Jump to content

Sonsuzluk Bilimsel Bir Gerçek...


Recommended Posts

Nasıl keserseniz kesiniz sonsuzluk bir gerçek.

İster evren sonsuz bir boşluğun içinde genişliyor olsun, ister genişleyerek sonsuz büyüklüğe ulaşıyor olsun, durum aynı.

Ortada koca bir sonsuzluk gerçeği var.

Bilim sonsuzlukla uğraşamıyor. Çünkü insan aklı sonsuzu kavrayamıyor.

Buna da şaşmamak lazım. Çünkü insan da alt tarafı diğer hayvanlardan evrilen bir diğer hayvan. Tolonbey duymasın..

Ama sonsuzluğu insanın da anlayacağı bir şekilde tanımlamak, açıklamak, incelemek, araştırmak mümkün.

Hatta bu bir zorunluk. Çünkü herşeyn başlangıcı ve sonu sonsuzluk....

Ben ilk adımı atıyorum. Bakalım bu ileti sizlerde neleri çağrıştıracak?

SONSUZLUK

DEVİRLİ EVRENLER

Neyi belirtek için kullanılırsa kullanılsın “sonsuzluk”, idraki olanaksız bir kavramdır. Çoğu kere zaman için kullanılır. Madde ve mesafe için de kullanılabilir. Bu yazımda ben sonsuzluk terimini başka ve şimdiye kadar hiç tartışma konusu yapılmamış bir kavramla ilgili nitelikleri belirtmek için kullanmak istiyorum. Ancak daha önce zaman, madde, mesafe ve başlangıç ile ilgili kavramlar üzerinde durmamız gerekiyor.

Daha çok zaman için kullanılmasına rağmen “sonsuzluk ve zaman”, birbirleri ile çelişkili kavramlardır. Zaman sonsuzluğun bir tür tahdit edilmesi, sınırlandırılması, demektir. Çoğu kere zaman, hem bir başlangıca gereksinim gösterir, hem de bir sona... Zamanın sonsuz olması zamanla değil, zamansızlıkla bağdaşır. Sonsuz zaman oksimoron bir terimdir. Yani zıt anlamlı kelimelerden oluşmuş bir kelime salatasıdır. Biz insanlar sonsuzluğu daha çok zaman olarak tahayyül ederiz ama, zaman sonsuz olamaz. Çünkü sonsuzluk belli sınırlar içinde var olamaz. Sonsuzluğu zamanla tanımlamak mümükün değildir. Sonsuzluğu tanımlamak için başka bir kavrama gereksinim vardır.

Bu kavram madde olabilir mi? Madde miktarla ölçülür. Miktar da sayı ile ifade edilir. Sayı ile belirtilen miktar sonsuz olabilir mi? “Sonsuz miktar”, “sonsuz sayı” gibi terimlerin anlamı var mıdır? Zamanda olduğu gibi, miktar ve sayı da, sonsuza limit koyan ve onu sınırlayan değerlerdir. Dolayısıyla onlar da aslında oksimoron terimlerdir. Sayı kavramı sonsulukla bağdaşmaz. Madde sonsuz olamaz. Sonsuzluğu sayı ile ifade etmek mümkün değildir.

Aynı durum mesafe, yani uzaklık için de söz konusudur. Uzaklık sonsuz olamaz. Uzaklık temel olarak iki obje arasındaki mesafedir. Hem sayı olarak ifade edilebilir, hem de aradan geçen zaman olarak. Aslında zaman, madde ve mesafe sayı ile ifade edilen ve sonsuzluğu kısıtlayan kavramlardır. Sonsuzluğu kısıtlayan ve sayı ile belirtebilen hiç bir kavram sonsuzlukla bağdaşmaz.

Şimdi kısaca “başlangıç” kavramına değinmek istiyorum. Bu terim zaman ve madde ile sıkı bir ilişki içindedir. Her başlangıcın bir sonu olduğu gibi, bir nedeni de vardır. Bu neden bir olgunun başlamasından sorumludur. Durgun bir havuza atılan bir taş, havuzda dalgaların oluşmasına neden olacaktır. Taş, dalgaların oluşum nedenidir. Taşın düştüğü an, dalgaların başladığı anı simgeler. Bir süre sonra dalgalar durulur. Taşın neden olduğu dalgalar bir süre var olduktan sonra tükenmişlerdir. Her başlangıcın bir nedeni ve bir sonu vardır. Bu durumda diyebiliriz ki, başlangıç da sonsuzlukla bağdaşmayan bir kavramdır.

