalılı: De ki: Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haksız yere Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.

Ayette Muhammed, Allah'ın haram kıldıklarını sayıyor tek tek.

Haram denince olumsuz cümleler gerekir.

"Yalan söyleme", "Hak yeme", "Öldürme", "Anne babaya karşı gelme" gibi..

Ama daha 2. cümlede "Anne babaya iyilik edin" diyor.

Yani, haramları, yapılmaması gerekenleri sayarken, farz olanı, yapılması gerekeni yazıyor.

Kur'an, tanrı kelamı olsa, böyle hata olur muydu?

"Anaya babaya iyilik edin" demez, "Anaya babaya kötülük etmeyin" derdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada dile getirilen Kuran eleştirilerini hep görürüz.

Bunlara cevaplar verilmiştir ama eleştiri yapan kısmın tatmin olamaması yüzünden polemiğe dönmüştür.

Çünkü eleştiren taraf ile cevaplayan tarafın bakış açısı aynı değildir.

Daha açıkçası, bu tartışmalar önceden var olan ön kabule göre yapılır.

Bunun en bariz örneği Şura-10 ve Enam-104 gibi ayetlerde kimin konuştuğu tartışması üzerinde gözükür.

Aslında eleştiren tarafın bakış açısı ile çok daha fazlası da yapılabilir, şöyle ki;

Şura-13. "Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.

Bu ayette kaç kişi konuşuyor veya konuşma kaç kişi arasında geçiyor?

Sanki Allah dışında konuşan bir 3. şahıs var gibi değil mi?

Eğer eleştirel gözle bakarsanız, Kuran, Allah dışında, Muhammed in ve 3. şahısların sözlerini içeriyor diyebilirsiniz.

Bu hava neredeyse Kuran ın bütününe hakimdir.

Şimdi Kuran ı bir kenara bırakıp, aynı bakış açısı bilinen bir takım metinlere bakalım;

Dadaloğlum yarın kavga kurulur

Öter tüfek davlumbazlar vurulur

Nice koç yiğitler yere serilir

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir

Bu dörtlüğü Dadaloğlu yazmamıştır, çünkü Dadaloğlum diye bir başkası hitap etmektedir..

Bu sözler Dadaloğlu na ait değildir, aslında sadece bir kişiyi de ait değildir, çünkü dörtlük sonunda "bizim" ifadesi vardır.

... şeklindeki bakış açısı doğru mudur?

Bir örnek daha vereyim;

Gurbet bile benden bıktı...Düş yakamdan artık..

Bu cümlede kaç kişi konuşur?

Cümlede yazardan başkası konuşmaz, sadece gurbet konuşturulur..

Tıpkı fabllarda hayvanların, cansızların kouşturulması gibi..

Esasında bu tür anlatımların metne dökülmesi propos, yani karşılıklı konuşturma olarak adlandırılır.

Anlatılmak istenene göre yazar, iki, üç ya da daha fazla kişiyi konuşturabilir.

Öyle ki bazen kimin ne söylediği sadece okuyucuya bırakılır.

Aslında bu sayede söylenmek istenen belirgenleştirilir..

Tekrar Kuran a dönecek olursak, Kuran aslında bir anlatımın veya hitabın metin halini almış halidir.

Bu sebeple burada, proposun anlatı versiyonu olan tahkiye kullanılır..

Yani Yazar, olayı veya anlatmak istediğini, başka bir kimseden işitmiş gibi veya o kişinin ağzından anlatır, nakleder..

Olayı ve anlatılmak istenilenin bir başkasının ağzından çıkması olayını, o başka kişiye metnin yazarlığını tahsis etmeye delil olarak kullanmak, ancak başta sözünü ettiğim, peşinen kabullenilimiş bir yargı ile mümkündür.

Bana göre durum budur..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ayette,

Böbürlenme - kendini Allah karşısında yüksek görme vardır.

İsa ben Allah'ın elçisi Meryemoğlu İsa Mesihim der.

Onlarda bak biz Allah'ın elçisi Meryemoğlu İsa Mesihi öldürdükder.

Bu ben Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıyım diyen birini öldüren insanın bak ben Türkiye Cumhuriyetinin Cumhur başkanını öldürdürdüm diyerek kendini üstün görmesi gibi bir eylemdir. İbrahim tatlıses vurulduktan sonra tetikçisi için ne dedi - onun övünç kaynağı bak ben ibrahim tatlı sese ateş ettim. böbürlenmesi şeklinde dedi. Bu anlaşılması zormu?

