Jump to content

Nasıl biri recm cezasına hükmedebilir?


Recommended Posts

Önce hikayeyi anlatalım, Muhammed'in ilerlemiş Medine dönemleri. Hem peygamber, hem de yargıç görevi yapmakta, suçluları karşısına getiriyorlar ve Muhammed de hüküm veriyor.

Müslümanlığın bu dönemlerinde çoklu yargı sistemi var, Müslüman'lara Kuran'a göre , Yahudi'lere de Tevrat üzerinden ceza veriliyor. ( Ateistlere neye göre verilecekti acaba ?)

Olayı hadislerden izleyelim , Hudud Bölümü, Ravi: İbn Ömer, Kutubi Sitte Hadis No: 1613

Yahudiler, Resulullah'a gelip, kendilerinden bir erkekle kadının zina yaptığını söylediler. Resulullah onlara: "Recm hakkında Tevrat`ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Teşhir edip rezil ederiz ve dayak atarız" dediler. Abdullah İbnu Selam: "Yalan söylüyorsunuz. zinanın Tevrat`taki cezası recmdir" dedi. Hemen Tevrat`ı getirip açtılar, içlerinden (Abdullah İbnu Surya adında) biri elini recm ayetinin üzerine koydu. Sonra, ayetten önceki kısımlardan okumaya başlayıp (kapadığı kısmı atlayarak arka kısmını okumaya devam etti). Abdullah İbnu Selam müdahale edip: "Kaldır elini!" dedi. Adam elini çekti, tam orada recm ayeti mevcut idi. Bunun üzerine: "Ey Muhammed, Abdullah doğru söyledi. Tevrat`ta recm ayeti mevcuttur!" dediler. Resulullah derhal o iki zaninin recmedilmesini emretti ve recmedildiler."

İbnu Ömer der ki: "Erkeğin, atılan taşlara karşı korumak için, kadının üzerine eğildiğini gördüm."

Şimdi manzarayı gözlerinizin önüne getirin, iki Yahudi cinsel ilişki sırasında yakalanıyor ve apar topar Muhammed'in karşısına getiriliyor. Kuran'da recm ayeti yok, yani Muhammed "Şer-i hüküm budur" dese, her ikisi de 100'er değnek yiyip kurtulacaklar. Muhammed tekrar soruyor, sizin kitabınızda recm var mı? Yok diyorlar, korkudan tabii . ( Var deselerdi çok da egzotik olmaz mıydı? ) Ama Muhammed ve yanındakiler ısrarcı, ayet bulunuyor ve ısrarla recm ediliyor.

Haydi bu kadarıyla vicdanınız sızlamadıysa da şunu okuyun, erkek kadınını bir an daha olsun koruyabilmek için üzerine eğiliyor, kafasına gelen taşlarla vahşice öldürülmeden az önce...

Bu kişilerin tüm suçlarının cinsel ilişki kurmak olduğunu hatırlayalım, belli ki birbirlerini seviyorlardı. Bu kıssadan hisseyi çocuklarımıza anlatsak o zaman kahramanınız kim olurdu? Israrla bu kişileri akıl almaz bir işkenceye gönderen Peygamberiniz mi, partnerini taşlardan kurtarmaya çalışan zavallı adam mı?

Dini falan boşverin, önce kadınınızı düşünün, sevdiğiniz insanı. Kafanıza taşlar yağmadan önce kahramanızı seçin...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 98
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

otoriter biri hükmedebilir..

suç tanımı yapmış olan biri hükmedebilir

barbar biri bile hükmedebilir

ama tanrı ise hükmeden..

bence o tanrı sadece bir araç haline getirilmiş derim (:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bütün müslümanlar Tevrat'ın değiştirildiğini iddia ederler, o halde Muhammed neden Tevrat'a göre hüküm verebiliyordu? Yine Beni Kureyza'da ele geçirilen yahudilerin eli silah tutan erkekleri Tevrat'ın hükümlerine göre katledilmiş, kadınları, kız ve erkek çocukları köle edilmişlerdir.

1578 - Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapmış olan bir kimse için celde ile hadd tatbik edilmesini emretti. Sonra, onun muhsan olduğu bildirildi. Bu sefer recmedilmesini emretti ve recmedildi."

Ebü Dâvud, Hudud 24, (4438, 4439).

Not: Muhsan evli erkek, muhsana iffetli kadın veya evli kadın demektir.

1580 - Ebû Hüreyre ve Zeyd İbnu Hâlid el-Cühenî (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Bir bedevî, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek:

"- Ey Allah'ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın kitabıyla hükmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de:

"- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:

" Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:

"- Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zinâ yaptı. Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler. Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariyeyi fıdye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum. Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"- Ruhumu kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:

" Ey Üneys! bu zâtın hanımına git, eğer zinâyı itiraf ederse onu recmet gel!"

Üneys, kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm) emretti, kadın recmedildi."

Buhârî, Muhâribin 30, 32, 34, 38, 46, Vekâlet 13, Şehâdât 8, Sulh 5, Şurüt 9, Eymân 3, Ahkâm 39, Haberu'I-Vâhid I, İ'tisâm 2; Müslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizî, Hudud 8, (1433); Ebü Dâvud, Hudud 25, (445); Nesâî, Kudât 21, (8, 240, 241); İbnu Mâce, Hudud 7, (2549).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Haydi bu kadarıyla vicdanınız sızlamadıysa da şunu okuyun, erkek kadınını bir an daha olsun koruyabilmek için üzerine eğiliyor, kafasına gelen taşlarla vahşice öldürülmeden az önce...

