Jump to content

Din Allah'ın Oluncaya Kadar Savaşın!


Recommended Posts

Bu ayetlerde fitne dışında(ayrıca belirtilmiş zaten) dinin Allah'ın oluncaya kadar yani İslamı dünya üzerinde yaşayan insanların tamamı kabul edene kadar savaşılması emrediliyor;

Bakara:193=Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.

Enfal:39=Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Ben bu ayetlere dayanarak İslam'ın hoşgörüden hiç pay almamış olduğunu düşünüyorum.Kıvırmalarına,çarpıtmalarına ve sahtekarlıklarına alışık olduğumuz Sorularla İslamiyet bile bu ayetleri kıvıramamış;

http://www.sorularlaislamiyet.com/article/11090/bakara-suresi-193-ayetinde-din-yalniz-allah-in-oluncaya-kadar-onlarla-savasin-deniyor-din-zaten-allah-in-degil-mi-burada-bize-anlatilmak-istenen-nedir.html

Ve sanırım Papa bu ayetleri kaynak gösterek İslam'a terör dini demiş.Köleliğin anlaşılması açısından önce bu ayetlerin tartışılması şarttır.Bu ayetler hakkındaki tartışmalarımız sonuca ulaştığında kölelik ile ilgili ayetleri tartışmaya başlayalım.

Diğer ayetler ''savunma savaşı'' vb. gibi bahanelerle kıvırılıyor(ne kadar başarılı olunuyor ayrı konu),peki bu ayetlerin açıklaması var mı?

tarihinde Dark Prince tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 47
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu ayetlerde fitne dışında(ayrıca belirtilmiş zaten) dinin Allah'ın oluncaya kadar yani İslamı dünya üzerinde yaşayan insanların tamamı kabul edene kadar savaşılması emrediliyor;

Bakara:193=Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.

Enfal:39=Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Ben bu ayetlere dayanarak İslam'ın hoşgörüden hiç pay almamış olduğunu düşünüyorum.Kıvırmalarına,çarpıtmalarına ve sahtekarlıklarına alışık olduğumuz Sorularla İslamiyet bile bu ayetleri kıvıramamış;

http://www.sorularlaislamiyet.com/article/11090/bakara-suresi-193-ayetinde-din-yalniz-allah-in-oluncaya-kadar-onlarla-savasin-deniyor-din-zaten-allah-in-degil-mi-burada-bize-anlatilmak-istenen-nedir.html

Ve sanırım Papa bu ayetleri kaynak gösterek İslam'a terör dini demiş.Köleliğin anlaşılması açısından önce bu ayetlerin tartışılması şarttır.Bu ayetler hakkındaki tartışmalarımız sonuca ulaştığında kölelik ile ilgili ayetleri tartışmaya başlayalım.

Diğer ayetler ''savunma savaşı'' vb. gibi bahanelerle kıvırılıyor(ne kadar başarılı olunuyor ayrı konu),peki bu ayetlerin açıklaması var mı?

Bu ayetlerin aslında özel bir açıklamaya ihtiyacı yoktur. Ayetlerin altında gizli imaların ve sanatların mevcut olduğu iddiası sadece basit bir müslüman iddiasıdır.

Bu ayetlerde anlatılmak istenenler son derece açıktır, bir fetih dini olarak programlanmış İslam dininin kutsal kabul ettiği kitapta böyle ifadeler son derece normaldir.

Burada savunma savaşından veya nefsi müdafadan falan söz edilmediği açıktır, savaş savaş demektir ve bu ayetler müslümanları savaşa teşvik etmek amacıyla yazılmıştır. Bu yolla dinin daha hızlı ve kılıç zoruyla yayılması amaçlanmıştır.

İslami kesimin bir kısmının ve ılımlı müslümanların, İslamı yanlış yorumlamakla suçladığı Taliban terör örgütü aslında Kuran'ın ve Hadislerin gösterdiği yolda savaşan ''gerçek müslümanlardır''. Ilımlı olanlar değil, radikal olanlar gerçek müslümandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya var ya siz gerçekten kötekliksiniz. Aklınızı başka türlü başınıza alcağınız yok. Hadi inanmıyorsun. kabul. Ama dine durmadan asılsız iftiralar atmak, hemde gözgöre göre.

Enfal:39=Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Bu ayetten hangi akla hizmet islamda terörü çıkarttın bre cahil.

Horgörülen baskıya maruz kalan ve şiddet gören kim ?

Baskının kalkması için savaşmayacak mı bu adam ?

Bu baskı niçin var ?

Bu adamlar neden şiddette maruz kalıyor. Tabiki dinlerini değiştirdikleri ve islamı seçtikleri için.

