Jump to content

Sscb'de Yaşantı


Recommended Posts

  • İleti 69
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Komünizm boyunca Sovyetler birliğinde yaratıcılık ne boyutlardaydı? İfade özgürlüğü alanındaki baskı yaratıcılığı öldürdü mü onu merak ediyorum.

Yaraticilik hic bir zaman olmez. Sadece ortaya cikacak ortami kollar ve kendini gosterir. Ya da baska bir ortama yonelir. Bu da ulke ve toplumlarin beyin gocudur. Yaratici beyinlerini kaciran ve koruyamiyan/kollamiyan toplumlar, dunyaya, caga, bilime ve teknige ve de yenilige, degisime geri kalmaya mahkumdurlar.

Cunku yaraticilik beyinin fonksiyonu ve onun yasam ve iliskiye, bilime, teknige v.s. tasinmasidir.

Yaraticiligi ve yaratici beyinleri kaciran bir ulke de ulkemiz, Turkiyedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaraticilik hic bir zaman olmez. Sadece ortaya cikacak ortami kollar ve kendini gosterir. Ya da baska bir ortama yonelir. Bu da ulke ve toplumlarin beyin gocudur. Yaratici beyinlerini kaciran ve koruyamiyan/kollamiyan toplumlar, dunyaya, caga, bilime ve teknige ve de yenilige, degisime geri kalmaya mahkumdurlar.

Cunku yaraticilik beyinin fonksiyonu ve onun yasam ve iliskiye, bilime, teknige v.s. tasinmasidir.

Yaraticiligi ve yaratici beyinleri kaciran bir ulke de ulkemiz, Turkiyedir.

Sevgili Evrensel,

Yaratıcılığın ölmekten ziyade körelmesinden ve niteliksizleşmesinden bahsediyorum. Mesela özgürlükler ülkesi Amerika'daki müzikal yaratıcılığın 10'da biri Türkiye'de var mı? Yok. Adamlar müzikte çığır açmış, Eurovision'a katılsalar her sene birinci olurlar o derece yani. Adamlar filmde de yaratıcı, edebiyatta da yaratıcı, teknolojide de yaratıcı, yaratıcı oğlu yaratıcı... Sanki Amerikalılar bir şeyler yaratıp dünyaya pazarlamak için özel olarak yaratılmışlar :)

Türkiye'de de yaratıcılık vardır Amerika'da da.

Resmi metafor olarak kullanırsak: Günümüzün Türk'ü Cin Ali çizer, batılı Mona Lisa. Yani ortada bir bıçak var ama kör. Rusya bu nitelik konusunda nasıldı? Tabi yaratıcıların sayısal niceliği de önemli.

tarihinde Saying tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Evrensel,

Yaratıcılığın ölmekten ziyade körelmesinden ve niteliksizleşmesinden bahsediyorum. Mesela özgürlükler ülkesi Amerika'daki müzikal yaratıcılığın 10'da biri Türkiye'de var mı? Yok. Adamlar müzikte çığır açmış, Eurovision'a katılsalar her sene birinci olurlar o derece yani. Adamlar filmde de yaratıcı, edebiyatta da yaratıcı, teknolojide de yaratıcı, yaratıcı oğlu yaratıcı... Sanki Amerikalılar bir şeyler yaratıp dünyaya pazarlamak için özel olarak yaratılmışlar :)

Türkiye'de de yaratıcılık vardır Amerika'da da.

Resmi metafor olarak kullanırsak: Günümüzün Türk'ü Cin Ali çizer, batılı Mona Lisa. Yani ortada bir bıçak var ama kör. Rusya bu nitelik konusunda nasıldı? Tabi yaratıcıların sayısal niceliği de önemli.