Bu kişilerin tüm suçlarının cinsel ilişki kurmak olduğunu hatırlayalım, belli ki birbirlerini seviyorlardı. Bu kıssadan hisseyi çocuklarımıza anlatsak o zaman kahramanınız kim olurdu? Israrla bu kişileri akıl almaz bir işkenceye gönderen Peygamberiniz mi, partnerini taşlardan kurtarmaya çalışan zavallı adam mı?

Dini falan boşverin, önce kadınınızı düşünün, sevdiğiniz insanı. Kafanıza taşlar yağmadan önce kahramanızı seçin...

Buradaki inceliği görebileceklerini ummuyorsun sanırım..

Çok güzel yazmışsın.

Ama İslam tarihine, daha doğrusu bu hadis dünyasına bakınca recm cezasına hükmetmiş olanın, basit bir keçi olduğunu görürüz.

Muhammed öldüğünde, üzerine ayet yazılmış ne kadar nesne varsa bir yatağın altına mı ne saklanmış, sonra odaya bir keçi girmiş ve bazı ayetleri yemiş. İşte onlardan biri de bu recm emri veren ayetmiş. Hazreti Aişe Annemiz anlatmış.

Bu, eğlenceli yanı da olan bir hikaye tabii. Sonuç olarak bu mübarek keçi tarafından yenen ayet Kur'an'a girememişse de, recm yasama olarak hala yürürlükte ve kadınlar toprağa gömülerek işkenceyle, yavaş yavaş öldürülüyor.

Bunu yaparken, ilk önemli refleksif davranışını engellemek için, yani eliyle yüzünü gözünü kapatıp da kendini koruyamasın diye, kolları da toprağa gömülüyor.

Öyle olunca sevdiği adam onun elleri olmak istemiş bu hikayede..

Kadınlar da kahramanlarını doğru seçsin. Ölüm filan koymaz o zaman, üstelik belki değer de.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önce hikayeyi anlatalım, Muhammed'in ilerlemiş Medine dönemleri. Hem peygamber, hem de yargıç görevi yapmakta, suçluları karşısına getiriyorlar ve Muhammed de hüküm veriyor.

Müslümanlığın bu dönemlerinde çoklu yargı sistemi var, Müslüman'lara Kuran'a göre , Yahudi'lere de Tevrat üzerinden ceza veriliyor. ( Ateistlere neye göre verilecekti acaba ?)

Olayı hadislerden izleyelim , Hudud Bölümü, Ravi: İbn Ömer, Kutubi Sitte Hadis No: 1613

Yahudiler, Resulullah'a gelip, kendilerinden bir erkekle kadının zina yaptığını söylediler. Resulullah onlara: "Recm hakkında Tevrat`ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Teşhir edip rezil ederiz ve dayak atarız" dediler. Abdullah İbnu Selam: "Yalan söylüyorsunuz. zinanın Tevrat`taki cezası recmdir" dedi. Hemen Tevrat`ı getirip açtılar, içlerinden (Abdullah İbnu Surya adında) biri elini recm ayetinin üzerine koydu. Sonra, ayetten önceki kısımlardan okumaya başlayıp (kapadığı kısmı atlayarak arka kısmını okumaya devam etti). Abdullah İbnu Selam müdahale edip: "Kaldır elini!" dedi. Adam elini çekti, tam orada recm ayeti mevcut idi. Bunun üzerine: "Ey Muhammed, Abdullah doğru söyledi. Tevrat`ta recm ayeti mevcuttur!" dediler. Resulullah derhal o iki zaninin recmedilmesini emretti ve recmedildiler."

İbnu Ömer der ki: "Erkeğin, atılan taşlara karşı korumak için, kadının üzerine eğildiğini gördüm."

Şimdi manzarayı gözlerinizin önüne getirin, iki Yahudi cinsel ilişki sırasında yakalanıyor ve apar topar Muhammed'in karşısına getiriliyor. Kuran'da recm ayeti yok, yani Muhammed "Şer-i hüküm budur" dese, her ikisi de 100'er değnek yiyip kurtulacaklar. Muhammed tekrar soruyor, sizin kitabınızda recm var mı? Yok diyorlar, korkudan tabii . ( Var deselerdi çok da egzotik olmaz mıydı? ) Ama Muhammed ve yanındakiler ısrarcı, ayet bulunuyor ve ısrarla recm ediliyor.

Haydi bu kadarıyla vicdanınız sızlamadıysa da şunu okuyun, erkek kadınını bir an daha olsun koruyabilmek için üzerine eğiliyor, kafasına gelen taşlarla vahşice öldürülmeden az önce...

Bu kişilerin tüm suçlarının cinsel ilişki kurmak olduğunu hatırlayalım, belli ki birbirlerini seviyorlardı. Bu kıssadan hisseyi çocuklarımıza anlatsak o zaman kahramanınız kim olurdu? Israrla bu kişileri akıl almaz bir işkenceye gönderen Peygamberiniz mi, partnerini taşlardan kurtarmaya çalışan zavallı adam mı?

Dini falan boşverin, önce kadınınızı düşünün, sevdiğiniz insanı. Kafanıza taşlar yağmadan önce kahramanızı seçin...

vay vay vay vay... Bu ne dıramatik bir açıklama bu ne dırama. Gözlerim yaşardı. İlk defa eerkeğin kadını kuruduğunu duydum. (kaynağınızı gerçekten merak ediyorum)

Bahsettiğiniz olay Yahudilerden, soylu aileye mensup bir erkekle bir kadın zina etmişlerdi. Kendi şeriatlarına göre remcetmeleri gerikiyordu. Onları kurtarma ümidiyle Hz.Muhammed-e gediler....... bildiğiniz gibi. (ve bu olay Aliİmran 23 te geçer)

"Dini boş verin önce kadını düşünün"demişsin bende "aldatılmış eşleri düşünün" diyorum.

