Jump to content

Dünyanın Yuvarlaklıgı ve Denizlerin Karısmaması


Recommended Posts

Bir de pişkin yahu. Bir küre bile geoide, yumurtadan daha fazla benzer. Geoide en çok benzeyen şekil elipsoiddir. Ama yumurta geoid ile o kadar alakasızdır ki benzetmeyi yapan peygamberin bile olsa bu o adamın salaklığını değiştirmez. Dünyaya istediğin açıdan bak. Çıplak gözle geoid biçimini seçmekte çok zorlanacaksın. Geoid dünyaya özgü bir biçim de değildir. Tüm gezegenler geoid biçimindedir. Bu da daha önce söylediğim gibi çizgisel hızın arttığı yerlerde dünyanın dışa doğru esnemesinden kaynaklanan bir durumdur.

: )

fazla zorlama istersen.demek yumurta ile elipsoidin alakası yoktur.

işte elipsoid

http://www.ahmath.com/13.gif

işte deve kuşu yumurtası

http://www.10marifet.org/imaj/Bonnyamon/resim-30.jpg

işte küre

http://www.webdersleri.com/zoque/kure.jpg

sen körsen ben ne yapım arkadaş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 91
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Jeodezi

Jeodezi, genel anlamda yerkürenin şeklini tespit ve yeryüzünü ölçme işlemlerini konu edinen bir bilim dalıdır. Haritacılık ve

bkz. Jeodezi ve fotogrametri mühendisliği

...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.

topografyanın da ilkelerini içerir. Bölgelere göre değişen yerçekimi ve ayrıca dünyanın dönüşü, kutupların durumu,

Topoğrafya, bir arazi yüzeyinin tabii veya suni ayrıntılarının meydana getirdiği şekil. Bu şeklin kağıt üzerinde harita ve tablo şeklinde gösterilmesiyle ilgili ölçme, hesap ve çizim işlerinin hepsi.

...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.

gel-git gibi zamana bağlı olarak farklılık gösteren olaylar jeodezinin inceleme konularıdır.

bkz. Gelgit

...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.

1880 yılında

1880 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler

...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.

Friedrich Robert Helmert ( 1843-

...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.

1917)'in bugün de geçerli olan tanımına göre; dünyânın şekli ve ölçüleri ile ilgilenen ilim. Modern jeodezi; kullanma maksadına göre geometrik, fiziksel, astronomik ve uydu jeodezisi olarak kollara ayrılmıştır. İlk üç kol klâsik jeodezi olarak sınıflandırılır. Uydu jeodezisi ise ilk uydunun

1917 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler

...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.

1957 senesinde uzaya fırlatılması ile başlamış oldu.

Jeodezi; etüt,

...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.

haritacılık,

bkz. Jeodezi ve fotogrametri mühendisliği

...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.

jeoloji, astronomi ve teorik fizik konularından kaynaklanmış ve bunların gelişmesine katkılarda bulunmuştur.

Jeodezi Tanımı

Münih şehir alanının küçük bir bölgesi referans yüzeyi olarak yatay bir düzlem üzerine izdüşürülebilir. Eğer caddeler, binalar ya da işaretli arazi noktaları gibi önemli objeler ölçülür ve bu objelerin X,Y,Z uzay dik koordinatları hesaplanıp referans yüzeyi üzerine dik açılı projeksiyonu yapılırsa gerçeğinin düzlem şekli olan harita elde edilir. X, Y koordinatları objenin konumunu, Z koordinatı da objenin yüksekliğini tanımlar. Projeksiyonda arazi yükseklikleri alışılmış tarzda eş yükseklik eğrileri ile gösterilir. Örneğin; Federal Almanya Cumhuriyeti gibi daha büyük bir sahanın haritası yapılmak istenirse, yer eğriliği etkisi nedeniyle yatay düzlem yerine eğrisel bir referans düzlemi gerekir. Küre yüzeyi bunun için uygun değildir. Çünkü, yerin deniz yüzeyi ile aynı düzeye getirildiği düşünüldüğünde kutuplarda kutuplarda bir basıklık, ekvatorda ise bir şişkinlik görülecektir. Bu yerin şeklinin küre olmadığını aksine a ve b gibi iki yarı ekseniyle belirlenen bir dönel elipsoid olduğunu göstermektedir.

Jeodezinin çalışma tarzını kesinlikle etkileyen bir problemde yerin şekliyle olan ilişkisidir. Konum için referans yüzeyi olarak elipsoid uygun olmasına karşın, yükseklikler görülmesi; yükseklikler yatay ve düşey kavramlarına bağlıdır; bu nedenle yerin gravite alanı ile bağlantılı bir referans yüzeyi gereklidir. Bununla ilgili olarak şöyle düşünebiliriz: Deniz yüzeyinin, bir dağ gölünün rüzgarsız bir gündeki gibi hiçbir şeyden etkilenmediği düzgün bir hali düşünülürse, yüzeyin her noktası çekül doğrultusuna, başka bir deyişle kütlesel çekim kuvveti ve yer dönmesinin oluşturduğu merkezkaç kuvvetinin bileşkesi olarak tanımlanan yerçekimi (provite) kuvvetine diktir. Jeoid olarak adlandırılan, kıtaların altından geçtiği düşünülen ideal bu deniz yüzeyi yüksekliklerin hesabı için özel bir referans yüzeyi olarak alınır. Yeryüzündeki bir noktanın yüksekliği jeoid ve yeryüzü noktası arasındaki çekül doğrultusu boyunca olan uzunluktur.

