merakeden 0 Mayıs 5, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 5, 2012 gönderildi @I feel good Asil vicdansiz olan anneler kiz cocuklarinin erken yaslarda erkek arkadas edinecek sekilde sokaga birakan annelerdir. Erkekler ic gudusel olarak cinsellige meyillidir. Dinden imandan yoksun erkekler kadinlari ve kizlari cinsel obje olarak gorur. Vicdansiz olan erkekler kadinlari cok kolay aldatir, evlenmemislerse arkalarina bile bakmadan yuz ustu giderler. Bu arada terk edilen kiz bu olayi erkekler kadar kolay hazmedemez. Ruhsal bunalima girer. Toplumda bu sekilde yuzlerce ornek var Link to post Sitelerde Paylaş
BlueStreak 0 Mayıs 5, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 5, 2012 gönderildi @I feel good Asil vicdansiz olan anneler kiz cocuklarinin erken yaslarda erkek arkadas edinecek sekilde sokaga birakan annelerdir. Erkekler ic gudusel olarak cinsellige meyillidir. Dinden imandan yoksun erkekler kadinlari ve kizlari cinsel obje olarak gorur. Vicdansiz olan erkekler kadinlari cok kolay aldatir, evlenmemislerse arkalarina bile bakmadan yuz ustu giderler. Bu arada terk edilen kiz bu olayi erkekler kadar kolay hazmedemez. Ruhsal bunalima girer. Toplumda bu sekilde yuzlerce ornek var Evlenmeden seks yapan kadın değersiz kadındır mantığıyla yetiştirilmiş kadınlar elbette ki bir erkekle beraber olduktan sonra terk edilince olayı hazmedemez. Ama bunun kadın doğası ile bir alakası yoktur, yetiştirilme tarzı ve beynine sokulan bilgilerle ilgilidir. Neden kadınlara baskı yapılmayan toplumlarda kadınlar rahatça beğendikleri erkeklerle beraber olabiliyor, hem de bunlar günlük ilişkiler oluyor. O gece o erkeği beğeniyor, cinsellik ihtiyacını karşılıyor ve ertesi gün hayatına geri dönüyor. Sence bu kadınla o bunalıma giren kadın arasındaki fark içinde yaşadıkları ülkenin farklı oluşu değil mi? Ayrıca "erkekler içgüdüsel olarak cinselliğe meyillidir" diye bir şey yok, insanlar içgüdüsel olarak cinselliğe meyillidir. Erkeklere de ömürleri boyunca "bakir olmayan erkek değersiz erkektir" baskısı yapılmış olsaydı emin ol erkekler de "biz anlamayız o işlerden" diyecekti. Madem kadınlar içgüdüsel olarak cinselliğe düşkün değil de, ya hu bu Ukrayna'daki kızlar neden her gece barlarda yakışıklı kovalıyor? O kızlara baskı yapan yok, aynen erkeklere baskı yapılmadığı gibi. Link to post Sitelerde Paylaş
IFeelGood 0 Mayıs 5, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 5, 2012 gönderildi @I feel good Asil vicdansiz olan anneler kiz cocuklarinin erken yaslarda erkek arkadas edinecek sekilde sokaga birakan annelerdir. Erkekler ic gudusel olarak cinsellige meyillidir. Dinden imandan yoksun erkekler kadinlari ve kizlari cinsel obje olarak gorur. Vicdansiz olan erkekler kadinlari cok kolay aldatir, evlenmemislerse arkalarina bile bakmadan yuz ustu giderler. Bu arada terk edilen kiz bu olayi erkekler kadar kolay hazmedemez. Ruhsal bunalima girer. Toplumda bu sekilde yuzlerce ornek var Ateist anneler dinden uzak oldukları için vicdansızdır, vicdansız anneler de kız çocuklarını erken yaşlarda erkek arkadaş edinecek şekilde sokağa bırakır? Bu mudur? Aklınız seksten başka bir şeye çalışmıyor. Çocukları daha küçücük yaşlarda birbirinden ayırıyor, kızlarınızı, kendisini kocaya sunulacak bir hazine taşıdığı sapkınlığıyla büyütüyorsunuz. Küçücük kızlara "kadın" rolü yükleyip aklını kirletiyorsunuz. Oğlanları da kızlara "sahip" olacak potansiyel koca olarak.. Saygısız, güvensiz, itici, kaba, cahil erkeklerle doluyor ortalık. Çocuklara sapıklık değil, kendilerine saygı duymayı öğretin. Arkadaşlık, kardeşlik, sevgi