Aranızda "belkide bekardılar peki böyle olsa ne olacak" diye düşünenleriniz vardır. Bu yazıyı yazan arkdaş mutlaka araştırmıştır. İslamda yalnızda zina yapan evlilier recm edilir.

İslamda recm olayın gerçekleşmesi için ne şartlar gerekli biliyormusunuz. ("bilmem ama çamurumuda atarım" mı diyorsunuz)

Şartlar:

4 şahit lazım (size şahit kabul edilmenin şartlarınıda antırdım ama o daha başlı başlına bir konu bi zahmet onuda siz alaştırın)

Bu şahitlerin olayı cıplak gözle görmeleri gerekiyor(dördü birden)

En önemliside zina yapanın itiraf etmesi gerekiyor.

Suçlunun evli olası gerekiyor.

Hz.Ömer zamanın da 4 kişi gelip bir bir kadının ve erkeğin zina yaptığını iadda ediyorlar .İdda üzerine Hz.Ömer atarafları toplayıp iddaları dinliyor. İdda edenleden 3 kişi "kendi gözümüzle olayı bire bir gördük" derken 1 kişi "bunlar bir örtünün altındaydılar ve birleşme sesleri (yani ah oh vs. :) ) geliyordu" demesiyle Hz. Ömer bu 4 kişi yi kırbaçlayın emrini verip diğer kişişer hakkında her hangi bir işlem yapmamıştır.

Yani kulaktan dolma bilgilerle Hadis sandığınız sözlerle islamı eleştirmeyelim lütfen. Onlarla ancak müslümanlar eleştirilir ki bence hak ediyorlar..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama İslam tarihine, daha doğrusu bu hadis dünyasına bakınca recm cezasına hükmetmiş olanın, basit bir keçi olduğunu görürüz.

Muhammed öldüğünde, üzerine ayet yazılmış ne kadar nesne varsa bir yatağın altına mı ne saklanmış, sonra odaya bir keçi girmiş ve bazı ayetleri yemiş. İşte onlardan biri de bu recm emri veren ayetmiş.

tarihinde Muhacir21 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhacir21, arkadaş kaynağını yazmış, gözlerin mi bozuk? Hadis Kütübi sitte'den.

İyi, aldatılmış eşleri düşünelim birde. Eşin seni aldattı diye ille de taşlayarak, vahşice öldürülmesi mi lazım? Boşanırsın, olur biter. Zorla güzellik mi olur?

İslamda recm olayın gerçekleşmesi için ne şartlar gerekli biliyormusunuz. ("bilmem ama çamurumuda atarım" mı diyorsunuz)

Şartlar:

4 şahit lazım (size şahit kabul edilmenin şartlarınıda antırdım ama o daha başlı başlına bir konu bi zahmet onuda siz alaştırın)

Bu şahitlerin olayı cıplak gözle görmeleri gerekiyor(dördü birden)

En önemliside zina yapanın itiraf etmesi gerekiyor.

Suçlunun evli olası gerekiyor.

Bu ifadedeki mantıksızlığı bile göremiyorsun. Neden 4 kişide, 3 veya 2 değil. 3 kişi görünce sayılmıyor mu? Zamanın Arapları bile işin saçmalığının farkına varmışlar, Muhammed'e itiraz etmişler, bunun üzerine Muhammed lanetleşme ayetini yazmak zorunda kalmış. Sen bu devirde hala olayı çakamamışsın.

Nur Suresi:

6. Eşlerine zina isnad edip de kendilerinden başka şahidleri olmıyanların şahidliği; kendisinin sâdıklardan olduğuna dair dört kere Allah'ı şahid tutmasıdır.

7. Beşincisi ise "Eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendi üzerine olması"dır.

8. "Kocasının yalancılardan olduğuna " dair dört kere Allah 'ı şahid tutması kadından azabı (zina haddini) savar.

9. Beşincisi ise "Kocası sâdıklardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğ­raması"dır.

10. Ya üzerlerinizde Allah'ın lûtfu ve rahmeti olmasaydı (haliniz nice olur­du?). Gerçekten Allah Tevvâb'dır, Hakim'dir.

Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Bu âyet-i kerimelere, mülâ'ane ya da li'ân âyetleri denilir ki eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka bu zinaya şahidlik edecek başka şahid bulamryan karı koca için bir çıkış yolu olarak li'ân usûlünü getiren âyet-i kerimelerdir. Bunların nüzul sebebi muteber hadis mecmualarında, siyer kitablarında ve hemen bütün tefsirlerde yer almaktadır. Ancak bazı rivayetlerde ensar'dan birisi hakkında, bazı rivayetlerde Uveymir hakkında, diğer bazıların­da da Hilâl ibn Ümeyye hakkında anlatılmaktadır. Şöyle ki:[13]

2- Muhammed b. Abdirrahman b. Muhammed el-Fakih, Muhammed b. Muhammed b. Sinan el-Mukırrî'den, o Ahmed b. Ali b. Müsenna'dan, o Ebû Hayseme'den, o Cerir'den, o A'meş'ten, o İbrahim'den, o da Alkame'den Abdullah b. Mesud'un şöyle dediğini bize haber verdi:

"Biz Cuma gecesi mescidde bulunuyorduk. Derken Ensar'dan bir kişi içeri girip dedi ki:

"Şayet bir adam karısıyla birlikte bir kişiyi bulsa, bu durumda eğer konuşmuş olsa, siz ona değenek vurursunuz, öldürürse siz de onu öldürür müsünüz? Susarsa kendi kendini yemiş olur. Vallahi bu durumu Rasulullah (s.a.v.)'a soracağım. Ertesi gün olunca Rasulullah (s.a.v.) geldi. Aynı kişi Rasulullah (s.a.v.)'a sual edip dedi ki:

"Adamın biri ka­rısıyla birlikte bir kişiyi yakalasa da laf söylerse, ona dayak vurursunuz. Öldürürse siz de onu öldürür müsünüz? Susmuş olsa, pür gazap mı susar?" Rasulullah (s.a.v.):

"Allah'ım bir yol göster" buyurarak dua etmeye başladı. Derken biraz önce geçen liân[14] âyeti indi. Böylece ilgili şahıs, insanlar arasından ortaya çıkıp, böyle bir belaya dûçâr oldu da karısıyla birlikte Rasulullah'a gelerek karşılıklı olarak lanetleştiler. Adam doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin etti. Beşincisinde ise yalancılardan olduğu takdirde "Allah'ın laneti üzerime olsun" diye liânda bulundu. Bu sefer liânda bulunmak üzere kadın Rasulullah (s.a.v.)'in huzuruna çıktı. Rasulullah (s.a.v.) "sus" buyurdu. Kadın da liânda bulundu. Arkasını dönüp giderken, Rasulullah (s.a.v.):

"Belki de bu kadın kıvırcık saçlı, siyah bir çocuk dünyaya getirir" bu­yurdu. Gerçekten kadın kıvırcık saçlı, siyah bir çocuk doğurdu.[15]

3- Sehl ibn Sa'd'den rivayete göre Uveymir bir gün Aclân oğullarının efen­disi Asım ibn Adiyy'e gelmiş ve demiş ki:

"Karısıyla birlikte yabancı bir erkeği bulan kişi hakkında ne dersiniz? Onu öldürsün de (kısasla) onu öldürür müsü­nüz, yoksa ne yapsın? Bunu Allah'ın Rasûlü (sa)'ne benim için sorar mısın?" Bunun üzerine Hz. Peygamber (sa)'e gelen Asım:

"Ey Allah'ın elçisi..." diye söze başlayıp soruyu sormuş, ancak Hz. Peygamber (sa) bu sorudan hoşlanmayıp cevap vermemiş. Dönüp geldiğinde Uveymir sorusunun cevabını almak umuduyla Asım'ın yanına gelmiş. Asım:

"Allah'ın Rasûlü (sa) bu sorudan hoş­lanmadığı gibi kınadı da." demiş. Uveymir:

"Vallahi bundan vazgeçmiyeceğim ve gidip Rasûlullah (sa)'a soracağım." deyip Hz. Peygamber (sa)'e gelmiş ve: "Ey Allah'ın elçisi, bjr kişi, karısının yanında yabancı bir erkek bulsa onu öl­dürsün ve siz de (kısasla) onu öldürür müsünüz, yoksa ne yapsın?" diye sormuş. Rasûl-i Ekrem:

"Allah, sen ve karın hakkında Kur'ân indirdi." buyurup ikisine Allah'ın, Kitab'ında tarif ettiği şekilde mülâ'anede bulunmalarını emretmiş ve onlar da liânlaşmışlar. Liândan sonra Uveymir:

"Ey Allah'ın elçisi, bundan sonra ben bu karıyı tutsam (nikâhım altında ve evimde yanımda) tutsam ona zulmetmiş olurum." deyip karısını boşamış ve o ikisinden sonra liân yapan eşler hakkında bu bir yol olmuştur. Allah'ın Rasûlü (sa):

"Bakın (kadının ne doğura­cağını gözetleyin), eğer siyah, göz bebekleri koyu siyah, kalçaları ve baldırları iri bir çocuk doğurursa bilin ki Uveymir doğru söylemiştir. Şayet kırmızımsı, kızılca bir böceğe benzer bir çocuk doğurursa bilin ki Uveymir karısı hakkında yalan söylemiş, ona iftira etmiştir." buyurdular. Kadın, Rasûlullah (sa)'ın Uveymir'in doğru söylemiş olduğunu tasdik edici olarak bildirdiği niteliklerde bir çocuk doğurdu. Bu çocuk daha sonraları (Araplarda âdet olduğu üzere baba­sına nisbetle değil), annesine nisbetle çağrılırdı.[16]

4- Ayrıntı­larda küçük farklarla hadisi Müslim de Sehl ibn Sa'd es-Sâ'idî'den rivayetle tahric etmiştir.[17]

5- İbn Abbâs'tan gelen bir rivayette Uveymir'in karısının adı Havle bint Kays olarak verilmektedir.[18]

6- Kelbî rivayetiyle yine İbn Abbâs'tan gelen bir rivayette bu musibetin Asım ibn Adiyy'in başına geldiği ve karısı ile Şerik ibn Sehmâ'ı zina halinde gördüğü[19] nakledilmişse de doğrusu ve sahih olanı yukarda verdiğimiz veçhile musibetin Asım'in değil, amcasının oğlu olan Uveymir'in başına gelmiş olmasıdır.[20]

7- İbn Abbâs'tan rivayette o şöyle anlatıyor:

Hilâl ibn Ümeyye, Hz. Pey­gamber (sa)'in huzurunda karısının Şerik ibn Sehmâ' ile zina ettiği iddiasında bulunmuştu. Rasûlullah (sa):

"Ya delil getirirsin ya da zina iftirası cezasını sır­tında bulursun (ya bu iddiana dört şahid getirirsin, ya da sana zina iftirası ceza­sını uygularım.)" buyurdular. Hilâl:

"Ey Allah'ın elçisi, bizden birisi karısının üzerinde yabancı bir erkek bulacak, sonra da onları o halde bırakıp delil (şahid) aramıya mı gidecek?!" dediyse de Hz. Peygamber (sa):

"Ya delil getirirsin, ya da zina iftirası cezasını sırtında bil." buyurdular. Hilâl:

"Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki ben doğru söylüyorum ve Allah, benim sırtımı zina iftirası cezasından kurtaracak bir şey mutlaka indirecektir." dedi ve hemen aka­binde Cibril geldi ve Hz. Peygamber (sa)'e

"Beşincisi ise "Kocası sâdıklardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğraması"dır."a kadar olmak üzere "Eşlerine zina isnad edip de kendilerinden başka şahidleri olmıyanların şahidliği; kendisi­nin sâdıklardan olduğuna dair dört kere Allah'ı şahid tutmasıdır...." âyet-i keri­melerini indirdi. Rasûlullah (sa)'tan vahy inme hali kalkınca HilâPin karısına haber gönderip çağırttı. Hilâl de geldi ve

"Karısının zina ettiğine" dair şehadette bulundu. Rasûlullah (sa):

"Allah biliyor ki ikinizden birisi yalan söylüyor; iki­nizden tevbe eden yok mu?" buyuruyordu. Sonra kadın kalktı ve

"zina etmedi­ğine ve kocasının yalancılardan olduğuna" dair şehadette bulundu. Beşinci şehadete gelmişti ki onu durdurdular ve:

"Dikkat et, bu beşinci şehadet Allah'ın gazabını sana vacip kılıcıdır." dediler. İbn Abbâs der ki:

"Kadın şöyle bir keke­ledi, döndü; biz, şehadetinden dönecek, vazgeçecek zannettik ama o:

"Bundan sonraki günlerde elbette kavmimi rüsvay etmiyeceğim." dedi ve beşinci şehadeti de yaptı.

Rasûlullah (sa):

"Bakın, bu kadını gözetleyin; eğer gözleri sürmeli, kalçala­rı dolgun ve baldırları iri bir çocuk doğurursa bu çocuk Şerîk ibn Sehmâ'dandır." buyurdu ve kadın Hz. Peygamber (sa)'in bu tarifine uygun bir çocuk doğurdu da Efendimiz (sa):

"Şayet Allah'ın kitabından geçenler (liân ile ilgili âyetlerin hükmü) olmasaydı benim için ve o kadın için başka bir durum olurdu (onu recmedardim.)" buyurdular.[21]

8- Hafız Ebu Ya'lâ'nın Enes ibn Mâlik'ten rivayeti biraz daha ayrıntılı olmak­la birlikte bu ayrıntılarda bazı farkları ihtiva etmektedir. Bu rivayette Hz. Pey­gamber (sa), Hilâl'in karısının doğuracağı çocuğu gözetlemelerini emredip:

"Eğer kıvırcık saçlı, ince baldırlı bir çocuk doğurursa bu çocuk Şerîk ibn Sehmâ'dan; beyaz, organları uzun ve tam, gözleri bozuk bir çocuk doğurursa bu çocuk Hilâl ibn Ümeyye'nindir." buyurduğu ve kadının, kıvırcık saçlı, ince bal­dırlı bir çocuk doğurduğu belirtilmektedir.[22]

9- Ebû Osman Said b. Muhammed el-Müezzin, Muhammed b. Ahmed b. Ali el-Hiyeri'den, o Hasan b. Süfyan'dan, o Ebû Bekr b. Ebî Şeybe'den, o Yezid b. Harun'dan, o Abbad b. Mansur'dan, o İkrime'den, o da İbn Abbas'tan bize şu rivayette bulundu:

"İffetli kadınlara iftira edip de sonra dört şahid getiremeyenler var ya onlara seksen değnek vurun..." âyeti nazil olunca, Ensar'ın büyüğü olan Sa'd b. Ubade:

"Bu âyet bu şekilde mi indi ey Allah'ın Rasulü" dedi. Rasulullah (s.a.v.) da:

"Ey Ensar topluluğu, büyüğünüzün dediğine kulak veriyor musunuz?" buyurdu. Ensar da dedi ki:

"Ey Allah'ın Rasulü, şüphesiz o çok kıskanç biridir. Vallahi şimdiye kadar bekar olmayan hiçbir kadınla evlenmemiştir ve şimdiye kadar hiçbir kadın da boşamamıştır ki, herhangi bir kişi onun şiddetli kıskançlığından korkarak o kadınla evlenmeye cesaret edebilsin. Bunun üzerine Sa'd şöyle dedi:

"Ey Allah'ın Rasulü, vallahi ben çok iyi biliyorum ki, boşanan kadını bir başkasının nikahlaması haktır ve bu Allah katındandır. Fakat şuna taaccub ettim ki eğer ben adamın birinin bacakları arasına aldığı alçak bir kadın görürsem, dört şahid getirinceye kadar, o kişiyi o halde tutmam mümkün değildir. Vallahi o kişi ha­cetini giderinceye kadar ben o şahitleri getiremem." Az bir müddet sonra yatsı vakti Hilal b. Umeyye yerinden geldi ve müteakiben ailesinin yanında bir adam buldu. Gözüyle gördü, kulağıyla işitti de onu hiç tahrik etmedi. Derken sabah oldu. Sabahleyin Rasulullah (s.a.v.)'a gelerek dedi ki:

"Ey Allah'ın Rasulü, ben yatsı vakti ailemin yanına geldiğimde yanında bir kişiyi buldum, gözümle gördüm, kulağımla işittim." Rasulullah (s.a.v.) onun getirdiği bu haberden hoşlanmayıp, kendisine sert bir şekilde çıkıştı. Bunun üzerine Sa'd b. Ubade:

"Rasulullah (s.a.v.) şimdi Hilal b. Umeyye'ye dayak attırır ve müslümanlar arasında şahitliğini geçersiz kılar" dedi. Hilal:

"Vallahi ben Allah'ın benim için o kadından yana bir çıkış yolu kılacağını ummaktayım" dedi ve devamen:

"Ey Allah'ın Rasulü, şüphesiz ki ben sana getirdiğim haberden ötürü şiddetli bir tavır takındığını görmekteyim. Halbuki Allah biliyor ki, ben gerçekten doğru söylüyorum" dedi. Allah'a yemin olsun ki kendisine vahiy indiğinde Rasulullah (s.a.v.) onun öldürülmesini murad eder. Kendisine vahiy indiğinde insanlar O'nu kendi haline bıraktılar. Nihayet vahiy halinden ayrılınca Nur: 24/6-9 âyetleri nazil oldu: "

Rasulullah (s.a.v.)'tan bu hal ayrılınca buyurdu ki:

"Müjde ey Hilal. Muhakkak ki Allah senin için bir çıkış kapısı kıldı." Hilal da:

"Zaten ben bunu Rabbim'den bekliyordum" dedi."[23]

Ravi hadisin geri kalan kısmını da zikretmiştir.[24]

10- Rasûlullah (sa):

"Kadına haber gönderin, gelsin." buyurdular ve kadın gel­di. Allah'ın Rasûlü (sa) her ikisine de âyetleri okuyup onları uyardı, âhiret aza­bının dünya azabından (zina edenlere dünyada verilecek cezadan) daha şiddetli olduğunu haber verdi. Hilâl:

"Ey Allah'ın elçisi, Allah'a yemin ederim, ona kar­şı, onun hakkında doğru söyledim." dedi. Kadın da:

"Yalan söyledi." dedi. Rasûlullah (sa):

"Aralarında liân yapınız." buyurdular. Hilâl'e:

"Kalk, karının zina ettiğine dair şehadet et." denildi. Karısının zina ettiğine ve kendisinin doğ­ru sözlülerden olduğuna dair Allah'ı şahid tutarak dört kere şehadette bulundu. Beşinciye geldiğinde ona:

"Ey Hilâl, Allah'tan kork; dünya azabı (zina iftirası sebebiyle sana dünyada verilecek ceza) âhiret azabından daha hafiftir. Bu beşin­ci şehadetle, eğer şehadetinde yalancı isen âhiret azabını kendine vacip kılıyor­sun." denildi.

"Allah'a yemin ederim ki Allah, bu sebeple bana dünyada zina iftirası cezası vermediği gibi bana âhirette azâb etmiyecek." deyip beşincisinde de: "Eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendi üzerine olması"nı isteyerek şehadet etti. Sonra kadına:

"Onun (kocanın) yalancılardan olduğuna dair dört defa Al­lah'ı şahid tutarak şehadet et." denildi. Beşincisine geldiğinde kadına:

"Al­lah'tan kork; muhakkak dünya azabı (zina sebebiyle dünyada verilecek cezanın acısı) âhiret azabından daha hafiftir. Bu beşinci şehadetle azabı kendine vacip kılmış oluyorsun." denildi de kadın şöyle bir durakladı, sonra:

"Allah'a yemin ederim ki kavmimi rüsvay ttmiyeceğim." dedi ve

"Eğer kocam doğru sözlüler­den ise Allah'ın gazabı üzerime olsun" diye beşinci kere şehadette bulundu.

Bu (liândan sonra) Allah'ın Rasûlü (sa), karı-kocanın arasını ayırdı (nikâh­larını feshetti) ve kadından doğacak çocuğun babasının adıyla çağrılmamasına, doğacak çocuğa zina isnad edilmemesine, kadına veya çocuğuna zina isnad eden olursa ona hadd-i kazf uygulanmasına hükmetti. Ayrıca kocası istemediği ve araları talâk ile ayrılmamış olduğu için de kadının mesken, barındırılma ve ge­çiminin koca üzerine olmamasına hükmedip buyurdu ki:

"Eğer kadın kumral, uylukları etsiz ve ince bıldırlı bir çocuk doğurursa bu Hilâl'indir. Eğer esmer, kıvırcık saçlı, iri yapılı, baldırları büyük ve kalçaları etli bir çocuk doğurursa bu, zina isnadında bulunulan adamındır." Kadın, esmer, kıvırcık saçlı, iri yapılı, baldırları büyük ve kalçaları etli bir çocuk doğurdu. Allah'ın Rasûlü (sa):

"Şayet (o liân'da yapılan) yeminler olmasaydı benimle o kadın hakkında başka bir du­rum olurdu." buyurdular.

