Jump to content

NEDEN HÜMANİST DEĞİLİM !


Recommended Posts

esron, sen ne diyorsun? Ne anlatmaya çalışıyorsun.

murattlv yukarıdaki iletilerinden birinde diyor ki. Bu konularda başka fikri olan yok mu?

Bu konularda senin bir fikrin varsa belirt. Onun bunun şakşakcılığı pek yakışık almıyor.

Hangi fikrimi çürütmüş, önüme ne koymuş?

Bu tür konularda fikir çürütme diye bir şey olmaz.

Sen ötenaziyi iyi bulursun, ben kötü,

Sen hümanizmayı kötü kabul edersin, ben iyi.

Sen her türlü ahlaksızlığı, vicdansızlığı doğal, insanın özelliklerinden biri kabul edersin, ben etmem.

Kim neyi ne şekilde çürütebilir.

İşiniz gücünüz şakşakcılık.

İlgili konularda neyi savunuyorsan söyle biz de bilelim.

Sevgiler.

bunu da sana pek yakıştıramadım drekinci..

ayıp diye bişey varsa, belkide o budur işte..

ne benim bir şakşakçıya ihtiyacım var,

nede o şakşakçı dediğin kişinin,

birilerini şakşaklamaya ihtiyacı var..

bu hem bana,

hemde diğer forum katılımcısına yaptığın bir haksızlık sanırım..

aynı şeyi önceki sayfalarda da

hacı arkadaş için yazmıştın

"yandaş" vb. gibi şeyler yazmıştın..

sanki yandaşa çok ihtiyacı varmış gibi

sanki birilerinin başkaları ile hemfikir olması

yandaşlıkmış gibi..

neyin çürütüldüğünü hala göremiyormusun yukarda drekinci

kimin çürüttüğünün ne önemi var ?

humanizm, bilimsel, doğal değildir

siyasidir..

ve otoritelerin çıkarlarına hizmet etmek için kullanılır..

humanistlerin çoğu , kendilerini kullanılmaya açık bırakmış,

manipüle edilmeye müsait kişilerdir..

duyguları, başkalarının ideolojileri tarafından satın alınmış/takas edilmiş

gönüllü kölelere dönüştürülmüşlerdir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 275
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Her şeyin cılkını çıkarıyoruz ya, hakikaten insan yoruluyor.

Ne şimdi bu?

"İnsan sokakta sevişemez, peki neden sevişemez? İyilik kötülük tartışılır, neye göre iyi neye göre kötü ve hangi zaman göre?"

Hümanizmle direkt ilgisi bile yok bu soruların.

bencede humanizmle direkt bir ilgisi yok bu "sokakta sevişme" geyiğinin..

ancak drekinci,

konu dahilinde

"insanın içgüdülerini kontrol altında tutması" gibi bir argüman sundu bana önceki sayfada..

ve bu argümanı sunarken de "sokakta sevişmiyoruz" örneğini verdi..

bende sözkonusu argümanı çürütürken,

verdiği örneğe de değinmek zorunda kaldım..

olay bundan ibaret..

tabiki alakasız bişey bu humanizmle..

her nedense "sokakta sevişmek" geyiği de dönmüş tabi o argüman üzerine

yalan değil (:

tarihinde murat-tlv tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

neyin çürütüldüğünü hala göremiyormusun yukarda drekinci

kimin çürüttüğünün ne önemi var ?

humanizm, bilimsel, doğal değildir

siyasidir..

ve otoritelerin çıkarlarına hizmet etmek için kullanılır..

.

Önce sen bize bir OTORİTEnin tanımını yap bakalım.

Ondan sonra OTORİTEnin tanımı gereği hümanizmden ne gibi bir çıkar sağlayabileceğini konuşalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hümanizm,

Nietzsche'nin üstün insanına ulaşılmasını engellemek, uzatmak, sabote etmek için BİLGİ temelli olmayan bir kontrol çarkı, tasma, yani dindir.

bence böyle tanımlanması da yanlış..

öncelikle konu niçe değil..

konu humanizm..

ordaki kelime de üstün insan felan değil.. üstinsan

bu "2 harf düzeltmesini" daha kaç kere yapmak zorunda kalacağımı da bilmiyorum

bilgi temelli olmadığı konusunda ise haklısın..

çünkü humanizm denen saçmalık

en baştan beri söylediğim gibi, bilimsel değildir..

bir kılıftır sadece, minareyi çalanın önceden hazırladığı..

Link to post
Sitelerde Paylaş

bence böyle tanımlanması da yanlış..

öncelikle konu niçe değil..

konu humanizm..

İnsanlardaki doğaya aykırılık hastalığından dolayı ortada oluşan iki ileri bir geri yerinde sayma ve kaos durumunu en iyi teşhis eden ve bu durumdan doğaya uyum ile bir çıkış haritası sunan yegane kişidir Nietzsche.

Hümanizm Nietzsche'nin duruma sunduğu çıkış haritasını maniple ediyor.

Bunu ben bu bağlamda dedim.

Tabi burada bir şarkıcının, film yıldızının hayranlığını yapar gibi Nietzsche hayranlığı yapmıyorum, ve bu şekilde onu bu konuya sokmam da kişisel değerlendirmem kabul edilebilir,

Ancak konu insan olduğunda bu işin piri Nietzsche'dir.

Bu nedenle bu konuya yaptığım yorumda ona atıfta bulunmadan geçemem.

ordaki kelime de üstün insan felan değil.. üstinsan

bu "2 harf düzeltmesini" daha kaç kere yapmak zorunda kalacağımı da bilmiyorum

Bu bir çeviri.

Ve bir çok dilde benim ifade ettiğim gibi "Üstün İnsan" şeklinde kullanılıyor (overman, superman)

Yine Almanca'da Über Üstün, Öte anlamlarında kullanılıyor.

Şimdi burada tutup da adamın biri zamanın birinde erken doğarak bu ifadeyi Türkçe'ye üstün yerine üst insan diye aktardı diye bunun cezasını ben mi çekeceğim?

Tamam güzel duruyor. Güzel telaffuz ediliyor.

Ama yanlış çeviyi.

Nietzsche'nin kastettiği anlam ÜSTÜNLÜK, üstlük değil.

Kaldı ki bu tartışmalar halen devam etmekle birlikte buradaki ivme benden yana :)

Yani superiority anlamında.

Benden böyle bir düzeltme talebinde bulunma hakkın yok.

bilgi temelli olmadığı konusunda ise haklısın..

çünkü humanizm denen saçmalık

en baştan beri söylediğim gibi, bilimsel değildir..

bir kılıftır sadece, minareyi çalanın önceden hazırladığı..

Ben de aynen bunu kastediyorum.

Genelde aynı şeyleri diyoruz.

Ancak herşeyden önce,

Hümanizmin ne denli büyük ve sinsi bir tasma olduğunun anlaşılması için Nietzsche'nin İnsan hakkındaki hükümleri okunmalıdır.

Yani ben burada Hümanizm'in Üstün İnsanı baltalamak, sabote etmek için ortaya atıldığını derken, gerçekten birilerinin "durun şunu sabote edelim" diye çıkardığını kastetmiyorum.

Nasıl dogmalarda her doğru sonucun ve çözümün bir maniple edilmiş karşılığı varsa,

İşte Nietzsche'nin insana dair çok değerli bir sonuç ve çözüm yapıtının da sanki maniple edilmiş karşılığı bu.

Umarım açıklayıcı olmuşumdur.

