Jump to content

Mars'a Insanli Yolculuk ve Gereken Teknoloji


Recommended Posts

Mars'a Insanli yolculuk 1969'dan beri sürekli gündeme getirilen, speküle edilen ve sorgulanan bir olgudur. 4.5 milyar yil Dünya üzerinde evrilen canlilik gectigimiz yüzyilin yarisinda bu uykudan uyandi ve yasadigi Evren'i anlamaya basladi, Teknolojik gelismeler ilk etapta ve halen hayranlik uyandirmaya devam eden bir bicimde Insan'i Dünya'ya en yakin Gökcismi olan dogal uydusu Ay'a götürmeye yetti, 4 gün süren Uzay yolculugunun ardindan Apollo programi dahilinde Lunar Lander araci vasitasi ile Ay yüzeyine inildi, ilk kez Dünya'nin resmi bir baska Gökcisminden cekildi.

1974 yilina kadar süren bu Interplaneter yolculuk devrimi daha sonrasinda politik sebepler nedeni ile askiya alindi.

Yil 2011, NASA (A.B.D. - Ulusal Havacilik ve Uzay Dairesi) 2025 yilina kadar yeniden Insanli Uzay Yolculugu programini baslatmaya karar vermis durumda, tarihsel olarak 2025'in kritik bir önemi var cünkü ROSCOSMOS (Rusya Uzay ve Havacilik Enstitüsü) da 2025'e dek Mars'a Insanli ucus gerceklestirme pesinde.

ROSCOSMOS Enstitüsü Baskani Anatoli Perminov 2010'un son ceyregindeki bir konusmasinda Sovyet Dönemine oranla Rusya'nin Bilimsel alanda daha yavas bir ivmeyle ilerleme kaydettigini, Amerika Birlesik Devletlerinin bu alanda liderligini ilan etmesinin normal oldugunu ve bu gidisati degistirmenin yolunun tipki Yuri Gagarin ile Uzay'a ilk Insani gönderme basarisini gerceklestirmek gibi Mars'a Ilk Insan'i da indirmek oldugunu ileri sürmüstü.

2008 den bu yana Moskova - Mesnachny bölgesinde Ruslarin Mars yolculugu icin bir takim Bilimsel calismalar yürüterek proje hazirliginda oldugu biliniyor.

Amerika bu alanda da Soguk Savas döneminde oldugu gibi Rusya ile mücadele etme pesinde, NASA 2011 yilinda Amerikan Alt Senatosundan tarihinin en yüksek bütcesini talep etti ve bu talep olumlu sekilde karsilik buldu, bu denli bir finans destegi ilk baslarda gizli tutulsa da NASA yine 2011 in ilk ceyreginde iki basin aciklamasi ile Mars projesinin önemini vurgulayarak hedefini belli etti.

Üstteki Siyasal parametreleri yeterli sayarak, bir kenara birakalim ve Bilimsel olarak Mars'a gerceklestirilebilecek bir Insanli yolculugun alt yapisini analiz etmeye calisalim;

MESAFE - HIZ

Dünya ile Mars arasindaki en kisa mesafe teorik olarak 54.6 milyon km'dir. Böyle bir yakinligi saglamak icin gerekli pozisyon; Dünya icin Aphellion -S, Mars icin Perihellion +S olmalidir yani Dünya'nin Günes'e en uzak oldugu an ile Mars'in Günes'e en yakin oldugu an iki gezegenin birbirine en yakin oldugu durumdur bunun nedeni Gezegenlerin Yörünge farkliliklaridir. Kayitli tarihte bu durum henüz gözlemlenememistir bu yüzden 2003'teki yakinlasmayi baz alirsak aradaki mesafe 56.1 milyon km'ye düsecek kadar daralmistir. Dünya ile Mars arasindaki ortalama uzaklik ise 225 milyon km'dir.

Eger bir Insanli ucus gerceklestirmek isteniyorsa 2 gezegen'in birbirine nispeten yakin konumlarda olmasi gerekir ki bu da bir yakin gecis döngüsü takibi gerektirir, Matematiksel olarak her 26 ay'da bir iki gezegen birbirine yakin gecis konumunda olur, yine de biz averaj uzakligi üzerinden bir cikarim yaparsak Modül'ün kat etmesi gereken saatlik hiz 70.000 km/h olmalidir ki bu hizla Mars'a ulasmak averaj mesafesinde 134.4 gün sürmektedir.