Her iki referans yüzeyi elipsoid ve jeoidden elipsoid; yerin şeklini iyi bir yaklaşımla göstermesine rağmen, jeoid için provitenin dikkate alınması gerekmektedir. Yeryüzünün ölçümü ve şeklinin belirlenmesi çözüm yolu şöyledir. İlk önce yer ölçmesi ile yer elipsoidi ve jeoidi belirlenir, sonra da uygulamalı jeodeziyle yeryüzündeki detay ölçme ve hesaplarının kartoğrafik değerlendirilmesi sonucunda harita elde edilir.

Jeodezi Tarihi

Dünyânın, küre şeklinde olduğunu söyleyen ilk düşünür mîlattân önce beşinci asırda yaşamış Parmenides’li Elea isimli bir Eski Yunanlıdır. Pisagoras ve Plato da dünyânın yuvarlak olduğunu iddiâ etmişlerdir. Aristo ise yuvarlak olduğu hakkında deliller göstermeye çalışmıştır. Ay tutulmasında arzın ay üzerindeki gölgesinin şekli, arzın çeşitli yerlerinde farklı yıldızların görülmesi arzın düz değil yuvarlak olduğuna delil olarak gösterilmiştir.

Özel âletlerle jeodezi ilmine en çok katkıda bulunanlar ortaçağda İslâm âlimleridir. El-Bîrûnî jeodezi ilminin kurucusu olarak bilinir. Müslümanlar şehirlerin enlem ve boylamlarını, dağların yüksekliğini, dünyânın çapını matematiksel olarak bulmaya çalıştılar. Dokuzuncu ve on ikinci yüzyıllar arasında 36° kuzey enleminde boylam derecesini, yâni 36° kuzey enlemindeki iki boylam arasındaki mesafeyi 8759 metre olarak ölçtüler. El Birûnî jeodezi ve matematiksel coğrafya üzerine on beş cilt kitap yazmıştır. Bilhassa enlem ve boylam çalışmalarında İbn-i Yûnus âdeta El-Bîrûnî’nin tamamlayıcısıdır. Suriye’de Mûsâ bin Şâkir’in oğullarıAhmed, Mehmed kardeşler Sincar Sahrasında dünyânın çapını bulmak maksadı ile enlem boyunu ölçtüler. Aynı tür çalışmaları astronom El-Bettânî ve El-Fergânî de yaptılar.

Jeodezi konusunda yine de El-Bîrûnî en sağlıklı çalışmaları yapmıştır. Hindistan’da yapmış olduğu ölçümlerden dünyâ çevresini 40.000 km olarak hesaplamıştır. Dünyânın Elipsoit değil de Geoit şeklinde olduğunu da bulmuş olsaydı; hesap, bugünkü hesaplanan değere çok yakın olacaktı. El-Bîrûnî’nin dağların yüksekliklerini hesaplamaktaki çalışmaları da küçümsenemeyecek ölçüdedir.

Müslümanların dünyâ ile ilgili çalışmaları ve buluşlarından sonra Kristof Columbus 1492 senesinde çıktığı seyahatini dünyânın yuvarlak olduğunu ispat etmekten çok, yeni ülkeler bulmak için yapmıştı. Dünyânın şekli ile ilgili olarak başta bilim adamlarından İsaac Newton 1687’de dünyânın dönüşü sebebiyle ekvator kısmının merkezkaç(santrifüj) kuvvet etkisi ile şişkin bir hâl aldığı ve kutupların basıldığını ileri sürmüştür. Bunu 1740’ta İskoçyalı bilim adamı Colin Maclaurin ispat etti. Dünyâ çapı hesabında rönesans devrinde Fransız astronomu Jean Fernel 128 km hatâ yaparak neticeye yaklaşmıştır. Doğru değer 12.762 kilometredir. 1671’de Fransız Jean Picard ilk hassas ölçümü yaparak doğru değeri buldu. Ölçümlerdeki metod El-Bîrûnî’nin tatbik ettiği iki boylam arasında kalan enlem parçasını ölçmekti. Bir grup bilim adamı Peru’ya, bir kısmı da Lopland’e giderek on sene süren ölçümler sonunda 1737’de Lopland’daki boylamın Peru’da dünyanın tam yuvarlak olmayıp ekvatordan şişkin elipsoit olduğunu anladılar.

Modern Jeodezi Çalışmaları

Dünyânın şekli ve büyüklüğünün tâyini jeodezi ilmi açısından geometri konusuna girer. Geometri yanında yer çekiminin de rolü büyüktür. Dünyâ tam bir küre olarak kabul edilirse, yarıçapı 6.371.023 m civârında ortaya çıkar. Eğer daha gerçekçi olarak dönel elipsoit olarak kabul edilirse, iki asal ekseni mevcuttur. Büyük eksende yarıçap 6.378.160 m, küçük eksende yarıçap 6.356.774 m’dir. Bu değerler milletlerarası jeodezi birliğinin 1967’de yayınladığı değerlerdir.

