Jump to content

Doktor yok mu doktor ?


Recommended Posts

senin yazının neresinden başlıyacam da neresinde sonlandıracağım

senin zihnin öyle bunalmış öyle karışmış ki

adam bir bakmışsın ağaç kovuğunda birde bakmışsın daldan dala zıplıyor hatta uçuyor

kimi zaman tavşan kovuğuna giriyor köstebek kovuğundan çıkıyor

parça parça iplerden oluşmuş bir yumak gibisin

hangi ipin ucundan tutsak (banane banane ipin ucu o değil ki) diyen mızmız çocuktan farkın yok

gökten vahiyle din inebiliyorsa ilimde inmesi gerekirdi

ibret olsun diye verilmiş ucuz ilim numaraları yapan ayetleri sıralamak istemiyorum onları sen zaten bilirsin

bilirsin ama bilmemek yan çizmek işinize gelir

tefsirlerle anlamları değiştirilmiş ayetlerin günümüze uydurulmaya çalışılmış orijinalinden kaymış bir versiyonu sun

yazıların gerçekten yoksun dünya alemiyle ruhlar alemi arasında geziyor ne ordasın ne burda

sen dinden falan bahsetmiyorsun

adamı iyi sinir edersin sonuç olarak seni görmezden gelmek kendi iyiliğime olacak

yorumlar için kusura bakma kişilik olarak belki iyi birisin ama dininin temelleri kesinlikle gerçek değil

oturduğun kat sağlam olabilir ancak binanı kuran bir allah ve peygamber yok hepsi ekip olarak çalışmış insanlar

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 55
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

haksızlık daha büyük hırsızlık ama,

ben elime bilim almaya çalışıyorum, siz bırak o sana olmaz mı diyorsunuz,

benim olmayan birşeyi çaldı isem hırsızımdır,

bundan da mı haberiniz yok, biz açıktan, bağıra bağıra bilim islam'ın, bilim tevhidin malıdır, tevhid hepsini kapsıyor diyoruz, üzgünüm, bilim en küçük bir bulgusuna kadar benimdir, teknoloji benimdir,

Müslümanların kendisi bilim üretmesinler. Herşeyi allah'ın takdirine bağlayıp özgür düşünceyi, evrendeki durumları ve oluşları allahı işin içine katmadan anlamaya çalışan bilim adamlarını susturmaya çalışsınlar, canlı türlerinin kökenlerini fizik ve biyoloji yasaları çerçevesinde açıklamaya çalışan evrim araştırmalarını engellesinler sonra bilimi ele alın siz. Ne güzel. Son Kütahya depreminden sonra Kandillinin başına getirdikleri bilim adamı? inşallah tekrarını görmeyiz demiş. Kandilli'nin başına aynı fayın periyodik olarak deprem oluşturduğunu görmek istemeyip bunu bilse bile önemsemeyip allah'a sığınmayı tercih eden adamlar gelsin. Hem de bilim, teknoloji sizin olsun. Akla hayale sığmıyorsunuz gerçekten.

bundaki kurgumuz da şudur, şimdi ben bir imanlıyım, bir Allah'a inanırım, Allah'ın nasıl olduğunu, ne gibi özellik ve sıfatları olduğunu bilmiyor, yaşamıyor, öğrenmiyor isen onu nasıl sevebilir, nasıl itaat edebilirim, imanlı olur muyum?

bir küçük örnek, Allah kayyumdur deriz, bu özelliği, sıfatı, adıdır diye söyleşiriz, şimdi ben bu Kayyum yönünü öğrenmek için, algılamak için, örnek olarak uzayı, bir bir her yıldızı, gezegeni, uyduyu, insanın bedeni-ruhi temel taşlarını, atomu, bir bitki sapına kadar, herşeyi ama herşeyi, istisnasız, ayrıntıları ile bilmeliyim, öğrenmeye çalışmalıyım, buna çok da imkan yok aslında, bin ömür de yetmez belki, ama bu lazım bana, başlamalıyım, Kayyum nedir bilmek için buna ihtiyacım var, işte ömrüm yettiğince bunlara bakmalıyım, okumalı, araştırmalıyım, ki inandığım Allahın kayyum olması nedir, kayyum nedir bileyim, bilim burada baş roldedir, çaldım gitti,

ki ilk akla gelen bin tane özellik var ise, kayyum teriminin ifade ettiği kavram bunlardan sadece bir tanesidir,

bu kategorize şekli sadece sizde var, misalen; domatesler ikiye ayrılır, islami domates ve islami olmayan domates, bunu siz dersiniz, biz demeyiz, her domates, tevhid eseridir deriz,

aman ne olur terimler önemlidir,

din teriminden çok tevhid anmak icab ediyor, din burada hatalı kelime oluyor,

(tabi tevhide göre yazıyorum ben, kabul etmenizi beklemiyorum, yanlış anlaşılmasın)

tevhidi olmayan hiç birşey yoktur ve kul olmayan hiç bir birey yoktur, siz istediğiniz kadar ben inanmıyorum, yoktur deyin, kulluktan sizi atan bir ilah yoktur, ölene kadar bağlar kopmaz kesilmez,

fiili dua, haktır, hukuktur, sahibliktir, hakkın hakkıdır, bir olağan rutindir, insanın değil, fiilin duasıdır bir nevi, sebeplere sarılmaktır, duanın en samimisidir,

haklar heba edilmez, hak sahibi hakkını alır, bu adalettir, adalet sistemin imanıdır,

sen ateist isen, benim senin hakkını alma hakkım yoktur, bu gibi bir mantığı var bu fiili duanın, çalıştı isen senin olmalıdır, işleyiş hep böyledir. zalim olsa da, imansız olsa da, kötü biri olsa da,

örnek basit, bir hastalıktan ötürü doktor doktor gezmek, şifa için en iyi duadır, imanlı imansız farkı yoktur çünkü bu fiili işliyor isen şifa senin hakkındır ve bulursun, çünkü kural budur, bu kural senin iman etmenden daha önemlidir,

ama bir müslüman yattığı yerden, hiç bir doktora gitmeden, aramadan el açmaktan başka birşey yapmadan durması, dinen de oldukça hatalıdır, intihar olarak da adlandırılabilir.

yarınki yazılısına çalışmadan iyi notlar için dua eden bir müslüman dinen büyük bir hata içindedir, fiilen(çalışarak) "Allah'ım iyi not almak istiyorum" dememiş ise, dille ne dese nafile,

La ilahe la allah. Beni kölelikten azad etmeye yanaşmayan bir ilah yok. O sizin hüsnü kuruntunuz. İmanlı imansız farkı olmayacaksa, akılla yapılması gereken yapıldığında herkes aynı sonuca ulaşılıyorsa bunun adına dua demek saçmalık. Su deniz seviyesinde, 1 atmosfer basınçta, 100 derecede kaynar, buna kimse itiraz edemiyor zaten ama siz bunu sağlayan Allah'tır derseniz sizin bu Allah'ın garajımdaki ejderhadan ne farkı var diye sorarım. Garajımdaki ejderhadan haberiniz var mı sizin ? Garajımda hiçbir şekilde bilimle, akılla algılanamayacak bir ejderhanın yaşadığını iddia etmemle o ejderhanın var olmaması arasında bir fark var mı peki ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

O zaman şunuda diyebiliriz

Allah yoktur çünkü bu dünyada allahın gücünün yeteceği her hangi bir olay veya etmen yoktur hiç bir zaman olmamıştır ve olmayacaktır...

Ek olarak..

Aksini düşünmek için en küçük bir neden de yoktur.

Herhangi bir Tanrı'nın müdahale edip de değiştirdiği tek bir şey yoktur, her şey kendiliğinden, kendi kendine olup bitmiştir ve öyle olmaya da devam etmektedir. Buna, insanın müdahalesi de dahildir. İnsan da kendi donanımı, kendi varlığınca müdahale etmiştir. Evrenin parçasıdır; ondan bağımsız değildir.

Şu saniyeden geriye bir dönüp bakarsak, böyle olduğunu görürüz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
efem 4 çeşit dua vardır haberiniz var mı bilmiyorum,

biri istidad dili iledir,

bir diğeri ihtiyaç dili iledir,

bir diğeri fiili duadır,

sonuncusu da sizin bahsettiğiniz olan dille, sözle istemektir,

Öhhö öhö öhö.

Türk dil kurumu ne diyor bu işe: http://www.tdk.org.t...7CDE&Kelime=dua

dua

isim, din b. (***) (dua:) Arapça du¤¥¢ 1 . Yakarış. 2 . Tanrı'ya yalvarma, yakarış için söylenen dinî metin:

"Pazartesi, perşembe geceleri yatağında gizli gizli Arapça dua okurdu."- A. Gündüz.

Yani herkesin anladığı şekilde.

örnekleyeyim mi?

mesela zengin olmak için çalışmak bir fiili duadır,

sağlık bulmak için doktor doktor koşmak fiili duadır,

Dauanın ne çalışmakla ilgisi var ne de doktor doktor gezmekle.

Ama asalak yaşam istemiyle doğrudan ilgili.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öhhö öhö öhö.

Türk dil kurumu ne diyor bu işe: http://www.tdk.org.t...7CDE&Kelime=dua

Yani herkesin anladığı şekilde.

Dauanın ne çalışmakla ilgisi var ne de doktor doktor gezmekle.

Ama asalak yaşam istemiyle doğrudan ilgili.

Sevgiler

DreiMalAli ayıp etmişsin tdkdan alıntılayarak kendileri kafir atatürkün kurduğu bir cemiyettir nerden bilsin dua ne demek burda biricik tehabbımız varken tdkyamı düştü duanın tanımı lütfen :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

DreiMalAli ayıp etmişsin tdkdan alıntılayarak kendileri kafir atatürkün kurduğu bir cemiyettir nerden bilsin dua ne demek burda biricik tehabbımız varken tdkyamı düştü duanın tanımı lütfen :lol:

Psssst! Çaktırma sevgili zerath.

thabb'ın "çalışmak", "doktor doktor koşmak" gibi fiili işlemleri duaya dahil etmeye çalışması da aslında İslamiyetin ve din adamlarının asalak yaşam özleminden kaynaklanır.

Ayrıca; Spenser konumuz dua değil demiş. Gazabına uğramıyalım. :D

Ama Spenser'in belki yanıldığı bir nokta var.

her haltı allaha mal etmek

ilim isteyene ilim ,mal isteyene mal verirmiş

Bu madalyonun bir tarafı.

Madalyonun diğer tarafı ama, Allah müslümanların hizmetcisidir.

Müslüman vermez. Hemen hizmetcisini koşturur:

- Allah versin!

Müslüman analı-babalı büyütmez. Hizmetcisine havale eder:

- Allah analı-babalı büyütsün!

Müslüman çocuğunun okulu ile ilgilenmez. Bu işler hizmetcinin işidir:

- Allah zihin açıklığı versin!

Müslüman razı olmayı guruna yediremez. Hizmetcisini görevlendirir.

- Allah razı olsun.

Vs.

Vs.

Vs.

Müslüman hizmetcisini her işine koşturur.

