Satsuma54 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Doğrudur; tarihte zaman zaman 'dindar' bilimadamları olmuştur. Ama onların genel eğilimleri, bilimle dini karıştırmama ve dini bir çeşit özel alanları gibi görmek şeklinde olmuştur. Yani hiçbiri dinsel doğmaları yaptıkları araştırmalara rehber veya hakim yapma çabasına girmemiştir. Buna iyi bir örnek Joseph Priestley'dir: Oksijeni keşfeden İngiliz kimyacı Priestley, aynı zamanda Anglikan papazıymış. Bir gün ziyaretçilerinden birisi sormuş: - Üstadım, hem bilim adamı hem de papazsınız; bu ikisini nasıl bağdaştırıyorsunuz? Priestley'in cevabı: - Laboratuvarıma girerken ceketimi çıkarıp önlüğümü giydiğim gibi, kafamdan da Tanrı fikrini çıkarır, içeri öyle girerim. Link to post Sitelerde Paylaş
Reasonable 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Akıl hastası, şarlatan hikaye yazarlarından bıktım artık, şunları şuraya taşımayın. Kendi içinizde uyumadan önce dinleyin beyniniz boşaldığı için rahatça uyursunuz. Link to post Sitelerde Paylaş
Genco 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Adam süper cahil. Galiba o kadar yıldızdan buraya gelinmesinin yüz ışık yılından fazla olduğunu(göremediğimiz gezegenler) ve ışık hızında gitmenin imkansız olduğunu bilmiyor. Yani diğer galaksiden buraya bir uzaylının gelmesi için o kadar yolu kat edecek besini de bulması gerekir. Bunun da mümkün olduğunu sanmıyorum(en az 100 yıldan bahsediyoruz burada). Link to post Sitelerde Paylaş
umbra 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi (düzenlendi) <<Durum böyle olduğu halde "Yaşlı" olan bilim insanlarının çıkıp da "Cennet yok, Tanrı palavra" diye ortaya çıkmaları genç bilim insanlarını rahatsız edebilir.>> Böyle diyen bilim insanları yalnızca yaşlı olanlar mı? Ya da rahatsız olanlar sadece genç olanlar mı? Şunlar ya da bunlar. Elbette rahatsız olacaklar gerçeklerden. Sonsuza kadar zevk-u sefa yerine , yok olmak ! Tabiki kolay kabul edilebilir bir gerçek değil bu ! Hayalle yaşamayı tercih edenlere söylenebilecek pek bir söz yok ! Mayıs 18, 2011 tarihinde umbra tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
bilelimogrenelim 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi açık yeşil gömlek, kollar kıvrılmış, altında beyaz pantolon devamlı işaret parmağını sallayan bir amca... Hulusi kardeşim, sen daha ağzını açmadan kaybetmişsin canım ... Link to post Sitelerde Paylaş
bilirkisi 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Bu adamin yazdigi(s.ctigi) "ruh insan cin" kitabi cocuklugumun kabuslarinin sebebidir. Cahilin teki, ciddiye alinacak biri degil. Link to post Sitelerde Paylaş
bilirkisi 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Cennete gidip sonsuza dek saglikli mutlu yasamayi en cok Hawking gibileri (fiziksel anlamda) ister. Maalesef adamin, beyni zarar gormemis, bu tur aldatmacalara kanmiyor. Salt gercegi, fantezilere tercih ediyor. N'oldu, gucunuze mi gitti yoksa... Halbuki bilim adami dedigin yildizlara bakip tanriyi tefekkur edip aglamaliydi size gore. Link to post Sitelerde Paylaş