Ben gozlem olarak tarihe baktigimda; Rusya'nin her daldaki yaratici beyinlerinin eskiye nazaran yeteri kadar olmadigini dusunuyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslinda ilginc olan hemen herkesin di li gecmis zaman kullanmasi, söyleydi böyleydi, sanirim bugun yakinen yasayan bilen yok, ben en yakin zamani yasayan bir kac azeri taniyorum iskandinavya da ikamet eden Ruscalari ana dillerinden daha iyi bunu birkac Azeri arkadas kesin olarak söyledi, Cecenlerin bir rus ilkokulunda cocuklari rehin almasi olayinda bir ermeni arkadas ruslar girer kac cocuk ölürse ölsün umurlarinda olmaz dedi aynen ruslar cocuklarin öldürülmesi pahasina girdi okula ... Beunlarda di li gecmis zaman ...

Bugun komunizm bitti cöktu diyen insanlar Errbakan deyisiyle hulo hula dansi yaparken iskandinav ulkelerinde komunizmin dik alasi yasaniyor hatta komunist Rusya cökmeden öncede durum tipatip ayniydi; yani, insanlarin oturduklari evlerin yuzde 80'i halen devlete ait kendine ait ev alabilirsin ama ömür boyu o ev sana ait olamaz, profesorle çöpçü arasinda ki maas ucurum degil, din yasak degil ama dini ritueller sadece bir gelenek, egitim ucretsiz, saglik konulari sembolik ucretlidir.

Konunun amacini bilirsem daha detayli bilgi verecegim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konunun amacini bilirsem daha detayli bilgi verecegim.

Birincisi Ruslar ırkçılık yapıp kültür empozesi yapmış mı öğrenmek. İkincisi komünist yaşam hakkında merak edilen bir şeyleri öğrenmek. İlerde başka amaçlara da sahip olabilir konu, katılıma bağlı,hazır böyle bir başlık açılmışken ve ortam yaratılmışken benden başka nice şeyler soracaklar da vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Komunizm bugun dunyada hic bir ulke de yasanmadi, kaldi ki SSCB'de.

Sosyalizm bile sisteme, topluma ve ust yapiya oturtulamadan bitti.

Bir ulkenin herhangibir rejimi oturtabilmesi ve uygulayabilmesi icin, sadece onculerin devrim yapanlarin degil; toplumun ve farkli halklarinin da o bilince ulasmis olmasi gerekir.

Yoksa, tepeden inme her devrim ve rejim; toplum ve farkli halklarina bilinc olarak tasinmaz ise, geri gitmeye mahkumdur.

Bu da devrimlerin, guxcle sayi ile degil; devrimin bilincinin toplum ve farkli halklarina ne kadar verilebilmis olmasi ile paraleldir.

Tabi bu arada devrimi yapanlarin ve oncu, aydin, ilerici, devrimci v.s. kesimin de yapacagi devrimin bilincini almis olmasi gerekir.

Cunku devrim fenomenal bir guc degil; numenal yeti algisinin bilincidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Komünizm boyunca Sovyetler birliğinde yaratıcılık ne boyutlardaydı? İfade özgürlüğü alanındaki baskı yaratıcılığı öldürdü mü onu merak ediyorum.

En önemli kısım.

Komünizm teknik bir sistemdir.

Eğer insanlara teknik ve net hedefler verirseniz onu yapboz yapar gibi tamamlıyorlardı.

O yüzden mekanikte, sporda, sanayide iyi idiler.

Çünkü herşey uzmanlarca yukarıda resmediliyordu.

Bir şablon gibi.

Altta sporcusu o şablona göre kendini zorluyordu.

Üreticisi o şablona göre kapasitesini zorluyordu.

Mesela Sovyetler zamanındaki insanlara tembel derlerdi (ilk dünyaya açıldığındaki izlenim)

Bunun nedeni de götürü sistemli işlere alışmış olmalarıdır.

Örneğin Moskova Merkez, Soçideki bir et üretim tesisine takvimi ve miktarı verirdi.

Teknik olarak.

Hayvan üreticisinden, eti pazara sürene kadar herkes o takvime göre işi bir anda yapıp geri kalan zamanı kendilerine ayırırlardı.

Örneğin haftalık 500 ton et isteniyorsa, ilk 3 günde bunu yaparlardı geri kalan 4 günde yatarlardı.

