Jump to content

Kaf Dağı


Recommended Posts

"Kaf dağı dedikleri bu cihani çepeçevre kuşatmıştır. Kaf dağının içinde cihan, yüzüğün içindeki parmağa benzer. Bu kaf dağı yeşil zümrütten yaratılmıştır. İşte bu göklerin gök renk göründüğü, o kaf dağının aksi düştüğündendir. Yoksa gökte hiç renk yoktur. Eğer kaf dağının yeşilliği olmasa idi, gök bu şekilde görünmezdi. İnsan oğullarının o dağa varması mümkün değildir. Çünkü dört ay tamam karanlıkta gidilir. Orada hiç ay ve gün yoktur ve bu kaf dağı yerin mıhıdır. Eğer kaf dağı olmasa idi yer debrenmekten hali olmazdi ve halaik (halk) yer yüzünde rahat bulmazdı."

Taberi (Tarih-i Taberi)

Link to post
Sitelerde Paylaş

ALEM-İ LAHUT LA HALA VELA MELA

1- Yerin altı

2- Arş-ı azam

3- Arşın taşıyıcılarının makamı

4- Arş-ı azamın sütunlarının sonu

5- Kürsünün sütunlarının sonu

6- Ceberût âlemi

7- Kürsü

8- Ruhlar âlemi

9- Melekler âlemi

10- İsrafil'in suru

11- Sidre-i münteha

12- Kalem

13- Tuba ağacı

14- Levh-i mahfuz

15- Liva-yı hamd

16- Cennetin kapıları

17- Melek perdeleri

18- Alevli deniz

19- Yayılmış deniz

20- Taksim edilmiş rızıklar denizi

21- Nimetler denizi

22- Kamkam denizi

23- Hayat denizi

24- Yedi gök

25- Gündüz cevheri

26- Gece cevheri

27- Beyt-i mamur

28- Yasaklanmış deniz

29- Dolu ve kar dağlar

30- Bulutlar

31- Kâbe

32- Kaf dağı

33- Yedi yerin taşıyıcısı meleğin mekânı

34- Yeşil kaya

35- Kırmızı öküz

36- Balık ve deniz

37- Sırat köprüsü

38- Surun içinde ikinci berzah

39- Cehennemin kapıları

40- Katran kazanı

41- Zakkum ağacı

42- Birinci berzahın dibi

43- İkinci berzahın dibi

44- Veyl vâdisi

45- Karanlık ve perde

Ey aziz, malûm olsun ki, müfessirler ve muhaddisler ittifak etmişlerdir ki: Hak Taâlâ yerleri ve gökleri yaratmak murat eyledikte; daha önce anlattığımız yeşil cevherlerin suyundan, cennetler ve hazineler altında kalan artığının saf ve lâtifinden yedi göğü yaratıp, ondan kalan bulanık suyu ve tortuyu birbirine vurmuştur. O zaman, bunun özü yüzüne çıkıp, dalgaları yükseldikte; o öz ve dalgalarını dondurmuştur: Yerler ve dağlar olmuştur. Dağlar dahi yerin direkleri olmuştur. Sonra Hak Taâlâ, bütün dağların damarını, yeri kuşatmış olan kaf dağına bağlamıştır. Bir büyük meleği, zelzeleye müvekkel edip, dağların damarlarını onun eline vermiştir. Şu halde Hak Taâlâ, bir yein halkını isyanlardan men ve yasak etmek murat eyledikte; o melek, Hak'kın emriyle o yerin damarını hareket ettirir. Ta ki oranın halkı, o zelzeleden korkuyla kendilerine gelip, Hak Taâlâya yöneleler ve itaatkâr olalar.