Saatte 70.000 km hiza ulasmak icin gereken teknoloji daha önce de Mars'a probe göndermekte kullanilan Iyonizer Sürücü olabilir yalniz 70k km/h gibi bir hiza ulasmak icin Mars Phoenix Lander'in kullandigi IDR-Engine'in x3 kat daha genis kapasiteli bir versiyonu gerekmektedir bu da maaliyeti oldukca arttiracaktir.

FIZIKSEL SARTLAR

Üstte bahsettigim süratle Mars'a ulasmanin en temel sebebi bu hizda gezegene ulasmanin alacagi sürenin daha önce bir Insan'in UUI (Uluslararasi Uzay Istasyonu)'nda yer cekiminden yoksun olarak Uzay ortaminda gecirdigi en uzun süreye esit olmasidir. 4.5 aylik süre de herhangi bir kisi Uzay sartlarinda kemik yogunlugunun 6% sini kaybeder, bu durum Mars yolculugu icin tolere edilebilirdir, ancak geri dönüsü de hesaba katarsak toplam Iskelet yogunlugu kaybi 12% yi bulmaktadir ve bu durum geri dönüste pek cok Fiziksel sikintiya hatta yürüyememe durumuna kadar varabilir. Bu nedenle Mars yolculugu sirasinda asronotlar bir dinleme tesisi havasinda yolculuk etmekten cok spor salonunda calisir gibi olmalidirlar, Kemikleri ve Kas yapisini kontrol edebilmek icin gereken en temel Fiziksel kosul olan Kütle cekimi yoklugunda Astronotlar bir takim sarkac mekanizmalarinda hareket ederek Merkez Kac etkisi sayesinde Kütle cekimi varmiscasina kemik ve kaslarini calistirabilir.

RADYASYON TEHLIKESI

Uzay'da bir Astronot'un basina gelebilecek en kötü sey aslinda ne can sikintisi ne de Kütle cekimi yoklugundan kaynaklanan Denge ve Iskelet yapisi kaybidir, daha da kötüsü Uzay'da her an mermi yagmuru gibi dolasan Radyoaktivite'dir. Apollo 13 mürettebati gecirdikleri 10 günlük Uzay yolculugu sirasinda en cok Radyasyon'dan sikayetci olmuslardi ve Dünya'ya döndüklerinde bir cogu ileri derece de katarakt hastaligina yakalandi, 4.5 aylik bir Mars yolculugunda bu denli Radyasyona maruz kalmak birakin Katarakt olmayi daha Gezegene ulasamadan ölüm gibi sonuclari rahatlikla meydana getirebilir, bu yüzden Craft'in yalitimi maksimum derece de önem tasimaktadir.

Saygilarimla.

tarihinde Deus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 84
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ya buna hiç gerek yok.

Simülasyon teknolojisine yatırım yapsınlar.

Oraya yapay insan makineleri göndersinler (yani iki ayak, iki kol, parmaklar, üç boyutlu görüntü gibi)

Buradan da insanlar play station gibi makinelere bağlansınlar yeter.

Elini kaldırsın, oradaki cihazın eli kalksın, yürüsün o cihaz yürüsün vs gibi.

Böyle cihazlarla oraya 50-60 kişilik bir fanus köy inşa ettikten sonra insanlar gider.

Hatta bana kalsa benim daha çılgınca fikrim var.

Oraya sürekli genişletilen bir sera yapılsın.

Ayda 10 km genişlesin ve ağaçlar büyüdükçe sera da yükseltilsin.

Artık bitki bilimcilerle plan yapıp bulundukları bölgede, sera dışında atmosfer üretici makineler inşa ederek yavaş yavaş sera naylonları kaldırılır.

10-20 km de olsa makine destekli bir oksijenli alan bile yaratılabilir.

Ama bir fırtına herşeyi yokedebileceğinden fırtınaya karşı önceden iyi bir meteoroloji tahmin sistemi kurmak lazım.

Bu şekilde 100 yıl sonra orada makine destekli ve dış atmosferden ayrılmayan (sadece belirli sınırlardan bölge içine doğru hava üreten makineler olan) bir ortam yaratılır.