Dünyânın şeklini târif eden en güzel geometrik şekil geoiddir. Geoid, dünyâ yerçekimi sahası dengeli potansiyel düzeyinin okyanus yüzeyi ile çakıştığı en uygun şekle denir. (Dengeli potansiyel yüzeyi, yerçekim kuvvetleri ile dünyânın dönüş kuvvetinin birbirine eşit olduğu noktalardır.) Karaların bulunduğu kıtalarda dünyâ kütlesi okyanuslardakine nazaran daha fazla olduğu için yerçekim sahası kıtalarda büyüktür. Elipsoidden farklı olarak karaların bulunduğu kısımlarda şekil şişkindir. İdeal bir elipsoid ile geoid arasında okyanuslarda ± 1 m; karalarda ortalama ± 100 m fark vardır.

Geometrik Jeodezi

Geometrik jeodezi, jeodezi ile ilgili problemlerin doğrudan doğruya geometrik usullerle çözümüdür. Hesaplamaları yapmadan önce özel âletlerle ölçü yapılır. Yatay ve dikey açılar, çok hassas bir şekilde teodolit ile ölçülür. Mesâfe, elektronik mesafe ölçen cihazlarla ölçülür. Yatay mesafeler, üçgenleme metodu ile ölçülerek üçgenin diğer kenarları hesapla bulunur.

Fiziksel Jeodezi

Fiziksel jeodezi, dünyânın çekim kuvvetini esas alarak yeryüzünün elipsoit yapısının muhtelif noktalarındaki düzlük ve yüksekliklerinin ölçülerek bulunması metodlarıyla ilgilidir. Mutlak çekim kuvvetlerinin ölçülmesi çok zordur. Dünyânın belirli noktalarında bu ölçümler yapılabilir. Kaide olarak ölçümler sarkaçlar ile veya serbest düşme deneyleri ile yapılır.

İkinci Dünyâ Savaşı sıralarında yerçekimi kuvvetini ölçebilen statik gravimetre cihazı geliştirilmiştir. Bu cihaz hem pratik, hem de hassas ölçüm yapacak özelliktedir. Böylece çok noktada alınan ölçülerle dünya geoid yapısının ideal elipsoid yapısından farkı kolaylıkla bulunabilmektedir.

Astronomik Jeodezi

Astronomik jeodezi, gerçek yön jeodezisidir. Yâni, dünyânın herhangi bir noktasının dik doğrultusunu ekvator ve Greenwich’den geçen sıfır boylam düzlemine göre konumu esas alınır. Bu yön, o noktanın astronomik enlem ve boylamı olarak ifade edilir.

Astronomik ve jeodezik koordinatlar arasındaki fark dikey sapması olarak târif edilir ki, bu jeodezik koordinatlardaki elipsoidin o noktadaki eğimlerini verir. Bu eğimlerden geoit haritaları sayısal ve grafik olarak çizilir. Şu ana kadar dünyânın Kuzey Amerika, Avrupa veHindistan bölgelerini içine alan geoit haritaları çizilmiştir.

Uydu Jeodezisi

Uydu aracılığıyla yapılan jeodezik çalışmalar çok yeni olmakla beraber en sıhhatli neticeleri vermektedir.

Uydu dünyâ etrafında dünyâ üzerindeki noktalara göre hareketsizmiş gibi kalması için sekiz km saniye hızla döner. İncelemeler geometrik ve yerçekimi kuvvetleri ile uydu ve mahallî (lokal) istasyonlar arasında yapılır.

Uydular mesâfeleri ya fotoğraflarla veya laser ışınlarıyla tesbit ederler. Uzaydan çekilen fotoğraflarda kırılma etkisi az olur. Yerçekim kuvvetleri uydu aracılığı ile daha hassas tesbit edilebilir. Dünyânın geoit yapısının elipsoidinden farkları 10 m, hata ile haritalanabilecek şekilde uydu ile ölçülebilmektedir.

dünya için ifade edilen en yakın şekil elipsoiddir.

dünya geoid olsa bile yinede bir çok site elipsoid olarakta ifade eder.

bunun bir önemi yok tabi ama !

önemli olan şu !

1400 sene önce geoid diye bir geometrik tanım varmıydı.çok araştırdım ama internetten bulamadım.sanıyorum o zamanda bu terim yoktu.

özel ve matematiksel bir şekil olmadığı için.o zaman diliminde bu terimin olduğunu sanmıyorum ( iddaa etmiyorum.ama sanmıyorum )

dolayısı ile en yakın ifade ile Kuranın bunu tanımlaması bence çok önemlidir.küre dememiştir.özellikle yuvarlaklığı devekuşu yumurtası manasına gelen bir kelime ile ifade etmesi sanırım o zaman dilimi içinde kimse tarafından ifade edilebilmiş bişey değildi.

o yüzden Kurana gereken saygıyı göstermek lazım.ve üzerinde iyi düşünmek lazım !

