Jump to content

Bilimin Kaynakları


Recommended Posts

....

"Üçgen dört köşelidir." önermesi iç çelişkilidir, çünkü üçgen tanım gereği üç köşeliliği gerektiriyor.

....

"Algılanamayan zenci" önermesi iç çelişkidir, çünkü zenci tanımı gereği algılanabilirlik gerektiriyor.

Dört köşeli üçgen "saçma" ise, algılanamayan zencide saçma olmak zorunda.

Capische? :-)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 127
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Non capisco! Non avete capito di me!

Zenci tanımı gereği algılanabilirlik gerektirmiyor. "Zenci" için öne sürdüğümüz bütün özellikler gözlem kullanılarak öne sürülmüştür. "Gerektirmek" (to entail) mantıksal terimdir, öznenin yüklemi içerdiğini a-priori (deneye başvurmadan) yoldan ispatla, tamam diyeceğim. Yani "zenci"den "algılanabilir olmak"ı a-priori çıkar. (Deneye başvurmadan yani...)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle bir kavram (arkada dolaşan zenci, ADZ diyelim) mantıksal olarak olanaklı. Yani içinde çelişki barındırmıyor. Mantıksal olarak olanaklı olması, düşünebilmemizi gerektirmiyor. Örneğin, Sicim Kuramı... Sicim Kuramı'nın savları mantıksal olarak olanaklıdır, aksi taktirde kuram olarak ileri sürülemezdi.
Rexino,söylemlerini amaçlarından değiştirme yolu erdemli bir hareket değildir.Bunu yapma sakın.Şimdi ADZ yi mantıksal olarak olanaklı bulup sonrada mantıksal olanaklılık savına kanıt olarak Sicim teorisini örnek vermişsin.Hatırlarsan Tanrı ve tanrılar gibi doğaüstü şeyleride mantıksal olarak olanaklı bulmuştun.Bu durumda bende senin o engin düşünce biçiminde ki örnekleri kıyasladım ve mantıksal olanaklılık için, sicim teorisi gibi bilimden örnek veremeyeceğini gösterdim sana.Şimdi anladınmı?Basit,diyalektik mantık,o kadar!!

Hala "yani" diyorsun?! Ben ne zaman "deneysel olarak testedilemezlik" ile "mantıksal olarak olanaksızlık" bir tuttum? Yazılanları anlamıyorsun ki?!
Bir şey mantıksal olarak olanaklı değil ise, gözlemsel/deneysel açıdan testedilebilirliği de olanaksızdır.
Bu ne?Sen sarhoşmusun,ayıkmısın?Bu senin söylemin,yerini ve zamnını da bulmamaı istermisin?Seninle tartışıyorum değilmi?O halde yazdığın her cevap senin düşünceni yansıtır.O kadar!!

Mantıksal olarak olanaklı olmayan bir önerme : Üçgen, beş köşelidir.

Mantıksal olarak olanaklı olan bir önerme : Arkanda 24 saat dolaşan fakat sınanabilir olmayan bir zenci var.

Sınanabilir olmayan bir önerme: Tanrı yoktur.

Beş köşeli üçgen önermesinin mantıksal olarak olanaklı olmamasının koşulu nedir?Oyun yapma bana.Seni oyun manyağı yaparım.Koşulu şudur;bu tanımı pratikte çizmeye kalkışırsan üçgen tanımı ile çelişirsin.Yani paratik sınamadan geçemez.Bu da doğrulama için bilimsel metodlardan biridir.

Tanrıyı tanımlarsan yokluğu sınanabilir, yavrucak.

Zenci zaten gözükmüyor ki?! Tanım şu: "Arkanda dolaşan, deneysel ve gözlemsel açıdan etkileri bilinemeyen zenci var." Eğer senin dediğin "Arkanda zenci var" önermesi ise, tabi ki, arkamıza bakarız, zenci varsa, var deriz. Aksi taktirde, yok deriz
GÖZLEM!! Bilimsel metodla sınıyorsun.

Sen mantıksal olanaklılık nedir bilmiyorsun, bilmiyorsun, bilmiyorsun! Mantıksal olanaklılık kabaca çelişki barındırmamaktır. Eğer bir öngörü mantıksal olarak olanaklı değil ise, sınanabilir de değildir.
Güzel,mantıksal olanaklılık çelişki barındırmamaktır diyorsun.Çelişki barındırıp barındırmadığını nasıl anlayacağız?Bilimsel metodlardan faydalanacakmısın bu durumda?
Fakat buradan, mantıksal olarak olanaklı öngörülerin zorunlu olarak sınanabilir olması gerektiği sonucuna varamayız.
Fakat buradan nereye varacağımızı ben anlatayım sana.Mantıksal olarak olanaklı öngörülerin doğruluğu sınanmalıdır.Burayı geçen mantıksal olanaklılık noktasında doğruluğunu kanıtlar.Geçemeyen yanlışlığını ortaya koyar.Mantığımızda düşündüğümüz şey her kapsamda her şey olabilir.Dünyayı düz düşünebiliriz,ortaçağda büyük bir inançla düşünüldüde.Ama Magellan dünyayı dolaştı ve aynı noktaya vardı.Galileo astronomi ve fizik alanında ki gözlem ve buluşları sonucu dünyanın sanılanın aksine düz değil yuvarlak olduğunu savundu.Modern bilim ve teknoloji sayesinde uzaydan çekilen fotoğraflar dünyanın yuvarlak olduğu savını kanıtlamıştır.Böylece dünyanın düzlüğü düşüncesi çürütüldü ve tarihe gömüldü.Demek ki düşündüğümüz herşey, doğruluk yanlışlık noktasında bilimsel metodlarla testedilebilir
Link to post
Sitelerde Paylaş

