Jump to content

satranç ta en iyi oyunlar


Recommended Posts

paylaşmak istediğini oyunlar varsa;beklerim dr ekinci ...

bu oyun çok ünlü bir oyun sn ekinci...

en önemli yanı:genelde çok iyi ustalar çok görkemli partiler kazanabilirler..ama genel olarak karşısındki kişinin bariz bir hatası nedeni ile olur bu...bu oyunda mükemmel bir kale fedası vardır ama öncesinde ciddi bir hatası yoktur siyahın...bu oyun o yüzden yüzyılın oyunu olarak anılır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yüzyılın Oyunu mu? Kasparov Analiz Ediyor Yüzyılın Oyunu mu?

Kasparov Analiz Ediyor.

"20 Ocak 1999 tarihinden sonra korkarım insanları, en iyi oyunumu henüz oynamadığım

konusunda ikna etmem çok zor olacak"

"En iyi oyunum henüz oynanmadı..."

Bu geleneksel cevap çeşitli yaştaki ve değişik başarılara ulaşmış pek çok ünlü

satranççıdan defalarca dinlenmiştir. Bir satranççının tüm kariyerini yüceltecek güzel bir

oyun oynama isteği, ne kadar çok şahane oyun oynanmış, ne kadar çok orijinal

kombinezon tahta başında yaratılmış olsa da satranççıları bir makine gibi satrancın

inceliklerini kavramaya iten motive unsurudur . 20 Ocak 1999 tarihinden sonra korkarım

insanları, en iyi oyunumu henüz oynamadığım konusunda ikna etmem çok zor olacak.

"En iyi" oyun tanımı çok özneldir. Kimi fedaları sever kimi de pozisyonel oyunları;

diğerlerinin de kendilerine göre bir güzellik anlayışı vardır. Herkesi tatmin edecek genel

bir tanım yoktur. Her satranç oyuncusunun kendi kriterini satrançta mükemmellik olarak

tanımlayabilecek kişisel tercih ve tutkusu vardır.

Kariyerim boyunca en ciddi uzmanları bile tatmin edecek pek çok oyunum oldu. Ama

sadece birkaçı en iyilerin en iyisi olma aşamasına geldi. Bunlardan ikisi tüm informator

serileri içindeki en iyi üç oyunun içerisine girdi. Birincisi 1985 yılında Karpov'la olan

maçımın 16.oyunudur. İkincisi ise 1995 yılında Anand'la yaptığım maçın 10.oyunudur.

Yine de bu oyunlarda gizli eksikler vardı. Örneğin Karpov'la olan maçımda yaptığım er

fedası yanlıştı. Anand'la oyunum ise güzelliğin ev hazırlığı olmasıyla gölgeleniyordu.

Satrançseverleri cezbedecek mükemmel bir kombinezonu, özellikle de 20.yüzyılın

sonunda, amatörlerin ve büyükustaların bilgisayar kullanabildikleri bir dönemde

tanımlamanın güçlüğü açıktır. Her kombinezon veya feda sadece keskin analizciler

tarafından değil satraçtan biraz da olsa anlayan birinin kullandığı güçlü bir bilgisayar

tarafından varyant labirentlerinde rahatça dolaşmak suretiyle analiz edilebilir. Dolayısıyla

bugün artık güzellik kriteri hata olmadan kombinezonlar olamayacağı için rakibin

hatalarının da olabileceği ama kazanan taraf için hatasız olması gereken bir durumla ifade

edilmektedir. Fedanın doğruluğu ve ahengi artık çok daha hızlı kontrol edilebilmektedir.

Artık son kararın verilmesi eskisi gibi yıllar ve aylar almıyor, birkaç gün yeterli. Kazanan

kombinezon kaçınılmaz mat ve fedalar gibisürükleyici yönlere sahip olmalı. Bunlardan

herkes hoşlanır. Sonuç olarak satranç rakip Şahı mat etmek için oynanır. Ne yazık ki,

günümüzün modern defans teknikleri bu tür kombinezonlar yapmamıza izin vermez, daha

tomurcuk halindeyken onları budar. Bir taş hatta er fedası bile günümüzde çok özel bir

şey olarak kabul ediliyor. Kale fedası ise belirgin bir taktik motif içerisinde yapılmayınca

satranç tarihinden bir kalıntı muamalesi görüyor. Şahın rakip taşların bombardına rağmen

cesurca tahtayı baştan başa geçtiği oyunlar ise çoktan tarihin karanlıklarına gömüldüler.

"Her dem yeşil" ve "Ölmez" gibi Anderssen oyunları çoktan unutuldu. Ben en azından bir

gün devrimci ve romantik stildeki satrancı canlandırıp, yukarıda anlattığım kriterlere

uygun kombinezonlar yaratacağımı hayal ediyordum.