Öyleyse baskının ve şiddetin kalkması için verdikleri savaş elbette din adına olacak. Çünkü gördükleri şiddet din adına.

Artık bu ve bunun gibi ucuz oyunlarla ayetleride o güzide insanlarıda kötü göstermeye çalışmayı bırakın.

Çünkü bir sonuç elde edemezsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada savunma savaşından veya nefsi müdafadan falan söz edilmediği açıktır, savaş savaş demektir ve bu ayetler müslümanları savaşa teşvik etmek amacıyla yazılmıştır. Bu yolla dinin daha hızlı ve kılıç zoruyla yayılması amaçlanmıştır.

Savunma savaşı olamaz çünkü ayette zaten ''fitneye karşı savaş'' ayrıca emrediliyor.Ki emredilmese bile ''dini yaymak için savaşmak'' ayrıdır ''saldırılara karşı savunma'' amaçlı savaşmak ayrıdır.Bu ayetler açıkça ''dini yaymak için savaşın'' diyor,bunun savunma olmadığı açıktır,hüküm tam da apaçık Kur'an'a yakışır şekilde ''apaçıktır''.

Ya var ya siz gerçekten kötekliksiniz. Aklınızı başka türlü başınıza alcağınız yok. Hadi inanmıyorsun. kabul. Ama dine durmadan asılsız iftiralar atmak, hemde gözgöre göre.

Enfal:39=Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Bu ayetten hangi akla hizmet islamda terörü çıkarttın bre cahil.

Horgörülen baskıya maruz kalan ve şiddet gören kim ?

Baskının kalkması için savaşmayacak mı bu adam ?

Bu baskı niçin var ?

Bu adamlar neden şiddette maruz kalıyor. Tabiki dinlerini değiştirdikleri ve islamı seçtikleri için.

Öyleyse baskının ve şiddetin kalkması için verdikleri savaş elbette din adına olacak. Çünkü gördükleri şiddet din adına.

Artık bu ve bunun gibi ucuz oyunlarla ayetleride o güzide insanlarıda kötü göstermeye çalışmayı bırakın.

Çünkü bir sonuç elde edemezsiniz.

Bir ''cımbızcı'' sesi duydum sanki.Yahu ayetin ben orasıyla ilgilenmiyorum zaten ben görmezden geldiğin ikinci cümlecikle ilgileniyorum;

Enfal:39=Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Yani kalınlaştılıp üzerinde durulması gerekn cümle üstünü çizdiğim cümle değil altını çizdiğimdir.

tarihinde Dark Prince tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ayetlerde fitne dışında(ayrıca belirtilmiş zaten) dinin Allah'ın oluncaya kadar yani İslamı dünya üzerinde yaşayan insanların tamamı kabul edene kadar savaşılması emrediliyor;

Bakara:193=Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.

Enfal:39=Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Ben bu ayetlere dayanarak İslam'ın hoşgörüden hiç pay almamış olduğunu düşünüyorum.Kıvırmalarına,çarpıtmalarına ve sahtekarlıklarına alışık olduğumuz Sorularla İslamiyet bile bu ayetleri kıvıramamış;

http://www.sorularlaislamiyet.com/article/11090/bakara-suresi-193-ayetinde-din-yalniz-allah-in-oluncaya-kadar-onlarla-savasin-deniyor-din-zaten-allah-in-degil-mi-burada-bize-anlatilmak-istenen-nedir.html

Ve sanırım Papa bu ayetleri kaynak gösterek İslam'a terör dini demiş.Köleliğin anlaşılması açısından önce bu ayetlerin tartışılması şarttır.Bu ayetler hakkındaki tartışmalarımız sonuca ulaştığında kölelik ile ilgili ayetleri tartışmaya başlayalım.

Diğer ayetler ''savunma savaşı'' vb. gibi bahanelerle kıvırılıyor(ne kadar başarılı olunuyor ayrı konu),peki bu ayetlerin açıklaması var mı?

Şimdi bakara suresinin indiği döneme bir bakmak,anlamak lazım.Ona göre değerlendirmek lazım.Bir ayet üzerinden değerlendirme yapmak her zmanki gibi sağlıklı sonuç vermeyecektir.O yüzden bol okuyup öğrenmek birde tabi okurken nasıl açık bulurum diye değil anlamaya çalışarak okursan sonuca ulaşabilirsin.