Teolojik önermeler için bu geçerli mi? Değil. Tanrı bilimin alanına dahil değil, bilim Tanrının varlığı/yokluğu konusunda susar. Buraya kadar yanlışlarını düzelttim.
Güleyim bari.Tanrı iddiasında kim susacakmış kim,bilim mi?Asıl susacak olan örümcek kafalı inananlarıdır.Ve de senin gibi agnostiklerdir.Evet bu konuda otorite değilsiniz,olamazsınızda.Öncelikle,Tanrı kavramının anlamını ve felsefede nereden kaynaklandığını anlatıp sonrada bilimsel olarak çürüteceğim.Ne demiştim sana, kavramları ve olayları tarihten ve mekandan ayıramayız yani Diyalektik Materyalizm.Şimdi yukarıda ne dedik,düşündüğümüz her şey bilimsel metodlarla sınanabilir ve de doğruluğu,inandırıcılığı açısından sınanmalıdır da.

Tanrı ve doğaüstü varlıklar iddiası İdealizmin ürünüdür.

İDEA. evrensel gerçeklik...Görmek anlamına gelen idein sözcüğünden türeyen idea kavramı görünen biçim (forme visible)anlamını dile getirir.Onu felsefe alanına sokan ve böylece idealizmi kurmuş bulunan antikçağın ünlü düşünürü Platondur.Platona göre duyum bize hiçbirşey vermiyordu.Bir ağacı algıladığımızda,bu ağaçtan edindiğimiz bilgi neydi?Uzundu,yapraklıydı,dallıydı,yeşildi vb.Bütün bunlar kavramlardı(eşdeyişle evrenseller,tümeller,geneller).Kavramlarsa algılanamazlardı,usun ürünüydüler.Demek k, bütün bunlar bize algı yoluyla ağaçtan gelmiyor,tersine,biz onları us yoluylaağaca gönderiyorduk.Ağaca yüklediğimiz bu kavramar dışında ağaç neydi?Bir hiç bir yokluk.Tüm bireysel ağaçların gerçekliği,hepsinde ortak olan ve bu yüzden de hiç birinde bulunmayan(eşdeyişle bireysel olarak varolmayan) evrensel bir ağaçtı.Platon işte bu evrensele İdea adını verdi ve asıl gerçekliğin varolanda değil,varolmayan'da bulunduğu idealist sav da böylece ortaya atılmış oldu.Platona göre idea bir genel kavramdır ve ne kadar cins ismi varsa o kadar idea vardır.Bu kavram; idealist felsefede bilinç içeriği,eşdeyişle düşünce(osmanlıca fikir,Fransızca idee) anlamında kullanılmıştır.Hıristiyan felsefesi ve özellikle de Augustinus evren yaratımına örneklik eden tanrılık düşünce,Kant düzenleyici ilke ve erek,Hegel evreni oluşturan evrensel düşünce ya da ruh anlamında kullanır.Descartes,Berkeley,Hume,Fichte gibi düşünürler onu insan düşüncesi,eşdeyişle öznel saymıştır.

İşte Platonun idealizminden esinlenilerek felsefede Tanrı iddiası böyle atılmış ve savunulmuştur.Yani,tanrı aslında idea'dır.Şimdi soruyorum sana,neden Platonun bakış açısından bağımsız tanrı geliştirilmeye çalışılıyor.İdealizm maddeyi rededer ve düşündüyümüz için madde vardır der.Aslında ağaç yoktur,su yoktur,toprak yoktur.Biz bunları düşündüğümüz için dışarıda gözükürler.Yani düşüncelerimizin ürünüdür.Ama Platon bir ağacın yanıp yanmayacağını düşünerek neden test etmedi?Maddenin düşüncelerimizin ürünü olduğu ve gerçekte bizden bağımsız olmadığı idealistik sav neden terkedildi?Ben sana yanıt vereyim.Çünkü düşünerek maddeyi etkileme deney ve gözleminde başarısız olursun.Çünkü bir karayoluna çıkıp aslında otomobil olmadığını düşünerek hızla gelen otomobilin sana çarpmasını engelleme deney ve gözleminde başarısız olursun.Şimdi idealistik savlardan ne kaldı geriye Tanrı.Buna göre Tanrı maddeyi yoktan yaratmıştır ve madde aslında bir yanılsamadır.Şimdi bu söylemi bilimsel metodla(deney ve gözlem) çürütelim.1785 yılında Antoine Lavoisier tarafından çürütülmüştür.Kütlenin Korunumu Kanunu.İşte bu kanunla Tanrı susturulur.Ayrıca julius robert mayer'in 1842'de ortaya koyduğu enerjinin korunumu yasası ile 20. yüzyılın hemen başında einsteinın kütle-enerji korunumu yasasına (e=mc²) temel olmuştur.Diğer argümanlara girmeye gerek duyarsan, bana seslen hemen gelirim rexino!