Bu tarz çalışma genelde yoğun tercih edilendi.

Özellikle Kolhoz grubu yani çiftçi köylüler.

Aynı şekilde sanat ürünleri de şablona göre yapılırdı.

Sovyetlerin ilgili Kültür Bakanlıkları, sipariş ederlerdi filmleri.

Eski filmlere bakarsanız Bilmem hangi şehir Film Stüdyosunca, Şu Departmanın Siparişi üzerine yapılmıştır yazıları düşülür.

Bu filmler de teknik üretilirdi.

Yani senaryo teknik açıdan ele alınırdı, çekim süresi vs.

Açıkçası zevk ve mesaj meselesi.

Eski sovyet filmleri bir kültürdür.

Ve ben çok hoşlanıyorum.

Çünkü sıcak ve hoş bir atmosfer yaratıyorlar.

İnce mizah da içeriyorlar.

Pek aşırı duygusal, vurdulu kırdılı şeyler yoktu.

Günlük hayat ve ilginç olaylar.

Tiyatro da sipariş usulü idi.

O da güdümlü.

Bir tek müzik özgürdü. ( tabi sözler ve içerik önemliydi)

Sanat konusunda TEKNİK anlamda iyi idi herşey.

Kişilerin yaratıcılıkları değil de, yarattıkları ürünler denetim altındaydı.

Sırf teknik olarak dünya çapında baş yapıtlar çıkarıldı.

İrony of Fate dünya çapında bir başyapıttır.

Hem de serbestlik olmadan ortaya çıkarılan bir başyapıttır.

Yani tarife göre yemek veya formüle göre yapılmış bir şey.

Diğer sanat dalları da aktifti.

Opera, Tiyatro binaları şehirlerin olmazsa olmazıydı.

Denetimli sanatsal özgürlük vardı sovyetlerde.

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateist bakış demişsinki yedi gün süre veriliyordu,üç günde bitirirlerse kalan 4 gün yatıyorlardı. Eğer 7 gün içinde bitiremezlerse ne olurdu?

Öyle bir şeyin olması mümkün değil.

Bilinen en büyük meydan okumayı Ukrayna çiftçileri Staline yaptı.

Sovyetler çok kötü cezalandırdı.

Çiftçiler Sovyetleri tahıl vermemekle tehdit ettiler.

Üretim yapmadılar.

Ukraynanın doğu kesimini komple izolasyona alıp feci şekilde açlıktan ölmelerine neden oldular yıllarca.

Ne ürün aldılar ne ektirdiler ne de yiyecek elde etmelerine izin verdiler.

İnsanlar ölü etleri yer hale gelmişler.

Holodomor (Açlıktan Öldürme) diye geçer bu.

Yani içeriden Sovyetlere kafa tutulmazdı.

Devlet yönetiminin öyle bir algısı yoktu.

Ta ki Küba meslesine kadar.

Oradan itibaren yumuşama başladı.

Gorbaçov'da da doruğa ulaştı.

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Teşekkürler arkadaşlar, sorular cevaplandıkça yeni yeni sorular aklıma geliyor. Anlatılanlara göre şu ana kadar ideal bir yaşantı, 18'inde işe başlasan 25 sene sonra 43 yaşında emeklisin. Kendim adına konuşursam varsın fazla çikolata bulamayayım ne çıkar, zaten zararlı bu yüzden yemiyorum. Gelecek kaygısı olmadan yaşamak ne güzel olurdu.

Şu ev verme meselesi ile ilgili bir şey soracağım. Bu evler çalışmayan bekarlara da veriliyor muydu yoksa evli olmak veya çalışan olmak şartı var mıydı? Eğer bu çalışmayan ve bekarlara da veriliyorsa kadın erkek ayrımı var mıydı?

tarihinde Saying tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bütün bunlara rağmen, diyebiliriz ki , ortalama bir Rus kadını (veya ortalama Rus vatandaşı) ortalama her hangi bir ülke kadınından çok daha okumuş, kültürlü idi.