Bundan sonra yedi denizi yaratmıştır ki, en küçüğü yerin çevresini, kaf dağının ötesinden kuşatır. Onun nâmı bahr-i muhit olmuştur. Onun gerisindeki ikinci denizdir ki, namı: Kaynes'tir. Onun ötesindeki üçüncü denizdir ki, nâmı: Esam'dır. Onun ötesindeki dördüncü denizdir ki, nâmı: Muzlem'dir. onun ötesindeki beşinci denizdir ki, nâmı: Mırmas'dır. Dnun ötesindeki altıncı denizdir ki, nâmı: Sâkin'dir. Onun ötesindeki yedinci denizdir ki, nâmı: Bâki'dir. Yedi denizin sonuncusu odur. Bütün bu denizler, birbirini kuşatmıştır. her birinin eni beşyüz yıllık yoldur. Hak Taâlâ, yeşil cevherin artığından her iki deniz arasında, ilk denizle yerin çevresi arasında ve yedinci denizin ötesinde birer yeşil kaf dağı yaratmıştır ki, sayıları sekize yetmiştir. Bu dağların her birinin eni beşyüz yıllık yoldur. Bundan sonra Hak Taâlâ, kudretiyle, çadırla misali yedi dağı üzerine yedi göğün kenarlarını kubbeler gibi kuymuştur. Sekizinci kaf dağı ise, dünya göğünün içinde, bahr-i muhit ile yer arasında hepsinden mücerre ve sade kalmıştır. Hak Taâlâ o yeşil dağı, göğün içinden güneş ışığı, ay e yıldızların nuruyla aydınlatıp, şuaları kaf dağından havaya aksettiğinden, renksiz hava yeşil renk gösterip, halk bunu göğün rengi zannederler.

Hak Taâlâ, yedi göğün her birisini, balıklar gibi binlerce çeşit yaratıkla dopdolu etmiştir. Yedi göğün duvarı olan kaf dağının ötesinde bir büyük yılan yaratmıştır. Yılan, büyük dağı halkı gibi kuşatıp, başını kuyruğu üzerine koymuştur. Kıyamete dek Hak Taâlâ'ya yüksek savtıyle tesbih eder. Bu denizler ortasında yedi yer, bir gemi gibi hareketli ve huzursuz iken, Hak Taâlâ bir büyük melek tayin etmiştir ki, yerlerin etrafını kavrayıp, bir omuzu üzerinde sâki kılmıştı. Sonra Hak Taâlâ, o meleğin ayağı sağlam dursun için yeşil yakuttan bir büyük kare biçiminde kaya yaratmıştır ki; onun en üst düzeyinde bin vâdi yaratıp, her birini bir deniz ile ve her denizi binlerce çeşit yaratıkla doldurmuştur. Daha sonra Hak Taâlâ, o kayayı sabit tutmak içi bir büyük kırmızı öküz yaratmıştır ki, onun kırkbin başı, kırkbin boynuzu, kırkbin ayağı vardır. Her iki ayağı arası bir yıllık yoldur. Kayayı, boynuzları ve sırtı üzerine yüklenmiştir. Bu öküzün adı: Liyunan'dır. Sonra Hak Taâlâ, onun ayaklarını sabitleştirmek için bir büyük balık yaratmıştır ki, yedi deniz onun ağzında bir damla gibidir. Sonra Hak Taâlâ, o balığın altında bir büyük deniz yaratmıştır ki, büyük alık, bu büyük denizde sükûn ve karar etmiştir. Sonra Hak Taâlâ, o denizi altıda, yedi tabaka cehennem yaratmıştır. O büyük deniz, cehennem üzerinde sâkin olmuştur. Sonra Hak Taâlâ, yedi cehennemin altında sert rüzgâr yaratmıştır ki, sair ve sakar (cehennemin iki tabakası) onun üzerinde karar kılmıştır. Daha sonra Hak Taâlâ, o rüzgârın altında karanlık ve onun altında pere yaratmıştır. Yaratıkların ilmi o perdeye dek yetmiştir. Mülkünü ve mülkünde olanları Allah daha iyi bilir.

tarihinde kirec tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

"Kaf dağı dedikleri bu cihani çepeçevre kuşatmıştır. Kaf dağının içinde cihan, yüzüğün içindeki parmağa benzer. Bu kaf dağı yeşil zümrütten yaratılmıştır. İşte bu göklerin gök renk göründüğü, o kaf dağının aksi düştüğündendir. Yoksa gökte hiç renk yoktur. Eğer kaf dağının yeşilliği olmasa idi, gök bu şekilde görünmezdi. İnsan oğullarının o dağa varması mümkün değildir. Çünkü dört ay tamam karanlıkta gidilir. Orada hiç ay ve gün yoktur ve bu kaf dağı yerin mıhıdır. Eğer kaf dağı olmasa idi yer debrenmekten hali olmazdi ve halaik (halk) yer yüzünde rahat bulmazdı."

