Jump to content

NEDEN HÜMANİST DEĞİLİM !


Recommended Posts

Birde bitkisel hayata girme konusu var. Bilhassa ekonomi ve yer isgali acisindan, doktorlar bitkisel hayata girmis bir kisinin yasam ile her turlu teknik baglantilarini kesmeye karar verebiliyorlar ve hastanin "next of kin" yani, hastadan sorumlu (bu kisiyi hasta zaten hastahaneye bildiriyor) olana soruyorlar ve onun imzasi ile kisinin yasam ile bagini kesiyorlar.

Zannedersem, bu otenazi olmuyor. Bir de bu "sapitu'dan umut kesilmez" anlayisinaters dusuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 275
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Birde bitkisel hayata girme konusu var. Bilhassa ekonomi ve yer isgali acisindan, doktorlar bitkisel hayata girmis bir kisinin yasam ile her turlu teknik baglantilarini kesmeye karar verebiliyorlar ve hastanin "next of kin" yani, hastadan sorumlu (bu kisiyi hasta zaten hastahaneye bildiriyor) olana soruyorlar ve onun imzasi ile kisinin yasam ile bagini kesiyorlar.

Zannedersem, bu otenazi olmuyor. Bir de bu "sapitu'dan umut kesilmez" anlayisinaters dusuyor.

Bu ötenazi değil.

Ötenazide yalnız hasta karar veriyor.

Burada hastanın dışındakiler karar veriyor. Çünkü hastanın karar verme yetisi yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birincisi, kutsallik nedir?

Ikincisi, neden kutsal olsun?

Kutsallığın ne olduğunu hepimiz aşağı yukarı biliyoruz zaten. Tamam, dini ya da Tanrısal bir değerdir ama her zaman öyle kullanılmaz.

"Yaşam hakkı kutsaldır. Annelik kutsaldır." gibi cümleleri çok duyarız ki bunları söyleyenler dindar bile değildir her zaman.

Ben de aynı şeyi söylüyorum. Hiçbir şeyi ama istisnasız hiçbir şey kutsal değildir. Hiçbir değer, düşünce, varlık vs vs.. kutsal değildir.

Yaşam ve yaşam hakkı da, ölüm de.

Her şey doğanın bir parçasıdır, bizim yüklediğimiz anlamlar bu akışı zerre kadar ilgilendirmez, bağlamaz.

----------------

İlginçtir, hayvan dostlarını gözünü kırpmadan uyutan ve bunu son derece doğal karşılayan insan, sözkonusu kendi türü olduğunda birden hümanist oluveriyor.

Ne feci bir çelişki..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ötenazi değil.

Ötenazide yalnız hasta karar veriyor.

Burada hastanın dışındakiler karar veriyor. Çünkü hastanın karar verme yetisi yok.

Ben de, otenazi demedim, zaten. Yalniz burada baskasi adina karar vermek var ve tip, sanki bilimin sonuna gelinmis, tum careler tukenmis gibi davraniyor. Bir cesit, hakimin mahkum hakkinda kalem kirmasi gibi.

Peki bir suc duyurusu yada sikayet durumunda ne olacak?

Olay mahkemeye tasinirsa, ne olacak?

Link to post
Sitelerde Paylaş

IFeelGood;

kutsal

sf. 1. din b. Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes. 2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut: “Aşkın kutsal tarafına inanmamı sarhoşluk belirtisi diye yorumladım.” -H. E. Adıvar. 3. Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen: “Demokraside, insanın en doğal, en kutsal hakları bir pazarlık konusu olur.” -N. Cumalı. 4. fel. Tanrı'ya adanmış olan, tanrısal olan.

Güncel Türkçe Sözlük

--------------------------------------------------------------------------------

kutsal İng. saint, holy

1-Tanrı'ya adanmış olan. 2-Tanrısal olan, bütün var olanların, yeryüzüne ilişkin olanın üstünde yükselen, ondan bütünüyle başka olan. 3-Ahlaksal yetkinliğe ulaşan, bu yolla Tanrı'ya yakınlaşan kişilerin niteliği (azizler, evliyalar, ermişler).

BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü 1975

--------------------------------------------------------------------------------

kutsal İng. sacred

Bir toplumda ya da bir toplumsal kümede dince yüceltilen ve "dünya işleri"nden ayrı nitelikte olduğuna, ayrı bir düzen içinde yer aldığına inanılan (şeyler).

BSTS / Toplumbilim Terimleri 1975

--------------------------------------------------------------------------------

Kutsal Köken: T.

Cinsiyet: Kız

1. Güçlü bir dinsel saygı uyandıran veya uyandırması gereken kimse.2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen. 3. Uğur getirdiğine inanılan.

Kişi Adları Sözlüğü -TDK-

--------------------------------------------------------------------------------

Goruldugu gibi kutsal kavram olarak, din, tanri, tapinma, yucelik v.s. algisi tasiyor.

Ben sana "karsi" bir gorus belirtmedim, sadece kutsalligin mantiksizligini ve kisinin yasamini elinden alma acisindan bir duygu somurusu oldugunu aciklamaya calistim.

Ayrica olumun kutsalligi ile nasil bir kuruyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Drekinci.. Ben senin ötenazi istememe gerekçelerini teker teker yanıtlamak istiyorum.

Birinci nedenim. Tam da ateist olduğum için karşıyım. Çünkü evrende anlam diye bir şey varsa, Yaşamın ta kendisidir. Ölüm bütün değerlerin, anlamın yok oluşudur. Ve en izdıraplı yaşam bile ölümden değerlidir.

Bir ateist böyle düşünemez. Dinsiz veya din eğilim az bir insan böyle düşünemez.

Sen yaşama kendi dışında bir anlam veriyorsun. Yaşamı kutsuyorsun. Yaşamı her hasta senin gibi yorumlamıyor. Sen kendi görüşünü hastaya empoze ediyorsun.

Bu öznel bi görüş.. Bilimsel değil...

İkincisi, acı ve izdirap dediğin şey göreceli bir duygudur. İnsan iyi motive edilirse en korkunç acıların bile üstesinden gelir.

Acı ve ızdırabın göreli olması yine öznel bir nitelendirme. Birisi benim acılarım ve ızdırabım yaşamam için engel diyorsa sen kim oluyorsun da ona yaşamı empoze etmeye çalışıyorsun.

Her acının ve ağrının tedavisi yok. En son yapılan araştırmada ABD'de kanserden ölen hastların yarısının ağrılarının dindirilmediği ortaya kondu.

Her acı ve ızdırabı ilaçla veya ameliyatla durduramaz ve önleyemezsin.

Üçüncüsü ölümün geri dönüşü yoktur. Her an her hasta için bir kurtuluş, bir şifa imkanı ortaya çıkabilir.

Bu da bilimsel olmayan ve hastları uyutma yönteminden başka birşey değil.

Korkunç ağrıları olan ve ölmek isteyen bir hastayı bu yalanlarla avutmak sahetkarlık ve hatta ahlaksızlıktır.

Hastaya doğrusunu söylemek zorundasın. Hastadan gerçekleri saklamak Türk doktorlarının sıklıkla baş vurduğu bir ahlaksızlıktır.

Dördüncüsü, artık günümüzde en korkunç ağrıların bile üstesinden gelinebiliyor. Ağrı taşıyan sinirler kesilebilir, ilaçlarla bloke edilebilir.

Bunun her zaman mümkün olmadığına yukarda değindim. Kaldı ki hastaların çoğu ağrıları dindirilmediği için ölmek istiyorlar.

Ayrıca bazı hastalar bakıcılarına yük olmamak için ölmeyi yeğliyorlar. Hastaların bu arzusunu kabul etmemek bize düşmez. Biz kimiz ki..

Beşincisi, ölümü isteyen hasta, bedenen hasta olduğu gibi ruhen de hasta sayılır, Pek çok ağır depresyonlarda ölüm arzu edilir.