Mekke'de İslâm çoğunlukla ana ilkeleri tebliğ etmek ve müminleri ahlâken eğitmekle ilgileniyordu. Fakat Hz. Peygamber'in (a.s.) , müslümanların tüm Arabistan'dan gelip yerleştiği ve Ensar'ın yardımıyla küçük bir İslâm Devleti'nin kurulduğu Medine'ye hicretinden sonra, tabiî olarak Kur'an sosyal, kültürel, ekonomik, politik ve hukukî problemlere de değinmeye başladı. Mekke'de ve Medine'de nazil olan sureler arasındaki farkın nedeni işte budur. Bu nedenle bu surenin yarıdan fazlası, toplumda kaynaşma, dayanışma ve problemlerin çözümünü sağlamaya yarayan ilke ve düzenlemelerden oluşur.

Medine'ye hicretten sonra Tevhid ile Şirk arasındaki çatışma da yeni bir görünüme bürünmüştü. Bundan önce İslâm'ı kendi kabile ve akrabalarına tebliğ eden müminler, İslâm düşmanlarının saldırılarına kendilerini tehlikeye atarak karşılık vermek zorundaydı. Fakat tüm Arabistan'dan müslümanların bir araya gelip bir topluluk oluşturduğu ve bağımsız bir şehir devletinin kurulduğu Medine'de şartlar değişti. Buradaki çatışma, İslâm toplumu için hayatını devam ettirme meselesi haline gelmişti; çünkü, müslüman olmayan tüm Arabistan onu ortadan kaldırmak için birleşmişti. Bu nedenle İslâm toplumunun sadece başarılı olmasını değil, aynı zamanda varlığını devam ettirmesini de sağlayan aşağıdaki talimatlar bu sureyle nazil olmuştur:

a) İslâm toplumu, ideolojisini yaymak ve kendi tarafına mümkün olduğu kadar fazla insan çekebilmek için elinden gelen tüm gücü harcamalıdır.

B) İslâm'a karşı çıkanları öylesine gözler önüne sermelidir ki, akıllı bir insanın kafasında onların yanlış yolda oldukları hakkında en ufak bir şüphe bile kalmamalıdır.

c) (Çoğunluğu fakir ve yurtsuz olan, etrafı düşmanlarla sarılmış bulunan) Üyelerini, mücadelelerinde karşılaştıkları zor durumlarda hayatî önem arzeden ve onları bu zorlukları karşılamaya hazırlayan bir cesaret ve sabırla donatmalıdır.

d) Toplum, üyelerinin inançlarını ortadan kaldırmaya yönelik muhtemel bir saldırıyı karşılamaya ve düşmanlarının sayısal ve teknik üstünlüklerine aldırmaksızın onlara saldırmaya her an hazır halde bulunmalıdır.

e) Aynı zamanda onlarda, bâtıl yolların ortadan kaldırılması ve İslâmî tarzın ortaya konulması için gerekli olan cesaret ve şevki yaratmalıdır.

Bu nedenle Allah bu surede, yukarıdaki amaçları elde etmeye yardım edecek olan birçok talimatlar indirmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi bakara suresinin indiği döneme bir bakmak,anlamak lazım.Ona göre değerlendirmek lazım.Bir ayet üzerinden değerlendirme yapmak her zmanki gibi sağlıklı sonuç vermeyecektir.O yüzden bol okuyup öğrenmek birde tabi okurken nasıl açık bulurum diye değil anlamaya çalışarak okursan sonuca ulaşabilirsin.

Bu nedenle Allah bu surede, yukarıdaki amaçları elde etmeye yardım edecek olan birçok talimatlar indirmiştir.

a)Rivayetsiz tartışmak istiyorum bu konuyu.Ben Sorularla İslamiyette verilen hadisi bile eklemedim farkındaysan.

b)Açıklamak için rivayetlere ihtiyaç varsa Kur'an apaçık olamaz değil mi?

c)Rivayetler Hanifler için bile birşey ifade etmeyecektir zaten.

d)Kur'an tüm zamanlara hitap etmiyor mu?Bu ayetin hükmü kalktı mı şimdi?

tarihinde Dark Prince tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Savunma savaşı olamaz çünkü ayette zaten ''fitneye karşı savaş'' ayrıca emrediliyor.Ki emredilmese bile ''dini yaymak için savaşmak'' ayrıdır ''saldırılara karşı savunma'' amaçlı savaşmak ayrıdır.Bu ayetler açıkça ''dini yaymak için savaşın'' diyor,bunun savunma olmadığı açıktır,hüküm tam da apaçık Kur'an'a yakışır şekilde ''apaçıktır''.

Bir ''cımbızcı'' sesi duydum sanki.Yahu ayetin ben orasıyla ilgilenmiyorum zaten ben görmezden geldiğin ikinci cümlecikle ilgileniyorum;

Enfal:39=Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Yani kalınlaştılıp üzerinde durulması gerekn cümle üstünü çizdiğim cümle değil altını çizdiğimdir.