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlardaki doğaya aykırılık hastalığından dolayı ortada oluşan iki ileri bir geri yerinde sayma ve kaos durumunu en iyi teşhis eden ve bu durumdan doğaya uyum ile bir çıkış haritası sunan yegane kişidir Nietzsche.

Hümanizm Nietzsche'nin duruma sunduğu çıkış haritasını maniple ediyor.

Bunu ben bu bağlamda dedim.

Tabi burada bir şarkıcının, film yıldızının hayranlığını yapar gibi Nietzsche hayranlığı yapmıyorum, ve bu şekilde onu bu konuya sokmam da kişisel değerlendirmem kabul edilebilir,

Ancak konu insan olduğunda bu işin piri Nietzsche'dir.

Bu nedenle bu konuya yaptığım yorumda ona atıfta bulunmadan geçemem.

Bu bir çeviri.

Ve bir çok dilde benim ifade ettiğim gibi "Üstün İnsan" şeklinde kullanılıyor (overman, superman)

Yine Almanca'da Über Üstün, Öte anlamlarında kullanılıyor.

Şimdi burada tutup da adamın biri zamanın birinde erken doğarak bu ifadeyi Türkçe'ye üstün yerine üst insan diye aktardı diye bunun cezasını ben mi çekeceğim?

Tamam güzel duruyor. Güzel telaffuz ediliyor.

Ama yanlış çeviyi.

Nietzsche'nin kastettiği anlam ÜSTÜNLÜK, üstlük değil.

Kaldı ki bu tartışmalar halen devam etmekle birlikte buradaki ivme benden yana :)

Yani superiority anlamında.

Benden böyle bir düzeltme talebinde bulunma hakkın yok.

Ben de aynen bunu kastediyorum.

Genelde aynı şeyleri diyoruz.

Ancak herşeyden önce,

Hümanizmin ne denli büyük ve sinsi bir tasma olduğunun anlaşılması için Nietzsche'nin İnsan hakkındaki hükümleri okunmalıdır.

Yani ben burada Hümanizm'in Üstün İnsanı baltalamak, sabote etmek için ortaya atıldığını derken, gerçekten birilerinin "durun şunu sabote edelim" diye çıkardığını kastetmiyorum.

Nasıl dogmalarda her doğru sonucun ve çözümün bir maniple edilmiş karşılığı varsa,

İşte Nietzsche'nin insana dair çok değerli bir sonuç ve çözüm yapıtının da sanki maniple edilmiş karşılığı bu.

Umarım açıklayıcı olmuşumdur.

konu insan olsaydı, -ki değil

işin piri yine Nietzsche olmazdı..

konu humanizm olduğu için, bu felsefenin kurucularından tut,

geliştirici ve sentezleyecilerine kadar irdelemek gerek..

onu da konu sahibi hacı, daha ilk sayfalarda yapmış..

ancak konu üstinsan olsaydı,

işin piri niçe diyebilirdik..

üstinsan çevirisi konusunda ise;

senden tabiki öyle bir düzeltme yapmaya hakkım var

çünkü zaten yukarda kendinde yazmışsın almancasını..

öteinsan, üstinsan

he niçe bu kelime ile bir "üstünlük" kast ediyor <<< saçmalığına sahiden inanman için,

ya niçenin hortlayıp rüyana ak sakallı dede suretiyle girmesi

yada onun ruhuyla felan mülakata girmiş olman gerek (:

anladım sanırım, sen transa geçtin bi şekilde

astral bir seyahat yaptın 1880li yıllara

sonrada niçeyi bulup oturdun kaaave felan içtin onla..

bilemem orasını.

ama kitap da orda duruyor işte..

almanca/ingilizce/fransızca vb sözlükler de oracıkta duruyor..

geyiği bir yana bırakıp konuya dönecek olursak,

benle aynı şeyleri felan söylemiyorsun Birinci Tekil Şahis

sen bir üstünlükten bahsediyorsun.. ve -ne alakaysa- niçeden bahsediyorsun..

bense humanizm'den bahsediyorum.. ve otoritelerden

ayrıca okunmasını tavsiye ettiğin

"niçenin insan hakkındaki hükümleri" de neyin nesidir ?

insanca pek insanca adlı kitabı mı mesela..

okudunmu onu sen başkalarına tavsiye etmeden önce ?

okuduysan eğer bahsettiğin üstünlük de neyin nesi ?

bi dk.. bi dk..

bişeyi kontrol etmem lazım..

bu sitede yeni olduğum için,

zamanım daha çok okumakla geçiyor yazılanları..

defolu beyinler vb. gibi bi başlık okumuştum geçenlerde..

onu okurken,

"tüh be, meğer biz nelere sebep nelere etken olmuşuz" diye kendimi suçlamıştım

hatta diğer misyon yöneticisi arkadaşlarıma da okutmuştum o başlığı..

eğer o başlığı açan

ve her nedense üyeliği sonlandırılan katılımcı "ateist bakış" sen isen,

senle ciddi, önemli ve hatta sahici bir sorunumuz var demektir bu..

çünkü misyon olarak, tamda karşısında durduğumuz, mücadelesini verdiğimiz

gerçekle alakası bile olmayan yalan yanlış bir niçe algısına hizmet ediyorsun sende..

hatta hizmet etmekle kalmıyor,

niçeyi hitler denen hastalıklı adamla bağdaştıran cahillerin ekmeğine yağ sürüyorsun...

bi dk azcık düşüneyim nasıl yapacağımızı....

emin değilim henüz ama, bi deneyelim:

Birinci Tekil Şahıs: sana bu site dahilinde hodrimeydan diyorum..

baş başa şeklinde değişti sanırım o bölümün adı..

ama seni orda

baş başa ve herkesin göreceği şekilde tartışmaya davet ediyorum..

çünkü senin ve başka bazı hemfikirlerinin

niçe ve üstinsan konusunda düştüğünüz yanılgıların sebebi birazcık da benim

Türkçe sanal ortamda, türkçe konuşan internet kullanıcılarının

başına niçe belasını saran benim çünkü..

ben o sayfayı açmadan ve misyonu kurmadan önce:

türkçe sanal ortamda ateizm ve teoloji tartışmaları,

genelde daha çok "evrim, darwin, bilim vb. üzerinden" sürer giderdi..

biz o sayfayı açtıktan sonra ise,

sanal ortamda ateizm/deizm/teizm vb. tartışmaları da bir ivme kazandı

dogmalar, tabular ve diğer putlar,

artık felsefi ve sosyolojik yönüyle de tartışılır oldu..

bunda elbet benim mesleki açıdan katkılarım vardır.

bir sosyolog gözüyle, duruma yaklaştım daha çok..

bunları okuyan katılımcıların:

muhtemelen:

"hade ordan, eziğin biri çıkmış hem kendini hemde feysbuk sayfasını reklam ediyor işte, bize ne kardeşim bunlardan" şeklinde düşüneceğini de tahmin ediyorum

ben günah keçisi ilan edilmeye, çoook önceden hazırlamışım kendimi zaten..

gerek yok yani bana saldırmanıza, etkilemiyor bu beni.

açtığım sayfanın temsil ettiği misyonun da böyle ucuz reklamlara ihtiyacı yok..

feysbukun düzenli olarak yolladığı istatisklere göre zaten

170bin katılımcının 110bini mevcut aktif katılımcı..

nicelik değil nitelik önemli tabi diyen olacaksa da,

aradığımız niteliklere sahip olanlar zaten kendini ifade edebiliyor orda sadece..