O hizmetci öyle bir hizmetcidir ki, hiç bir müslümana, hiç bir zaman "öf" dahi demez.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

konu yu toparlamam gerekiyor

anafikir şu idi;

vahiyle din inebiliyorsa ilim de vahiyle inmeliydi

sonsuz ilim sahibinden azıcık faydalı ilim niye gelmedi

nitekim kuranda ibretlik verilmiş ilim showları yapan ayetler var

7 kat gökler,tatlı su tuzlu su,yaradılış ile ilgili ayetler,vs

ilim kokan ancak ilim vermeyen ayetler

kuranı yazdıran allah ya cahildi yada ilimini vermeyecek kadar kıskançtı

cahil bir yaratıcı yada ilimini kıskanan bir yaratıcı olması mümkün değil

bol bol geçmiş hikayelerden bahsedip hiç ilim vermeyen allah olurmu

islam son peygamber muhammed diye ilan ettiğine göre peygamber isteyemezdik

o yüzden doktor göndermesini önerdim

bu işide müslümanın dua sına havale ettim :) (ancak dua konusu daha çok ilgi çekti)

malum mehdi bekleniyor birde doktorlar , fizikçiler filan da beklensin

inananların kafasında uyandırmak istediğim sorular ise şunlardı;

bu allah cahilleri niye daha çok seviyor da cahillerden peygamberler yapıyor

insanların dertleri neyi yapıp neyi yapmamamız gerektiğini bilmekle bitmiş mi oluyor

herkezin sağlık sorunları var

hem dini hem ilimi niye beraber indirmemiş

bir doktora al bu hastaları kurtaracak reçete deyip niye vahiy göndermemiş

sonuçta hastalıklar ortadan kalkmayacaktı ama hastalananları iyileştirme şansı doğacaktı

bir fizikçiye al bu yeni gezegenlere yerleşmeniz için gereken formul niye dememiş

sonuçta allahtan bedavadan bir uzay mekiği almayacaktı , sıfırdan üretecekti gemisini

mesleklerin ve örneklerin sayısı artılrılabilir böyle

Yani yok böyle yarattıklarına yardımcı olan bir yaratıcı

Yani yok böyle yarattıklarından beklentisi olan bir yaratıcı

Yani yok böyle sonsuz ilim sahibi olup ilimini vahiyle vermeyen kıskanç bir yaratıcı

Yani yok böyle bir yaratıcı

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öhhö öhö öhö.

Türk dil kurumu ne diyor bu işe: http://www.tdk.org.t...7CDE&Kelime=dua

Yani herkesin anladığı şekilde.

Dauanın ne çalışmakla ilgisi var ne de doktor doktor gezmekle.

Ama asalak yaşam istemiyle doğrudan ilgili.

Sevgiler

o sizin kuruntunuz,

ve tdk da tam islamı kaynaktır,

şimdi sevgili DreiMalAli ben dua kelimesini ne anlama geliyor, nedir anlatayım da öğrenin kelime anlamını demedim,

namaz kelimesine de bakarız belli bir tanım vardır ama biz o namazı bir böleriz, nafilesi, sünneti, farzı vacibi, güneş tutuldu ayrı, ay tutulmasına ayrı diye, tdk dan namaz kelimesini arar linki de buraya koyarsın olur mu, alakalı mıdır, evet doğrudur ama anlatılan şey başka değil mi,

ne yazmışım ben 4 tür demişim,

fiili dua, dua kelimesi evet yine Allahtan istemek dediğin üzere, ama tamlamamızda bir de "fiili" kelimesi var, yani nedir, topla bakalım, fiil ile isteme, mesela ben konuşamıyorum diyelim, nasıl isteyeceğim, nasıl belli edeceğim susadığımı sana, ya bardağı ya çeşmeyi ya da kuruyan dudaklarımı göstereceğim değil mi sana, ama istemedin diyemezsin, bir nevi fiil ile, işaret ile senden istedim değil mi?

başka ne yazmışım ihtiyaç lisanı ile değil mi, kelime topluluğu olarak, ihtiyaç lisanı ile dua diyelim,

buna örnek nedir, mesela bir bebeğin açlıktan ağlamasıdır, bir ihtiyaçlılık halidir, bebek el açmaz, fiili ile de karnısını göstermez ama ihtiyaç görülür, karşılığı gelir, gibi, bir de istidat dili ile dua vardır, ama bunlar kelime topluluğudur, içinden bir kelimenin anlamını sözlükten bulup, buraya paste edip, işte buyur senin dediğin ile alakası yoktur diyemezsiniz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanların kendisi bilim üretmesinler. Herşeyi allah'ın takdirine bağlayıp özgür düşünceyi, evrendeki durumları ve oluşları allahı işin içine katmadan anlamaya çalışan bilim adamlarını susturmaya çalışsınlar, canlı türlerinin kökenlerini fizik ve biyoloji yasaları çerçevesinde açıklamaya çalışan evrim araştırmalarını engellesinler sonra bilimi ele alın siz. Ne güzel. Son Kütahya depreminden sonra Kandillinin başına getirdikleri bilim adamı? inşallah tekrarını görmeyiz demiş. Kandilli'nin başına aynı fayın periyodik olarak deprem oluşturduğunu görmek istemeyip bunu bilse bile önemsemeyip allah'a sığınmayı tercih eden adamlar gelsin. Hem de bilim, teknoloji sizin olsun. Akla hayale sığmıyorsunuz gerçekten.

öyleyizdir, akla hayale sığmayız,

sevgili mavipanter ben müslümanları anlatmıyorum ki bilmem farkettiniz mi?

şimdi, bana bir bir hatalı kusurlu, ve müslümanım diyen insanları dizseniz haydi açıkla şimdi bunları desen inan ki umurumda olmaz, kimsenin avukatı değilim ben,

islam anlatıyorum ve anlatırım, anlatacağım, arada fark var, islam dindir, müslüman insandır, alan farkı, kategori farkı,

Beni kölelikten azad etmeye yanaşmayan bir ilah yok. O sizin hüsnü kuruntunuz. İmanlı imansız farkı olmayacaksa, akılla yapılması gereken yapıldığında herkes aynı sonuca ulaşılıyorsa bunun adına dua demek saçmalık. Su deniz seviyesinde, 1 atmosfer basınçta, 100 derecede kaynar, buna kimse itiraz edemiyor zaten ama siz bunu sağlayan Allah'tır derseniz sizin bu Allah'ın garajımdaki ejderhadan ne farkı var diye sorarım. Garajımdaki ejderhadan haberiniz var mı sizin ? Garajımda hiçbir şekilde bilimle, akılla algılanamayacak bir ejderhanın yaşadığını iddia etmemle o ejderhanın var olmaması arasında bir fark var mı peki ?

ben müslümanım tabi fikrim odur, ateist değilim ki peki tamam haklısın diyeyim, farkımız var, yok diyen de yok zaten,

saçmalık demeden önce tanımları iyi bilmek gerekiyor, belki çok mantıklı birşeydir de bizim terim tanımımız eksiktir, terimleri iyi bildiğimize emin miyiz de, izahı beğenmiyoruz, gayet de dua durumu anlattığım gibidir,

imanlı olmasanız da, nefes de alıyoruz, yemek de yiyoruz bu dünyada, sizin dediğiniz gibi bir mantık olsa islamda, imanlı olmayanlar bir yudum su içmemeli, bir nefes dahi almıyor olmalıdır bizim felsefemizde, ama böyle birşey yok, hiç yok,

en genel tabir ile dünya kul-Rab ilişkisinin mekanıdır, kul rab ilişkisinda yegane ve ilk unsur iman değildir, ilk unsurumuz hayatın varlığıdır, ve ikinci olarak da bilincin varlığıdır, bilinç yok ise de ilişki vardır ve kesilmez, ama sorumluluk beklenmez, istenmez,

bilinç, şuur, akıl ile işin rengi değişir, akıl verilmiş ilim diye daha ne gibi bir vahiy istenebilir ki, itici güç olarak merak verilmiş daha ne olsun ki,

bilmem bilir misiniz, kuranda da sıklıkla terim olarak geçer, biz uçan sineğe, tozun zerresine, otun bir dalına bile ayet diyoruz, yani bir vahiy istiyor iseniz, vahiy olmayan ne var ki diyebilmemiz kuvvetli ihtimaldir, ama demiyorum şimdi ben,

ne olur ise olsun, doğuştan edinilmiş, verilmiş değil, bir bir çalışarak kazanılmış olan arzu edilir, insanın çalışması, araması, sorması, yapısını, yapısına konmuş olanları kullanması istenir, insanın bir hayvana kıyas ile çok çok zayıf ve muhtaç dünyaya gözlerini açmasına varana kadar biz böyle açıklıyoruz durumu, vahiy olarak insanın bizzat kendisi de yeter, yetiyor,

herşey gökten insin,

böyle bir hazırcılığı biz müslümanken bile istemiyor beklemiyoruz, çalışarak kazanım esastır diyoruz, dinimizi bizden iyi mi biliyorsunuz da, herşeyin gökten inmiş olması veya olmaması iyi veya kötü, eleştri veya övgü unsuru olsun,

Allahın bilmem hangi ütopik unsurdan farkı nedir der iseniz, hocam sıfatlar üzerinden tanımlar yapmak idealdır, adına Allah deyin, ister iseniz Tanrı deyin, God deyin, Gott deyin sıfatları aynı ise farkı yoktur aynı, bir İlahtır,

biz bir sistem vardır, kurallar vardır, sebebler silsilesi vardır, bu sistemin sahibi Allah'tır der inanırız, yürüyorum, her adımda, Allah beni yürüttü, Allah beni yürüttü, Allah beni yürüttü diye zikr içinde değiliz, ama bu bedene böyle iyi çalışan bir sistemi veren O'dur der, inanırız,

sen de başka birşey dersin, evrimleştik, birilerimiz ayağa kalktı sıkılınca, ustalaştı dersin, çok da fark yok arada, sende bir kavrama mal edersin, ben de.

dedim ya sıfat olarak hep aynı sıfatları anıyoruz, hep aynı şeylerden bahsediyoruz da failin cümle içinde kullanılan ismi değişiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

öyleyizdir, akla hayale sığmayız,

sevgili mavipanter ben müslümanları anlatmıyorum ki bilmem farkettiniz mi?

şimdi, bana bir bir hatalı kusurlu, ve müslümanım diyen insanları dizseniz haydi açıkla şimdi bunları desen inan ki umurumda olmaz, kimsenin avukatı değilim ben,

islam anlatıyorum ve anlatırım, anlatacağım, arada fark var, islam dindir, müslüman insandır, alan farkı, kategori farkı,

ben müslümanım tabi fikrim odur, ateist değilim ki peki tamam haklısın diyeyim, farkımız var, yok diyen de yok zaten,

saçmalık demeden önce tanımları iyi bilmek gerekiyor, belki çok mantıklı birşeydir de bizim terim tanımımız eksiktir, terimleri iyi bildiğimize emin miyiz de, izahı beğenmiyoruz, gayet de dua durumu anlattığım gibidir,

imanlı olmasanız da, nefes de alıyoruz, yemek de yiyoruz bu dünyada, sizin dediğiniz gibi bir mantık olsa islamda, imanlı olmayanlar bir yudum su içmemeli, bir nefes dahi almıyor olmalıdır bizim felsefemizde, ama böyle birşey yok, hiç yok,

en genel tabir ile dünya kul-Rab ilişkisinin mekanıdır, kul rab ilişkisinda yegane ve ilk unsur iman değildir, ilk unsurumuz hayatın varlığıdır, ve ikinci olarak da bilincin varlığıdır, bilinç yok ise de ilişki vardır ve kesilmez, ama sorumluluk beklenmez, istenmez,

bilinç, şuur, akıl ile işin rengi değişir, akıl verilmiş ilim diye daha ne gibi bir vahiy istenebilir ki, itici güç olarak merak verilmiş daha ne olsun ki,

bilmem bilir misiniz, kuranda da sıklıkla terim olarak geçer, biz uçan sineğe, tozun zerresine, otun bir dalına bile ayet diyoruz, yani bir vahiy istiyor iseniz, vahiy olmayan ne var ki diyebilmemiz kuvvetli ihtimaldir, ama demiyorum şimdi ben,

ne olur ise olsun, doğuştan edinilmiş, verilmiş değil, bir bir çalışarak kazanılmış olan arzu edilir, insanın çalışması, araması, sorması, yapısını, yapısına konmuş olanları kullanması istenir, insanın bir hayvana kıyas ile çok çok zayıf ve muhtaç dünyaya gözlerini açmasına varana kadar biz böyle açıklıyoruz durumu, vahiy olarak insanın bizzat kendisi de yeter, yetiyor,

herşey gökten insin,

böyle bir hazırcılığı biz müslümanken bile istemiyor beklemiyoruz, çalışarak kazanım esastır diyoruz, dinimizi bizden iyi mi biliyorsunuz da, herşeyin gökten inmiş olması veya olmaması iyi veya kötü, eleştri veya övgü unsuru olsun,

Allahın bilmem hangi ütopik unsurdan farkı nedir der iseniz, hocam sıfatlar üzerinden tanımlar yapmak idealdır, adına Allah deyin, ister iseniz Tanrı deyin, God deyin, Gott deyin sıfatları aynı ise farkı yoktur aynı, bir İlahtır,

biz bir sistem vardır, kurallar vardır, sebebler silsilesi vardır, bu sistemin sahibi Allah'tır der inanırız, yürüyorum, her adımda, Allah beni yürüttü, Allah beni yürüttü, Allah beni yürüttü diye zikr içinde değiliz, ama bu bedene böyle iyi çalışan bir sistemi veren O'dur der, inanırız,

sen de başka birşey dersin, evrimleştik, birilerimiz ayağa kalktı sıkılınca, ustalaştı dersin, çok da fark yok arada, sende bir kavrama mal edersin, ben de.

dedim ya sıfat olarak hep aynı sıfatları anıyoruz, hep aynı şeylerden bahsediyoruz da failin cümle içinde kullanılan ismi değişiyor.