Link to post
Sitelerde Paylaş
: )

fazla zorlama istersen.demek yumurta ile elipsoidin alakası yoktur.

işte elipsoid

http://www.ahmath.com/13.gif

işte deve kuşu yumurtası

http://www.10marifet.org/imaj/Bonnyamon/resim-30.jpg

işte küre

http://www.webdersleri.com/zoque/kure.jpg

sen körsen ben ne yapım arkadaş.

bugün iş yerinde bu 3 şekli açtım hangi ikisi birbirine benziyor diye sordum.konudan tartışmadan kimsenin haberi yoktu.

bu bir zeka testi dedim.

ama thecrow a göre hepsi gerizekalı çıktı.çünkü istisnasız herkez devekuşu yumurtası ile elipsoidi benzer buldu.

tebrik ettim.sizde benim gibi gerizekalısınız dedim : )

onlarda benim gibi kör çıktı : )

bir akıllı thecrow çıktı.

: )

Link to post
Sitelerde Paylaş
...Denize bir borudan akar gibi karışan tatlı suyun özellikleri daha da ilginç ve harikadır. Çünkü suda hayret edilecek özellikler vardır. Kendisi daha ağır olan deniz suyu, kendisinden daha hafif olan Tatlı suyu üzerinde taşır. Dolayısıyla tatlı su, deniz suyundan hafif olduğu için deniz suyuna karışmaz ve denizin üzerinde yüzer.

Plinius, 23 ve 79 yılları arasında yaşamış Romalı bir bilgindir. Dolayısı ile Naturalis Historiae, Kuran'ın yazılışından 550 sene önce yazılmıştır. Buradan da anlaşılacağı gibi, bu bilgiler Kuran'dan çok daha önceleri insanlar tarafından bilinmektedirler.

ya arkadas,mucize zaten sudur !

su okadar güzel yaratılmıstırki

bir örnek

neden su dondugunda ? yüzeyde kalır?

neden su dipten değilde yüzeyden donar ?

lan arkadslar siz hep saçma yerlere odaklanıyorsunuz,cevap gözünüzün önünde ama gören bakabilen yokç

üzülüyorum burda hallerinize :S

Link to post
Sitelerde Paylaş
ya arkadas,mucize zaten sudur !

su okadar güzel yaratılmıstırki

bir örnek

neden su dondugunda ? yüzeyde kalır?

neden su dipten değilde yüzeyden donar ?

lan arkadslar siz hep saçma yerlere odaklanıyorsunuz,cevap gözünüzün önünde ama gören bakabilen yokç

üzülüyorum burda hallerinize :S

Suyun yüzeyde donmasının sebebi ne?

Sebep, su moleküllerinin üçgen şeklinde olması ve su donunca, ucuca yapışarak kristalleşen moleüllerin daha büyük bir hacim kaplaması. Bu aynı zamanda altıgen, sivri uçlu kristaller oluşturmasına, ve bu kristallerin hücreler için ölümcül olmasına yol açıyor. Buz kristalleri, hücre zarını deler ve hücrenin ölümüne yol açar.

Su molekülü böyle olmasaydı ne olurdu?

Su dipte donar, molekül kristalleri hücreyi delmez, hücre ölmezdi.

Belki, bir zaman için işlevi durur, uyurdu.

O zaman da dünyada yaşam başka türlü gelişirdi.

Ve belki de o dünyada, hammedmu'ya inanan dinciler, "bakın su ne güzel, dipte donuyor, biz üstten su içebiliyoruz, kuşlar, böcekler susuz kalmıyor, tanrımız Lahla suyu ne güzel yaratmış" diye salak salak konuşurlardı.

.

Link to post
Sitelerde Paylaş
O zaman da dünyada yaşam başka türlü gelişirdi.

SEN işi biliyorsun,mavi adam !

ama işi ucundan değil başka tarafından bakıyorsun !

yaşam başka türlü gelilme göstermez ! o normlarda denizlerde hayat olmazdı ! buna bağlı olarakta senin faşist işbirlikçisi karl amcanın manyak manifestosu yerin dibine gömülürdü :)

ama bknz imtihandayız,herkes için deliller var

ya vezir olacaz yada zelil yada deli !

Link to post
Sitelerde Paylaş
SEN işi biliyorsun,mavi adam !

ama işi ucundan değil başka tarafından bakıyorsun !

yaşam başka türlü gelilme göstermez ! o normlarda denizlerde hayat olmazdı ! buna bağlı olarakta senin faşist işbirlikçisi karl amcanın manyak manifestosu yerin dibine gömülürdü :)

ama bknz imtihandayız,herkes için deliller var

ya vezir olacaz yada zelil yada deli !

Enerji akışının olduğu her yerde, düzensizden düzene doğru bir gelişme vardır.

Herhangi bir gezegende, güneş ve kimyasal tepkimeler varsa ve şartlar uygunsa, yaşamın belirmemesi için bir sebep yok. Öyle veya böyle.

.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Enerji akışının olduğu her yerde, düzensizden düzene doğru bir gelişme vardır.

Herhangi bir gezegende, güneş ve kimyasal tepkimeler varsa ve şartlar uygunsa, yaşamın belirmemesi için bir sebep yok. Öyle veya böyle.

.

dünya koşullarından bahsediyoruz mavi adam.aydan değil.Düzensizlik dedinya şimdide atom mucizelerini ortaya attın,uranyum nedir ?

ama bu düzensizlik gölgede dünya için 250 derece olsaydı,darwin amcanın hangi komplex yapısı yasaya bilirdi acep

?