Yani İnanmadığına göre neden böyle söylüyor gibi bir mantık değildir.

Zaten ayetin devamında onu kesin olarak öldürmediler diyerek böbürlendikleri biz tanrının elçisini ödürdük durumunda yanıldıklarını söylemektedir.

Yahudiler "Allah'ın elçisi Meryemoğlu İsa Mesih" der mi?

Nisa 156-157.

Ve bi kufrihim ve kavlihim alâ meryeme buhtânen azîmâ

Ve kavlihim innâ katelnâl mesîha îsâbne meryeme resûlallâh, ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum. Ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minhu. Mâ lehum bihî min ilmin illâttibâaz zann, ve mâ katelûhu yakînâ.

Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın elçisi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.

Yahudilere göre İsa diye biri tarihi kayıtlarda yoktur, yaşamamıştır. Uydurma olduğunu iddia ettikleri birisi için onu kendilerinin öldürdüğünü söylerler mi hiç?

Ama asıl değineceğimiz nokta bu değil.

Mesele ayette İsa’yı öldürmelerinin Yahudilerin ağzından ifade ediliş şekli.

İsa’ya inanmayan, onu bir peygamber ya da Mesih olarak kabul etmeyen Yahudiler hiç kalkıp da “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” derler mi?

Bu ayet tanrı sözü olmuş olsa; “Allah’ın elçisi Meryem oğlu İsa Mesih için ‘Onu biz öldürdük’ demeleri yüzünden kalplerini mühürledik” şeklinde ifade edilirdi.

Ama Kur’an’ı yazan Muhammed olduğu için bu mantık hatasını göremedi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
pante yok yok sen harbi özürlüsün hala bana diyorki de kelimesi nerde ula ben sana diyorumki de kelimesi yok ama de anlamı taşıyor o cümle

Sen de sahtekarsın!

Niye kalkıp da o zaman "Ayeti kasıtlı olarak yanlış veriyorsun. Ben Arapça'yı iyi biliyorum. Ayetin doğrusu bu" diyerek yanlış ayet verdin?

Hala kıvırmaya çalışıyorsun.

Önce "Ayette de var" diyip şimdi "Ayette de yok ama varmış gibi okunur" diyorsun.

Hadi ordan!

Yoksa yoktur! Bu kadar basit.

Olanlarda niye var? Kimi aldatmaya çalışıyorsun?

Bunlar Muhammed'in farkında olmadan yaptığı gaflardır.

Kur'an'ın insan ürünü olduğunun kanıtlarıdır.

Bir daha da sahtekarlık yapıp "Ben Arapçayı iyi biliyorum" diye çıkma ortaya.

Bu sana ders olsun, düzenbaz herif!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Burada ebeveyne karşı üç tutum sergileyebilirsin;

1) Kötülük yapmak

2) Nötür kalmak

3) İyilik yapmak

Durum açısından iyilik yapmamak yani nötr kalmak erdemli bir davranış değil. Yani müslümanlıkta ebeveyne karşı iyilik yapmak bir lütüf değil zorunluluk. Buna görede olumsuz giden cümlüler içinde

"iyilik yapmamayı yapmayın" derdi ancak bu cümle "iyilik yapın" dan daha mantıksız olurdu.

Kulağını ensenin arkasından tutmaya çalışma osarıcı.

"İyilik yapmamayı yapmayın" demesine ne gerek var?

"Kötülük yapmayın" demek varken.

Başka bir ayette "Ana babaya off bile demeyin" demiyor mu?

Bu ayette iyi olanları değil, yapılması kötü olanları sayıyor. "Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım" diyor. Ama haram yerine helali yazıyor.

Bunun lamı cimi yok. Açık bir mantık hatasıdır.

Bir örnek vereyim:

Çocuğunuza kalkıp "Şu 3 şeyi asla yapmayacaksın" diye sayıyorsun:

-Yalan söylemeyeceksin

-Başkasına ait bir eşyayı izinsiz almayacaksın

- Annenin-babanın sözünü dinleyeceksin

Son şık uymamış, mantıksız. Halbuki "Anneye-babaya karşı gelmeyeceksin" olmalıydı. Çünkü olumsuzları-yapılmaması gerekenleri söylüyorsun.

Ayette de benzer durum vardır. İşte itirazımız bunadır. Açıkça mantık hatasıdır ve bu da insan işidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu surenin öceki ayetlerinde Allah kendinden O diye bahsetmektedir. Yani kendini bir başka kişilik ağzıyla ifade etmektedir.