diğerleri elimine ediliyor..

ben o sayfayı kurarken,

böyle hastalıklara tetikleyici olacağını tahmin etmiştim

ancak panzehiri de yine niçe'de bulabildiğim için, vazgeçmemiştim.

her nasılsa, olay zamanla büyüdükçe büyüdü..

büyüdükçe kurucu olarak ben ve yetkilendirdiğim diğer arkadaşlar toplandık konuştuk

bazı tedbirler de aldık misyonun kontrolden çıkmaması için..

felsefe tehlikeli hale gelecek ulan! dedik evet,

ama yukarda ve şu "defolu beyinler" başlığında yapmaya çalıştığın gibi

felsefe şarlatan hale gelecek demedik hiç biz..

sen bir üstünlük arayışındaysan,

üstelik bu üstünlük için niçe'nin üstinsanını referans alacak kadar da cahilsen

bizim fikirlerimize, misyonumuza

ve daha da önemlisi niçe'ye düşman olmaya da layık oldun demektir...

bu liyakat sende fazlasıyla var çünkü..

umarım ateistforum yöneticileri gereğini yapar

ve bize gerekli olan izole edilmiş tartışma ortamını sağlarlar..

çünkü ben orda yalnız senle değil,

senin gibi düşünen ve üstünlük arayışında olan

ve bu arayışta da niçe'yi referans alan her hadsizle hesaplaşıcam..

bu fikirsel, felsefi hesaplaşmadan sonra:

kimin niçeyi hangi yanılgılarla, kendi erk'lerinin maymunu haline getirdiğini

aklı başında olan herkesin göreceğini umuyorum..

Ve sen: birinci tekil şahıs

eğer felsefenin tehlikeli hali ile

ve dolaylı da olsa, endirekt de olsa kendi tanrın ile

yüzleşmeye hazırsan, hodrimeydan!

Yalnız gidiyorum şimdi kardeşlerim!

Siz de yalnız uzaklaşın buradan!

Böyle istiyorum ben.

Sahiden, öğüdüm olsun size; uzaklaşın benden ve koruyun kendinizi Zerdüşt'e karşı!

Ve iyisi mi, utanın ondan!

Belki de aldattı sizi.

İdrak eden insan, düşmanlarını sevmekle kalmamalı, dostlarından da nefret edebilmeli.

Her zaman sadece öğrenci olarak kalırsa insan,öğretmenine hakkını vermemiş olur.

Neden yolmak istemiyorsunuz başımdaki çelengi?

Saygı duyuyorsunuz bana; ya günün birinde değişirse saygınız?

Dikkat edin de, bir heykel devrilmesin üstünüze!

Zerdüşt'e inandığınızı söylüyorsunuz, öyle mi ?

Ne önemi var ki Zerdüşt'ün?

Siz benim müminlerimsiniz; ama ne önemi var ki, tüm müminlerin?

Henüz kendinizi araştırmamıştınız; bu sırada beni buldunuz.

Böyle yapar tüm müminler; bu yüzden pek değerli değildir, tüm inanışlar.

Şimdi beni kaybetmenizi ve kendinizi bulmanızı istiyorum sizden;

ve ancak hepiniz beni yadsıdığınızda, yeniden döneceğim aranıza.

Sahiden, kardeşlerim, o zaman başka gözlerle arayacağım, kaybolan çocuklarımı;

başka bir sevgiyle seveceğim o zaman sizi.

Ve bir kez daha dostlarım olacaksınız benim;

Bir umudun çocukları olacaksınız ;

o zaman, büyük öğle vaktini sizinle birlikte kutlamak için üçüncü kez aranızda olacağım.

Bu büyük öğle vaktinde, hayvan ile Üstinsan arasındaki yolun ortasında yer alır insan

ve akşama giden yolunda en büyük umudunu kutlar; çünkü yeni bir sabaha giden yoldur bu.

İşte o zaman, batmakta olan kendini kutsayacaktır, öteye geçendir diye;

ve bilgisinin güneşi tam tepededir o zaman.

''Tüm tanrılar öldü, şimdi üstinsanın yaşamasını istiyoruz''-bu olsun,

büyük öğlede son dileğimiz!

Böyle buyurdu Zerdüşt

Armağan eden erdem üzerine

(Nietzsche)

40976_424590402905_133726832905_4799090_1407400_n.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaklasik üc sene önce tercümesini yaptigim bir deklarasyonu buraya alayim daha sonra konu hakkinda tartisiriz.

***

Uluslararasi insan haklari bildirisinin 60. yil dönümünde on farkli inancin, yüksek tecrübeli dini liderleri, Hollanda’ nin Den Haag sehrinde Faith in Human Rights ( Inanc ve Insan Haklari ) Bildirisini, 10 Aralik 2008 Vredespalaeis ( Barissarayi ) da imzaladilar.

Törene Hollanda Kralicesi Beatrix ve Hollanda Disisleri Bakani sn. Verhagen da katildilar.

Humanistler ittifak baskani sn. Lodewijk de Waal ve diger humanistler grubu sözcüsü sn.Rein Zunderdorp Faith in Human Rights bildirisini imzalamadilar.

Gerekceler: http://old.human.nl/index.php?pg=nws&nwsid=597

Faith in Human Rights bildirisinin hazirlanma asamasinda, Humanistler birligi ve ittifakinin düsüncelerinin sorulmayarak, bu bildiriye katkilarinin saglanmamasi.

Inanc ve Insan Haklari bildirisini hazirlayan insanlarin, bir dini temsil eden lideri durumunda olmalaridir ve salt bu dinlere inanan insanlarin düsünelerek hazirlanmasi.

Bu inanclarin disinda kalan insanlarin, Faith in Human Rights bildirisinde önemsenmemeleri.

Inanc ve Insan Haklari bildirisinde, temsil edilen dinlerin kitaplarindan alintilar olmasi.

http://www.humanistischverbond.nl/do...man_rigths.pdf

Sosyal iliskilerden sorumlu

Devlet Bakani Sn. P.H. Kooijmans Aciklama’’ Faith in Human Rights

Postbus 20001 RZ/LdW/eb/790-0217

2500 EA Den Haag

Amsterdam, 9 Aralik 2008

***

Öncelikle Den Haag da Baris sarayinda yapilacak olan uluslararasi din konferansina davetinizden dolayi tesekkür ederiz.

Bircok dini lider tarafindan imzalanmasi beklenen Faith in Human rights aciklamasini inceledik. Organizatör Justitia et Pax Hollanda’ daki insan haklari örgütünede bu aciklamaya destek vermesini rica etti.Bizler bu konferansta bulunacagimiza, bu aciklamaya ve insiyatifinize cok deger vermemize ragmen belgenin tümü ile ayni fikirde degiliz.Asagida bunun nedenlerini aciklayacagiz.

Bu yazi dünya dinleri calisma gurubuna dahil olan bazi temsilci ve uzmanlar tarafindan hazirlanmistir.Dini inanci olmayan dünya insan haklari organizasyonu bu konferansa davet edilmemistir.

Hollandali insiyatifcilerin diger firsatlarda insan haklari örgütleri ile birlikte calismayi istemelerine ragmen bu konferanstan soyutlandirlimasi bizi sasirtmistir.Ayrica belge dini örgütler tarafindan, dini inanclardan dolayi ortaya cikan gerilim ve insan haklari, kendi islerine geldigi gibi yazilmistir. Bu özellikte olan bir belgeyi imzalamamiz mümkün degildir.