Bir yakınımızın Rus çocuk bakıcısı vardı, kadın hemşirelik eğitim almıştı, Türkçeyi 1-2 senede öğrendi, elinden kitap düşmezdi hiç.

Çocuğun annesi de bir o kadar zengin, cahil, görgüsüz, kaba saba bir kadındı.

Derdim ki annesi hiç karışmasa çocuğu bu kadın büyütse daha iyi. Sanırım öyle olmuştur zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1- Sscb'den sonra kurulan devletlerde(azerbaycan, ermenistan v.s.) herkes anadili gibi Rusça biliyor. Burada bir dil dayatması olduğu belli. Peki neden?

SSCBe dahil olan 15 ülkenin hiç birinde dil dayatması olmadı. Her bir ülkenin dahili resmi dili kendi dili idi. Fakat genel olrak Birliğin resmi dili rusçaydı. O yüzden devlette bürokrat olarak bulunacaksansa rusçayı bilmek ZORUNDAydın. Bu ortak dilin başka bir artısı da bir ülkede bulunan başarılı bürokratı diğer ülkeye ya da Moskovaya atamak mümükün olmasıydı.

Başka bir arkadaşın yorumunda rusça ve yerel dilde eğitim veren okullar için %80 %20 gibi uçuk bir oran verilmiş. Yok öyle bir şey. Büyük (kontanjana göre) okullar ve üniversiteler rus ve yerel (örn: azerbaycan) sektörü olarak içinde ikiye ayrılırdı. Kim hangisini isterse okuya bilirdi.

2- Sscb'de ibadet mi yasaktı yoksa direk din sahibi olmak mı yasaktı? Ya da yasak yoktu da sscb düşmanları bize öyle mi zannettirdiler?

SSCB ilk kurulduğunda cami ve kiliseleri (büyük ve tarihsel değeri olanlar hariç) kapatıp, yerinde fabrikalar ve depolar inşa edildiği doğru.

Fakat hiç bir şekilde ibadet ve ya din sahibi olmak YASAK DEĞİLDİ. Üniversitelerde teoloji ve şarkşünaslık fakülteleri vardı.

SSCBnin derdi dinle değil, hürafelerle idi. İdeolojisinin temelinde ateizm olmasına bakmasak :)

Üniversitelerde bölüm farkı olmadan "Bilimsel ateizm" dersleri vardı ve seçmeli de değildi. Haliyle kafası basan birisi de üni bitince dergaha gitmez :)

Canlı bir örnek vereyim, şu anda Azerbaycanda oturan Kafkasya müslümanlarının şeyhi - Şeyhülislam Hacı Allahşükür Paşazade 1960larda Üzbekistanda yüksek din eğitimi almıştır.

3- Sscb dil gibi kendi diğer kültürel öğelerini de hakimiyeti altındaki milletlere benimsetmiş midir?

Pardon, SSCB bir pseudo devlet idi. Dolayısı ile kendi dili ve diğer kültürel öğelerinin olması söz konusu olamazdı. Söz konusu rus dili ve rus kültürü ise kesinlikle bir DAYATMA olmadı.

4- Sscb tarih kitaplarında bu milletlerin kendi tarihleri de anlatılıyor muydu yoksa sadece Rus tarihi mi işleniyordu? Kendi tarihleri anlatılıyorsa Rus tarihi ile karşılaştırılamayacak kadar yüzeysel mi yoksa eşit oranda mı ya da daha fazla mı anlatılıyordu?

Her ikisi gayet kapsamlı şekilde anılatılıyordu. Hatta şu andakından daha objektif ve kapsamlı.

5- Sscb'de pornografi ve erotizm kültürü yasaktı diye biliyorum. Bunun nedeni neydi?

SSCBde bütün durumlarda insan istismarı yasaktı. Pornografi de insanın bedensel istismarı olduğu için yasaktı. Ortada bir ÜRETİM ve ya HİZMET söz konusu olmadan haksız kazanç edinmemek için yasaktı.