Link to post
Sitelerde Paylaş
1. Observation(gözlem)

2. Statement of problem(problemin ifadesi)

3. Formulation of hypothesis(hipotezin formülünü elde etmek)

4. Testing of hypothesis using experimentation(hipotezin deney ile test edilmesi)

5. Analysis of experimental results(deney sonuçlarının analizi)

6. Interpretation of data and formulation of conclusion(verilerin yorumu ve sonucun formülünü elde etmek)

7. Publication of findings(kararların ilanı)

http://en.wikipedia.org/wiki/Ibn_al-Haytham

*Birincisi, doğruluğunu apaçık bilmediğim bir şeyi doğru diye almamak, yani acelecilikten ve önyargıdan

özenle kaçınmak, yargılarımda zihnime açık ve seçik bir biçimde gelen ve hiçbir biçimde kuşkuya

koyamadığım şeylerin dışında herhangi bir şeyi tanımamak.

*İkincisi, inceleyeceğim güçlüklerden her birini olabildiğince parçalara ayırmak ve onları en iyi

çözümlenebilecek duruma getirmek.

*Üçüncüsü, düşüncelerimi en basit ve tanınması en kolay olan nesnelerden başlayarak ve yavaş yavaş,

derece derece ilerleyerek en karmaşık bilgilere kadar götürmek ve doğal olarak birbiri ardından gelmeyen

şeyler arasında da bir düzen varsaymak.

*Sonuncusu, her yerde bütünsel saymalar ve en genel gözden geçirmeler yaparak hiçbir şeyi dışta

bırakmadığımdan güvenli olmak.

Metot üzerine konuşmalar Rene Descartes

Bilimin kaynakları bunlardır.:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Rexino,söylemlerini amaçlarından değiştirme yolu erdemli bir hareket değildir.Bunu yapma sakın.Şimdi ADZ yi mantıksal olarak olanaklı bulup sonrada mantıksal olanaklılık savına kanıt olarak Sicim teorisini örnek vermişsin.Hatırlarsan Tanrı ve tanrılar gibi doğaüstü şeyleride mantıksal olarak olanaklı bulmuştun.Bu durumda bende senin o engin düşünce biçiminde ki örnekleri kıyasladım ve mantıksal olanaklılık için, sicim teorisi gibi bilimden örnek veremeyeceğini gösterdim sana.Şimdi anladınmı?Basit,diyalektik mantık,o kadar!!

Basit diyalektik mantıkmış, diyalektik mantık bilene bak?!

Sicim Kuramı'nı neye örnek verdim? Mantıksal olanaklılığın, o şeyin düşünebilir olmasını gerektirmediğini göstermek için. Üst boyutlarda titreşen sicimlerin varlığı mantıksal olarak olanaklı ama düşünemiyoruz. Hakikaten anlamakta zorluk mu çekiyorsun?

Bu ne?Sen sarhoşmusun,ayıkmısın?Bu senin söylemin,yerini ve zamnını da bulmamaı istermisin?Seninle tartışıyorum değilmi?O halde yazdığın her cevap senin düşünceni yansıtır.O kadar!!

Anlamamışsın, ahkam kesiyorsun! "Bir şey mantıksal olarak olanaklı değil ise, gözlemsel/deneysel açıdan testedilebilirliği de olanaksızdır." demiştim. Buradan "mantıksal olanaklılık ile testedilebilirlik aynı şeylerdir" anlamını çıkaran sensin. Farklı bunlar. Farkı ne diye sormayacaksın değil mi?

Beş köşeli üçgen önermesinin mantıksal olarak olanaklı olmamasının koşulu nedir?Oyun yapma bana.Seni oyun manyağı yaparım.Koşulu şudur;bu tanımı pratikte çizmeye kalkışırsan üçgen tanımı ile çelişirsin.Yani paratik sınamadan geçemez.Bu da doğrulama için bilimsel metodlardan biridir.

Tanrıyı tanımlarsan yokluğu sınanabilir, yavrucak.