En kötü tahminle de bu ortam 100 bin yıl sonra tüm gezegeni dünyaya dönüştürür.

Sonra da Amerikalılar gider petrolü sahiplenir :)

Şaka bir yana Mars gerçekten süper bir dünya alternatifi.

O NASA'ya artık yüzlerce bitki, ekoloji ve atmosfer tasarımcıları almaları lazım.

Zamanı geldi.

tarihinde Ateist Bakis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Deus,

Mars'tan önce Ay'a olan insanlı yolculukta benim çekincelerim varken, şimdi Mars'a insanlı yolculuk gündeme gelmiş.

Ay'a yolculuğun gerçekleşmiş olduğunun en inandırıcı kanıtı; Ay'dan üzerindeki astronotlar ile beraber dünyanın videosunun çekilmiş olması gerekir. Yani aynı karede astronotu ve dünyayı süreç ile beraber görebilmemiz gerekir. Böyle bir çekim var mıdır? Bilmiyorum. Sen bu iletinde Dünya'nın Ay'dan görüntülendiğini yazıyorsun. Ama bunu aya gönderilmiş herhangi bir robot ta çekmiş olabilir. Dünyanın aydan çekilmiş resmi yeterli değil. Resim yetmez video gerekir. Ve bu videoda dünyanın görüntüsünün içinde astronotun da yer alması gerekir. Böyle bir çekimin aydan gerçekleştirildiğine emin olalım.

Gelelim Mars yolculuğuna.

Teknik olarak; seyahatlerde, şoförlerin, pilotların, kaptanların ve\veya astronotların yapabileceği işleri bilgisayarlara bağlı robotlar gerçekleştirebilmektedir. Dolayısıyla Ay'a veya Mars'a insanlı yolculuklardan önce insansız yolculukların gerçekleştirilmesi daha akla yakındır. Bilgisayarlara bağlı robotların uzay şartlarına dayanıklılığı insanlardan daha yüksek olur.

Yani demek istiyorum ki. Önce insansız yolculuklar (dönüşü de kapsayacak şekilde) gerçekleştirildikten sonra insanlı yolculukların gündeme gelmesi gerekir. Halbuki gerek Ay yolculuğunda ve gerekse Mars yolculuğunda insansız gidiş dönüş gerçekleştirilmeden insanlı yolculukların gündeme gelmesi altında bir bit yeniği aramaktayım.

Ne dersin?

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili drekinci,

Siyasal acidan sahsen Amerika'nin politikalarindan zerre hazetmedigim gibi, Sosyalist bir bakis acisina sahip oldugumdan mütevellit ABD patentli her atilimi ben de senin gibi sorgulamaya azami önem gösteririm. Lakin, Bilimsel bir konuda maksimum derece de tarafsiz ve anti-ideolojik yaklasimda bulunmak zorundayim. Bu acidan Insanli Mars yolculugu Bilimsel perspektiften bakildiginda Astrofizik icin bir mihenk tasi olacaktir, Dünya bilindigi gibi en fazla 1 ya da 1 milyar yil'dan biraz fazla zaman kadar daha yasami destekleyebilir diye düsünmekteyiz, bunun sebebi de Solar aktivite'nin bahsedilen sürec sonrasinda günümüze oranla bildigimiz yasam formlari icin yokedici bir rol alacagi öngörüsünden kaynaklanmaktadir. Bu sebeple Mars, ileride Insanlik icin kolonilesme merkezi olabilir. Ancak, Mars'ta sonsuza kadar Insanliga gerekli sartlari saglayamaz, nihai olarak Insanlik bir gün Solar sistemi terketmek zorunda kalacaktir, (Eger Tür devamliligini sürdürebilirse) bu senaryo mevcut senaryolar icerisinde en yüksek ihtimalli olan diyebilirim, öyleyse zamani iyi degerlendirmeli ve bugünden baslayarak Dünya disinda ne kadar süre ve nasil varolabiliriz sorularini bir cevaba kavusturmamiz gerekmektedir.

Ote yandan, Sosyolojik bir perspektiften yaklastigimda ise ABD nin hicbir icraatinin altinda ben de Insanliga hizmet olmadigini düsünmekteyim.