6- Bu soru kültürle alakalı değil ama Sscb'de ortalama günde kaç saat çalışılıyordu ve az da olsa meslekler arasında ücret farkı var mıydı?

Haftada 40 saati geçmiyecek şekilde çalışılıyordu. 5x8 ve ya 6x7-2 formülü ile. Tabi ki, ücret farkı vardı. Bir akademisyen ile fabrika işçisinin aylık ücreti arasında 4 defa kadar fark vardı. Fakat ortalama ele alarsak, mühendis, öğretmen, doktor maaşları arasında ciddi fark yoktu.

Herkesin evi falan varsa neleri eksikti de fakir olarak nitelendiriliyorlar? Aç falan mıydılar? Bir de sağlık işleri nasıldı orada?

Bu komün evlerinde aynı anda banyo kullanmak, ortada başkasının karısı/kocası karşısında çıplak gezmek gibi bize göre gayr-i ahlaki gelen davranışlar var mıydı? Akrabam neredeyse karılarını paylaşıyorlar gibi anlattı bu olayı. Onun komünizme önyargısından dolayı böyle konuştuğunu düşünüyorum ama acaba doğruluk payı olabilir mi diye de düşünmeden edemiyorum. Bunun komünizm ile tabi ki alakası yok ama Rus komünizminin ve Rus komünistlerinin düşünce yapısını öğrenmek için soruyorum.

Fakir olarak nitelendirmek doğru değil. Rüşvet ve ya illegal işlere bulaşmadan herkesin yaşam seviyyesi hemen hemen aynı idi.

Komün evleri ne ya? :) Bi de sokakta karşısına çıkan birisile oradaca seks yapıyolardı desinler tam olsun :). Şehir ve kasabalarda bayağı bildiğin apartman dairesinde, köylerde ise tam tekmil, modern, elektriği, suyu, doğal kazı olan evlerde yaşanıyordu. Köylerde her aile için 2-3 dönüm arazi veriliyordu.

Öğrenci yurtları gibi bir yapıtlar da vardı. Bunlar üni öğrencileri ve yeni mezun olup bir yerde çalışmaya başlayan insanlar için ev alma sırası gelinceye kadar barınması için idi. Şu anda Türkiyede olan yurtlarda nasıl grup seks yapılmıyorsa (yapanları tenzih ederim :) ) orada da aynı kurallar geçerliydi.

Sağlık ve eğitim katiyen ÜCRETSİZDİ.

1)Mesela barınmadan bahsetmişsin. Oturacağımız evi devlet mi seçiyor yoksa kendimiz mi karar veriyoruz? Yani 3 çocuğun varsa büyük bir evde oturabilirsin, bekarsan küçük evde yaşamak zorundasın gibi şeyler var mı?

2)Klasik bi geyik vardır,belli zaman dilimleri içerisinde tüketebileceğin gıda,benzin gibi şeylere devlet sınırlama koyuyor mu yoksa isteyen istediği kadar tüketebiliyor muydu?

1) Çalıştığın üniversite, fabrika her neyse ona yakın bir bölgede o işyerine ait siteler yapılıyordu ve çalışanlar kıdemleriyle doğru orantılı olarak o sitelerden ev alıyrolardı. Tabi ki, 3 çocuklu ile bekar arasında bir fark vardı.

Bu arada evler sittin senede bittiği için bütçeni yormadan koperatif tipli birliklere de üye olup, daha kısa sürede ev ala biliyordun.

2) 1941-1945 hariçinde öyle bir şey yoktu. Çatlayana kadar tıkınmak mümkün idi.

Bu zor bulunan gıdalar nelerdi? Birkaç örnek verebilir misin?

Haviar, 5 yıldızlı konyak, italyan üretimi ayakkabı, fin üretimi takım elbise falan.

Komünizm boyunca Sovyetler birliğinde yaratıcılık ne boyutlardaydı? İfade özgürlüğü alanındaki baskı yaratıcılığı öldürdü mü onu merak ediyorum.