Dark prince orda veya bağlacı görüyor musun ?

Görüyor musun ki iki olayı ayrı ayrı ele alabilesin.

Ve bağlacının işlevini mi yazalım illa ki. Bu iki olayı birbirinden ayırt edip değerlendiremezsin. İkisinden biri oluncaya kadar savaşın denmiyor. baskı ve şiddet kalkıncaya ve ben de altını çizeyim ve böylece din Allah'ın oluncaya kadar savaşın. Anlaşabildik mi ?

tarihinde musab-bin-umeyr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

a)Rivayetsiz tartışmak istiyorum bu konuyu.Ben Sorularla İslamiyette verilen hadisi bile eklemedim farkındaysan.

b)Açıklamak için rivayetlere ihtiyaç varsa Kur'an apaçık olamaz değil mi?

c)Rivayetler Hanifler için bile birşey ifade etmeyecektir zaten.

d)Kur'an tüm zamanlara hitap etmiyor mu?Bu ayetin hükmü kalktı mı şimdi?

Yahu ne rivayeti.Sana o dönemdeki durumu söylüyoruz.Araştır bak kaynaklara.Bunun rivayele ne ilgisi var.Durum tespiti yapıyoruz.Bazı ayetler o dönemdeki hatta o andaki yaşanmış bir olay üzerine inmiştir.Bu durumları,olayları bilmessen o ayete sağlıklı değerlendiremessin.O yüzden kuranı hem bir bütün olarak değerlendireceksin hemde o dönemdeki yaşananları bileceksinki doğru sonuca varabilesin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu ne rivayeti.Sana o dönemdeki durumu söylüyoruz.Araştır bak kaynaklara.Bunun rivayele ne ilgisi var.Durum tespiti yapıyoruz.Bazı ayetler o dönemdeki hatta o andaki yaşanmış bir olay üzerine inmiştir.Bu durumları,olayları bilmessen o ayete sağlıklı değerlendiremessin.O yüzden kuranı hem bir bütün olarak değerlendireceksin hemde o dönemdeki yaşananları bileceksinki doğru sonuca varabilesin.

O döneme o dönem koşullarına inen bir ayet..Nasıl oluyorda günümüze uyarlanabiliyor..sizin dediğinizi ciddiye alırsa kuran 1400 yıl önce o zamanın sartlarına ve koşullarına göre yazılmış bir kitap..Yani günümüzün şartlarından kuranın haberi yok..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu ne rivayeti.Sana o dönemdeki durumu söylüyoruz.Araştır bak kaynaklara.Bunun rivayele ne ilgisi var.Durum tespiti yapıyoruz.Bazı ayetler o dönemdeki hatta o andaki yaşanmış bir olay üzerine inmiştir.Bu durumları,olayları bilmessen o ayete sağlıklı değerlendiremessin.O yüzden kuranı hem bir bütün olarak değerlendireceksin hemde o dönemdeki yaşananları bileceksinki doğru sonuca varabilesin.

Sevgili dostum İslam tarihi hakkında ''rivayetler''den başka hangi kaynaklar var?Benim bildiğim İslam tarihi rivayetlerden ibarettir ve rivayetleri reddeden koskoca İslam tarihini de reddetmiş olur.

Ayrıca Kur'an açıklanmak için kendi dışında herhangi bir kaynağa ihtiyaç duyuyorsa bu onu ''eksiksizlik'' sıfatından çıkarır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dark prince orda veya bağlacı görüyor musun ?

Görüyor musun ki iki olayı ayrı ayrı ele alabilesin.

Ve bağlacının işlevini mi yazalım illa ki. Bu iki olayı birbirinden ayırt edip değerlendiremezsin. İkisinden biri oluncaya kadar savaşın denmiyor. baskı ve şiddet kalkıncaya ve ben de altını çizeyim ve böylece din Allah'ın oluncaya kadar savaşın. Anlaşabildik mi ?

Fitneyi engelledi savaşıp diyelim fakat Müşrikler İslam'a girmemiş olsun.Bu durumda ''ve'' bağlacından sonraki emir yerine getirilmiş olur mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

O döneme o dönem koşullarına inen bir ayet..Nasıl oluyorda günümüze uyarlanabiliyor..sizin dediğinizi ciddiye alırsa kuran 1400 yıl önce o zamanın sartlarına ve koşullarına göre yazılmış bir kitap..Yani günümüzün şartlarından kuranın haberi yok..