Taberi (Tarih-i Taberi)

KAF DAĞINDAN UÇUP UÇUP KONUŞMA.

Kaf dağı Tasavvuf edebiyatındaki hayali bir dağdır özelliği neticesinde bir çok dini konulara ev sahipliği yapmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

50. Sure olan Kaf suresinin Kaf Dağı ile ilgili olduğunu söyleyenler var.

Hatta Zulkarneyn gitmiş kaf dağıyla konuşmuş. Kaf dağındaki karlar cehennem ateşini soğutuyormuş.

Depremleri de Kaf dağı tetikliyormuş.

Kurtubiden Alıntı:

Vehb dedi ki: Zulkarneyn Kaf dağını gördü. Onun altında küçük dağlar da gördü. Ona;

Sen nesin? diye sorunca,

o: Ben Kafim dedi.

Peki bu etra­fındaki dağlar ne oluyor diye sorunca:

Bunlar da benim köklerimdir. Altın­da benim köklerimden bir tane bulunmayan tek bir şehir dahi yoktur. Allah bir şehri zelzeleye uğratmak istediği vakit bana emreder. Ben de o kökümü hareket ettiririm ve orada zelzele olur, dîye cevap verdi.

Zulkarneyn ona: Ey kaf! Bana Allah'ın azametinden bir husus söyle deyince

o da: Rabbimizin şa­nı elbetteki pek büyüktür. Benim arkamda karla kaplı eni beşyüz yıl, boyu beşyüz yıl süre devam eden bir yer vardır. Bu karla kaplı dağların biri diğe­rini parçalar. Eğer bunlar olmasaydı, ben cehennem ateşinden ötürü yanar­dım, dedi.

İşte bu da cehennemin yeryüzünde olduğunun bir delilidir. Nerede oldu­ğunu ve yerin neresinde bulunduğunu en iyi bilen ise Allah'tır.

tarihinde ermanevren tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

50. Sure olan Kaf suresinin Kaf Dağı ile ilgili olduğunu söyleyenler var.

Hatta Zulkarneyn gitmiş kaf dağıyla konuşmuş. Kaf dağındaki karlar cehennem ateşini soğutuyormuş.

Depremleri de Kaf dağı tetikliyormuş.

Kurtubiden Alıntı:

Vehb dedi ki: Zulkarneyn Kaf dağını gördü. Onun altında küçük dağlar da gördü. Ona;

Sen nesin? diye sorunca,

o: Ben Kafim dedi.

Peki bu etra­fındaki dağlar ne oluyor diye sorunca:

Bunlar da benim köklerimdir. Altın­da benim köklerimden bir tane bulunmayan tek bir şehir dahi yoktur. Allah bir şehri zelzeleye uğratmak istediği vakit bana emreder. Ben de o kökümü hareket ettiririm ve orada zelzele olur, dîye cevap verdi.

Zulkarneyn ona: Ey kaf! Bana Allah'ın azametinden bir husus söyle deyince

o da: Rabbimizin şa­nı elbetteki pek büyüktür. Benim arkamda karla kaplı eni beşyüz yıl, boyu beşyüz yıl süre devam eden bir yer vardır. Bu karla kaplı dağların biri diğe­rini parçalar. Eğer bunlar olmasaydı, ben cehennem ateşinden ötürü yanar­dım, dedi.

İşte bu da cehennemin yeryüzünde olduğunun bir delilidir. Nerede oldu­ğunu ve yerin neresinde bulunduğunu en iyi bilen ise Allah'tır.

Bununla ilgili başlık açacağım, güzel hikaye. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaf Dağı denince birde Zümrü-dü Anka Kuşu var...Birde Keloğlan var bazı sahnelerde ama, Padişah en çok 7 başlı ejderhanın infazını seviyor nedense..7 başlıyı öldüren padişahın kızını kapıyor ona göre..sonra üç ayva düşüyor..ikisi boşa biri bizim kelin başına hadi ordan acildi,hastaneydi tomografiydi uğraş dur..Ayvayı yedik lafı burdan gelir,elma hikayesi ayrı o Ademle ilgili..

tarihinde ziobelle tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaf Dağı denince birde Zümrü-dü Anka Kuşu var...Birde Keloğlan var bazı sahnelerde ama, Padişah en çok 7 başlı ejderhanın infazını seviyor nedense..7 başlıyı öldüren padişahın kızını kapıyor ona göre..sonra üç ayva düşüyor..ikisi boşa biri bizim kelin başına hadi ordan acildi,hastaneydi tomografiydi uğraş dur..Ayvayı yedik lafı burdan gelir,elma hikayesi ayrı o Ademle ilgili..