İkrime der ki: (Kadının doğurmuş olduğu) çocuk daha sonra Mısır üzerine emîr oldu. Annesinin ismiyle çağrılır, babasına nisbetle çağrılmazdı.[25]

11- Bu hadis, Ebu Davud tarafından da muhtasar olarak İbn Abbâs'tan rivayetle tahric olunmuştur.[26]

12- Bu âyet-i kerimenin Hilâl ibn Ümeyye veya Uveymir hakkında nazil oldu­ğuna dair haberleri verdikten sonra Suyûtî der ki: İmamlar bu âyet-i kerimenin Hilâl ibn Ümeyye hakkında mı yoksa Uveymir hakkında mı nazil olduğu konu­sunda hemfikir değillerdir. Kimisi Hilâl hakkında nazil olduğuna dair rivayetleri tercih ederken kimisi de Uveymir hakkında nazil olduğunu ifade eden rivayeti tercih etmişlerdir. Meselâ Taberî âyet-i kerimenin, karısına Şerîk ibn Sehmâ ile zina isnadında bulunan Uveymir hakkında nazil olduğuna dair rivayeti tercih etmektedir.[27] İki rivayet arasını cem sadedinde olmak üzere bu duruma ilk düşenin Hilâl olduğu, Uveymir'in de başına aynı fitnenin âyet-i ke­rime nazil olmadan hemen önce geldiği ve dolayısıyla âyet-i kerimenin her iki­sinin durumu hakkında nazil olduğunu söyleyenler de vardır. Nevevî bu görüşe meyletmiş Hatîb de ona tabi olmuştur. İbn Hacer de benzer görüşte olup şöyle der:

Muhtemeldir ki âyet-i kerime Hilâl ibn Ümeyye'nin başına gelen olay üze­rine inmiş. Daha sonra aynı felâket Uveymir'in de başına gelmiş ve âyet-i keri­menin nüzulünden veya Hilâl'in başına gelenden haberi olmıyan Uveymir Hz. Peygamber (sa)'e gelerek durumu hakkında ondan fetva istemiş; Allah'ın Rasûlü (sa) de kendisine daha önce Hilâl hakkında inen âyet-i kerimeyi oku­muştur. Kurtubî ise âyet-i kerimenin biri Hilâl olayında, diğeri de Uveymir ola­yı hakkında iki kere indirilmiş olabileceği ihtimali üzerinde durur. İbn Hacer de âyet-i kerimenin birden çok sebep üzerine nazil olmasını da caiz görmektedir.[28]

13- Kurtubî diyor ki: Meşhur olan rivayet Hilâl'in olayının daha önce olduğu ve bu olayın ayetin nüzul sebebi olduğu şeklindedir. Bir başka görüşe göre, Uveymir b. Eşkar'ın olayı daha önce meydana gelmişti. Bu sahih, meşhur bir hadis olup hadis imamları bunu rivayet etmişlerdi. Süheyli de: "Bu sahihtir." demiştir. Kelbî diyor ki: Daha açık olan husus Uveymir el-Aclâni ile hanımı arasında lian yaptığı şeklindeki rivayetlerin çokluğu sebebiyle, hanımının ya­nında Şerik'i gören Uveymir el-Aclanî idi.

Önemli olan bütün rivayetlerin şu üç noktada birleşmesidir:

Birincisi: Lian ayetleri namuslu kadınlara iftira etmek hakkındaki ayet­ten bir müddet sonra ve o ayetten ayrı olarak nazil olmuştur.

İkincisi: Müminler lian ayetlerinin inmesinden önce "Namuslu kadınlara zina ithamında bulunanlar..." ayetinden hem hanımı hem de yabancı kadınları söz konusu ettiğini anlıyorlardı.

Üçüncüsü: Bu ayet kocaya bir hafifletme olmak üzere nazil olmuştur. [29]

14- Bu arada Suyûtî, el-Bezzâr'ın Huzeyfe'den rivayetle tahric ettiği bütün bunlardan farklı ve garip bir rivayete daha yer verir. Bu haberde Huzeyfe şöyle anlatıyor:

Allah'ın Rasûlü (sa) bir gün Hz. Ebu Bekr'e:

"Ümmü Rûmân'la bir­likte bir adam görsen ne yapardın?" diye sormuş, Ebu Bekr:

"Elbette ona bir kötülük yapardım." diye cevap vermiş. Bu sefer Hz. Peygamber (sa), Hz. Ömer'e dönüp:

"Ya sen ey Ömer?" diye ona sormuş. Hz. Ömer:

"Allah en âciz olana lanet etsin, elbette o habistir." diye cevaplamış da bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuş.[30]

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhacir21, arkadaş kaynağını yazmış, gözlerin mi bozuk? Hadis Kütübi sitte'den.

İyi, aldatılmış eşleri düşünelim birde. Eşin seni aldattı diye ille de taşlayarak, vahşice öldürülmesi mi lazım? Boşanırsın, olur biter. Zorla güzellik mi olur?

Opsssss Gerçekten yazıyormuş. Kusura bakmayın kaçırmışım.

Vermiş olduğun ayetler için teşkkürler...

Nur süresi 4: "Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu isbat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar."

Zorla kesinlikle güzellik olmaz boşar ondan sonra kimin altına girmek isterse girer; ama evliyken böyle bir şey yapma hakkı yok. Yani belki birileri eşlerinin onları aldatmasına bir şey demez ama genelde kimse buna razı olmaz.

Böyle bir olay karşısında illa recm mi olması lazım?

Allah-hın emri olmasa eğer bana göre recm dahi hafif kalır.....(benim düşüncem)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'da zinanın cezası 24:2 de açıklanmıştır.

recmi savunan biri bana recm cezasının yarısının (4:25) ve iki katının (33:30) nasıl uygulandığını açıklayabilir mi? yarısında suçlular yarım mı öldürülüyor? iki katında ise recmle öldürüp diriltiliyor sonra ikinci bir recmle tekrar mı öldürülüyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Opsssss Gerçekten yazıyormuş. Kusura bakmayın kaçırmışım.

Vermiş olduğun ayetler için teşkkürler...

Nur süresi 4: "Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu isbat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar."