Bizler bu belgenin dünyada evrensel acidan insan haklari ile ilgili büyük bir tartismayi baslatacagina inaniyoruz. Yüzyillarca bu evrensel anlam, bati tarafindan düzenli olarak arka planda birakilmis ve süphe uyandirilmistir.Bu yüzden gecerliligi kisitlandirilmistir. Faith in Human Rights belgesinde de belirgin olarak bu baglanti aciklanmamis ve evrensel insan haklari anlasmasi oldugu gibi kopyalanmistir.

Ayrica dini inanclardan dolayi bazen insan haklarinin zarara ugradigida kabullenilmektedir. Aslinda dünyadaki günlük olaylar insan haklari ile ters düsmektedir, Bu yüzden bu belgeyi imzalayacak olanlari dini inanclari, kendi toplumlarinda insan haklarini ve temel özgürlügü destekleyecek sorumlulugu tasimalari gerekmektedir.

Bu belge özellikle ayirim gözetilmeden bütün inancli olan insanlarin haklarini savunmaktadir.Ümit ederiz ki bu belgeyi imzalayacak olanlar, inanci olmayan insanlarinda hürriyetini korumayi amaclamaktadir.

Bu belgeninin acik bir sekilde insan haklarinin bir secenek olmadigini ve tüm insanlari kapsadigini vurgulamasi takdire degerdir. Bu yüzden bu aciklamada dini inanclari olanlarin hassasiyetine önem verildigini ama öbür taraftan kadin ve homoseksuellerin esit haklarina deginilmedigini üzülerek belirtiyoruz. Özellikle bu esit haklar dini inanclarda önemli bir gerilim yaratmakta ve bu konuya aciklik getirilmesi gerekmektedir.

Bu belgede dini guruplara karsi dile getirilen kötü niyetli süphelendirmelerin ve bu yüzden ortaya cikan kisisel izalasyonlarin vurgulanmasina katiliyoruz. Fikir, inanc ve yasam tarzi özgürlügü konusunda da ayni fikirdeyiz. Bu özgürlükler birbirine zit degil ayni degerdedir.

Son olarak bu cesaretli aciklamalarinizdan dolayi sizi tebrik ediyoruz. Bundan sonra cogu seyler bu belgenin nasil bir sekilde hayata uygulanacagi ve degisik inancli toplumlarda nasil bir etki meydana getirecegine baglidir.

Görülebilir sonuclara, ayri inancta olanlari aralarindaki sürtüsmelerin azalmasina yardim edecegini umariz.

Sizlere bu konuda destek verecegimizi ve basarilar diledigimizi bildiririz.

R. Zunderdorp,Humanistler Birligi Baskani

L. de Waal, Humanistler Ittifaki Baskani

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buyrun size dernekleri olan dinlere ve inanclilara masa altindan destek veren hümanistler toplulugu...

10 Aralik 2008 de yayimlanan insan haklari bildirisi calismalarina ateistler de cagrilmamistir.Dolayisi ile 2009 senesinde Hollanda'da ateist parti kurulabilmesi icin calismalar olmus fakat ilk toplantiya cagrilan hümanist dernek temsilcileri ateist parti kurulmasina siddetle karsi cikmislar ve destek vermiyeceklerin söylemislerdir.

Ayni dernekler ötenazi icin: "Onurlu ölüm" ifadesini kullanmakta ötenazi hakkinda insanlar bilgilendirilmektedir.

http://www.humanistischverbond.nl/zoek?cx=009098559084983024312%3Aqgu-j8qfbao&cof=FORID%3A9&q=euthanasia&sa=&siteurl=www.humanistischverbond.nl%2Fdo...man_rigths.pdf#263

Linkte tiklandiginda iki ayri link cikmaktadir ilk linkte ötenazi yardimi hakkinda Ingilizce Hollandaca PDF dosyasi okunabilir.

were classified as euthanasia when the physician had indicated that ... decrease

in euthanasia and assistance in suicide in 2005 compared to 2001 and 1995. ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buyrun size dernekleri olan dinlere ve inanclilara masa altindan destek veren hümanistler toplulugu...

bunlarınki "şartlı humanizm"

kendi çıkarlarına hizmet ediyorsa evet, etmiyorsa hayır diyenler...

BM'de de kabul görenler bunlar,

devletlerin uluslararası siyasetinde, diplomasisinde de kabul gören bunlar..

dinlerin referans aldığı bir humanizm akımı işte..

bu arada umarım yanlış anlaşılmaz..

humanist olmayalımda, birbirimizi asalım keselim,

sokaktaki tinerci çocuğu da dövelim vb. asla demiyorum demeyeceğim de (:

ancak otoritelerin, insanı kendilerine kul/köle ederken

hangi araçları kullandığına dikkat çekmekte de fayda var..

humanizm de, bu araçlardan biri..

üstelik hiçte bilimsel olmayan,

doğayla, evrim süreciyle örtüşmeyen bir araç..

çeviri konusunda kalite bir çevirmene bu sitede rastlamak memnun edici (:

eklediğin belgeler için teşekkürler cigi..

tarihinde murat-tlv tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

1- Orijinal halinin başka bir kaynak dilde yer aldığı her türlü eserin (bilimsel makaleler de dahil buna) çevirisi eşsiz ve yeni bir eser olarak kabul edilir.

Buna göre telif alınır. Senin şimdi üst insan, saçmalığını benim bitirmek için yapacağım tek şey;

Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt içerisinde, ilgili kısmı kapsayan bir makaleyi veya herhangi bir kompozisyonu "Üstün-İnsan" diye orijinal Almanca dilinden çevirip bu yaptığım çeviriye Kültür ve Turizm Bakanlığından TELİF HAKKI almak olacaktır. Tamam mı canım?

orijinal hali başka dilde bulunan hiçbir şey için terim dayatması yapamazsın.

Üstün-İnsan diye çevrilmesi gerekir. Superiority durumu var.

Ben ilgili eserin İngilizce, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca YAZILI çevirilerinin irdelenmesini yapabilecek konum ve kapasitede birisiyim.

Ama sen daha yazım ve noktalama kurallarını dikkate almıyorsun.

Dahi anlamındaki de'nin bile ayrı yazılacağı kuralını uygulayamıyorsun (bilgi eksikliği)

Ama yine seni bilgilendirme adına söyleyeyim.

Senin haklı olabileceğin bir durum vardı.

Neresi?

Eğer ikimiz de Almanca konuşsaydık ve ben ÜberMensch'i değiştirseydim (bariz bir yapı ve kelime değişikliği mesela "Darüber Erdbewohner" gibi)

Burada haklı olurdun. Ancak böyle bir durum da söz konusu değil ki :)

Akıllı ol bindiğin dalı kesme.

Burada ben kazanırım ben.

Hatta öyle bir kazanırım ki senin ÜST-İNSAN çevirisinin yanlış olduğu yönünde akademik uzlaşma yaratacak çalışmalar yaparım ve elinde tuttuğun çeviriyi yanlış bile çıkartabilirim.

Benden düzeltme yapma isteyemezsin.

Bu teknik olarak imkânsız.

2- Nietzsche'nin ortaya attığı ÜberMensch kavramı,

Mevcut İnsan Milletinden her anlamda daha "Üstün" bir insanı tarif eder.

Hatta bu üstün insan tipinin prototiplerine örnekler bile vermiştir.

Büyük İskender, Napolyon, Julius Caesar bu prototiplerdendir.

Bence sen bu sözlerinde Nietzsche'ye en büyük ihaneti ediyorsun.

