Jump to content

Her kızla beraber olmak ama evleneceği kızın bakire olmasını isteyen zihniyet


Recommended Posts

Amazon, çok ateşli bir feminist olduğun aşikar.

Sen gibilerin ''kadınlar hakkında anliz'' yapan erkeklere düşmanca saldırırken gözden kaçırdığınız önemli bir şey var.

Bazı analizlerin kadınlar için ''aşşağılayıcı'' ve ''eşitliksizce'' olduğu doğru, ama bu adamalr bu anlizleri yaparken tamamen kıçlarından uydurmuyorlar. Ne kadar ''bilimsel'' yada ''mantıksal'' çıkarımlar gibi ifade edilse de aslında bu analizlerin büyük kısmı tecrübelere dayanıyor.

Ve işin sizin-için-acı-yanı bu tecrübeler de zaten evrimsel psikolloji de gayet iyi bağdaşıyor.

Bu anlizleri yapan adamlar, sizin için ''sapık'' gibi görülebilir ama bu anlizler ''çouğunluk'' olan kadın tipinden edinilen tecrübe ile yapılırken, sizin gibi ''farklı'' olduğunu idda eden kadınların küçük bir azınlık olması asıl ''sapık'' -diğer bir ifadeyle ''anormal'' - olanın sizler olduğuna işaret ediyor.

Yani, onlar ''olanı'' ifade ederken siz ''olması gerekeni'' gerçekmiş gibi ifade ediyorsunuz.

Karşı taraf pratikten konuşutken siz teoriden konuşuyorsunuz.

Şunu da belirtmeli ki bu tür analizler çoğunluk kadını çok önce değerli görüp ama sonradan acı bir tecrübelye aslında kadınlarında salt içgüdüleri ile hareket eden canlılar olduğunu öğrenen erkekler tarafından yapılıyor.

Yani bütün bu ''erkek-egemen-yorumlar'' için suçlayacak birini arıyorsan kendi hemcinslerini suçlamalısın.

Erkekler kadınlar hakkındaki bilgilerini kamplumbağaşarı gözlemleyerek yapmıyorlar, kadınları gözlemelyerek yapıyorlar.

Bir erkek olarak, bu savunmanu dogru bulmuyorum.

Ben kadınlar hakkında bir seyi bir erkektense bir kadından ogrenmeyi tercih ederim. Turkiye gibi kadini erkekten degersiz goren anlayisin hakim oldugu bir ulkede erkeklerin kadinlar hakkinda goruslerini tarafli ve nesnellikten uzak bulurum.

Bir erkek kadinlarin ic yuzunu basarisiz bir iliskiden sonra anliyor diyorsun. Basarisiz iliskinin sebebini kadina yuklyorsun ve kadinlar salt icguduyle hareket eder diyorsun. Bu degerlendirme son derece tarafli ve yanlis. Turkiye gibi erkek egemen topluluklarda basarisiz bir iliskinin sebebinin erkek olmasi daha muhtemeldir, cunku kadinin ozgurlukleri kisitlanmistir, kadinin hareket sahasi daha azdir, yapabilecegi eylemlerin cesidi ve daha azdir; oysa erkek cok daha genis bir yelpazede davranislar sergilemekte ozgurdur.

Erkegin boyle davranmasinin sebebi kadinlar diyorsun. Belki de erkekler yuzunden kadinlar boyle davraniyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 260
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ad hominem'in yazdıkları o kadar isabetli ki bunlara eklenecek çok az şey var. Kadınların iradesi gerçekten de zayıftır ve bu da dahil olmak üzere evrim sürecindeki kadının genetik yapısına kazınmış diğer faktörlerden dolayı da kadın davranışlarına bilinçten çok içgüdüler hükmeder. Dahası bunlar insani olmaktan ziyade hayvani içgüdülerdir de. Kadınlar güce ve baskıya karşı önemki bir direnç gösteremezler ve hatta karşılarında güçlü ve baskı kuran bir erkek görmek isterler. Ne var ki biz erkekler onlar için yaşar ve yine onlar için ölürüz. Kadınlara, onların bize olmadıkları kadar muhtacızdır. Onların rahminde döllenir ve gelişiriz ve onların bakımı olmaksızın yaşama tutunamayız. Fakat, burada bile kadının çocuğuna karşı beslediği sevgi aslında içgüdüsel ve refleksiftir. Esasen bu durum insan yaşamının özünde bir refleksten ibaret olduğunun da tipik bir örneğidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amazon, çok ateşli bir feminist olduğun aşikar.

Sen gibilerin ''kadınlar hakkında anliz'' yapan erkeklere düşmanca saldırırken gözden kaçırdığınız önemli bir şey var.

Bazı analizlerin kadınlar için ''aşşağılayıcı'' ve ''eşitliksizce'' olduğu doğru, ama bu adamalr bu anlizleri yaparken tamamen kıçlarından uydurmuyorlar. Ne kadar ''bilimsel'' yada ''mantıksal'' çıkarımlar gibi ifade edilse de aslında bu analizlerin büyük kısmı tecrübelere dayanıyor.

Ve işin sizin-için-acı-yanı bu tecrübeler de zaten evrimsel psikolloji de gayet iyi bağdaşıyor.

Bu anlizleri yapan adamlar, sizin için ''sapık'' gibi görülebilir ama bu anlizler ''çouğunluk'' olan kadın tipinden edinilen tecrübe ile yapılırken, sizin gibi ''farklı'' olduğunu idda eden kadınların küçük bir azınlık olması asıl ''sapık'' -diğer bir ifadeyle ''anormal'' - olanın sizler olduğuna işaret ediyor.

Yani, onlar ''olanı'' ifade ederken siz ''olması gerekeni'' gerçekmiş gibi ifade ediyorsunuz.

Karşı taraf pratikten konuşutken siz teoriden konuşuyorsunuz.

Şunu da belirtmeli ki bu tür analizler çoğunluk kadını önce melek gibi çok değerli görüp ama sonradan acı bir tecrübelye aslında kadınlarında salt içgüdüleri ile hareket eden canlılar olduğunu öğrenen erkekler tarafından yapılıyor.

Yani bütün bu ''erkek-egemen-yorumlar'' için suçlayacak birini arıyorsan kendi hemcinslerini suçlamalısın.

Erkekler kadınlar hakkındaki bilgilerini kamplumbağaları gözlemleyerek yapmıyorlar, kadınları gözlemelyerek yapıyorlar.

Erkeklere düşmanca saldırmak kısmına katılmıyorum. Saldırılacak birşey varsa, o da dayatılan, olması gerekeni 'olan' olarak kabul edemeyen, erkek egemen toplumların kadınlar için sürekli olarak birşeyler dayattığı ve erkek bir 'güç' olarak kabul edildiği için, kadını sürekli olarak baskı altına almasının bir sonucu olarak, kadın davranışlarını istenilen yönde şekillendirdiği için kadınlar hakkında yapılan analizleri doğru bulmuyor, yeteri kadar analiz edilerek incelendiğini sanmıyorum.

Kadının iç dünyasıyla alakalı yapılan analizlerin neler olduğu, bu analizlerin nasıl yapıldığı, yoldan çevirilen bir kadına mikrofon uzatmak kadar basit olamayacağını, nasıl bir tecrübe içerisinde bunu gerçekleştirdiklerini, buyurun anlatın...

Bu analizlerin yapıldığı 'çoğunluk' olan kadınların toplumsal konumunu, nelerle karşılaştıkları, neden o çoğunluk grubunda olduğu, yaşam tarzlarındaki benzerlikleri, bu benzerliklerin neler olduğu ve neden olduğu, bu analizlerin kadınların tamamen kendi rızasıyla mı yapıldığını, bir 'güç'ten etkilenmediklerini buyurun ortaya koyun...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kadınlar güce ve baskıya karşı önemki bir direnç gösteremezler ve hatta karşılarında güçlü ve baskı kuran bir erkek görmek isterler.

Baskıdan kastınız nedir? Erkeklik hakimiyeti mi? Eğer öyleyse, kadınlar o kadar alıştırıldı ki baskı kuran erkek tarafından yaşamaya... Zamanla o baskıdan uzak yaşayamıyor, kadının içine işliyor... Sonrasında bir eksiklikmiş gibi görülüyor. Daha sonra da 'baskı altında olmadan yaşayamaması' araştırma sonuçlarına dahil oluyor. Direnç gösterememesinin başlıca sebebi, yine erkek eliyle olmuş oluyor. Kadın tam anlamıyla rahat bir nefes aldı mı öyle bir direnç gösterir ki, bunun gerçekleşmesi için olumsuz etkilerden kurtulması gerekir. Ki bu etkilere, çevrede yaşanılanlar, kadının gözlemledikleri de ciddi bir sebep oluşturabiliyor.

tarihinde AmAz0n tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir erkek olarak, bu savunmanu dogru bulmuyorum.

Ben kadınlar hakkında bir seyi bir erkektense bir kadından ogrenmeyi tercih ederim. Turkiye gibi kadini erkekten degersiz goren anlayisin hakim oldugu bir ulkede erkeklerin kadinlar hakkinda goruslerini tarafli ve nesnellikten uzak bulurum.

Bir erkek kadinlarin ic yuzunu basarisiz bir iliskiden sonra anliyor diyorsun. Basarisiz iliskinin sebebini kadina yuklyorsun ve kadinlar salt icguduyle hareket eder diyorsun. Bu degerlendirme son derece tarafli ve yanlis. Turkiye gibi erkek egemen topluluklarda basarisiz bir iliskinin sebebinin erkek olmasi daha muhtemeldir, cunku kadinin ozgurlukleri kisitlanmistir, kadinin hareket sahasi daha azdir, yapabilecegi eylemlerin cesidi ve daha azdir; oysa erkek cok daha genis bir yelpazede davranislar sergilemekte ozgurdur.

Erkegin boyle davranmasinin sebebi kadinlar diyorsun. Belki de erkekler yuzunden kadinlar boyle davraniyor?

Orasıda doğru. Yazdığın herşey doğru.

Erkekleri üstün çıkarmak değil çabam zaten.

Ama kadınlar hakkındaki ''güce taparlar, faşist erkeklarden hoşlanırlar, hükmedilmekten hoşlanırlar, sadakatsizdirler, kırbacı sevmek doğlarında vardır'' gibi yorumların tamamen erkek egemenliğinden kaynaklanmadığını, daha çok ''erkek gözlemlerinden'' kaynaklandığını anlatmya çalışıyorum.

Gerçekte kadınların böyle olması erkekelerin istediği bir şey değildir ama ''olan'' şeydir.

Ve hatta bu tür yorumlar erkeklerin kadınlara karşı bir isyanıdır, eleştirisidir.

Benim çok ilişki tecrübem olmasa da çok iyi bir dinleyici ve gözlemci olarak geçmiş ilişkilerinden yakınan her erkekte tesbit ettiğim ortak nokta da budur. Herkesin gördüğü ortak nokta budur.

O bok gibi birbirinin tamamen aynı olan aşk şarkılarının sözleri de hep bundan bahseder.

İyi adam vardır, hoşlandığı kadına büyük değer verir büyük saygı duyar, ama kadın sonunda bu iyi adamı boşverip kendine köpek gibi davranan başka kötü bir adama aşık olur, hem de nasıl aşık olur.

Bu hikaye hep böyle gider, sonrasında da bu yukarda yazdığım türden yorumlar hep ''iyi adamın isyanı'' olarak ortaya çıkar. Hatta atasözmüz bile vardır, ''diken, deve, seven'' li...

İşin bir diğer yanı, psikoloji bilimi de , özellik evrimsel psikoloji, bu isyancıl yorumlarla aynı parelelliktedir.

. Saldırılacak birşey varsa, o da dayatılan, olması gerekeni 'olan' olarak kabul edemeyen,

Olması gereken, olması istenen ile hali hazırda olan şey aynı değildir.

Sen inanmak istediğin şey gerçek gibi kabul edersen hayal dünasında yaşamaya başlarsın.

''gerçek biz neye inanırsak o'' değildir. Ne kadar delüzyon içinde olduğun burdan belli.

Sanki tüm kadınlar mükemmel varlıklar da erkeklerin onlar hakkındaki analizleri onları bu hale sokuyormuş gibi öfkelisin.

kadını sürekli olarak baskı altına almasının bir sonucu olarak,

Baskı altındaki kadına bakılarak analiz yapılamz tabiki.

Bu tıpkı işkece altında alınan ifadenin geçersiz olması gibi olur.

Kafesteki bir hayvanı gözlemleyerek onun doğasını anlayamayız.

Zaten kadın hakkındaki yorumlar da kafesteki kadınlar gözlemlenerek yapılmıyor.

Tüm kadınlar baskı altında değil, artık 2013 teyiz, ve her tarafı liberal propagandalar işgal etmiş durumda. Yani üzerinde gözlem yapılabilecek kadar çok ''özgür'' kadın var.

kadınlar hakkında yapılan analizleri doğru bulmuyor, yeteri kadar analiz edilerek incelendiğini sanmıyorum.

Bunlar gerçekten ''analiz'' yada ''inceleme'' filan değil zaten. Yukarda belirttiğim gibi tamamen erkeklerin ''kişisel görüşleri'', ve bu görüşlerin her erkek tarafından ayrı ayrı tecrübe edilmiş olmasına rağmen hep aynı noktada buluşması da bize üzerine düşünmeye değer bir sonuç veriyor.

buyurun ortaya koyun...

Ortaya konacak bir şey yok.

Bu bilimsel bir konu değil zaten. Başlığın ana konusu da bilimsel bişey değil :

Yanıtlanan konu: Her kızla beraber olmak ama evleneceği kızın bakire olmasını isteyen zihniyet

Burda yanlış birşey yok aslında. Ne bilimsel ne mantıksal olarak yanlış olan hiçbir şey yok.

Bu başlık tamamen ''karşılıklılık, namusluluk, kensinden beklenmeyeni başkasından bekelememek'' gibi ''değersel'' yargılar üzerine kurulmuş. Değerler üzerinde tartışarak bir sonuca varmayı bekelemk boştur.

Bu sayfada konunun geldiği nokta da aynı şekilde insan duyguları ve değerleri üzerinden giden bir tartışmadan ibaret.

Senin karşı çıktığın tüm yorumlar, erkek duygusallığı ile ortaya konmuş yargılardır. Bilimselliği ''bu şekilde'' tartışılamaz.

Burda tüm itirazlarını yaparken görmen gereken tek şey şu ki: tüm suçu erkekelre yükleyemzsin, çünki onlar analizlerini kadınlara bakarak yapıyor, biyerlerinden uydurmuyorlar.

Hemcinslerini de erkekleri suçladığın kadar suçlamalısın.

tarihinde ad hominem tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Feminizm karşıtı olanlar, annelerine de karşıdırlar!

Aile ilişkilerini sapık feminist kafayla düzenleyemezsin, feminizm islam gibi içinde birsürü ılımlı veya sapık radikal düşünceler içerir, sen hangi meshebindensin feminizmin ?

Farklı tür feminizmlerden bazıları:

Eşitlikçi Formlar:

Eşitlikçi Feminizm - Önde gelen feminist liderleri de içeren çoğunluk bunun feminizmin gerçek bir formu olmadığını öne sürmektedir.

Bireyci Feminizm - (Liberteryen Feminizm olarak da bilinir) Yukarıdakiyle aynıdır.

Liberal Feminizm

Kadın Merkezli (Gynocentric) Formlar:

Kültürel Feminizm

Cinsiyet Feminizmi

Pop Feminizm

Radikal Feminizm

Baskının Ataerkillikten Kaynaklandığını Kabul Edenler:

Anarko-Feminizm

Radikal Feminizm

Fransız Feminizm

Seks Radikal Feminizm

Baskının Kapitalizmden Kaynaklandığını Kabul Edenler:

Marksist Feminizm

Sosyalist Feminizm

Ayırımcı (Segregationalist):

Lezbiyen Feminizm (Lezbiyen Ayrıkçılığı/Lesbian separatism) )

Ayrılıkçı Feminizm/Seperatist Feminizm

Afrikan-Amerikan

Siyah Feminizm / Black Feminism

Kadıncılık/Womanism

Batı-Dışı :

Üçüncü Dünya Feminizm

Sömürge Sonrası Feminizm

http://tr.wikipedia.org/wiki/Feminizm

tarihinde Bağbozan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bağbozan, o kadar dar alanda oynama.

Nasıl her Müslüman kendi İslâm'ını yaşıyorsa, femist kişi de kendi feminizmini kendisi belirler. Bunun ılımlısı ya da aşırısı burada sözkonusu değil.

Ben, feminzmi "öcü"leştimeye karşı oluyorum.

Hâl-î hazırdaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda, erkekler ve kadınlar "eşit"tir. İşte bu, "feminizm"dir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bağbozan, o kadar dar alanda oynama.

Nasıl her Müslüman kendi İslâm'ını yaşıyorsa, femist kişi de kendi feminizmini kendisi belirler. Bunun ılımlısı ya da aşırısı burada sözkonusu değil.

Ben, feminzmi "öcü"leştimeye karşı oluyorum.

Hâl-î hazırdaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda, erkekler ve kadınlar "eşit"tir. İşte bu, "feminizm"dir.

Bence eşitliği abuk subuk izmlere yamayıp onları cici göstermeye çalışma, eşit görüyorsan eşitiz dersin, eşitlik feminizmin icadı değildir, feminizmin senin aile ilişkileinle zerre ilişkisi yoktur, feministim diyen herkes benim için sağilıksız düşünen birisidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bekaret ne yahu?

Çocukken ürogenital bölgenin her türlü enfeksiyon ve darbeden korunmasından başka işlevi olmaan bir et parçasına yüklenmiş "NAMUS" kavramı ile beraber kullanıp bekaret kelimesini üreterek kullanmak...

Bilim o et parçasının işlevinin kadınsı cinsel bilinç yani cinsel uzvunun korunması ve temizliğinin kavranmasına kadar anlamlı bulur.16-17 sine gelmiş ve adet, rahim temizliğini kavramış bir gencin o et parçasına ihtiyacı kalmamıştır.

Irk erkek üzerinden, namus kadın üzerinden değerlendirilir.Neden?

Ataerkil kafa yapısı...

Link to post
Sitelerde Paylaş
''''Orasıda doğru. Yazdığın herşey doğru.

Erkekleri üstün çıkarmak değil çabam zaten.

Ama kadınlar hakkındaki ''güce taparlar, faşist erkeklarden hoşlanırlar, hükmedilmekten hoşlanırlar, sadakatsizdirler, kırbacı sevmek doğlarında vardır'' gibi yorumların tamamen erkek egemenliğinden kaynaklanmadığını, daha çok ''erkek gözlemlerinden'' kaynaklandığını anlatmya çalışıyorum.''''

Kadınların faşist erkeklerden hoşlandığı, erkek hükmüne rıza gösterdiği, bunu iddia eden erkekler tarafından ‘karşı konulamaz’ şekilde açıklığa kavuşturulmalı. Ve bu örneklerden yola çıkılarak bu acımasız eleştirilerin nasıl yapıldığını, verilen örneklerin bu eleştirilerle bağdaşıp bağdaşmadığını, erkeğin bu olaylardaki üstlendiği rolünü, bu ‘erkek’lerin, bu çıkarımları yaparken aynı şekilde ‘kadın psikolojisi’ni, bu psikolojinin olayları nasıl şekillendirdiği ve kadının iç dünyasını nasıl etkilediği de ‘ukala kadın analizcileri’ tarafından anlatılması gerekir.

Sadakat konusuna gelince, ‘sadakatsizdirler’ diyorsun. Bunu erkekler tarafından genel kabul ettiğin acımasız eleştirilerin arasında söylüyorsun, hâlbuki genel kanı, kadınların daha sadakatli olduğu yönündedir. Senin için ‘’-acı yanı-‘‘ evrimsel psikoloji, kadınların sadakati konusunda erkeklerden daha baskın olduğunu vurgularken sen, genel yargılarla ve evrimsel psikolojiyle çelişiyorsun.

Çünkü bu düşünceyi inandığın verilerle, desteklediklerinle değil, tepkilerin haklılığını kanıtlama çabasının bir sonucu olarak gerçekleştirdin. Bu yüzden yazdıklarının farkında değilsin, ezberlediklerinle dümdüz gidiyorsun. Ki bu yorum sadece bahsettiğim durum için değil, yapmış olduğun tüm yorumlarının geneli için geçerli.

Senin de diğer ahmak yorumculardan bir farkın yok.

'''''Gerçekte kadınların böyle olması erkekelerin istediği bir şey değildir ama ''olan'' şeydir.

Ve hatta bu tür yorumlar erkeklerin kadınlara karşı bir isyanıdır, eleştirisidir.

Benim çok ilişki tecrübem olmasa da çok iyi bir dinleyici ve gözlemci olarak geçmiş ilişkilerinden yakınan her erkekte tesbit ettiğim ortak nokta da budur. Herkesin gördüğü ortak nokta budur.

O bok gibi birbirinin tamamen aynı olan aşk şarkılarının sözleri de hep bundan bahseder.

İyi adam vardır, hoşlandığı kadına büyük değer verir büyük saygı duyar, ama kadın sonunda bu iyi adamı boşverip kendine köpek gibi davranan başka kötü bir adama aşık olur, hem de nasıl aşık olur.

Bu hikaye hep böyle gider, sonrasında da bu yukarda yazdığım türden yorumlar hep ''iyi adamın isyanı'' olarak ortaya çıkar. Hatta atasözmüz bile vardır, ''diken, deve, seven'' li...

İşin bir diğer yanı, psikoloji bilimi de , özellik evrimsel psikoloji, bu isyancıl yorumlarla aynı parelelliktedir.'''''

Karşılığı yeterli şekilde alınamayan ilişki, sadece erkekler tarafından yaşanmıyor. Yani kadın, çok sevip değer verdiği bir erkek tarafından, onun canını her fırsatta yakabilen, ona ruhsal ve fiziksel anlamda ulaşabilmesi için çaba sarf ettirmeyi başaran, erkeği oradan oraya sürükleyerek peşinden ‘köpek’ gibi koşturan, o erkeği mükemmel bir şekilde etkileyerek ardında derin izler bırakabilen gizemli kadına büyük bir hayranlık duyuyor, onun için her şeyi göze alıp yapabiliyor ve o çok değer veren kadın bertaraf ediliyor… Erkek, bu zor ve çekici kadının peşinden giderken türlü ‘işkenceler’ çekiyor. Tüm bunları yaşarken mücadeleden yılmıyor, acılar içinde o kadına ulaşmaya çabalıyor… Üstelik buradaki ‘iyi kadın’ profili oldukça yaygın. Ne yapalım şimdi? Sıklıkla yaşanan ve ‘’olan’’ dan hareketle, burada ‘iyi kadının dile getirdiği isyanı’ referans göstererek ‘erkek kadın hakimiyetine bayılır, onu evire çevire parmağında oynatmasından büyük haz duyarak peşinden köpek gibi koşturan kadınlara tapar ve kadın hakimiyeti o erkeği etkisi altına alır, bu böyledir, ‘’olan’’ budur yakıştırmasını mı yapmamız gerekir? Böyle bir saçmalık olabilir mi? Tabiki hayır. Çünkü bu örnekler hem kadın, hem de erkekler tarafından sıklıkla yaşanıyor. Ama siz ne yapıyorsunuz? Sadece acı çekenin erkekler olduğunu zırvalayıp, tüm kötü eleştirileri kadınlara bindiriyorsunuz. En kötü senaryoları hep kadınlar için yazıyorsunuz. Sonra da kadın acı çekmek istiyor, o yüzden köpek gibi davranılması gerekir sonucuna ulaşarak yanlış üstüne yanlış yapıyorsunuz.

‘Olan’ şey tek bir şey değildir.

Çoğunluk, sadece verdiğin tek bir örnekle sınırlı tutulup doğrulanamaz. Çoğunluğu her iki taraf da oluşturabiliyor. Bunun dışında, sıklıkla yaşanan ilişkiler sadece bu kadınla erkeğin bahsettiğim konumlarda olmasıyla sınırlı değil, tam tersi durumlar da yaşanıyor. Kadın erkeğin baskılamasından sıkılıp, yönü, gerçekten değer veren başka bir erkeğe çevirebiliyor. Aynı durum erkekler için de geçerli. Bu durum da yine çok sık yaşanıyor.

'''''Olması gereken, olması istenen ile hali hazırda olan şey aynı değildir.

Sen inanmak istediğin şey gerçek gibi kabul edersen hayal dünasında yaşamaya başlarsın.

''gerçek biz neye inanırsak o'' değildir. Ne kadar delüzyon içinde olduğun burdan belli.

Sanki tüm kadınlar mükemmel varlıklar da erkeklerin onlar hakkındaki analizleri onları bu hale sokuyormuş gibi öfkelisin.'''''

Hali hazırda olan şey, tek bir örnekle kısıtlanmaya çalışılamaz. Bir ateist, her şeyi didik didik edip her ayrıntıyı değerlendiriyor, bu tutumunu devam ettirmesi gerekirken, tek bir duruma takılıp kalarak sadece o durumun varlığını ‘yaşanılan, hali hazırda olan tek şey’ ‘’olmadığını’ göremiyor, özel bir çaba harcayarak kendisini kısıtlama yoluna giderek, beklenmeyen davranışlar sergiliyor. Nasıl olur da birçok şeyi gözden kaçırıp yaptığınız değerlendirmeleri genelleyerek akla ziyan, ‘olana’ ziyan açıklamalar yapıyorsunuz anlaşılır gibi değil…

Mevcut tek bir gerçek yok ortada. Yaşanılanlar söylediklerinle sınırlı olmadığından, bu sözünün konu içerisindeki değerinin hiç bir anlamı yok. Bu sözünü her şekilde çürütebilirim, ama buna gerek bırakmadın, bırakmıyorsun…

Yukarıda verdiğin atasözü örneği, desteklemeye çalıştıklarımla da gayet iyi örtüşüyor. Bahsi geçen atasözünde söz konusu olan,

''Kadın’’ değil, ‘’insandır.’’

İşin can alıcı noktası, bu acıyı yaşatan taraflar da, bunu yaşayan taraflarda bundan büyük bir zevk duyuyor. Tek taraflı olmuyor.

Delüzyonun âlâsını yaşıyorsun. Beni hayal dünyasında yaşamakla suçluyor, asıl hayalin kimin yaşadığını göremiyorsun.

İyi bir gözlemci değilsin, dinlediklerini de bildiklerin kadarıyla sınırlandırdığın için yetersiz bir dinleyicisin, hele ki iyi bir okuyucu, hiç değilsin. Aklın sıra yaftalayarak yazdıklarımı etkisizleştireceksin.

Önce eleştirdiklerimi, karşı çıktıklarımı, nelerin altını çizerek yorum yaptığımı adam gibi oku, sonra da saçma sapan bir şekilde etiketleyerek ne olduğum konusunda söylediklerinle haddini daha fazla zorlama.

Çevremdeki ilişkiler konusunda, çok sayıda kadın ve erkekleri gözlemleyerek, çoğu konuda, özellikle kadın ve erkekler konusunda birçok kişiye defalarca kez yardımcı olmuş biri olarak, ayrıca ilişki konusunda fazlaca tecrübe sahibi olmama rağmen, bu tecrübelerin ortaya çıkardığı ‘erkeklerin daha fazla sürünmeyi arzuladıkları, acıyı daha çok istedikleri’ sonucuna erişmiş olduğum halde, tutup da erkekler sürünmeyi, acıyı, itaati istiyor diye saçma sapan bir sonuç ortaya koymamama rağmen, sizler bunu nasıl yapabiliyorsunuz?

Çevrelerimiz ve ilişkilerimiz farklı sonuçlar ortaya koyuyorken, hangisi doğru? Her insanın baktığı çerçevenin içindekiler ‘farklı sonuçlar’ ve ‘çoğunluklar’ doğuruyorken, bu genellemelere nasıl itibar edilebiliyor? Her insan, ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Ama sizler, her kadını ‘ayrı ayrı’ değerlendirmeyi beceremediğiniz için, ipe sapa gelmez genellemeler yapıyorsunuz. Erkeğin ya da kadının, çoğunluğunda ya da bir kısmında olumsuz bir özellik görüldüğü an, tüm erkeklere ve kadınlara aynı şekilde yaklaşmak önyargının dibi değil de nedir? Çoğunlukta yer alan bireyler bile kendi içlerinde çeşitli farklılıklar barındırıyor.

'''''Baskı altındaki kadına bakılarak analiz yapılamz tabiki.

Bu tıpkı işkece altında alınan ifadenin geçersiz olması gibi olur.

Kafesteki bir hayvanı gözlemleyerek onun doğasını anlayamayız.

Zaten kadın hakkındaki yorumlar da kafesteki kadınlar gözlemlenerek yapılmıyor.

Tüm kadınlar baskı altında değil, artık 2013 teyiz, ve her tarafı liberal propagandalar işgal etmiş durumda. Yani üzerinde gözlem yapılabilecek kadar çok ''özgür'' kadın var.''''''

Bir kadının baskı altında olduğunu belirtmek için, kafesin içinde olması gerekmiyor. Ben baskıdayım diye haykırmıyor birçoğu. Bunu da yine kendisi dışındakileri düşündüğü için yapıyor. Kadının canı bir şeylere çok sıkılıyor, ekonomik bağımlılığı nedeniyle sesini çıkaramıyor, sıkıntılı olduğu halde dışarıya ben mutluyum izlenimini veriyor, vermek zorunda kalıyor, bırakılıyor, kısacası fedakârlık yapıyor, ama bu fedakârlık dışarıya ‘Mutluluk’ olarak yansıyor. Sonra bu sahte mutluluk ‘kayıtlara’ geçiyor.

Aynı durum ‘kafeste kalmamışlar’ için çok daha farklı şekillerde işliyor.

Erkek, başka yollarla kadını ‘egemenliği’ altına almaya çalışıyor. Tabi suçlanacak tek kişi asla erkek olamaz, ama kadını bu durumlara sürükleyen, kadının suçlanılmasının zeminini hazırlayan, ne yazık ki yine erkektir. Olaylar çok daha farklı şekillerde gelişip değişebilir, bu gelişip değişebilen olaylar içerisinde bazen kadın gerçekten daha fazla suçludur. Genellemelerden nefret eden biri olarak,

Yaşanılan her ne varsa, kim yaşıyorsa ve neden yaşıyorsa, ‘kendi içerisinde değerlendirmelidir demek, çok önemlidir. İnsanları gerçekten anlayabilmek için bu bakış açısıyla hareket etmek ‘zorunluluk’tur.

'''''Bunlar gerçekten ''analiz'' yada ''inceleme'' filan değil zaten. Yukarda belirttiğim gibi tamamen erkeklerin ''kişisel görüşleri'', ve bu görüşlerin her erkek tarafından ayrı ayrı tecrübe edilmiş olmasına rağmen hep aynı noktada buluşması da bize üzerine düşünmeye değer bir sonuç veriyor.''''''

Analiz olduğunu en başta sen kendin söylüyorsun. Yukarıdaki değerlendirmeler,

tabiki kişisel görüşler, aksi zaten olamaz… ‘Her’ erkek tarafından ayrı ayrı tecrübe edilip aynı noktada buluştuğunu neye dayanarak söylüyorsun? ‘Her’ erkeği nasıl tahlil ediyorsun? Sen erkekleri forumdaki ve etrafındakilerden ibaret mi sanıyorsun? Böyle bir durumun iddia edilmesi bile abes, buram buram ‘ego’ kokuyorsun. Senin gibi zihniyetlerin, senin tarafından, senin söylediklerini doğrulayan ve aynı şekilde senin gibi olanları, senin doğrulamandan başka bir sonuç çıkmıyor, kalkmış bir de ‘her’ erkek adına konuşma cüretini gösteriyor, bu senin gibi düşünmeyen erkekler için büyük bir saygısızlık…

''''''Ortaya konacak bir şey yok.

Bu bilimsel bir konu değil zaten. Başlığın ana konusu da bilimsel bişey değil :

Yanıtlanan konu: Her kızla beraber olmak ama evleneceği kızın bakire olmasını isteyen zihniyet

Burda yanlış birşey yok aslında. Ne bilimsel ne mantıksal olarak yanlış olan hiçbir şey yok.

Bu başlık tamamen ''karşılıklılık, namusluluk, kensinden beklenmeyeni başkasından bekelememek'' gibi ''değersel'' yargılar üzerine kurulmuş. Değerler üzerinde tartışarak bir sonuca varmayı bekelemk boştur.

Bu sayfada konunun geldiği nokta da aynı şekilde insan duyguları ve değerleri üzerinden giden bir tartışmadan ibaret.

Senin karşı çıktığın tüm yorumlar, erkek duygusallığı ile ortaya konmuş yargılardır. Bilimselliği ''bu şekilde'' tartışılamaz.

Burda tüm itirazlarını yaparken görmen gereken tek şey şu ki: tüm suçu erkekelre yükleyemzsin, çünki onlar analizlerini kadınlara bakarak yapıyor, biyerlerinden uydurmuyorlar.

Hemcinslerini de erkekleri suçladığın kadar suçlamalısın.'''''

Konuşulanlar, konunun kendisini çoktan aştı. Ve bu amacın aşılması ben ‘analiz ya da bilimsel bir çalışma’ istediğimde akıllara geliyor. Bu şekilde hiçbir çalışma tam olarak net, kesin ve sağlıklı bir sonuç vermez... Veremez… Vermiyor…

Değerler üzerinde tartışarak sonuca varmak boştur, doğru. Değerlerini sadece ‘teori’lerden alanlar için, değerlerin zaten bir önemi yoktur.

Söylediğim gibi, çok kötü bir okuyucusun. Eleştirdiğim şeyleri açıkça belirtmeme rağmen, bunları anlamayacak kadar da körsün. Eleştirilerimin büyük çoğunluğu, ‘tüm kadınları içine alarak genelleyen’, bu genellemeleri devam ettirerek tüm kadınları aşağılayan, hakaret eden, haddini aşarak yorumlarında uçmuş, aşırığa kaçmış olanlar için. Üstelik bunu bir de sözde ‘bilimsel olarak, biyolojik olarak’ ispat ettiklerini zannediyorlar. Bu yüzden kimse bana onlar hakkında kendi fikirleriyle yazdı diyemez, bireysel yazıyorsa eğer, değerlendirmelerini de o ölçüde sınırlı tutmalı. Kaldı ki bu ağır eleştirileri ve asılsız iddiaları bir kadın, aynı şekilde erkekler için yapsa, aynı sertlikte eleştirmekten asla çekinmem.

Kadına yapılan itirazlar, forumda beş on ateistle, okuyarak boğulduğu ‘sözde’ bilimsel ve ‘analizci’ kitaplarla, kişilerle, bu fikirlerden etkilenerek etraflarında buna uyan kadın profillerini cımbızlayıp çekerek yapılan analizler sağlıklı olamaz. Bunun dışında bu yorumların kendileri açısından haklı sebepleri olabilir ama bu durumu ‘kötü kadınları’ genele yamayarak haklılıklarını ortaya koyamazlar.

Evrimsel psikolojiye gelince; doğru olabilecek noktaları da vardır, ama yanlışları da vardır. Teması ‘evrim’ olduğu için, tümden kesin kabul edilir gözüyle bakılmamalı. Bu aynen bir Müslümanın, Kur’an’ın ‘iyiliği öğütleyen’ ayetlere bakıp, geri kalan pisliklerini görmemezlikten gelmesi gibidir. Bütün iyilikleri içinde sıvayarak kötülükleri yok etmeye çalışması gibidir.

Son olarak feminizm…

Feminizm konusunda önyargılı olanlar için önce tanımını yapalım:

Feminizm genel olarak kadın-erkek ayrımcılığına karşı çıkarak, cinsiyetler arasında ekonomik, siyasal ve toplumsal eşitliği savunan görüş. Temel amacı kadın özgürlüğü ve kadının toplumdaki yeri konusunda gerçek bir eşitlik durumunun sağlanmasıdır.

Benim feminist duruşum budur. Diğer radikal fikirler umurum dışıdır.

Toplumsal yozlaşmaya kapı aralayan ve bunu destekleyen her fikir çöplükten başka bir şey değildir.

Sözüm ona,

Ahmaklar için bunun bir önemi yok, klavye başında etiketlemekten başka bir halta yaramıyorsunuz. Reelde kaç feminist tanıyorsun? Kaç feminist etkinliğin amacını ve mücadelesini biliyorsun? Sen, ‘erkek haklarının’ sağlanması için hiç mücadele ettin mi? Böyle bir mücadeleye hiç ihtiyaç duydun mu? Akşam, gece dışarıya çıkarken bir kadının mevcut korkularını yaşadın mı? Kaç kere sözlü ve fiziksel tacize maruz kalarak rahatsızlık hissettin? Cinsel tabuların senin üzerindeki yükümlülüğü ve baskısını kaç kere yaşadın? Erkek arkadaşıyla cinsel ilişki yaşadıktan sonra toplumsal baskılar nedeniyle kendisini büyük bir baskının altında hissedip kalp krizi geçirerek ölen kadını biliyor musun? Sen buna benzer çeşitli baskılar altında kalıp intihar girişiminde bulanan, psikolojik sorunlar yaşayan kaç erkek tanıyorsun? Namus cinayetlerine kurban giden kaç tane erkek var? Ülkemizde yetişen kız çocuklarını ve erkekleri karşılaştırıp, gözlemleyip, aradaki büyük farklılıkları görebiliyor musun?

Feminizm eşitliği doğurmamıştır, eşitsizlikler sonucunda feminizm ortaya çıkmıştır.

Feminist olmayan bir ateist 'eksik'tir.

Feminizm bilincini taşımayan, kadına hakaret eden bir ateist, orada burada kadın haklarından bahsedip de Müslümanlara karşı koyabilmek için bu durumu bir ‘koz’ olarak kullanıp ikiyüzlülük yapmamalı.

Kadınlar kendilerini çok daha iyi anlayıp, hangi konuda neden ve nasıl hareket ettiklerini, davranışlarının altında yatan sebepleri çok daha iyi bilir. ‘Bu bir gerçektir.’

Erkek egosunu frenlemenin zor olduğu, kadınların tahakküm altında kaldığı erkek egemen bir toplumda, özellikle İslami bir kültürde yetişerek feminist olmayı başarmış bir erkek ayakta alkışlanır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim feminist duruşum budur. Diğer radikal fikirler umurum dışıdır.

Toplumsal yozlaşmaya kapı aralayan ve bunu destekleyen her fikir çöplükten başka bir şey değildir.

Sözüm ona,

Ahmaklar için bunun bir önemi yok, klavye başında etiketlemekten başka bir halta yaramıyorsunuz. Reelde kaç feminist tanıyorsun? Kaç feminist etkinliğin amacını ve mücadelesini biliyorsun? Sen, ‘erkek haklarının’ sağlanması için hiç mücadele ettin mi? Böyle bir mücadeleye hiç ihtiyaç duydun mu? Akşam, gece dışarıya çıkarken bir kadının mevcut korkularını yaşadın mı? Kaç kere sözlü ve fiziksel tacize maruz kalarak rahatsızlık hissettin? Cinsel tabuların senin üzerindeki yükümlülüğü ve baskısını kaç kere yaşadın? Erkek arkadaşıyla cinsel ilişki yaşadıktan sonra toplumsal baskılar nedeniyle kendisini büyük bir baskının altında hissedip kalp krizi geçirerek ölen kadını biliyor musun? Sen buna benzer çeşitli baskılar altında kalıp intihar girişiminde bulanan, psikolojik sorunlar yaşayan kaç erkek tanıyorsun? Namus cinayetlerine kurban giden kaç tane erkek var? Ülkemizde yetişen kız çocuklarını ve erkekleri karşılaştırıp, gözlemleyip, aradaki büyük farklılıkları görebiliyor musun?

Feminizm eşitliği doğurmamıştır, eşitsizlikler sonucunda feminizm ortaya çıkmıştır.

Feminist olmayan bir ateist 'eksik'tir.

Feminizm bilincini taşımayan, kadına hakaret eden bir ateist, orada burada kadın haklarından bahsedip de Müslümanlara karşı koyabilmek için bu durumu bir ‘koz’ olarak kullanıp ikiyüzlülük yapmamalı.

Kadınlar kendilerini çok daha iyi anlayıp, hangi konuda neden ve nasıl hareket ettiklerini, davranışlarının altında yatan sebepleri çok daha iyi bilir. ‘Bu bir gerçektir.’

Erkek egosunu frenlemenin zor olduğu, kadınların tahakküm altında kaldığı erkek egemen bir toplumda, özellikle İslami bir kültürde yetişerek feminist olmayı başarmış bir erkek ayakta alkışlanır.

Böyle salya sümük acıklı hikayeler paylaşılınca haklı çıkılmıyor, nedir bu ateistler feminist olmalıdır saçmalığı ? Neymiş radikaller umrunda değilmiş miş, senin zırvalarında feminizmin de bizim umrumuzda değil, öyle ahmaklar diye girdiğinde lafa zaten anlaşılıyor ideolojinin nasıl bir öküzlük olduğu. Feminist olmak insan olmadan ki aşamalardan biri, olunca gel.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...