Önce şunu söyleyeyim. Forumda müslümanların dinlenilmeden etiketlendiğinden, anlamadan dinlemeden, islamın müslümanlar üzerinden tartışıldığından falan şikayet ediyorsun. Anlaman gerek ki etki tepki doğurur. Örneğin gerçek hayatta kuranın kapağını açmamış, cumadan cumaya namaz kılan, yeri geldiğinde içki içen senin hatalı kusurlu müslüman dediğin tipler inanmadığımı öğrendiklerinde inanmıyorsan zırcahilsin diyorlar, ben dinlerini onlardan daha iyi bildiğim halde. Öyle ya kabul etmiyorsak cahiliyye devrinde kalmışızdır biz. Halbuki ben açıp kuran mealini okumuşum, en azından neyi reddettiğimi biliyorum. Bunların çoğu kurandan en fazla namaz surelerini ezberlemiş arapça, açıp da kuran meali okumamış, neye inandığını bilmeden bizi aşağılıyorlar, cahillikle, salaklıkla, ahlaksızlıkla suçluyorlar. Kurandan ayet meali aktarıyorum, inanmıyor adam, kuranda öyle şey olmaz diyor,ömründe duymamış daha. Güler misin ağlar mısın? Başka birine ben her türlü nezaketimle yazıyorum, konuşuyorum, sırf inanmıyorum diye durduk yerde utanmadan senin aklın bel çevresinde diyor. Yakın çevremizde böyle olaylarla karşılaşırken, toplum önünde ateist bir figür olarak ortaya çıkanlara ölüm fetvaları verilirken, böyle insanların öldürülmesi için "islama dil uzattı" gerekçesi yeterli görülürken forumdakileri hoşgörüsüzlükle itham etmeyin veya edecekseniz bile herkesin benim kadar sabırlı ve hoşgörülü olmayabileceğini hesap edin :)

Asıl konuya gelelim. Sen müslümanları anlatmıyorsun, ben anlatıyorum. Neden mi ? Sen kendilerine müslüman diyenlerin fikrini ve eylemini eleştirdiğimizde diyorsun ki kötü örnekten örnek almayalım, onlar hatalı kusurlu müslümanlardır. Ben de diyorum ki onlar herşeyi allaha havale etmeyi, allahın hikmetinden sual olunmaz diye aklını mantığını devre dışı bırakmayı öğütleyen kültür ve inançlar silsilesine kapılmış şaşkınlardır, sen de onlardan çok farklı değilsin aslında. Ayrıca ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. İslam sana göre muhteşem ve kusursuz bir inanç, ibadet ve kurallar bütünü, değil mi ? Ben de diyorum ki madem islam bu kadar muhteşem birşey, niye insanların %80'ine hiç ulaşamamış, yahudi yahudiliğinden, hristiyan hristiyanlığından vazgeçmemiş? İnsanların beşte biri anlamış onların da büyük kısmı yanlış anlamış ? İslam insanlığa nüfuz edememiş, müslümanız diyen bu insanları bile ne senin kafandaki tevhid inancına, ne de kamil insan olmaya yaklaştırabilmiş. Dünya nüfusunu düşündüğümüzde senin kafandaki gerçek islam diyelim, tevhid inancı diyelim herneyse bu seviyeye çok az kişi ulaşabilmiş. Dünya hayatının sınav olduğunu da düşünürsek, o zaman insanların %80-%90'ı niye cehennemlik kalmış? Öyleyse sınav soruları çok kazıkmış be kardeşim. Sorgulanması gereken o kadar çok örnek var ki say say bitiremeyiz. Birisini alıp sonuna kadar tartıştığımızda o tartışma gidiyor gidiyor, allahın hikmetine takılıyor, kendi aklımızla mantığımızla düşünüp anlaşılacak birşey değil bu şeklinde ortada kalıyor. O yüzden bu müslüman olduğunu ifade eden hatalı kusurlu müslümanları çok da suçlamamak lazım heralde ? Sana senin kafandaki islam, idealize edilmiş islamdır diyorsak tamamen desteksiz atmıyoruz. Bu hatalı kusurlu müslümanlar da senin sahip olduğun kültürden yetişme. Senin onlardan farkın okuyup araştırmış olman yoksa bu senin kafaya sadece namaz kılarak, kuran meali okuyarak falan ulaşılmaz. Tahmin ediyorum sen bu sahip olduğun inanç sistemini kafanda daha iyi oturtabilmek için sıradan bir müslümana göre çok daha fazla okudun, düşündün, araştırdın, doğru mu ? Güzel bir iş yapmışsın. Tek kusurun araştırmayı bu inanç sistemini daha iyi öğrenmek ve sağlamlaştırmak, çelişkilerin üstünü daha iyi örtmek için yapmış olman :) Aleyhte delilleri de yeterince araştırsaydın, düşünmeden reddetmeseydin, gerçekten sorgulayarak düşünüp araştırsaydın bazı saçmalıkların farkına varıp mazallah! dinden çıkabilirdin sen de bizim gibi.

Fiili dua konusunda da anlaşamayız çünkü daha tanımlar,terimler üzerinde, işin mantığı üzerinde zıt düşünüyoruz. Anlaşılmayacak konu olduğundan değil. Mesela sen diyorsun ki, tarlaya tohum ekmek fiili duadır, değil mi ? Neden ? Tarlaya tohum ekersin ürün alma beklentisiyle ama hastalık olur, kuraklık olur, sel olur, çekirge sürüsü gelir bütün mahsülü bitirir elin boş kalır. Sen ürün alma isteğiyle tohum diktin ama ne olacağı allahın takdirine bağlıdır o zaman bu da duadır. Anlaşamıyoruz, çünkü sen kuraklığa allahın takdiridir diyorsun ben doğa olayı diyorum. Şimdi diyeceksin ki kuraklığa karşı önlem alırsın o da dua olur. Anlamış mıyım ? Sen tohum ektin, sele, kuraklığa çekirgeye önlem aldın, üstüne fiili olmayan dua ettin allahım bol mahsül ver bana diye, vermezsen de sen daha iyi bilirsin dedin. Sonra geldi tarlanın ortasına göktaşı düştü krater oluşturdu, gitti mahsül. Ne oldu, allahın takdiri oldu. Senin gereksiz şekilde fiili dua dediğin bu işte insan iradesinin sınırı nerde başlar nerde biter,bu iş imanlı imansız da ayırmıyor peki tevekkülü nereye yerleştireceğiz? Hadi tevekkülü çözdük diyelim, cüzi iradeyi, külli iradeyi falan hepsini bir yere yerleştirmeye kalktığında bu iş akılla mantıkla açıklanmaz noktasına gelmeyecek miyiz tekrar ? Ben diyorum ki allahın takdiri falan yok, kontrol altına alabileceğin, önlem alabileceğin doğa olaylarına fizik kuralları gereğince önlem aldın, kontrol edemediklerine yapacak birşey yok zaten, bunu ben de akıl ediyorum, o yüzden fiili dua, tevekkül bilmemne diye dini terim uydurmaya gerek yok. Senin terimlerin bana uymaz, bazı şeyleri kavrayamadığımızdan değil senin mantığını kabul etmediğimizden karşı çıkıyoruz o terimlere. O yüzden bu konuları senin terimlerinle tartışamam ben, senin terimlerini kabul eden senin gibi olur. Hem bak bu mantığın pratikteki sonucu ne oluyor biliyor musun ? İşini allaha bırakan adam tohumu ekiyor, sulama sistemini kuruyor falan gerisini allaha bırakıyor, diyelim dönümden 3 ton mahsül alıyor. Allaha güvenmeyenler toprak analizi yapıyor, tohum ıslah çalışması, genetik araştırması yapıyor, yapıyor da yapıyor sonra dönümden 5 ton mahsül alıyor ondan sonra gelip Türkiye'deki tohum pazarını ele geçiriyor. Şimdi diyeceksin ki gene, bu olay inançlarından bağımsız, müslümanların da yapması gerek o çalışmaları. Yapsınlar o zaman, niye yapmıyorlar ? Yapamıyorlar çünkü kafası "allah bilir, herşey allahtan, hikmetinden sual olunmaz, biz anlayamayız kavrayamayız" fikirleriyle dolu adamdan sağlam bilimadamı çıkmıyor. Belli noktadan sonrasını allahın takdirine bırakan adamla allahı işine karıştırmayan adamın kafası aynı şekilde çalışmıyor.

Sineğin kanadında bile bir sürü detay vardır, araştırılacak öğrenilecek çok şey vardır, onda hemfikiriz. Bize göre bunu en iyi anlayacak olan yine allahsız bilimadamlarıdır ama hadi bunu da kenara koyalım şimdilik :) Şimdi bak forumda panteistlerle dalga geçen AteistBakış'a ne yazmışım zamanında: "beni sizin gibi bir ateistten ayıran şey ben evrene baktığımda gördüğüm devasalıkta, karmaşıklıkta, kendim dahil dünyadaki bu kadar çeşitli yaşam formlarında v.s bir güzellik buluyor, karşısında şaşırıyor, hayranlık , kıskançlık, artık ne derseniz deyin, öyle duygular hissediyorum". Yani burda anlaşamadığımız birşey yok aslında. Bu kadar gürültü, tartışma nerden çıkıyor peki ? Sen diyorsun ki böyle mükemmel bir evreni (bana göre mükemmel değildir o ayrı, mükemmel değildir ama muhteşemdir diyelim) illaki bir yaratan var ve bunu yaratan ilahi güç ademle havvayı yaratmış sonra cennetten kovmuş, kendi yarattığı ruhları sınava sokmuş, ruhların gözüne perde olarak et giydirmiş dünyaya göndermiş, tufan olmuş nuh diye bir adam sayesinde insan nesli devam edebilmiş, daha önce bahsettiğimiz bu kadar kazık sınavda başarılı olanlara cennette huriler verecekmiş, bu yaratıcı hem alim-i mutlakmış, hem kadir-i mutlakmış, mış mış da mış mış, anlat anlat bitmezmiş. Peki bu muhteşem evrenin yaratıcısı, alemlerin efendisi yüce ilahi gücü, herşeyiyle bildiği, kendi yarattığı ruhları sınava soktuğunu, cennet cehennemi, nuh tufanını, musa'nın asasını vs vs nerden biliyormuşuz ? Sınav koşullarını nasıl bildirmiş bize? Musa diye, İsa diye, Muhammed diye birilerini seçmiş aramızdan onlara iletmiş kurallarını buyruklarını. Onlardan başka kaynağımız var mıymış ? Yokmuş. Onların söylediklerinden gayrı biz aklımızı kullanıp anlayabiliyor muyuz bütün bunları ? Hayır. Sineğin kanadındaki detayları allaha bağlayacak sebebimiz var mı peygamberlerin söylediklerinden başka ? Yok. Sineğin kanadında binlerce öğrenilecek şey olması başka birşey, bunu allaha bağlamak başka birşey. Kanıt diye gösterdikleriniz akla mantığa vurulduğunda , "bunlar insan aklıyla mantığıyla kavranacak işler değil" noktasında tıkanıyor. Evrenin varlığın muhteşemliği başka şey, bütün bu ademle havva, nuhun gemisi, musanın asası masalları başka şey. İkisini birbirine bağlamaya çalıştığınızda anlattıklarınıza sadece iman edebiliyorsunuz belli bir noktadan sonrası akılla mantıkla açıklanamıyor. Akılla mantıkla açıklanamayan bir yaratıcının sözünü, şeriat denen dünyevi kuralları Muhammed'in ağzından diğer insanlara dayatmaya kalktığınızda da savaş çıkıyor. Bilmem anlatabildim mi ? Ben de evrene baktığımda bir muhteşemlik görüyorum ama Kuran'da muhteşemlik göremiyorum, Muhammed ne demişse doğrudur deyip düşünmeden kabul edemiyorum. Hırsızın elinin kesilmesini siz Allah'ın emri kabul ediyorsunuz, niye ? Muhammed ayet diye getirmiş. Ben bunu sizin inandığınız Allah'ın sıfatlarıyla bağdaştıramıyorum, önyargısız düşündüğüm zaman bunun mantıksız olduğuna varıyorum. Hala tevhid inancına ulaştığınızda çelişki falan yok diyeceksiniz, hırsızın elinin kesilmesinin hak olduğunu savunacaksınız, biliyorum. Bu mükemmel tevhid inancınızı tartışmaya açmayacaksanız bile hırsızın elinin kesilmesi hakkında daha önce başka birine verdiğim şu örneğe cevap verin, anlayalım bu çelişkileri nasıl yokediyorsunuz. Şu anda sadece beyin dalgalarıyla yönlendirilebilen bilgisayar fareleri mevcut. Diyelim ki ben önceden hırsızlık yaptım elim kesildi, sonra bilgisayar aldım, beyin dalgalarıyla yönetilen farelerden aldım, ekran klavyesi kullandım. Banka hesaplarını hackleyip elimi kolumu kullanmadan banka hesapları arasında transferle hırsızlık yaptım. Kendi hesabıma para geçirdim. Şeriatın hakkımdaki hükmü ne olacak ? Hırsızlık yaptım, daha önce de yapmışım, iki elim de yok, zaten bu sefer elimi kolumu hiç kullanmamışım, ne yapacaksınız ? Şeriatla yönetiliyoruz diyelim, ne yapacaksınız beni ? Eliyle hırsızlık yapanın eli kesildiğine göre kafamı mı keseceksiniz? Kuranda anlaşmazlığa düştüğünüzde peygambere sorun demiş sözola allah, onu diyen de peygamber, bana sorun dememiş peygambere sorun demiş. Hadi kabul ettik diyelim, peygamberi nerden bulup da soracağız ? 1400 küsur sene önce mümkün mü böyle bir hırsızlık ? Kurandan, hadisten çıkar mı bunun hükmü ?

