Jump to content

İslam Mitolojisindeki Karakterler


Recommended Posts

Allah:

Her şeyin yaratıcısı, her şeyi denetleyen, kontrolünde tutan ve üzerinde kendi takdir yetkisine dayanarak inisiyatif kullanabilen yüce varlık.

İslam hiyerarşisinde 1 numaradır. Kendisinin tabi olduğu veya kendisinden daha üstte bulunan bir amir bulunmamaktadır.

Vahiy Meleği:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah'tan aldığı mesajları hiyerarşide kul statüsünde bulunanlara ulaştırması için Peygamber adlı kişilere taşıyan melek.

Hiyerarşide Allah'tan hemen sonra gelen Taht taşıcı melekler grubundandır.

Diğer 3 melekle birlikte Hiyerarşide 2 numaradadır.

Ancak bazı durumlarda hiyerarşideki 2 numaralı pozisyonu 612 yılından itibaren, duruma göre İslam Peygamberi Muhammed Bin Abdullah ile değişimli olarak kullanmaktadırlar.

Ölüm Meleği:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından kendisine verilen ölecekler listesine göre kulların yaşamlarını sona erdiren melektir.

Hiyerarşide Allah'tan hemen sonra gelen Taht taşıcı melekler grubundandır.

Diğer 3 melekle birlikte Hiyerarşide 2 numaradadır.

Ancak bazı durumlarda hiyerarşideki 2 numaralı pozisyonu 612 yılından itibaren, duruma göre İslam Peygamberi Muhammed Bin Abdullah ile değişimli olarak kullanmaktadırlar.

Borazan Meleği:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından kendisine diriliş ve hesap işlemlerini başlatılması emri verildiğinde borazanını çalarak diriliş ve hesap işlemlerinin başlamasını (dolayısıyla da canlı insanların ve faal evrenin yok olmasını) sağlayan melek.

Hiyerarşide Allah'tan hemen sonra gelen Taht taşıcı melekler grubundandır.

Diğer 3 melekle birlikte Hiyerarşide 2 numaradadır.

Ancak bazı durumlarda hiyerarşideki 2 numaralı pozisyonu 612 yılından itibaren, duruma göre İslam Peygamberi Muhammed Bin Abdullah ile değişimli olarak kullanmaktadırlar.

Tabiat ve Eko-sistem Meleği:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından kendisine verilen tabiat ve eko-sistemle ilgili emirlere istinaden, tabiattaki ve eko-sistemdeki olayları bu emirlere göre ayarlayan ve gerçekleştiren melek.

Hiyerarşide Allah'tan hemen sonra gelen Taht taşıcı melekler grubundandır.

Diğer 3 melekle birlikte Hiyerarşide 2 numaradadır.

Ancak bazı durumlarda hiyerarşideki 2 numaralı pozisyonu 612 yılından itibaren, duruma göre İslam Peygamberi Muhammed Bin Abdullah ile değişimli olarak kullanmaktadırlar.

Kayıt Melekleri:

Hiyerarşide kullar statüsünde bulunanların eylemlerini, kulların omuzlarına oturarak, iyi veya kötü şeklinde sınıflandırarak yazan meleklerdir.

Hiyerarşide belirli bir sıraları yoktur.

Koruyucu Melekler:

Hiyerarşide kullar statüsünde bulunanlardan, dua edip ibadetlerini yerine getirenleri ölüm zamanlarına kadar koruyan meleklerdir.

Hiyerarşide belirli bir sıraları yoktur.

Sorgu melekleri:

Hiyerarşide kul statüsünde bulunanların, ölüp gömüldükten sonra, 3 soru ile sorgulanması ve alınan cevaplara göre iyi veya kötü davranılmasından sorumlu melekler.

Hiyerarşide belirli bir sıraları yoktur.

Ceza Yeri Sorumlusu:

Hiyerarşide kul statüsünde bulunanlardan, öldükten sonra ceza çekmeleri için gönderildikleri ceza yerinin, idaresinden sorumlu melek.

Hiyerarşide belirli bir sırası yoktur.

Ceza Yeri İşkenceci Melekleri:

Hiyerarşide kul statüsünde bulunanlardan, öldükten sonra ceza çekmeleri için ceza yerine gidenlere işkence, eziyet, acı verme vb işlemler gerçekleştirmekten sorumlu melekler.

Hiyerarşide belirli bir sıraları yoktur.

Ödül Yeri Sorumlusu:

Hiyerarşide kul statüsünde bulunanlardan, öldükten sonra ödüllendirilmeleri için gönderildikleri ödül yerinin, idaresinden sorumlu melek.

Hiyerarşide belirli bir sırası yoktur.

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu hiyerarşik düzene göre "muhammedin burağı" hangi kategoriye giriyor acaba ?

ben bi ara o burağa çok kafa yormuştum da, merak ettim yani

astral seyahatler için kullanıldığı iddia edilen yarı eşek yarı insan bi yaratık bu burak

muhonun ilk denemesinde, çevresindekileri bile inandıramadığı bi yaratık..

dünya ve öte dünya arası transit geçişler,

astral seyahat için kullanılan yaratıklarla ilgili bi kategori bulamadım yukarda

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadislere bakarsan, değil Burak, bir sürü melek var.

Camide milletle birlikte namaz kılanlar, dua edenler.

İnsan kılığına girenler vs. bir sürü.

Burak da onlardan biri. Hadis rivayeti yani.

Bu yukarıdaki karakterler Kuran'dan çıkma.

Malum, Müslümanları Kuran'a dayanmayan şeylerle sorgulayınca kıvırıyorlar.

Kıvırmamaları için böyle seçtim.

Gerçi artık Kuran'da yazanlara bile kıvırıyorlar.

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Devam:

Ateş Melek:

Eski kurmay meleklerden olan ve daha sonra hiyerarşideki 1 numara yani Allah'a, onun yarattığı ve hiyerarşinin en altında bulunan kul statüsünde bir varlık önünde eğilme konusunda karşı gelen ve ortaya çıkan gergin ortamdan Allah ile, kulları kandırma iddiasına girerek çıkan, diriliş ve hesap borusu çaldığında tutsak edilerek ve sonsuza kadar ceza ve işkenceye tabi tutulacak ateşten Melek.

Hiyerarşik sıralaması bulunmamaktadır.

Peygamber:

Vahiy meleğinin, hiyerarşinin 1 numarası Allah'tan aldığı ve hiyerarşide kul statüsünde bulunanlara ulaştırması için kendine ulaştırdığı mesajları, kullara uygulamalı olarak anlatmak.

İçlerinden, hiyerarşide zaman zaman Taht taşıyan meleklerle birlikte 2 numaralı konuma çıkanlar olmuştur. örn: Muhammed Bin Abdullah.

Kullar:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından topraktan yaratılmış, hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından Vahiy meleği aracılığıyla gönderilen mesajlara göre, Hiyerarşinin 1 numarası Allah'a kölelik yapmakla sorumlu vasıfsız bireyler.

Hiyerarşide en altta bulunmaktadırlar.

Gizlenmiş Kullar:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından ateşten yaratılmış, hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından Vahiy meleği aracılığıyla gönderilen mesajlara göre, Hiyerarşinin 1 numarası Allah'a kölelik yapmakla sorumlu vasıfsız bireyler. Başka bir boyutta yaşadıkları için diğer Kullar grubu tarafından görülemezler.

Hiyerarşide en altta bulunmaktadırlar.

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam inançlarına göre yaz öğleden sonralarında sıcağın çokluğunun nedeni, cehennemin nefes almasındandır.

ALLAH’IN KURDUĞU SİSTEMİN İŞLEYİŞ MEKANİZMASI

Her sistemin kendisi ile ilgili spesifik işleyiş mekanizmaları vardır.

İslam’da bir sistem olduğuna göre kendisi ile ilgili bazı spesifik ve diğer dinlerden farklı işleyiş mekanizmaları olmalıdır.

Diğer din ve eğilimlerin, sosyo-ekonomik sistem ve rejimlerin tümünden farklı olarak İslam, tek bir veya birkaç şey değildir. Birçok şey de değildir. Herşeydir.

İslam Allah’ın insanlar için tasarımladığına inanılan sosyo-ekonomik bir sistem ve rejimdir. Ayrıca bir yaşam tarzıdır.

Başka bir deyişle İslam Allah’ın, insanlar için kurduğu komple bir düzendir.

Bu düzende insan halifedir. Evrende mevcut her şey insan içindir.

Bu düzeni günümüz sistemleri ile karşılaştırırsak şöyle bir sonuca varabiliriz:

Allah başkandır. Peygamberler başbakandır. Kur’an anayasadır. Hükümet melekler, cinler, şeytan, cebrail ve azraillerden oluşmuştur.

Bu sistemde en büyük sorun hükümetle, onun yönettiği halk (Müslüman’lar) arasında pratik olarak işleyebilen bir ilişki kurmaktır.

Elimizde bir anayasa vardır. Ona göre hükümetin kimlerden ve nelerden kurulmuş olduğunu biliyoruz.

Bu hükümetin ilkelerini ve yasaları da biliyoruz.

Bilmediğimiz onların çağımız dünyasında nasıl yorumlanacağı ve pratik yaşama uygulanacağıdır...

Ölümcül bir insanlıkla ölümsüz ve ilahi bir yönetimi nasıl bir araya getireceğiz?

Birbirleri ile somut ilişkiler kurmayan bu iki domain arasında, doğası gereği somut olması gereken nasıl bir köprü kuracağız?

Ve o köprünün başını kimlerin tutmasına izin vereceğiz?

O köprü aracılığı ile Allah’ın emirleri bize iletilecek ve köprüyü tutan ulema tarafından yeniden yorumlanarak,biz insanlara yol gösterecek ve yaşamımıza şekil verecek.

Laik ve çağdaş diğer sosyo-ekonomik rejimlerden farklı olarak bu ilahi sistemde hem cezalar var, hem de mükafatlar.

Çağdaş toplumlar insanları dürüst oldukları ve yasalara uydukları için mükafatlandırmazlar. Onlara uymayanlar ise cezalandırılırlar. Çünkü iyi vatandaş olmak görevimizdir.

Ama bu ilahi sistemde iyi olanlar mükafatlandırılırlarken, kötüler cezalandırılmaktadırlar.

Tabii her ikisi de mükafatlarını almak için ölümü beklemek zorundadırlar. Allah’ın kurduğu sistem bu dünyada suçluları (günahkarları) cezalandırmaktadır.

Onlar ayrıca öte dünyada da cezalandırılacaklardır.

İslam için dünya ve yaşam, geçici olgulardır. İnsan ölünce uyanacaktır.

İslam inanışına göre Allah insanı yarattığı ilk andan itibaren İslam’ı onlar için seçmiş ve onları İslam’a davet etmiştir.

Ama Allah’ın, Muhammed ile İslam dinini indirinceye kadar, bunda başarılı olduğu söylenemez.

Allah yeryüzüne 124 bin peygamber ve din indirmiştir ve onların hepsi de İslam’dır ama, insanlar onların tümünü hızla yozlaştırmışlardır.

İslam son din ve Muhammed O’nun son peygamberidir. Allah sonunda İslam’ın kitabı olan Kur’an’ın değiştirilmemesi için bazı önlemler almıştır.

Allah yaptığı hatalardan ders almışa benzemektedir.

Allah’ın kurduğu ve İslam olarak isimlendirdiği dinin başlangıcı Adem peygambere kadar gider.

Şurasına hemen değinmekte yarar vardır ki İslam’a göre Allah, insanı yaratmadan önce kendisi ve ilk yarattığı ilahi yaratıklar için farklı bir sistem kurmuştur.

O sistemde melekler ve cinler vardır. Şeytan yoktur.

Şeytan da diğerleri gibi, Allah’a dua eden bir melektir. Şeytan şeytanlığını Adem yaratıldıktan sonra göstermiştir.

Allah ve melekleri cennette mutlu bir yaşam sürdürmektedirler. Cehennem henüz yoktur. Çünkü cehennemin önkoşulu olan gühah işlemek ve Allah’a saygısızlık yoktur.

İnsan henüz yaratılmamıştır. Melekler Allah’ın her emrini hemen yerine getirmektedirler. Cennette barış ve huzur insanın yaratılması ile bozulmuştur. Bunun üzerine Allah cehennemi oluşturmuş ve haksızlığa saparak Allah’ı inkâr eden günahkârları cehennemde odun olarak yakacağını ilan etmiştir. (Cin: 15)

Hristiyanlıkta cehennem kendilerini kurtaracak olan İsa’nın gelmesini bekleyenlerin yeridir. İslam’da ise cehennem hem cezaların yakılarak çekildiği bir yerdir, hem de bir işkence yeridir. Günahı büyük olanlar kökü cehennemin dibinde olan ve meyvesi yılan başına benzeyen zakkumlar yiyip, bunu üstüne kaynar sular içeceklerdir.

Cehennem 7 kattır ve 7 kapısı vardır. (Hicr: 44).

Her kapıdan ayrı bir günahkâr bölüğü girer.

Yorumcular bundan kapıların günahların ağırlığı derecesine göre düzenlendiği sonucunu çıkarmışlardır.

İslam’da Allah için önemli olan Müslüman’ların kendisine iteat etmeleridir. Allah’ın emirlerini yerine getirmeyenleri korkunç bir azap beklemektedir.

Tehdit ve korkutma İslam’ın iki temel ilkesidir.

Allah tehdit ederken bazı ayrıntıları bile ihmal etmemiştir. Kur’an’da cehennem ateşinin bazı niteliklerine değinilmiştir.

Bu ateş halis alev olabilir. Ayrıca yanan ateş, kırmızı ateş, ateşli kaygı olarak da nitelendirilmiştir.

Adem ilk erkek insandır. İslam’da Hz Adem olarak bilinir. İnsanoğullarının babası olan Adem’i-ki Arapca Abu’l Başar olarak bilinir- Allah, kumlu toprak ve pis kokan çamurdan yaratmıştır.

İslam kaynaklarına göre Adem, seksen yıl çamur yığını halinde kalmış, seksen yıl sonra bilinen insansı şeklini almış, bunu izleyen 120 yıl ruhsuz kalmış ve bu sürenin sonunda kendisine ruh verilmiştir. Allah’ın amacı Adem’i meleklerine hükümdar yapmaktır. Bu amacını gerçekleştirmek için Allah, meleklerine Adem’in önünde diz çökmelerini emretmiştir. Meleklerden İblis bu emre uymamış ve ayrıntıları yeterince bilinmeyen bazı nahoş olaylardan sonra, her ikisi de cennetten kovulmuşlardır. (Kur’an 2:34, 7: 11, 17:62)

Allah Adem’e kendisi için bir gün sayılan 1000 yıllık bir ömür bahşetmiştir. Ancak Adem bu ömrün 40 yılını Davud’a bağışladığından, yalnız 960 yıl yaşamıştır.

Cennetten kovulan Adem Serendip (Seylan) adasına düşmüş, orada iki yüzyıl tövbe ettikten sonra, Cebrail tarafından Arafat’a götürülerek Havva ile buluşturulmuştur. Allah Adem’e Kâbe’yi onarmasını buyurmuş, Cebrail de O’na Hac törenini öğretmiştir. Dünyaya ayak bastığından 960 yıl sonra nisan ayının bir Cuma günü ölen Adem, Abu Kubays dağı eteğinde Hazineler mağarasına gömülmüştür. Adem yalnız ilk erkek insan değildir. Cennetten kovulmasına rağmen, aynı zamanda ilk peygamberdir de.

Burada bir çelişki dikkatinizi çekmiştir. Allah Adem’e Kâbe’yı onarmasını buyurmuştur ama, Kâbe henüz inşa edilmemiştir. İslam inancına göre Kâbe, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilecektir. (Bakara 127). Bu inancı Adem’in Kâbe’nin yerini saptaması ve o yeri ilerde kurulacak Kâbe için hazırlaması olarak yorumlayabiliriz.

Kâbe İslam’ın en kutsal ve önemli ibadet yeridir. Kur’an’a göre Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiştir. Boyutlarının bir önemi varsa, bilinmemektedir. Kapı ve arka duvarları 12 metre, öteki iki duvarı onar metre uzunluğundadır. Duvarlarının yüksekliği 15 metredir. Duvarları Mekke civarındaki dağlardan getirilen kara taşlardan yapılmıştır. Her yıl değiştirilen kara bir örtü ile örtülür. İçinde tavanı tutan üç ağaç direk vardır. Altın ve gümüş kandillerle süslenmiştir. İç duvarlar ve yer mermer döşelidir. Tavana çıkmak için bir merdiveni vardır. Kapısı kuzeybatı duvarında ve yerden iki metre yüksekliktedir. Açıldığında önüne tahta bir merdiven sürülür. Doğu köşesinin kapıya yakın tarafında, yerden birbuçuk metre yüksekliğe Hacer-i esved denen bir karataş yerleştirilmiştir. Kuzeybatı duvarının üst kenarının altından dışarıya çıkan bir yağmur su oluğu (Mizâb al-rahmâ) vardır ki bu olukla batı köşesi arasındaki yer, tam kıbledir.. Buna ayrıca kutsal yön de denir.

Bakara 125’e göre Allah Kâbe’yi insanlar için toplantı ve güven yeri kılmıştır. Yukarda değindiğimiz gibi Kâbe Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiştir. Her ikisi de Kâbe’nin temelini atarlarken şunları söylemişlerdir.

Âli İmran: 96-97. Gerçekten herkes için kutlu, yolgösterici olarak kurulan ilk tapınak Mekke’dedir. Oranın tapınak olduğunu gösteren apaçık ayetler vardır. İbrahim4’in katı da oradadır. Her kim oraya girerse güvenliğe kavuşmuş olur.Yolunu bulan için oraya yüz sürmek Allah’a karşı borçtur.

Kâbe’nin kutsal bir yer olduğuna işaret eden diğer ayetler de vardır. Mâide: 97, Hac: 27, Kureyş: 3.

Kıble İslam’da önemli bir kavramdır. Namaz kılarken dönülmesi gerekli Kâbe’nin yönüdür. Yön anlamına gelen kıbel kelimesinden türemiştir.

Sünni inançlarına göre Allah’ın belli bir mahali yoktur. Her yerdedir. Yüzünüzü nereye dönerseniz Allah oradadır. (Bakara 115) Buna rağmen, Kıbleye dönerek namaz kılmak İslam’da namazın zorunlu koşuludur. Kıbleye dönülmeden kılınan namaz kabul edilmez. Ayrıca ölü Müslüman’lar başları kıbleye dönük olacak şekilde defnedilirler. Kesilen kurbanların başı da kesim sırasında kıbleye doğru çevrilir. Cami mihraplarının yönü de kıbleye doğrudur. Namaz sırasında yüzünü kıbleden başka yere çevirenin namazı bozulur.

Allah’ın her yerde olmasına rağmen Müslüman’ların namaz sırasında Kâbeye doğru dönmelerinin nedeni kesin olarak belli değildir. Kıble Medine’ye olan hicretten sonra bir ara Kudüs olmuş, sonra yeniden Kâbe’ye dönmüştür. Kıbleye dönerek namaz kılmak da putperestlikten kalma bir gelenektir. Samî kavimlerinden Essenîler doğuya dönerek doğan güneşe taparlardı. Bir yere dönmek zorunluğu İslam’da devam etmiştir.

Allah’ın kurduğu sistemde yaşayabilmek için bazı koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Onlar şunlardır:

Namaz,

Oruç,

Kelime-i şehadet,

Hac ve

Zekat...

Namaz İslam’ın en önemli ritüelidir. İslam’ın tek başına bir ümmet dini olarak günümüze kadar ulaşmasından sorumlu olduğunu bile iddia edebiliriz. Namaz ritüeli olmasaydı İslam çoktan kaybolur giderdi. Allah’ın kurduğu sistemde en dikkatli olunacak ritüeldir aynı zamanda. Namazın Arapça karşılığı, Allah’a tapma anlamına gelen salât deyimidir.

Namazı nedensiz ertelemek günahdır. Kaza ile bu günahdan kurtulmak mümkün değildir.

Şeytan'ın has a dı İblis'dir.. Bu terimler çoğul olarak kullanılır. İblis ışıktan yaratılan melekler arasında sayıldığı gibi, ateşten yaratılmış cinler arasında da sayılmaktadır.

Cinler dünyada, melekler gökyüzünde yaşamaktadırlar. Cinler arasında kavga çıkınca Allah genç bir melek olan Azâzîl adınıı taşıyan İblîs'i cinlerin üstüne göndermiş, daha sonra onu cinlere yargıç yapmış ve yüzden İblis o zaman Hakem adıyla anılmıştır.

Bu addan gurura kapılan İblis, yeryüzünde karışıklıklar çıkarmaya başlamış, Allah da onun üstüne bir ateş göndermiştir. İblis göğe sığınarak Allah'dan kendisini bağışlamasını istemiştir. Adem'in yaratılışına kadar orada yaşamış sonra ikisi birlikte cennetten kovulmuşlardır. Şeytan olarak yeryüzüne inmiştir. Allah şeytana Şeytan-ı racîm adını vermiştir.

İblis aslında bir melektir.. Şeytan da bir melektir.. Cin değildir. Ama bazı yerlerde ateşten yaratıldığına değinilir..

Aslında İslam efsanesi bundan çok daha ayrıntılıdır. Eski Greek efsaneleri kadar ayrıntılara önem verildiği bilinir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam inançlarına göre yaz öğleden sonralarında sıcağın çokluğunun nedeni, cehennemin nefes almasındandır.

ALLAH’IN KURDUĞU SİSTEMİN İŞLEYİŞ MEKANİZMASI

Her sistemin kendisi ile ilgili spesifik işleyiş mekanizmaları vardır.

İslam’da bir sistem olduğuna göre kendisi ile ilgili bazı spesifik ve diğer dinlerden farklı işleyiş mekanizmaları olmalıdır.

Diğer din ve eğilimlerin, sosyo-ekonomik sistem ve rejimlerin tümünden farklı olarak İslam, tek bir veya birkaç şey değildir. Birçok şey de değildir. Herşeydir.

İslam Allah’ın insanlar için tasarımladığına inanılan sosyo-ekonomik bir sistem ve rejimdir. Ayrıca bir yaşam tarzıdır.

Başka bir deyişle İslam Allah’ın, insanlar için kurduğu komple bir düzendir.

Bu düzende insan halifedir. Evrende mevcut her şey insan içindir.

Bu düzeni günümüz sistemleri ile karşılaştırırsak şöyle bir sonuca varabiliriz:

Allah başkandır. Peygamberler başbakandır. Kur’an anayasadır. Hükümet melekler, cinler, şeytan, cebrail ve azraillerden oluşmuştur.

Bu sistemde en büyük sorun hükümetle, onun yönettiği halk (Müslüman’lar) arasında pratik olarak işleyebilen bir ilişki kurmaktır.

Elimizde bir anayasa vardır. Ona göre hükümetin kimlerden ve nelerden kurulmuş olduğunu biliyoruz.

Bu hükümetin ilkelerini ve yasaları da biliyoruz.

Bilmediğimiz onların çağımız dünyasında nasıl yorumlanacağı ve pratik yaşama uygulanacağıdır...

Ölümcül bir insanlıkla ölümsüz ve ilahi bir yönetimi nasıl bir araya getireceğiz?

Birbirleri ile somut ilişkiler kurmayan bu iki domain arasında, doğası gereği somut olması gereken nasıl bir köprü kuracağız?

Ve o köprünün başını kimlerin tutmasına izin vereceğiz?

O köprü aracılığı ile Allah’ın emirleri bize iletilecek ve köprüyü tutan ulema tarafından yeniden yorumlanarak,biz insanlara yol gösterecek ve yaşamımıza şekil verecek.

Laik ve çağdaş diğer sosyo-ekonomik rejimlerden farklı olarak bu ilahi sistemde hem cezalar var, hem de mükafatlar.

Çağdaş toplumlar insanları dürüst oldukları ve yasalara uydukları için mükafatlandırmazlar. Onlara uymayanlar ise cezalandırılırlar. Çünkü iyi vatandaş olmak görevimizdir.

Ama bu ilahi sistemde iyi olanlar mükafatlandırılırlarken, kötüler cezalandırılmaktadırlar.

Tabii her ikisi de mükafatlarını almak için ölümü beklemek zorundadırlar. Allah’ın kurduğu sistem bu dünyada suçluları (günahkarları) cezalandırmaktadır.

Onlar ayrıca öte dünyada da cezalandırılacaklardır.

İslam için dünya ve yaşam, geçici olgulardır. İnsan ölünce uyanacaktır.

İslam inanışına göre Allah insanı yarattığı ilk andan itibaren İslam’ı onlar için seçmiş ve onları İslam’a davet etmiştir.

Ama Allah’ın, Muhammed ile İslam dinini indirinceye kadar, bunda başarılı olduğu söylenemez.

Allah yeryüzüne 124 bin peygamber ve din indirmiştir ve onların hepsi de İslam’dır ama, insanlar onların tümünü hızla yozlaştırmışlardır.

İslam son din ve Muhammed O’nun son peygamberidir. Allah sonunda İslam’ın kitabı olan Kur’an’ın değiştirilmemesi için bazı önlemler almıştır.

Allah yaptığı hatalardan ders almışa benzemektedir.

Allah’ın kurduğu ve İslam olarak isimlendirdiği dinin başlangıcı Adem peygambere kadar gider.

Şurasına hemen değinmekte yarar vardır ki İslam’a göre Allah, insanı yaratmadan önce kendisi ve ilk yarattığı ilahi yaratıklar için farklı bir sistem kurmuştur.

O sistemde melekler ve cinler vardır. Şeytan yoktur.

Şeytan da diğerleri gibi, Allah’a dua eden bir melektir. Şeytan şeytanlığını Adem yaratıldıktan sonra göstermiştir.

Allah ve melekleri cennette mutlu bir yaşam sürdürmektedirler. Cehennem henüz yoktur. Çünkü cehennemin önkoşulu olan gühah işlemek ve Allah’a saygısızlık yoktur.

İnsan henüz yaratılmamıştır. Melekler Allah’ın her emrini hemen yerine getirmektedirler. Cennette barış ve huzur insanın yaratılması ile bozulmuştur. Bunun üzerine Allah cehennemi oluşturmuş ve haksızlığa saparak Allah’ı inkâr eden günahkârları cehennemde odun olarak yakacağını ilan etmiştir. (Cin: 15)

Hristiyanlıkta cehennem kendilerini kurtaracak olan İsa’nın gelmesini bekleyenlerin yeridir. İslam’da ise cehennem hem cezaların yakılarak çekildiği bir yerdir, hem de bir işkence yeridir. Günahı büyük olanlar kökü cehennemin dibinde olan ve meyvesi yılan başına benzeyen zakkumlar yiyip, bunu üstüne kaynar sular içeceklerdir.

Cehennem 7 kattır ve 7 kapısı vardır. (Hicr: 44).

Her kapıdan ayrı bir günahkâr bölüğü girer.

Yorumcular bundan kapıların günahların ağırlığı derecesine göre düzenlendiği sonucunu çıkarmışlardır.

İslam’da Allah için önemli olan Müslüman’ların kendisine iteat etmeleridir. Allah’ın emirlerini yerine getirmeyenleri korkunç bir azap beklemektedir.

Tehdit ve korkutma İslam’ın iki temel ilkesidir.

Allah tehdit ederken bazı ayrıntıları bile ihmal etmemiştir. Kur’an’da cehennem ateşinin bazı niteliklerine değinilmiştir.

Bu ateş halis alev olabilir. Ayrıca yanan ateş, kırmızı ateş, ateşli kaygı olarak da nitelendirilmiştir.

Adem ilk erkek insandır. İslam’da Hz Adem olarak bilinir. İnsanoğullarının babası olan Adem’i-ki Arapca Abu’l Başar olarak bilinir- Allah, kumlu toprak ve pis kokan çamurdan yaratmıştır.

İslam kaynaklarına göre Adem, seksen yıl çamur yığını halinde kalmış, seksen yıl sonra bilinen insansı şeklini almış, bunu izleyen 120 yıl ruhsuz kalmış ve bu sürenin sonunda kendisine ruh verilmiştir. Allah’ın amacı Adem’i meleklerine hükümdar yapmaktır. Bu amacını gerçekleştirmek için Allah, meleklerine Adem’in önünde diz çökmelerini emretmiştir. Meleklerden İblis bu emre uymamış ve ayrıntıları yeterince bilinmeyen bazı nahoş olaylardan sonra, her ikisi de cennetten kovulmuşlardır. (Kur’an 2:34, 7: 11, 17:62)

Allah Adem’e kendisi için bir gün sayılan 1000 yıllık bir ömür bahşetmiştir. Ancak Adem bu ömrün 40 yılını Davud’a bağışladığından, yalnız 960 yıl yaşamıştır.

Cennetten kovulan Adem Serendip (Seylan) adasına düşmüş, orada iki yüzyıl tövbe ettikten sonra, Cebrail tarafından Arafat’a götürülerek Havva ile buluşturulmuştur. Allah Adem’e Kâbe’yi onarmasını buyurmuş, Cebrail de O’na Hac törenini öğretmiştir. Dünyaya ayak bastığından 960 yıl sonra nisan ayının bir Cuma günü ölen Adem, Abu Kubays dağı eteğinde Hazineler mağarasına gömülmüştür. Adem yalnız ilk erkek insan değildir. Cennetten kovulmasına rağmen, aynı zamanda ilk peygamberdir de.

Burada bir çelişki dikkatinizi çekmiştir. Allah Adem’e Kâbe’yı onarmasını buyurmuştur ama, Kâbe henüz inşa edilmemiştir. İslam inancına göre Kâbe, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilecektir. (Bakara 127). Bu inancı Adem’in Kâbe’nin yerini saptaması ve o yeri ilerde kurulacak Kâbe için hazırlaması olarak yorumlayabiliriz.

Kâbe İslam’ın en kutsal ve önemli ibadet yeridir. Kur’an’a göre Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiştir. Boyutlarının bir önemi varsa, bilinmemektedir. Kapı ve arka duvarları 12 metre, öteki iki duvarı onar metre uzunluğundadır. Duvarlarının yüksekliği 15 metredir. Duvarları Mekke civarındaki dağlardan getirilen kara taşlardan yapılmıştır. Her yıl değiştirilen kara bir örtü ile örtülür. İçinde tavanı tutan üç ağaç direk vardır. Altın ve gümüş kandillerle süslenmiştir. İç duvarlar ve yer mermer döşelidir. Tavana çıkmak için bir merdiveni vardır. Kapısı kuzeybatı duvarında ve yerden iki metre yüksekliktedir. Açıldığında önüne tahta bir merdiven sürülür. Doğu köşesinin kapıya yakın tarafında, yerden birbuçuk metre yüksekliğe Hacer-i esved denen bir karataş yerleştirilmiştir. Kuzeybatı duvarının üst kenarının altından dışarıya çıkan bir yağmur su oluğu (Mizâb al-rahmâ) vardır ki bu olukla batı köşesi arasındaki yer, tam kıbledir.. Buna ayrıca kutsal yön de denir.

Bakara 125’e göre Allah Kâbe’yi insanlar için toplantı ve güven yeri kılmıştır. Yukarda değindiğimiz gibi Kâbe Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiştir. Her ikisi de Kâbe’nin temelini atarlarken şunları söylemişlerdir.

Âli İmran: 96-97. Gerçekten herkes için kutlu, yolgösterici olarak kurulan ilk tapınak Mekke’dedir. Oranın tapınak olduğunu gösteren apaçık ayetler vardır. İbrahim4’in katı da oradadır. Her kim oraya girerse güvenliğe kavuşmuş olur.Yolunu bulan için oraya yüz sürmek Allah’a karşı borçtur.

Kâbe’nin kutsal bir yer olduğuna işaret eden diğer ayetler de vardır. Mâide: 97, Hac: 27, Kureyş: 3.

Kıble İslam’da önemli bir kavramdır. Namaz kılarken dönülmesi gerekli Kâbe’nin yönüdür. Yön anlamına gelen kıbel kelimesinden türemiştir.

Sünni inançlarına göre Allah’ın belli bir mahali yoktur. Her yerdedir. Yüzünüzü nereye dönerseniz Allah oradadır. (Bakara 115) Buna rağmen, Kıbleye dönerek namaz kılmak İslam’da namazın zorunlu koşuludur. Kıbleye dönülmeden kılınan namaz kabul edilmez. Ayrıca ölü Müslüman’lar başları kıbleye dönük olacak şekilde defnedilirler. Kesilen kurbanların başı da kesim sırasında kıbleye doğru çevrilir. Cami mihraplarının yönü de kıbleye doğrudur. Namaz sırasında yüzünü kıbleden başka yere çevirenin namazı bozulur.

Allah’ın her yerde olmasına rağmen Müslüman’ların namaz sırasında Kâbeye doğru dönmelerinin nedeni kesin olarak belli değildir. Kıble Medine’ye olan hicretten sonra bir ara Kudüs olmuş, sonra yeniden Kâbe’ye dönmüştür. Kıbleye dönerek namaz kılmak da putperestlikten kalma bir gelenektir. Samî kavimlerinden Essenîler doğuya dönerek doğan güneşe taparlardı. Bir yere dönmek zorunluğu İslam’da devam etmiştir.

Allah’ın kurduğu sistemde yaşayabilmek için bazı koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Onlar şunlardır:

Namaz,

Oruç,

Kelime-i şehadet,

Hac ve

Zekat...

Namaz İslam’ın en önemli ritüelidir. İslam’ın tek başına bir ümmet dini olarak günümüze kadar ulaşmasından sorumlu olduğunu bile iddia edebiliriz. Namaz ritüeli olmasaydı İslam çoktan kaybolur giderdi. Allah’ın kurduğu sistemde en dikkatli olunacak ritüeldir aynı zamanda. Namazın Arapça karşılığı, Allah’a tapma anlamına gelen salât deyimidir.

Namazı nedensiz ertelemek günahdır. Kaza ile bu günahdan kurtulmak mümkün değildir.

Şeytan'ın has a dı İblis'dir.. Bu terimler çoğul olarak kullanılır. İblis ışıktan yaratılan melekler arasında sayıldığı gibi, ateşten yaratılmış cinler arasında da sayılmaktadır.

Cinler dünyada, melekler gökyüzünde yaşamaktadırlar. Cinler arasında kavga çıkınca Allah genç bir melek olan Azâzîl adınıı taşıyan İblîs'i cinlerin üstüne göndermiş, daha sonra onu cinlere yargıç yapmış ve yüzden İblis o zaman Hakem adıyla anılmıştır.

Bu addan gurura kapılan İblis, yeryüzünde karışıklıklar çıkarmaya başlamış, Allah da onun üstüne bir ateş göndermiştir. İblis göğe sığınarak Allah'dan kendisini bağışlamasını istemiştir. Adem'in yaratılışına kadar orada yaşamış sonra ikisi birlikte cennetten kovulmuşlardır. Şeytan olarak yeryüzüne inmiştir. Allah şeytana Şeytan-ı racîm adını vermiştir.

İblis aslında bir melektir.. Şeytan da bir melektir.. Cin değildir. Ama bazı yerlerde ateşten yaratıldığına değinilir..

Aslında İslam efsanesi bundan çok daha ayrıntılıdır. Eski Greek efsaneleri kadar ayrıntılara önem verildiği bilinir.

Bu yazının her satırı faydalı olmasına rağmen bazı başlıkla birebir ilintilenebilecek yerleri kırmızı yaptım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Her ne kadar Kuranda bahsedilmese de ortada bir de Mehdi diye bir kahraman vardır.

Bu kişi dünyanın son zamanlarında gelip herkesi müslüman edecekmiş.

Herkesi müslüman etmek pek güzellikle olacak iş olmadığından kısacası ikinci bir Hitler vakası beklendiğini söyleyebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 months later...

Güzel olmuş ama keşke direk adlarını kullansaydın.

Deccal, Mehdi , Zulkarneyn , Hızır ... da çok ilginç karakterler olurdu.,

Direkt isimlerini kullansam bir halta yaramazdı. (yani kullanmaktan başka şansım olmayanları kullandım gerçi)

Çünkü sıradanlaşmazlardı.

Bir şeyin sıradanlaşması, özellikle dinde, başka ifadelerle anlatılmasıdır.

O zaman sıradanlaşır ve düşünce başlar.

Sıradanlaşmazsa, tabu ve dogmayla karşılaşırsın. O da malum, çok sıkıntılı süreç. Bıktırır insanı, yorar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah:

Her şeyin yaratıcısı, her şeyi denetleyen, kontrolünde tutan ve üzerinde kendi takdir yetkisine dayanarak inisiyatif kullanabilen yüce varlık.

İslam hiyerarşisinde 1 numaradır. Kendisinin tabi olduğu veya kendisinden daha üstte bulunan bir amir bulunmamaktadır.

Vahiy Meleği:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah'tan aldığı mesajları hiyerarşide kul statüsünde bulunanlara ulaştırması için Peygamber adlı kişilere taşıyan melek.

Hiyerarşide Allah'tan hemen sonra gelen Taht taşıcı melekler grubundandır.

Diğer 3 melekle birlikte Hiyerarşide 2 numaradadır.

Ancak bazı durumlarda hiyerarşideki 2 numaralı pozisyonu 612 yılından itibaren, duruma göre İslam Peygamberi Muhammed Bin Abdullah ile değişimli olarak kullanmaktadırlar.

Ölüm Meleği:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından kendisine verilen ölecekler listesine göre kulların yaşamlarını sona erdiren melektir.

Hiyerarşide Allah'tan hemen sonra gelen Taht taşıcı melekler grubundandır.

Diğer 3 melekle birlikte Hiyerarşide 2 numaradadır.

Ancak bazı durumlarda hiyerarşideki 2 numaralı pozisyonu 612 yılından itibaren, duruma göre İslam Peygamberi Muhammed Bin Abdullah ile değişimli olarak kullanmaktadırlar.

Borazan Meleği:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından kendisine diriliş ve hesap işlemlerini başlatılması emri verildiğinde borazanını çalarak diriliş ve hesap işlemlerinin başlamasını (dolayısıyla da canlı insanların ve faal evrenin yok olmasını) sağlayan melek.

Hiyerarşide Allah'tan hemen sonra gelen Taht taşıcı melekler grubundandır.

Diğer 3 melekle birlikte Hiyerarşide 2 numaradadır.

Ancak bazı durumlarda hiyerarşideki 2 numaralı pozisyonu 612 yılından itibaren, duruma göre İslam Peygamberi Muhammed Bin Abdullah ile değişimli olarak kullanmaktadırlar.

Tabiat ve Eko-sistem Meleği:

Hiyerarşinin 1 numarası Allah tarafından kendisine verilen tabiat ve eko-sistemle ilgili emirlere istinaden, tabiattaki ve eko-sistemdeki olayları bu emirlere göre ayarlayan ve gerçekleştiren melek.

Hiyerarşide Allah'tan hemen sonra gelen Taht taşıcı melekler grubundandır.

Diğer 3 melekle birlikte Hiyerarşide 2 numaradadır.

Ancak bazı durumlarda hiyerarşideki 2 numaralı pozisyonu 612 yılından itibaren, duruma göre İslam Peygamberi Muhammed Bin Abdullah ile değişimli olarak kullanmaktadırlar.

Kayıt Melekleri:

Hiyerarşide kullar statüsünde bulunanların eylemlerini, kulların omuzlarına oturarak, iyi veya kötü şeklinde sınıflandırarak yazan meleklerdir.

Hiyerarşide belirli bir sıraları yoktur.

Koruyucu Melekler:

Hiyerarşide kullar statüsünde bulunanlardan, dua edip ibadetlerini yerine getirenleri ölüm zamanlarına kadar koruyan meleklerdir.

Hiyerarşide belirli bir sıraları yoktur.

Sorgu melekleri:

Hiyerarşide kul statüsünde bulunanların, ölüp gömüldükten sonra, 3 soru ile sorgulanması ve alınan cevaplara göre iyi veya kötü davranılmasından sorumlu melekler.

Hiyerarşide belirli bir sıraları yoktur.

Ceza Yeri Sorumlusu:

Hiyerarşide kul statüsünde bulunanlardan, öldükten sonra ceza çekmeleri için gönderildikleri ceza yerinin, idaresinden sorumlu melek.

Hiyerarşide belirli bir sırası yoktur.

Ceza Yeri İşkenceci Melekleri:

Hiyerarşide kul statüsünde bulunanlardan, öldükten sonra ceza çekmeleri için ceza yerine gidenlere işkence, eziyet, acı verme vb işlemler gerçekleştirmekten sorumlu melekler.

Hiyerarşide belirli bir sıraları yoktur.

Ödül Yeri Sorumlusu:

Hiyerarşide kul statüsünde bulunanlardan, öldükten sonra ödüllendirilmeleri için gönderildikleri ödül yerinin, idaresinden sorumlu melek.

Hiyerarşide belirli bir sırası yoktur.

eeee sonuç?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu niye açtın kendinden daha büyük bir varlığı egona yediremiyosun galiba?

Konu bir tespittir.

Orada yalan dolan bir şey yazmadım.

İslam mitolojisindeki karakterlerin özellikleri bunlar.

Ayrıca kendimden daha büyük varlık konusunda da saçmalamışsın.

Sen allahsız bir mantık, allahsız bir durum düşünemeyebilirsin.

Ama senin allahın ile masallardaki periler arasında fark yoktur benim için.

Sen durumu allaha isyan şeklinde algılama.

Ateizm allaha isyan veya allahı inkar değil, allahsızlıktır.

Bu kavram yok bende.

Senin yazdığın ayetler, allahı övmen vs ise bana masal kahramanını ballandıra ballandıra anlatan çocuklar gibi görünüyor.

Konuda bir iftira, yalan, dolan vs yok.

Dininde olan kahramanlar bunlar.

Masal gibi görünmesi benim suçum değil.

Ben demedim sana git bunlara inan, doğru kabul et diye.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...