Bu daha da önemli bir ötenazi nedeni. Hasta hem umutsuz ve çaresiz, hem ızdırap çekiyor hem de depresyonda..

Yalnız depresyonda ise haklısın. Ama burada depresyondan başka ötenazi nedenleri de var.

Diğerlerine de değineceğim...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sonuncusu, bir doktor olarak ölüm değil, şifa dağıtmak ve şifa bulmak ile görevliyiz. Ölümü "makul", "insancıl" vs göstermek, bu "makul ve insancıl" nedenlerle ölmek isteyen birine "yardım" etmek isteyeni de hasta kabul etmek gerekir. Hatta suç olarak kabul etmek gerek. Sen kim oluyorsun da birilerinin ölmesine yardımcı oluyorsun? Öldürerek yardımcı mı olunurmuş? Müslüman ateist esprisi gibi.

Bu da bir avam yorumu. Bilimsel bir yorum değil. Dindar bir doktorun yorumu.

Biz şifanın söz konusu olmadığı durumlardan bahsesiyoruz. Senin gibi hastaya sahte umutlar aşılamak istemiyoruz.

Bunun bir yalancılık olduğun biliyorsun ama yapıyorsun. Türk doktorlarının sıklıkla başvurduğu bir ahlaksızlıktır bu.

ABD'de ve batı ülkelerinin çoğunda hastanın doğruyu bilmesi sağlanır.. Hemen her hasta zamanla kendi durumunu kabul eder ve kendisi tedaviye katılır.

Tedaviyi ister veya istemez. Doktorlar ölümü makul ve insancıl göstermez.

Bazı durumlarda hastalar ölümü makul ve insancıl bulur ve ister. İşte ötenazi odur.

Ama eğer hastayı kendi arzusu dışında öldürürsen veya bulunduğun ülkede ötenazi yasaksa, ötenazi yapman kanun dışı ise ve yaparsan, elbette cezalandırılırsın.

Türk doktorları pasif ötenaziye baş vururlar. Ona da ayrıca değineceğim.

Öldürmek fiilini yanlış yerde kullanıyorsun. Maksatlı kullanıyorsun.

Bu da bir Türk doktoru ahlaksızlığı diyebilirim. Çünkü kimse kimseyi öldürmüyor.

Bu adi bir suçlama..

Ölüm bir yerde elbette ki bir kurtuluştur. Bunun sayısız örnekleri vardır.

Hiç bir din ölümü kurtuluş görmez.

Sen daha bu gerçeği bilmiyor veya biliyor da çarpıtıyorsun.

Bana ölümün kurtuluş olduğunu savunan bir din göster...

Gösteremezsin.

İslam öte dünyayı över ama kendini öldürmeyi asla bağışlamaz.

Diğer dinler de öyledir.

Ötenazi yapan doktorları vicdansız kabul etmen de çok mantıksız.

Onların bütün yaptığı yasalar muvacehesinde hastalara yardım etmektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de senin gerekçelerine yanıt vereyim.

Sen yaşama kendi dışında bir anlam veriyorsun. Yaşamı kutsuyorsun. Yaşamı her hasta senin gibi yorumlamıyor. Sen kendi görüşünü hastaya empoze ediyorsun.

Bu öznel bi görüş.. Bilimsel değil...

Evrende yaşamın dışında bir anlam varsa, ifade et bilelim. Yaşam öznel görüşlerin dışında objektif bir anlamdır. Bilimseldir. Yaşamın dışında anlam yok.

Acı ve ızdırabın göreli olması yine öznel bir nitelendirme. Birisi benim acılarım ve ızdırabım yaşamam için engel diyorsa sen kim oluyorsun da ona yaşamı empoze etmeye çalışıyorsun.

Her acının ve ağrının tedavisi yok. En son yapılan araştırmada ABD'de kanserden ölen hastların yarısının ağrılarının dindirilmediği ortaya kondu.

Her acı ve ızdırabı ilaçla veya ameliyatla durduramaz ve önleyemezsin.