Bak şimdi ders 1

Ne dedik BAZI ayetler O anki duruma ve koşullara göre iniyor.Örneğin müslümanlara saldırılardan sonra savaşma emrinin inmesi gibi.Bir durum oluşuyor ve emir,ayet iniyor.

Ders 2

kuran geçmişten bilgiler verir.Okuduysan bilirsin

ders 3

Geniş zaman ve gelecek zamanda kullanıyor.O anki durumdan sonra sonsuza kadar uyulması gereken kurallar koyuyor,öğütler veriyor.Gelecekte olucak ahiret günüyle ilgili bilgiler veriyor.

Ve daha bir çok konuda bilgiler veriyor.

kuran geleceğe dair yapılması gereken,uyulması yolları kuralları koyar.

Bence kuranın değil ama senin haberin yok.Bugün hala müslümanların toprakları işgal altında ve savaşma emri hala geçerliliğini koruyor gördüğün gibi.Bir örnek daha vereyim.Kuranda bir çok kez put ve putperestlikten bahsedilir.

Bugün hala ciddi sayıda puta taban insanlar bulunmaktadır.yani gördüğün gibi bu ayetlerde geçerliliğini korumaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili dostum İslam tarihi hakkında ''rivayetler''den başka hangi kaynaklar var?Benim bildiğim İslam tarihi rivayetlerden ibarettir ve rivayetleri reddeden koskoca İslam tarihini de reddetmiş olur.

Ayrıca Kur'an açıklanmak için kendi dışında herhangi bir kaynağa ihtiyaç duyuyorsa bu onu ''eksiksizlik'' sıfatından çıkarır.

Arap edebiyatı ve tarihi genellikle yazılı değil sözlüdür.Ama bugün bir çok ilahiyatçı,tarihçi,araştırmacı bu kaynaklardan doğru olanları kesin olarak belirlemiştir.Ha ben buna inanmam diyorsan yapacak bir şey yok.

Valla kuranda eksiklik yokda anlayamayan arkadaşlarda bir eksiklik var sanırım.Açıklamasını yapıyoruz tatmin olmuyorsunuz bizde daha detaya iniyoruz anlatmak için doğal olarak bu seferde yok ben ben bu detaylarada inanmam diyorsunuz :)

Daha ne edek kardeş

Link to post
Sitelerde Paylaş

terör-anarşi tamamen yok edilinceye ve sistem/düzen/ideoloji de yalnız ulu ata için oluncaya kadar onlarla savaşın. şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.

baskı ve şiddet kalmayıncaya kadar ve sistem/düzen/ideoloji ulu ata nın oluncaya kadar onlarla savaşın. eğer vazgeçerlerse şüphesiz ulu ata onların yaptıklarını göremeyendir. (ancak ne hikmetse insanlar kendilerini göremeyen, duyamayan, ne fayda ne de zarar veremeyen şeylere hizmet=kulluk-kölelik etmektedirler)

her ayet için biraz empati iyi gelir, kurarsanız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ayetler saldırı ayetidir.

O zaman da saldırı amacıyla verilmiştir, şimdi de saldırı amacıyla kullanılır.

Müslümanlara yapılan saldırılar demiş bazıları.

Müslümanlara saldırı yapılmamıştır.

Bunu haritadan görebilirsiniz.

Mekke'de başlayan bir hareketin nerelere kadar gittiğini kendiniz görebilirsiniz.

Mantık ve matematiğe aykırıdır müslümanlara saldırılmış denmesi :)

Bu başlık altında müslümanlar yalan söylüyorlar.

Yukarıdaki ayet tamamen bir terör ayetidir.

Bir de bir kural vardır.

Kimse ayranım ekşi demez.

Bir müslüman o ayette gerçekten nelerin olduğunu söyleyemez.

Söylerse dinden çıkar.

Bunlar köledir.

Kendilerine kuran ve hadislerin emrettiklerini yapmak zorundadırlar.

GIK bile diyemezler.

Bu nedenle sözde açıklamalarını da, bahane bulma çabalarını da dikkate almayın.

Kuran hakkında iyi konuşmaktan başka çareleri ve çıkar yolları yok çünkü.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi sizin meseleniz ne onu anlamadım. Yani İslamiyet'le ilgili herşeyi kabul ettiniz, bu ayetler aklınıza geldi ve bunu mu soruyorsunuz? Yoksa inanmamak için kendinizce bahaneler mi uyduruyorsunuz. Ülke hukukları, ültimatomlar vb hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz. Kaç kere savaşa girdiniz? Önce buraya bakmamız lazım.