nane 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Sayın Seyh, ABD'nin ekonomik gücünün arkasında askeri gücü vardır. ABD'yi ABD yapan savaşabilme kabiliyetidir. Ve ABD bu özelliğini sonsuza kadar savaş çıkmasa dahi kaybetmek istemez. Sanırım buna caydırıcılık deniyor. Benim demek istediğim şu: Osmanlı İmparatorluğu fethettiği ülkelerden haraç veya vergi veya cizye veya her neyse alıyor muydu? Alıyordu. Bu gün biz Türkiye cumhuriyeti olarak bir ülkeyi fethedelim de sömürelim diyebilir miyiz? Diyebiliriz ama anamızdan doğduğumuza da pişman ediliriz. Üstelik bizi ABD'nin pişman etmesine bile gerek kalmadan pişman ediliriz. 200 veya 300 yıl önce insanlar neyle savaşıyordu. Tabii ki kılıçlar ve oklarla savaşıyordu. Savaş uçakları, füzeler, bombalar, canlı bombalar , kimyasal silahlar, nükleer silahlar ve teröristler o devirde yoktu. Savaş , savaş meydanında yapılıyor ve bitiyordu. Bu gün siz bir ülkeyi istila etmek için savaş yapsanız, o savaşı savaş meydanında bitiremezsiniz. En büyük şehrinizin en işlek caddesi bile o başlattığınız savaş için bir meydan olur. En değerli fabrikalarınız hedef olur. İşte bu nedenden ötürü günümüzde aklı başında olan devletler durup dururken düşman kazanmak istemezler. Hemen hemen her ülkenin ordusu vardır ama o orduyu (büyük çoğunluğu) sadece savunma amaçlı kullanırlar. Yani eski savaşların modası geçmiştir. cengiz han'ın fatih'in hitler'in devri bitmiştir. Sayın yahya'nın ne demek istediğini anlayamadım. Savaş uçağı veya tank gibi şeyler üreten şirketler mi kazanır demek istiyor. Yoksa ''savaşta parasal değeri olan şeyleri kaybetmiş olsam bile ele geçirdiğim petrol kuyularından zararımı telafi ederim'' mi diyor. Sayın yahya siz daha kendi ülkeniz içindeki teröristlerle bile başa çıkamazken , kökünü kurutamazken, işgal edeceğiniz ülkeyi sömürmek sizin boyunuzu aşar. (''siz'' derken sizi kastetmedim). Bu konuda daha başka bir şey yazmayı düşünmüyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
yahya 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Sayın Seyh, ABD'nin ekonomik gücünün arkasında askeri gücü vardır. ABD'yi ABD yapan savaşabilme kabiliyetidir. Ve ABD bu özelliğini sonsuza kadar savaş çıkmasa dahi kaybetmek istemez. Sanırım buna caydırıcılık deniyor. Benim demek istediğim şu: Osmanlı İmparatorluğu fethettiği ülkelerden haraç veya vergi veya cizye veya her neyse alıyor muydu? Alıyordu. Bu gün biz Türkiye cumhuriyeti olarak bir ülkeyi fethedelim de sömürelim diyebilir miyiz? Diyebiliriz ama anamızdan doğduğumuza da pişman ediliriz. Üstelik bizi ABD'nin pişman etmesine bile gerek kalmadan pişman ediliriz. 200 veya 300 yıl önce insanlar neyle savaşıyordu. Tabii ki kılıçlar ve oklarla savaşıyordu. Savaş uçakları, füzeler, bombalar, canlı bombalar , kimyasal silahlar, nükleer silahlar ve teröristler o devirde yoktu. Savaş , savaş meydanında yapılıyor ve bitiyordu. Bu gün siz bir ülkeyi istila etmek için savaş yapsanız, o savaşı savaş meydanında bitiremezsiniz. En büyük şehrinizin en işlek caddesi bile o başlattığınız savaş için bir meydan olur. En değerli fabrikalarınız hedef olur. İşte bu nedenden ötürü günümüzde aklı başında olan devletler durup dururken düşman kazanmak istemezler. Hemen hemen her ülkenin ordusu vardır ama o orduyu (büyük çoğunluğu) sadece savunma amaçlı kullanırlar. Yani eski savaşların modası geçmiştir. cengiz han'ın fatih'in hitler'in devri bitmiştir. Sayın yahya'nın ne demek istediğini anlayamadım. Savaş uçağı veya tank gibi şeyler üreten şirketler mi kazanır demek