Yaşamın objektif bir anlamı olunca, acı ve izdirap yaşam kümesinin içinde olunca, acı ve izdirap yaşama hükmedemez. acı ve izdirap, zevk ve sefa gibi yaşamın bir varyasyonudur. Acı ve izdirabı zevk haline çevirebilen mazoşist hastaların olduğunuda biliyor olman gerek.

Bu da bilimsel olmayan ve hastları uyutma yönteminden başka birşey değil.

Korkunç ağrıları olan ve ölmek isteyen bir hastayı bu yalanlarla avutmak sahetkarlık ve hatta ahlaksızlıktır.

Hastaya doğrusunu söylemek zorundasın. Hastadan gerçekleri saklamak Türk doktorlarının sıklıkla baş vurduğu bir ahlaksızlıktır.

Semptomatik tedavi diye bir şey var. önce hastaların ağrı ve sızılarını dindirirsin, sonra sebebe yönelik tedavi etmeye çalışırsın. Bu tedavi, doktorları doğruları söylemekten alıkoymaz. Asıl semptomatik tedaviyi red etmek bilimsel değildir. Çoğu kez (alerjik reaksiyonlarda) semptomatik tedavi gerçek tedavi yerine geçer.

Bunun her zaman mümkün olmadığına yukarda değindim. Kaldı ki hastaların çoğu ağrıları dindirilmediği için ölmek istiyorlar.

Ayrıca bazı hastalar bakıcılarına yük olmamak için ölmeyi yeğliyorlar. Hastaların bu arzusunu kabul etmemek bize düşmez. Biz kimiz ki..

Asıl ağrıların dindirilmemesi subjektiftir. Ağrı taşıyan sinirler bloke edildiğinde ağrı duyulmaması gerekir. Eğer ağrı duyulduğu söyleniyorsa bu tamamen subjektiftir, Tıpkı ampute organlardaki ağrı duyumu gibi, Bu tür ağrılara itibar ederek hasta yaşamına son vermek gerektiğini düşünüyorsan, önce kendinin tedavi edilmesi gerektiğini düşün. Sosyal çevresine yük olmak duygusu da tamamen depressif bir düşüncedir. Her hasta sosyal çevresine şu veya bu şekilde yük olur. ancak bu ölme isteğini ortaya çıkarıyorsa, bu isteği hastalık kategorisinde kabul etmek gerek.

Biz doktoruz, hastaların hastalıklı arzularına uymak zorunda değiliz. Hastalıklı arzuları, hastaya rağmen tedavi ettiğimizde hasta da, toplum da, kendimiz de haklı olduğumuzu teslim eder.

Bu daha da önemli bir ötenazi nedeni. Hasta hem umutsuz ve çaresiz, hem ızdırap çekiyor hem de depresyonda..

Yalnız depresyonda ise haklısın. Ama burada depresyondan başka ötenazi nedenleri de var.

Depresyon iki türlüdür. Birisi reaktif depresyon, yani insanı yaşamdan koparan haklı görünebilen bir neden vardır. Bu psikoz olarak değerlendirilmez. Her insan yaşamdan kopabilecek nedenlere maruz kalabilir. Diğeri de psikoz olarak melankolik depresyon, burada insanı yaşamdan koparacak, sosyal bir neden yoktur. Kişi yaşamdan zevk almamaktadır. Kendini suçlamaktadır, toplumdaki bütün kötülüklerin kaynağını kendi zannetmektedir. kendi yaşamına son verirse bütün kötülükler de son bulacaktır.

Her iki durumda da yaşamamayı istemek patolojiktir. Birincisinde kişiyi depresyona sokan nedenler ortadan kaldırılınca normale döner. İkincisinde ilaçlarla yaşamdan zevk alması sağlanır. Yani her durumda depresyon tedavi edilmelidir. Depresyondan başka ötenazi nedenlerinin neler olduğunu merakla bekliyorum.

sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar zayıf argümanlar sevgili Drekinci..

Cevapları verilmiş ve aşılmış sorunlar..

Bu ve benzeri sorular yanıtlandıkça ötenazi kabul görecek ve yayılacaktır.