Wijk aan Zee turnuvasına karışık duygularla geldim. 11 aylık mecburi inzivadan sonra bu

benim için önemliydi. Tabii ki çok fazla enerji toplamıştım. Shirov'la maçıma hazırlığım

boşa gitmeyecekti. Hepsi oynanmayı bekliyordu. Ne var ki pratik eksikliğim

hissediliyordu. Kramnik'le olan yıldırım maçlarım gösterdi ki turnuva atmosferi çok farklı,

gerilimli ve boğucuydu ve beni pek iyi etkilemedi. Sonuçta pek çok fikir ciddi hatalarla

boşa gitti. Kritik noktalarda sinirlerime hakim olamadım. Wijk aan Zee turnuvası çok

önemliydi çünkü 13 yıldır ilk kez bir numara oluşum tehlike altındaydı. Anand'ın parlak

turnuva başarıları onu satranç amatörlerinin ve satranççılarının gözönünde dünya

şampiyonu yapmıştı, de jure olmasa da en azından de facto idi. Benim en ufak bir başarısızlığım ve Anand'ın zaferi satranç tarihinin akışını değiştirebilirdi. Tabii ki turnuvayı kazanmayı umuyordum ama sonuç en cesur beklentilerimin bile

ilerisindeydi. Ivanchuk'la fırsatları değerlendiremediğim kısa berabereden sonra bir dizi

oyun kazanmayı başardım. En parlak zamanlarımda, ratingimin 2800'e çıktığı günlerde

bile böyle bir dönem geçirmemiştim. 10 yıl önce Tilburg ve Belgrad'da +18 yapmıştım (18

galibiyet 7 berabere 0 yenilgi) ama bu olay çok eski gözükmekte Wijk aan Zee'deki pek

çok genç satranççı bu olayı Botvinnil-Tal, Fischer-Spassky maçları gibi tarihi bir olay

olarak saymaktadırlar.

İkinci turda Van Wely karşısında elde ettiğim güzel galibiyetten sonra, bana ilham veren

seri halinde 7 galibiyet hatta Fritz'i de sayarsak 8 galibiyet elde ettiğim bir yıldırım

turnuvası oldu. Bundan önce rekorum 5 galibiyetti ve sonrası genelde hüsranla

sonuçlanırdı. Ne var ki bu sefer 6. oyunumu Shirov'la oynadım.

Neyse bu olayı bir kenara bırakalım. 20 Ocak 1999'da dördüncü tur oynanacaktı.

Hollanda'nın rüzgarı eksik olmayan ufak sahil kasabası Wijk aan Zee'deki salona büyük

bir satranç kalabalığı doluşmuştu. Üst düzey pek çok satranççı Büyükusta B Kategorisi ve

çeşitli açık turnuvalarda oynamak üzere toplanmışlardı. O gün sıradan bir güne

benziyordu. Gerçi finalini Yermolinsky galibiyetiyle tamamladığım 7 kazançlık bir yıldırım

turnuvası vardı ve bu sayede Topalov'la maçıma yüksek bir moralle başladım. Özel bir şey

beklediğimi söylemek mümkün olmasa da Linares'de Karpov ve bir sonraki tur Gelfand'a

karşı oynayıp güzellik ödülleri aldığım oyunlardan önce hissettiğim önsezi benzeri

duygulara sahiptim.Ama hislerim biraz daha farklıydı.

KASPAROV-TOPALOV Wijk aan Zee,1999 (oyunu izleyin)

1.e4 Bu hamleyi yaptığımda şimşekler çakmadı. Hem beyazla hem de siyahla mücadeleye her zaman hazır olan Topalov şu şekilde cevap verdi. 1...d6 Gerçekten çok şaşırmıştım. Pirc-Ufimtsev Savunması Topalov'un pek kullandığı bir açılış

değil ve üst düzey turnuvalarda pek elverişli değil.Bu açılış beyaza oynayanın zevkine

uygun olarak hem pozisyonel hem de taktik bir oyun kurabilme imkanı veriyor. Belli ki

Topalov hazırlıksız olduğum bir konumda kötü oynayacağımı düşündü böylece daha önce

karşılaştığı açılış hazırlıklarımdan sakınmak istedi.

2.d4 Af6 3.Ac3 g6 Bu noktada düşünmeye daldım. Genelde 3.f3 ile Şah Hint Savunması'na dönüştürmeyi

tehdit ederek oynamayı tercih ettim. Ne var ki, bu tür bir hamle o açılışı zaten

kullandığından Topalov'u rahatsız etmezdi. Bu sebepten çok dikkatli şekilde analiz

etmediğim halde, Topalov'un pratikte pek oynamadığını düşündüğüm bir pozisyona

girmeye kabul ettim.

4.Fe3 Fg7 5.Vd2 c6 Bildiğim kadarıyla, Siyah genelde Fg7'den önce c6 ve b5 yapar, ama bunun büyük bir fark yaratacağını zannetmiyorum. 6.f3 6.Af3 b5 7.Fd3'de mümkündü. Objektif olarak bu devam yolu belki daha iyi olabilir ama oyunda iki tarafta hazırlıktan çok sağduyularına bel bağlıyorlardı.

