Jump to content

Demokratik Ahlak ve Kürt Sorunu


Recommended Posts

Katılımı sağlamak için çok özet yazacağım. Sonra gerekirse derinleştiririz ve yeni eklemeler yaparız.

Bugün demokratik ahlak kavramı tabi ki saçma ve içi boş görülecektir. Nedeni de açıktır; bireyin bir demokrasi pratiği var mıdır ki bunu temel alan bir ahlakı olsun? Şimdiki "temsili demokrasinin" aksine gerçek demokrasinin aynı zamanda bir ideolojik ve ahlaki yönü de vardır ki bu yerleştiği zaman İslama geçit vermez. Çünkü gerçek demokrasinin İslam pratiklerine açıkça muhalif, sürekli bir pratiği vardır. Bu ise İslama doğrudan muhalefet etmeksizin İslamın gizlice ele geçirmeye çalıştığı kaleleri kuşatarak bu dinin demokrasi karşıtı içyüzünü ortaya çıkarır. Gerçi demokrasi ona ideoloji dememiz için gereken felsefi derinliğe ve zenginliğe sahip değildir. Ama en azından bir demokratik ahlaktan bahsedebiliriz.

Ancak demokratik ahlak öyle zannedildiği gibi çoğunluğun benimsediği ya da kolayca kabul edebileceği birşey değildir. Çünkü eğer demokrasi istiyorsak mesela şunu da istemek zorundayız: Belli bir yöredeki eğitim ancak o yöre halkının kararı ve yönlendirmesine göre şekillendirilebilir. Bunun şartı o yöre halkının demokratik bilinci ve ahlakı benimsemiş olmasıdır. Diğerlerinin bu konuda görüş bildirmesini bir yana bırakırsak herhangi bir şekilde inisiyatif sahibi olabileceğini düşünmek dahi abestir. Demokrasi, bugün Kürt hareketinin öncülerinin gerçekleştirmeyi istediği yerel yönetimlerin güçlendirilmesi demek değildir. Bu tam tersi bir işlev yapar ve derin kitseler ayrılıklar ve hassasiyetler oluşturur ve dolayısıyla bu kitleleri, bilinçsiz kitle refleksleri doğrultusunda kullanılabilir kılar. Demokrasi özyönetimdir. Lidersiz ve bugün anladığımız anlamda temsilcisiz. Bugünki anlamda yerel temsilcileri güçlendirmek, demokrasiyi olduğundan daha da zayıflatır ve "bölünmeye" yol açar. Bugün bir Kürt hareketi ancak ve ancak tabandan başlayan ve daha geniş bir çerçevedeki demokrasi hareketinin bir parçası olduğu sürece olumlu sonuçlar elde edilme şansı vardır. Bu anlamda doğrudan demokrasi, Kürt sorununun zahmetsizce doğrudan çözümü demektir. Bu, doğrudan demokrasinin doğrudan çözeceği sayısız problemden sadece bir tanesidir.

10 kişinin temsilcisi bireylerin gerçek temsilini sağlayabilir. 100 kişinin temsilcisinin bunu başarabilmesi için tüm işinin bu olması lazımdır ki burada zaten kopar. 1000 kişinin temsilcisi olamaz. Bugün anladığımız anlamdaki temsil bu son örnekteki gibidir. Bunlar kişi temsilcisi değil, kitle, ideoloji... temsilcisidir. Bu yüzden gerçek bir demokraside kabul edilemez.

Henüz ne tam bir giriş yaptım ne de demokratik ahlakı açıkladım. Ama böyle bir giriş yapsaydım yazı çok uzun olur ve okunmazdı. Yapıcı eleştiri ve görüşlerle katılım sağlanmadıktan sonra bu yazıyı yazmamın anlamı yok. Eğer tartışma olumlu devam ederse demokratik ahlakın ne olduğunu ve nasıl toplumda yaygınlaştırılacağını da anlatacağım.