Daha neler var neler... :)

Ey aziz, malûm olsun ki, müfessirler ve muhaddisler ittifak etmişlerdir ki: Hak Taâlâ yerleri ve gökleri yaratmak murat eyledikte; daha önce anlattığımız yeşil cevherlerin suyundan, cennetler ve hazineler altında kalan artığının saf ve lâtifinden yedi göğü yaratıp, ondan kalan bulanık suyu ve tortuyu birbirine vurmuştur. O zaman, bunun özü yüzüne çıkıp, dalgaları yükseldikte; o öz ve dalgalarını dondurmuştur: Yerler ve dağlar olmuştur. Dağlar dahi yerin direkleri olmuştur.

Depremi Kaf Dağındaki melek yapıyormuş. :)

Sonra Hak Taâlâ, bütün dağların damarını, yeri kuşatmış olan kaf dağına bağlamıştır. Bir büyük meleği, zelzeleye müvekkel edip, dağların damarlarını onun eline vermiştir. Şu halde Hak Taâlâ, bir yein halkını isyanlardan men ve yasak etmek murat eyledikte; o melek, Hak'kın emriyle o yerin damarını hareket ettirir. Ta ki oranın halkı, o zelzeleden korkuyla kendilerine gelip, Hak Taâlâya yöneleler ve itaatkâr olalar.

Bundan sonra yedi denizi yaratmıştır ki, en küçüğü yerin çevresini, kaf dağının ötesinden kuşatır. Onun nâmı bahr-i muhit olmuştur. Onun gerisindeki ikinci denizdir ki, namı: Kaynes'tir. Onun ötesindeki üçüncü denizdir ki, nâmı: Esam'dır. Onun ötesindeki dördüncü denizdir ki, nâmı: Muzlem'dir. onun ötesindeki beşinci denizdir ki, nâmı: Mırmas'dır. Dnun ötesindeki altıncı denizdir ki, nâmı: Sâkin'dir. Onun ötesindeki yedinci denizdir ki, nâmı: Bâki'dir. Yedi denizin sonuncusu odur. Bütün bu denizler, birbirini kuşatmıştır. her birinin eni beşyüz yıllık yoldur. Hak Taâlâ, yeşil cevherin artığından her iki deniz arasında, ilk denizle yerin çevresi arasında ve yedinci denizin ötesinde birer yeşil kaf dağı yaratmıştır ki, sayıları sekize yetmiştir. Bu dağların her birinin eni beşyüz yıllık yoldur. Bundan sonra Hak Taâlâ, kudretiyle, çadırla misali yedi dağı üzerine yedi göğün kenarlarını kubbeler gibi kuymuştur. Sekizinci kaf dağı ise, dünya göğünün içinde, bahr-i muhit ile yer arasında hepsinden mücerre ve sade kalmıştır. Hak Taâlâ o yeşil dağı, göğün içinden güneş ışığı, ay e yıldızların nuruyla aydınlatıp, şuaları kaf dağından havaya aksettiğinden, renksiz hava yeşil renk gösterip, halk bunu göğün rengi zannederler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam dinindeki evren ve Dünya tasvirlerine devam:

Görüldüğü gibi İslam dininde Dünya'nın düz olarak tasvir edilmiştir.

Müslümanlar Dünya'nın yuvarlak olduğunu duyduktan sonra çeşitli ayetlerden değişik anlamlar çıkarmaya çalışmış ve kendilerini küçük duruma düşürmüşlerdir.

1800 lerden önce yapılan tüm tesfirlerde Dünya düz olarak açıklanmıştır, bilindiği gibi Kuran'da Güneş balçığa batmaktadır.