öğretin. Bırakın özgürce oynasınlar, kız erkek ayırmadan birbirlerini tanısın, insan gibi büyüsünler. Biraz büyüdüklerinde kime nasıl davranmaları, kendileri kimden nasıl sakınmaları gerektiğini öğrenirler ve korurlar zaten. Bunun tek yolu vardır, kendine saygı duymak ve sahip çıkmak. Bedeni üzerinde söz sahibi tek kişi o olmalıdır. Böyle büyümüş bir kızı kimseler yüzüstü bırakıp gidemez, onun yaşamı algılama ve gerçekleştirme biçiminde bu tür terimlerin yeri olmaz. Tanımlarınız bile ezik, saygıdan yoksun, kadını "mal" gören zihniyetin ürünü. Bir erkek aldatırsa defolup gitsin zaten. Kız terketsin onu. Oturup da arkasından zırlamasın, kendi hayatını sürdürebilecek donanımı olsun. Nerede sizde o akıl, o saygı... Link to post Sitelerde Paylaş
IFeelGood 0 Mayıs 5, 2012 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 5, 2012 gönderildi İşte bende onu diyorum, konuyu baştan sona okudum zaten. Neden "ateist kadınlar ve islam" diye bir başlık açılmaya gerek duyulmuş da "ateist erkekler ve islam" diye başlık açılmamış, diye düşünmek bile , bu başlığın ilk iletisindeki sorulara cevap. Bu pozitif ayrıncılıktır, kadınları da sürekli arkadan iteklenmesi gereken insanlar olarak görmektir. Hani diyorsunuz ya "islam kadın düşmanı olmasına rağmen neden ateist kadınların oranı çok az ? Neden Müslüman kadınlar dinlerini bu kadar seviyor ?" diye, bu mantıkla biri çıkıp ta söyle bir soru da sorabilir; "neden islam tam erkeğin erkeğin keyfine göre olduğu halde dinden çıkıp ateist olanları çoğu erkek ?" yani olaya yanlış yerden bakılıyor, bu inanç meselesi. Neden kadın ateistlerin sayısı erkeklere oranla daha az olduğunu öğrenmek istiyorsak "kadının toplumda neden geri kaldığını" ve "eğitimli insanların nasıl dinlerine bağlı kalabildiğini" tartışmak daha sağlıklı olabilir. İslam erkeğin keyfine göre değil. Bu yanlış. Büyük yanılgı. İslam erkeği, kadını aşağıladığı kadar aşağılıyor. Saygısız, kaba, cahil, vahşi, şiddet kullanmaya zorlayan rezil biri yapıyor erkeği. Bu konuda, yani sadece erkekler konusunda da başlık açarak yazmıştım geçmişte. İslam bütün sapkınlığını erkek aracılığıyla gerçekleştiriyor ve sözde erkek için yapıyor bunu. Bence İslam erkeği kadından çok daha fazla eziyor. Direkt suçlu yapıyor ve istisnasız hepimiz yobaz dindar erkekleri suçluyor, çoğu zaman da iğreniyoruz. Kadının toplumda geri kalmasının nedenleri ayrı bir başlık konusu. Biz burada dini boyutunu sorguluyoruz. Ben uzun yıllardır gözlemliyorum ve Kur'an'ın Türkçesini okumuş olanlar da dahil, kadınların dinlerine daha bağlı olduğunu, daha fazla sevdiğini görüyorum. Bu bana çok ilginç görünüyor. Pozitif ayırımcılık falan yok burada. Kadınlarla ilgili kısmını ayrıca sorguluyoruz ve bu çok doğal. Bu dinin yarısından fazlası kadınlar üzerine sapkınlık üretiyor çünkü. Link to post Sitelerde Paylaş
katalan 0 Mayıs 5, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 5, 2012 gönderildi Dinin ne hukuku hukukdur ne de dinde kadın insandır. Şu aşağıdaki ayetin iler tutar tarafı yoktur. Yazmaktan insan usanıyor. Hayatlarında hak hukuk bilmeyen zavallılar şimdi işte Allah boşanmayı zorlaştırmak istemiş der. Ki onun sapkın olmayan 100 tane yolunu yazarım ama konu o da değil. Aşağıdaki olayda hatayı yapan erkek ve bakalım sonucu ne? Kadının başka bir erkekle gerdeğe sokulması. Şimdi de sorular: 1)Hatayı yapan erkekse cezayı niye kadın çekiyor? 2)Boşayan erkeğin başka bir erkeğin koynuna sokulması daha caydırıcı olmaz mıydı? Bakara 230- Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz. (Bu koca da) onu boşadığı takdirde onlar (kadın ile ilk kocası) Allah'ın koyduğu ölçüleri gözetebileceklerine inanıyorlarsa tekrar birbirlerine dönüp evlenmelerinde bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın, anlayan bir toplum için açıkladığı ölçüleridir. Link to post Sitelerde Paylaş