Evrenin muhteşemliğidir, çalışmak ibadet mi fiili dua mı nedir falan onlar yüzünden tartışmıyoruz burda. Evrenin muhteşemliğinde zaten hemfikiriz, üstüne siz onun ilahi bir güç tarafından yaratıldığını savunun hiç sorun değil. Benim AteistBakış'ın aksine panteistlerle bir alıp veremediğim yok. Kavga, müslümanların allah sözüdür deyip bize göre 1400 yıl öncesinde kalması gereken anlayışı, muhammedin adaletini, şeriatı bütün ülkeye, bütün dünyaya hakim kılma düşüncenizden çıkıyor. Yoksa banane sizin neye inandığınızdan.

tarihinde MaviPanter tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Anlamamışsınız tehabb'ı ...

Bu tür bir mantıkla başetmek zordur, bulutların tanrılarıyla mücadele etmek gibi, bir küçük endişeden bin tür irsaliye döşenmiş ağır abiler bunlar. Adına da nuriizm demişler.

Tıpki eskilerin yaptığı gibi. Bilimin temelini atan Yunan'lar hiç görmedikleri Zeus sülalesinin peşine tapınaklar inşa etmişler, büyük büyük 18. yüzyıl fizikçileri esir diye bir şey uydurmuş, simya diye taşı toprağı altına çevirmeye çalışmışlar, olmayan şeylere, insani cahilliklere adanan hayatlar, kollektif yalanların peşinde koşulan bir ömür, hakkında hiç bir kanıt yokken. İnsan zihninin açlığı bu, beden tatmin olsa bile zihin aç kalıyor, tumturaklı uydurmalar hiç olmayan uydurmalara tercih edilir.

Bilim ve insanlık tarihi aslında ne kadar az şey bilip ne kadar çok hata yaptığımızın tarihidir. Üstelik bunu anlatmak zordur, doğru bildiğimiz her şeyi aslında son derece basit gözlem ve deney ile bin defa hata yaparak öğrenmişiz. Sonunda yanık bir karbon filamentini havasız vakum ortamına koymayı akıl ederken, Edison "nasıl yapılamadığının 1000 formülünü biliyorum" demişti.

Kim bilebilir, belki de ateizm değil de nuriizm doğrudur. Ama belki de nuriizm tarihin çöplüğüne gitmiş 1000. hatalı denemedir. Ve bin denemeden sonra da hala doğruyu bulamadınsa, yanmayan binlerce hayali ampul çöplüğünü tercih etmek yerine basit bir "hala senin bu ampullerin yandığına inanmıyorum" diyebilirsin.

Hatta "aha da gelmem bu Davos'a bi daha" duruma uygun bir kalıp olabilir.

Ve aslında elinde çok sağlam yanan gerçek ampüller koleksiyonu vardır, bunun adına da bilim diyoruz, 999 yanmayan ampul kadar hata yapmış olabiliriz, bir o kadar daha da hata yapabiliriz, yine de dualar, ruhlar, melekler, ağır abilerin tumturaklı uydurmaları, gerçeğin ışığından daha anlamlı değildir. O gerçek de çıplaktır, basit, fazla kelimeye, kinayeye ve dolandırmaya ihtiyacı yoktur...

tarihinde bilelimogrenelim tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

hocam sen benden daha da dolmuşsun, nedir bu çektiğimiz,

azmettim okudum, zahmet etmişsiniz, teşekkürler,

Önce şunu söyleyeyim. Forumda müslümanların dinlenilmeden etiketlendiğinden, anlamadan dinlemeden, islamın müslümanlar üzerinden tartışıldığından falan şikayet ediyorsun. Anlaman gerek ki etki tepki doğurur. Örneğin gerçek hayatta kuranın kapağını açmamış, cumadan cumaya namaz kılan, yeri geldiğinde içki içen senin hatalı kusurlu müslüman dediğin tipler inanmadığımı öğrendiklerinde inanmıyorsan zırcahilsin diyorlar, ben dinlerini onlardan daha iyi bildiğim halde. Öyle ya kabul etmiyorsak cahiliyye devrinde kalmışızdır biz. Halbuki ben açıp kuran mealini okumuşum, en azından neyi reddettiğimi biliyorum. Bunların çoğu kurandan en fazla namaz surelerini ezberlemiş arapça, açıp da kuran meali okumamış, neye inandığını bilmeden bizi aşağılıyorlar, cahillikle, salaklıkla, ahlaksızlıkla suçluyorlar. Kurandan ayet meali aktarıyorum, inanmıyor adam, kuranda öyle şey olmaz diyor,ömründe duymamış daha. Güler misin ağlar mısın? Başka birine ben her türlü nezaketimle yazıyorum, konuşuyorum, sırf inanmıyorum diye durduk yerde utanmadan senin aklın bel çevresinde diyor. Yakın çevremizde böyle olaylarla karşılaşırken, toplum önünde ateist bir figür olarak ortaya çıkanlara ölüm fetvaları verilirken, böyle insanların öldürülmesi için "islama dil uzattı" gerekçesi yeterli görülürken forumdakileri hoşgörüsüzlükle itham etmeyin veya edecekseniz bile herkesin benim kadar sabırlı ve hoşgörülü olmayabileceğini hesap edin :)

hı hı, evet, doğru, hmm yes, evet evet, doğru söze ne denir, hem fikirim, i agree,

buraya kadar, cümlelerinizin her noktasına kadar tek tek katıldım, bu işin ateismi, islamı, hristiyanı yok, etiketme dürtümüzü, bir anda sözlerimizi haklı çıkarsın diye zihnimizdeki olur olmadık, doğru yanlış tanımları karşımızdakilere ithaf etmek gibi bir hakkımız olmadığı gibi, büyük yanılgılara da bizi götürüyor, din kardeşim de olsa, önyargısını görünce ilk karşı çıkanlardan olmak fikirlerinde ve inanın fiilindeyimdir,

Asıl konuya gelelim. Sen müslümanları anlatmıyorsun, ben anlatıyorum.

iyi de ben islam anlatırken, bana karşı fikir olarak, yazıma mukabil yazı olarak kalkıp müslümanların halini, hatasını islamdan ayrı gelenekselleşmiş fiilerini vs. anlatıyor iseniz, yazınızda ve fikrinizde problem olmasa da yazılarımız bir birine denk olur mu ki sıhhatli bir fikir alışverişi olsun, benim tek sıkıntım bu noktadadır,

Neden mi ? Sen kendilerine müslüman diyenlerin fikrini ve eylemini eleştirdiğimizde diyorsun ki kötü örnekten örnek almayalım, onlar hatalı kusurlu müslümanlardır. Ben de diyorum ki onlar herşeyi allaha havale etmeyi, allahın hikmetinden sual olunmaz diye aklını mantığını devre dışı bırakmayı öğütleyen kültür ve inançlar silsilesine kapılmış şaşkınlardır, sen de onlardan çok farklı değilsin aslında.

farklı olduğumu iddia etmedim, müslümanım ben.

ben kötü örnek olsun iyi örnek olsun insanları örnek alalım, örnek verelim ama bir dinin, bir davanın, bir ideolojinin hası, hakikati, yegane timsali, bizzat kendisi olarak hatalı ve kusurlu bir insanı göstermeyelim demek istiyorum, dinim için değil en küçük bir topluluk için dahi fikrim böyle, doğrusu da budur,

ateizm nedir ne değildiri konuşuruz değil mi, ateisleri alsak toplasak onlar üzerinden ateizm tanımı yapsak ne kadar doğru olur siz düşünün, bir ateist sigara içse, işte siz böyle keşlersiniz demek saçmalıktır, biri ki burada görüyoruz, anlamadan dinlemeden, hakaret ve saygısızlığı marifet biliyor ise, işte ateizm böyle birşeydir demeye kimsenin hakkı yoktur,

anlatabildim umarım,

kişiler örnekler olur, elbette olur ama davanın kendisi sayılmaz hali, bana katıldığınızı biliyorum.

Ayrıca ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. İslam sana göre muhteşem ve kusursuz bir inanç, ibadet ve kurallar bütünü, değil mi ? Ben de diyorum ki madem islam bu kadar muhteşem birşey, niye insanların %80'ine hiç ulaşamamış, yahudi yahudiliğinden, hristiyan hristiyanlığından vazgeçmemiş? İnsanların beşte biri anlamış onların da büyük kısmı yanlış anlamış ? İslam insanlığa nüfuz edememiş, müslümanız diyen bu insanları bile ne senin kafandaki tevhid inancına, ne de kamil insan olmaya yaklaştırabilmiş. Dünya nüfusunu düşündüğümüzde senin kafandaki gerçek islam diyelim, tevhid inancı diyelim herneyse bu seviyeye çok az kişi ulaşabilmiş. Dünya hayatının sınav olduğunu da düşünürsek, o zaman insanların %80-%90'ı niye cehennemlik kalmış? Öyleyse sınav soruları çok kazıkmış be kardeşim. Sorgulanması gereken o kadar çok örnek var ki say say bitiremeyiz. Birisini alıp sonuna kadar tartıştığımızda o tartışma gidiyor gidiyor, allahın hikmetine takılıyor, kendi aklımızla mantığımızla düşünüp anlaşılacak birşey değil bu şeklinde ortada kalıyor. O yüzden bu müslüman olduğunu ifade eden hatalı kusurlu müslümanları çok da suçlamamak lazım heralde ? Sana senin kafandaki islam, idealize edilmiş islamdır diyorsak tamamen desteksiz atmıyoruz. Bu hatalı kusurlu müslümanlar da senin sahip olduğun kültürden yetişme. Senin onlardan farkın okuyup araştırmış olman yoksa bu senin kafaya sadece namaz kılarak, kuran meali okuyarak falan ulaşılmaz. Tahmin ediyorum sen bu sahip olduğun inanç sistemini kafanda daha iyi oturtabilmek için sıradan bir müslümana göre çok daha fazla okudun, düşündün, araştırdın, doğru mu ? Güzel bir iş yapmışsın. Tek kusurun araştırmayı bu inanç sistemini daha iyi öğrenmek ve sağlamlaştırmak, çelişkilerin üstünü daha iyi örtmek için yapmış olman :) Aleyhte delilleri de yeterince araştırsaydın, düşünmeden reddetmeseydin, gerçekten sorgulayarak düşünüp araştırsaydın bazı saçmalıkların farkına varıp mazallah! dinden çıkabilirdin sen de bizim gibi.