Hak Taâlâ, yedi göğün her birisini, balıklar gibi binlerce çeşit yaratıkla dopdolu etmiştir. Yedi göğün duvarı olan kaf dağının ötesinde bir büyük yılan yaratmıştır. Yılan, büyük dağı halkı gibi kuşatıp, başını kuyruğu üzerine koymuştur. Kıyamete dek Hak Taâlâ'ya yüksek savtıyle tesbih eder. Bu denizler ortasında yedi yer, bir gemi gibi hareketli ve huzursuz iken, Hak Taâlâ bir büyük melek tayin etmiştir ki, yerlerin etrafını kavrayıp, bir omuzu üzerinde sâki kılmıştı. Sonra Hak Taâlâ, o meleğin ayağı sağlam dursun için yeşil yakuttan bir büyük kare biçiminde kaya yaratmıştır ki; onun en üst düzeyinde bin vâdi yaratıp, her birini bir deniz ile ve her denizi binlerce çeşit yaratıkla doldurmuştur. Daha sonra Hak Taâlâ, o kayayı sabit tutmak içi bir büyük kırmızı öküz yaratmıştır ki, onun kırkbin başı, kırkbin boynuzu, kırkbin ayağı vardır. Her iki ayağı arası bir yıllık yoldur. Kayayı, boynuzları ve sırtı üzerine yüklenmiştir. Bu öküzün adı: Liyunan'dır. Sonra Hak Taâlâ, onun ayaklarını sabitleştirmek için bir büyük balık yaratmıştır ki, yedi deniz onun ağzında bir damla gibidir. Sonra Hak Taâlâ, o balığın altında bir büyük deniz yaratmıştır ki, büyük alık, bu büyük denizde sükûn ve karar etmiştir. Sonra Hak Taâlâ, o denizi altıda, yedi tabaka cehennem yaratmıştır. O büyük deniz, cehennem üzerinde sâkin olmuştur. Sonra Hak Taâlâ, yedi cehennemin altında sert rüzgâr yaratmıştır ki, sair ve sakar (cehennemin iki tabakası) onun üzerinde karar kılmıştır. Daha sonra Hak Taâlâ, o rüzgârın altında karanlık ve onun altında pere yaratmıştır. Yaratıkların ilmi o perdeye dek yetmiştir. Mülkünü ve mülkünde olanları Allah daha iyi bilir.

tarihinde freand tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu başlığa çok uyacak bir fıkra aktarıyorum

SENİN KOCAN HALA CİNLEREMİ İNANIYOR

Yeni evli çift balayı zamanında golf oynamaya karar verirler. Otellerindeki golf sahasına inip golf oynamaya başlarlar. Adam topa bir vurur, top çalılıkların arasında kaybolurken bir şeylerin kırıldığını gösteren bir ses gelir... Sesi takip eden çift topun harabe bir kulübenin camını kırdığını anlarlar. İçeri girdiklerinde iri kıyım bir adam koltukta oturmaktadır. Çift üzgün bir vaziyette: - "Kusura bakmayın beyefendi bilerek olmadı, çok özür dileriz; zararınızı ödemeye de razıyız", diyerek af dilerler. Bunu gören adam: - "Hayır hayır, esas ben size çok teşekkür ederim. Ben bir cinim ve 300 yıldır bu lambadaydım.. Topunuz lambayı kırarak benim serbest kalmama neden oldu.. Bu yüzden ne isterseniz yapacağım.. İkinizinde birer hakkı var", der. Kadın: - "Benim içinde hizmetçileri olan kapısında son model arabalar duran bir villam olsun", der. Cin: - "İsteğiniz yerine getirildi bayan", der. Adam ise düşünür.. "Ev var araba var.. Ben de 1 milyon dolar isteyeyim" diyerek hemen söze girişir: - "Ben de hesabımda 1 milyon dolar istiyorum." - "Beyefendi sizin de isteğiniz yerine getirildi. Fakat benim de bir isteğim var. Biliyorsunuz 300 senedir bir lambada kapalıyım ve canım acaip kadın çekiyor. Bu isteklerinizin karşısında ben de hanımınızla beraber olmak istiyorum", der. Adam bu istek karşısında sinirlense de cinin yaptıklarından dolayı biraz yumuşar ve onun bir cin olduğunu göz önüne alıp bir daha karşılarına çıkmayacağını düşününce karısına bakar. Karısı da yakışıklı cinle bir beraberliğin zararlı olmayacağını düşünüp kabul eder. Kadınla cin arka odada işlerini bitirirler. Kadın giyinirken cin uzandığı yerden sorar: - "Hanfendi kocanız kaç yaşında?" - "35, nolduki?" - "Hiiç bu yaşa gelmiş hala cinlere inanıyor."

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...