b213hs5fn2skx-m3 0 Mayıs 6, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 6, 2012 gönderildi (düzenlendi) Benim kendimden sonra tanıdığım ilk ve tek ateist kadın benim yaşımdaydı. Ailesi ateist olmasına rağmen uzun süre namaz kılan türden bir müslümanken, yaşadığı acılardan ötürü allaha kızıp ateist olmuş. Kimsenin duyabileceği bir şekilde de ateizmi konuşmaz. Çünkü toplumun onayı çok önemli. Böyle de gıcık oluyorum... Sana bir tüyo vereyim o kız ateist değil Mayıs 6, 2012 tarihinde b213hs5fn2skx-m3 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
weaned 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Sana bir tüyo vereyim o kız ateist değil Teşekkür edip hemen düzeltiyorum: kendimden başka ateist kadın tanımıyorum ve kendini üst düzey entelektüellerden gören insanların arasında okudum, çalışıyorum. Kendine feminist diyen kadınlarım bile bırak ateisti koyu müslüman... Başlığı can-ı gönülden destekliyor, hatta net bir cevap veremiyor olmam/olmamızdan ötürü, bükemediğin bileği öpeceksin diyerek konunun önünde saygıyla eğiliyorum... Sosyolog yok mu burlarda? Link to post Sitelerde Paylaş
merakeden 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Anlatmak istediğimi detaylandırmadığım için tam olarak anlaşılamadı sanırım. Kadınlar cinselliğe meyilli değil demedim. Erkekler kadınlara göre daha fazla meyilli demek istemiştim. Siz de insanı hayvanın bir türü kabul ettiğinize göre buna doğadan örnek versem itiraz etmezsiniz herhalde. Doğada erkek peşinde koşan dişi hayvan göremezsiniz. Varsa da istisnadır. Doğadaki erkekler, dişilerini cezb etmek isterler. Örneğin eril kuşlara bakın rengarenk göz alıcı tüyleri vardır. Çok farklı sesler çıkarabilirler. Dişilerinden daha gösterişlidir. Aynı şekilde eril aslanların yeleleri vardır. Diğer erkeklerle bir dişi için ölümüne kapışabilirler. Ayakta kalan dişiyi alır. Doğadaki eril hayvanlar kıskançtırlar, dişilerinin paylaşılmasına asla tahammul etmezler. Yenilen hayvan o bölgeyi terk eder, kendine başka bir bölge arar. Bir kümeste 2 tane horoz olmaz. Olursa kan çıkar. Bu bilimsel bir olgudur. Buna itiraz etmezsiniz herhalde. Seyrettiğim bilimsel bir belgeselde dişilerin çiftleşeceği erkekleri seçmesi, dişilerin hamilelik süreci geçirmesine bağlanıyordu. Buna göre erkekler sayısız dişiyi aşılama kabiliyetine sahipken dişiler sayısız yavruyu kısa bir süre içerisinde dünyaya getiremez. Ömürlerine göre belli sayıda hamilelik yaşayabilirler. Üstelik bebeklerini doğurduktan sonra içgüdüsel olarak yavrularını kendi ayakları üzerinde duracağı zamana kadar bakmak zorundadırlar. Doğurup da bir kenara atmazlar. Yemezler yedirirler, içmezler içirirler. Kendi canlarını tehlikeye atıp yavrularını korumak için diğer hayvanlarla mücadeleye girişirler. Ölümcül yaralar almaları bile onların yavrularını bırakmalarına neden olmaz. Dolayısıyla dişilerin yavru sahibi olma maliyeti erkeklere göre daha çoktur. Bu yüzden iç güdüsel olarak yavrusunun babasının, sağlıklı, güçlü, korumacı olmasını isterler. Sağlıklı, güçlü, korumacı erkekleri dış görünüşüne bakarak seçerler. Parlak renkler, kaslı vücut, gür ses, diğer erkeklere karşı hakimiyeti o erkeği diğer erkeklere göre uygun bir aday yapar. Çünkü bu özellikler sağlıklı, güçlü, korumacı genlere sahip olduğunu gösterir. Dişiler yavrularının bu tarz genlere sahip olmasını iç güdüsel olarak arzu