çok uzun oldu ama nereden başlayıp da yazacağım, yazmadan da olmuyor, insanın doğasına aykırı, peki tamam haklısın demek veya haksızsın deyip köşesine çekilmek,

soruya soru ile cevap vermek hoş değildir ama örnek diyelim adına idare edin siz de beni,

bilim muhteşemdir, bilmeliyiz, okumalı araştırmalıyız, insanların yüzde kaçı ilmi, bilimi umursuyor, ülkemize bakalım üniversitelilerin yüzde kaçı üniversitesinde memur olmak, devlete sırtını dayamaktan başka amaçlara gönül veriyor, azınlık çoğunluk terazisi ters orantılı değil midir? kemiyet mi keyfiyet mi, yüzdeye vursak kaç bilim aşığı, bilim adamı vardır, kör cahiller içinde bunların oranı nedir, bilim kötü bişey mi, başarısızmıdır da, ilgi zayıf kalmış, düşünmek gerek.

hem size kim dedi insanların yüzde bilmem kaçı cehennme gidecek, islam 1400 yıllık bir din diyelim kabaca, peki ya gerisi, bir adaletten bahsediyor isek, bir Allah vardır diyor isek kuldak beklediği her ne var ise ya bildirmiştir, ya da bizzat çekirdeğine yerleştirmiştir, böyle olmalıdır değil mi, bir insana hiç bir din sözü ulaşmadı ise de kendi yapısını doğru takib ederek kendinden istenene ulaşır, ulaşabilir, oldukça da adildir,

tevhid nihai amaçtır,

tüm dinler, tüm peygamberler, şeriatları ve kitapları bir bir araçlardır, amaçlar değiller, benim dinim de bir araçtır, amaç değil, bir aracıdır, bu asra bakan, mevcut asrın insanına göre yükseltilmiş bir başka sunumdur, ama dinden önce insana verilmiş olan araçlar var,

en genel olarak dinlerin amaçları nedir, bir ilahın varlığını ve birliğini kabul etmek, ona itaat etmektir,

eğer Allah var ise, tüm bu iddialar doğru ise dinler kendini varlığını birliğini, kendisine itaati anlatan ve tavsiye eden yegane kurumlar olamazlar değil mi, mantık böyle olmalı, ki böyle, biz, bizi Allah inancına götüren üç temel yol var, üç temel tarif ediciler var diyoruz,

1-kainat,

2-peygamber yani insan,

3-kitap, kitaplar,

kainat dediğimiz sizin bilimi de bizim yapan maddedir, umum evren, içindeki herşey,

ikinci madde bizzat insanın kendisidir, sensindir, benimdir, peygamberler bir alt başlığı bu maddenin, rol modellerdir, maddi manevi hayat için öğreticilerdirler hepsi,

ama bakın ilk maddeyi geçtik, kendimizi de tanımladık anladık, peygamberlere, sonra kitaplara geçilir, yol budur, bir adam birinci ikinci maddeden bihaber cahil cahil yaşıyor ise hangi din? hangi peygamber ve kitap onu yola getirir nihai amaca götürür ki,

yani iş öyle kolay değil, merkezde insan önce buyur de kendini oku denir, en genel sistem budur, kuş bakışı bakın bir bizim dine, bundan başkasını göremezsiniz,

işbu hallerden ötürü herkes sorumluluk dahilinde kalmıştır, mükemmel din tabiri yerine mükemmel fıtrat ve mükemmel evren desek oralardan başlasak da olur, buna da kimse itiraz edemez,

hikmet=ilahi gayedir,

hikmet ilahi gaye ise bilmiyorum demek olabilir, ama dediğiniz gibi hikmetinden sual olmaz demek zayıf müslümanların bilmiyorum demesidir, bilmemek ayıp değildir, hoş görünüz, Allah bize hitab ediyor, ve ediyor ise inanın her bir hikmeti idrak edecek akılları da bizlere verdi, ve vermelidir de değil mi, rahatız, hikmetini soruyor, seviyor, öğreniyoruz,

buyrun ne sordunuz da Allahın hikmeti demek ile yetindiler, gönüllü olsam bu duruma?

Fiili dua konusunda da anlaşamayız çünkü daha tanımlar,terimler üzerinde, işin mantığı üzerinde zıt düşünüyoruz. Anlaşılmayacak konu olduğundan değil. Mesela sen diyorsun ki, tarlaya tohum ekmek fiili duadır, değil mi ? Neden ? Tarlaya tohum ekersin ürün alma beklentisiyle ama hastalık olur, kuraklık olur, sel olur, çekirge sürüsü gelir bütün mahsülü bitirir elin boş kalır. Sen ürün alma isteğiyle tohum diktin ama ne olacağı allahın takdirine bağlıdır o zaman bu da duadır. Anlaşamıyoruz, çünkü sen kuraklığa allahın takdiridir diyorsun ben doğa olayı diyorum. Şimdi diyeceksin ki kuraklığa karşı önlem alırsın o da dua olur. Anlamış mıyım ? Sen tohum ektin, sele, kuraklığa çekirgeye önlem aldın, üstüne fiili olmayan dua ettin allahım bol mahsül ver bana diye, vermezsen de sen daha iyi bilirsin dedin. Sonra geldi tarlanın ortasına göktaşı düştü krater oluşturdu, gitti mahsül. Ne oldu, allahın takdiri oldu. Senin gereksiz şekilde fiili dua dediğin bu işte insan iradesinin sınırı nerde başlar nerde biter,bu iş imanlı imansız da ayırmıyor peki tevekkülü nereye yerleştireceğiz? Hadi tevekkülü çözdük diyelim, cüzi iradeyi, külli iradeyi falan hepsini bir yere yerleştirmeye kalktığında bu iş akılla mantıkla açıklanmaz noktasına gelmeyecek miyiz tekrar ? Ben diyorum ki allahın takdiri falan yok, kontrol altına alabileceğin, önlem alabileceğin doğa olaylarına fizik kuralları gereğince önlem aldın, kontrol edemediklerine yapacak birşey yok zaten, bunu ben de akıl ediyorum, o yüzden fiili dua, tevekkül bilmemne diye dini terim uydurmaya gerek yok. Senin terimlerin bana uymaz, bazı şeyleri kavrayamadığımızdan değil senin mantığını kabul etmediğimizden karşı çıkıyoruz o terimlere. O yüzden bu konuları senin terimlerinle tartışamam ben, senin terimlerini kabul eden senin gibi olur. Hem bak bu mantığın pratikteki sonucu ne oluyor biliyor musun ? İşini allaha bırakan adam tohumu ekiyor, sulama sistemini kuruyor falan gerisini allaha bırakıyor, diyelim dönümden 3 ton mahsül alıyor. Allaha güvenmeyenler toprak analizi yapıyor, tohum ıslah çalışması, genetik araştırması yapıyor, yapıyor da yapıyor sonra dönümden 5 ton mahsül alıyor ondan sonra gelip Türkiye'deki tohum pazarını ele geçiriyor. Şimdi diyeceksin ki gene, bu olay inançlarından bağımsız, müslümanların da yapması gerek o çalışmaları. Yapsınlar o zaman, niye yapmıyorlar ? Yapamıyorlar çünkü kafası "allah bilir, herşey allahtan, hikmetinden sual olunmaz, biz anlayamayız kavrayamayız" fikirleriyle dolu adamdan sağlam bilimadamı çıkmıyor. Belli noktadan sonrasını allahın takdirine bırakan adamla allahı işine karıştırmayan adamın kafası aynı şekilde çalışmıyor.

:)

ama bu haksızlık,

nereden başlayacağım ne diyeceğim, lütfen lütfen daha kısa paragraflar yazı uzun olabilir, sorun yok.

efendim zaten aynıyız, haydiin aynı olaluım diyen yok, ben müslümanım sizi bilmiyorum, müslüman olmadığınızı biliyorum sadece, ama aynı değiliz, ben Allaha inanıyorum, bir yazı yazayım her satırını bir bir kabul edin, tasdikleyin nasıl derim ki, siz Allah'a inanmıyorsunuz, tabi farklı içerikli yazılarımız olacak,

terimler üzerinden anlaşmaya varılmaz, terim terimdir, sana göresi bana göresi yoktur,

bu fiili dua benim dinim içinde bir terimdir, bir dua alt başlığıdır, anlaşmamız zaten gerekmiyor, bu böyledir, ötesi berisi, yorumu yoktur,

doğa olaylarına da terimimiz geliyooorrr...

sünnetullah, deriz adına, belli sebebler, belli kurallar vardır, bunlar asla şaşmaz,

mahsülü sular isen yeşil kalır, sulamaz isen kurur,

bu sünnetullaha da tam riayet etmemiz gerekiyor, yani dediğiniz gibi bir mahsul için en en en ideal unsurları bir araya toplama çabası diyelim, sonra yine açar duamzı ederiz o ayrıdır, ama fiili dua önceliklidr, bu sünnetullaha uyma gayreti ise, sizdeki karşılığı doğal şartları iyi muhasebe edip, en ideali yakalamak veya yaklaşmak veya zararı minimuma indirme çabası, kabaca buna fiili dua desek olur, bu tabire giren, girebilen herşeyi sayabilirim bu dua çeşidine, anlamışsınız evet

ve görüyorz ki fiil aynı, çaba aynı, failin adı değişiyor dedim ya, aynı şeyden bahsediyoruz aslında, sen doğa de ben Allah derim,

bu iş imanlı imansız da ayırmıyor peki tevekkülü nereye yerleştireceğiz? Hadi tevekkülü çözdük diyelim, cüzi iradeyi, külli iradeyi falan hepsini bir yere yerleştirmeye kalktığında bu iş akılla mantıkla açıklanmaz noktasına gelmeyecek miyiz tekrar ?

hayır, hepsini doğru biliyor iseniz hiç de karışmaz, karışmıyor, nereden nereye cüzi irade nereden nereye külli irade, kadar ve cüzi irade dengesi, tevekkül, adalet.. hepsinin yeri var,

bunlara cevap vermemi istediğinize emin misiniz?