Saygilarimla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aya ayak basılması Astrofizik bilimi açısından önemsiz bir olaydı, Amerika'nın Rusya'nın uzaya çıkma zaferini gölgelemek amacıyla yaptığı bir manevradan ibaretti. Ne aya, ne Mars'a yolculuk, önemli bir bulguya, evreni kavramamızda bir ilerlemeye neden olmadı. İnsanlı çalışmaların hiçbiri bir WMAP, bir Hubble'ın öğrettiği kadar çok şey öğretmedi.

Tabi elbette uzay araştırmalarının bilim ve teknolojiye katkılarını hafife alamayız.

Mars'a insan yollamak, o insanları orada yaşatmaya çalışmak büyük bir bedeldir, biz bu gezegende yaşamak üzere evrimleştik, başka bir gezegen veya uydu bizim için zordur, o gezegenleri dünyalaştırmadığımız takdirde yaşamı desteklemeyeceklerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aya ayak basılması Astrofizik bilimi açısından önemsiz bir olaydı, Amerika'nın Rusya'nın uzaya çıkma zaferini gölgelemek amacıyla yaptığı bir manevradan ibaretti. Ne aya, ne Mars'a yolculuk, önemli bir bulguya, evreni kavramamızda bir ilerlemeye neden olmadı. İnsanlı çalışmaların hiçbiri bir WMAP, bir Hubble'ın öğrettiği kadar çok şey öğretmedi.

Tabi elbette uzay araştırmalarının bilim ve teknolojiye katkılarını hafife alamayız.

Mars'a insan yollamak, o insanları orada yaşatmaya çalışmak büyük bir bedeldir, biz bu gezegende yaşamak üzere evrimleştik, başka bir gezegen veya uydu bizim için zordur, o gezegenleri dünyalaştırmadığımız takdirde yaşamı desteklemeyeceklerdir.

Gayet akıllı bir yorum. Uzayda ne işimiz var?

Üzerinde evrildiğimiz gül gibi bir gezegenimiz varken, bir başka gezegendeki olumsuz koşulları düzeltip orasını insanların yaşayacağı bir yere çevirmek istememiz açıkça ne kadar kusurlu bir bilince sahip olduğumuzu gösteriyor.

Herşeyden önce yaklaşık dört milyar yıldır canlı varlıklara yaşamaları için her türlü olanakları sağlayan kendi gezegenimizi temiz tutmamız gerekmez mi?

Kirletirsek de sittir olup gitmeyip onu temizlemeyi neden düşünmüyoruz?

Marsda ne işimiz var? Biz dünya için evrilmiş yaratıklarız.

Adelelerimiz ve kemiklerimiz, hatta kalbimiz ve damarlarımız dünyanın çekim kuvvetine adapte olmuş. Diğer bütün özelliklerimiz dünya için evrilmiş...

Başka hiçbir gezegende bir iki yıldan fazla yaşayamayız.

Gözümüz dışarda.. Elimizdekilerle yetinmiyoruz. Mutluluğu hep kendimizin dışında arıyoruz.

Onu önce içimizde aramalıyız. Hayalperest olmamızın ötesinde çok da tamahkarız.

Aklımız bizi yanıltıyor. Birgün sonumuzu getirecek..

Teknoloji bilimin önünde ilerliyor. Bazı durumlarda çok önünde ilerliyor hem de.

Son 30 yıldır uzay hakkında kazanılan bilgiler çok kısıtlı olduğu halde, uzay teknolojisinde büyük bir ilerleme var.

Marsa gitmek ve orada bir koloni oluşturmak sorun değil. Bugünkü teknoloji ile bile mümkün.

Ama biyolojik yapımız buna en büyük engel. Onu değiştiremeyiz.

Onu değiştirip yeni bir insan türü ortaya çıkarıncaya kadar bir yere gidemeyiz arkadaşlar..

Gitmemeliyiz de..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gelelim Mars yolculuğuna.

Teknik olarak; seyahatlerde, şoförlerin, pilotların, kaptanların ve\veya astronotların yapabileceği işleri bilgisayarlara bağlı robotlar gerçekleştirebilmektedir. Dolayısıyla Ay'a veya Mars'a insanlı yolculuklardan önce insansız yolculukların gerçekleştirilmesi daha akla yakındır. Bilgisayarlara bağlı robotların uzay şartlarına dayanıklılığı insanlardan daha yüksek olur.