ederler. Doğadaki dişiler önüne gelen ilk erkekle çiftleşip deneme yanılma yapmazlar. Çünkü iç güdüsel olarak bunun öyle deneme yanılma yöntemi ile değil bazı şartların sağlanmasına bağlı olduğunu bilirler. Şimdi gelelim bizim konumuza. İnsanların hayvanlardan farklı olarak bilinçleri vardır. Tabi ki de güçlü iç güdüleri vardır. Eğer erkekler için cinselliğin hiçbir cazibesi olmasaydı, bu dünyadaki hiçbir erkek enayilik edip evlenmezdi. Sadece kendi yaşamına bakar, çocuk sahibi olmayı hiç düşünmezdi. Bu yüzden de insan nesli kuruyup giderdi. Kıskançlık erkeğin doğasında vardır. Buradaki en ateist ve meteryalist erkeğe eşinle beraber olmamın bir sakıncası olur mu desem muhtemelen benim üzerime yürür. (Eğer erkekliğinde bir sorun yoksa) Çünkü iç güdüsel olarak bakımını üstlendiği yavrusunun kendi genlerini taşımasını ister. Başka bir erkekten olan çocuğun bakımını üstlenmek ister ateist olsun ister Müslüman olsun bir erkeğin en korkulu kabusudur. Bu yüzden her erkek evlendiği kızın daha önce başka erkeklerle birlikte olmuş olmasını hazmedemez. Bir arkadaşım vardı. Dinle diyanetle hiç işi yoktu. Genel evden çıkmazdı. Evleneceği zaman başı kapalı, bakire bir kız aradı ve onunla evlendi. Çünkü hiçbir canlı kendi doğasına ihanet edemez. Erkeğin doğasında bu vardır. Ben çağdaşım böyle şeylerle işim olmaz diyenler kendilerini kandırır. Eğer siz ergenliğe yeni giren erkeklerin ve kızların kardeş kardeş ip atlayacağını sanıyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz. Ergenlik döneminde erkekler iç güdülerine hakim olamaz. Eğer serbest bir ortam verirseniz, dindar da değilse, eline ilk geçen fırsatta bir kızla beraber olmak isteyecektir. Çünkü dindar olmayan erkekler arasında bakir olmak utanılacak bir şeydir. Diğer arkadaşları tarafından alay konusu olur. Erkekler başından geçen bu tarz olayları birbirlerine anlatarak gururlanırlar. Arkadaşlık, sevgi, kardeşlik gibi kavramlar güzeldir ama iç güdülerin yanında hikayeden başka bir şey değildir. İnsan sadece dini ve ahlaki değerlerle iç güdülerine direnmeyi öğretir. Tabiki ahlaki değerlerden kastım ateizm ve metaryalizm değildir. Çünkü bu görüşlere göre iç güdülere karşı durmak aptallıktan başka bir şey değildir. Bu yüzden bu görüşler erkeklerin daha çok işine gelir. Sınırsız cinsel yaşam ve dilediğini yapmak metaryalizmin en temel cazibesidir. Ateistlerin çoğunlukla erkek olması tesadüf değildir. Link to post Sitelerde Paylaş
BlueStreak 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi (düzenlendi) Anlatmak istediğimi detaylandırmadığım için tam olarak anlaşılamadı sanırım. Kadınlar cinselliğe meyilli değil demedim. Erkekler kadınlara göre daha fazla meyilli demek istemiştim. Siz de insanı hayvanın bir türü kabul ettiğinize göre buna doğadan örnek versem itiraz etmezsiniz herhalde. Doğada erkek peşinde koşan dişi hayvan göremezsiniz. Varsa da istisnadır. Doğadaki erkekler, dişilerini cezb etmek isterler. Örneğin eril kuşlara bakın rengarenk göz alıcı tüyleri vardır. Çok farklı sesler çıkarabilirler. Dişilerinden daha gösterişlidir. Aynı şekilde eril aslanların yeleleri vardır. Diğer erkeklerle bir dişi için ölümüne kapışabilirler. Ayakta kalan dişiyi alır. Doğadaki eril hayvanlar kıskançtırlar, dişilerinin paylaşılmasına asla tahammul etmezler. Yenilen hayvan o bölgeyi terk eder, kendine başka bir bölge arar. Bir kümeste 2 tane horoz olmaz. Olursa kan çıkar. Bu bilimsel bir olgudur. Buna itiraz etmezsiniz herhalde. Seyrettiğim bilimsel bir belgeselde dişilerin çiftleşeceği erkekleri seçmesi, dişilerin hamilelik süreci geçirmesine bağlanıyordu. Buna