Bugün Amerika'nın halen Haçlı Seferlerini devam ettirdiğini Bush kendi ağzıyla söyledi. Yahudiler hergeçen gün Filistin'de bir Müslümanı öldürüyor. Ayrıca sizin de ateist olduğunu söylediğinizi M. Kemal bugün binlerce Müslümanı İstiklal Mahkemelerinde öldürdü. Bu ayet inmeden önce de indikten sonra da Mekkedeki müşrikler ısrarla Müslümanlarla savaştı. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'a girdiği zaman Hristiyanları öldürmedi, Çanakkale Savaşındaki kahraman askerler (İslam ruhuyla kavrulmuş askerler) kendilerine esir düşen askerleri öldürmedi. Ne çabuk unuttunuz Anzaklı Ömer'i. Peki Çanakkaleden dönen askerlerden bazılarına ne yapıldı. Ödül olarak idam edildi. Hem de sadece sarık taktığı için. Düşman ordusuyla korkusuz savaşan askerler, ingiliz mandasını kabul etmekle suçlandı. Olayları iyi okuyalım. Bu bir savaş ayetidir. Ama İslam düşmanlarına karşı bir savaş. Kendi düşüncesini savunanlara karşı değil. Yoksa arşivlerden Yunan bir papazın Osmanlı'nın hakimiyetine girme isteğini okuyamazdık.

Ayrıca bu ayet bir terör ayetidir diyen arkadaşıma. Terör, mazlumları, silahsızları, kadınları ve çocukları öldürmektir. Bu terörü en güzel Tunceli (Dersim) katliamında sizin düşüncenizde olan insanlar gösterdi. Oysa bu dördünün öldürülmeyeceği İslam'ın bir kuralıdır. Kesinlikle çiğnenemez. Hiç bir Müslüman da buna teşebbüs bile etmez.İslam asla teröre izin vermez. Ama eli silahlı insanlarla yapılan savaş da terör olarak addedilemez. (Ha bana El-Kaide'nin yaptıklarını söylemeyin. Onlar hiç bir zaman İslamiyeti temsil etmeye layık insanlar değiller.)

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün..." (Tevbe, 5)

Cihad ve savaşla ilgili ayetleri bir bütün olarak ele almayan bazı kişiler, "...müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün..." gibi ayetleri, dar çerçevede ele alarak yanlış neticelere varmaktadır. Onların bu hali, namaz kılmayan birinin, "İçkili iken namaza yaklaşmayın" (Nisa, 43) ayetindeki "namaza yaklaşmayın" kısmını, namaz kılmayışına delil getirmesine benzer. Kur'an'ın ayetleri hakkında hüküm verecek kişiler, onun nasihini-mensuhunu, muhkemini-müteşabihini, evvelini-ahirini, hatta bütün Kur'an'ı iyi bilmek zorundadırlar. Yoksa verecekleri hükümler yanlış olacaktır. Verdikleri hükümlerde, Kur'an'da olanı yansıtmak yerine, kendi düşüncelerinde olanı yansıtacaklardır. Düzgün bir saraya tutulan ayna, ancak düz ve şeffaf olduğunda sarayı aynen yansıtır. Eğri aynalar, düzgün sarayı eğri gösterir. Tozlu aynalar net göstermez. Renkli aynalar ise, kendi rengiyle gösterir. Kur'an'a yönelen insanların mahiyet aynaları da böyledir.

Bahsinde bulunduğumuz ayetin evvelinde, "Haram aylar çıktığında" kaydı vardır. Arap yarımadasındaki müşriklere, ya İslâm'a girmeleri, ya da kendileriyle savaşılacağı bildirilmiş, düşünmeleri için de dört ay müddet verilmiştir. (Tevbe, 1-3)

Ayetin sonunda ise, tevbe edip namazlarını kılmaları, zekâtlarını vermeleri halinde serbest bırakılacakları anlatılmakta, "Şüphesiz Allah Gafur'dur, Rahîm'dir" ifadeleriyle bitirilerek, Allah'ın affedici, merhametli olduğu nazara verilmektedir.

Bir sonraki ayet ise şöyle der:

"Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse ona eman ver. Ta ki Allah'ın kelamını dinlesin. (Müslüman olmazsa) sonra onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. Çünkü onlar, bilmeyen bir kavimdir." (Tevbe, 6)

Bu ayette, müşrikler hakkındaki İlâhî rahmetin eserlerini açıkça görmek mümkündür. Müşriklere, bu dinin güzelliğini görmek, Allah'ın kelamını dinlemek fırsatı verilmelidir. Çünkü, onlar bu dini bilmeyen bir topluluktur. Onlardan bu niyetle gelip görmek isteyenlere eman verilir, yani emniyet içinde olduğu bildirilir. Gelir, görür, dinler ve isterse kabul etmeyebilir. Kabul etmediğinde, "sen müşriksin" denilip öldürülmez. Emniyet içinde olacağı yere ulaştırılır.