İnsan aklı her olguda bir başlangıç arar. Başlangıçsız bir olgu düşünülemez. Bir başlangıcın varlığına, o başlangıç gözlemlenmemiş bile olsa, inanılır. İnsan mantığı, başlangıcını gözlemlemediği her olgunun geçmişte, çok önceleri vuku bulmuş bir başlangıcı olduğunu kabul eder. Bu insanın elinde olmayan bir durumdur. İnsan aklı başka türlü çalışamaz. İnsan aklı başka türlü düşünemez. Her olgunun bir başlangıcı ve her başlangıcın bir sonu ve nedeni vardır

Öyle ise, evrenin de bir başlangıcı olmalıdır. Ya da bir başlangıçla karşılaşılırsa, hiç şaşırılmamalıdır. Nitekim, Hubble’ın evrenin genişlemekte olduğu buluşu, bilim adamlarını evrenin başlangıcını düşünmeye zorlamıştır. Evrendeki galaksiler birbirlerinden hızla uzaklaştıklarına göre, bir süre önce bir arada olmuş olmaları gerekmektedir. O halde, bir süre önce bu birliktelik bozulmuş ve madde etrafa ani bir patlama ile yayılmıştır. Bu patlama, içinde yaşadığımız evreni oluşturmuştur.

Buna Big Bang, büyük patlama diyoruz. Big Bang bir başlangıçtır... Evreni başlatmıştır. Nedeni ise hala bilinmemektedir. Bu nedeni açıklamak için, Tanrı kuramı ileri sürülmüştür. Daha sonra kuantum fiziği ortaya çıkmış ve kendiliğinden var olma (yoktan var olma) kuramını geliştirmiştir. Kuantum fiziği, evrenin başlangıcını Big Bang’le açıklamaya çalışan ilginç bir fizik dalıdır. Yani kuantum fiziğine göre bile, bir başlangıç mevcuttur.

Evrenin bir başlangıcı var mıdır? İçinde yaşadığımız evrenin, elbette bir başlangıcı vardır. Bir enerji patlamış, genişlemiş, maddeye dönüşmüş ve evren oluşmuştur. O halde evrenin bir başlangıcı olmalıdır. Başlangıcı olan her olgunun bir de nedeni olmalıdır demiştik. Öyle ise, evrenin başlangıcının da, henüz doğasını bilmediğimiz bir nedeni olmalıdır. Bu mantık bizi, evren öncesi bir zaman ve mekana gitmeye zorlamaktadır. Evreni başlatan nedenin gizemi orada saklı olmalıdır. Her başlangıçta bir neden ve son arayan insan mantığı, bu kadarla yetinmemektedir. Belki de evreni başlatan neden, kendinden önce gelen bir başka başlangıcın sonucudur. O başlangıç da bir diğerinin..... Başlangıç sonsuza kadar gidemez ama, başlangıçlar gidebilir. Her son yeni bir başlangıç nedeni olabilir. Her başlangıç yeni bir sonla sonlanacaktır. Birbiri ardından gelen her başlangıç ve sonlar için, artık bir nedene gereksinim kalmayacaktır. Öyle ise içinde yaşadığımız evrenin oluşması için, bir nedene gereksinim yoktur.

Kendinden önceki bir başlangıç sona ererken bizim evreni yaratmıştır. Kendi sonu da bir sonraki başlangıç için bir neden oluşturacaktır. Her sonun nedeni başlangıç, her başlangıcın nedeni ise sondur. Ayrı bir neden kavramına gereksinim yoktur. Her evrenin belli bir başlangıcı olması ve belli bir zaman dilimi içinde var olması zorunluğu, kendinden sonra gelecek evrenlerin nedenidir. Yani neden, başlama sürecinin yapısına katılmıştır. Onun bir parçasıdır. Bir evrenin belli bir süre için var olup, tükenmesi, bir sonraki evrenin varlık nedenidir.

Bu durum bizi doğrudan doğruya süreklilik ve devinim kavramlarına götürmektedir.