Mesela Pante kendini bir başkasına anlatırken; Pante suçmu işledi! Pante yukarımı çıktı! Pante aşağımı indi! şeklinde ifade ettmesi gibi.

103 bir önceki ayetlerdeki ifade tarzının bitişidir

104 ise nasıl bir insan başka birine bir şey söylemesi istediğinde onun ağzından bir örnek verir bu olaydır.

105 de ise bu ifadeyi söylemesi gerektiğini yani 104 ü söylemesi gerektiğini söylüyor.

Mesela ben sana bir patron olarak işçilere nasıl davranman gerektiğini sana anlatayım;

--Gerektiğinde işi sahipleninin. Sabahları erken gelin. Ben sizin bekçiniz değilim.

--İşte böyle anlatacaksın. "Onlar sana bunu tecrübe etmiş" diyecekler....

gibi. Bu diyalektiği anlayamıyormusun? Ayetler yazılmadı söylendi. Söylenenler yazıldı. Sen olayı Allah veya Peygamber oturup masaya bir şeyler yazdı olarak bakıyorsun sanırım. Bu sebeple söylevi, kitap eleştirisi gibi yapmışsın.

Ben sizin üzerinizde bekçi değilim

En'am suresi 104 ila 107. ayetlerine bakalım.

103. Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir.

104. Rabbinizden size muhakkak ki deliller gelmiştir.Artık kim gözünü açar görürse kendi lehine, kim de hakkı görmeyip batılı seçerse kendi aleyhinedir.(De ki) “Ben sizin üzerinizde bekçi değilim.” (Ayetin Arapçasında "De ki" yok)

105. İşte biz, ayetleri çeşitli biçimlerde böyle açıklıyoruz. Öyle ki sana: 'Sen ders almışsın' desinler ve biz de bilen bir topluluğa onu açıkça göstermiş olalım.

106. Rabbinden sana vahyolunana uy. O'ndan başka tanrı yoktur. Müşriklerden yüz çevir.

107. Allah isteseydi, ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bekçi yapmadık, sen onlara vekil de değilsin!

104. ayette "Ben sizin bekçiniz değilim" diye yazarak gaf yapan Muhammed, sadece 3 ayet sonra Allah'ın ağzıyla "Biz seni bekçi yapmadık" diye yazıyor.

Var mı mantıklı açıklaması?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır yok. Çünkü kötülük yapmayın demek bir şey de yapmasanız olur demektir.

Orada iyilik yapın diyor. Bu bir şey yapmazsanız olmaz demektir.

Kulağını ensenin arkasından tutmaya çalışma osarıcı.

"İyilik yapmamayı yapmayın" demesine ne gerek var?

"Kötülük yapmayın" demek varken.

Başka bir ayette "Ana babaya off bile demeyin" demiyor mu?

Bu ayette iyi olanları değil, yapılması kötü olanları sayıyor. "Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım" diyor. Ama haram yerine helali yazıyor.

Bunun lamı cimi yok. Açık bir mantık hatasıdır.

Bir örnek vereyim:

Çocuğunuza kalkıp "Şu 3 şeyi asla yapmayacaksın" diye sayıyorsun:

-Yalan söylemeyeceksin

-Başkasına ait bir eşyayı izinsiz almayacaksın

- Annenin-babanın sözünü dinleyeceksin

Son şık uymamış, mantıksız. Halbuki "Anneye-babaya karşı gelmeyeceksin" olmalıydı. Çünkü olumsuzları-yapılmaması gerekenleri söylüyorsun.

Ayette de benzer durum vardır. İşte itirazımız bunadır. Açıkça mantık hatasıdır ve bu da insan işidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu ayette,

Böbürlenme - kendini Allah karşısında yüksek görme vardır.

İsa ben Allah'ın elçisi Meryemoğlu İsa Mesihim der.

Onlarda bak biz Allah'ın elçisi Meryemoğlu İsa Mesihi öldürdükder.

Bu ben Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıyım diyen birini öldüren insanın bak ben Türkiye Cumhuriyetinin Cumhur başkanını öldürdürdüm diyerek kendini üstün görmesi gibi bir eylemdir. İbrahim tatlıses vurulduktan sonra tetikçisi için ne dedi - onun övünç kaynağı bak ben ibrahim tatlı sese ateş ettim. böbürlenmesi şeklinde dedi. Bu anlaşılması zormu?