Kur'an'ın bütünlüğü çerçevesinde kıtal (savaş) ayetleri incelendiğinde, karşımıza çıkan tablo işte budur. Durum böyleyken, bu ayetlerden "Kur'an'da inanç hürriyeti yok", "Kur'an, Müslüman olmayanlardan başkasına hakk-ı hayat tanımaz" gibi hükümler çıkarmak, hem Kur'an'ın esaslarına, hem de tarihi realiteye zıttır. Zira, Hz. Peygamber (asm), hem kitap sahibi olanlarla, hem de kitapsız Araplarla barış ve saldırmazlık anlaşmaları yapmış ve bunlara riayet etmiştir.

Sonraki dönemlerde de uygulama aynı minval üzere olmuş, gayr-i Müslim azınlıklar, cizyelerini (vergilerini) vermeleri, kanunlara uymaları şartıyla, İslâm devletleri bünyesinde rahatça yaşamışlardır.

"Hiçbir fitne kalmayıncaya ve din bütünüyle Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın" (Enfal, 39)

Ayette, ehl-i imana iki hedef gösterilmiştir:

1- Fitnenin kökünü kazımak.

2- Allah'ın dinini hakim kılmak.

"Fitne" kelimesi "karışığını almak için altını ateşe koymak" anlamındadır. Bundan, "mihnet ve belaya sokmak" manasında kullanılmıştır. İnsanları inancından dolayı işkenceye tabi tutmak, ibadetine müdahale etmek, yurdundan sürüp çıkarmak gibi durumlar hep birer fitnedir. Kur'an-ı Kerîm'de, "Fitne ölümden beterdir" denilir (Bakara, 191). "Ölümden daha ağır ne vardır?" dememek gerekir. Zira, ölümü temenni ettiren hal, ölümden daha ağırdır.

"Hiçbir fitne kalmayıncaya kadar" ehl-i küfürle savaşmak, genel bir dünya barışını hedef olarak gösterir. Her türlü fitneye son vermek, sulh ve sükûneti sağlamak, Müslümanlar için varılması gereken bir hedeftir. Öyle ki, dünyanın uzak bir köşesinde gayr-i Müslim bir devlet, bir başka gayr-i Müslim devlete zulmetse, Müslüman devletler bu fitneye müdahale etmeli, haddi aşanlara hadlerini bildirmelidir.

Cihadın bu ulvî gayesine, şu ayet işaret eder:

"Size ne oluyor ki, 'Ya Rabbena, halkı zalim olan şu memleketten bizi çıkar. Bize, tarafından bir sahip gönder. Bize katından bir yardımcı yolla!' diyen mazlum erkek-kadın ve çocuklar için Allah yolunda savaşmıyorsunuz?" (Nisa, 75)

"Dinin bütünüyle Allah'ın olması" hedefi ise, beşerin beşere kulluktan kurtulup, sadece Allah'a kul olmasını temin gayesine yöneliktir. Kur'an-ı Kerîm, Yahudî ve Hıristiyanlardan bahsederken, "Onlar, âlimlerini ve rahiplerini Allah'tan başka Rab'ler edindiler" der. (Tevbe, 31) Şüphesiz, herhangi birini Rab edinmek için, ona "Rab" namını vermiş olmak şart değildir. Üstteki ayeti açıklayan hadiste belirtildiği gibi, Allah'ın hükümlerini bırakıp rahiplerin helal kıldığını helal, haram kıldığını da haram kabul etmek, onları Rab edinmek demektir. (Tirmizi, Tefsir, 9-10)

İslâm hür bir ortamda tebliğ edilebilmeli, bu dine girmek isteyenlere engel olunmamalı ve bu dini yaşamak isteyen her fert, serbestçe yaşayabilmeli, kimse dininden dolayı fitneye düşürülmemeli, ezaya maruz kalmamalıdır.

İşte cihad, bu hürriyetleri sağlamak ve bu hususta ortaya çıkan engelleri aşmak içindir. Önündeki engeller kaldırıldığında, bütün insanlığın koşarak gireceği tek İlâhi din, İslam olacaktır.

Şüphesiz, "dinin bütünüyle Allah'ın olması", başka dinlere hayat hakkı tanımamak, o dinlerin mensuplarını zorla İslâm'a sokmak anlamında değildir. Tatbikatta da böyle olmamıştır. Hz. Peygamber devrinden günümüze kadar, İslâm devletleri bünyesinde başka din mensupları rahat bir şekilde yaşamışlardır. Gerek ülkemizde gerekse diğer İslam ülkelerindeki aynı durum günümüzde de değişmemiştir.