SSCB içindeki 15 ülke soviyetler döneminde sanat olsun, edebiyat olsun, bilim-teknik olsun varılacak en üst noktaya geldiler. Sanatta baskı, sansür vardı fakat bu kalitenin yükseltilmesi amacıyladı bir bakıma. Örnek olsun diye söylüyorum, SSCBde Serdar Ortaç sanatçıyım diye dolaşamazdı fakat Zeki Müren, Sezen Aksu dolaşmakla kalmaz, devlet tarafından temin olunan en lüks ortamda yaşardı.

Şu ev verme meselesi ile ilgili bir şey soracağım. Bu evler çalışmayan bekarlara da veriliyor muydu yoksa evli olmak veya çalışan olmak şartı var mıydı? Eğer bu çalışmayan ve bekarlara da veriliyorsa kadın erkek ayrımı var mıydı?

Çalışmama gibi bir şey söz konusu olamazdı. 18 yaşını dolduran herkes ya öğrenci ya çalışan ya da emekli olmak ZORUNDAYDI. Hasta ve engelliler hariç.

Evli olmak şartı yoktu. Fakat bekara 1 oda ev veriliyordu. Evli ve çocuklulara daha çok :)

SSCBnin en temel ilkelerinden biri gender ayrımçılığının olmamasıydı. Dolayısıyla bekar kadın da pekala evsahibi ola biliyordu.

Şimdilik bu kadar. Daha da aklınıza takılanlar olursa cevaplarım :)

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcüler

Dil ve Kültür özürlüleri SSCB'nin :)

Ya govorit po ruskiy :)

İnsan bir tane bile düzgün Rusça konuşan çıkaramaz mı yahu içinden? :)

Askere bile alınırken Acemi Birliğinde eğitimden önce Rusça dersi veriliyordu heriflerin ne dediği anlaşılsın diye :=)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcüler

Dil ve Kültür özürlüleri SSCB'nin :)

Ya govorit po ruskiy :)

İnsan bir tane bile düzgün Rusça konuşan çıkaramaz mı yahu içinden? :)

Askere bile alınırken Acemi Birliğinde eğitimden önce Rusça dersi veriliyordu heriflerin ne dediği anlaşılsın diye :=)

Acaba askerliğinizi nerede yaptığınızı sora bilirmiyim?!

Azerbaycanın SSCB döneminde sanat, edebiyat dallarında ortaya çıkardığı insanları bi bilsen aklın durur.

Şebekliğin alemi yok. İstersen gel seni bir gün Baküde ağrlayalım. Rusça nasıl anadili gibi konuşulur anlarsın...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Verdiğim bilgiler içinde sadece zor bulunan gıdalar konusunda İmansız arkadaşımızla tezat oluşmuş.

Sevgili İmansız SSCB dönemini bizzat yaşamış olduğu için onun verdiği bilgiler elbette doğrudur.

Her ne kadar biz bu tür bilgileri Rusya'ya gidip gelmiş güvenilir arkadaşlardan edinmiş olsak da, araya yanlış-eksik bilgiler karışmış olabilir ya da hatırımızda yanlış kalmış olabilir.

Ancak "1941-1945 hariçinde öyle bir şey yoktu. Çatlayana kadar tıkınmak mümkün idi." ifadesi biraz abartılı gibi geldi. Acaba bölgesel olarak farklılıklar yaşanmış olabilir mi?

Örneğin Azerbaycan'da yokluk yaşanmasa bile Moskova'da marketlerin boş olduğu dönemler olmuş olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kişisel veya millete yönelik tartışmanın hiç anlamı yok.

Senin mensup olduğun halka karşı bir art niyetim yok.

Benim canımı sıkan şey, senin de kafkaslardaki politikada halkın eğitilememesi, Sovyet toplumuna adapte edilememesi problemleri olduğunu ve hatta zorunlu göçlerle çözülmeye çalışıldığını bilmene rağmen normal Sovyet sisteminin istisnasız kafkaslarda da yürütüldüğü bilgisini vermen.