Nietzsche bariz ve net bir şekilde suni olmayan özelliklerle (yani dil, ırk, kültür vb.) mevcut insandan daha üstün ve gelişmiş bir insan tipi tarif eder.

Sizin gibi "Aman yeni Naziler hortlamasınlar" "Bunu bu anlama getirmeyelim" diye çırpınan münasebetsizler de olayı içine etmek için her yerden parmak sokarlar.

ÜberMensch üstün bir insan türüdür. Mevcut bozuk bilinçler topluluğunun tüm özelliklerini yok ederek, tüm bilinç rahatsızlıklarına karşı bağışıklık kazanmış bir insan türü.

Bazen hastanede yatan bir hastanın hastalığını teşhis etmek dolaylı olarak o hastanedeki sağlıklı insanları ondan daha üstün yapar.

Boşuna demagoji yapma bana.

3- Senin sayfanın ve sayfandaki etkileşimlerinin buradaki konularla zerre ilişkisi yok.

Ama madem ki diyorsun bir sürü şey yaptın vs.

O zaman son bir şey daha yap da şuradaki hiç alakası olmayan şeyleri geveleyerek "ben, biliyor musun şöyle yaptım" "biliyor musun böyleydi böyle oldu" diye çocuk gibi övünen adama da - yani kendine de - bir yol göster. Ve yok olsun. Konuyla alakalı kısımları kalsın.

Sakın konuyla alakasını "Nietzsche ismi telaffuz edildi, Üstün İnsan kavramı açıldı diye söyledim" şeklinde bir basitliğe indirgeme.

Orada yazdıkların böyle şeyler değil.

Başka şeyler.

4- Defolu bilinç başlığında her şey detaylı anlatıldı.

Rahatsız insan bilinçlerinin rahatsızlıklarına örnekler verildi.

Burada onun demagojisini yapmak istemiyorum artık.

Eğer diyorsan ki bir Agnostik ihtimal ataması, bilinmeyen bölge yaratılması, konularında son derece sağlıklı bir BİLİNÇ davranışı sergilemektedir,

Sana tüm doğa kıçıyla güler :)

O başlıkta defolu bilinçler olarak sıralanan tanımlanan durum ve insanların defo olarak tanımlanan özelliklerinin, aslında normal bir çalışmanın parçası olduğunu iddia ediyorsan,

Lütfen ilgili defonun neden defo olmadığını

Ve nasıl normal çalışmanın bir parçası olduğunu anlat.

Boş konuşmayı sevmem.

Konuyu basitçe anlat.

Demagoji yapacaksan da hiç girme benle tartışmaya.

5- Hodri meydan demişsin.

ben bu forumda çok öncelerden de yazmıştım.

Benim için siyah ve beyaz, var ve yok, gece ve gündüz vb. gibi her şey ama her şey ikili sistemden ibarettir.

Griler vb. yoktur.

"Griler de vardır, hayat sadece siyah ve beyazdan ibaret değildir" ifadesinin ben de yeri yoktur.

Benim için değil, madde için de bu böyle. Bu gerçeklik için de bu böyle yani.

Konuyu saçmalatmayacağına, imla ve noktalama işaretlerine uyacağına ve 2 paragrafı aşmayacak şekilde kısa ve basit bir tavır takınacağına dair garanti verirsen tabi ki tartışırım.

Neden tartışmayayım ki?

6- Üstünlük arayışı falan demişsin.

Yahu siz bu kurnazlıkta ve üç kağıtçılıkta nasıl bu kadar usta olabiliyorsunuz?

Arkadaşım yukarıda da belirttim.

Hastanede sağlıklı insan, SAĞLIK BAKIMINDAN (ve o an için bu tüm diğer yönlere de genellenebilir), otomatik olarak hasta insandan üstün olur.

Yarısına kadar bir bataklığa batmış insan, Tamamen bir bataklığa batmış insandan üstündür.

Yani bunlar göreceli şeyler değil ki.

Ölçülebilen şeyler.

Tutup da beni, Teistler gibi veya Irkçılar gibi Üstün bir insan grubu davası peşinde koşan ucuz yaratık yapma girişiminden vazgeç.

Bilinçlerdeki bozulma ortada, her şey nesnel olarak ortada.

Ve defolu oldukları, dolayısıyla da, defolu olmayan (güçlü ateist) bilincin onlardan üstün olduğu o başlıkta nesnel olarak verilmiştir.

Bu nesnelliği bozan da zaten, onların defolu bilinçlerinin maddeye ters düşen üretim süreçlerine girmeleri.

Bunu mahkemede yapsalar, kendileri için görülen davada kaybedecekler.

Üstünlükleri eriyecek ve yok olacak.

Alacakları ceza üstünlük dengesini bozacak çünkü.

Bunları sana anlatmıyorum.

Bunları senin yukarıda terbiyesizce ve alakası bile yokken beni ırkçı ve katliamcılarla aynı kefeye iterek topluma mahalle karıları gibi "yetişin dostlar, din elden gidiyor" vs. çığırtkanlığının prim yapmaması için bilgi amaçlı yazıyorum okuyanlara.

7- Yine kahverengi bir saçmalıkla sataşmışsın :)

Arkadaşım hodri meydana varım

Ancak şartlarım yukarıda.

Kendi tanrınla yüzleşme vs,

Olayı çirkefleştirme.

Yani af edersin ama tuvalet haricindeki bir ortamda yanımda sıçıyorsun ve bok kokusundan rahatsız olunca da "ne o? sen sanki kendin yapmıyorsun. bok kokunla yüzleşmeye hazırsan konuşalım" diyorsun.

Şaka gibi.

:)

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

...

5- Hodri meydan demişsin.

....

Konuyu saçmalatmayacağına, imla ve noktalama işaretlerine uyacağına ve 2 paragrafı aşmayacak şekilde kısa ve basit bir tavır takınacağına dair garanti verirsen tabi ki tartışırım.

Neden tartışmayayım ki?

...

7- Yine kahverengi bir saçmalıkla sataşmışsın :)

Arkadaşım hodri meydana varım

Ancak şartlarım yukarıda.

Kendi tanrınla yüzleşme vs,

Olayı çirkefleştirme.

...

Şaka gibi.

:)

niçe ve üstinsan, niçe felsefesinin hangi erk'ler tarafından maymun edildiği,

üstünlük kavramı ve algısı, evrimsel süreçte üstünlük,

yada ateizm, agnostizm defolu bilinç vb. hakkında senle tartışacağım adres

hodrimeydan dışında bir yer değil

bu tartışma konusunda ise bana şartlar öne sürecek ne bilince nede yetkiye sahip değilsin..

ateistforum.org'un yönetici ekibi, zaten gerekli şart ve kurallları koymuş hodrimeydan kategorisi ile ilgili..

imla hataları vb. için ise hiçbir söz vermem..

çünkü bir parmağımın, öteki parmağımdan daha önce tuşa basması sonucu yazım hataları tabiki de olacaktır..

ben medyum değilimki hangi imla hatasını nerde yapacağımı önceden bileyim (:

ayrıca yazım ve imla kuralları da, diğer gereksiz kurallar gibi insan tarafından üretilmiştir..

etimolojiktir.. anarşik değil (:

bilinçli olarak, yani bile bile yanlış yazdığım kelimelerde var..

ama konu bu değil ki..

etimoloji tartışmıycazki senle..

imla hatalarını bahane edeceğine, saçmasapan ve gereksiz şartların şurtların arkasına sığınacağına

hodrimeydanda görüşürüz demen yeterliydi..