Bu kavramlara göre, tek bir başlangıç yoktur ve asla var olmamıştır. Yalnız, birbirlerini izleyen ve her biri bir sonla sona erecek ama, bir diğeri ile devam edecek olan, sonsuz başlangıçlar vardır. Bu başlangıçların, bizim bildiğimiz başlangıçlardan farkı, ilkinin olmamasıdır. Çünkü sonsuzluğun bir başlangıcı olamaz. Bu başlangıçların ne ilki vardır.. Ne de sonuncusu olacaktır.

Ne şekilde başladığını bilmediğimiz bir olgunun sonunun ürünü olan içinde yaşadığımız evren, nasıl olacağını bilemeyeceğimiz bir sonla, kendinden sonra gelecek olan varlığın başlangıcına neden olarak, yok olacaktır.

Varlığın sonsuzluğu ancak süreklilik ve devinimle başarılır.

Bu bağlamda süreklilik, zamanla ilgili değildir. Başlangıçların birbirlerini izlediğini belirtir.

Dolayısıyla sonsuzluk kavramı ile bağdaşır.

Enerji ve maddenin bir şekilden digerine geçişini simgeleyen devinim de, sonsuzlukla bağdaşır.

Madde ve enerji miktarı sınırlı da olsa, devinim sonsuzdur. Çünkü devinimlerin ne bir başlangıcı vardır, ne de bir sonu.

Her başlangıcın sonu, başı gibi, başka bir devinimdir.

Devinimler süreklidir ve sonsuzdur.

Zaman ve madde ancak başlangıçlar arasında mevcuttur. Her başlangıçta farklı bir zaman ve madde olacağı ve ilk başlangıç olmayacağı için, zaman ve maddenin sürekliliğinden bahsedilemez. Başlangıçlar sonsuz olduğundan, zamanın değil ama, zamanların da sonsuz olduğu ileri sürülebilir. Madde miktar olarak sonsuz olamaz belki ama, maddenin devinimi sonsuz olabilir.

1900’lü yılların başlarına kadar evrenin statik bir yapısı olduğuna inanılıyordu. O zamanın görüşüne göre, Eser denen bir madde ile dolu olan evren, olduğu yerde duruyordu.. 1929 yılında Hubble evrenin genişlediğini buldu. Einstein 1915 yılında genel görecilik kuramını yayınladığı zaman, bu kuram uzayın genişlemesi gerektiğine işaret etmesine rağmen, formülüne uzay sabitlik katsayısını eklemiş ve sonra bunu yaşamının en büyük hatası olarak kabul etmişti. Hubble’ın gözlemlerinden sonra evrenin genişlediği kesinlik kazandı. Bu genişleme bir devinim işareti olabilirdi. Belki de evren sürekli bir devinim içinde idi. Küçük bir nokta patlamıştı. Bu süreç sırasında enerji maddeye dönüşmüş ve madde genişlemişti. Evren hala hızla genişlemesine devam etmektedir. 15 milyar yıl kadar önce vuku bulduğuna inanılan bu inanılmaz olgunun içinde yaşadığımız evreni başlattığı kesindir. Öyleyse bu evren statik değildir. Dinamik olup, sürekli bir devinim içindedir. Her anı farklıdır.

Bu evrenin bir başlangıcı vardır. Bu evrende madde vardır, zaman vardır, mesafe vardır. Başlangıcı, maddesi, zamanı ve mesafesi olan bir evrenin sonsuz olduğundan bahsedilemez. İçinde yaşadığımız evren sonsuz değildir. Ancak sonunun nasıl geleceği bilinmemektedir. Bir tür son ilerde vuku bulacaktır.

O son, sonsuz başlangıç ve sonların sürekli öğelerinden biridir.

O son bizim evrenin sonudur ama, nihai son değildir..

Sonsuzluğun hüküm sürdügü bir ortamda nihai son olamaz.

Sonsuz geçmişten, sonsuz geleceğe birbirlerini izleyen sonsuz sonlar olabilir...

Evrende gerçek sonsuzluk, sonsuz başlangıçlar ve sonsuz sonlara hükmeder.......

O sonsuz başlangıçların başlangıcı, sonsuz sonların sonudur....

O devinimdir.....