Yani demek istiyorum ki. Önce insansız yolculuklar (dönüşü de kapsayacak şekilde) gerçekleştirildikten sonra insanlı yolculukların gündeme gelmesi gerekir. Halbuki gerek Ay yolculuğunda ve gerekse Mars yolculuğunda insansız gidiş dönüş gerçekleştirilmeden insanlı yolculukların gündeme gelmesi altında bir bit yeniği aramaktayım.

Ne dersin?

Sevgiler.

Marsa robotlu yolculuk yapıldı zaten . Tabi o robotlar geri dönmedi ama geri dönmelerine gerek yoktu . Elde ettikleri tüm bilgileri dünyaya göndermeyi başardılar .

Bir komplo teorisyeni daha lazımdı zaten . Şu aya iniş saplantınızı aşın bence artık . Bakın adamlar marsa gidecek siz daha aya gidildi mi gidilmedi mi

Dönüldü mü dünülmedi mi desiniz ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mars belirli bir süre icin Insan'in dogal kosullara uyum saglamadan (Doga kosullarini kendine uydurarak) üzerinde yasayabilecegi bir Gezegen. Fakat, uzun süreli bir kolonilesme icin türlesme kacinilmazdir. Bitkilerin Islah edildigi Sera sistemi benzeri bir yasam sürmek Insan'in Genetik yapisinda geri dönüsü mümkün olmayan zararli mutasyonlar yaratabilir. Bu perspektiften bakildiginda Mars hali hazirda bir koloni merkezi olarak görülmekten cok bir nevi gelecekteki Uzay yolculuklarinin ilk basamagi olarak görülüyor. Deneysel bazda da Probe'lar ile gerceklestirilemeyen bir takim parametreler bu yolculuk sayesinde tamamlanabilir.

Saygilarimla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mars belirli bir süre icin Insan'in dogal kosullara uyum saglamadan (Doga kosullarini kendine uydurarak) üzerinde yasayabilecegi bir Gezegen. Fakat, uzun süreli bir kolonilesme icin türlesme kacinilmazdir. Bitkilerin Islah edildigi Sera sistemi benzeri bir yasam sürmek Insan'in Genetik yapisinda geri dönüsü mümkün olmayan zararli mutasyonlar yaratabilir. Bu perspektiften bakildiginda Mars hali hazirda bir koloni merkezi olarak görülmekten cok bir nevi gelecekteki Uzay yolculuklarinin ilk basamagi olarak görülüyor. Deneysel bazda da Probe'lar ile gerceklestirilemeyen bir takim parametreler bu yolculuk sayesinde tamamlanabilir.

Saygilarimla.

insanlığı niye o bakir yerlere bulaştırıyorsunuz ki...

insanlık tıpki bir virüs yada bakteri gibi bulunduğu yeri enfekte ediyor...

çevresini tamamen kendi menfaati için kullanıp atıyor ...

çevresini temiz ve düzenli tutmak isteyenler yada koruyanlar da yine insanlığının daha uzun ve müreffeh yaşaması için bunu yapıyor...

yani hastalığın daha uzun süre devam etmesi için...

dünya tamemen yok olduğunda bu inşallah bu hastalıkta yokolup gidecektir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama biyolojik yapımız buna en büyük engel. Onu değiştiremeyiz.

Onu değiştirip yeni bir insan türü ortaya çıkarıncaya kadar bir yere gidemeyiz arkadaşlar..

Gitmemeliyiz de..

Kimsenin bir yere gittiği yok daha.

Başka bir gezegende koloni kurmak şu an için bilimkurgu.

Ama koloni kurulup kurulamayacağını araştırabiliriz.

Bundan bin sene sonra dünyanın ne durumda olacağını bilemiyoruz.

Belki dünya global bir felaketle karşı karşıya gelecek ve insan neslinin kurtulması başka bir gezegene yerleşmesine bağlı olacak.

Büyük insan kitlelerini transfer edip başka bir gezegenin ekosistemini değiştirebilecek teknolojiyi geliştirdiğimizde bahsettiğiniz sorunlara da çözüm bulunmuş olacaktır.

Yeni bir insan türüne gerek yok.İleri teknoloji yerçekimi de dahil dünya ortamının simüle edilmesini sağlayacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

insanlığı niye o bakir yerlere bulaştırıyorsunuz ki...

insanlık tıpki bir virüs yada bakteri gibi bulunduğu yeri enfekte ediyor...