şimdi o başlık altında yazdığımın altına gel bi zahmet..

tartışmayı kabul ettiğini, ben gibi sende yönetime bildir ordan..

sonrası da malum (:

burdaki konu ise humanizm.. niçe değil..

daha fazla kirletmeyelim, dağıtmayalım derim şahsen..

tarihinde murat-tlv tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

niçe ve üstinsan, niçe felsefesinin hangi erk'ler tarafından maymun edildiği,

yada ateizm, agnostizm defolu bilinç vb. hakkında senle tartışacağım adres

hodrimeydan dışında bir yer değil

bu tartışma konusunda ise bana şartlar öne sürecek ne bilince nede yetkiye sahip değilsin..

Tartışma için şart öne sürecek bilince sahip değilsem,

Tartışma için gerekli bilince nasıl sahip oluyorum? :)

Yazdığın her mesajda 2 paragrafı geçmeyeceksin.

Yazım kurallarına önem göstereceksin.

Konuyu saçmalatmayacaksın.

Bunları taahhüt ediyorsan tartışalım.

ateistforum.org'un yönetici ekibi, zaten gerekli şart ve kurallları koymuş hodrimeydan kategorisi ile ilgili..

O zaman yönetici ekiple tartış :)

imla hataları vb. için ise hiçbir söz vermem..

Neden?

İmla kurallarını çok iyi bilen bir adamın felsefesini tartışırken imla kurallarını hiçe mi sayacağız? :)

Ve sen Nietzsche’ci olacaksın?

"Abi bu adam fanatik Nietzsche'ci" "Adamın Nietzsche'nin fikirlerini bir savunuşu var, cümlelerin hepsi ayrı bir gezegenden gibi"

Nietzsche görse ne derdi acaba :)

çünkü bir parmağımın, öteki parmağımdan daha önce tuşa basması sonucu yazım hataları tabiki de olacaktır..

ben medyum değilimki hangi imla hatasını nerde yapacağımı önceden bileyim (:

Microsoft Word'ün yazım denetimi var.

Ayrıca Explorer'a program ekleyerek veya Chrome'da da yazım denetimi fonksiyonunu Türkçe seçip etkinleştirerek yapabiliyorsun.

Bilgisayar sen yazarken yanlış yazdığın yerlerin altını kırmızı çiziyor. Kırmızı çizgili yere sağ tıklayınca da doğrusunu öneriyor veya o kelimeyi tanımıyorsa sözlüğe ekle diyor.

ayrıca yazım ve imla kuralları da, diğer gereksiz kurallar gibi insan tarafından üretilmiştir..

Felsefede gereklidir.

Onlar olmadan olmaz.

etimolojiktir.. anarşik değil (:

bilinçli olarak, yani bile bile yanlış yazdığım kelimelerde var..

Aferin.

ama konu bu değil ki..

etimoloji tartışmıycazki senle..

imla hatalarını bahane edeceğine, saçmasapan ve gereksiz şartların şurtların arkasına sığınacağına

hodrimeydanda görüşürüz demen yeterliydi..

şimdi o başlık altında yazdığımın altına gel bi zahmet..

tartışmayı kabul ettiğini, ben gibi sende yönetime bildir ordan..

sonrası da malum (:

Neyi tartışacağız?

Bu şekildeki tutumun bana Damsız Girilmez denilen barlara girmek için yanında onu bunu getirmeye çalışan son derece müşfik bir adamı hatırlattı.

Tartışma yapacaksak konuyu uzlaşmamız lazım ilk önce.

Tamam dedim diye zırt diye koşup kendi kafana göre konu açamazsın.

Ayrıca benim şartlarımı tartışmadan kaçmak olarak lanse etmeyi de bırak.

Şartım o.

Ve bu şart olması gerekene hizmet ediyor.

Sen ise olmaması gerekenleri istiyorsun oraya :)

burdaki konu ise humanizm.. niçe değil..

daha fazla kirletmeyelim, dağıtmayalım derim şahsen..

Benim açımdan, Kirletmek konusunda değil de, dağıtmak konusunda haklısın.

Ama senin açından hem kirletme hem dağıtma söz konusu (format ve yazım da karışıyor işin içine çünkü)

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tartışma için şart öne sürecek bilince sahip değilsem,

Tartışma için gerekli bilince nasıl sahip oluyorum? :)

Yazdığın her mesajda 2 paragrafı geçmeyeceksin.

Yazım kurallarına önem göstereceksin.

Konuyu saçmalatmayacaksın.

Bunları taahhüt ediyorsan tartışalım.

O zaman yönetici ekiple tartış :)

Neden?

İmla kurallarını çok iyi bilen bir adamın felsefesini tartışırken imla kurallarını hiçe mi sayacağız? :)

Ve sen Nietzsche’ci olacaksın?

"Abi bu adam fanatik Nietzsche'ci" "Adamın Nietzsche'nin fikirlerini bir savunuşu var, cümlelerin hepsi ayrı bir gezegenden gibi"

Nietzsche görse ne derdi acaba :)

Microsoft Word'ün yazım denetimi var.

Ayrıca Explorer'a program ekleyerek veya Chrome'da da yazım denetimi fonksiyonunu Türkçe seçip etkinleştirerek yapabiliyorsun.

Bilgisayar sen yazarken yanlış yazdığın yerlerin altını kırmızı çiziyor. Kırmızı çizgili yere sağ tıklayınca da doğrusunu öneriyor veya o kelimeyi tanımıyorsa sözlüğe ekle diyor.

Felsefede gereklidir.

Onlar olmadan olmaz.

Aferin.

Neyi tartışacağız?

Bu şekildeki tutumun bana Damsız Girilmez denilen barlara girmek için yanında onu bunu getirmeye çalışan son derece müşfik bir adamı hatırlattı.

Tartışma yapacaksak konuyu uzlaşmamız lazım ilk önce.

Tamam dedim diye zırt diye koşup kendi kafana göre konu açamazsın.

Ayrıca benim şartlarımı tartışmadan kaçmak olarak lanse etmeyi de bırak.

Şartım o.

Ve bu şart olması gerekene hizmet ediyor.

Sen ise olmaması gerekenleri istiyorsun oraya :)

Benim açımdan, Kirletmek konusunda değil de, dağıtmak konusunda haklısın.

Ama senin açından hem kirletme hem dağıtma söz konusu (format ve yazım da karışıyor işin içine çünkü)

hayır, tartışma içinde gerekli bilince sahip değilsin,

bunu zaten tartışma sırasında okuyucu gözlemleyecektir (:

yani nasıl bir bilince sahip olduğunu kanıtlama fırsatı olacak bu senin için (:

"2 paragraf" gibi, saçmasapan,

bilimsel tartışma üslubundan uzak şartlarına gülemiyorum bile..

ayrıca niçeciyim vb. gibi tek bir lafım bile olmadı hiçbir platformda

her söz sahibine aittir.. o söz de sana ait.. bana değil..

ben İzzet Murat Güler.. Nietzsche değil..

hele hele, fikirlerimi onaylatmak yada doğrulatmak için,

niçe yada başka bir filozofun süzgecinden geçirmeye de hiç ihtiyacım olmadı benim.

o yüzden niçe görse ne derdi <<< şeklinde bir demagoji,

bana değil, fakat kendin gibi saftiriklere işler anca (:

bilimde yada felsefede,

"görse ne derdi" <<< şeklinde bir argüman gülünç bile değildir..