çünkü manifestonuza göre kötü bireyler yok olacak yerlerine iyileri gececek vs vs

ya ama su içinde yüzen hücrecik nasıl yüzlerce binlerce derece sııcaklığa yada basınca azota kukurte dayanacaktı ?

bu darwın amcanın manifestosunu deler geçer ?

dünyada o ortamlara dayanacak canlı yok

bu arada tabiki başka sistemlerdede hayat olacaktır.

bazende hatta herzaman koşulları karıstırıyoruz,b,z yaşam formu ararken suya önem veriyoruz,kainat hergeçen gün büyüyor,başka yerlerde belkide su yerine azot kullanan canlılar yaratılmıstır ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

su başka konu dünyanın şekli başka konu.

biz dünyanın şekli başlığı altında dünyanın şeklini tartışıyoruz.

sanırım normal bişekilde tartışıyoruz.

konu kendi iddaası içinde güzelce tartışılıyor.ateistlerin tartışma istediğini seviyorum.tartışmakta hoşuma gidiyor.

biraz dan dun konuşuyorum.ama yinede onları bir çok dindardan çok seviyorum.ben onların kötü insanlar olmadığını biliyorum.

ama hafif bi körlük var : )düzelmezler biliyorum.ama ben öğreniyorum.artistlik yapıyorum.bazen burda yamuluyorum.

ama önemi yok.neticede doğruyu öğreniyorum.yada en azından yanlışı terk ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
dünya koşullarından bahsediyoruz mavi adam.aydan değil.Düzensizlik dedinya şimdide atom mucizelerini ortaya attın,uranyum nedir ?

ama bu düzensizlik gölgede dünya için 250 derece olsaydı,darwin amcanın hangi komplex yapısı yasaya bilirdi acep

?

çünkü manifestonuza göre kötü bireyler yok olacak yerlerine iyileri gececek vs vs

ya ama su içinde yüzen hücrecik nasıl yüzlerce binlerce derece sııcaklığa yada basınca azota kukurte dayanacaktı ?

bu darwın amcanın manifestosunu deler geçer ?

dünyada o ortamlara dayanacak canlı yok

bu arada tabiki başka sistemlerdede hayat olacaktır.

bazende hatta herzaman koşulları karıstırıyoruz,b,z yaşam formu ararken suya önem veriyoruz,kainat hergeçen gün büyüyor,başka yerlerde belkide su yerine azot kullanan canlılar yaratılmıstır ?

Demek istedğim, su'yun öyle veya böyle olması, dünyada koşulların iyi veya kötü olması ... Allahın varlığını kanıtlamaz.

Ne olursa olsun, Evrendeki trilyonlarca gezegenden bir kısmında koşullar uygun olur, yaşam oluşur. Kaçınılmaz.

En kötüsü, yaşam oluşmazdı.

Dahası, belki Evren olmazdı.

Kime ne?

.

Link to post
Sitelerde Paylaş
: )

fazla zorlama istersen.demek yumurta ile elipsoidin alakası yoktur.

işte elipsoid

http://www.ahmath.com/13.gif

işte deve kuşu yumurtası

http://www.10marifet.org/imaj/Bonnyamon/resim-30.jpg

işte küre

http://www.webdersleri.com/zoque/kure.jpg

ve işte Dünya:

globe_west_540.jpg

1.

Dışardan Dünyanın dönme eksenine dik bakarsak ekvatordaki çap kutuplararası çapdan az biraz daha fazla olması gerekir.

Verdiğin devekuşu ve elipsoid linklerinde ise durum tam tersine.

Elipsoidde durum şöyle olması gerekir.

http://www.pimath.de/geo/geo2/ellipsoid_r.gif

Devekuşu yumurtasını da bu şekilde yatırmamız gerek (Ekvator çapının büyüklüğü anlaşılsın diye).

2.

Dünyayı elipsoid olarak modellersek ve dönme ekseni istikametinde bakarsak (Kuzey Kutbunun Güney Kutbuna doğru) bir daire görürüz.

Devekuşu yumurtasında ise bir elips görürüz.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

selam.

dostum.internette dünyanın şekli diye yazıver.geoidden sonra dünyayı tanımlayan şekil elipsoittir.

geoidi tarihçe olarak ısrarla araştırdım.fakat geoidin ilk kullanıldığı zaman dilimini malesef bulamadım.

aynı şekilde elipsoidin tatihçesinide bulamadım.

yukarıda bir jeodezi yazısı alıntıladım.orada dünyanın yuvarlak olduğu iddaasını ilk olarak eski yunan zamanında ortaya koymuşlar.

bunu vayyy eski yunanı görüyormusun adamlarda ne dehalar var diye kabul ediyorsunuz da !

dünyayı elipsoide en çok benzeyen bir şekille eşleştiren Kurana neden bu kadar kafa tutuyorsunuz.ben bunu anlamıyorum.

dahv yuvarlak manasına gelir.devekuşu yumurtasınada dahv köklü bir kelime karşılık gelir.ve bu deve kuşu yumurtası elipsoid şekline en yakın gelen şekildir.ve sanırım elipsoide benzer en yakın tanımda Kuranla yapılmıştır.ve buda o tarihe kadar yapılan en isabetli tanımlamadır.buna karşı çıkılmasını anlamıyorum.basit kelime oyunları yapıyorsunuz.oysa bu kelime oyunlarını sizin kadar bende biliyorum.