Sen bu soruları sormakla ötenaziye hizmet ediyorsun. Tabii bunun farkında bile değilsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ölüm bir yerde elbette ki bir kurtuluştur. Bunun sayısız örnekleri vardır.

Hiç bir din ölümü kurtuluş görmez.

Sen daha bu gerçeği bilmiyor veya biliyor da çarpıtıyorsun.

Bana ölümün kurtuluş olduğunu savunan bir din göster...

Gösteremezsin.

İslam öte dünyayı över ama kendini öldürmeyi asla bağışlamaz.

Diğer dinler de öyledir.

Ötenazi yapan doktorları vicdansız kabul etmen de çok mantıksız.

Onların bütün yaptığı yasalar muvacehesinde hastalara yardım etmektir.

Sevgili hacı çarpık düşünceni gayet güzel ifade ediyorsun. Ölüm ile nasıl bir kurtuluş sağlanır?

Ölüm döşeğinde can çekişen hastalar öldüğünde, dindarların yorumu tıpkı böyledir. Öldü ve kurtuldu. Böyle kurtuluş mu olur. yaşamını kaybetti yahu.

Üstelik bu kurtuluş geçicidir, daha öteki dünya var. Bu dünya sahte öteki dünya gerçek, Sahtesinden kurtuldu hakikisine geçti. İşte ölümü savunan bir bakış açısı. İslamın kendini öldürmeyi bağışlamamasının nedeni, kulun allahın işine burnunu soktuğu içindir. Ölüme allah karar verir kul değil.

Yasalar müvacehesi!!!! A devletinde yasal, B devletinde yasak. Hangi yasa. Hangi yasallık. Yaşam ve ölüm yasalar ile sınırlanmayacak, yasa çerçevesine sokulamayacak kadar ciddi şeylerdir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar zayıf argümanlar sevgili Drekinci..

Cevapları verilmiş ve aşılmış sorunlar..

Bu ve benzeri sorular yanıtlandıkça ötenazi kabul görecek ve yayılacaktır.

Sen bu soruları sormakla ötenaziye hizmet ediyorsun. Tabii bunun farkında bile değilsin.

Ne güzel işte,

Yanıtlarını ver.

Ben de ağzımın payını alıp, ötenaziyi kabulleneyim.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili hacı çarpık düşünceni gayet güzel ifade ediyorsun. Ölüm ile nasıl bir kurtuluş sağlanır?

Ölüm döşeğinde can çekişen hastalar öldüğünde, dindarların yorumu tıpkı böyledir. Öldü ve kurtuldu. Böyle kurtuluş mu olur. yaşamını kaybetti yahu.

Üstelik bu kurtuluş geçicidir, daha öteki dünya var. Bu dünya sahte öteki dünya gerçek, Sahtesinden kurtuldu hakikisine geçti. İşte ölümü savunan bir bakış açısı. İslamın kendini öldürmeyi bağışlamamasının nedeni, kulun allahın işine burnunu soktuğu içindir. Ölüme allah karar verir kul değil.

Yasalar müvacehesi!!!! A devletinde yasal, B devletinde yasak. Hangi yasa. Hangi yasallık. Yaşam ve ölüm yasalar ile sınırlanmayacak, yasa çerçevesine sokulamayacak kadar ciddi şeylerdir.

Sevgiler.

Sen neyi savunuyorsun sevgili Drekinci...

Ölümü yasaklamayı mı düşünüyorsun?..

Bak ölümü yasaklama fikrini çok beğendim.

Ölüm tezelden illegal yapılmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doktora değil, damdan düşene sor demiş Nasreddin Hoca...

Ben yaklaşık iki yıl evvel, bir ay arayla ölen ikisi de seksen üstü, iki yaşlı adam izledim...

İkisinin de hastalıklarından kurtulma şansı yoktu...