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 97
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

sonsuzluğu kavramak işi biraz sıkıntılı...

kavramak için bir şeyi şöyle sağından solundan güzelcene tutup kaldırmak gerekir...

şimdi sonsuz olan birşeyin bir tarafından tuttuk diyelim...

öbür tarafından da tutmamız lazım ama öbür tarafı sonsuz uzakta...

eğer kolumuz sonsuz olsaydı o zaman olurdu bak...

bu yüzden sonsuz bir şeyi tutup kaldırabilemeyiz...

bir tarafında tutabilsek öbür tarafından dutamayacağımız için elimizden kayar gider...

evet sonsuzluk kavranamaz...

işte ısbatı...

bende uçabilirim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan sonsuzluğun bir gerçek olduğunu anlayacak ve bilecek kadar akıllı...

Ama onu bilimsel olarak kullanmada başarısız.

Sonsuzluk bir takım açıklamalarda işe yarayabilir. Yarıyor da zaten.

Ama bilim orada tıkanıyor. Sonsuzluk matematikle bağdaşmıyor.

Matematik insanın kusurlu aleti. Sorun matematikte.. Sonsuzlukta değil.

Sonsuzluğu boyutla da tanımlamak mümkün.

Rieman boyut sayısının sonsuz olabileceğini kurgulayan ilk matematikçi...

Eğer üç boyutun üstünde fiziksel boyutlar varsa, onlar neden bazı sayılarla kısıtlansınlar ki..

Sayıları sonsuz olabilir.

Kuramsal olarak tabii..

Yani sonsuz bir boşluğu boyutlarla da ifade etmek mümkün.

Bu durumda aynı mekanı sonsuz sayıda evren paylaşabilir.

Bu multivers'lerin bir başka şekli..

Link to post
Sitelerde Paylaş

bizim aklımızda sonsuzdur belki...

eğer aklımız da sonsuz ise o zaman sonsuzu kavrayabiliriz...

bıraksalar sonsuza kadar hayal kurabiliriz...

iyi buldum bunu bak...

saçmalama sınırımız sonsuz o kesin...

demek ki bizimde sonsuz bir tarafımız var...

ey sonsuzluk kork bizden...

seni fethetmeye geliyoruz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlangıç ve son kavramları, bilinebilir kavranılabilir kavramlardır.Evren içinde olup da varlığının bilincine vardığımız her olgunun başlangıcı ve bir sonu olacaktır.

Ancak konu varlığın tümü, yani evrenin kendisi olunca, aklımız ve mantığımız bir çıkmaza, kısır döngüye sürüklenmektedir. Ne büyüklüğe, ne de küçüklüğe bir sınır koyamıyoruz. Ancak kavramı aklımızda var. Küçüklüğün sonu sıfırdır, Büyüklüğün sonu ise sonsuzluk. İnsan bilinci, sıfıra ve sonsuzluğa ne kadar yaklaşabiliyorsa, gerçekliğe de o denli yaklaşabiliyor demektir. Tıpkı Ekran çözünülürlüğü gibi bir şeydir bu. Küçüklükte;Gerçekliğin Planck zamanı ve Planck boyutuna kadar gelmişiz, Büyüklükte ise şimdilik 14 milyar ışık yılı. Evreni bu aralıklarda kavramaktayız. Yarın ölçümlerimiz, ölçüm aletlerimiz daha hassas ve daha geniş sınırlara ulaşınca evrenimizin büyüklük ve küçüklük sınırları daha da netleşecek.

Sonuçta subjektif idealist bir görüş ile şunu söylemem gerek.

Evren bizim kavradığımız kadardır.

Materyalist görüş ile de şöyle demek gerek. Evrenin büyüklük ve küçüklük sınırlarını bilmiyoruz. Bildiğimiz kadarını tanımlıyoruz. Bilmediğimiz tarafları mutlaka vardır. Ancak Bilmediğimiz tarafları için (bilinmeyen) kim ne söylüyorsa palavra atıyordur.

İnsanlar geleceğe ilişkin tahminlere meraklıdırlar. Aynı yaklaşım, bilimsel sezgi ve iddialar için de geçerlidir. Şimdilik ispat edilemez olsa bile, ben bir fikir ortaya atayım, ilerde fikrim doğrulanırsa ne büyük öngörülü, ne büyük bir bilim adamı olduğum ortaya çıkar. diye beklenti içinde olanlar da vardır.

