Jump to content

Yobaz-Liboş Ortaklığı


Recommended Posts

Prof.Dr. Celal Şengör Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisindeki yazısına bu başlığı vermiş: Günümüz dünyasındaki en büyük tehlike: Yobaz-Liboş Ortaklığı.

Yazısında yazar Sam Harris'in yeni kitabına atıfta bulunuyor. Özetle şöyle yazmış Şengör:

Sam Harris’in bir önceki kitabı «The End of Faith» (İmanın Sonu), modern dünyada din inancına artık yer olmaması gerektiğini anlatan pek enfes bir din eleştirisiydi ve New York Times gazetesinin en çok satanlar listesine gelip yerleşti.

Yeni kitabı ise “The Moral Landscape” (Ahlaki Peyzaj.

Harris, bu kitabında çok yaygın ve yanlış bir inancı ele alıyor. İnsan değerlerini bilimin tayin edemeyeceği ve dolayısıyla dinlere gerek olduğu' inancı.

Bu yanlışın günümüzde iki temel kaynaktan beslendiğini belgeleyen Harris'e göre; bu kaynaklardan biri tüm dünyada çok faal olan yobaz teşkilâtları, diğeri ise postmodernizmin zırvalarına kendini kaptırmış sözde solcu liberaller. Şengör diyor ki:

"Bizim memlekette onlar için pek hoş bir lâkap üretildi; ben de diğer aklı başında liberallerle karıştırılmamaları için burada onu kullanacağım: Liboşlar."

Harris'e göre dinleri ayakta tutan bu yanlış inançtır.

Genelde İbrahimi 3 dinin yobazlarının ortak tavrı: Kutsal kitapların sözlerini kelimesi kelimesine almak, çeşitliliğe karşı hoşgörüsüzlük, bilime karşı duyulan güvensizlik, insanların ve hayvanların acılarının gerçek nedenlerine karşı kayıtsızlıktır.

Liboşlar ise ahlaki sorunlar karşısında verilebilecek hiçbir nesnel cevabın olmadığını sanıyor. Çokkültürlülük, ahlaki görecelilik, politik olarak «doğru şeylere» inanmak (political correctness), hatta hoşgörüsüzlüğe bile hoşgörü göstermek… Bunlar da liboş solda gerçeklerle değerleri ayıran şeyler Harris’e göre.

Yobaz-liboş ortaklığı, son on yılda mesela ABD’de kök hücre araştırmalarının yasaklanmasına, kürtaj konusundaki kararsızlıklara neden olmuştur ve bazı eyaletlerde dine karşı söz söylemeyi suç haline getirecek yasaların (anti-blasphemy laws) çıkması için çalışmaktadır.

Harris, insanlığın bu tür zırvalıklara boyun eğmekten artık uyanarak bilimsel olarak ölçülmeleri mümkün olan özelliklere yani insan bireyinin sağlığına ve kendini iyi hissetmesine dayalı aklı başında bilimsel bir değerler sistemini geliştirmesi zamanının geldiğini söylüyor.

Ülkemizde ise bu liboş-yobaz ortaklığı akıl ve bilim temelli eğitim sistemimizin çatır çatır çökertilmesine ve toplumun giderek daha çok dindarlaşmasına zemin sağlıyor.

Şengör hocaya ilaveten bu ortaklığın laikliği ve çağdaş uygarlığı savunan aydınları statükocu, "laiklik dinsizliktir" diye bayrak açmış yobazları ise aydın olarak sunduğunu belirtelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Celal Sengör hoca yazdimi sorun olmamakta fakat Cigi liboslarin ipliklerini pazara cikartinca kiyamet kopartilirdi...Kimi yazi, kimi konusarak, kimi müzikle, kimi görsel calismalarla düsüncelerini ifade ederler...

Liboslar "Düsüncenin ifade özgürlügü" söyleminin arkasina saklanip laikligi, esit özgürlük ve haklari gercek hukuku savunmayan dincilere yalakalik yapan sahtekarlardir.

Bu basliga "dinlerden özgür dindar liberallerin sesi" videosu cuk oturmadi mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Liberallere ben de kızıyorum. Liberalizme, neoliberalizme ben de karşıyım.

Ancak her akımı, her fikri, kendi savunucuları bağlamında ele alıp değerlendirmek gerek.

Örneğin kapitalistlerin sosyalist ve komünistlere karşı çıkışları kendi açılarından bir haklılık içerir.

Neo liberallerin, halk adına, toplum adına 'devletin' kapitalistleri denetlemelerinden, kısıtlamalarından, vergilerinden vs rahatsız olmaları kendi açılarından haklılık içerir.

