Jump to content

Akıl nereden geliyor?


Recommended Posts

Eğer sağır bir insansanız gördüğünüz bir insanın sesini algılayamazsınız. Peki bir gün duymaya başlarsanız bu kişiyi sesinden ayırt edebilir misiniz?

Başı insan bedeni at şeklinde hiçbir hayvan gördünüz mü?

Bir taşı yerden bir metre havaya bakışlarınızla kaldırabilir misiniz?

Bilim kanunları bu tip durumlara izin vermiyorsa bu kurguyu nasıl oluşturabiliyorum. Beklide gerçekte bunları yapabilecek yetideyimdir. Kurbağaların uçtuğunu hayal edebileceklerini sanmıyorum. Ancak akıl bu hayali nasıl oluşturabiliyor? Çünkü uçan kuşları gördük ve benzetimden bunu tasarladık. İsteklerimizin elemanlarından öte; Peki imkansızı neden istiyoruz? İmkansızı isteyebilmemize olanak sağlayan nedir?

Çünkü bunları yapabiliyoruz. Yani hayal ettiğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Ancak içine girdiğimiz dünya kılıfı buna uygun değil. Aklımız bu dünya ile gelişmiş bir evrim mükemmelliğimi? Eğer öyle olsaydı imkansızı kurgulayamazdık. Çünkü evrim aklımızla ilintili değil bedenimizle ilintili bir kavram.

Sizce biz yaşıyormuyuz? Eğer yaşasaydık hayal ettiklerimizi gerçekleştirebildiğimiz bir Dünyada olmamız gerekmezmiydi? Doğa kanunları ile sınırlanan hayal gücü sizce bir yaşam mıdır?

Bu noktada asıl problem şu doğa kanunları ile algıladığımız bu dünya gerçek mi? Biz gerçekmiyiz? Gerçek bir kare ise gerçek olmayan o karenin içindeki bir başka karedir. Akıl bu dünyanın kanunlarında asla yeri olmayan imkansızı oluşturma yeteneğine sahip. Peki bir karenin içine o kareden daha büyük bir kare sığar mı? Sığmadığına göre, Bu dünyanın doğa kanununlarındakinden daha fazlasına sahip olan akılda bu Dünyanın elemanı değildir.

Peki bu akıl hangi Dünyanın elemanıdır? Sınırsız imkansızı isteyebilmemizi karşılayan yer neresidir? Bu bir fizik deneyinde görülmek istenen atom için oluşturulan düzeneğe benzer. Dünya uzayda bir nokta; Atomda deney düzeneğinde bir nokta. Ancak gerçek bu düzeneğin dışında. Düzeneğin büyüklüğünde gözlemlenen atomun dışındaki her parça gözlenen için yani atom için var. Tıpkı biz gibi.

Aklımız dışında hiçbir mülke-mekana-zamana sahip değilken; Doğa kanunları ile mülke-mekana-zamana sahip olabileceğimizi sanan da ne ilginç ki akıldır.

tarihinde osarici tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer sağır bir insansanız gördüğünüz bir insanın sesini algılayamazsınız. Peki bir gün duymaya başlarsanız bu kişiyi sesinden ayırt edebilir misiniz?

Başı insan bedeni at şeklinde hiçbir hayvan gördünüz mü?

Bir taşı yerden bir metre havaya bakışlarınızla kaldırabilir misiniz?

Bilim kanunları bu tip durumlara izin vermiyorsa bu kurguyu nasıl oluşturabiliyorum. Beklide gerçekte bunları yapabilecek yetideyimdir. Kurbağaların uçtuğunu hayal edebileceklerini sanmıyorum. Ancak akıl bu hayali nasıl oluşturabiliyor? Çünkü uçan kuşları gördük ve benzetimden bunu tasarladık. İsteklerimizin elemanlarından öte; Peki imkansızı neden istiyoruz? İmkansızı isteyebilmemize olanak sağlayan nedir?

Çünkü bunları yapabiliyoruz. Yani hayal ettiğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Ancak içine girdiğimiz dünya kılıfı buna uygun değil. Aklımız bu dünya ile gelişmiş bir evrim mükemmelliğimi? Eğer öyle olsaydı imkansızı kurgulayamazdık. Çünkü evrim aklımızla ilintili değil bedenimizle ilintili bir kavram.

Sizce biz yaşıyormuyuz? Eğer yaşasaydık hayal ettiklerimizi gerçekleştirebildiğimiz bir Dünyada olmamız gerekmezmiydi? Doğa kanunları ile sınırlanan hayal gücü sizce bir yaşam mıdır?