6...b5 7.Age2 Garip bir hamle. Eğer Beyaz 7.Fh6!? oynamak istiyorsa bunu hemen yapabilir, e2 karesini

öteki At için boş bırakabilir ve Fd3 oynama imkanını saklayabilirdi. Teorik olarak bu At

yanı zamanda ilerde h3'ten de geliştirilebilirdi. Genel olarak söylemek gerekirse Age2

mantıksız ve tamamıyla psikolojiktir. Yury Dokhoian'la maçtan önce uygulayacağımız

stratejiyi tartışırken,oyunlarına baktıktan sonra şöyle söyledi. " Garry, rakip devamını

tahmin edemeyeceği hamleler yapınca Topalov'un dengesi bozuluyor." Bu sebepten

7.Age2 yaparak Topalov'u şaşırttım. Bu hamle ciddi tehditler yapmamakla beraber,

gelişimi sürdürüyor. Bununla beraber rakibim, daha önceki oyunlarında karşılaşmadığı bu

pozisyondan hoşlanmamışa benziyor.

7....Abd7 8.Fh6 Geç olsun da güç olmasın. Fili değişmek iyidir. 8...Fh6 9.Vh6 Beyaz, Siyah rok atamayacağından bir miktar başarı elde etti. Ne var ki Siyah Şah Vezir

kanadına da saklanabileceğinden bu kısa ömürlü bir başarıdır. Beyaz Şah da Vezir

kanadına gizlenecektir. Çeşitli manevralardan oluşan mücadele sonucunda Beyaz ciddi bir

üstünlük elde edemez. Şimdi 9...Va5 oynarsa beyaz 10.Ac1 ile cevaplar, daha sonra At

b3'e giderek tempo kazanır. Beyaz bu şekilde oyununu sağlamlaştıracak ve Siyahın

Veziriyle Beyaz Vezirin h6'ya girme çabasını engellemesini durduracak.

9...Fb7 10.a3 Hemen rok atmak istemedim çünkü Şahımı Va5'den sonra b4'e karşı nasıl koruyacağımı göremedim. Bu sebepten Beyaz bir bekle-gör hamlesi yapıyor ve Ac1 hamlesini saklıyor. 10...e5 Topalov 11 dakika düşündükten sonra merkezdeki durumunu sağlamlaştırmaya çalışıyor ve uzun roka hazırlanıyor. Siyah'ın pek çok alternatifi olmakla beraber en mantıklısı bu hamle. 11.0-0-0 Ve7 12.Şb1 Beyaz'ın pek de fazla alternatifi yok;taşların arasındaki koordinasyonu sağlamalı. Bu

sebepten Atı c1'den b3'e transfer etmeye karar verdim 12...a5?! 13.Ac1 b4 14.de5! de5!

(14...Ag8 15.Vg7 Ve5 16.Ve5 de5 17.Aa4 Beyazlar iyidir.) 15.Aa4 ba 16.b3 Beyaz iyidir.

12...a6 Hemen rok atmak da mümkündü, ama Topalov potansiyel bir d5 tehdidinden sakınmak

için roku erteliyor.Bu tehdidin gerçek olduğundan emin değilim ama siyah 12...a6'yı

gerekli buldu.

13.Ac1 0-0-0 14.Ab3 İki tarafında gelişmesi tamamlanmak üzere. Ne var ki Siyah baskı altında olduğu için

biraz girişkenlik göstermeli. Eğer Beyaz g3, Fh3 ve Khe1 ile gelişirse Siyah'ın pozisyonu

kolay olmayacak. Siyah'ın Şahı biraz zayıflamıştır ve tabii ki c6-c5'i gözönünde

bulundurmalı. Ama o zamanda Beyaz'ın d5 sürmek ve kırmak gibi alternatifleri olacak.

Büyük olasılıkla merkezi kapatmak daha umut verici. Beyaz'ın alan üstünlüğü atak için

imkan sağlar. d5'den sonra Siyah'ın Vezir kanadındaki zayıflıklardan yararlamaya

çalışacaktım. O zaman Veziri h6'dan b6 ve a7'ye transfer edecebilirdim. Saçma bir fikir

gibiydi; bu fikir beynime şimşek hızıyla girdi ve çıktı ama bilinç altımda Vezirin a5'deki

atla çok iyi iş yapabileceği, fil h3'den de gelişirse çok iyi olacağı zihnimde canlandı. Bu

düşünceler ilerde oluşacak harika kombinezonun temellerini oluşturdu.

14...ed! Çok iyi bir karar ;merkezde rahatlama. Beyaz'ın gelişiminin geri kalmışlığının ve aktif

taşlarının Siyah Şahın zayıflığını karşılayacağını düşünerek Siyah konumu açmakta

tereddüt etmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...