Gerçek bilim adamı haddini ve hadlerini bilenlerdir. Bilinmeyeni bilmeyendir. Bilinmeyen konusunda palavra atmayandır.

Sonsuz zaman oksimoron bir terimdir. Yani zıt anlamlı kelimelerden oluşmuş bir kelime salatasıdır.

Tıpkı

Müslüman ateistlere bazı kavramları açıklamak deveye hendek atlatmaktan zor..

gibi.

Sevgiler.

.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Matematikte lise düzeyinde bile olduğum şüpheli belki ama matematik sayımdan, ölçümden doğduğuna göre sonsuzluk

ile sorun yaşaması şaşırtıcı değil. Sonsuzluk ölçüye tartıya gelmez, gelse sonsuz olmaz. O yüzden sonsuzluk

benim için tanrı gibi birşey ve binlerce yıl daha düşünüp tartışsak ne tanrıyı ne de sonsuzluğu bulabileceğimizi

sanmıyorum. Henüz sayılabilir kavramlarla ilgili araştırılması gereken tonla şey olduğuna göre sonsuzluğu kavramak

için fazla acele etmemize gerek yok bence :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim sitede bir dinci var aynı şeyleri yazmıştı.

http://www.sonsuz.us/node/2680

Ama ben size şu yazıyı tavsiye ediyorum

http://www.sonsuz.us/node/1138

Ayrıca şu problemi çözmenizi.

Evrende, sonsuz sayıda odası olan bir oteliniz var. Bir gün sonsuz sayıda müşteriye sahip bir tur otelinize geliyor. Ve müşterilerine yer vermenizi istiyor. İşiniz kolay. Diyorsunuz ki," 1. müşteri birinci odaya, 2. müşteri ikinci odaya. Bu şekilde sırayla yerleşebilirsiniz." Müşteriler yerleşmeye başlıyorlar. Buraya kadar herşey normal. Ama o sırada, sonsuz müşteriye sahip bir tur daha geliyor. Bu yeni gelen müşterileri nasıl yerleştirirsiniz. Boş odam yok diyemiyorsunuz, çünkü sonsuz odalı bir oteliniz var. Hadi bu grubu bir şekilde yerleştirdiniz diyelim. Her birinde sonsuz sayıda müşteri olan, sonsuz sayıda tur geliyor. Ve bunlarıda yerleştirmeniz isteniyor.

Çünkü sonsuz sayıda odası olan bir otele sahipseniz, "Sonsuz'u Anlayabiliyorsunuz" demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrende, sonsuz sayıda odası olan bir oteliniz var. Bir gün sonsuz sayıda müşteriye sahip bir tur otelinize geliyor. Ve müşterilerine yer vermenizi istiyor. İşiniz kolay. Diyorsunuz ki," 1. müşteri birinci odaya, 2. müşteri ikinci odaya. Bu şekilde sırayla yerleşebilirsiniz." Müşteriler yerleşmeye başlıyorlar. Buraya kadar herşey normal. Ama o sırada, sonsuz müşteriye sahip bir tur daha geliyor. Bu yeni gelen müşterileri nasıl yerleştirirsiniz. Boş odam yok diyemiyorsunuz, çünkü sonsuz odalı bir oteliniz var. Hadi bu grubu bir şekilde yerleştirdiniz diyelim. Her birinde sonsuz sayıda müşteri olan, sonsuz sayıda tur geliyor. Ve bunlarıda yerleştirmeniz isteniyor.

Çünkü sonsuz sayıda odası olan bir otele sahipseniz, "Sonsuz'u Anlayabiliyorsunuz" demektir.

Sonsuz sayı sonucuna nasıl ulaştık?

Yani "bu sonsuzdur" tanımlamasını nasıl yaptık?

Bu tanımlama yapıldı diyelim, yapan ne o halde?

Sonsuza sonsuz demek için sonsuzu kapsamak (görmek, ölçmek, anlamak vs işte) lazım değil mi?

:)

Beyler bunlar dogma oyunları.

Sonsuz diye birşey yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

xenix in problemi ilginç. Tıpkı ışık hızının kaynağından bağımsız olması gibi.Işık hızında hareket eden bir cisim eğer ışık neşrediyor ise bu ışık da ışık hızında hareket eder.