Bu noktada asıl problem şu doğa kanunları ile algıladığımız bu dünya gerçek mi? Biz gerçekmiyiz? Gerçek bir kare ise gerçek olmayan o karenin içindeki bir başka karedir. Akıl bu dünyanın kanunlarında asla yeri olmayan imkansızı oluşturma yeteneğine sahip. Peki bir karenin içine o kareden daha büyük bir kare sığar mı? Sığmadığına göre, Bu dünyanın doğa kanununlarındakinden daha fazlasına sahip olan akılda bu Dünyanın elemanı değildir.

Peki bu akıl hangi Dünyanın elemanıdır? Sınırsız imkansızı isteyebilmemizi karşılayan yer neresidir? Bu bir fizik deneyinde görülmek istenen atom için oluşturulan düzeneğe benzer. Dünya uzayda bir nokta; Atomda deney düzeneğinde bir nokta. Ancak gerçek bu düzeneğin dışında. Düzeneğin büyüklüğünde gözlemlenen atomun dışındaki her parça gözlenen için yani atom için var. Tıpkı biz gibi.

Aklımız dışında hiçbir mülke-mekana-zamana sahip değilken; Doğa kanunları ile mülke-mekana-zamana sahip olabileceğimizi sanan da ne ilginç ki akıldır.

Sadece felsefe yapmışsın...Elinde yazdıklarını doğrulayacak veri yok,olamaz da..Çünkü bu yazdıkların senin inanmak istediklerin..Hayal dünyanın bir ürünü..

Akıl bu dünyadan olmaz demişsin..

Akılsız olan deli diye etiketlendirilen insanlar hangi dünyadan ..?

Aklını çok farklı kullanan insanlar var ...

Bu akıl senin ima ettiğin gibi ruh olsaydı herkeste eşit miktar da olması gerekmez miydi.?

.

tarihinde selection tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinçle ilgili çoğu şey dogmalar tarafındna kirletildiğinden bu tür yanılsamalar olabiliyor.

Yazdıklarının yanlış olduğunu ilk önce tek cümle ile kanıtlayayım.

"Bahsettiğin soyut similasyonları her bilinç (sadece insanları dahil edelim) farklı yapar."

Farklı yapması da bu simülasyonların senin bahsettiğin gibi zaten bir yerlerden pompalanan verilerle değil, çevreden toplanan ve derlenen verilerle yapıldığını kanıtlar.

Gelelim senin yaptığın hataya.

Sen herşeye akıl yettirebildiğini mi sanıyorsun?

Madem öyle kafanda yap bakalım 10 tane farklı canlının birleşiminden bir yeni canlı?

Veya 5 farklı bitkiden yeni bir bitki?

Bunu yapmaya kalktığında bir duraksama yaşıyorsun.

Çünkü senin için 10 tane farklı canlıyı veya 5 bitkiyi bir bünyede toplamak alışılmış bir şey değil.

Ama dört renkli bir rüzgar gülü simüle et dediğimde hızlanırsın. HAtta o rüzgar gülünü simüle ettiğin soyut alanda daha sonra yine aynı netlikte hatırlarsın.

(hayvan ve bitki karışımlarıyla simüle ettiğin yeni ürünü daha sonra soyut alanda aynı netlikte bulamazsın, unutursun veya kolunu bacağını aldığın hayvanları hatırlayamazsın)

Ayrıca ikide bir kare denilen kavramı tekrarlıyorsun olmadığı halde soyut tasarlanabiliyor diyorsun ama karenin tanımını bilmeyen bir bilinç bu tasarımı yapamaz.

Sana karenin tanımı verilmeseydi, şekli çizilmeseydi sen kareyi hiçbir surette tasarlayamazsın.

Şu andaki duruma gelelim.

Sana bazı tanımlar verilmiş.

Bu tanımlar ve direktifler senin kafanda belirli bir amaç doğrultusunda simülasyon yapmana neden oluyorlar.

Ve sen bu tanım ve kuralları çok iyi biliyorsun.

Varlığın faile bağlandığı bir kural.

Yaptıklarını denetleyen birisi olduğu direktifi.

Sürekli izlenme kuralı.

Ve sırayla gidiyor.

Ve bu da senin simülatörünü arızalı yapıyor.

Birisi çomak sokmuş işte sistemine...

Link to post
Sitelerde Paylaş

AteistBakış çok net bir açıklama yapmış kendisini tebrik ediyorum.

Ek olarak orada bahsedilen "uçma, görme" gibi eylemler zaten hayatımızda var olan eylemler. Sadece o canlıdan alıp, başka o yetisi olmayan bir canlıda varmış gibi hayal ediyoruz bu da gayet doğal olsa gerek.

Peki şöyle olsa, dünya üzerinde hiç var olmayan bi eylemi bulup herhangibir canlı/cansız varlık üzerinde hayal ettirsen bizlere ?

Biz sadece çevremizden topladığımız verileri farklı şekillerde birleştiriyoruz o kadar. Edinmediğimiz bilgi hakkında hayal kuramayız.

Tıpkı rüyada hiç tanımadığımız bir insanı görmek gibi. O gözü, o kulağı, o burnu bir yerlerden aldık ve birleştirdik. Hiç olmayanı görebilirmiyiz acaba ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada var olan verilerle mi yoksa hiç bilinmeyeni ortaya koymaklamı ilgili bir sıkıntım yok.

Zamanında bir biyolog bana dinazorların aslında olmadığını bir kaç tane kemiğin üst üste gelmesiyle dinazorları hayal ettiğimizi söylemişti. Saçmalamıştı.

Ben zaten şöyle yazdım;

"Çünkü uçan kuşları gördük ve benzetimden bunu tasarladık. İsteklerimizin elemanlarından öte; Peki imkansızı neden istiyoruz?"

Burada fiziken mümkün olmayanı nasıl oluyorda zihnimizde oluşturabiliyoruz, sorgusu var. Mesele bu similasyonun tekniği hızı vs. de değil. 10 tane farklı canlıyı bir bünyede toplaya biliyorsun kafanda ancak fiziken mümkün değil.

Madde maddeye şekil veriyorsa bu tasarımını fizik kanunları sınır ve ölçüsünde yapar ancak o fizik kanunlarının dışında betimleme yapıyorsa maddemidir? Bir taş başka bir taşı parçlayabilir. Bir taş bir taşı parçlamayı simüle edemez. Var sayalım simüle etti insan gibi biyolojik ve karmaşık bir varlık olsun bu taş; O zamanda bu taş başka bir taşın havada olmasını simüle edemez çünkü kanunu dışındadır. Eğer taş bunu başka taşın havada olduğunu tasarlıyabiliyorsa ya bunu yapabilecek kanunlara sahiptir yada o kanunların dışında daha gelişmiş gerçekliğe sahiptir.

Ben diyorum ki kanunlarımızın dışına çıkabiliyoruz zira biz gerçek değiliz çünkü imkansızı tasarlayabiliyoruz. Gerçek aklımızın bağlantısında. Aklımız sorumluluğumuzdur. Aklımız gerçekliğimizin dünyasında tam verimle kullanılabilir. Gerçeğimizde hayal ettiklerimizle kanunlar örtüşecektir. Tıpkı fizik ve taş gibi. Tıpki hayvan ve doğa gibi.

Bilinçle ilgili çoğu şey dogmalar tarafındna kirletildiğinden bu tür yanılsamalar olabiliyor.

Yazdıklarının yanlış olduğunu ilk önce tek cümle ile kanıtlayayım.

"Bahsettiğin soyut similasyonları her bilinç (sadece insanları dahil edelim) farklı yapar."

Farklı yapması da bu simülasyonların senin bahsettiğin gibi zaten bir yerlerden pompalanan verilerle değil, çevreden toplanan ve derlenen verilerle yapıldığını kanıtlar.

Gelelim senin yaptığın hataya.

Sen herşeye akıl yettirebildiğini mi sanıyorsun?

Madem öyle kafanda yap bakalım 10 tane farklı canlının birleşiminden bir yeni canlı?

Veya 5 farklı bitkiden yeni bir bitki?

Bunu yapmaya kalktığında bir duraksama yaşıyorsun.

Çünkü senin için 10 tane farklı canlıyı veya 5 bitkiyi bir bünyede toplamak alışılmış bir şey değil.

Ama dört renkli bir rüzgar gülü simüle et dediğimde hızlanırsın. HAtta o rüzgar gülünü simüle ettiğin soyut alanda daha sonra yine aynı netlikte hatırlarsın.

(hayvan ve bitki karışımlarıyla simüle ettiğin yeni ürünü daha sonra soyut alanda aynı netlikte bulamazsın, unutursun veya kolunu bacağını aldığın hayvanları hatırlayamazsın)

Ayrıca ikide bir kare denilen kavramı tekrarlıyorsun olmadığı halde soyut tasarlanabiliyor diyorsun ama karenin tanımını bilmeyen bir bilinç bu tasarımı yapamaz.

Sana karenin tanımı verilmeseydi, şekli çizilmeseydi sen kareyi hiçbir surette tasarlayamazsın.

Şu andaki duruma gelelim.

Sana bazı tanımlar verilmiş.

Bu tanımlar ve direktifler senin kafanda belirli bir amaç doğrultusunda simülasyon yapmana neden oluyorlar.

Ve sen bu tanım ve kuralları çok iyi biliyorsun.

Varlığın faile bağlandığı bir kural.

Yaptıklarını denetleyen birisi olduğu direktifi.

Sürekli izlenme kuralı.

Ve sırayla gidiyor.

Ve bu da senin simülatörünü arızalı yapıyor.

Birisi çomak sokmuş işte sistemine...

tarihinde osarici tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...