örnek !

Jeodezi Tarihi

Dünyânın, küre şeklinde olduğunu söyleyen ilk düşünür mîlattân önce beşinci asırda yaşamış Parmenides’li Elea isimli bir Eski Yunanlıdır. Pisagoras ve Plato da dünyânın yuvarlak olduğunu iddiâ etmişlerdir.

bakın adamlar küre dememiş.küre ile yuvarlağın ne alakası var !

hiç alakası yok !

işte sizin yaptığınız aynen bu !

elipsoit diye bir kelimeden haberi olmayan bir topluma gidipte elipsoit geoid diyemezsiniz.desenizde anlamazlar.

güneydoğu anadoluda cahil bir köye gidip kuantum fiziğini anlatamazsınız.bunu anlatmanın en iyi yolu.benzetmeler yapmanızdır.

Kuranın benzetmesi ( o tarihte elipsoit diye bir tanımın-ifadenin olduğundan şüpheliyim ) bence son derece isabetli ve yerindedir.

üstelik benzetilen şekilde bugün en çok kabul görmüş elipsoide birebir uymaktadır.siz hala neyin davasındasınız ben anlamıyorum.

dünyayı nasıl gördüğünüz beni pek ilgilendirmiyor.küre ile elipsoid arasındaki farkı sanırım bilim adamları sizden daha iyi biliyorlardır ki.

hepsi elipsoit demişlerdir.en azından geoitten sonra bu tanımı uygun görmüşlerdir.

elipsoidin şişman yada zayıf olmasının pek bir önemi yok sanırım.yuvarlak hatlı ve karşılıklı iki tarafı basık olan şekil elipsoitir.

neticede şekli ifade etmekte net bir başarı vardır.bunda gocunacak ne var anlamıyorum.

üstelik dünyanın resmini koymuşsun.nasıl göründüğünün bir önemi yok.neticede bu resmin ölçüleri artık belli.bunu gözü ile gören biri belki küre diyebilir.ama o aslında elipsoittir.buda ayrı bir önem taşıyor bence.bu farkı algılamayan sizlere rağmen gözünüzle görüp bir bağnaz zihniyeti ile bak işte dünya neresi elipsoid diyen sizin bağnazlığını açıkça göstermektedir.

dünya küre değil elipsoittir.( geoidden sonraki tanımı için konuşuyorum )

ayrıca.sizden lütfen biraz göz ve nizam istiyorum.

verdiğin resim kuzey kutbunu gösteren bir resim.koca güney kutbunun ucu bile gözükmüyor.resmin açısı çok önemlidir.çünkü bu açı algıyı bozar.dolaptan bir yumurta alıp yan tarafından bakarsan küre gibi görmezsin.ama tepesinden bakarsan küre gibi görünür.

burda dünyanın açısı yanlış.kaldıki yinede dediğim gibi görünümün bir önemi yok.bu dünyanın ekvator uzunluğu ve meridyen uzunlukları belli.ve buda dünyanın elipsoid şekline daha müsait olduğunun kesin bir kanıtı.

sizler modern ateistler olarak hala bağnazlıkta ısrar ediyorsanız bişey demiyorum.

sadece yazık diyorum.

şu tartışmanın tam tersini yapsak.sizlerin dediği ben desem sanırım bana demediğinizi bırakmazdınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dün iletilerin tamamını okumadan sadece son sayfaya göz atarak yazmışım yukardaki iletiyi.

Meğer benim söyleyeceklerimi arkadaşlar vurgulamışlar önceden: tecrow, DEHRI...

serabisin verdiği linkdeki word dosyası meğer benim eski iletilerimden birisiymiş.

Örijinali Ateistforum arşivlerinde, şurada: http://www.ateizm.org/arsiv/ARSIV-IV/BAV_A_NE.HTM

Sevgili terliksi

Dikkat edersen inanç konusuna hiç değinmedim.

Ama kirli-yarım-yalan-yanlış bilgilere de gıcığımdır.

Dünyanın şekli neyse odur.

Dünyanın resimlerine bakarsan, göz kararı, bir küredir. Başka bir şey değil.

İllede elipsoid olmasındaki hikmeti aramaya kalkarsan...

Ekvatordaki çap: 12 756 km

Kutuplardaki çap: 12 714 km

Aradaki fark çap olarak: 42 km

Yarıçap olarak: 21 km

12 000 km nireeeee, 42 km nire.

Ekvatordaki şişmanlık sadece ve sadece 42 km.

Küresellikden sapma hatası: Oran olarak: 0,0033

Boşuna konuşuyorsun; NASA'dan link verilen resimlere yanlış açıyla bakıyorsunuz diye.

Hangi açıdan bakarsan bak, ister yukardan, ister aşşağıdan ister sağdan-soldan, ister önden-arkadan. Göz ile bakılınca, Dünyayı gayet düzgün, dört-dörtlük bir küre olarak görürsün.

Bildiğin en iyi teknik resim çizicisini getir ve bir daire çizdir. Çizdiği dairedeki hata oranı, bu orandan çok çok fazla olacakdır.