Önemli not: Bu başlıkta kişisel kinlerinizi, aşırılıklarınızı bir yana bırakınız. Bu başlıkta sadece ilkeleri tartışınız. Aksi halde hiçbir yere varamayız. Bu kurala uymayacaksanız bu başlığa uğramayınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önemli not: Bu başlıkta kişisel kinlerinizi, aşırılıklarınızı bir yana bırakınız. Bu başlıkta sadece ilkeleri tartışınız. Aksi halde hiçbir yere varamayız. Bu kurala uymayacaksanız bu başlığa uğramayınız.

1- Kişisel kin ve aşırılığım yoktur olamaz da.

2- Doğudaki insanların doğru yanlış, iyi kötü gibi temel insani özellikleri zarar görmüş.

Teröristin sinsice bombalama eylemi yapmasını doğru buluyor. Kanunlar karşısında o insanın hesap vermesi gerektiğini anlayamıyor.

Beni sadece ve sadece bu kavram ilgilendirir. Doğru yanlış, iyi kötü muhakemesinde dünyanın en büyük toplu rahatsızlığıyla karşı karşıyayız.

Bu rahatsızlıkları giderilmeden oradaki insanlara en temel insani gereksinimlerini bile vermek insanlığın ve aklın yenilmesi demektir ki buna milyarlarca insan ölse de izin verilmez.

Kısacası doğruyu yanlışı ayırt edecekler. Kanun kaçağını kanuna teslim etmeyi namus bilecekler.

Gizli gizli sinsice insan öldürmenin yanlış olduğunu kabul edecekler.

Kısacası temizlenecekler.

Ondan sonra temiz, ilkeleri olan, doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırt edebilen insanlar olarak kabul edilecekler.

3- Sabıkalı insanın seçilmesi gerektiğini iddia edip sağa sola saldırmak.

Bu aynen sen banka kuyruğunda beklerken bir kaç bozguncunun gelip sıranın en önüne bağırma çağırma, darp ile geçmeye çalışmasıdır.

İnsanlığın özgür düşüncesinin sonucu olan mükemmel hukuk sistemine gidilen süreçte elde edilen kazanımlar yok olacağına, milyonlarca insanın yok olması daha iyidir.

Dünya da aynı fikirde. Yoksa Nazilerle masaya oturup da kardeş kardeş anlaşma yapılabilirdi ve yaptıkları görmezden gelinirdi.

İnsanlığın sınırını zorlamasınlar.

Bir şey elde edemezler.

Kısacası ben ortada hak arama savaşındaki insanlar değil doğru yanlış, iyi kötü ayırt etme özellikleri zarar görmüş gruplar görüyorum.

Herhalde insan aklını ve evrensel doğru yanlış, iyi kötü anlayışlarını 3-5 rahatsız yüzünden ayağımızın altına almayız.

Ortalığı ona buna saldırıp zarar vermek yerine, terör örgütünden bir tek bile ceza almamış adam kalmaması için yıkmaları gerekir :)

Dünyadaki insanlık sağduyusu bu yönde hareket ediyor.

Ama bunlar Ali Baba ve Kırk Haramiler masalı için ortalığı ayağa kaldırıyor.

Sen de gelmişsin demokratik açılım vs başlık açıyorsun.

Kimse kendinden şüpheye düşmesin!

Doğudaki olayların sorumluluğu o olayları çıkaranlardır.

Ortada bir hak mücadelesi değil, bir bozgunculuk yarışı vardır.

Cezalandırılması insanlık gereğidir.

tarihinde Ateist Bakış tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

1- Kişisel kin ve aşırılığım yoktur olamaz da.

2- Doğudaki insanların doğru yanlış, iyi kötü gibi temel insani özellikleri zarar görmüş.

Teröristin sinsice bombalama eylemi yapmasını doğru buluyor. Kanunlar karşısında o insanın hesap vermesi gerektiğini anlayamıyor.