çevresini tamamen kendi menfaati için kullanıp atıyor ...

çevresini temiz ve düzenli tutmak isteyenler yada koruyanlar da yine insanlığının daha uzun ve müreffeh yaşaması için bunu yapıyor...

yani hastalığın daha uzun süre devam etmesi için...

dünya tamemen yok olduğunda bu inşallah bu hastalıkta yokolup gidecektir...

İlginç ve tartışmaya açık bir bakış açısı.

İnsanı, diğer canlıları virüs gibi düşünebilirsiniz.

Dünya, canlılık bulaşmış bir gezegendir.

Canlılık dünyaya enfekte olmuş, çeşitlenmiştir.

Bir tür kurtlanmış meyve gibi.

İyi mi olmuş, kötü mü?

Tabi kimden yana, kimin bakış açısı ile baktığınıza bağlı.

Eğer canlılıktan yanaysanız, elbette iyi olmuştur.

Ancak cansız doğayı daha iyi buluyorsanız kötü olmuştur. Dünyayı kurtlanmış meyveye, virüs bulaşmış hastalıklı bir canlıya benzetebilirsiniz.

Sevgili everest,

Aya insanın ayak bastığına inanabilmem için. İnsanı ve dünyayı içeren, ay üzerinden çekilmiş bir videoyu izlemem gerektiğini iletimde belirttim.

Nerede olduğu belli olmayan bir mekanda çekilmiş, yalnız astronotları içeren videolar beni tatmin etmiyor.

Mevcut videoları çekenler, bahsettiğim türden videoları niçin çekmesin?

Böyle bir video varsa, linkini ver izleyeyim.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

insanlığı niye o bakir yerlere bulaştırıyorsunuz ki...

insanlık tıpki bir virüs yada bakteri gibi bulunduğu yeri enfekte ediyor...

çevresini tamamen kendi menfaati için kullanıp atıyor ...

çevresini temiz ve düzenli tutmak isteyenler yada koruyanlar da yine insanlığının daha uzun ve müreffeh yaşaması için bunu yapıyor...

yani hastalığın daha uzun süre devam etmesi için...

dünya tamemen yok olduğunda bu inşallah bu hastalıkta yokolup gidecektir...

Katılıyorum... İnsanoğlu bir virüs gibidir . Yerleştiği ortamı kullanır , çürütür , ve bırakır .

Zaten marsta yerlşeme bu nedenle ihtimal dahilinde olabilir . Çünkü dünya zamanla çürüyor . İnsanlar diğer canlılar kadar ortama uyabilecek başarıyı sağlayabilecek düzeyde değiller .

Onların var olabilmesinin tek kaynağı ortamı kendine uydurmaktır . Ancak ortamları kendimize uyduruken de onları aynı zaman çürütüyoruz . Ve en sonunda uydurabileceğimiz bir ortam kalmayınca da başka gezegenlere yönelmek zorunda kalabiliriz .

Tabi bütün bunlar uzun vadede . İnsanın ilerleyişinin şu anki seyriyle mümkün olabilir . Ama bir bakarsınız koca bir göktaşi işimizi bitirir yepyeni bir dünya yaratır . Hiç belli olmaz .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili everest,

Aya insanın ayak bastığına inanabilmem için. İnsanı ve dünyayı içeren, ay üzerinden çekilmiş bir videoyu izlemem gerektiğini iletimde belirttim.

Nerede olduğu belli olmayan bir mekanda çekilmiş, yalnız astronotları içeren videolar beni tatmin etmiyor.

Mevcut videoları çekenler, bahsettiğim türden videoları niçin çekmesin?

Böyle bir video varsa, linkini ver izleyeyim.

Sevgiler.

drekinci , daha öncede benzer istekler belirtilmişti . Senin gibi buna inanmayanlara , inanlara karşı . Baktık ki istekler karşılanmasına karşın hala bazı şeylerde diretilmeye çalışılıyor artık vazgeçtik insanları bilgilendirmekten .

Link to post
Sitelerde Paylaş

drekinci , daha öncede benzer istekler belirtilmişti . Senin gibi buna inanmayanlara , inanlara karşı . Baktık ki istekler karşılanmasına karşın hala bazı şeylerde diretilmeye çalışılıyor artık vazgeçtik insanları bilgilendirmekten .