istiyor. Yoksa ''savaşta parasal değeri olan şeyleri kaybetmiş olsam bile ele geçirdiğim petrol kuyularından zararımı telafi ederim'' mi diyor. Sayın yahya siz daha kendi ülkeniz içindeki teröristlerle bile başa çıkamazken , kökünü kurutamazken, işgal edeceğiniz ülkeyi sömürmek sizin boyunuzu aşar. (''siz'' derken sizi kastetmedim). Bu konuda daha başka bir şey yazmayı düşünmüyorum. Bencede yazmasaniz iyi olur. Savaslar hala en buyuk kazanc metodudur. Dunyada toplam silahlanma harcamalari 1.5 trilyon dolarin uzerinde, senelik. Bu sadece silah ve techizat direk alimi ve kayitli olanlar. Yasadisi organizasyonlarin silahlanma harcamalarini buna ekleme sansimiz yok, zira bilmiyoruz. Bu isin sadece bir boyutu. Diger boyutu ise, savaslarin spekulatorlere sagladigi kazanclardir. En ufak bir kivilcimin dogal kaynak fiyatlarinda yarattigi dalgalanmalardan cukkalanan trilyonlari bu hesaba katmaya benim matematigim yetmez. Bunlarin uzerine, ulkeler savasa giderken, tutup kasalarinda olan paralari harcamazlar cunku savasa giden ulkelerin genelde kasasinda para olmaz, paralarini silahlanma icin kullanmislardir zira. Bunun icin borclanirlar. Devletlere borc vermek en guvenilir gelir kaynagidir. Yoldan gecen vatandasa borc vermekten cok daha guvenlidir cunku devletlerin pesine takabileceginiz, vergi veren vatandasin cebinden cikan paralarla finanse edilen IMF'ler Dunya Bankalari vardir. Vatandas batik ilan edebilir ama devletler bunu yapamaz. Paraniz garantidir, eninde sonunda faiziyle alirsiniz geri, zira yine emrinde milyonlarca vergi veren vatandasi vardir devletlerin. Yani savaslar suya sabuna dokunmadan en temiz parayi kazanabileceginiz ortamlardir, gecmiste de, bugun de. Link to post Sitelerde Paylaş
mechule_ 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi boss senin dediğin ramazan risalesinde geçer,orucun mahiyeti,nefsin terbiyesinin tek oruç ile olacağı anlatılır,bu dediğimi bi araştır istersen,ruhun yaratıldığındaki kal'ü belada olan ilk kabul ediş,ilk söz veriş.. Link to post Sitelerde Paylaş
inevitable 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Bilim insanı böyle çalışmaz.Bilim böyle çalışmaz.Bilgi bu şekilde elde edilmez.Bu şekilde elde ettiğini iddia eden kişinin bilimle alakası yoktur. Seçilmiş olduğunu düşündükleri insanların Bilimsel yöntemlerle çalıştığını düşünmüyorlar. Kendileri de inandıkları bu insanların sorgulamasını bilimsel yöntemlerle değil, sezgisel/duygusal yapıyorlar. Link to post Sitelerde Paylaş
BOSS 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi boss senin dediğin ramazan risalesinde geçer,orucun mahiyeti,nefsin terbiyesinin tek oruç ile olacağı anlatılır,bu dediğimi bi araştır istersen,ruhun yaratıldığındaki kal'ü belada olan ilk kabul ediş,ilk söz veriş.. Hikayelerin birbirine benzemesi kafanda ışık yakmıyor demekki. İman gücü ne diyelim meçhule. Link to post Sitelerde Paylaş
alpcakir 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Hawking ile ilgili aynı konuyu aynı zamanda işleyen 3 başlık birleştirildi. Link to post Sitelerde Paylaş