çıkışı adaletten yapalım, belki Allahın en büyük sıfatı, ismi, fiilidir adalet, adl yani, adalet dediğimizde çok geniş bir kavramdır, ölçü, mizan, intizam, dengedir, hakkı hak sahibine vermektir,

Allahın bu özelliği bir çok özelliğinden daha baskındır, daha kapsamlıdır çünkü, en azından dünya hayatında böyledir,

öncelik sonralık,

kapsamlılık, daha büyük oluş vs gibi durumlar dahil olarak Allahın Adaletle alakalı özelliği, örneğin sadece müslümalara bakan özelliğinden daha önce gelir,

hangisi daha büyük ise, hangisi daha kapsamlı ise etken daha çok odur, bu hep böyledir,

yani, tarladaki çalışkan ateist ile, tarladaki tembel müslümanın durumu, onların iman durumuna göre şekillenmez, daha kuvvetli bir etken olarak olaya dahil sıfatlar vardır,

nedir adalet dedik, bu kapsamlı madem, benden fazla çalıştı isen daha zengin, daha başarılı, daha bilgili olabilirsin, ilmin de, ilmi taleb edenin de hakkı budur ve adalet gereği olağan seyri, çalışan kazanacaktır, şeklinde açıklanır,

tevekkül Allaha güvenmek, çok çalışmak da Allaha güvenmemek değildir,

tevekkül imanlıları bağlar, özel bir durum ve tanımdır, sizle alakası yoktur, çalışırım, her işi tamam ederim ama her işi ben kendim hallettim demez yine Allahı tanıdığımı ilan ederim, ki iman budur değil mi?

cüzi irade ile külli iradeyi burada neden sordunuz anlamadım, gerek var ise ayrıca eklerim, çok uzadı konu,

belli noktadan sonra Allahın takdirine, hikmetine bırakmak, gücün yetmemesi durumunda da Allaha inandığını söylemektir, koca evrende el kadar insanlarız neye gücümüz yetiyor ne kadar bilgimiz var ki, bunu kabul etmektir, çok sakıncalı bulmuyorum,

ama dediğinizda ve eleştirinizde haklısınız gücü yettiği yerlerde bile, en basit bir bilgi ediniminde bile tembellik edip, sonra Allahın hikmetidir, biz bilmeyiz demek tamamen kendini aklamaya çalışmaktır, cehaletini örtme suçu da islama, utanmadan Rabbine atmaktır, ama yemezler, hiç de masum görmem ben... oku öğren arkadaşım,

Sineğin kanadında bile bir sürü detay vardır, araştırılacak öğrenilecek çok şey vardır, onda hemfikiriz. Bize göre bunu en iyi anlayacak olan yine allahsız bilimadamlarıdır ama hadi bunu da kenara koyalım şimdilik :) Şimdi bak forumda panteistlerle dalga geçen AteistBakış'a ne yazmışım zamanında: "beni sizin gibi bir ateistten ayıran şey ben evrene baktığımda gördüğüm devasalıkta, karmaşıklıkta, kendim dahil dünyadaki bu kadar çeşitli yaşam formlarında v.s bir güzellik buluyor, karşısında şaşırıyor, hayranlık , kıskançlık, artık ne derseniz deyin, öyle duygular hissediyorum". Yani burda anlaşamadığımız birşey yok aslında. Bu kadar gürültü, tartışma nerden çıkıyor peki ? Sen diyorsun ki böyle mükemmel bir evreni (bana göre mükemmel değildir o ayrı, mükemmel değildir ama muhteşemdir diyelim) illaki bir yaratan var ve bunu yaratan ilahi güç ademle havvayı yaratmış sonra cennetten kovmuş, kendi yarattığı ruhları sınava sokmuş, ruhların gözüne perde olarak et giydirmiş dünyaya göndermiş, tufan olmuş nuh diye bir adam sayesinde insan nesli devam edebilmiş, daha önce bahsettiğimiz bu kadar kazık sınavda başarılı olanlara cennette huriler verecekmiş, bu yaratıcı hem alim-i mutlakmış, hem kadir-i mutlakmış, mış mış da mış mış, anlat anlat bitmezmiş. Peki bu muhteşem evrenin yaratıcısı, alemlerin efendisi yüce ilahi gücü, herşeyiyle bildiği, kendi yarattığı ruhları sınava soktuğunu, cennet cehennemi, nuh tufanını, musa'nın asasını vs vs nerden biliyormuşuz ? Sınav koşullarını nasıl bildirmiş bize? Musa diye, İsa diye, Muhammed diye birilerini seçmiş aramızdan onlara iletmiş kurallarını buyruklarını. Onlardan başka kaynağımız var mıymış ? Yokmuş. Onların söylediklerinden gayrı biz aklımızı kullanıp anlayabiliyor muyuz bütün bunları ? Hayır. Sineğin kanadındaki detayları allaha bağlayacak sebebimiz var mı peygamberlerin söylediklerinden başka ? Yok. Sineğin kanadında binlerce öğrenilecek şey olması başka birşey, bunu allaha bağlamak başka birşey. Kanıt diye gösterdikleriniz akla mantığa vurulduğunda , "bunlar insan aklıyla mantığıyla kavranacak işler değil" noktasında tıkanıyor. Evrenin varlığın muhteşemliği başka şey, bütün bu ademle havva, nuhun gemisi, musanın asası masalları başka şey. İkisini birbirine bağlamaya çalıştığınızda anlattıklarınıza sadece iman edebiliyorsunuz belli bir noktadan sonrası akılla mantıkla açıklanamıyor. Akılla mantıkla açıklanamayan bir yaratıcının sözünü, şeriat denen dünyevi kuralları Muhammed'in ağzından diğer insanlara dayatmaya kalktığınızda da savaş çıkıyor. Bilmem anlatabildim mi ? Ben de evrene baktığımda bir muhteşemlik görüyorum ama Kuran'da muhteşemlik göremiyorum, Muhammed ne demişse doğrudur deyip düşünmeden kabul edemiyorum. Hırsızın elinin kesilmesini siz Allah'ın emri kabul ediyorsunuz, niye ? Muhammed ayet diye getirmiş. Ben bunu sizin inandığınız Allah'ın sıfatlarıyla bağdaştıramıyorum, önyargısız düşündüğüm zaman bunun mantıksız olduğuna varıyorum. Hala tevhid inancına ulaştığınızda çelişki falan yok diyeceksiniz, hırsızın elinin kesilmesinin hak olduğunu savunacaksınız, biliyorum. Bu mükemmel tevhid inancınızı tartışmaya açmayacaksanız bile hırsızın elinin kesilmesi hakkında daha önce başka birine verdiğim şu örneğe cevap verin, anlayalım bu çelişkileri nasıl yokediyorsunuz. Şu anda sadece beyin dalgalarıyla yönlendirilebilen bilgisayar fareleri mevcut. Diyelim ki ben önceden hırsızlık yaptım elim kesildi, sonra bilgisayar aldım, beyin dalgalarıyla yönetilen farelerden aldım, ekran klavyesi kullandım. Banka hesaplarını hackleyip elimi kolumu kullanmadan banka hesapları arasında transferle hırsızlık yaptım. Kendi hesabıma para geçirdim. Şeriatın hakkımdaki hükmü ne olacak ? Hırsızlık yaptım, daha önce de yapmışım, iki elim de yok, zaten bu sefer elimi kolumu hiç kullanmamışım, ne yapacaksınız ? Şeriatla yönetiliyoruz diyelim, ne yapacaksınız beni ? Eliyle hırsızlık yapanın eli kesildiğine göre kafamı mı keseceksiniz? Kuranda anlaşmazlığa düştüğünüzde peygambere sorun demiş sözola allah, onu diyen de peygamber, bana sorun dememiş peygambere sorun demiş. Hadi kabul ettik diyelim, peygamberi nerden bulup da soracağız ? 1400 küsur sene önce mümkün mü böyle bir hırsızlık ? Kurandan, hadisten çıkar mı bunun hükmü ?

Evrenin muhteşemliğidir, çalışmak ibadet mi fiili dua mı nedir falan onlar yüzünden tartışmıyoruz burda. Evrenin muhteşemliğinde zaten hemfikiriz, üstüne siz onun ilahi bir güç tarafından yaratıldığını savunun hiç sorun değil. Benim AteistBakış'ın aksine panteistlerle bir alıp veremediğim yok. Kavga, müslümanların allah sözüdür deyip bize göre 1400 yıl öncesinde kalması gereken anlayışı, muhammedin adaletini, şeriatı bütün ülkeye, bütün dünyaya hakim kılma düşüncenizden çıkıyor. Yoksa banane sizin neye inandığınızdan.

bu kısım direk bana yazılmadı değil mi?

çok kapsamlı günlerimi alır mukabele etmek,

genel ifadeler kullanmak zorundayım,

üstte imana giden ve olması gereken yoldur diye size üç madde sıraladım, önceliğimiz var, ilk maddeleri atla hemen kurana geç olmaz, bir sırası vardır,

hz. adem havva demişsiniz ne kadar kapsamlı bir konudur o, nuh tufanı olağan bir kavim tufanı inanılmayacak bişey yok, mantıksız bir durum yok,

bakın peygamberler bir bir rol modellerdir, insani haller sergilerler, bakar inceleriz, kuranda anılış şekilleri de oldukça akıllıcadır, toplasak derlesek böyle iyi bir derleme biz insan eli ile de yapamayız, anılış şekilleri, cümleler, eşler, hocam darma dağın konu oldu ama bu,

şöyle diyeyim ki kaynaklarımız peygamberlerden ibaret değildir, aklımızı kullanıp ikna olamıyor olmuyor isek de zaten iman mümkün değil,, hal böyle iken Allah neden aklını iptal edecek, akını kullanmanı perdeleyecek yani başarı oranı insan yapısına bütünen aykırı olacak olması nedeni ile sıfırlara çekilecek bir sistemi, işte bu mükemmel ikmal edilmiş dinimdir diye sunsun ki,

tamam Allah yoktur dersiniz, ama bir iddia var ise sağlam dayanağı olmalıdır, bol keseden kuru sıkı olmaz, biz işte o iddiaların sebeblerine bakıp iman ediyoruz, yoksa okuduk, mecbur kaldık iman ettik, kol bacak şeriate teslim ettikten önce bizim iş çok daha derindir sevgili mavipanter,

imtihan güzeldir, belli bir sıra ile bazı olaylar bazı nedenler ile olmuşlar, masal gibi dinlersin, deneysel de bakabilir ve açıklayabilirsin herbir olayı, biz öyle yapıyoruz,

eksik mi kaldı, üzgünüm, daha dar alandan bir geliş ile daha başarılı olabilirim bu konuda...

Link to post
Sitelerde Paylaş

hocam sen benden daha da dolmuşsun, nedir bu çektiğimiz,

azmettim okudum, zahmet etmişsiniz, teşekkürler,

Az buz değil 1 saate yakın zaman ayırıp yazmışım ben önceki iletiyi.

buyrun ne sordunuz da Allahın hikmeti demek ile yetindiler, gönüllü olsam bu duruma?

...

eksik mi kaldı, üzgünüm, daha dar alandan bir geliş ile daha başarılı olabilirim bu konuda...

Eksik kaldı, epey eksik kaldı ama sorun değil. İmanla ilgili, kuranla ilgili falan konulara girsek çıkamayız zaten. Örneğin sadece allahın alim-i mutlaklığıyla kadir-i mutlaklığını, cüzi iradeyi külli iradeyi tartışsak günler sürer, onlara girersek çıkamayız. Asıl önemsediğim senin de görmezden geldiğin konuyu bu sefer çok kısa tekrar yazayım ki pas geçme şansın kalmasın. Bir yaratıcının olabileceğini düşündüren kaynakların peygamberlerden ibaret olmadığını kabul edelim. Fakat o yaratıcının hırsızların elini kesmemizi emrettiğini söyleyen Muhammed var bir tek, başka kaynak yok. O yüzden verdiğim hırsızlık örneğine cevap bekliyorum, hırsızın biri sadece zihnini kullanarak hırsızlığa devam ediyor, hırsıza verilecek ceza elini kesmek, bunun iki eli de yok, serbest bırakıp gönderecek miyiz, kafasını mı keseceğiz, ne yapacağız. Buna hüküm verirken allah adına uygulayacağın adalette yanlışa düşülmesinden korkmuyor musun ? Buna cevap verin ondan sonra devam ederiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Laf olsun torba dolsun, ne dediğim anlaşılmasın da (kendisi bile anlayamazsa daha da iyi) anlayamayanlar kendini çok aptal hissetsin ve böylece benim karşımda ezilsin dediklerime de cevap veremesin diye düşünen, kendini çok uyanık tutarak uyuyanları uyutmaya , uyanmaya yüz tutanların da üzerine ölü toprağı serpmeye azmü cezmü kasd eylemiş karanlık adam.

'' üstte imana giden ve olması gereken yoldur diye size üç madde sıraladım, önceliğimiz var, ilk maddeleri atla hemen kurana geç olmaz, bir sırası vardır''

''eğer Allah var ise, tüm bu iddialar doğru ise dinler kendini varlığını birliğini, kendisine itaati anlatan ve tavsiye eden yegane kurumlar olamazlar değil mi, mantık böyle olmalı, ki böyle, biz, bizi Allah inancına götüren üç temel yol var, üç temel tarif ediciler var diyoruz,

1-kainat,

2-peygamber yani insan,

3-kitap, kitaplar,

''kainat dediğimiz sizin bilimi de bizim yapan maddedir, umum evren, içindeki herşey,

ikinci madde bizzat insanın kendisidir, sensindir, benimdir, peygamberler bir alt başlığı bu maddenin, rol modellerdir, maddi manevi hayat için öğreticilerdirler hepsi,

ama bakın ilk maddeyi geçtik, kendimizi de tanımladık anladık, peygamberlere, sonra kitaplara geçilir, yol budur, bir adam birinci ikinci maddeden bihaber cahil cahil yaşıyor ise hangi din? hangi peygamber ve kitap onu yola getirir nihai amaca götürür ki,''

HADİD 57/9. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna, apaçık ayetler indiren O’dur. Doğrusu Allah size karşı şefkatlidir, merhametlidir.