Edepsizlik yapma, doğru konuş. Koşulu içinde çelişki barındırmasıdır. Ne demiştik? Mantıksal olarak olanaksız şeyler sınanabilir de değildirler. Mantıksal olarak olanaksız olduğu için pratik sınamadan geçemiyor, pratik sınamadan geçmediği için mantıksal olarak olanaklı olmuyor.

GÖZLEM!! Bilimsel metodla sınıyorsun.

"Algılanmayan Zenci" diyoruz. Nasıl sınayacaksın bunu?!

Güzel,mantıksal olanaklılık çelişki barındırmamaktır diyorsun.Çelişki barındırıp barındırmadığını nasıl anlayacağız?Bilimsel metodlardan faydalanacakmısın bu durumda? Fakat buradan nereye varacağımızı ben anlatayım sana.Mantıksal olarak olanaklı öngörülerin doğruluğu sınanmalıdır.Burayı geçen mantıksal olanaklılık noktasında doğruluğunu kanıtlar.Geçemeyen yanlışlığını ortaya koyar.Mantığımızda düşündüğümüz şey her kapsamda her şey olabilir.Dünyayı düz düşünebiliriz,ortaçağda büyük bir inançla düşünüldüde.Ama Magellan dünyayı dolaştı ve aynı noktaya vardı.Galileo astronomi ve fizik alanında ki gözlem ve buluşları sonucu dünyanın sanılanın aksine düz değil yuvarlak olduğunu savundu.Modern bilim ve teknoloji sayesinde uzaydan çekilen fotoğraflar dünyanın yuvarlak olduğu savını kanıtlamıştır.Böylece dünyanın düzlüğü düşüncesi çürütüldü ve tarihe gömüldü.Demek ki düşündüğümüz herşey, doğruluk yanlışlık noktasında bilimsel metodlarla testedilebilir

Analitik ve sentetik önermelere göre değişir çelişki tanımı... Anlattım Zecalufinon'a, aç bak bir önceki sayfaya. Mantıksal olarak olanaklılıktan bahsediyorum, bilimsel metot ile alakası yok. Tarih anlatma bana, "Dünya düzdür" önermesi mantıksal olarak olanaklı, fiziksel olarak olanaklı değildir. Mantıksal olarak olanaklı her şey sınanabilir değildir. Okuduğunu anlamıyor musun? Uzun uzun yazdım önceki iletimde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Masal anlatma bana... Oradan buradan cımbızlayıp birleştirmekle olmuyor. Önemli yerlerini gözden geçirelim.

Maddenin düşüncelerimizin ürünü olduğu ve gerçekte bizden bağımsız olmadığı idealistik sav neden terkedildi?Ben sana yanıt vereyim.Çünkü düşünerek maddeyi etkileme deney ve gözleminde başarısız olursun.Çünkü bir karayoluna çıkıp aslında otomobil olmadığını düşünerek hızla gelen otomobilin sana çarpmasını engelleme deney ve gözleminde başarısız olursun.

Bence biraz daha araştır bu konuları... İdenin zihinde olması, onu manipüle edebilmeyi zorunlu kılmıyor. George Berkeley - Insan Bilgisinin Ilkeleri Üzerine çok iyi bir kaynak. (Buradan idealist olduğumu çıkarmayacaksın değil mi? Umarım öyle olur.)

Buna göre Tanrı maddeyi yoktan yaratmıştır ve madde aslında bir yanılsamadır.Şimdi bu söylemi bilimsel metodla(deney ve gözlem) çürütelim.1785 yılında Antoine Lavoisier tarafından çürütülmüştür.Kütlenin Korunumu Kanunu.İşte bu kanunla Tanrı susturulur.Ayrıca julius robert mayer'in 1842'de ortaya koyduğu enerjinin korunumu yasası ile 20. yüzyılın hemen başında einsteinın kütle-enerji korunumu yasasına (e=mc²) temel olmuştur.Diğer argümanlara girmeye gerek duyarsan, bana seslen hemen gelirim rexino!

"Tanrı maddeyi yoktan yaratmıştır"ı kabul edelim ama maddenin yanılsama olduğu önermesi buradan çıkmaz, onu kendine sakla. Evet, sevgili drys zaman simetrisinden kaynaklanan maddenin sakınımı yasasından hareketle Tanrı'nın maddeyi yoktan yaratamayacağını 'ispatlamış' oldu. Yok, başka argümana gerek yok. Bu yeter canım. Ama bari şunu gör: bu ispat dediğin şey, Tanrının varlığını değil, Tanrının maddeyi yoktan yaratmadığını 'ispatlıyor'. Değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tanım şu: "Arkanda dolaşan, deneysel ve gözlemsel açıdan etkileri bilinemeyen zenci var."

Deneysel ve gozlemsel etkileri bilinmiyor ise zenci oldugu,arkanda dolastigi vs vs nasil tanimlanabiliyor???

"Ben goremiyorsam,sen nasil goruyorsun??" demezler mi adama???