Beni sadece ve sadece bu kavram ilgilendirir. Doğru yanlış, iyi kötü muhakemesinde dünyanın en büyük toplu rahatsızlığıyla karşı karşıyayız.

Bu rahatsızlıkları giderilmeden oradaki insanlara en temel insani gereksinimlerini bile vermek insanlığın ve aklın yenilmesi demektir ki buna milyarlarca insan ölse de izin verilmez.

Kısacası doğruyu yanlışı ayırt edecekler. Kanun kaçağını kanuna teslim etmeyi namus bilecekler.

Gizli gizli sinsice insan öldürmenin yanlış olduğunu kabul edecekler.

Kısacası temizlenecekler.

Ondan sonra temiz, ilkeleri olan, doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırt edebilen insanlar olarak kabul edilecekler.

3- Sabıkalı insanın seçilmesi gerektiğini iddia edip sağa sola saldırmak.

Bu aynen sen banka kuyruğunda beklerken bir kaç bozguncunun gelip sıranın en önüne bağırma çağırma, darp ile geçmeye çalışmasıdır.

İnsanlığın özgür düşüncesinin sonucu olan mükemmel hukuk sistemine gidilen süreçte elde edilen kazanımlar yok olacağına, milyonlarca insanın yok olması daha iyidir.

Dünya da aynı fikirde. Yoksa Nazilerle masaya oturup da kardeş kardeş anlaşma yapılabilirdi ve yaptıkları görmezden gelinirdi.

İnsanlığın sınırını zorlamasınlar.

Bir şey elde edemezler.

Kısacası ben ortada hak arama savaşındaki insanlar değil doğru yanlış, iyi kötü ayırt etme özellikleri zarar görmüş gruplar görüyorum.

Herhalde insan aklını ve evrensel doğru yanlış, iyi kötü anlayışlarını 3-5 rahatsız yüzünden ayağımızın altına almayız.

Ortalığı ona buna saldırıp zarar vermek yerine, terör örgütünden bir tek bile ceza almamış adam kalmaması için yıkmaları gerekir :)

Dünyadaki insanlık sağduyusu bu yönde hareket ediyor.

Ama bunlar Ali Baba ve Kırk Haramiler masalı için ortalığı ayağa kaldırıyor.

Sen de gelmişsin demokratik açılım vs başlık açıyorsun.

Kimse kendinden şüpheye düşmesin!

Doğudaki olayların sorumluluğu o olayları çıkaranlardır.

Ortada bir hak mücadelesi değil, bir bozgunculuk yarışı vardır.

Cezalandırılması insanlık gereğidir.

Yazından açıkça belli ki yakın tarih hakkında hiçbir bilgiye sahip değilsin. Sadece "Milliyetçi", "Devletçi" zihniyetin demokrasiden kaçmak için oyalama taktikleri olarak kullandığı son derece sığ agrümanlarla aklın karıştırılmış.

Öncelikle temel insan hakları hiçbir kayda ya da şarta bağlı değildir. Medeni dünya bunu böylece kabul etmiştir. "Ama filanca medeni ülke şöyle yapıyor" gibi bir bahane de kabul edilemez. Doğu, devlet içinde bir devlet değildir. Oradaki vatandaşın teröristi bulup devlete teslim etme, ya da canı pahasına ihbar etme gibi bir sorumluluğu yoktur. Bu devletin görevlilerinin işidir. Hem bu söylediğin PKK'nın ilk zamanlarında yapılıyordu. Oradaki köylüler jandarmaya PKK'yı şikayet ediyor ve ihbar ediyordu. Bil bakalım ne oldu! Ne olacak, jandarma hiçbirşey yapmadı, köylüyü korumadı. PKK da geldi ve şikayet eden köylüleri öldürdü. Köylü kendini tehlikeye atarak vatandaşlık sorumluluğunun çok daha ötesinde bir görevi yerine getirirken devlet onları adam yerine bile koymadı. PKK'ya kendi eliyle teslim etti. Sen de diyorsun ki teröristi devlete teslim etsin. Daha da neler. Peki sen devlet olarak darbecileri yargılıyor musun, Diyarbakır cezaevinde olanların sorumlularına birşey yapıyor musun. Sen devlet olarak görevini yapmıyorken oradaki vatandaşlarından devletin yapması gereken işi bekliyorsun.