Zorla kesinlikle güzellik olmaz boşar ondan sonra kimin altına girmek isterse girer; ama evliyken böyle bir şey yapma hakkı yok. Yani belki birileri eşlerinin onları aldatmasına bir şey demez ama genelde kimse buna razı olmaz.

Böyle bir olay karşısında illa recm mi olması lazım?

Allah-hın emri olmasa eğer bana göre recm dahi hafif kalır.....(benim düşüncem)

Ne demişler, anasına bak, kızını al. Herhalde senin içinde putuna bak, müslümanı al derler. Putu yakıyor, kulu aşağı kalır mı hiç? Karşındaki insan be adam, irade sahibi kanlı, canlı bir insan, mal değil.

Not: Günümüzde herşey tartışılıyor, sadece hadisler değil, Kuran'da. Ki benim için tartışmaya bile gerek yok, Kuran'ın Muhammed'in ağzından çıkan laflar olduğu ayan beyan ortada. Yazmış demekle hata etmişim, söylediği demem lazımdı. Bu putun temsilcileri de hep zırcahil oluyor zaten, herif okuma yazma bile öğrenemeyecek kadar cahil. Herif nasıl zengin olurum, nasıl insanlara hükmederim diye düşünmekten okuma yazma öğrenmeye vakit bulamamış ki. Amacına ulaştıktan sonra da 9-10 karıyla uğraşırken zamanı olmamıştır herhalde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

konunun biraz dışında belki ama dikkatlerden kaçan bir noktada iki yetişkin insanın isteyerek yaptıkları masum cinsel ilişki suç sayılırken tecavüz ile ilgili en ufak bir ayet yoktur. savaşlarda ganimet olarak alınan kadınlara uygulanan fantezilerin bununla ne gibi bi alakası olabilir demeyin çarpılırsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadisleri rededer modern ülkelerdeki Müslümanlar fakat ilkel Arap ülkelerinde Recm uygulanmaktadır.Bakınız bu film yaşanmış bir öyküyü anlatıyor;

http://www.sinemalar.com/film/42301/Sorayayi-Taslamak/

Kendiniz dediniz ya... İlker insanlardan (Arap yada başkası) islamı anlamalarını bekleyemeyiz. Çünkü islam anlayışına ters. Bugün ülkemizde bile cezavüze uğramış kızları "islam öyle emrediyor" deyip öldürenler var. (ki hiç bir alakası yok)

Yani islami kurallar çerçevesinde recm o kadar basit bir olay değil.

İşin gerçeği Türk Filmlerinde olduğu gibi "Vurun kahpeye" değil.

Not:Recm edilmiş bir insan islam inancına göre kesinlikle ayıplanamaz ve o günahından dolayı sorgulanamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'da zinanın cezası 24:2 de açıklanmıştır.

recmi savunan biri bana recm cezasının yarısının (4:25) ve iki katının (33:30) nasıl uygulandığını açıklayabilir mi? yarısında suçlular yarım mı öldürülüyor? iki katında ise recmle öldürüp diriltiliyor sonra ikinci bir recmle tekrar mı öldürülüyor?

çok merak ediyorum keferna bikum acaba bir kadın tecavüze uğradım diye şeri mahkeye başvurduğunda ne yapılıyordu biliyor musun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karşındaki insan be adam, irade sahibi kanlı, canlı bir insan, mal değil.

İyi o zaman... Hadi her şey serbest olsun... Neden tecavüz suç öylese... Tecavüz edenlerde irade sahibi değil mi? onlarda canlı kanlı bir varlık değil mi?... Onlarda nefisleine uymuşlar... Onlara neden ceza veriliyor...

+ ben özellikle dedim bu beniim fikrim. Yani ben aldatılmayı sindiremem sen sindirirsin belki. Her insandan aynı tepkiyi beklemek ne kadar doğrudur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'da zinanın cezası 24:2 de açıklanmıştır.

recmi savunan biri bana recm cezasının yarısının (4:25) ve iki katının (33:30) nasıl uygulandığını açıklayabilir mi? yarısında suçlular yarım mı öldürülüyor? iki katında ise recmle öldürüp diriltiliyor sonra ikinci bir recmle tekrar mı öldürülüyor?

Siz gerçekten bu ayetlei okudunuz mu?

4:25 te cariyer hakkında bir kanundur.

33:30 te peygamber hanımları içindir. remc olayı hakkında değilde diğer günahların aşikar yapılması hakkında bildirilmiştir. (yani peygamber eşleri aşikar alikar zina mı yapacaklar :) ) sadece peygam eşleri değil aklı başında hiç kimse aşikar aşikar zina yapmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi o zaman... Hadi her şey serbest olsun... Neden tecavüz suç öylese... Tecavüz edenlerde irade sahibi değil mi? onlarda canlı kanlı bir varlık değil mi?... Onlarda nefisleine uymuşlar... Onlara neden ceza veriliyor...

+ ben özellikle dedim bu beniim fikrim. Yani ben aldatılmayı sindiremem sen sindirirsin belki. Her insandan aynı tepkiyi beklemek ne kadar doğrudur...

Bunun sindirim ile alakası yok. Kimse sindiremez, ama sindiremedim diye de taşlayarak öldürmek olmaz.

Tecavüzü nerede savunmuşum ben, tecavüz aldatmaktan katbekat daha fazla suçtur. Herşey serbest mi olsun demişim ben? Birisi seni aldatmışsa ayrılır, tüm ilişkini kesersin. Mehir verdiysen mehrini geri istersin. Onun cezası budur. Aldatan kişi de toplumda kendini küçük düşürmüş olur, kaypak ve güvenilmez birisi olarak tanınır, bedel budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...