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zenci tanımı gereği algılanabilirlik gerektirmiyor. "Zenci" için öne sürdüğümüz bütün özellikler gözlem kullanılarak öne sürülmüştür. "Gerektirmek" (to entail) mantıksal terimdir, öznenin yüklemi içerdiğini a-priori (deneye başvurmadan) yoldan ispatla, tamam diyeceğim. Yani "zenci"den "algılanabilir olmak"ı a-priori çıkar. (Deneye başvurmadan yani...)
Algı;Nesnel dünyayı duyular yoluyla öznel bilince aktarmadır.Özellikle görme,işitme ve dokunma duyuları insanın bilincine kavram ve düşünce yapımı için algısal gereçler taşırlar.

Şimdi bu durumda;

''Rexino,arkanda seni düzen bir zenci var'' önermesi,zenci nesnesi(insan) ve düzme eylemi(bir etki yarattığından) analitik bir önermedir ve de deney/gözlemle gerçekliği analiz edilebilir.Zenci tanımı gereği algılanabilirlik gerektirir.Çünkü zenci tanımı,derilerinin aşırı miktarda melanin pigmenti içermesinden dolayı, deri renklerinin görme yoluyla algılanması sonucu siyaha yakın tonlarda olmasından ve nesnel bir gerçeklikten dokunma duyumuzla algılanabilirlik gerektirir.

Arkanda bir nesne olması gerçeği yani zencinin insan olduğu.Burda deney yapacaksın ve dokunma duyusuyla deneme yoluna başvuracaksın.Çünkü, büyük hacimli nesneler, dokunma duyumuzla önemli ölçüde varlığı hissedilebilir.Hele ki sözkonusu insan ise bu daha da iyi sonuç verir.Daha önceden sunduğum çözüm yolunu denemek zorundasın.O da elini arkana savurma işlemi.

Eğer kolun herhangi bir nesneyi algılamazsa,mantık çözümlemesi yapmak zorundasın.Ve bu çözümleme sonucunda,zencinin insan olması nedeniyle senin savurduğun kolunu görmesi sonucu önlem olarak çömelme pozisyonunda seni düzmeye devam etme olasılığını aklına getirmen lazım.Tabii,düzülme amacın düzülme eyleminden kurtulmak olduğundan,gerçekten seni düzen bir zenci olup olmadığını anlaman için,dokunma sonucu birşey algılamazsan 2. yola başvurmalısın.O da arkana bakmak olacaktır.

O halde önermede bahsedilen yöne baktığında zenci tanımlı biri yoksa önerme dokunma ve görme gözlemleri yoluyla,zenci tanımını geçemeyeceğinden yanlışlanır.

Demek ki rexino,ADZ analitik bir önermedir ve gerçek olma olasılığı nesnel hayatta oldukça yüksektir.Düzülmekten kurtulman içinse deney işlemini yapmak zorundasın!!

Senin bazı önermeleri değerlendirmede yaptığın bariz bir hata var.O da önermelerde geçen kavramları tanımsız düşünüp önermeleri sonuçlandırmaya gitmen.Tanrı,zenci,dünya gibi.Hayır rexino bunlar tanımlı kavramlardır.İnsanlar ve felsefe lügatı Tanrı kavramı için belli tanımlar yapar.Yani sandığın gibi Tanrı kavramı güç sahibi olup aynı zamanda keyfi hareket eden değildir.O felsefede ki Tanrı tanımı değil,bizzat senin kurgulamış olduğun tanımdır.Buradan hareketle idealizmin yanlışlanamayacağı sonucuna varamazsın.Çünkü idealizmin Tanrısı senin yaptığın tanımdan oldukça farklıdır.Eylemsellik ve zorunluluk vardır herşeyden önce.Neden ve sonuç,sonuç ve neden vardır.Bu bağlamda Materyalizmden ve de Diyalektik Materyalizmin pençelerinden kaçamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1. Mantıksal olarak olanaklı olan bir öngörü, sınanbilir de olabilir, sınanabilir olmaya da bilir.

2. Sınanabilir olan her öngörü, mantıksal olarak olanaklıdır da.

3. Sınanabilir olmayan her öngörü, mantıksal olarak olanaklı ola da bilir, olmaya da bilir.

4. Mantıksal olarak olanaklı olmayan her öngörü, sınanabilir değildir.

Analitik ve sentetik önermelere göre değişir çelişki tanımı...