Sevgili everest,

Başkaları ne gibi istekler ileri sürdü? Ve sizler bu istekleri nasıl karşıladınız? Bilmiyorum.

Benim isteğim, açık, net ve sarih. Aydan çekilmiş, astronotları ve dünyayı içeren (aynı karede gösteren) bir video.

Karşılanması da at ile deve değil. Çekilmiş ise, ver linkini izleyeyim.

Sevgili kireç'e verdiğin yanıta gelince,

Sen kendini, dünyayı kirleten, hastalık bulaştıran bir virüs gibi görebilirsin.

Ben kendimi böyle görmüyorum.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili everest,

Başkaları ne gibi istekler ileri sürdü? Ve sizler bu istekleri nasıl karşıladınız? Bilmiyorum.

Benim isteğim, açık, net ve sarih. Aydan çekilmiş, astronotları ve dünyayı içeren (aynı karede gösteren) bir video.

Karşılanması da at ile deve değil. Çekilmiş ise, ver linkini izleyeyim.

Daha önce bunları tartıştığımız bir başlık vardı orda ararsan belki bulursun .

Sevgili kireç'e verdiğin yanıta gelince,

Sen kendini, dünyayı kirleten, hastalık bulaştıran bir virüs gibi görebilirsin.

Ben kendimi böyle görmüyorum.

Bu konu sen ben konusu değil drekinci . Bu konu insanlığın konusu . İnsanların da dünyayı hızla kirlettiği gerçeğini inkar edebilirsin , kabul etmeyebilirsin .

Ama bu gerçek yine var ve var olmaya devam ediyor . Ne yazık ki...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Daha önce bunları tartıştığımız bir başlık vardı orda ararsan belki bulursun .

Bu konu sen ben konusu değil drekinci . Bu konu insanlığın konusu . İnsanların da dünyayı hızla kirlettiği gerçeğini inkar edebilirsin , kabul etmeyebilirsin .

Ama bu gerçek yine var ve var olmaya devam ediyor . Ne yazık ki...

Belki bulacağım bilmem kaç sayfalık başlığı başlığı tarayarak beni yorma, sevgili everest.

Belki diyerek böyle bir videonun olup olmadığından sen de emin değilsin demek ki.

Halbuki büyük bir kararlılıkla aya gidişi savunup duruyorsun.

Dediğim gibi at ile deve değil. Ver linkini hep beraber izleyelim.

Çevre kirliliği konusuna gelince, konu tam da sen ve ben (yani savunduklarımız açısından) konusudur.

İnsan, yeryüzü çevresine damgasını vurmuş, çevreye ve doğaya hükmü geçer hale gelmiş bir canlıdır.

Kazanımları ile orantılı olarak çevre kirliliği de yaratmaktadır. Ancak yarattığı çevre kirliliğine bakarak kazanımları reddetmek, kazanımlardan vaz geçmek doğru değildir. Yapılacak şey yarattığı çevre kirliliğini temizlemektir. Kirliliğin birikmesine izin vermedikçe, her yaratılan kirlilik temizlenebildikçe, bir mahzur yoktur.

Her eylemin, amacından farklı olarak yan tesirleri, istenmeyen sonuçları olur. Evimizi, mutfağımızı dolu dolu kullandıkça kirlenir ve kirlendikçe de sürekli temizleriz. Dünya da bizim evimiz ve mutfağımız gibidir. Kirlendikçe temizleriz.

Dünyayı istila ettikçe doğal olarak başka canlıların yaşam alanlarını da daraltır, hatta yok ederiz.

İnsan olarak bunun farkına varıp, onların da avukatlığına soyunuruz.

Kendi aramızda yürüttüğümüz davayı genellikle nesli tükenmeye yüz tutmuş türler lehine kazanır ve nesli tükenmekte olan canlılara da yaşam alanları bırakırız.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

mars yüzeyine inecek insanın şu anda dünyada aramızda yaşadığına inanmak istiyorum..

hatta belki ölmeden aya turistik ziyarete gidebilirim gibi bir hayalim de yok değil..

bunlar koca evrende minicik bir canlı için inanılmaz heyecan verici şeyler..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...