şeye benzedi bu da..

neydi o.. "teyzemin sakalı olsa, eniştem olurdu" gibi buna benzer bi laf işte..

önemsiz boşver (:

bi kez daha söylüyorum ben

saçmasapan ve gereksiz şartların şurtların arkasına sığınma..

konuyu sulandırmak vb. bana göre değil..

tezlerim var benim sosyoloji ile ilgili..

akademik tartışma üslubu diyorsan, bende o fazlasıyla var, rahat ol..

2 paragraf gibi tek 1 şart bile duymadım bugüne kadar hayatımda..

o yüzden bu alakasız şartlara da müsade edecek değilim..

ateistforum.org'un şartları var asmışlar zaten ilgili yerlere..

o şartları kabul etmen gerek sadece..

yeni şartlar eklemek haddine de değil, gereği de yok..

dediğim gibi, burdaki konuyu daha fazla dağıtmayalım..

biz hodrimeydanda görüşelim senle (:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle şu şakşakcılık meselesine değineyim.

Tartışmanın bir yerinde birkaç arkada,ş hacının görüşlerine destek verince, hacı da havalara girdi. Herkes beni destekliyor, bu nedenle görüşlerini gözden geçir gibi laflar etti. Bu yetmiyormuş gibi hakaretlere başladı. Elbette hakaretlerinin altında kalacak değildim. Önüne, dünyanın büyük bir kesiminde, (neredeyse tümü sayılır) ötenazinin yasak olduğunu, yasal olmadığını koydum. Dünyanın bütün doktorlarını aptal yerine koyduğunu kendisinin akıllı olduğunu sandığını yazdım. Bu kez bu doktorları suçladı, neymiş din etkisindelermiş, bıraksalarmış yüzde doksanı ötenaziyi kabul edermiş, sonra çoğunluğun önemli olmadığından dem vurmaya başladı. Üç kişinin desteği ile beni sıkıştırmaya çalışan, bu kez saf saf çoğunluk önemli değildir demeye başladı.

Gelelim şu çürütme meselesine,

İyi ve kötü göreceli olduğuna göre, (gerçi göreceli olmayan yönleri de var ama şimdilik öyle kabul edelim)

Artık bu göreceli yaklaşım bilimsel olarak yanlışlanabilir mi?

Ben Ayşeyi seviyorum, sen diyorsun ki yahu Ayşenin nesini seviyorsun, Ayşe çirkin.

Ben aklımla, düşüncelerimle barışığım, savunduğum şeyler elbette ideolojidir, Sen diyorsun ki ideolojin seni esir almış.

Ben görüşlerimi yaşam üzerine inşa etmişim, ne varsa yaşamda var diyorum. Sen diyorsun ki, yaşam seni esir almış, yaşama bile kafa tutamıyorsan tutsaksın.

Ben diyorum ki insanları seveceksiniz, iyilik yapacaksınız, yardım ve dayanışmayı ön planda tutacaksınız. Eğitileceksiniz, bilgili kültürlü adam alacaksınız. Sen diyorsun ki ne kadar safsın, artistik yapma, insanlar birbirini sevmez, iyilik yapmaz, eğitim de neymiş vs vs.

Şimdi bu tür karşı argümanlar ile duygu ve düşüncelerimi çürüttüğünüzü mü zannediyorsunuz.

Evet ben de, duygu ve düşüncelerimin yanlışlığı ortaya konulduğunda elbette yanlışımı kabul ederim.

Peki beni bu düşüncelerimden bir adım ileri götürecek ne söylediniz?

Sizin gül hatırınız için Ayşeyi sevmekten vaz mı geçeyim. Bir şizofren gibi ben ve aklımı ayrı düşünüp, Aklımın düşüncelerimin beni esir aldığını mı kabul edeyim. Yardımseverliği, dayanışmayı bir kenara atıp, artistik yapmadan önüme gelene kazık mı atayım?

Duygu ve düşüncelerimi çürüttünüz de bana yeni ve daha doğru ne kazandırdınız.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle şu şakşakcılık meselesine değineyim.

Tartışmanın bir yerinde birkaç arkada,ş hacının görüşlerine destek verince, hacı da havalara girdi. Herkes beni destekliyor, bu nedenle görüşlerini gözden geçir gibi laflar etti. Bu yetmiyormuş gibi hakaretlere başladı. Elbette hakaretlerinin altında kalacak değildim. Önüne, dünyanın büyük bir kesiminde, (neredeyse tümü sayılır) ötenazinin yasak olduğunu, yasal olmadığını koydum. Dünyanın bütün doktorlarını aptal yerine koyduğunu kendisinin akıllı olduğunu sandığını yazdım. Bu kez bu doktorları suçladı, neymiş din etkisindelermiş, bıraksalarmış yüzde doksanı ötenaziyi kabul edermiş, sonra çoğunluğun önemli olmadığından dem vurmaya başladı. Üç kişinin desteği ile beni sıkıştırmaya çalışan, bu kez saf saf çoğunluk önemli değildir demeye başladı.

Gelelim şu çürütme meselesine,

İyi ve kötü göreceli olduğuna göre, (gerçi göreceli olmayan yönleri de var ama şimdilik öyle kabul edelim)

Artık bu göreceli yaklaşım bilimsel olarak yanlışlanabilir mi?

Ben Ayşeyi seviyorum, sen diyorsun ki yahu Ayşenin nesini seviyorsun, Ayşe çirkin.

Ben aklımla, düşüncelerimle barışığım, savunduğum şeyler elbette ideolojidir, Sen diyorsun ki ideolojin seni esir almış.

Ben görüşlerimi yaşam üzerine inşa etmişim, ne varsa yaşamda var diyorum. Sen diyorsun ki, yaşam seni esir almış, yaşama bile kafa tutamıyorsan tutsaksın.

Ben diyorum ki insanları seveceksiniz, iyilik yapacaksınız, yardım ve dayanışmayı ön planda tutacaksınız. Eğitileceksiniz, bilgili kültürlü adam alacaksınız. Sen diyorsun ki ne kadar safsın, artistik yapma, insanlar birbirini sevmez, iyilik yapmaz, eğitim de neymiş vs vs.

Şimdi bu tür karşı argümanlar ile duygu ve düşüncelerimi çürüttüğünüzü mü zannediyorsunuz.

Evet ben de, duygu ve düşüncelerimin yanlışlığı ortaya konulduğunda elbette yanlışımı kabul ederim.

Peki beni bu düşüncelerimden bir adım ileri götürecek ne söylediniz?

Sizin gül hatırınız için Ayşeyi sevmekten vaz mı geçeyim. Bir şizofren gibi ben ve aklımı ayrı düşünüp, Aklımın düşüncelerimin beni esir aldığını mı kabul edeyim. Yardımseverliği, dayanışmayı bir kenara atıp, artistik yapmadan önüme gelene kazık mı atayım?

Duygu ve düşüncelerimi çürüttünüz de bana yeni ve daha doğru ne kazandırdınız.

Sevgiler.

Bu noktada tartışılacak bir şey yok zaten Sevgili Drekinci. Sizin Hacı ile yaptığınız hemen bütün tartışmalar canhıraş geçer, birbirinize etmediğiniz laf kalmaz ama orada biter. Ben daha birbirinizi ikna edip fikirlerinizi değiştirmeyi başardığınız bir tartışma görmedim.:) Tadı burada ama..