Bak,mantık yürütme biçimleri ile ilgili yazdığın bu tespitler doğru.Dikkat edersen daha önce bunlara yanıt vermemişim.Çünkü, rexino ben örümcek kafalı değilim.Yeniliğe açık olmam doğaya ve mantığa diyalektik açıdan bakmaya önem vermemden kaynaklanır.Fakat,sunduğun bu mantık çözümlemeleri arasında,eğitişimsel mantığın yanında Aristotelesin biçimsel mantığı da mevcut.Zaten ayrı ayrı sunmuşsun.Benim sana yönelttiğim eleştiri de buydu.Aristotelesin biçimsel mantığı,şu iç ilkeyi barındırır.Özdeşlik,çelişmezlik ve üçüncü durumun olanaksızlığı ilkeleri.Aristotelesten sonra mantık biçimsel temeline uygun kalarak ,çeşitli düzeltmelerden geçmiştir.Bunlar sıraasıyla;İskenderiye okulu mantığı,islam mantığı,ortaçağ skolastiğinin ünlü Port-Royal mantığı,Descartes mantığı,Bacon'unu deneysel mantığı,Stuart Mill'in tümevarım mantığı,Hegel'in diyalektik mantığı...

19.yy da Marks ve Engelsin Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmi geliştirmesi sonucu,Aristotelesin biçimsel mantığının metafiziksel yaklaşımı tahlil edilmiş ve tamamen terkedilmiştir.Eyitişimsel mantık,eyitişimsel(diyalektik) özdekçiliğe(maddeciliğe,bilinçten bağımsız olarak varolan her şey) mantık açısından verilen bir addır ve eğitişimin, doğanın ve tarihin,olduğu kadar,düşünmeninde genel yasalarının bilgisi olduğunu dile getirir.İnsan doğayı ve tarihi ancak,ancak o doğanın ve tarihin işleyiş yasalarıyla işleyen bir düşünceyle kavrayabilir.Çünkü insan doğanın ve toplumun bir parçasıdırÇünkü insan,düşüncesiyle doğayı ve tarihi biçimlendirmemiş,tersine düşüncesi doğayla ve tarihle biçimlenmiştir.Mantığın yasaları rexino,nesnel gerçekliğin,insanın öznel bilincinde yansımasının yasalarıdır.Eyitişimsel mantığın temel görevi,devimi -hareketi- ,değişmeyi,nesne ve olayların sürekli gelişmelerini insansal kavramlarla dilegetirmektir.Eyitişimsel özdekçi mantık yepyeni bir dünya görüşüdür ve çağımıza bilimsel bir yön vermiştir.

Kaynak: Orhan Hançerlioğlu / Felsefe Sözlüğü

Buna rağmen bazı önermeleri, Aristotelesin biçimsel mantığıyla sınamaya kalkışırsan yanlış sonuçlar elde edersin ve idealizmin kucağına düşersin.Nitekim öylede olmuş ve görüşlerinde agnostik bir tutum sunup hem materyalizme hem de idealizme açık kapı bırakmışsın.

Benim de Marksist Diyalektik Materyalizmi yıllar önce okuyup,tartışıp,sentezlememe ve diyalektik mantık geliştirme perspektifini özümsememe rağmen,yorumlarımda mekanik materyalizmden kurtulamadığımı tespit ettim.Bunun nedenini bilgiyi geçmişte bırakmamdan kaynaklandığı kesin.Yani tazeleme işlemi şarttır.Senin de bunda etkin olduğunu yadsımamak gerekir.

Bir de neyi tespit ettim biliyormusun?Senin yorumlarında ki, idealistik,metafizik ve mekanik materyalistik nüveleri.

Evet rexino haksızlık etmedim ve gördüğün gibi eleştiri-özeleştiri yaptım.

Son olarak güzel bir çalışma yapıp, Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmin ilkelerinin Bilimsel dünya görüşü olduğunu ve nedenlerini konuşacağız.Bilimle felsefeyi nasıl kaynaştırdığını ve bütün bir bilgi olduğunu hep beraber görecek ve irdeleyeceğiz.

En kısa zamanda görüşmek üzere…

Link to post
Sitelerde Paylaş
''Rexino,arkanda seni düzen bir zenci var'' önermesi,zenci nesnesi(insan) ve düzme eylemi(bir etki yarattığından) analitik bir önermedir ve de deney/gözlemle gerçekliği analiz edilebilir.Zenci tanımı gereği algılanabilirlik gerektirir.Çünkü zenci tanımı,derilerinin aşırı miktarda melanin pigmenti içermesinden dolayı, deri renklerinin görme yoluyla algılanması sonucu siyaha yakın tonlarda olmasından ve nesnel bir gerçeklikten dokunma duyumuzla algılanabilirlik gerektirir.

Pes yani! Bir, daha en başta contradictio in adjecto/terminis! "Analitik bir önermedir ve de deneyle/gözlemle doğrulanabilir." Terimlerde çelişki var burada... Analitik bir önerme a-posteriori doğrulanamaz, yanlışlanamaz, gözlem ya da deney özneye yeni bir şey katmaz. O kadar anlattık yahu, bari oradan bak!

"Beş duyu organımızla algılanamayan Zenci" diyorsak, nasıl testedeceğiz bunu? Soru çok basit. Lafı dolandırmadan yanıt lütfen!

Öbür iletinde de beni ilgilendirmeyen şeylerden bahsetmişsin. Ben tek mantık bilirim, o da modern mantık...