Biri Türk ve müslümandı, ömür boyu hizmet görmüştü ve eşi çocukları pervane oldu yine tabii ki hastalığında, son üç buçuk ayını hiç kalkamadan ve son derece şiddetli kanser ağrıları çekerek, son bir ayda ise halüsinasyonlar görerek geçirdi... Ötenazi zaten inançlarına tamamen tersti... Hastalığını bilmesine rağmen, son bir haftaya kadar ayağa kalkma umudunu hiç kaybetmedi, muhtaç olarak yaşamayı kimse istemez neticede ama hayat tarzı olarak zaten hep hizmet gördüğü için, bu durumu, yatıp da camiye gidemediği kadar önemli görmedi...

İkincisi, Hollanda'lı ve dinsizdi, ömür boyu kendi işini kendi yapmıştı, yıllardır da yalnız yaşıyordu... Geçirdiği beyin rahatsızlığıyla ölmeden bir yıl evvel bakım evine yerleştirildi... Hiç yatalak olmamasına rağmen, ilk kez bir hemşire tarafından yıkanmak zorunda kaldığı andan itibaren, bu ülkede niye ötenazi yok, bu yaşamak değil, ben artık ölmek istiyorum, dedi... Ona göre, bu muhtaç halde yaşamak o vakte kadar yaşadığı güzel ömrü lekeliyordu... Kabul edemedi bu durumu hem de hiç... Eşi yoktu ve tüm çocukları onunla aynı fikirdeydi ama Hollanda'da ötenazi için çok uzun süren bir prosedür vardı...

Gayet mutsuz, kısa dönem hafızasını iyice kaybederek yaşarken, şiddetli bir soğuk algınlığına yakalandı ve kurallar gereği, belli yaş üstü hastalarda, başka hastalık -sonradan oluşan hastalıklar- durumlarında tedaviyi reddetme şansı vardı. Reddetti... Doktorlar durumu anlattı, adam kesinlikle ölüm zamanı benim için, dedi, sadece morfin ve panik atağa karşı rahatlatıcı ilâç verildi ve beşinci gün öldü, sonra da vasiyeti gereği yakıldı...

Sonrasında ettiğimiz sohbetlerde tüm çocuklarının, aslında babalarının ölümü ilk istediği zaman, üstünü başını başkalarının temizlediği gün ölme hakkının ona verilmemesinden biraz acı duyduklarını gözlemledim hep... Hollanda'da resmen ötenazi olmamasını, babalarının isteğine saygısızlık olarak gördüler...

Çünkü, dediler hep, bu hayatta onu daha fazla üzecek başka hiç bir şey olamazdı!

Şimdi tabii, yok hayat önemlidir, ölüm kötüdür vs vs masalı güzel ama sadece masal olarak... Ben o adamın çektiği acıyı ve ıstırabı gördüm gözlerinde ve hakikaten ben de haksızlık yapıldığını düşündüm hep...

Kimin sözü olduğunu unuttum, bir yerlerde okumuştum: Bir yere kadar yaşamak güzel ama bir yerde ölüm güzel oluyor...

Bu iki ölüm olayından sonraya denk geldi "Bir Milyon Dolarlık Bebek" filmini izlemem... Filmden sonra, evet kız haklıydı, demeyecek tek insan tanımıyorum...

Beylik lâfları zaten sevmem ama ötenazi ya da intihar konusunda insanların "aaa intihar zayıflıktır, ötenazi saçmalıktır" gibi sayıklamalarını, çok ama çok bencilce buluyorum...

Kimse ama kimse, karşılaşmadığı durum için ahkâm kesmemeli...

Bana göre de hayat çok güzel ve anlamlı ama bu anlamı ve güzelliği ona ben veriyorum... Şimdilik böyle ve yarın ön görülemez!

Hayatta her şey özneldir her şey...

Doktorlar, vakitleri çoksa, bedenen durmadan acı çeken hastaları nefes alıp vermeye zorlamak yerine, bedensel acısı olmayan ama zihnen acıyla kıvranan, kronik olumsuzluk, depresiflik, gibi nedenlerle, hayattan zevk alamayan insanların derdine derman olmaya çalışmalı, onların zihnini değiştirmelidir...