Doğu insanını sen bilmezsin. Evet, oranın insanı devletin ihmali yüzünden zamanla çok yozlaştı ama sana bir Diyarbakır anısı anlatayım. Benim babam anlattı. Bir kahvede (sanırım) bir subayla tartışmış. Tam bu sırada subay sinirlenmiş silahını çekmiş babamı vuracakmış (bak sen şu devletin görevlisine!). Bütün kahvede herkes ayağa kalkmış. Babamın önünde kendini siper etmiş. Babam böylece canını kurtarmış. Gözü dönmüş subay bu adamlara da ateş edebilirdi. Nitekim o zamanın şartlarında kolayca paçayı sıyırırdı. Doğu insanını bilen bilir. Doğu insanı merttir, yiğittir. Bilip bilmeden konuşma.

Nazilerle doğu insanını karşılaştıryorsan pes artık! Nazilerle kimi karşılaştırman gerektiğini ben sana söylerdim ama ülkede demokrasi yok ki konuşayım! Ben bir Türk'üm. Ama kendini ırkıma karşı gözü kör bir bağlılığım yok.

Evrensel doğru yanlış anlayışı mı dedin? Neymiş o? Çünkü yazında bilgisizlik, cehalet ve ırkçılıktan başka bir şey görmüyorum.

Zaten konuyu tamamen dağıtmışsın. Bak ben özellikle dedim ki demokratik ahlak tabandan başlar. Yani zaten bu hareketi başlatacak olan insanlar önce bu ahlakı benimseyecek. Ve böylece daha büyük bir hareketin parçası olacak. Yani zaten Kürtlere tabandan değişme sorumluluğu getiriyorum. Bu senin yaklaşımın demokrasi isteyen güçlerin birleşmesinin önündeki engeldir. İşte bu yüzden ben de demokratik ahlak diyorum. İşte bu yüzden bu ahlak edinilmeden ülkede gelecek vizyonunu islamcıların belirlemesine karşı bir duruş sağlanamaz. İşe bu yüzden demokratik ahlaka sahip olmayan bir ateist, ateistler için kazanç değildir.

Şimdi artık konuya dönelim. Kürtlerin ve hepimizin sorumluluğunu ben zaten belirledim. Hep birlikte demokratik ahlak üzerinde birleşeceğiz ve ülkede demokrasiyi kuracağız. Aksi taktirde dinciler kazanır. Bu iş bu kadar basittir.

Dediğim gibi konuyu gereksiz yere dallandırmayalım. Bilip bilmeden doğu insanı hakkında tartışmayalım. Konumuz bu değil. Demokrasi için böyle şartlar uyduracaksak vay halimize!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazdıklarım açık.

Sen bilmiyorsun, şöylesin, böylesin muhabbetini geç.

Aması maması yok.

Yasadışı oluşuma çanak tutan adam suça yataklık yapar.

Suçla beraber olanın hakkı olmaz.

Milliyetçilikle işim olmaz.

Ancak devletçilik kavramıyla işim olur ama o da lokal devletçilikten ziyade evrensel devletçilik anlayışıyla işim olur.

Bu insanlar sorunlu.

Cahil.

Şiddete meyilli.

Koyun gibi güdülüyorlar.

İstisnasız %95'inin eline aile veya aşiretin ileri gelenince verilecek silahla her türlü suçu işleyebilirler.