ŞÛRA 42/52-53. İşte sana da buyruğumuzla Cebrail’i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık.

Kur'an gelmeden önce bu adamlar karanlıklar içinde imiş. Karanlık nedir bilir misin?

NUR 24/40. Veya derin denizin karanlıklarına benzer. Onu üstüste dalgalar ve dalgaların üstünde de bulutlar örter; karanlıklar üstünde karanlıklar; insan elini uzattığı zaman, nerdeyse onu bile göremez. Allah’ın nur vermediği kimsenin nuru olmaz.

DUHA 7.Seni bir sapık olarak bulup doğruya iletmedik mi?

Adamlar ellerini bile göremez bir halde iken kainatı nasıl görebilirler ? Kur'an diyor ki ; Ben varsam görürsün, ben yoksam elini bile göremezsin. Sen ne diyon , Kur'an ne diyor. Karanlık yapmaya mı çalışıyon yoksa karanlıkların içinde kayıp mı oldun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

şimdiden hoşgörünüze sığınıyorum, genel bilgi olarak bakınız;

Eksik kaldı, epey eksik kaldı ama sorun değil. İmanla ilgili, kuranla ilgili falan konulara girsek çıkamayız zaten. Örneğin sadece allahın alim-i mutlaklığıyla kadir-i mutlaklığını, cüzi iradeyi külli iradeyi tartışsak günler sürer, onlara girersek çıkamayız.

Eksik kaldı uzun ve çok çeşitli konularda yazmışsınız, bir ay konuşup yazabileceğim konular onlar, bir cümle bir paragraf ile geçilemez, sonra bir biri ile ilişkileri bağlantıları, vazife payları, gerçekten uzun İslam soruyorsunuz bana, ömür veriyoruz bu işe de yine yetmiyor, ama yine de bir bir her cümleniz ve fikriniz için diyecek sözüm vardır, eksik kaldı ise gerçekten çok insanidir, kusura bakmayın yetişemedim gerçekten,

İmanla ilgili, kuranla ilgili falan konulara girsek çıkamayız zaten. Örneğin sadece allahın alim-i mutlaklığıyla kadir-i mutlaklığını, cüzi iradeyi külli iradeyi tartışsak günler sürer, onlara girersek çıkamayız.

Benim için sorun yok, girilmeyecek, çıkılmayacak konular değil bunlar, evrensel istisnasız her insana hitab eden bir din ise sizi de beni de gayet de ikna ve tatmin edecektir, konular güzel, fakat uzundur, aman ne geveliyorsun destan yazıyorsun deyip yazım da okunmaz ise buna üzülürüm, çekincem de bundandır, ama kısa kısa gidilebilir dediğiniz gibi, daha sağlıklı, konuşma olsa yine sorun olmaz idi, uzun yazı dikkat dağıtıyor,

Asıl önemsediğim senin de görmezden geldiğin konuyu bu sefer çok kısa tekrar yazayım ki pas geçme şansın kalmasın. Bir yaratıcının olabileceğini düşündüren kaynakların peygamberlerden ibaret olmadığını kabul edelim. Fakat o yaratıcının hırsızların elini kesmemizi emrettiğini söyleyen Muhammed var bir tek, başka kaynak yok. O yüzden verdiğim hırsızlık örneğine cevap bekliyorum, hırsızın biri sadece zihnini kullanarak hırsızlığa devam ediyor, hırsıza verilecek ceza elini kesmek, bunun iki eli de yok, serbest bırakıp gönderecek miyiz, kafasını mı keseceğiz, ne yapacağız. Buna hüküm verirken allah adına uygulayacağın adalette yanlışa düşülmesinden korkmuyor musun ? Buna cevap verin ondan sonra devam ederiz.

Elbette soracak ve sormalısınız da, hayır görmezden gelmedim, dinimle alakalı bir sıkıntım, Müslüman olmayan herhangi bir kişi ile konuşmaktan çekineceğim, kaçacağım hiçbir konu yok, ama konu içinde apayrı bir konudur, ayrı yazılması daha doğrudur, böyle daha iyi oldu,

Bakın yaratıcının varlığı ile alakalı konular ile peygamberlerin şeriatlari ayrı konulardır, her peygamber ile benzer olsa da farklı şeraitler gelmiştir, çünkü peygamber farklı karakterli bir topluma geliyor, bize çok garip gelen anayasalı ülkeler var bilirsiniz, onlarınki bize bizimki onlara uymayabilir, toplum yapısı kuralların belirleyicisidir,

(tabi yazdıklarım benim de içinde bulunduğum inanç ve dine göredir, kabul etmenizi beklediğimi düşünmediğinizi biliyorum)

Yani; Allah’ın varlığı birliği, Allah’a imana giden yollar evrenseldir, bir bir her insan böyle bir meyil içindedir,

insan da yapı itibari ile çok çok karışık ve sınırsız güdü, arzu ve meyiller ile donatılmıştır, insan böyledir, Allah tarafından sınırlar konmamıştır, bunların çok da güzel izah ve hikmetleri vardır, ayrı bir konudur,, sınır olmaması problemler çıkarır ama zaman zaman, sınırlandırma görevi şeraitlerindir, yani bir nevi güç yönetimi, tasarrufu desek hata olmaz, ve peygamberler baskın özellikleri ile her topluma özeldir, özel yapılıdır, her topluma da özel şeriat gelmiştir, Allah kul ilişkilerine dair kurallar zaman zaman fiilen değişmiş olsa da ana hatları ile hep aynı kalmıştır, ama toplumsal kurallar çok değişkenlik göstermiş olabilir, kimi kavme tümden haram olan, bir başkasına helal olmuştur,

hırsızın kolunun kesilmesi simgeseldir, kolu ile o işi yaptı diye değildir, hiç elini kullanmasa bir maşa ile bir şey çalsa maşasını kırmayacaktılar, el yine gidecektir,

bana İslam hukuğu soruyorsunuz ayrıntısı çoktur, hukuk bu böyle de olmalıdır zaten, bu iş için muhakeme edilir, işin ehli İslam hakimleri ve mahkemesi olur, bu işi devletin görevidir ve her şart göz önünde bulundurulur, ama en genel kuralımız, mazlumun korunmasıdır, onun hukuğunundan önce neden hırsıza ne olacağını düşünüyoruz o da ayrı bir konudur,

elin kesilmesi,

adil olarak uygunlandığı ilk üç asırda eli kesilenlerin sayısı sadece altı(6)dır, üçyüzyılda 6 hırsız, buna inanabiliyor musunuz, bir küçük köyde kasabada mahallede bile her zaman diliminde bu sayıdan fazla hırsız vardır, muhtemeldir, günümüze baksak kafidir, cezada amaç caydırıcılık ise muhteşem bir caydırıcılıktır,

el hata ile kesilir ise hayatı boyunca geçimini sağlayabileceği ciddi miktarda altın eli kesenler tarafından eli kesilen kişiye veriliyor, hukukta bu var,

hırsızda ve çaldığı malda aranan şartlar da vardır tabi, hırsızın bir hastalığı var mıdır(örnk:kleptomani), ergenliği aşmış, akli dengesi de yerinde olmalıdır,

mal alınıp satılan ve Müslümanlar için kıymeti olan şeyler olmalı yani bizim haram saydığımız şeyler olmaz, domuz, şarap vs. veya bir bebek çaldı diyelim, insan da bir mal olmadığı için ayrı bir hukuğa tabi olur,

ve çalınan malın değeri belli bir miktar olmalıdır, dirhem, altın ve gümüş olarak ölçülerini biz biliyoruz, ortalama iki koyun alacak değerde ve daha az bir miktar ise yine el kesilmez,

işbirliği yapıldı, belli bir miktar çalındı, yine çalınan mal çalan kişi sayısına bölünür de kişi başına hesaba göre ceza uygulanır, belirtilen miktardan az ise yine el kesilmez,

hukuk hıfz edilen mallar için uygulanır, yani korunan, saklanan, tarladaki mahsül, ağaçtaki meyveyi, açıktaki bir malı çalmak vs. da ayrı bir hukuğa tabidir, el kesilmez,

ama tabi kendi başına hıfz sahaları hariçtir, ev, dükkan, han gibi, kapısı açık bile olsa fark etmez,

yankesiciler, (tarrar) yani günümüz kapkaççıları, el çabukluğu ile bir başkasının malını alan için ceza uygulanır, ama farzı misal mezar hırsızları için durum değişir, ihtilafa da düşülmüştür, mezarlar bir mal saklama yeri değildir, cezası vardır ama yine el kesilmez,

bunlar sadece örnek idi, dahası da vardır, pazarcıların malını çalmak ile alakalı, çalınan şeyin biriktirmeye elverişli olmasına dair, çalınan malın dinen mübah bir mal olmasına dair, çalınan malda hırsın hakkının bulunmasına dair, çalınan malda hırsızın mülkiyat hakkının bulunup bulunmamasına dair şüphenin olması, hırsızın girdiği yere girme iznin olup olmamasına dair gibi ana başlıklar ile her biri için da ayrı hukuğu vardır, tek tek incelenir, ciddi bir mahkemedir bu,

hırsızdan çaldığı malı bir başka hırsız çalsa onun da eli kesilmez, sahiblik durumu değişiyor burada da, ayrıntısı da vardır,

ha bir de normal şartlar aranır, yani farzı misal savaş hali gibi olağan dışı bir ortam da hırsızlık yapıldı ise yine ayrı maddelerimiz var,

şimdi geliyoruz hırsızlığın ispatına, iş burada daha da hassaslaşır,

mahkeme tabi ince eleyip sık dokuyarak hala devam ediyor,

1-önce şahidimiz olmalı, şahit gözle görmüş olan demektir,

2-fasıkların şehadetini kabul etmiyoruz,

3-şahitlik üzerine şahitlik de kabul edilmez,

4-zaman aşımına uğramaması, yani bu iş, bu mahkeme kurulmuş zaman geçmiş bir sürü zaman sonradan aklım başıma gelmiş de ben şahidim, gördüm diyorum bu da şüphe sebebi ile kabul edilmez,

5-davanın mahkemeye müracaat edilip açılmış olması,

Haa dediniz ki yanlışlıkla kesilir ise filan, hırsız “ben çalmadım” diyor ise, ceza uygulanmaz, yani el kesilmez ama çalınan mal, mal sahibine ödenir,

Malı çalınan kişi şahitlerin yalan söylediğini mahkemeye bildirdi ise yine hırsızın cezası uygulanmaz,

Hırsız bir malı çaldı, sonra mahkemeye başvurulmadan malı geri iade etti yine ceza uygulanmaz,

Hırsızın, çaldığı mala davadan önce hukuki bir yolla mâlik olması. Gibi bir durumda da biraz ihtilaf olmuş olsa da yine ceza uygulanmaz,

Tabi el kesildikten sonra kişi toplumdan dışlanmaz, asla da hırsız olarak anılmaz, toplum gözünde de suçundan, sıfatından arınmış, korunmuş olur, biri çıksa ona hırsız dese, gidip dava açma hakkı vardır da ben hırsız değilim diyerekten, İslam toplumunda temizlenmişlerden olur,

Bu el kesme olayında kişiyi temel ihtiyaçlarını teminden ve yürümekten mahrum bırakmamak esastır, yani yemek yiyebilmeli, yolda yürüyebilmelidir,

Hırsızlık sabit dedik;

Birinci hırsızlıkta el,

İkinci hırsızlıkta sol ayak kesilir,

Ücüncü ve dördüncülerde kesilen bir şey olmaz, çaldığı ödedilir ve hapsedilir devamında…

Ben İslam hakimi, hukukçusu değilim, sıradan bir Müslüman olarak bildiğim kısmı bu kadardır, biraz daha ayrıntımız var tabi kısaca yazdım, illaki uygun ve kapsayıcı maddeler vardır söylediğinize karşılık olabilecek, oturup her adımı her şartı incelemek gerek,

Ama adaleti yerine getirmek devletin işidir,

İslam şeraitinden bahsediyor isek İslam devletinin işidir, yani şeriat ile yönetilen devletin, mahkemesi hukukçusu ile hazır olan, ince ince adaleti gözeten mahkemeleri olan bir devletin,

Gidip dava açılmış olmalıdır,

Ben, sen, herhangi bir cemaat, tarikat, radikal oluşum kalkıp da kimsenin elini kesemez binlerce göz hırsızlığı görmüş olsa da,

Link to post
Sitelerde Paylaş

Laf olsun torba dolsun, ne dediğim anlaşılmasın da (kendisi bile anlayamazsa daha da iyi) anlayamayanlar kendini çok aptal hissetsin ve böylece benim karşımda ezilsin dediklerime de cevap veremesin diye düşünen, kendini çok uyanık tutarak uyuyanları uyutmaya , uyanmaya yüz tutanların da üzerine ölü toprağı serpmeye azmü cezmü kasd eylemiş karanlık adam.