Efendim 500-lü 600-lü yıllarının cahil(!) insanlarına

elipsoit diye bir kelimeden haberi olmayan bir topluma gidipte elipsoit geoid diyemezsiniz.desenizde anlamazlar.

güneydoğu anadoluda cahil bir köye gidip kuantum fiziğini anlatamazsınız.bunu anlatmanın en iyi yolu.benzetmeler yapmanızdır.

Kuranın benzetmesi ( o tarihte elipsoit diye bir tanımın-ifadenin olduğundan şüpheliyim ) bence son derece isabetli ve yerindedir.

demek sadece bir züğürt tesselisi olmakdan ileri gitmez.

Eğer birisinin illede o cahillerin(!) anlaması için bir şeyler söylemsi, bir benzetme yapması gerekiyorsa deve kuşu yumurtası çok ama çok yanlış bir benzetmedir.

500-lü, 600-lü yıllarda dahi yuvarlak veya küreye benzer bir şeyler vardı mutlaka.

Al sana elipsoid.

Al sana deve kuşu

Kelime oyunları yapanlar müslümanlardır burada. Sinekden yağ çıkarır gibi iki de bir aynı zırvalarla...

Hadi başlığı açan müslüman bunu aşşağılık kompleksinden dolayı yapıyor.

Senden ise böyle bir şey beklemezdim.

Yukardaki linkdeki bazı resimler görünmez hale geldiği için TD forumunun linkini de vereyim: http://www.turandursun.com/modules.php?nam...asc&start=0

Geoidin tarihçesini internette bulamaman normal. Çünkü yeni bir bilim dalıdır (Geodesie, Jeodezi). Şekilden çok, yerçekimi ivmesindeki yerel sapmalar girer işin içine. Kısa bir bilgi verdiğim linkde var.

İlle de geoide ile bir benzetme yapmak gerekiyorsa aklıma ilk gelen cevizdir.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dün iletilerin tamamını okumadan sadece son sayfaya göz atarak yazmışım yukardaki iletiyi.

Meğer benim söyleyeceklerimi arkadaşlar vurgulamışlar önceden: tecrow, DEHRI...

serabisin verdiği linkdeki word dosyası meğer benim eski iletilerimden birisiymiş.

Örijinali Ateistforum arşivlerinde, şurada: http://www.ateizm.org/arsiv/ARSIV-IV/BAV_A_NE.HTM

Sevgili terliksi

Dikkat edersen inanç konusuna hiç değinmedim.

Ama kirli-yarım-yalan-yanlış bilgilere de gıcığımdır.

Dünyanın şekli neyse odur.

Dünyanın resimlerine bakarsan, göz kararı, bir küredir. Başka bir şey değil.

İllede elipsoid olmasındaki hikmeti aramaya kalkarsan...

Ekvatordaki çap: 12 756 km

Kutuplardaki çap: 12 714 km

Aradaki fark çap olarak: 42 km

Yarıçap olarak: 21 km

12 000 km nireeeee, 42 km nire.

Ekvatordaki şişmanlık sadece ve sadece 42 km.

Küresellikden sapma hatası: Oran olarak: 0,0033

Boşuna konuşuyorsun; NASA'dan link verilen resimlere yanlış açıyla bakıyorsunuz diye.

Hangi açıdan bakarsan bak, ister yukardan, ister aşşağıdan ister sağdan-soldan, ister önden-arkadan. Göz ile bakılınca, Dünyayı gayet düzgün, dört-dörtlük bir küre olarak görürsün.

Bildiğin en iyi teknik resim çizicisini getir ve bir daire çizdir. Çizdiği dairedeki hata oranı, bu orandan çok çok fazla olacakdır.

Efendim 500-lü 600-lü yıllarının cahil(!) insanlarına

demek sadece bir züğürt tesselisi olmakdan ileri gitmez.

Eğer birisinin illede o cahillerin(!) anlaması için bir şeyler söylemsi, bir benzetme yapması gerekiyorsa deve kuşu yumurtası çok ama çok yanlış bir benzetmedir.

500-lü, 600-lü yıllarda dahi yuvarlak veya küreye benzer bir şeyler vardı mutlaka.

Al sana elipsoid.

Al sana deve kuşu

Kelime oyunları yapanlar müslümanlardır burada. Sinekden yağ çıkarır gibi iki de bir aynı zırvalarla...

Hadi başlığı açan müslüman bunu aşşağılık kompleksinden dolayı yapıyor.

Senden ise böyle bir şey beklemezdim.

Yukardaki linkdeki bazı resimler görünmez hale geldiği için TD forumunun linkini de vereyim: http://www.turandursun.com/modules.php?nam...asc&start=0

Geoidin tarihçesini internette bulamaman normal. Çünkü yeni bir bilim dalıdır (Geodesie, Jeodezi). Şekilden çok, yerçekimi ivmesindeki yerel sapmalar girer işin içine. Kısa bir bilgi verdiğim linkde var.

İlle de geoide ile bir benzetme yapmak gerekiyorsa aklıma ilk gelen cevizdir.

Sevgiler

güzel bir konuşmaydı dostum.teşekkür ederim.

ama bak sana dahv hakkında bir bilgi daha vereyim.

Ceviz oynamaya da dahv denir.

yani bu kelime çok özenli bir kelimedir.hem devekuşu yumurtasını hemde cevizi tanımlar.

dünyaya en yakın gelen iki tanımı içeren bu kelimenin Kuranda dünyayı yuvarlatarak döşedik ayeti içinde bulunması çok enteresan değilmidir.

bence çok enteresandır.