Noktaladım...

İyi tartışmalar hepinize...

tarihinde esron tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen neyi savunuyorsun sevgili Drekinci...

Ölümü yasaklamayı mı düşünüyorsun?..

Bak ölümü yasaklama fikrini çok beğendim.

Ölüm tezelden illegal yapılmalı.

Eh sonunda, iki cümlelik, laf ola beri gele yanıtlara başlamışsın.

İletileri alıntılayıp, altına bir şeyler yazayım da ne olursa olsun türünden.

Alıntıladığın iletimden ölümü yasaklamayı savunduğumu nasıl çıkarıyorsun. Çamur at izi kalsın türünden bir yorum.

Ölüm doğa yasasıdır. Kim yasaklayabilir? Yasaklayan kendini kandırıyor demektir.

Ölüm başka, öldürmek başka şeydir!

İnsan öldürmek her ülkede suçtur. Yasaktır, öldüren cezalandırılır.

Yaşama hakkı, birinci sırada bulunan evrensel insan hakkıdır.

Asıl sizler kendini veya başkalarını "öldürme hakkı" diye bir hak tanımlayıp, savunmaya kalkışıyorsunuz.

Bu konuda ben diyeceklerimi dedim. Benden bu kadar.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aşırı kuralcı ve nesnel olunca durum zorlaşıyor. Her ikiniz de doktorsunuz ve yaşama tutunmanın, yaşamak için savaşmanın ne olduğunu çok iyi bilirsiniz.

Anneannem yıllardır savaşıyor, savaşıyor demek ne demek, beyni her gün ölüyor, göremiyor, yürüyemiyor, artık tek kişinin bakması bile zorlaştı, yıllardır çişini bile kendi yapamamak ne demek? Bunun neresi hayat?

Ben biliyorum ki herkes yaşama tutunur, bunun için evrimleşmişiz, sonuna kadar. Koşun hastanelere, ben hemşirelere yazan terminal hastalar gördüm, de şu yataktan kıçımı kaldıramıyorum, bunu bitirin diyeni hiç görmedim.

Ama diyebilir de. Hayatımızın bir döneminde hepimiz demişizdir. Ama ne oldu? Bugün hala yaşama tutunuyor musunuz? Ne kadar boktan olsa da mı?

Muhtemelen bacağı kırık bir geyik, kanseri ilerlemiş bir dana, kanadı kırılmış bir kuş olsaydım, bunu etik sonuçlarını analiz etmeye fırsatım olmadan yenmiş olacaktım. Doğa etiklerimiz ile ilgili pek yardım etmez bize.

O duruma geldiğim zaman zaten kaybetmiş olacağım, o zaman evet bitirelim diyen hacı'yı mı, yoksa savaşalım diyen drekinci'ye mi giderdim, bilemiyorum, ak ve kara olamayacak kadar zor bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşamak bir hak olduğuna göre ölmek neden olmasın ? Sonuçta bu bizim hayatımız ve biz karar veririz . Yaşamak ve ölmek ikisi birbirini tamamlayan ögeler

İnsanın kendi hayatı konusunda başkalarının karar vermesi ona giydirilmiş bir hüküm gibidir .

Sen bir yargıçmısın ki drekinci ? o kişi hakkında neyin doğru neyin yanlış olduğuna sen karar veremezsin . Yanlış olduğunu düşünüyorsan bile ötenazi isteyen hastaya hizmet etmek zorundasın . Tabi ötenazi ülkemizde yasal olmaya başlarsa .

Yaşamak bir anlam olduğu kadar ölmek te bir anlamdır . Ancak onlara anlamlar yükleyen kişilerdir . Sağlıklı düşünen birinin hastalığından dolayı ölmek istemesini dile getirmesinde daha doğal birşey yoktur ama ne yazık ki dini islam olan ülkemize böyle bir hakkın gelmesi çok uzun süreceğe benziyor .

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte bu zırvalıktır, kendini öldürmek isteyen, öldürür, ama kimse bir diğerini "ona hizmet" etmek zorundasın diye zorlayamaz.