Siz zaten sonuç olarak "ben böyleyim, kardeşim, böyle düşünüyorum ve düşüncelerimle de barışığım" diyorsunuz. Daha ne tartışılır ki..

"Ben diyorum ki insanları seveceksiniz, iyilik yapacaksınız, yardım ve dayanışmayı ön planda tutacaksınız. Eğitileceksiniz, bilgili kültürlü adam alacaksınız. Sen diyorsun ki ne kadar safsın, artistik yapma, insanlar birbirini sevmez, iyilik yapmaz, eğitim de neymiş vs vs."

Kimse sizin bu dediklerinize, yine burada verdiğiniz bu yanıtı vermiyor Drekinci. Öyle düşünsek ne diye yazalım, ne diye dünya daha iyi bir yer olsun diye debelenelim, niye buralarda yazalım..

Bizler sadece "insanların bu kötü yanı da var ve hep olacak" diyoruz. "İnsan sütten çıkma ak kaşık değil, eğitim öğretimle de öyle kolayca değişip düzelmiyor, bunu bilelim de yanılmayalım, daha farklı yöntemler varsa onları arayıp bulalım, seveceksek bu yönleriyle de kabullenip sevelim" diyoruz.

Hepsi bu..

Klasik geyiktir ama sevgi gerçekten her şeyin temeli, en basit çözümüdür. Olduğu gibi kabullenip sevmek, uzaktan sevmek, dokunuşta bulunmak ve değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmemek..

Benim takıldığım şey insanların sözlerini kötüye kullanıp çarpıtmayı ve kişisel saçma salak saldırıya çevirmeyi alışkanlık haline getirenler.

Hiç dürüstçe değil bu. Felsefe yapacak kadar gelişmiş beyinlere sahip olduğunu düşünenlerde olması gereken en önemli ilk özellik, entelektüel dürüstlüktür.

Mahalle ağzıyla felsefe yapılır mı... Her an her yerde felsefe yapılır mı..

İnsan sinir oluyor..

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Ben diyorum ki insanları seveceksiniz, iyilik yapacaksınız, yardım ve dayanışmayı ön planda tutacaksınız. Eğitileceksiniz, bilgili kültürlü adam alacaksınız. Sen diyorsun ki ne kadar safsın, artistik yapma, insanlar birbirini sevmez, iyilik yapmaz, eğitim de neymiş vs vs."

Kimse sizin bu dediklerinize, yine burada verdiğiniz bu yanıtı vermiyor Drekinci. Öyle düşünsek ne diye yazalım, ne diye dünya daha iyi bir yer olsun diye debelenelim, niye buralarda yazalım..

Bizler sadece "insanların bu kötü yanı da var ve hep olacak" diyoruz. "İnsan sütten çıkma ak kaşık değil, eğitim öğretimle de öyle kolayca değişip düzelmiyor, bunu bilelim de yanılmayalım, daha farklı yöntemler varsa onları arayıp bulalım, seveceksek bu yönleriyle de kabullenip sevelim" diyoruz.

Hepsi bu..

Benim takıldığım şey insanların sözlerini kötüye kullanıp çarpıtmayı ve kişisel saçma salak saldırıya çevirmeyi alışkanlık haline getirenler.

Hiç dürüstçe değil bu. Felsefe yapacak kadar gelişmiş beyinlere sahip olduğunu düşünenlerde olması gereken en önemli ilk özellik, entelektüel dürüstlüktür.

Mahalle ağzıyla felsefe yapılır mı... Her an her yerde felsefe yapılır mı..

İnsan sinir oluyor..

Sevgili IFeelGood, hacı ile tartışmalarımız da gelip buralarda düğümleniyordu. Benim söylediklerim ile, senin tashih ederek düzelttiğin arasında ben bir fark görmüyorum? Ben, insanların kötü yönlerini de tartışmaya dahil etmeye de karşı çıkıyorum. Çünkü insanı kötü yönleri ile kabullenme, bir tür kötülükleri de kabullenme demektir. Bir insan, bir başka insana kötülük yaparsa, Eh işte insan böyledir, güvenilmez. Halbuki kötülüklerin önlenmesinin mekanizmaları başkadır. Suç kapsamına girer, kötülük yapan yaptığı kötülükle orantılı olarak cezalandırılır. Bu cezaların da amacı bir daha aynı suçu işlememeye yönelik, caydırıcı cezalardır.

İşin doğrusu, insanların birbirine kötülük yapmaması gerektiğini, insan olmanın bir özelliği olarak göstermek, iyi olan şeylere yönlendirmek ve özendirmektir. Her iyilik tartışıldığında, iyilik özendirilmek istendiğinde, karşısına kötülük konursa, iyilik özenilecek bir şey olmaktan çıkar, insanlar kötülüğü esas alır ve uyanık olup kötülüklere maruz kalmamaya yönelir. Bu da bir yöntem. Ama bir kez kötülük kabullenilince, artık savunma mekanizması haline gelir. Yaptığı kötülüğü, Ne yapayım, herkes kötü. Şeklinde savunmaya başlar.

Yine felsefe yaptım. Felsefenin dışında düşünmek zor.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili IFeelGood, hacı ile tartışmalarımız da gelip buralarda düğümleniyordu. Benim söylediklerim ile, senin tashih ederek düzelttiğin arasında ben bir fark görmüyorum? Ben, insanların kötü yönlerini de tartışmaya dahil etmeye de karşı çıkıyorum. Çünkü insanı kötü yönleri ile kabullenme, bir tür kötülükleri de kabullenme demektir. Bir insan, bir başka insana kötülük yaparsa, Eh işte insan böyledir, güvenilmez. Halbuki kötülüklerin önlenmesinin mekanizmaları başkadır. Suç kapsamına girer, kötülük yapan yaptığı kötülükle orantılı olarak cezalandırılır. Bu cezaların da amacı bir daha aynı suçu işlememeye yönelik, caydırıcı cezalardır.

İşin doğrusu, insanların birbirine kötülük yapmaması gerektiğini, insan olmanın bir özelliği olarak göstermek, iyi olan şeylere yönlendirmek ve özendirmektir. Her iyilik tartışıldığında, iyilik özendirilmek istendiğinde, karşısına kötülük konursa, iyilik özenilecek bir şey olmaktan çıkar, insanlar kötülüğü esas alır ve uyanık olup kötülüklere maruz kalmamaya yönelir. Bu da bir yöntem. Ama bir kez kötülük kabullenilince, artık savunma mekanizması haline gelir. Yaptığı kötülüğü, Ne yapayım, herkes kötü. Şeklinde savunmaya başlar.

Yine felsefe yaptım. Felsefenin dışında düşünmek zor.

Sevgiler.

Sen iyice şaşırdın sevgili Drekinci.. Çok zırvalamaya başladın. Seni bir yerde durdurmak lazım.

İnsanın kötü taraflarını görmezden gelmenin insanlığa ne gibi bir yararı olabilir?

Görmeyince onlar yok mu oluyor?

İnsanı kötü yönleri ile kabullenme kötülükleri kabullenme mi oluyor?. Bu ne kadar saçma bir iddia.

Hiç bu kadar düşmemiştin herhalde..

Sana göre sabah gazetede okuduğumuz bir ırza geçme olayı da ırza geçmek sayılabilir.

Irza geçmekten bahsetmek ırza geçmektir yani.

Bu aslında bir İslam inancı.

Kötülüğe maruz kalanlarda suçu aramak da aynı şey..

Çok garip ve aptalca inanç ve düşüncelere sahipsin.

Sapıkca..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...