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Beş duyu organımızla algılanamayan Zenci" diyorsak, nasıl testedeceğiz bunu? Soru çok basit. Lafı dolandırmadan yanıt lütfen!

Birincisi, "Beş duyu organımızla algılanamıyorsa, bu iddayı nasıl öne sürüyorsun? Altıncı bir organınmı var?"

İkincisi, "Zenciler genellikle algılanabilir özelliktedir. Algılanamaz zenci mantığını nereden buldun? Uyuşturucu falanmı kullanıyorsun?"

Üçüncüsü, "Sen şizofren falan mısın? Eğer bu iddanı sürdürmeye devam edersen tecrit odası seni bekliyor."

Bunlar sadece espiri Rexino! :-)

Ciao!

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Beş duyu organımızla algılanamayan Zenci" diyorsak, nasıl testedeceğiz bunu? Soru çok basit. Lafı dolandırmadan yanıt lütfen!

Öbür iletinde de beni ilgilendirmeyen şeylerden bahsetmişsin. Ben tek mantık bilirim, o da modern mantık...

Evet haklısın analitik önerme değil sentetik önerme olacaktı ve yukarıda benim ve herkesin anlattığı gibi deneyle sınanabilirdir.Herşeyden önce,benim sana yaptığım zenci önermesinde algılanamayan özelliği yoktu ve bunu tamamiyle anlık düşünüp yazdığımı belirtmiştim sana.Ama sen, verdiğim örneği kendince algılanamayan özellik ekledin.Veya, daha önceden sana sorulan zenci sorusunda algılanamayan özellik vardı ve benim sorumu oraya çekerek yanıt vermeye çalıştın.Yok rexino yok,benim önermem orjinaldir ve bana ait olup algılanamazlık özelliği yoktur.

Neyse daha önceden dedim ya sana doğada hiçbir zaman karşılığı olmayacak hayal ürünlerini bir kenara bırakalım.Bunların ne sana ne bana nede forumu gezenlere bir faydası olur.Çünkü;

Analitik önerme,

kant'ın ortaya attığı bir felsefe kavramıdır.Karşıt anlamlısı sentetik önermedir.

Eğer bir önermenin doğru olup olmadığını bilmek için, sadece önermede geçen kelimelerin anlamlarını bilmek yeterli ise bu önermeye analitik önerme denir.Diğer bir deyişle bir analitik önermeyi doğrulamak için dış dünyaya bakmamız, deney gözlem vs. yapmamız gerekmez.Bir örnek vermek gerekirse:

bütün keller saçsız olanlardır

önermesi analitik bir önermedir.Gidip tek tek kel insanların saçı olup olmadığına bakıp, "hmm, harbiden öyleymiş" dememiz gerekmez bu önermenin doğru olması için. kavramların anlamları sayesinde bu önerme zaten doğrudur.

Tabi, bu tip önermeler bize dünya ile ilgili bilgi vermez, yalnızca kavramlar arasındaki ilişkiyi gösterir, ya da tanım yapar.

Bu tip önermeleri tanımlamanın bir diğer yolu "öznenin yüklemi içerdiği önermeler" demektir.Yukarıdaki önermede yüklem (saçsız olmak), öznede geçen kavram (kellik) tarafından zaten içerildiğinden bu önerme bize dünyayla ilgili bir bilgi vermez.

Deneyden bağımsızlığı yüzünden a priori önerme kavramı ile karıştırılan analitik önerme kavramının farkı şuradadır:

"a priori-a posteriori" ayrımı epistemolojik bir ayrımken, "analitik-sentetik" ayrımı mantıksal bir ayrımdır.Yani birinci ayrım bilginin kaynağının dış dünya olup olmadığı ile ilgiliyken, ikinci ayrım bilginin doğruluk kriterinin dış dünya olup olmadığı ile ilgilidir.

Sentetik önerme,

sentetik önerme doğruluk kriteri kendi dışında bulunan önermedir.Örneğin:

"komşum 35 yaşında ve genç bir karısı var"

bu önermenin doğrulunun belirlenmesi için önermenin ilintili olduğu bilginin soruşturulması zorunludur.Bundan çıkan sonuç ise "materyel bilimlerin" (fizik, kimya, biyoloji vs.) ya da daha genel bir deyişle ampirik dünyayla ilgili bilgilerimizin genellikle sentetik, matematik ve mantık gibi alanların ise daha çok analitik önermelere dayandığıdır (istisnalara örnek olarak öklit aksiyomu, sentetik bölme vs. verilebilir)

Kaynak: sozluk.sourtimes.org

İkincisi, her ne kadar modern mantıktan başka mantık bilmediğini iddia etsen de, düşünce,mantık ve yorumlarında idealistik,metafiziksel,mekanik materyalistik nüveler gözden kaçmamaktadır.