Öte yandan, Kur'an'ın bu ayeti, İslâm'ın hamle gücünü ortaya koyar. Müslümanlara, varmaları gereken nihaî hedefi gösterir.

''Cennet kılıçların gölgesi altındadır''

Bir söz değerlendirilirken, bir bütün olarak bakılmazsa yanlış neticelere varılır. Hz. Peygamberin sadece üstteki kelamına bakarsak bunu savaşa teşvik olarak değerlendirmek mümkündür. Hâlbuki Hz. Peygamberin bu hadisinin tamamı şöyledir:

"Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. Allah'tan afiyet dileyin. Onlarla karşılaştığınızda ise, sabredin. Bilin ki Cennet kılıçların gölgesi altındadır." (Buhari, Cihad, 22)

Hz. Peygamber'in savaşa değil barışa talip olduğunun en güzel göstergelerinden biri şudur: O, uygun görmediği isimleri değiştirmiştir. Mesela, Asi ismini Muti, Asiye ismini Cemile yapmıştır. (Asi ve Asiye "isyan eden" anlamındadır. Muti ise, "İtaat eden" demektir.) Ve bu meyanda "Savaş" anlamındaki "Harp" ismini, "Barış" anlamındaki "Silm"e çevirmiştir.

Şu olay, Hz. Peygamber'in düşmanlarına karşı nasıl duygularla dolu olduğunu göstermede bize engin ufuklar açabilir:

Hicretten sonra Mekke üzerine çöken kuraklık ve kıtlık yıllarında Peygamberimiz Mekke'ye tahıl, hurma, hayvan yemi ve nakit ihtiyacı için altın göndererek yardımda bulundu. Ümeyye b. Halef ve Safvan b. Ümeyye gibi Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri bu yardımı kabul etmek istemedilerse de Ebu Süfyan Peygamberimiz hakkında "Allah kardeşimin oğlunu hayırla mükâfatlandırsın. Çünkü O akrabalık hakkını gözetti" diyerek şükran duygusunu ifade etmiştir.

"Savaş bir hiledir"

Resulullah Efendimiz (asm), "Savaş bir hiledir" buyurur. (Müslim, Cihad, 17) Resulullah Efendimiz'in bu sözü, bazılarınca savaşta her türlü yalan, iftira gibi şeylerin mübahlığı şeklinde anlaşılmış. Hâlbuki tarihen sabit olan odur ki, Resulullah Efendimiz asla yalana tevessül etmemiştir. Ama düşmanı aldatabilecek harp oyunlarını uygulamıştır. Başka yere sefer düzenliyormuş havası verip, sonra asıl hedefine yönelmesi, Mekke'nin fethi öncesi, gece on bin yerde ateş yaktırması gibi durumlar buna örnek olarak verilebilir. Yine, savaşlarda uygulanan, bozguna uğramış gibi yapıp, düşmanı çember içine almak, soba borularını top gibi kale mazgallarına dizmek vb... hallerin hepsi "savaş bir hiledir" sözünün örnekleridir. Savaşta yalanın caiz sayılmasını da bu meyanda zikredebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Halen daha saçmalayanlar var.

Din Allahın oluncaya kadar savaşın ifadesi saldırı ayetidir.

Bu program komutunu her müslüman içinde taşır.

O ayetin saldırı ayeti olup olmadığını şöyle ispatlayabiliriz.

Herhangi bir islam devletinde, herhangi bir büyük şehrin meydanına çıkıp "Kuran yalandır" diyerek Kuranı yere atınca görürsünüz onun ne ayeti olduğunu.

Ondan sonra müslümanlar size gül getirir.

Çiçekler serperler başınızdan aşağıya.

:)

Bunu gidip İsrailde Musevilik için derseniz insanlar bu tepkinize karşı bir şey demezler size zarar vermezler, gidip avrupada veya amerikada hristiyanlık için derseniz yine size zarar vermezler, budistlerin, hinduların içinde derseniz yine size zarar vermezler, ancak hangi islam ülkesinde yaparsanız yapın zarar görürsünüz.

Bu size islamın ve o ayetin gerçek anlamını verir.

Buradaki kişilerin tartışma ve açıklama yapma ehliyetleri yoktur.

Onlar kuranın ve islamın köleleridir.

Yani hiçbir şekilde yanlış da olsa bunu beyan edemezler.

Köledirler.

Halen daha adamların dediklerini kayle alanlar varsa lütfen bu hususu dikkate alsınlar.

tarihinde Birinci Tekil Şahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...