Jump to content

Bilim ve Din Sitesi


Recommended Posts

Sana başka bir soru:

Müslüman bir ana babadan doğan çocuk neden müslüman, hristiyan bir ana babadan doğan çocuk neden hristiyan, hindu ana babadan doğan çocuk da neden hindu olur?

Eğer bu sorunun cevabını dürüstçe verebilirsen kimin önyargılı olduğunu da görmüş olusun.

Öncelikle bu mantıkla hiçbir fikrin doğru olmadığına kanaat getiremeyiz. Müslüman ülkede doğan Müslüman, Hristiyan ülkede doğan Hristiyan oluyor; demek ki tüm dinler yalan demek, Dünya'nın yuvarlak olduğunun savunulduğu ülkelerde insanlar dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyor, düz olduğunun savunulduğu ülkelerde insanlar dünyanın düz olduğuna inanıyor; demek ki dünyanın düz olduğu hakkında herhangi bir gerçeklik yoktur demek gibidir. Bu dediğime şöyle bir eleştiri getirebilirsiniz: "Dünya'nın yuvarlak olduğuna deneysel bulgularla ve kesin kanıtlarla kanaat getiriyoruz oysa dinlerin doğruluğu ya da yanlışlığı konusunda geliştirdiğimiz düşünceler bu kesinlikte değil." Fakat dikkat edin burada vurgulanan şey bir düşüncenin SADECE kökenine atıf yapılarak doğru ya da yanlışlığına karar verilemeyeceği.

Benim ateist bir ailede doğup ateistik düşüncelerle yetiştirilen arkadaşım da var mesela o zaman onun da ateizmi bırakması gerekir. Bir insanın atalarının yanlış fikirlere sahip olma ihtimali kadar doğru fikirlere sahip olma ihtimali de vardır. Bu yüzden insan herhangi inançtan olursa olsun inancını sorgulaması gerekir. Kur'an emreder bunu.

Bakara 170: "Onlara, "ALLAH'ın indirdiğine uyun," dense, "Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz," derler. Peki, ataları bir şey düşünemiyen ve doğru yolu bulamıyan kimseler olsalar da mı?!"

Kaldı ki dediğiniz şey hiç de doğru değildir. İslam'da taklidi iman diye bir kavram da vardır ve gerçek iman değildir. Müslüman ailede doğan Müslüman olmaz sadece Müslüman kültürünü benimser. Hristiyan ailede doğan da Hristiyan olmaz sadece Hristiyan kültürünü benimser. İslam'a göre yasak olan birçok şeyi hem tarihte hem günümüzde, Müslüman ailede doğup müslüman olduğunu söyleyen birçok kişi yapar. Müslüman ailede doğan ve sorsan müslümanım diyen kişi sözde Allah'ın namaz kılması sonucu onu ebedi kalacağı ve istediği her şeyi vereceği vaadine inanır. Fakat namaz kılmaz. Fakat biri ona her vakit namazı için 500 TL verse günde en az 10 vakit kılar. Bu nasıl Müslüman olmak? Dolayısıyla Müslüman ülkede doğdum Allah varmış bide Muhammed diye bir peygamber varmış o da Ay'ı yararmış uçarmış, kaçarmış, ahiret de varmış orada peygamber ömründe 1 kez dahi olsa "La ilahe illa Allah." diyeni cehennemden kurtarıyormuş. Bunlara inanan müslüman falan olmuyor. İslam nedir, İslam Kur'an'dan başka bir şey midir ki? Oysa şu anki Müslümanların Kur'an'dan haberi bile yok, içinde ne yazar, Alemlerin Rabb'i bize ne mesaj yollamış? Açıp okuyup bakan mı var? Ahirette Peygamber bu yüzden ümmetinden şikayet edecek.

Furkan 30: "Ve elçi dedi ki: "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kuran'ı terkedilmiş olarak bıraktılar." "

Şu an Müslüman ülkeler Müslüman mı yani? Şu anki Müslümanların Mekkeli müşriklerden ne farkı var gösterin bana? Mekkeli müşrikler de namaz kılardı, hac yapardı, oruç tutardı, abdest alırdı. Onlar da Allah'a inanırdı. Hem de Tek bir Yaratıcı'ya. Bakın bununla ilgili peygamberin babasının adı Abdullah'tır. Allah'ın kulu demek. Kur'an bozulmuş inançlı bir topluma indi. Onlar da Allah'a inanıyorlardı.

Ankebut 61: "Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı? Güneşi ve ay'ı kim emrinize verdi?" diye sorsan, "ALLAH,"diye karşılık verecekler. Öyleyse neden sapıyorlar?"

Ama birtakım nesneleri, varlıkları, şahısları Allah'a ulaşmada aracı kabul ediyorlardı ya da Tanrı'yı bazı putlarda ya da ölmüş insanların ruhlarında bedenleştiriyorlardı. Evet tam da şu anki Sünni geleneği değil mi? Tarikatlar Ehli Sünnet'in direğidir ve tarikatlardaki öğreti ve inanışlar Mekkeli müşriklerinkilerden dahi sapıktır. Dahası şu an birçok mezhepler tarikatlar ve hadis kitapları yoluyla dine tonlarca hurafe sokulmuştur. Şefaat, kabir azabı, sırat köprüsü gibi kavramları Kuran'da bulamazsınız. Şefaatle ilgili 30 küsür ayet var hangisinde peygamberin şefaat edeceği yazar? Hadisler ve uydurmalar ve mezheplerle birçok hurafeyle din tahrif edilmiştir. Kuran'ın anlamı üzerinde yapılan tahrif Tevrat ve İncil'in metni üzerinde yapılan tahriften fazladır. (Bu cümle Mehmet Okuyan'a ait.) Şimdi bu Kuran'sız ve Kuran'a taban tabana ters Müslümanlık nasıl olur da Müslümanlık olur. Şu an Müslüman olarak tanımlanan şu 1.5 milyar insanın kaç tanesi gerçekten müslümandır. Zaten her grup bir diğerini tekfir eder. Ve çoğunda Kuran değil alimler otoritedir. Bu kadar sapmışlık bu kadar vahiyden uzaklık ile bu Müslüman diye tanımlanan insan topluluğu Mekkeli müşriklerden dahi daha sapıtmış bir konumdadır. Tek çare ise Kuran'dır. Şimdi baktığımızda Müslüman ülkede doğan sapık bir inanç içinde doğuyor sapık inançlara sahip oluyor. Hristiyan ülkede doğan da aynı şekilde. Biri birinden daha az sapık değil. O halde Müslüman ülkede doğan bir insanın dinini Hristiyan ülkede doğmuş kadar araştırmadan doğruyu bulmasına imkan yoktur. Şahsen ben hurafe dinini bırakıp Kuran'a inanan bir Müslüman olduğumda benim için din değiştirmekten farkı yoktu. Üstelik klasik Sünni geleneğine göre bu hurafeleri reddeden kafir sayılır ve ebedi cehennemi hak eder. Ama hakikat batılı yok etti ve hakikat kendini her şeye rağmen, hakikati arayana gösterir. Şimdi görüyoruz ki kimse Müslüman ülkede doğarak Müslüman falan olmuyor. Bunun birçok örneği var. Örneğin, Jeffrey Lang. Amerikalı bir matematik profesörü. İnternetten kitaplarına ve röportajlarına ulaşabilirsiniz. Kuran'ı okuyarak Müslüman olmuştur. Müslüman olan Avusturyalı genç var. Tüm dinleri araştırıyor ve Müslüman oluyor. Bunun birçok örnekleri var. Bununla ilgili yalan haberlerden dolayı "ğğııaa sizi kandırmışlar yok öle bişiy" diye karşı çıkabilirsiniz belki. Ama bunun onlarca yüzlerce örneği var. Gerek Türkiye'de gerek dünyada Kuran'ı okuyarak Müslüman olan bir sürü insan var. Zaten Allah, Rum Suresi 30. ayette dini fıtrat olarak tanımlıyor. Yaradan, Yarattığına hakikatin özünü zaten yerleştirmiştir. Etrafındaki onca delili gören ve vahyi okuyan herkes Müslüman olur. Ve Allah ayetlerde insanın hem kendi iç dünyasına hem de dış dünyasına delillerini koyduğunu söyler. Ve zaten eğer vahiy ulaşmamışsa şayet, şahıs zaten sorumlu tutulmaz. Allah İsra suresinin 15. ayetinde Elçi göndermedikçe azap etmeyiz buyuruyor. Yani Müslüman coğrafyada doğarak Müslüman olunmuyor.

tarihinde intellectuealreal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 143
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yazınız en başından yanlış ve özensiz. Öncelikle bir savunmanın alışageldik olması ya da yeni olması ile onun doğru veya yanlışlığı arasında herhangi bir ilişki yoktur. Evrenin genişlediğini de Doppler etkisiyle savunuruz bu alışılagelmiş bir savunmadır ama doğru bir savunmadır. Yani alışılagelmiş olduğu için otomatikman yanlış derseniz ciddi bir mantık hatasına düşmüş olursunuz. Daha sonra da geri kalanın okumaya değer olmadığının belli olduğunu söyleyerek sadece önyargılarınızla bir karara vardınız. Tamamını okumadan bu yargıya varamazsınız. Bu önyargı olur. Zan olur. "...Zan ise gerçeğin yerini tutmaz..." Yunus 36.

Şimdi 8. ayette O, onu diriltmeye kadirdir derken diriltecek olanın Allah olduğunu Kur'an'ın bütününe bakarak kesin olarak anlarız. Ama zaten ayette, Kur'an'da Allah için kullanılan "hu" zamiri olduğu için birinci O, Allah'tır. İkinci O'nun ise insan olduğu bağlamdan daha mantıklı olmaktadır. Sperm olduğu konusunda ısrarcıysanız da testisler ilk oluştuğunda zaten yukarıda olur sonradan aşağı iner hatta inmemesi durumu bir hastalıktır. Yıllar önce bir ansiklopedide okumuştum. Daha sonralar da bu ayetle ilgili bilgiler okurken de karşılaştım. Birkaç değişik kaynaktan.

Araf suresi 172. ayet hakkında fazla detaylı inceleme yapmadım o yüzden bir şey diyemeyeceğim. Fakat istesem sizin yaptığınız gibi hakkında bilgim olmayan konuda fikir belirtebilirdim de. Ama Allah bunu bana yasaklar.

Ali İmran 66: "Bilgi sahibi olduğunuz konularda tartışıp duruyorsunuz! Peki hakkında hiç bir bilgiye sahip olamadığınız bir konuda nasıl tartışabiliyorsunuz? Siz bilmeyebilirsiniz; ama ALLAH bilir."

Alışılageldik zırvalar olarak düzeltelim ki, daha iyi anlaşılsın.

Hakkında bilginizin bulunmadığı pek çok konuda atıp tutmaktayken, arafta geri durmanız garipmiş. Daha da ilginç tarafı, hakkında bilginizin olmadığı bir araf suresi bulunuyor, yana yakıla savunduğunuz kitapta. Siz, içinde ne yazdığını bilmediğiniz bir kitabı savunduğunuzun farkında mısınız?

3. tekil şahıs belirten hu sadece allahınıza ait değil. Bunu basit bir arama ile bulabilirsiniz, ama altını dolduramayacağınız savlar öne sürmek daha tatlı iken, neden uğraşasınız, değil mi?

Diğer bir yandan, insan olarak neredeyse daima erkeklerden bahseden, muhammed'in karıları dışında hiçbir kadına hitap etmeyen, kadını düşük olarak betimleyen kuran, ne işse, şimdi insanın, gizli olarak vurgulanan kadının sırtı ile beli arasından çıktığını söylüyor. Ayette kadınla ilgili ne yazıyor, neresinde yazıyor? Ayette kadının sırtı ve belinden bahsedildiğini nereden çıkarttınız?

Kuvvetle atılan sudan yaratılan insan, sırt ile bel arasından çıkıyormuş.

Bakın; kadının karnından çıktığını yazacaksa, bu şekilde yazmış zaten:

Nahl 78

vallâhu (ve allâhu): ve Allah

ahrece-kum: sizi çıkardı

min butûni: karnından

ummehâti-kum: sizin annelerinizin

Allah sandığınız arap, meğer karın-batın demeyi biliyormuş. Hatta ananızın karnı diyebiliyormuş. Ama ne işse, bilimsel zırvalayacağı zaman, ananızın karnından diyemiyor; o X bel ile sırt arasından çıkar diyor. Müslümancıklar da, alahlarının boş bıraktığı yerleri dolduruyorlar: allah öyle demek istemedi, kafası karışıktı da, yorgundu da vb bunu demek istedi, diyerek.

Peki, fışkırıp atılan su nerden geliyor? Erkekten mi? Onu nasıl anladık?

Kepazelik.

Okuyun verdiğim ayetleri de, kuranda insanın babasının sırtından-belinden geldiğini öğrenin.

Azıcık kafanız çalışıyorsa; bel gelmesi, -anasını- bellemek, bel soğukluğu deyim ve terimlerinin de nerden çıktığını anlarsınız belki.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ve zaten eğer vahiy ulaşmamışsa şayet, şahıs zaten sorumlu tutulmaz. Allah İsra suresinin 15. ayetinde Elçi göndermedikçe azap etmeyiz buyuruyor. Yani Müslüman coğrafyada doğarak Müslüman olunmuyor.

Sorulan soruya cevap verememişsin, bir şeyler anlatmışsın ama onlar soruya cevap değil.

1. Vahiy ulaşmamış şahıs ne demek? Bu ne biçim bir tanrı ki mesajını kimilerine ulaştıramıyor? O zaman bu vahiy ulaşmamış kişilerin durumu ne olacak? Onlar için sınav yok mu?

2. Madem Allah elçi göndermedikçe azap etmeyecek, benim için sorun yok o zaman. Bana bir elçi falan gelmedi.

3. Aksine müslüman coğrafyada müslüman ana babadan doğarak müslüman olunuyor. Ancak bir salak bunun aksini iddia eder. 3-5 istisna geneli etkilemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Alışılageldik zırvalar olarak düzeltelim ki, daha iyi anlaşılsın.

Hakkında bilginizin bulunmadığı pek çok konuda atıp tutmaktayken, arafta geri durmanız garipmiş. Daha da ilginç tarafı, hakkında bilginizin olmadığı bir araf suresi bulunuyor, yana yakıla savunduğunuz kitapta. Siz, içinde ne yazdığını bilmediğiniz bir kitabı savunduğunuzun farkında mısınız?

3. tekil şahıs belirten hu sadece allahınıza ait değil. Bunu basit bir arama ile bulabilirsiniz, ama altını dolduramayacağınız savlar öne sürmek daha tatlı iken, neden uğraşasınız, değil mi?

Diğer bir yandan, insan olarak neredeyse daima erkeklerden bahseden, muhammed'in karıları dışında hiçbir kadına hitap etmeyen, kadını düşük olarak betimleyen kuran, ne işse, şimdi insanın, gizli olarak vurgulanan kadının sırtı ile beli arasından çıktığını söylüyor. Ayette kadınla ilgili ne yazıyor, neresinde yazıyor? Ayette kadının sırtı ve belinden bahsedildiğini nereden çıkarttınız?

Kuvvetle atılan sudan yaratılan insan, sırt ile bel arasından çıkıyormuş.

Bakın; kadının karnından çıktığını yazacaksa, bu şekilde yazmış zaten:

Nahl 78

vallâhu (ve allâhu): ve Allah

ahrece-kum: sizi çıkardı

min butûni: karnından

ummehâti-kum: sizin annelerinizin

Allah sandığınız arap, meğer karın-batın demeyi biliyormuş. Hatta ananızın karnı diyebiliyormuş. Ama ne işse, bilimsel zırvalayacağı zaman, ananızın karnından diyemiyor; o X bel ile sırt arasından çıkar diyor. Müslümancıklar da, alahlarının boş bıraktığı yerleri dolduruyorlar: allah öyle demek istemedi, kafası karışıktı da, yorgundu da vb bunu demek istedi, diyerek.

Peki, fışkırıp atılan su nerden geliyor? Erkekten mi? Onu nasıl anladık?

Kepazelik.

Okuyun verdiğim ayetleri de, kuranda insanın babasının sırtından-belinden geldiğini öğrenin.

Azıcık kafanız çalışıyorsa; bel gelmesi, -anasını- bellemek, bel soğukluğu deyim ve terimlerinin de nerden çıktığını anlarsınız belki.

İçinde ne yazdığını bilmediğim kitabı ne diye savunayım? Ben burada içinde ne yazdığını bilmediğimi söylemedim. Ayetle ilgili bazı şahsi yorumlarım olabilir ama ayeti tam olarak anlamak için içinde kullanılan kelimelerin Kuran'daki diğer kullanımlarına bakmalıyım, ayetin siyağına sibağına bakmalıyım, konuyla ilgili Kuran'daki diğer ayetlere bakmalıyım, istişare yapmalıyım. Bunlarla birlikte iyice araştırmadığım bir ayet hakkında fikir belirtemem.

Arapça'da Almanca'da falan da olduğu gibi kelimeler için dişillik erillik söz konusudur. Bu dişillik erilliğe, müennes ve müzekker denir. Hakiki, lafzi, mecazi gibi değişik alt dallara da ayrılır bu müennes ve müzekkerlik. Allah kelimesi için de "hu" zamiri kullanılır. Zaten yazımda da ayette Kuran'da Allah için kullanılan hu zamiri kullanılmış dedim. Yani sadece Allah için kullanılan bir zamir demedim. Allah için kullanılan zamir var orda dedim.

Ve Arapça dilinin bu erillik dişilik özelliğinden dolayı yeterli bilgiye sahip olmadan Kuran'ın insan olarak sadece erkeklere hitap ettiğini söyleyemezsiniz. Hucurat Suresinin 13. ayeti Allah katında üstünlüğün kadınlık, erkeklik, Türklük, Araplıkla olmadığını açıkça beyan eder. Bununla ilgili başka, Tevbe 71-72, Bakara 195 gibi ayetlere bakabilirsiniz.

Kuran nerede kadını düşük olarak betimlemiş? Konuyla ilgili vereceğiniz ayetleri de aşağı yukarı tahmin ediyorum.

Ayette kadının beli ve sırtı yazmadığı gibi erkeğin beli ve sırtı da yazmaz. Dolayısıyla iki yorum da mümkündür diyebiliriz.

Kuran'ın tekrarlayan bir anlatımı vardır ve bu tekrarlarda da farklı kısımlar vurgulanabilir o yüzden insanın doğumu da farklı ayetlerde farklı şekillerde vurgulanabilir. Mesela Fatır Suresinin 11. ayetinde insanın doğumu için kullanılan kelime doğmak, Nahl 78'de ise çıkmaktır. Ki zaten Tarık 7'de kullanılan çıkmak fiili, Nahl suresinin 78'inci ayetinde kullanılan çıkmak fiiliyle aynıdır. Bu da burada bahsedilenin insanın doğumu olduğu tezimize bir delil olur.

Fışkırıp atılan su da erkekten geliyor bu da Kuran'ın bütününe bakarak zaten kesin olarak anlayabileceğimiz bir şey. Ama "O kaburga ve bel arasından çıkar" ifadesinde bu kesinlik yok. Biraz irdelemek gerekiyor. Çünkü fışkırıp atılan denince erkekten başkası anlaşılmaz. Ama karın ve bel arasından çıkar deyince burda bahsedilenin erkek olduğunu söylemek zordur. Ama o yoruma da saygı duyarız. O yorum da ayette testislerin ilk oluştuğu zamana atıf olduğunu savunur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sorulan soruya cevap verememişsin, bir şeyler anlatmışsın ama onlar soruya cevap değil.

1. Vahiy ulaşmamış şahıs ne demek? Bu ne biçim bir tanrı ki mesajını kimilerine ulaştıramıyor? O zaman bu vahiy ulaşmamış kişilerin durumu ne olacak? Onlar için sınav yok mu?

2. Madem Allah elçi göndermedikçe azap etmeyecek, benim için sorun yok o zaman. Bana bir elçi falan gelmedi.

3. Aksine müslüman coğrafyada müslüman ana babadan doğarak müslüman olunuyor. Ancak bir salak bunun aksini iddia eder. 3-5 istisna geneli etkilemez.

Anlattığım şeylerle sorunuza cevap verdim. Müslüman ülkede doğarak Müslüman olunmadığını delillendirdim. Anlamadıysanız tekrar okuyabilirsiniz.

Vahiy ulaşmamış kişiler hakkında ancak tahminde bulunulabilir onun dışında kesin bir şey söyleyemem. Ancak vahiyden sorumlu olmadıkları kesindir.

Ayrıca size elçi geldi. Muhammed nebi. Ve ona inen kitap Kuran.

Müslüman coğrafyada doğarak Müslüman olunmadığını önceki yazımda anlattım. Daha birçok şey söylenebilir bu konuda. Müslüman coğrafya değil ki hurafe coğrafyası oralar. Ayrıca Kuran'sız müslümana müslüman mı denir? Yeterli açıklamayı yaptığımı düşünüyorum. Şu an Amerika'da doğmakla Türkiye'de doğmak arasında bir fark yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anlattığım şeylerle sorunuza cevap verdim. Müslüman ülkede doğarak Müslüman olunmadığını delillendirdim. Anlamadıysanız tekrar okuyabilirsiniz.

Müslüman coğrafyada doğarak Müslüman olunmadığını önceki yazımda anlattım. Daha birçok şey söylenebilir bu konuda. Müslüman coğrafya değil ki hurafe coğrafyası oralar. Ayrıca Kuran'sız müslümana müslüman mı denir? Yeterli açıklamayı yaptığımı düşünüyorum. Şu an Amerika'da doğmakla Türkiye'de doğmak arasında bir fark yok.

Hiç bir şey delillendirdiğin yok. Biraz kafanı çalıştırsan müslüman ülkede, müslüman bir ana babadan doğan çocukların müslüman olduğunu görürdün.

Vahiy ulaşmamış kişiler hakkında ancak tahminde bulunulabilir onun dışında kesin bir şey söyleyemem. Ancak vahiyden sorumlu olmadıkları kesindir.

Her boku yazdığını iddia ettiğiniz kitabınızda ve hadislerde bu konu hakkında hiç bir şey yok mu?

Madem birilerine vahiy ulaşamıyor, o halde hangi mantıkla bu dünya imtihan dünyası diyebiliyorsunuz?

Sence insanlığın ortaya çıkışından beri vahiy dediğin zımbırtı insanlığın kaçta kaçına ulaşmıştır?

Ayrıca size elçi geldi. Muhammed nebi. Ve ona inen kitap Kuran.

Sen arapların zırvalarına gözü kapalı inanabilirsin ama bu zırvalar bana işlemiyor artık.

Ayrıca bu elçi lafı ayrı bir saçmalık, bir tanrı neden elçi gönderir? Bu gerizekalı Allah bilmiyor mu ki öyle her insan ben falan tanrının elçisiyim diyen herife inanmaz? Hiç bir insan başka bir insana inanmadı diye sonsuza kadar yakılır mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiç bir şey delillendirdiğin yok. Biraz kafanı çalıştırsan müslüman ülkede, müslüman bir ana babadan doğan çocukların müslüman olduğunu görürdün.

Her boku yazdığını iddia ettiğiniz kitabınızda ve hadislerde bu konu hakkında hiç bir şey yok mu?

Madem birilerine vahiy ulaşamıyor, o halde hangi mantıkla bu dünya imtihan dünyası diyebiliyorsunuz?

Sence insanlığın ortaya çıkışından beri vahiy dediğin zımbırtı insanlığın kaçta kaçına ulaşmıştır?

Sen arapların zırvalarına gözü kapalı inanabilirsin ama bu zırvalar bana işlemiyor artık.

Ayrıca bu elçi lafı ayrı bir saçmalık, bir tanrı neden elçi gönderir? Bu gerizekalı Allah bilmiyor mu ki öyle her insan ben falan tanrının elçisiyim diyen herife inanmaz? Hiç bir insan başka bir insana inanmadı diye sonsuza kadar yakılır mı?

Yo delillendirdim bence. Yine anlamadıysanız tekrar okuyun.

İsra suresinin 15. ayetinde yazar ayrıca. Vahiy ulaşanlar için geçerli zaten. Birilerine ulaşmıyor illa mesela dağa taşa kuşa böceğe ulaşmıyor. Bunun gibi insanlardan ulaşmış olanlar vahiy sorumluluğunu üstlenir. Her millette din vardır. Ama her zaman çok çok az kişi iman etmiştir. Tarih boyunca ve tüm dünya için geçerli.

Tanrı elçiyi gönderir ama delillerle. Eğer elçinin getirdiği sözler Tanrı'dan geldiği konusunda ikna ediciyse ne problem var? İnsan'ı yaratan Tanrı'nın ona rehber göndermesinde bir problem yoktur.

tarihinde intellectuealreal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yo delillendirdim bence. Yine anlamadıysanız tekrar okuyun.

Sen öyle san, tek yaptığın kendini kandırıp içini rahatlatmak olmuş. Zaten bu soruya dürüstçe cevap vermeni beklemiyordum, konu din olunca yalan söylememek, kendini kandırmamak elinde değil.

İsra suresinin 15. ayetinde yazar ayrıca. Vahiy ulaşanlar için geçerli zaten. Birilerine ulaşmıyor illa mesela dağa taşa kuşa böceğe ulaşmıyor. Bunun gibi insanlardan ulaşmış olanlar vahiy sorumluluğunu üstlenir. Her millette din vardır. Ama her zaman çok çok az kişi iman etmiştir. Tarih boyunca ve tüm dünya için geçerli.

Ben de diyorum ki, madem bu dünya imtihan dünyası nasıl olur da koskoca Allah bir vahyi bazı insanlara ulaştıramaz. Bıraksın o zaman bu benim herşeye gücüm yeter zırvalarını.

Madem Allah bazı kişilere vahiy ulaştıramayacak, o zaman o kişilere neden yarattı? Ayrıca ölen bebek ve çocukların durumu ne olacak?

Tanrı elçiyi gönderir ama delillerle. Eğer elçinin getirdiği sözler Tanrı'dan geldiği konusunda ikna ediciyse ne problem var? İnsan'ı yaratan Tanrı'nın ona rehber göndermesinde bir problem yoktur.

Yahu sen şimdiye kadar hangi elçiyi, hangi delili gördün? Papağan gibi yahudilerin ve arapların laflarını tekrarlamaktan başka bir şey yaptığın mı var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapça'da Almanca'da falan da olduğu gibi kelimeler için dişillik erillik söz konusudur. Bu dişillik erilliğe, müennes ve müzekker denir. Hakiki, lafzi, mecazi gibi değişik alt dallara da ayrılır bu müennes ve müzekkerlik. Allah kelimesi için de "hu" zamiri kullanılır. Zaten yazımda da ayette Kuran'da Allah için kullanılan hu zamiri kullanılmış dedim. Yani sadece Allah için kullanılan bir zamir demedim. Allah için kullanılan zamir var orda dedim.

Kurana göre allahınız da erkektir. Hu'ların nedeni budur. Ortada iki erkek varken, siz nasıl oluyor da hangisinin kim olduğuna karar veriyorsunuz?

Anlamdan çıkartıyorsunuz. Ama ne işse, aynı anlama yeteneği, çıkanın su mu yoksa insan mı olduğu konusunda pek işlemiyor.

Ve Arapça dilinin bu erillik dişilik özelliğinden dolayı yeterli bilgiye sahip olmadan Kuran'ın insan olarak sadece erkeklere hitap ettiğini söyleyemezsiniz. Hucurat Suresinin 13. ayeti Allah katında üstünlüğün kadınlık, erkeklik, Türklük, Araplıkla olmadığını açıkça beyan eder. Bununla ilgili başka, Tevbe 71-72, Bakara 195 gibi ayetlere bakabilirsiniz.

Kuran nerede kadını düşük olarak betimlemiş? Konuyla ilgili vereceğiniz ayetleri de aşağı yukarı tahmin ediyorum.

Kuran erkeklere hitap eder. Arapça dilinin gariplikleri ile çok ilgilenmiyorum. Bu zırvalar ile ömrünü yemiş insanların yaptıkları çeviriler benim için yeterli. Bu çevirilerden açıkça görülüyor ki: kuranın muhatabı, muhammed'in karılarına ayar çekmenin gerektiği birkaç yer dışında, erkeklerdir. Bunu, savunduğunuz ayette allahın kimi geri döndürmeye gücünün yeteceğinden behsettiğini sorgulayarak görebilirsiniz.

Vereceğim ayetleri tahmin etmenize rağmen, kuran nerede kadını düşük olarak betimlemiş diye sormanız da bambaşkaymış. Dönüp dönüp verilmiş örnekler ile uzatmanın bir anlamı yok ama bakara 228 açık biçimde erkekler kadınlardan üstündür der.

Kuran'ın tekrarlayan bir anlatımı vardır ve bu tekrarlarda da farklı kısımlar vurgulanabilir o yüzden insanın doğumu da farklı ayetlerde farklı şekillerde vurgulanabilir. Mesela Fatır Suresinin 11. ayetinde insanın doğumu için kullanılan kelime doğmak, Nahl 78'de ise çıkmaktır. Ki zaten Tarık 7'de kullanılan çıkmak fiili, Nahl suresinin 78'inci ayetinde kullanılan çıkmak fiiliyle aynıdır. Bu da burada bahsedilenin insanın doğumu olduğu tezimize bir delil olur.

Bu, çıkan iki şey için de çıkmak sözcüğünün kullanılmasından başka bir şey değildir.

Fışkırıp atılan su da erkekten geliyor bu da Kuran'ın bütününe bakarak zaten kesin olarak anlayabileceğimiz bir şey. Ama "O kaburga ve bel arasından çıkar" ifadesinde bu kesinlik yok. Biraz irdelemek gerekiyor. Çünkü fışkırıp atılan denince erkekten başkası anlaşılmaz. Ama karın ve bel arasından çıkar deyince burda bahsedilenin erkek olduğunu söylemek zordur. Ama o yoruma da saygı duyarız. O yorum da ayette testislerin ilk oluştuğu zamana atıf olduğunu savunur.

Kesinlikle yok dediğiniz sözcükler:

yahrucu: çıkar
min beyni: arasındadan
es sulbi: omurga
ve et terâibu: ve göğüs kemikleri, göğüs kafesi

Bu arada, benim hatam ki: sırt ile bel arasından deyip duruyormuşum; yanlış. Sırt ile göğüs kafesi arasından olacak. Sırt ile göğüs kafesi arasından çıkan herhangi bir şey yoktur; çocuk da dahil.

Göğüs kafesi ile sırt arasına çocuk yerleştirebilen bir tanrıya inanıyorsunuz. Bakınız; çocuk nerede yer alıyor?

Pregnancy-Anatomy-by-Trimester.jpg

Kafanız pek güzel. Aşağıda kafası sizin kadar güzel olan melacilerin çevirilerini bulabilirsiniz. Unutmayın ki, bu insanların büyük kısmı arapça dilini yemiş yutmuş insanlardır.

Abdulbaki Gölpınarlı :

Belden çıkar ve kaburga kemiklerinin arasından.

Adem Uğur :

(O su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar.

Ahmed Hulusi :

Erkeğin beli ve (kadının) teraib'inin (leğen kemiklerinin) arasından çıkar!

Ahmet Tekin :

O sıvı, erkeğin beli ile kadının göğüs kafesi arasından çıkar.

Ahmet Varol :

(O su) bel kemiği ile kaburga kemiklerinin arasından çıkar. [1]

Ali Bulaç :

(Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar.

Ali Fikri Yavuz :

(O su, erkeklerde) bel kemiği ve (kadınlarda) göğüs kemikleri arasından çıkar.

Bayraktar Bayraklı :

O su, erkeğin belinden, kadının leğen kemiğinden çıkmaktadır.

Bekir Sadak :

(6-7) O, erkek ve kadinin beli ile gogusleri arasindan atilagelen bir sudan yaratilmistir.

Celal Yıldırım :

O, bel nahiyesi ile göğüsler nahiyesinden (oluşup) çıkar.

Diyanet İşleri :

Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.

Diyanet Vakfi :

(5-8) İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı. (O su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar. İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kadirdir.

Edip Yüksel :

Omurga ile kaburga kemikleri arasından çıkar.

Elmalılı Hamdi Yazır :

Ki sulb ile sîneler arasından çıkar

Elmalılı (sadeleştirilmiş) :

Ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkar.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) :

O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.

Fizilal-il Kuran :

Bel ile kaburga kemikleri arasından çıkan.

Gültekin Onan :

(Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar.

Hasan Basri Çantay :

Ki (erkeğin) arka kemiği ile (kadının) göğüs kemikleri arasından çıkıyor o.

Hayrat Neşriyat :

(Bu su) bel kemiği ile göğüs kemikleri arasın(daki uzuvlar)dan çıkar.

İbni Kesir :

Bel kemiği ile göğüslerin arasından çıkar.

Muhammed Esed :

(erkeğin) beli ile (kadının) leğen kemiği arasından çıkan.

Ömer Nasuhi Bilmen :

(6-7) Bir atılan sudan yaratılmıştır ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkıverir.

Ömer Öngüt :

O su erkeğin sulbü (belkemiği) ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.

Şaban Piriş :

O, bel ile göğüs kemikleri arasından çıkan.

Suat Yıldırım :

(6-7) O, bel ile göğüs nahiyesinden çıkan, atılan bir sudan yaratıldı.

Süleyman Ateş :

Bel ile kaburga kemikleri arasından çıkan (bir sudan).

Tefhim-ul Kuran :

(Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar.

Ümit Şimşek :

Ki omurga ile göğüsler arasından çıkar.

Yaşar Nuri Öztürk :

Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen öyle san, tek yaptığın kendini kandırıp içini rahatlatmak olmuş. Zaten bu soruya dürüstçe cevap vermeni beklemiyordum, konu din olunca yalan söylememek, kendini kandırmamak elinde değil.

Ben de diyorum ki, madem bu dünya imtihan dünyası nasıl olur da koskoca Allah bir vahyi bazı insanlara ulaştıramaz. Bıraksın o zaman bu benim herşeye gücüm yeter zırvalarını.

Madem Allah bazı kişilere vahiy ulaştıramayacak, o zaman o kişilere neden yarattı? Ayrıca ölen bebek ve çocukların durumu ne olacak?

Yahu sen şimdiye kadar hangi elçiyi, hangi delili gördün? Papağan gibi yahudilerin ve arapların laflarını tekrarlamaktan başka bir şey yaptığın mı var?

Sen bi sus yia

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurana göre allahınız da erkektir. Hu'ların nedeni budur. Ortada iki erkek varken, siz nasıl oluyor da hangisinin kim olduğuna karar veriyorsunuz?

Anlamdan çıkartıyorsunuz. Ama ne işse, aynı anlama yeteneği, çıkanın su mu yoksa insan mı olduğu konusunda pek işlemiyor.

Kuran erkeklere hitap eder. Arapça dilinin gariplikleri ile çok ilgilenmiyorum. Bu zırvalar ile ömrünü yemiş insanların yaptıkları çeviriler benim için yeterli. Bu çevirilerden açıkça görülüyor ki: kuranın muhatabı, muhammed'in karılarına ayar çekmenin gerektiği birkaç yer dışında, erkeklerdir. Bunu, savunduğunuz ayette allahın kimi geri döndürmeye gücünün yeteceğinden behsettiğini sorgulayarak görebilirsiniz.

Vereceğim ayetleri tahmin etmenize rağmen, kuran nerede kadını düşük olarak betimlemiş diye sormanız da bambaşkaymış. Dönüp dönüp verilmiş örnekler ile uzatmanın bir anlamı yok ama bakara 228 açık biçimde erkekler kadınlardan üstündür der.

Bu, çıkan iki şey için de çıkmak sözcüğünün kullanılmasından başka bir şey değildir.

Kesinlikle yok dediğiniz sözcükler:

yahrucu: çıkar

min beyni: arasındadan

es sulbi: omurga

ve et terâibu: ve göğüs kemikleri, göğüs kafesi

Bu arada, benim hatam ki: sırt ile bel arasından deyip duruyormuşum; yanlış. Sırt ile göğüs kafesi arasından olacak. Sırt ile göğüs kafesi arasından çıkan herhangi bir şey yoktur; çocuk da dahil.

Göğüs kafesi ile sırt arasına çocuk yerleştirebilen bir tanrıya inanıyorsunuz. Bakınız; çocuk nerede yer alıyor?

Pregnancy-Anatomy-by-Trimester.jpg

Kafanız pek güzel. Aşağıda kafası sizin kadar güzel olan melacilerin çevirilerini bulabilirsiniz. Unutmayın ki, bu insanların büyük kısmı arapça dilini yemiş yutmuş insanlardır.

Abdulbaki Gölpınarlı :

Belden çıkar ve kaburga kemiklerinin arasından.

Adem Uğur :

(O su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar.

Ahmed Hulusi :

Erkeğin beli ve (kadının) teraib'inin (leğen kemiklerinin) arasından çıkar!

Ahmet Tekin :

O sıvı, erkeğin beli ile kadının göğüs kafesi arasından çıkar.

Ahmet Varol :

(O su) bel kemiği ile kaburga kemiklerinin arasından çıkar. [1]

Ali Bulaç :

(Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar.

Ali Fikri Yavuz :

(O su, erkeklerde) bel kemiği ve (kadınlarda) göğüs kemikleri arasından çıkar.

Bayraktar Bayraklı :

O su, erkeğin belinden, kadının leğen kemiğinden çıkmaktadır.

Bekir Sadak :

(6-7) O, erkek ve kadinin beli ile gogusleri arasindan atilagelen bir sudan yaratilmistir.

Celal Yıldırım :

O, bel nahiyesi ile göğüsler nahiyesinden (oluşup) çıkar.

Diyanet İşleri :

Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.

Diyanet Vakfi :

(5-8) İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı. (O su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar. İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kadirdir.

Edip Yüksel :

Omurga ile kaburga kemikleri arasından çıkar.

Elmalılı Hamdi Yazır :

Ki sulb ile sîneler arasından çıkar

Elmalılı (sadeleştirilmiş) :

Ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkar.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) :

O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.

Fizilal-il Kuran :

Bel ile kaburga kemikleri arasından çıkan.

Gültekin Onan :

(Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar.

Hasan Basri Çantay :

Ki (erkeğin) arka kemiği ile (kadının) göğüs kemikleri arasından çıkıyor o.

Hayrat Neşriyat :

(Bu su) bel kemiği ile göğüs kemikleri arasın(daki uzuvlar)dan çıkar.

İbni Kesir :

Bel kemiği ile göğüslerin arasından çıkar.

Muhammed Esed :

(erkeğin) beli ile (kadının) leğen kemiği arasından çıkan.

Ömer Nasuhi Bilmen :

(6-7) Bir atılan sudan yaratılmıştır ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkıverir.

Ömer Öngüt :

O su erkeğin sulbü (belkemiği) ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.

Şaban Piriş :

O, bel ile göğüs kemikleri arasından çıkan.

Suat Yıldırım :

(6-7) O, bel ile göğüs nahiyesinden çıkan, atılan bir sudan yaratıldı.

Süleyman Ateş :

Bel ile kaburga kemikleri arasından çıkan (bir sudan).

Tefhim-ul Kuran :

(Bu su,) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlar)dan çıkar.

Ümit Şimşek :

Ki omurga ile göğüsler arasından çıkar.

Yaşar Nuri Öztürk :

Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su.

Arapça'da her kelime ya eril ya dişil olmak zorundadır ki bu da zaten Arapça'nın bir özelliğidir, Allah Kuran'ı indirirken belirlememiştir bunu. İlah kelimesi de eril bir kelimedir. Ondan türeyen El-İlah (Allah) da erildir. Fakat arapçada kalem felan gibi eril kelimeler de vardır. Apaçık ki bu kalemin erkek olduğu anlamına gelmez. Sadece kalem için eril zamir kullanılacağı anlamına gelir. Mesela almancada da var. Kelimelerin eril dişil olmaları artikellerinin ne olacağını belirliyor. Arapça'da zamirler eril dişil olduğu için mutlaka Allah için biri kullanılmak zorunda. Sadece Allah için eril zamir kullanılıyor diye Allah'a cinsiyet atfedemeyiz. Bakara 228'de o tür bir şeyler yazıyor da Kuran'ın geneliyle felan bakınca erkeğin kadından bir üstünlüğü olduğunu söyleyemeyiz. Ama yaratılış olarak da kadınla erkeğin eşit olduğunu kimse iddia edemez. Farklılıkları vardır. Birbirlerini tamamlarlar. Genel anlamda bir üstünlükten bahsedemeyiz. Kuran da genel anlamda eşitliği verdiğim ayetlerde de vurgular zaten. Ama kimi konularda erkekler kimi konularda da kadınlar daha iyidir. Bakara 228 genelden bahsetmez spesifik bir konudan bahseder. Bu konuda hem erkeklerin hem kadınların hakları olduğunu ama erkeklerin kadınlar üzerinde bir derecesi olduğunu söyler. Nisa 34'te de erkeklerin kadınları gözettikleri vurgulanır. Ama ayet genelden bahsetmez belli bir konu içindir bu. Yoksa Hucurat 13 Ali İmran 195 ve daha nice ayet genel anlamda üstünlüğün cinsiyette olmadığını bize anlatır.

Ve attığınız fotoğraflarda da ve googleda aratırsanız da bebek Tarık 7'de belirtilen bölgede bence. Ayetin 3 farklı yorumu var. Siz mealleri atınca aklıma geldi.

1. Çıkan şeyin meni olduğu bu durumda testislerin ilk oluştuğu yere atıf olduğu yorumu.

2. Çıkan şeyin bebek olduğu.

3. Ayetin cinsel birleşmeyi betimlediği. Bu şekilde de bir yorum var.

1 ve 2. özellikle 2. yorum bence en mantıklı olanı. Bakın ne güzel karşılaştırmalı meal kullanıyorsunuz. Anlamış olmanız gerekir olayı bence.

tarihinde intellectuealreal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arapça'da her kelime ya eril ya dişil olmak zorundadır ki bu da zaten Arapça'nın bir özelliğidir, Allah Kuran'ı indirirken belirlememiştir bunu. İlah kelimesi de eril bir kelimedir. Ondan türeyen El-İlah (Allah) da erildir. Fakat arapçada kalem felan gibi eril kelimeler de vardır. Apaçık ki bu kalemin erkek olduğu anlamına gelmez. Sadece kalem için eril zamir kullanılacağı anlamına gelir. Mesela almancada da var. Kelimelerin eril dişil olmaları artikellerinin ne olacağını belirliyor. Arapça'da zamirler eril dişil olduğu için mutlaka Allah için biri kullanılmak zorunda. Sadece Allah için eril zamir kullanılıyor diye Allah'a cinsiyet atfedemeyiz. Bakara 228'de o tür bir şeyler yazıyor da Kuran'ın geneliyle felan bakınca erkeğin kadından bir üstünlüğü olduğunu söyleyemeyiz. Ama yaratılış olarak da kadınla erkeğin eşit olduğunu kimse iddia edemez. Farklılıkları vardır. Birbirlerini tamamlarlar. Genel anlamda bir üstünlükten bahsedemeyiz. Kuran da genel anlamda eşitliği verdiğim ayetlerde de vurgular zaten. Ama kimi konularda erkekler kimi konularda da kadınlar daha iyidir. Bakara 228 genelden bahsetmez spesifik bir konudan bahseder. Bu konuda hem erkeklerin hem kadınların hakları olduğunu ama erkeklerin kadınlar üzerinde bir derecesi olduğunu söyler. Nisa 34'te de erkeklerin kadınları gözettikleri vurgulanır. Ama ayet genelden bahsetmez belli bir konu içindir bu. Yoksa Hucurat 13 Ali İmran 195 ve daha nice ayet genel anlamda üstünlüğün cinsiyette olmadığını bize anlatır.

Ve attığınız fotoğraflarda da ve googleda aratırsanız da bebek Tarık 7'de belirtilen bölgede bence. Ayetin 3 farklı yorumu var. Siz mealleri atınca aklıma geldi.

1. Çıkan şeyin meni olduğu bu durumda testislerin ilk oluştuğu yere atıf olduğu yorumu.

2. Çıkan şeyin bebek olduğu.

3. Ayetin cinsel birleşmeyi betimlediği. Bu şekilde de bir yorum var.

1 ve 2. özellikle 2. yorum bence en mantıklı olanı. Bakın ne güzel karşılaştırmalı meal kullanıyorsunuz. Anlamış olmanız gerekir olayı bence.

:D Bir paragraf dolusu kıvırmışsınız. Eril kullanıyor diye allaha cinsiyet atfedemeyiz ne demek? Bu, arapça dilinin yetersiz olduğunu, allahınızın eksik bir dil gönderdiğini veya konuştuğunu anlatır. Bir de, ne işse, sorumlu arapça olmuş. Uyduruk tanrınız kendini ifade etmekten aciz, sorumlusu arapça oluyor. Allahınız değil mi arapçayı en süper dinini göndermek için seçen ya da arapçayı cennet dili olarak beğenen?

Diyorsunuz ki: Arapça'da zamirler eril dişil olduğu için mutlaka Allah için biri kullanılmak zorunda.

Demek ki: arapça allaha değil, allah arapçaya uymak zorunda. Koskoca allah, benim cinsiyetim yoktur diyemiyor. Kendisini arapçaya uydurmak zorunda kalıyor. Farkında değilsiniz sanıyorum, ama o sözleri söylediğine inandığınız kişi sizin allahınız. Bu uyduruk kitabı sizin allahınızın yazdığına, yani kendisini erkek olarak tanımlayanın da kendi allahınız olduğuna inanıyorsunuz. Allahınız öyle bir dil indiriyor ki, kendisi için bir zamir bulunmuyor, zavallı gibi dilin kurallarına uymak zorunda kalıyor. Bu allahın mükemmel olduğunu söylüyorsunuz bir de. :D

Türkçe'de O kişi zamiri oldukça cinsiyetsizdir. Ama allahınız en mükemmel dil olarak arapçayı seçmiş, o da eksik.

Size uyduruk kitabınızı öğretelim:

Enam 101:

bedîu: örneği olmaksızın yoktan yaratan

es semâvâti: semâlar, gökler

ve el ard: ve arz, yeryüzü

ennâ: nasıl

yekûnu: olur

lehu: onun

veledun: çocuk

ve lem tekun: ve olmamıştır

lehu: onun

sâhıbetun: zevce, hanım, eş

ve halaka: ve yarattı

kulle şey'in: herşeyi

ve huve bikulli şey'in: ve O herşeyi

alîmun: en iyi bilendi

Gökleri ve yeryüzünü eşsiz örneksiz yoktan var eden odur. Eşi bulunmasına imkân yokken oğlu nasıl olabilir? Ve her şeyi o yaratmıştır ve o, her şeyi bilir.

Allahınızın cinsiyeti vardır. Sahıbetünün ne olduğu konusunda bir tartışma gerekmiyor; ama, allahınızın bir eşi olsaydı, çocuğu olabilirdi. Demek ki allahınızın bir cinsiyeti var. Bu da, kuranda sürekli erkeklere hitap etmesi ve kadınları düşük, yarım akıllı, eksik olarak betimlemesine bakılırsa, erkektir.

:D

Burayı boşuna açıklamaya çalışmayın. Allah dediğiniz varlık gerçekten olsaydı, eşim olmadığına göre nasıl çocuğum olabilir demek yerine, hiç değilse beni insan yaradılışında mı sanırsınız; benden bir başkası yoktur der geçerdi. Bu allahınız o kadar beyinsiz ki, kulları tarafından savunulmak zorunda kalıyor. Kulları o kadar beyinsiz ki, allahı savunmalarının, allahlarını küçülttüğünün; onu laf edebilmekten aciz, demeye çalıştıklarının hep açıklamaya muhtaç sözler olduğunu gösterdiğinin farkında değiller. Böyle bir güldürü işte.

Attığım resimde göğüs kafesinin yerini bulabiliyorsanız, ayetin sizin beğendiğiniz yorumunun tamamen zırvadan ibaret olduğunu da görebilirsiniz. Ayetin gerçek anlamı, suyun sırt ve göğüs kafesi arasından geldiğidir. Bu da hem türkçe hem de yabancı dillerdeki çevirilerde bu şekildedir. Bu da, sizin yorumunuz gibi, bilimsel olarak zırvadır.

Müslüler kuranı savunurken allahlarını, allahlarını savunurken kuranı yatırıp üzüyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

:D Bir paragraf dolusu kıvırmışsınız. Eril kullanıyor diye allaha cinsiyet atfedemeyiz ne demek? Bu, arapça dilinin yetersiz olduğunu, allahınızın eksik bir dil gönderdiğini veya konuştuğunu anlatır. Bir de, ne işse, sorumlu arapça olmuş. Uyduruk tanrınız kendini ifade etmekten aciz, sorumlusu arapça oluyor. Allahınız değil mi arapçayı en süper dinini göndermek için seçen ya da arapçayı cennet dili olarak beğenen?

Diyorsunuz ki: Arapça'da zamirler eril dişil olduğu için mutlaka Allah için biri kullanılmak zorunda.

Demek ki: arapça allaha değil, allah arapçaya uymak zorunda. Koskoca allah, benim cinsiyetim yoktur diyemiyor. Kendisini arapçaya uydurmak zorunda kalıyor. Farkında değilsiniz sanıyorum, ama o sözleri söylediğine inandığınız kişi sizin allahınız. Bu uyduruk kitabı sizin allahınızın yazdığına, yani kendisini erkek olarak tanımlayanın da kendi allahınız olduğuna inanıyorsunuz. Allahınız öyle bir dil indiriyor ki, kendisi için bir zamir bulunmuyor, zavallı gibi dilin kurallarına uymak zorunda kalıyor. Bu allahın mükemmel olduğunu söylüyorsunuz bir de. :D

Türkçe'de O kişi zamiri oldukça cinsiyetsizdir. Ama allahınız en mükemmel dil olarak arapçayı seçmiş, o da eksik.

Size uyduruk kitabınızı öğretelim:

Enam 101:

bedîu: örneği olmaksızın yoktan yaratan

es semâvâti: semâlar, gökler

ve el ard: ve arz, yeryüzü

ennâ: nasıl

yekûnu: olur

lehu: onun

veledun: çocuk

ve lem tekun: ve olmamıştır

lehu: onun

sâhıbetun: zevce, hanım, eş

ve halaka: ve yarattı

kulle şey'in: herşeyi

ve huve bikulli şey'in: ve O herşeyi

alîmun: en iyi bilendi

Gökleri ve yeryüzünü eşsiz örneksiz yoktan var eden odur. Eşi bulunmasına imkân yokken oğlu nasıl olabilir? Ve her şeyi o yaratmıştır ve o, her şeyi bilir.

Allahınızın cinsiyeti vardır. Sahıbetünün ne olduğu konusunda bir tartışma gerekmiyor; ama, allahınızın bir eşi olsaydı, çocuğu olabilirdi. Demek ki allahınızın bir cinsiyeti var. Bu da, kuranda sürekli erkeklere hitap etmesi ve kadınları düşük, yarım akıllı, eksik olarak betimlemesine bakılırsa, erkektir.

:D

Burayı boşuna açıklamaya çalışmayın. Allah dediğiniz varlık gerçekten olsaydı, eşim olmadığına göre nasıl çocuğum olabilir demek yerine, hiç değilse beni insan yaradılışında mı sanırsınız; benden bir başkası yoktur der geçerdi. Bu allahınız o kadar beyinsiz ki, kulları tarafından savunulmak zorunda kalıyor. Kulları o kadar beyinsiz ki, allahı savunmalarının, allahlarını küçülttüğünün; onu laf edebilmekten aciz, demeye çalıştıklarının hep açıklamaya muhtaç sözler olduğunu gösterdiğinin farkında değiller. Böyle bir güldürü işte.

Attığım resimde göğüs kafesinin yerini bulabiliyorsanız, ayetin sizin beğendiğiniz yorumunun tamamen zırvadan ibaret olduğunu da görebilirsiniz. Ayetin gerçek anlamı, suyun sırt ve göğüs kafesi arasından geldiğidir. Bu da hem türkçe hem de yabancı dillerdeki çevirilerde bu şekildedir. Bu da, sizin yorumunuz gibi, bilimsel olarak zırvadır.

Müslüler kuranı savunurken allahlarını, allahlarını savunurken kuranı yatırıp üzüyorlar.

He tamam savunmim o zaman siz devam 18. yüzyıldan kalan ideolojinizi savunmaya. Ben savunmiyim şimdi Allah'ı savunmak gibi olur dimi mantıksız zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gönderdiğiniz resimlere bakıp kahkaha attım. Siz beni güldürdünüz Allah da sizi dünyada güldürsün. Ve hidayet versin de aklınızı kullanmamanızı affetsin. Ne diyeyim.

Çok seviyesiz ve 380 derecelik çarpıtma içeren eleştiriler. Sadece gülünüp geçilecek şeyler. Bu kadar seviyesizlik olur mu? Ben ateizme saygı duyarım. Sonuna kadar. Ama kimse kusura bakmasın bu seviyedeki ateizme saygı falan duymam. Kimse benden bu seviyedeki ateizme saygı duymamamı beklemesin. Seviyeli ateistlere saygı duyarım ama böyle seviyesiz ateistlere duymam. Hiç kusura bakmayın. Aslında ciddiye bile almadım ama biraz can sıkıntısı ve boş zamandan ötürü cevap yazayım dedim. Hobi gibi düşünün. Şahsen ben ateist olsaydım böyle fotoğraflar paylaşan, ayetleri çılgınlar gibi çarpıtıp bu şekilde dinsiz olan, Kur'an'ın Tanrı kelamı olmadığını bu şekilde temellendiren böyle seviyesiz tipler gördüğümde ateistliğimden utanırdım kendime başka ideoloji bulurdum bu ne? Ateist olsam da bu kadar seviyesizlikten ciddi anlamda rahatsız olurdum? Siz olmuyor musunuz ateist arkadaşlar?

Ne güzel Allahının ayetlerinin saçma olduğunu görüp gülmek güzel olsa gerek. hakareten bahsetmişin Ben uydurmadım allahının aytlerini paylaşmak ne zamandan beri hakaret. yok ben ateisleri severim bu adam hakaret etti vs yav siz istesenizde dinisizi sevmesiniz allahınız buna karşı. hatta öldürün diyor onlarla dost olmayın diyor. neyse bu ayetleri 360 derecemi döndürmüşüm öylemi sen kuranı ya okumadın yada işine geldiyi gibi yazmışın. bunun kuranla alkası yok allah demiyormu ben ap açık ayetler gönderdim anlıyasınız diye. şimdi allahmı yalan konuşuyor yoksa senmi birde allah kendini savunamıyormu sen bukar yazı yazmışın ama hiç kayde deyer bir şey yok. bunu burya yazmak istemezdim bu rasimleri astıktan sonra özelden baa yazdın sen bunlar içinmi kuranı terketin gibisinden birşeyler yazdın bende araksından bu resmi gönderdim yaşımı sordun bu resimdeki ayte cevap vermedin ama burda o kadar yazmışın sanki allahın hatalrını düzeltiyorsun aciz alhanın.

7243incis9805166.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...
  • Jen unpinned this Başlık
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...