Drekinci'nin "öldürmeme" kararı tartışılır, ama kimse "öldürmek zorunda" olduğunu savunamaz.

Daha etik ve insancıl olanın drekinci'nin kararı olduğunda şüpheniz var mı? Mesleği ölümle savaşmak olan insanlar bunu sizden daha iyi bilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte bu zırvalıktır, kendini öldürmek isteyen, öldürür, ama kimse bir diğerini "ona hizmet" etmek zorundasın diye zorlayamaz.

Drekinci'nin "öldürmeme" kararı tartışılır, ama kimse "öldürmek zorunda" olduğunu savunamaz.

Daha etik ve insancıl olanın drekinci'nin kararı olduğunda şüpheniz var mı? Mesleği ölümle savaşmak olan insanlar bunu sizden daha iyi bilir.

Ötenazinin yasal olduğu ülkelerde doktor hastasının ötenazi isteğini ( tabi belli başlı prosedürlerden sonra ) yerine getirmekle yükümlü değil midir ?

SAdece yükümlülükten bahsediyorum bak illaki öldürmek zorunda demiyorum .

Etik ve insancıl olma kararı ise göreceli dir . Ki doktorların önceliğinin etik ve insancıl olmasından çok hastanın acısının bir an öce sona ermesi olmalıdır .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eh sonunda, iki cümlelik, laf ola beri gele yanıtlara başlamışsın.

İletileri alıntılayıp, altına bir şeyler yazayım da ne olursa olsun türünden.

Alıntıladığın iletimden ölümü yasaklamayı savunduğumu nasıl çıkarıyorsun. Çamur at izi kalsın türünden bir yorum.

Ölüm doğa yasasıdır. Kim yasaklayabilir? Yasaklayan kendini kandırıyor demektir.

Ölüm başka, öldürmek başka şeydir!

İnsan öldürmek her ülkede suçtur. Yasaktır, öldüren cezalandırılır.

Yaşama hakkı, birinci sırada bulunan evrensel insan hakkıdır.

Asıl sizler kendini veya başkalarını "öldürme hakkı" diye bir hak tanımlayıp, savunmaya kalkışıyorsunuz.

Bu konuda ben diyeceklerimi dedim. Benden bu kadar.

Sevgiler.

Sevgili Drekinci

Her iletinde yanız ötenaziyi değil, onurlu ve gururlu bir yaşamın ve ölümün ve ötenazi ile ilgili pratiklerin ve yasaların ne olduklarını bilmediğin anlaşılıyor.

Seni eğitmek mümkün değil.

Ötenazi başkalarını öldürme hakkı değildir. Kişinin kendini öldürme hakkıdır.

Bunu her aklı başında olan, hatta olmayan idiotlar bile, biliyor ve anlıyor...

Senin dışında..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben senin bu ötenazi olgusunu anlamadığını sanmıyorum sevgili Drekinci kardeşim.

Çünkü anlamayan biri doktor olamaz. Burada tartışamaz. Hatta düzgün bir cümle kuramaz.

Sen savını savunamıyorsun. Köşeye sıkıştın.

Bunu çok iyi biliyorsun.

Senin için tek kurtuluş ötenaziyi çarpıtmak ve diğerlerini katil olarak lanse etmek.

Sen düşüncelerini ve inancını savunmuyorsun.

Başkalarının düşünce ve inancına saldırıyorsun.

Bunu da aptalca bir şekilde yapıyorsun. Ötenaziyi savunanları insanlık düşmanı alçaklar, katiller şeklinde tanıtmaya çalışıyorsun.

Aklını başına toplayıp bu ahlaksızlığı yapmaktan vazgeçmeni bekliyoruz ama henüz bunu yapmadın..

Dikkat edersen hemen herkes sana tepki gösteriyor. Tek bir yandaşın yok.

Bunda bir bit yeniği olmalı diye düşünmüyor musun?

Ötenaziyi savunanları cinayetle suçlamaktan utanmıyor musun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...