Yanlış.

Yürütülemedi.

Adamlar ne eğitilebiliyordu, ne de sovyet toplumsal düzenine adapte edilebiliyordu.

Bunla çok uğraşıldı ama çözülemedi bu sorun hiç.

Yani Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan'ın sovyet dönemindeki hayatıyla şimdi hayatı arasında fark yoktur.

Tek fark Sovyet döneminde sınırında Sovyet askeri bekliyordu.

Verdiğin bilgi bu bakımdan yanlış.

Tek itirazım onadır.

Konuyu kapatıyorum.

Tartışmaktan çekindiğimden değil,

Ucu farklı ve hoş olmayan yerlere gidecek çünkü.

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilmesem neyse de,

Bilen adama bu sözler anlamsız.

Baku'da olmuşam, neter Rusca danışıldığını görmüşem.

Hadi beni susturabilirsin,

Diğerlerini ne yapacaksın?

Adınız tüm Sovyetlerde meşhur be

Ne kadar olumsuzluk varsa onla :)

Gerçeği "Menim Janim Azerbayjanım" diyerek mi kapatacaksın? :)

Rusça konuşamıyorsunuz.

Sebebi ise tek tip nüfusa sahip olmanızdı.

Bu nedenle sizlere tolerans gösterildi.

Eğitim konusunu hiç açmim.

Moskova Vokzallarında, Pazarlarında kimlerin yığıldığını sen benden iyi bilirsin.

Bak arkadaşım, Almanyada, Hollandada, Azerbaycanda döner ve lahmacun satmaktan başka bi halt bilmeyen insanları da sen benden iyi bilirsin.

SSCB Uzay Programınının başkanı, uzay mühendisi olan Kerim Ali oğlu Kerimovu biliyormusun sen? Ya petrol kimyası konusunda çığır açmış prof. Yusuf Mehmetaliyevi?

SSCBde jazz denince akla gelen insanın Vagif Mustafazadeh (Azize Mustafazadenin babası) olduğunu biliyormusun peki? İki kez SSCB Kahramanı yüksek ödülü almış general Hezi Aslanov da herhalde ordu komutanlığını arapça yapıyormuş..

Bakünün neresinde olmuşsansa artık.. bilemiyorum.

Bu arada hakaretler yağdırmak için ayrı bir başlık aça bilirsin.. Arkadaşlar burada bilmedikleri konularda bilgi ediniyolar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Verdiğim bilgiler içinde sadece zor bulunan gıdalar konusunda İmansız arkadaşımızla tezat oluşmuş.

Sevgili İmansız SSCB dönemini bizzat yaşamış olduğu için onun verdiği bilgiler elbette doğrudur.

Her ne kadar biz bu tür bilgileri Rusya'ya gidip gelmiş güvenilir arkadaşlardan edinmiş olsak da, araya yanlış-eksik bilgiler karışmış olabilir ya da hatırımızda yanlış kalmış olabilir.

Ancak "1941-1945 hariçinde öyle bir şey yoktu. Çatlayana kadar tıkınmak mümkün idi." ifadesi biraz abartılı gibi geldi. Acaba bölgesel olarak farklılıklar yaşanmış olabilir mi?

Örneğin Azerbaycan'da yokluk yaşanmasa bile Moskova'da marketlerin boş olduğu dönemler olmuş olabilir mi?

Olaya bakış bir az farklı sayın Pante.

Yokluk ve limit dedikleri şey, örneğin şimdi markete giriyorsun, 50 çeşitte salam sucuk var.. O dönemlerde bir, bilmedin 2 çeşit oluyordu. Bazen o da bitince yeni mal gelinceye kadar yokluk oluşuyordu.

Yoksa, bu ay sen 3 kilo şeker ala bilirsin, 5 kilo alamazsın diye bir limitleme sözkonusu değildi. Ha 500 kilo da alamazdın. Belli ki, ticaret yapacaksın :) yemezler..

tarihinde imansiz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...