Dirilis 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi Bencede yazmasaniz iyi olur. Savaslar hala en buyuk kazanc metodudur. Dunyada toplam silahlanma harcamalari 1.5 trilyon dolarin uzerinde, senelik. Bu sadece silah ve techizat direk alimi ve kayitli olanlar. Yasadisi organizasyonlarin silahlanma harcamalarini buna ekleme sansimiz yok, zira bilmiyoruz. Bu isin sadece bir boyutu. Diger boyutu ise, savaslarin spekulatorlere sagladigi kazanclardir. En ufak bir kivilcimin dogal kaynak fiyatlarinda yarattigi dalgalanmalardan cukkalanan trilyonlari bu hesaba katmaya benim matematigim yetmez. Bunlarin uzerine, ulkeler savasa giderken, tutup kasalarinda olan paralari harcamazlar cunku savasa giden ulkelerin genelde kasasinda para olmaz, paralarini silahlanma icin kullanmislardir zira. Bunun icin borclanirlar. Devletlere borc vermek en guvenilir gelir kaynagidir. Yoldan gecen vatandasa borc vermekten cok daha guvenlidir cunku devletlerin pesine takabileceginiz, vergi veren vatandasin cebinden cikan paralarla finanse edilen IMF'ler Dunya Bankalari vardir. Vatandas batik ilan edebilir ama devletler bunu yapamaz. Paraniz garantidir, eninde sonunda faiziyle alirsiniz geri, zira yine emrinde milyonlarca vergi veren vatandasi vardir devletlerin. Yani savaslar suya sabuna dokunmadan en temiz parayi kazanabileceginiz ortamlardir, gecmiste de, bugun de. İmza. İnsanlar savaşı seviyorlar. Öldürmekten, diğerine baskın olmaktan derin bir haz duyuyorlar. Burası kesin. Çok kuvvetli bir içgüdü bu. Başbakanlara suikast düzenletecek kadar güçlü. John F. Kennedy, savaş çığırtkanı, kandan beslenen derin devlet güçlerine direndiği için alçakça katledildi. İnsan, kendi vahşi doğasına karşı savaş ilan edip kazanmadıkça savaşlar sürecektir ve silah tacirleri de siyasi iktidarda söz sahibi olmaya devam edecektir. Link to post Sitelerde Paylaş
bilirkisi 0 Mayıs 18, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 18, 2011 gönderildi ruhların yaratıldığı kal'ü belada Rahman bize men ene yani ben kimim dediğinde sen sensin biz biziz diye cevap vermişiz,bu bikaç kez tekrarlandıktan sonra ilk efendimin (asm) ruhu Rahman'ı kabul etmiş men ene,ente ene yani sen Rabbimsin bende senin kulunum demiş,seçilmiş olduğu ilk zaman diye adlandırıyorum o vakitte belli imiş zaten ama peygamber özellikleri var mührü,emin oluşu,günah işlememesi,sabrı diye nitelikleri daha sayılayamnacak çok,doğumundaki mucizeler,cennet kapısındaki ahmet yazısı,sayayım mı daha(: Efendinin hemen atlamasini beklerdim ama, olsun. Belki oyle herseye atlamamak konusunda bize bir ders vermistir. ... Ha bu arada bunun kaynagini riza edecegim. Ilk defa duydum bu versiyonu cunku... Link to post Sitelerde Paylaş
fanidünya 0 Mayıs 19, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 19, 2011 gönderildi sohbetlerde konular dınler ne kadar tartısılırsa tartısılsın sonunda her ıkı tarafta bırbırı ıle eğlenmekten başka bırsey yapmıor Link to post Sitelerde Paylaş
taopaipai 0 Mayıs 19, 2011 gönderildi Raporla Share Mayıs 19, 2011 gönderildi Seçilmiş olduğunu düşündükleri insanların Bilimsel yöntemlerle çalıştığını düşünmüyorlar. Kendileri de inandıkları bu insanların sorgulamasını bilimsel yöntemlerle değil, sezgisel/duygusal yapıyorlar. Ben de onu diyorum.Bilim insanı bir yargıya sezgi,duygu,ilham yoluyla varmaz.Bunlar bilginin kaynaklarından biri değildir.Bilgi bu şekilde elde edilmez.Bu şekilde elde ettiğini söyleyen de kendine bilim insanı diyemez. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts