Jump to content

lamarc mı darwin mi


Recommended Posts

ekinci:Lamark canlılar ihtiyaçları doğrultusunda bedenlerini geliştirir der.

Darwin ise tesadüfi değişikliklerden yararlanarak ayakta kalmayı esas tutar.

Yani bir yanda istek ve ihtiyaca göre bedensel dönüşümler, diğer yanda tesadüfi değişikliklerin kullanılması vardır.

Yani zürafanın uzamasının nedeni yüksek dallara ulaşmak için değildir. Tesadüfi bir mütasyon ile boynu ve bacakları uzamıştır. Bu uzama ona ağaçların dallarına kolayca yetişme avantajı sağladığı için yaşamını sürdürmüştür. Ayrıca uzun boyun gerek su içmede, gerekse koşmada başarısızlık da sağlamıştır. Bu nedenlerle yavru zürafalar daha fazla yem olmuşlardır, ama bu dezavantaj nesillerinin yok olmasına da neden olmamıştır.

Ben bir dönemler Lamark'ın görüşlerini daha doğru buluyor idim. Ama bunun doğruluğu ispatlanamamıştır.

Yani canlı yetersizliğini fark ediyor olacak. bu yetersizliğine ilişkin bir vücut formu tasarlayacak ve bu tasarımını genetiğine yansıtacak, ve yeni tasarıma uygun, yeni bir nesil ortaya çıkaracak.

Bu türden bir evrim ispatlanamamıştır. Yani boynuzsuz geyikler kurtlara yem olmamak için boynuz tasarlayıp, boynuz üretmemiştir. Veya yerdeki otlar yetmediği için ağaç yapraklarına ulaşayım diye uzun boyun tasarlanmamıştır.Tesadüfi bir mütasyon ile boynuz veya uzun boyunu avantaj haline getirip koruyarak yaşamda kalmayı başarabilmiştir.

evet bu farka bugünün evrimci çevresi nasıl bakıyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 85
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Daha önce de dediğim gibi, evrimin bir yolu yordamı hedefi yoktur. Mutasyon ve Eşeyli Üreme sonucu oluşan Crossing-Over'lar sonucu "tesadüfi" olarak adlandırılabilecek bir yol izler. Bu da Darwin'in büyük hedefe daha çok yaklaştığını gösterir. Yani zürafaların boyunlarının uzaması tesadüfidir, "hayatta kalmalarını sağlayan" bir mutasyonsa onların "şans"ı olarak görülebilir. Ha, belki boyunları uzamasa da hayatta kalacaklardı fakat bu tip bir mutasyon işlerine yaramış olacak ki Dünya üzerinde uzun boyunlu zürafalar dolaşıyor. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim süreçleri incelendiğinde, darwin'in yaklaşımının daha doğru olduğu ortaya çıkıyor. Her yeni bulgu darwin'i destekliyor.

Lamark'ın tezinin ispatlanabilir olması için. Özel gayretlerle bedende yapılan değişikliklerin genetiğe geçebildiği ispatlanması gerekir. Ancak bu ispatlanamamıştır. Yani nesiller boyu doğan farelerin kuyruğu kesilmiş ama yine de bu değişiklik genetiğe geçmemiştir. Nesiller boyu muslüman ve yahudiler sünnet yaparak penisin ucundaki deri parçası kesilmiş ama yine de bu değişiklik genetiğe geçmemiştir. Genetik yapılar, ortaya çıkardığı vücüttan bağımsız olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Genetik yapılar adeta bedenleri bir geçiş köprüsü olarak kullanıyorlar. Bu yapılardan bedenler oluşuyor ama oluşan beden bu yapıları birebir kopyalayarak çoğaltıyor. Bu çoğalmada sorun olduğunda bu sorunun kendisi de çoğalmaya başlıyor. Bu sorun beden oluştururken bedene bir avantaj sağlıyor ise devam ederek yeni bir tür veya yeni bir canlı ortaya çıkmış oluyor. Ancak bir dezavantaj ise yeni nesiller yaşamda kalamayarak elenip yok oluyor.

Ancak insan bilinci evrimin genetik mekanizmasını ortaya çıkardığı için. Genetik anomalileri önmeyebilecek yöntemler ile. Daha avantajlı isteğe göre yeni canlılar üretebilecek düzeye geldik. Küp şeklinde karpuz, çekirdeksiz karpuz, daha uzun süre dayanıklı meyve ve sebzeler, daha etli koyunlar, daha sütlü inekler ve daha yünlü keçiler üretebiliyoruz. Genetik hastalıklarımızı hastalık ortaya çıkmadan önce önleyebiliyoruz. vs vs.

Yani evrim süreci Lamark'ı haklı çıkarmadı ama insan bilinci lamarkın yaklaşımını hayata geçirdi.

Darwin'in evrim süreci tesadüfi mütasyonlara bağlı olduğu için, illa ileri doğru olacak diye bir zorunluluk da yok. İleri olan değişiklikler yaşamda daha kolay kalarak sanki evrimin yönünü ileriye doğru olduğunu gösterir ama tam tersi de olabiliyor. Antalyadaki el ve ayakları ile yürüyenleri dikkate aldığımızda evrimin yönü geçmişe, ilkele ve geriye doğru da olabileceği görülüyor. Lamark'ın tezi doğru olsa idi geriye doğru evrimin görülmemesi gerekirdi.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Darwin'in evrim süreci tesadüfi mütasyonlara bağlı olduğu için, illa ileri doğru olacak diye bir zorunluluk da yok. İleri olan değişiklikler yaşamda daha kolay kalarak sanki evrimin yönünü ileriye doğru olduğunu gösterir ama tam tersi de olabiliyor. Antalyadaki el ve ayakları ile yürüyenleri dikkate aldığımızda evrimin yönü geçmişe, ilkele ve geriye doğru da olabileceği görülüyor. Lamark'ın tezi doğru olsa idi geriye doğru evrimin görülmemesi gerekirdi.

Sevgiler.

Yani bir insan, eğer sürekli geriye doğru evrilirse bilmem kaç nesil sonra basit bir tek hücreliye dönüşebilir mi diyorsunuz?

Ayrıca Antalyadaki olayın evrim ile alakalı olduğunuda nereden çıkardınız? Belki sıradan, kalıtsal olmayan zararlı bir mutasyonun sonucudur? Belkide o kişilerin çocukları gayet sağlıklı olacak?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Ateşbey

sorduğun soruların cevabı tam da alıntı yaptığın kısımda saklı.

Bir canlı sürekli olarak geriye doğru evrim yapamaz. Çünkü geri formlar dezavantajlı formlardır, bunlar zaten elenmişlerdir. Ayrıca genetik gelişme mevcutların üzerine ilavelerle veya mevcutların yapı bozukluğu ile olur. Yüksek yapılı hale gelmiş canlıların genlerinde durup dururken eksilme olmaz ki tek hücreliye kadar gitsin. Genlerdeki ilaveler ve yapı bozuklukları yaşam ile bağdaşır ise türleşmelere neden olur.

Şöyle düşün Antalyadaki insanlarla kim evlenir? Kim onlarla neslini sürdürmeye çalışır? Kendi aralarında evlendiklerinde anadan ve babadan da 4 ayaklı genler geleceği için kendi gibilerini ortaya çıkarma ihtimali oldukça yüksek olacaktır. Ve bunlar ayrı bir tür oluşturacaktır. Eğer diğer insanların yardımı olmaz ise bunların kendi başlarına doğada yaşamaları da mümkün değil. Çünkü yalnız 4 ayaklı değil zeka gerilikleri de söz konusu.

Ama bunların taşıdığı genler içinde normal genler de mevcuttur. Ve normal insanlarla evlendiklerinde normal insanların genleri baskın çıkacağı için normal çocuklar da olabilir.

Zaten bizden iki profesör bunun genetik bir geri form olduğunu gösterdiler ve bu gelişme dünya literatürüne onların adı ile geçti.

Sevgili ateşbey sende gözlediğim olumlu bir yanını ifade etmek istiyorum.

Sen bu siteye gelen şabloncu, kopyacı, kendi aklını kullanma becerisini gösteremeyen dindarlardan değilsin. Aklını kullanıyor ve inandıklarını akıl zemininde savunuyorsun. Ancak bilgi olmadan fikir yürütülmüyor ve akıl çalıştırılamıyor. Böyle olunca inançlar bilgi yetersizliğinin yerini dolduruyor. Genel olarak bilgilendikçe inançlar azalacaktır. Bilgi, inançtan daha doyurucudur. Bilgili insan daha kendine güvenli daha mutlu olur. İnanç'ın ortaya çıkardığı mutluluk yapaydır. İnanç yaşamdan kopuk olduğu için gerçekçi bir yol da göstermez insana.

Bilgilenme sürecini hızlandı. Akıl ve mantığına ters gelen her konuyu araştır.

Göreceksin her şey daha iyi olacak.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Stalin,Mendel'in genetik kanunlarini reddeden Lamarcki gorusu baz alan Lysenko'nun tarimda ustun ve gelismis sebze ve bitkiler uretebilecegine guvenerek kendisini genetik Enstitusunun basina gecirdi ama sonuc husran oldu.

Yine Stalin'in Antalya dakine benzer bazi altformalar ortaya cikararak,savaslar,maden ve tren yolu yapiminda kullanmak uzerine calismalar yaptirdigi bilinmektedir.

Geri mutasyonlar olasidir ve evrimin delilidir,geri mutasyonlar ile onceki halimizi goruruz,ve nedense hep maymunumsu birseyler goruruz.geri mutasyon eklenmis olan veya kazanilmis olan'in kaybidir basitce.

Ben labarutar ortaminda kontrollu olarak geri mutasyonlar ile evrime onemli olcude isik tutulabilecegini dusunuyorum.

Lamarck-Darwin kiyaslamasi ici artik cok gectir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Stalin,Mendel'in genetik kanunlarini reddeden Lamarcki gorusu baz alan Lysenko'nun tarimda ustun ve gelismis sebze ve bitkiler uretebilecegine guvenerek kendisini genetik Enstitusunun basina gecirdi ama sonuc husran oldu.

Yine Stalin'in Antalya dakine benzer bazi altformalar ortaya cikararak,savaslar,maden ve tren yolu yapiminda kullanmak uzerine calismalar yaptirdigi bilinmektedir.

Stalin kadar başına taş düşsün diyeceğim ama dilim varmıyor.

Stalini bu konuya dahil etmenin ne alemi var.

Lysenko hüsrana uğradı da. Tarımda üstün sebze ve meyve üretilmesi gerçekleşmedi mi?

insanın içine düşmanlık tohumları düşmeye görsün. Yerli yersiz her yerde filizleniyor.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Darwin'in de kaderi onunkinden pek farklı olmayacak!

Yerini AteshBey'in yaşamın de novo kuramı, yani yoktan var olmak kuramı alacak..

Her canlı kendiliğinden sıfırdan başlayacak.. Bir başka canlıdan çıkmayacak.

Aldı bile..

En azından bu forumda..

AteshBey.. Ayrıntıları ne zaman yazacaksınız?

Size bu soruyu sormuştum..

Tekrar soruyorum..

Bekliyoruz..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen bir yılanın nasıl aşama aşama yol katederek bir kediye dönüştüğünü açıkladığın zaman. ;)

Senin için cevabı zor olsa da.....

Evrimsel biyologlar için cevabı oldukça kolay.

Ama yılan direkt veya indirekt olarak kediye dönüşmez.

Çok daha geriye gitmek gerekiyor.

Farklılaşmanın ortak bir atadan başlaması gerekiyor.

Yoksa yılandan kedi çıkmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Haydaaaa...

Siz demiyor muydunuz memelilerin atası sürüngenlerdir diye? Bu da nereden çıktı şimdi? Ben yılan ile kediyi örnek diye verdim... İlle de onları açıklayın diye söylemedim. Herhangi bir sürüngeni herhangi bir memeliye çevirin....

Mesela hem memeli olup hemde soğukkanlı bir canlı biliyor musun?

Ya da hem memeli olup hemde kalbi 3 odacıklı olan bir memeli?

Yahut da hem memeli olup hem de sürüngen sinir sistemine sahip olan?

Son olaraka sadece memeli olupta diğer tüm özellikleri sürüngen ile aynı olan bir canlı?

tarihinde AteshBey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Haydaaaa...

Siz demiyor muydunuz memelilerin atası sürüngenlerdir diye? Bu da nereden çıktı şimdi? Ben yılan ile kediyi örnek diye verdim... İlle de onları açıklayın diye söylemedim. Herhangi bir sürüngeni herhangi bir memeliye çevirin....

Mesela hem memeli olup hemde soğukkanlı bir canlı biliyor musun?

Ya da hem memeli olup hemde kalbi 3 odacıklı olan bir memeli?

Yahut da hem memeli olup hem de sürüngen sinir sistemine sahip olan?

Son olaraka sadece memeli olupta diğer tüm özellikleri sürüngen ile aynı olan bir canlı?

Sen yanlış anlıyorsun..

Memeliler elbette sürüngenlerin evrilmesinden çıkmışlardır ama, yılandan çıkmamışlardır.

Yılandan daha önceki bir atadan çıkmışlardır.

Ya da yılan dışı bir atadan çıkmışlardır..

Onu yılan simgelesin..

Ve yılandan başlayalım istersen..

O kadar zor da değil aslında..

Yılan döllenmiş yumurtadan çıkar.. Ve bu yumurtaki embryo vücut dışında gelişir.

Hava koşulları ve yumurta ile beslenen diğer canlılar yumurtanın yok olmasına neden olurlar.

Her ne kadar bu etkili bir yöntem ise de daha iyisi olabilir. Onun için daha farklısı olabilir diyebiliriz.

Yılandan yeni bir hayvan türü çıkmış ve döllenmiş yumurta özel bir kesede gelişmeye başlamıştır.

Daha sonra bu keseden rahim ortaya çıkmıştır.

Döllenmiş yumurtanın rahimde gelişmesi canlının türünü sürdürebilmesi için oldukça yararlı bir yöntemdir.

Bu nedenden dolayı memeliler daha başarılı hayvan türüdürler.

Her ara kademeyi kesin olarak bilmek mümkün değildir.

Ama sürüngenlerden zamanla memelilerin çıktığı kesin olarak ortaya konmuştur.

Tabii sen şimdi ben ara basamakları da bilmek istiyorum diyeceksin..

Ve sana birisi ara basamaklardan bazılarını açıklasa bile tatmin olmayacak ben daha fazla ara basamak istiyorum, diyeceksin.

Ağzın torba değil ki dikelim AteshBey..

Sana kolay gele..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...