Şirketlerin Çok Uluslu olmalarının karşısındaki engellerden, ulusal korumacılıklardan rahatsızdırlar,

Merkezi kapitalist ülkelerin Ordularının Çok Uluslu Şirketlerin çıkarlarını korumalarındaki rollerini benimserler. Ancak sömürge durumundaki ulus devletlerin kendi ulusal çıkarlarını korumak için çok uluslu şirketlere getirdikleri kısıtlamalardan rahatsızdırlar. Bu bağlamda Celal Şengör'ün Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kendi ulusal çıkarları adına liberallerden rahatsız olması da bir oranda haklı görülebilir.

Ancak; Türkiye Cumhuriyetinin de emperyalist emellerinin olabileceği, Celal Şengör'ün sosyalizme, komünizme karşı bir insan olduğu, vb. göz önüne alındığında, Liberallerden farkıl bir şey söylemediği, liberallere karşı çıkışının sözde bir çıkış olduğu söylenebilir. Bunların maksatları bir, rivayetleri muhteliftir. Bu tür karşı çıkışların altında yatan neden, mevcut sisteme karşı değildir. "sen yeme ben yiyeyim." Veya "sen çok yedin! Dur biraz da ben yiyeyim" Şeklindeki kapitalistler arasındaki karşıtlığın dışa vurumudur.

Al birini, vur ötekine.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu yazıda ele alınacak 2 konu var.

Birincisi dinler olmadan insanların normal bir yaşam sürdürüp sürdüremeyecekleridir.

Dinlerin yalan olduğunu düşünenlerin, buna rağmen bilimin, bilimsel uygullamaların yetersiz kalacağı düşüncesiyle dinleri yaşatmaya çalışmak istemeleri doğru mudur?

İkincisi liboşların çeşitli sebeplerle yobazları desteklemesi, dincilerle ittifak içinde olmasıdır.

Bu noktada liboş-liberal ayrımı önemli. Gerçek liberaller kastedilmiyor.

Liberal geçinen ama aslında öyle olmayan, ya eski dönek solculardan oluşan ya da çıkarları, işbirlikçiliği gereği böyle siyaset edinmiş güruhtan söz ediliyor ki Celal Şengör de bu farkı özellikle vurgulamış.

Örneğin, bu liboşlar çıkıp devrimleri yererken, gerici-yobaz, hilafetçi, cumhuriyet, demokrasi ve laiklik düşmanı Said Nursi'yi övebiliyor.

Üstelik geneli ateist olmasına rağmen.

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Politika, akilciligin oyle mene bir seyidir ki; hic akla gelmeyecek cikar ortakliklarini bir araya getirir.

Eger politika da, konu ne olursa olsun, cikar ortak ise; birbiriyle uyusmaz denilen her akilcilik uyusabilir.

Sonucta dini temel olarak, milli bir temelin uzerine gidilmesi, yerine gore, bir kendine demokrat diyen ile,dindari birlestirebilir.

Oyuzden politik akilciligin tek istedigi, ortak cikardir. Bu cikari saglarken, kendi akilciligina ters dusup dusmedigini bile sorgulamaz.

Ayni, toplumumuzda, kendine ateist diyen ve oyle ya da boyle dini destekleyenler gibi.

Oyuzden F.Gulen cemaati, bosuna "bizim cemaat kapimizateiste de acik" demiyor, cunku biliyorki, emperyalist zihniyeti savunan ateistler, dolayisiyle kendi cemaatini de savunur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Dinderlere var gücüyle saldırdığını sanan,dini rantyolunda kullanan ınsafsiz mollayı hemide Allahla konuşarak bütün eserlerini yazdığını iddie eden hayatında bir kürek toprah bir yere atmayan beleşten geçinen dinder birini savunmah gerçekci olmahdan çok uzahdır.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Emperyal ile din arasında ticari bir ilişki var. Çünkü reklam; estetiktir. Reklam günah ve sevaptır. Din ahlaklıyken de ahlaksızken de nakittir.

Bu sebeple varlığının devamının istenmesi reklamı izleyenlerin varlığına bağlıdır.

Eğer dinde; eşitliksizlik, nakit ve ego yoksa o zaman hiç bir liboş bu ortaklığı yapmayacaktır. Varlıklarının da devamını istemiyeceklerdir. Diye düşünüyorum.

Dinlerin yalan olduğunu düşünenlerin, buna rağmen bilimin, bilimsel uygullamaların yetersiz kalacağı düşüncesiyle dinleri yaşatmaya çalışmak istemeleri doğru mudur?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...