Sonsuz odası olan bir otele sonsuz müşterisi olan yalnız bir tur olabilir. İkinci bir tur gelmiş ise birinci turun sonsuz müşterisi yok demektir. Çünkü birinci tur diğer olası bütün turları içermesi gerekir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Foruma üye olalı 1 ay bile olmadı ama şu durumu gördükçe üye sayısının niye bu kadar düşük olduğunu anlıyorum.

Birisi allah yazmak yasak olsun der, birisi müslümanlara çok hoşgörü gösteriliyor, birisi matematik bilmeyenler bilim

forumuna giremesin. Nerdeyse her konuda birileri birilerine gıcık olup karşısındakine haddini bildirmeye kalkar.

Ben çok biliyorum, hayır senin kafa çalışmıyor, ben çok biliyorum vs vs.

Bu kadar mı zor, benim bildiklerim şunlardır, fikirlerim şunlardır, şunlara inanıyorum demek veya sana katılmıyorum,

şu yüzden şurda yanlışsın (bence) deyip orda bırakmak ?

Ben burdan ilan ediyorum, forumun en gerizekalı, en cahil, en aşağılık üyesi benim, bütün sorunlarınızın kaynağı benim.

Canı sıkılan, diklenmek, kavga etmek, küfretmek isteyen beni muhatap alsın. Belki o zaman doğru düzgün bir tartışma

ortamına kavuşulur. Ne dersiniz ?

O Xenix'in fikri. Bizi bağlamaz o...

Dinden Allah'tan bahsetmezsen bilimselliğin yeter bize.

Link to post
Sitelerde Paylaş

...

Ayrıca şu problemi çözmenizi.

Evrende, sonsuz sayıda odası olan bir oteliniz var. Bir gün sonsuz sayıda müşteriye sahip bir tur otelinize geliyor. Ve müşterilerine yer vermenizi istiyor. İşiniz kolay. Diyorsunuz ki," 1. müşteri birinci odaya, 2. müşteri ikinci odaya. Bu şekilde sırayla yerleşebilirsiniz." Müşteriler yerleşmeye başlıyorlar. Buraya kadar herşey normal. Ama o sırada, sonsuz müşteriye sahip bir tur daha geliyor. Bu yeni gelen müşterileri nasıl yerleştirirsiniz. Boş odam yok diyemiyorsunuz, çünkü sonsuz odalı bir oteliniz var. Hadi bu grubu bir şekilde yerleştirdiniz diyelim. Her birinde sonsuz sayıda müşteri olan, sonsuz sayıda tur geliyor. Ve bunlarıda yerleştirmeniz isteniyor.

Çünkü sonsuz sayıda odası olan bir otele sahipseniz, "Sonsuz'u Anlayabiliyorsunuz" demektir.

Hilbert'in Oteline hoşgeldiniz!: http://en.wikipedia.org/wiki/Hilbert%27s_paradox_of_the_Grand_Hotel

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin kafan basmıyor galiba.

Şöyle sorayım.

0 ile 1 arasında mı daha çok sayı vardır? Yoksa 1 ile 99 arasında mı? :D

Umarım bu sefer kafan basar da sen de rahat edersin ben de :)

Sordukların rasyonel sayılarsa ikisi de sonsuzdur. (eşittir yani)

Link to post
Sitelerde Paylaş

sonsuz + 1 = sonsuz

sonsuz + sonsuz = sonsuz

sonsuz * sonsuz = sonsuz

dur.

Ya da

sonsuz + 1 = sonsuz

Her iki taraftan "sonsuz"u çıkarıyoruz ve

1 = 0

buluyoruz.

sonsuz + sonsuz = sonsuz

Her iki taraftan "sonsuz"u çıkarıyoruz ve

sonsuz = 0

buluyoruz.

vs. vs.

Tanım yapmadan, sonsuz ile işlem yapmanın kurallarını koymadan

Sordukların rasyonel sayılarsa ikisi de sonsuzdur. (eşittir yani)

demek doğru olmaz.

Matematiksel anlamda söylemek istediğin, bu iki "sonsuz" sayının eşit olduğu değil, bu iki "sonsuz türü"nün cardinality'sinin eşit olduğu olsa gerek.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...