Şimdi bu aşamadan sonra,konu başlığına uygun olarak Bilimin dinamizminin ne olması gerektiği ve hangi dünya görüşünden faydalanması gerektiğini konuşalım.Sen bilim için kısa ve net tarif yaptın ve ''ampirist'' olduğunu söyledin.

mantık, gunumuzdeki yaygin bakis acisinin bilimi 'realist' veya 'naturalist' olarak ifade etmeyi tercih ettigini yazdı.Ve kendi görüşünü bildirdi;''materyalist oldugunu iddia etmek de cok yanlis bir ifade olmaz'' dedi ve sonuç olarak ''Bilim naturalisttir ve empiristtir. Bu iki ifade bence bilimin dis dunyaya bakisini en guzel ozetleyen ifadeler olacaktir'',dedi.

mantık aslında diyalektiği materyalizmde buluştursaydı,belkide son sonuca ulaşmazdı.

Benim bu konuda bir çalışmam var demiştim.Evet, bilim için yapılan empirist,natüralist,realist yakıştırmaları sonucu aslında bilimin kategorize edildiği ve sınırladığı gözden kaçmaktadır.Ve bu sayede, bilimsel bakış açısı doğanın işleyiş yasalarından izole edilmektedir.Materyalizmin 18.yy daki, yani marksizm öncesi materyalizmin düştüğü hataya düşülmektedir.O da mekanik materyalizm anlayışı ve dünya görüşü.

Bu noktada, Diyalektik ve Tarihsel Materyalizme değinmek,yasalarını konuşmak ve diyalektik mantık sayesinde felsefe alanında nasıl bir devrim yaptıldığını görmek lazım.Felsefe ile Bilimi,Bilim ile Felsefeyi nasıl bütünleştirdiğini ancak öyle görebilir ve doğru muhakeme yapabiliriz.

Döneceyim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu değiştiriyorsun ama...

"Sağ tarafında Mehmet var." önermesi sentetiktir; senin zenci önermen bunun gibi ise, bunun konumuzla ne ilgisi var? Bu örneği neden verdim? Sağımıza bakar, Mehmet orada ise, "Sağ tarafımda Mehmet vardır" deriz. Bunun materyalizm ile ilgisi ne?

Bilimi sınırlayan esas metafizik ad-hoclardır. Senin bilim için "materyalist" demen ile kafasız bir dincinin çıkıpta "Allah'ın tabiata bahşettiği manaları arayan yöntem" demesi arasında hiç bir fark yok. Ben bunu anlatmaya çalıştım.

Herneyse, geçiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimi sınırlayan esas metafizik ad-hoclardır. Senin bilim için "materyalist" demen ile kafasız bir dincinin çıkıpta "Allah'ın tabiata bahşettiği manaları arayan yöntem" demesi arasında hiç bir fark yok. Ben bunu anlatmaya çalıştım.

Herneyse, geçiyorum.

Marksizm öncesi 18.yy Mekanikçi materyalizmi için haklısın.Çünkü o materyalist dünya anlayışında gerçekten de dediğin gibi metafiziksel nüveller mevcuttu.Ama işin içine eyitişim girince, ilerici ve devimsel bambaşka bir doğa anlayışı ortaya çıkar.

Detaylarıyla konuşacağız...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Materyalizmin bilimsellikle, bilimle en ufak bir ilgisi yoktur. İdealizm ne kadar bilimselse, materyalizm de o kadar bilimseldir. Bu konuda materyalizmin idealizme hiç bir üstünlüğü yoktur. Materyalistlerin kavrayamadığı şey, savlarının metafiziksel oluşudur. Materyalizm metafiziksel bir düşünce disiplinidir, tıpkı idealizm gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Materyalizmin bilimle hiç ilgisi yoktur, dinlerin temelidir hatta. Materyalistlerde gizli inanırlardır. Deşifre olduk.

Beynin fonksiyonları sonucunda oluşan fikir, düşünce vs. materyalist olmayabilir ama onun kaynağı dahi maddidir. Agnostikler kendilerini ne kadarda önemsiyorlar, sanki maddi temeli olmayan bir fikirleri var, sanki algılamadan bir düşünceye sahipler.

Behey Berkeley

İşte sen

işte senin felsefen:

Sen o sarı kırmızı rengini gördüğün

cilâlı derisine parmaklarını sürdüğün

parlak

yuvarlak

elmaya:

«Fikirlerin bir

terkibidir,»

diyorsun!

Dışımızda bize bağlanmadan

var olan

varlığı

inkâr ediyorsun!

Şu mavi deniz

şu mavi denizde yüzen beyaz yelkenli gemi,

kendi kendinden aldığın fikirlerdir, öyle mi?

Mademki kendi fikrindir yüzen gemi,

mademki kendi fikrindir umman,

ne zaman var,

ne mekân!

Ne senin haricinde bir vücut

ne senden evvel kimse mevcut,

ne senden sonra kâinat baki

bir sen

bir de Allah hakikî.

Nazım Hikmet

Selamlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...