Sen yanlış başlık açmışsın.

Bu sorunun insancıl yöntemlerle çözülüp çözülmeyeceğine yönelik başlık açmalıydın.

Bu tür bir başlık açarsan da cevabım insancıl yöntemlerin işe yaramayacağıdır.

Nasıl bazen ne kadar barış da istese insan çözüm olmaz ya?

İşte öyle bir durum.

Olayı ikide bir tutup da milliyetçiliğe faşistliğe çekip şerefsizlik yapmayın!

Ben Ateistim Ateist.

Sokaktaki içgüdüsüyle hareket eden ülkücü değil.

Benim kriterlerim bilimsel.

Gidip başka aptalı uyutmaya çalış.

Ben neyin ne olduğunu çok iyi biliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Ateist Bakış

Ülkenin vizyonuna dinciler karar verdiği zaman ister istemez hepimiz onların sürüsüne ait olacağız. Demokratik haklarına şart koyduğumuz her kitle... Her neyse... Polemiği devam ettirmemek için diğer söylediklerinize cevap vermeyeceğim. Sizi kırdıysam özür dilerim.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Ateist Bakış

Ülkenin vizyonuna dinciler karar verdiği zaman ister istemez hepimiz onların sürüsüne ait olacağız. Demokratik haklarına şart koyduğumuz her kitle... Her neyse... Polemiği devam ettirmemek için diğer söylediklerinize cevap vermeyeceğim. Sizi kırdıysam özür dilerim.

Sevgiler

Beni kırmadın.

Özür dilemene gerek yok.

Özürlük bir şey yok.

Ülkenin vizyonuna ait şeyler söz konusu değil burada.

Bak sorun olan öğeleri sayayım

- Dil

- Bayrak

- Ordu

- Yönetim şekli

- Kurumlar

Sorun bunun gibi şeyler.

Yoksa ülkenin başındaki hükümet politikalarıyla alakalı şeyler değil.

Yukarıdaki değerler dinci dinsiz, kadın erkek, karslı istanbullu farketmeden ortak değerler.

Bunlar hedefte olup da bir de üstüne suçu ve suçluyu övüp yüceltme yapılınca, demokrasiden konuşmak yalancılıktır.

Bu tür şeylerle dinciler, satılmışlar kandırılabilir, ama aklı selim insanlar asla.

Ben görüyorum arkadaşım.

Görüyorum.

Kör değilim.

Kitap yerine taşa sarılanlar olduğu anda olay biter.

Tek harf, tek kelime bile konuşmak söylediklerimi açıklamak zorunda bile değilim.

Manzaraya bak.

İnsanların taşkınlık yapma potansiyeli yüzünden güenlik güçlerinin sayıca ve teknolojik olarak fazlalığı söz konusu.

Ve demokrasi diyorlar.

Risk puanı yüksek.

Sokakta taşkınlık olma oranı yüksek.

İddia bahis oranları gibi.

Yahu bu oran niye yüksek? :)

Neden bir Prag'da, Sofya'da, Kırım'da, Bakü'de, Ankara'da, Antalya'da yüksek değil de buralarda yüksek yahu? :)

Dünyada kaldırım taşının ele alınıp fırlatılma oranı en yüksek şehri.

Neden gül, lale, atılma oranı en yüksek yer değil? (Diyarbakır mesela çiçek çeşitliliğiyle meşhur bir şehir, neden uçan çiçekler oranı düşük :) yahu)

Veya neden İspanya'daki gibi portakal savaşları olmuyor?

Kaldırım taşı, cam çerçeve indirme.

Bunlar da ne için biliyor musun?

Şimdi millet toplanmak istiyor.

Yürümek istiyor.

Polis izin vermiyor.

Halbu ki izin verse de olacak olan olaylar izin vermediğinde olacak olan olaylarla tıpa tıp aynı. :)

Farkı yok.

Ayıp.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...