Adamlar ellerini bile göremez bir halde iken kainatı nasıl görebilirler ? Kur'an diyor ki ; Ben varsam görürsün, ben yoksam elini bile göremezsin. Sen ne diyon , Kur'an ne diyor. Karanlık yapmaya mı çalışıyon yoksa karanlıkların içinde kayıp mı oldun?

hocam sen neden bahsediyorsun aç hele bir?

kıyamam çok mu ağır geldi yazdıklarım size, anlamadınız mı ne dediğimi, neden bahsettiğimden haberiniz yok mu yoksa?

neden ezilsinler, cevap veremesinler ki, Allah akıl fikir vermiş hepimize, Allahın verdiği bir aklı, fikri neden aciz bırakmaya çalışayım ki, imanlıdır veya değildir, Allah'ın kuludur madem, ben işime bakarım, anlatmak ile emrolunduğumu anlatırım, gerisi Allah'ın işi değil midir,

merak etmeyin gayet de iyi anladı anlaması gereken bak bir dolu yazmış anlamış da yazmış değil mi, haa ama anlamayan olur, siz de yardım edin bana işte, iki ayet, iki hadis copy paste edersiniz, iş biter, anlar kafirler değil mi?

eser Allah'ın eseri, göz Allah'ın gözü, görürler merak etmeyin siz,

aldırmayın siz bana, herkesi bir alanı vardır, benimki böyle birşey, sizin de başka bir alan ve vazifedir, hitap ettiklerimiz başka başkadır,

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakın yaratıcının varlığı ile alakalı konular ile peygamberlerin şeriatlari ayrı konulardır, her peygamber ile benzer olsa da farklı şeraitler gelmiştir, çünkü peygamber farklı karakterli bir topluma geliyor, bize çok garip gelen anayasalı ülkeler var bilirsiniz, onlarınki bize bizimki onlara uymayabilir, toplum yapısı kuralların belirleyicisidir,

Şu söylediğinde samimiysen kurandaki hukuk kurallarını uygulamak zorunda mıyız değil miyiz sen onu söyle ? Onlar 1400 yıl öncesi için iyi güzeldi, şimdiki toplum yapımıza uymaz diyebiliyor musun ? Hayır diyemiyorsun, hala yok el kesilmesi simgesel, yok üçyüz yılda sadece 6 infaz olmuş. Sizin kaynakların güvenilecek bir tarafı var mı ? Hangi anlaşmaların hangi mahkeme kararının yazılı belgesi var muhammed'in kurduğu devletin? Kuran'ın orjinal diyeceğin bir nüshası bile yok sen neye dayanarak sadece 6 kişiye uygulanmıştır diyorsun? Üstelik sizinkiler sayı saymayı bilmiyor ! Bülent Arınç internet sansürüne karşı yürüyenleri saymış, 15-20 kişi yürüdü diyor. Nerden kaynak alıyorsan onlar da bu şekil saymışsa vay halimize. Ayrıca bir şey yanlışsa yanlıştır 6 kişi 60 kişi farketmez, 6 kişi deyip önemsiz ayrıntı gibi gösterip üstünü örtmeye çalışmayın. Hırsızlık yapmış adamı sakat bırakmayı hangi mantığa sığdırıyorsun onu bir daha açıklasana bana. Bu anlattıkların yeterli gelmedi bana. Hırsızdı adam, sen bir eli, bir bacağını kestin, adamın aklı başına geldi sizin deyimle tövbe etti, ee el yok bacak yok, sen iş bulup çalışmasını kat be kat zorlaştırdın adamın, ne oldu şimdi ? Adam iş bulamazsa zaten el bacak gitmiş gideceği kadar, tekrar yakalanırsa daha kesilecek birşey yok , hırsızlığa devam.

1- Hırsız çalmadım derse el kesilmezmiş.

2- Yanlışlıkla kesilirse tazminat ödenirmiş.

Eli yanlışlıkla kesilirse parasını veriyorlarmış, pek de merhametliymiş uygulama. Sen adamın sehven! elini kestikten sonra geçmiş ola. Hem her söylenene bu kadar inanmak zorunda mısınız arkadaşım? Üstteki maddeleri yanyana koyduğun zaman yanlışlıkla kesilip tazminat ödenmesi için hırsızın önce suçunu kabul etmesi sonra yok ben yalan söyledim ben çalmamıştım demesi lazım. Sana mantıklı geliyor mu bu şimdi ? Sanığa zorla ben çaldım dedirtiyor olmaları falan lazım, yoksa el kesilmesi diye birşey sözkonusu olmazdı gibi geliyor bana. Bana göre hiç mantıklı bir tarafı yok bu anlattıklarının. Ayrıca neresinden bakarsan bak, ilkel bir hukuk bu. Burdaki ilkelliği göremiyorsunuz. Düşünmeyelim, araştırmayalım, el kesilmesi gerçekten ibret olmuş mu, adamın elini kesmekten daha iyi bir yöntem bulunabilir mi falan düşünmek yok. Muhammed ne emretmişse benim düşünebileceğim herşeyden iyidir diye baştan kabul ediyorsunuz, sonra her saçmalığınıza kılıf arıyorsunuz. El kesilmesinin ilkel bir hukuk olduğunu anlatabilmek için benim de epey yazmam gerekecek bu gidişle.

Her topluma özel şeriat gelmiş, her topluma göre, pek güzel pek güzel ama 1400 yıl öncede takılıp kalmışız, Muhammed son peygamber üstelik sadece Kureyşe değil bütün toplumlara gelmiş diyorlar. Nerde benim bugünkü kendi toplumuma daha uygun bir hukuk getirecek peygamberim ? 1400 senede köprünün altından çok sular aktı, o zamanın hukuğu epey demode oldu. Erkeğe 4 karı,köleliğin kaldırılmamış olması, hırsızın elinin kesilmesi, kadına mirastan yarım pay falan insanlar 1400 önceki toplum yapısında yaşamak istemiyor. Sen ülkeye, hatta dünyaya hakim olacağım, Muhammedin şeriatını uygulayacağım, herşey güzel olacak diyorsun. Epey uğraşıp destan gibi yazmışsın el kesilmesinin şartlarını, sağolasın ama ben çok meraklı değildim el kesilmesinin şartlarına. Onun yerine bana bugün devlet yönetimi hırsızın elinin kesilmesi bizim toplumumuza uymaz diye karar verip Kuran'da hırsızın elinin kesilmesini gerektiren durumlarda başka ceza uygulayabilir mi el kesmesi gerekirken başka ceza uygularsa küfre mi düşmüş olur ? Keşke bana öncelikle bunun cevabını verseydin.

tarihinde MaviPanter tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

benim en cok aklima takilan da allah neden kullarinin butun gun ona dua etmesine ihtiyac duyuyor? madem ki her seyi yeri gogu yaratan sinirsiz guc sahibi benim duama neden ihtiyaci var? ancak bana itaat edene dua ve iman edene istedigini veririm gibi bir bakis acisi daha cok insani duygulari barindiriyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

YENIBAHAR...

Ne ıcın yaratıldıgını dusundugunde o sorunun cevabını almıs olursun....

''ancak bana itaat edene dua ve iman edene istedigini veririm gibi bir bakis acisi'' bır bakış degıl önemlı olan yasadıgın hayata ve nımetlere şükretmek asıl olan yoksa senın ne duana nede ıbadetıne ıhtıyacı var...

Allah’ın (cc) hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ki, bizim ibadetimize ihtiyacı olsun! İnsan ibadete muhtaçtır. Çünkü:

İnsan, acizlik ve fakirlik gibi onu perişan eden iki dehşetli yaraya sahiptir. Bu yaralar iseancak her şeye gücü yeten bir Zat'a (cc)sığınıp bütün varlıklardan yüz çevirerek Allah’a (cc)ibadetle tedavi olabilir.

Dünyanın boğucu ve sıkıcı halleriyle sürekli bunalan ruh ancak ibadet penceresiyle nefes alabilir.

Allah (cc) ibadetleinsanı günahlardan temizleyerek arzu ettiği cennete layık bir hale getirir.

İbadet, insanı insan olarak yaratan ve ona sonsuz nimetler veren Allah'a (cc) teşekkür hükmündedir. Teşekkür ise; insan olmanın apaçık bir gereğidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

YENIBAHAR...

Ne ıcın yaratıldıgını dusundugunde o sorunun cevabını almıs olursun....

''ancak bana itaat edene dua ve iman edene istedigini veririm gibi bir bakis acisi'' bır bakış degıl önemlı olan yasadıgın hayata ve nımetlere şükretmek asıl olan yoksa senın ne duana nede ıbadetıne ıhtıyacı var...

Allah’ın (cc) hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ki, bizim ibadetimize ihtiyacı olsun! İnsan ibadete muhtaçtır. Çünkü:

İnsan, acizlik ve fakirlik gibi onu perişan eden iki dehşetli yaraya sahiptir. Bu yaralar iseancak her şeye gücü yeten bir Zat'a (cc)sığınıp bütün varlıklardan yüz çevirerek Allah’a (cc)ibadetle tedavi olabilir.

Dünyanın boğucu ve sıkıcı halleriyle sürekli bunalan ruh ancak ibadet penceresiyle nefes alabilir.

Allah (cc) ibadetleinsanı günahlardan temizleyerek arzu ettiği cennete layık bir hale getirir.

İbadet, insanı insan olarak yaratan ve ona sonsuz nimetler veren Allah'a (cc) teşekkür hükmündedir. Teşekkür ise; insan olmanın apaçık bir gereğidir.

Gerçekten de sizlerin gerizekalı filan olduğunuzu düşünmeye başladım. Keşke bu yazdıkların birer şakadan ibaret olsa ama sanırım çok ciddisin! Teşekkür içinmiş. Lan 2 eğilip domalmakla mı oluyor bu teşekkürler. Günde 5 defa bir de. Zamanları da belirlenmiş. Neden istediği zaman kılamıyor adam? Allahınızın da saat takibi mi var yoksa? Yoksa saat buluşunu vahiyle icat eden kimseye getiren o mu, namazla ahenk içinde olunması için. Ya bi de get, bir de şu cc'yi kullanmıyor musunuz bitiyorum. CC - cansız cengaver işte! Sağa sola meydan okuyan hastalıklı, olmayan, insani yönleri ağır basan allahınız. Ne de çok ukala gibi övülmek istiyor. Herşeyi ben yarattım, ol dedim oldu. Bizler derken de A-team'i mi kastediyor. Allah'ın takımı yani... cebro miko israfil azro filan gibi... josephin de mormone meleği var acaba kankileri olabilir mi hani şu meşhur mormonlardan utahta mı ne yaşıyorlar genelde?! :) Günahlardan temizliyr bir de ruhu... hmm bu iyiymiş. Ruh nedir, varlığı yokluğu ispatlanmadı daha ama %99 yok. Allahınız sapasağlam sizi bekliyor cennet için zaten. Hiçbir şeye ihtiyacı yok ya! Neye göre, yanına mı çıktın rüyanda filan veya namazda domalırken. İnsani özellikleri sunuyor ama hiçbir şeye muhtaç olmuyor değil mi?! İşte sizin çıkmazınız burası zavallı yaratıklar! Kendi kendinize allah sağlaması yapıp onun götünün dibinden ayrılmıyorsunuz aklınız sıra günde 5 defa... durmak yok domalmaya devam! :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...