Yani İnanmadığına göre neden böyle söylüyor gibi bir mantık değildir.

Zaten ayetin devamında onu kesin olarak öldürmediler diyerek böbürlendikleri biz tanrının elçisini ödürdük durumunda yanıldıklarını söylemektedir.

Öyle denmez osarıcı.

"Biz Allah'ın elçisi ve Mesih olduğunu iddia eden Meryemoğlu İsa'yı öldürdük" derler.

Ya da diğer örneğine göre;

"Türkiye cumhuriyetinin cumhurbaşkanı olduğunu iddia eden adamı öldürdüm" der.

Hristiyanlığa göre; İsa bir Yahudi idi. Mesihlik ise Yahudi inancıydı. Mesih beklentisi içindeydiler. Ve Mesih olduğunu iddia eden İsa'ya inanmadılar.

Onu çarmıha geren ise Yahudiler değil, Romalılardı. Orada toplanan bir grup Yahudiye tercihlerinin sorulmuş olması "Yahudilerin İsa'yı öldürdükleri" anlamına gelmez.

Üstelik Yahudiler sa'yı öldürdüklerini söylemedikleri gibi, İsa diye birisinin yaşadığını da kabul etmezler.

Nereden bakarsanız bakın, ayet mantıksızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayır yok. Çünkü kötülük yapmayın demek bir şey de yapmasanız olur demektir.

Orada iyilik yapın diyor. Bu bir şey yapmazsanız olmaz demektir.

Öyle olsaydı; iyilikleri de ayrı bir ayette anlatırdı.

Yani, bu ayette haramları saydıktan sonra, ardından "Şimdi de yapmanız gerekenleri sayayım der: "Anne-babaya iyilik yapın" ifadesini o maddeler arasında sayardı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlıkta bir şeyin günah olması için gerekli ve yeter tek bir şart vardır. Zararlı olması.

Yanık yemek islamda günahtır, hormonları bozar.

Domuz yemek günahtır, kalp ve damar hastalıklarına sebep olur.

Alanen ulu orta sex yapmak günahtır, toplum ahlak ve huzurunu bozar.

İçki günahtır, bireye sosyal ve psikolojik olumsuzluklar ortaya çıkartır.

Zina-aldatmak günahtır, evlilik birlikteliğine ve eşlerin psikolojisini bozar.

vs. vs. örneklerin olmaması veya olması önemli değildir. Zararlı ise günahtır.

Muhammed Hazretleri esrar kullanmış olabilir mi?

Maide: 90-91. Ey inananlar, şarap, kumar, dikili taşlar, şans okları şeytân işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytân, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allâh'ı anmaktan ve namazdan alakoymak istiyor. Artık vazgeçecek misiniz?

Şarabı yasaklayan ve pislik olarak gören Kur'an, sigara ve uyuşturucuyu neden yasaklamamıştır? Hadi o dönemde sigara yoktu, ama esrar ve afyon çok yaygındı.

Sigara-esrar demezdi de “duman içilmesi, kafasını-vücudunu uyuşturan maddeler kullanılması haramdır” derdi. Ama denmemiş.

İnsanlar arasında yoğun kullanılıyor olmasına rağmen, Allah'ın ve Muhammed'in bundan haberi mi yoktu acaba? Çinliler 4000 yıl önce uzun çubuklarla esrar içmeye başlamışlar. M.Ö. 4000 yıllarında da Aşağı Mezopotamya'da yaşayan Sümerliler'in haşhaş ve kenevir yetiştirdikleri çivi yazılarından ortaya çıkarılmış. M.Ö. 2000-1500 yıllarından kaldığı sanılan Mısır'da Thebes kenti yakınlarında bulunan papirüslerde haşhaş ekimi, afyon üretimi ve afyondan yapılan ilaçlara ilişkin ayrıntılı bilgi verilmiş. Halusinojenik maddeler içeren mantarlar Aztek ve Maya uygarlıklarında, psiko-aktif bir madde olan Amanita Muscaria mantarları ise Asya kıtasındaki şaman törenlerinde kullanılmaktaydı. Kokain,Güney Amerika yerlileri tarafından, sert doğa koşullarına karşı, uzun yaya yolculuklarında açlığa ve yorğunluğa karşı bugün bile kullanılmaktadır. 3000 yıllık geçmişe sahip Hindu metinlerinde esrar kutsal bir yere oturtulmaktaydı. Afyon, Eski Roma ve Yunan uygarlıklarında, Mısır, Pers ve Hint uygarlıklarında da yaygın olarak kullanılmış. Mezopotamya bölgesinde yaşamış olan Asur ve Sümerler ile ilgili kayıtlarda, Orta Asya'da bulunan Moğol, Türk ve Sibirya bölgesinde de bu maddelerin dinsel törenlerde kullanıldığına ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Dünyada bu kadar yaygınken Muhammed'in esrarla, uyuşturucuyla karşılaşmadığı, duymadığı düşünülemez. Yoksa uyuşturucunun zararları olduğunu mu düşünmüyordu? Şarap gibi kokmuyor ondan mı acaba? :rolleyes:Şarabı yasaklamışken, insanlık için içkiden çok daha zararlı olan uyuşturucudan söz edilmemesi önemli bir mantıksızlıktır.