Kuranın kelimelerine dikkat ederim.gücüm ölçüsünde dikkat ederim.Kuran en teknik konularda bile kelime hatası yapmıyor.

ve o gün sadece araplar değil.bütün dünya için anlaşılmayacak ifadeleri.o gün herkezin anlayacağı ve anlatılan şeyide en iyi şekilde anlatacak ekilde ifade ediyor.çünkü buna başka imkan yok.insanlara bazı şeyleri anlatmak için buna mecbursunuz.

örnek.

Kuranda nefes almaya başladığı zaman sabaha der.bunu o çağda dünyanın hiçbir toplumuna fotosentez olarak anlatamazsınız.

başka bir örnek.

nestronominal terkadolodoji der ki !

koyu ifade bundan 300 sene sonra adı konulacak bir teknik ifadedir.

ve ben size aslında net bir cümle kurdum !

peki bundan kim anladı ?

bu koyu ifade babası japon anası pakistanlı bir adamın bundan 300 sene sonra bulduğu teknik bir keşfe bilim dünyasının taktığı isimdir.

bulan kişinin adı koyu ifadede geçmiş ve bilimin o alanına yuvarlatılmıştır.jeodezi gibi.

işte anlatmak istediğim bu.

ama o buluşun ruhu böyle özel bir isim değildir.ve ifade edilebilir.nasıl edilir.gibi ifadeleri kullanılarak yapılabilir.

zaten insanların birine bişeyi anlatmasının yolu budur.

doktora gidersin.sana sorar.nasıl bir ağrı.o ağrıyı modellemek zorundasın.

iğne batar gibi.

yada

sanki iki ağır şeyin arasında sıkışmış gibi.

yada

kopuyor gibi.

doktorda sana der ki

haaaaa !!!

tamam

sende gastromortopotodukomiloji var !

sende ! doğru söylüyorsun doktor

haaahh ! işte ondan dersin !

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu dahv mevzuu devekuşu yumurtasından ziyade bir adnan oktar yumurtasıdır. bu mucize martavalları bayık kral tv klipleri gibi her internetin her yerinde dönmektedir. hemen hepsine muhtelif yerlerde muhtelif cevaplar verilmiştir ama bu foruma gelen her yeni müslüman arkadaş ateistleri bunlarla yola getireceğinden emin şekilde aynı şeyleri yazıp durduğundan aynı tartışmalar defalarca yaşanmaktadır.

biz adnan oktar yumurtalarını tartışaduralım, bakalım islam dünyasının muteber isimleri konuyla ilgili ne diyor. aşağıda yazacaklarım bu konudaki en muteber isimlerden biri olan dr.zağlul en neccar a aittir. şahsın kim olduğu hz.google vasıtasıyla araştırılabilir :

--------

Yeri döşeme kelimesinin sözlük anlamı:

Arap dilinde dahv uzatma, yayma ve yere atma anlamlarına gelir. Bir şey için dahv kelimesi kullanıldığında yaydı ve uzattı yahut yere attı ve yuvarladı anlamlarına gelir. Yağmurun taşı yuvarlaması ve sürüklemesi anlamında kullanılır. Atın toprak üzerinde ayağını sürtüp toprağı sürüklemesini ifade için bu fiil kullanılır. Deve kuşu için kullanıldığında yumurtladığı yer anlamına gelir. Yine civcivinin çıktığı yer için de kullanılır.

yazının tamamının linki : http://www.nooran.org/tr/Research1/5.htm

--------

görüldüğü üzere dahv kelimesi devekuşu yumurtası anlamına filan gelmez. anlamı bal gibi yaymak, döşemek, sermektir. bir kumaşı yere serip elinizle düzeltirseniz tam olarak kelimenin karşılığı olan bir fiili gerçekleştirmiş olursunuz. sürüklemek anlamı da buradan gelmektedir. ceviz oynamayı ifade ediyorsa da cevizin sürüklenmesi yuvarlanması anlamına gelir. cevizin şeklinden ziyade sürüklenmesi ile ilgilidir. yukarıdaki yazıda belirtildiği gibi atın ayağını sürüklemesi için de bu kelime kullanıldığına göre dahv cevizin ve devekuşu yumurtasının şekli ile ne kadar ilgili ise, atın ayağının şekli ile de o kadar ilgilidir. cevizin kendisine dahv denmez. devekuşu yumurtasına denmediği gibi. muhammed dünyanın tepsi gibi olduğunu sandığı için allahın hamur yayar gibi yeri yaydığını ifade etmek üzere bu kelimeyi kullanmıştır. olay bu kadar basittir.

kelimenin anlamı bu kadar açıkken, ayrıca ve en önemlisi klasik arapçaya çok daha hakim olan eski müfessirlerin tefsirlerinde hiçbir şekilde bu anlama gelebilecek bir şey bulunmazken (eğer bu anlama gelebiliyor olsaydı en azından ucundan kıyısından değinilmiş olurdu) gerek adnan oktarın gerekse süleyman ateş ve yaşar nurinin bu dıdının dıdısı yoruma mal bulmuş mağribi gibi atlamaları hiçbir değer ifade etmemektedir.

saygılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...