Bu arada belirtelim, eskiden sara hastalığının tedavisinde de esrar kullanılırmış.

Muhammed hazretleri esrar kullanmış olabilir mi acaba? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Müslümanlıkta bir şeyin günah olması için gerekli ve yeter tek bir şart vardır. Zararlı olması.

Yanık yemek islamda günahtır, hormonları bozar.

Domuz yemek günahtır, kalp ve damar hastalıklarına sebep olur.

Alanen ulu orta sex yapmak günahtır, toplum ahlak ve huzurunu bozar.

İçki günahtır, bireye sosyal ve psikolojik olumsuzluklar ortaya çıkartır.

Zina-aldatmak günahtır, evlilik birlikteliğine ve eşlerin psikolojisini bozar.

vs. vs. örneklerin olmaması veya olması önemli değildir. Zararlı ise günahtır.

Domuz eti mi yemek daha zararlıdır, uyuşturucu kullanmak mı?

Domuz etinin zararı kanıtlanamamış.

Müslüman ve Yahudilerin dışında tüm insanlar yiyor ve bir zarar gördükleri de yok.

Ama uyuşturucunun, eroinin-kokainin zararları ortada.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer iddia eden ,ifadesini koyarsan böbürlenme olmaz.

Ateist bakış ne yazmış,

-Kuranda akıl dışı bir şey mi var?

Burada her ikimizde biliyoruzki ateist bakış kuranda akıl içerikli bir şey olduğuna düşünmüyor. Ne yapıyor böbürleniyor, dalga geçiyor. Burada anlatılan budur. iddia eden kelimesi böbürlenenin ağzında ifade bulmaz. Anlatabiliyormuyum.

Öyle denmez osarıcı.

"Biz Allah'ın elçisi ve Mesih olduğunu iddia eden Meryemoğlu İsa'yı öldürdük" derler.

Ya da diğer örneğine göre;

"Türkiye cumhuriyetinin cumhurbaşkanı olduğunu iddia eden adamı öldürdüm" der.

Hristiyanlığa göre; İsa bir Yahudi idi. Mesihlik ise Yahudi inancıydı. Mesih beklentisi içindeydiler. Ve Mesih olduğunu iddia eden İsa'ya inanmadılar.

Onu çarmıha geren ise Yahudiler değil, Romalılardı. Orada toplanan bir grup Yahudiye tercihlerinin sorulmuş olması "Yahudilerin İsa'yı öldürdükleri" anlamına gelmez.

Üstelik Yahudiler sa'yı öldürdüklerini söylemedikleri gibi, İsa diye birisinin yaşadığını da kabul etmezler.

Nereden bakarsanız bakın, ayet mantıksızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tekrar Kuran a dönecek olursak, Kuran aslında bir anlatımın veya hitabın metin halini almış halidir.

Bu sebeple burada, proposun anlatı versiyonu olan tahkiye kullanılır..

Yani Yazar, olayı veya anlatmak istediğini, başka bir kimseden işitmiş gibi veya o kişinin ağzından anlatır, nakleder..

Olayı ve anlatılmak istenilenin bir başkasının ağzından çıkması olayını, o başka kişiye metnin yazarlığını tahsis etmeye delil olarak kullanmak, ancak başta sözünü ettiğim, peşinen kabullenilimiş bir yargı ile mümkündür.

Bana göre durum budur..

Bu bir anlatım şekli falan değil thaless. Resmen gaf!

Aşağıdaki yazım belki daha iyi açıklayabilir.

Kur'an Allah Kelamı mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...