göre erkekler sayısız dişiyi aşılama kabiliyetine sahipken dişiler sayısız yavruyu kısa bir süre içerisinde dünyaya getiremez. Ömürlerine göre belli sayıda hamilelik yaşayabilirler. Üstelik bebeklerini doğurduktan sonra içgüdüsel olarak yavrularını kendi ayakları üzerinde duracağı zamana kadar bakmak zorundadırlar. Doğurup da bir kenara atmazlar. Yemezler yedirirler, içmezler içirirler. Kendi canlarını tehlikeye atıp yavrularını korumak için diğer hayvanlarla mücadeleye girişirler. Ölümcül yaralar almaları bile onların yavrularını bırakmalarına neden olmaz. Dolayısıyla dişilerin yavru sahibi olma maliyeti erkeklere göre daha çoktur. Bu yüzden iç güdüsel olarak yavrusunun babasının, sağlıklı, güçlü, korumacı olmasını isterler. Sağlıklı, güçlü, korumacı erkekleri dış görünüşüne bakarak seçerler. Parlak renkler, kaslı vücut, gür ses, diğer erkeklere karşı hakimiyeti o erkeği diğer erkeklere göre uygun bir aday yapar. Çünkü bu özellikler sağlıklı, güçlü, korumacı genlere sahip olduğunu gösterir. Dişiler yavrularının bu tarz genlere sahip olmasını iç güdüsel olarak arzu ederler. Doğadaki dişiler önüne gelen ilk erkekle çiftleşip deneme yanılma yapmazlar. Çünkü iç güdüsel olarak bunun öyle deneme yanılma yöntemi ile değil bazı şartların sağlanmasına bağlı olduğunu bilirler. Şimdi gelelim bizim konumuza. İnsanların hayvanlardan farklı olarak bilinçleri vardır. Tabi ki de güçlü iç güdüleri vardır. Eğer erkekler için cinselliğin hiçbir cazibesi olmasaydı, bu dünyadaki hiçbir erkek enayilik edip evlenmezdi. Sadece kendi yaşamına bakar, çocuk sahibi olmayı hiç düşünmezdi. Bu yüzden de insan nesli kuruyup giderdi. Kıskançlık erkeğin doğasında vardır. Buradaki en ateist ve meteryalist erkeğe eşinle beraber olmamın bir sakıncası olur mu desem muhtemelen benim üzerime yürür. (Eğer erkekliğinde bir sorun yoksa) Çünkü iç güdüsel olarak bakımını üstlendiği yavrusunun kendi genlerini taşımasını ister. Başka bir erkekten olan çocuğun bakımını üstlenmek ister ateist olsun ister Müslüman olsun bir erkeğin en korkulu kabusudur. Bu yüzden her erkek evlendiği kızın daha önce başka erkeklerle birlikte olmuş olmasını hazmedemez. Bir arkadaşım vardı. Dinle diyanetle hiç işi yoktu. Genel evden çıkmazdı. Evleneceği zaman başı kapalı, bakire bir kız aradı ve onunla evlendi. Çünkü hiçbir canlı kendi doğasına ihanet edemez. Erkeğin doğasında bu vardır. Ben çağdaşım böyle şeylerle işim olmaz diyenler kendilerini kandırır. Eğer siz ergenliğe yeni giren erkeklerin ve kızların kardeş kardeş ip atlayacağını sanıyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz. Ergenlik döneminde erkekler iç güdülerine hakim olamaz. Eğer serbest bir ortam verirseniz, dindar da değilse, eline ilk geçen fırsatta bir kızla beraber olmak isteyecektir. Çünkü dindar olmayan erkekler arasında bakir olmak utanılacak bir şeydir. Diğer arkadaşları tarafından alay konusu olur. Erkekler başından geçen bu tarz olayları birbirlerine anlatarak gururlanırlar. Arkadaşlık, sevgi, kardeşlik gibi kavramlar güzeldir ama iç güdülerin yanında hikayeden başka bir şey değildir. İnsan sadece dini ve ahlaki değerlerle iç güdülerine direnmeyi öğretir. Tabiki ahlaki değerlerden kastım ateizm ve metaryalizm değildir. Çünkü bu görüşlere göre iç güdülere karşı durmak aptallıktan başka bir şey değildir. Bu yüzden bu görüşler erkeklerin daha çok işine gelir. Sınırsız cinsel yaşam ve dilediğini yapmak metaryalizmin en temel cazibesidir. Ateistlerin çoğunlukla erkek olması tesadüf değildir. Doğadan örnek verecek olursak bana kaç adet tek eşli dişi hayvan sayabilirsin? Ama ben sana bir sürü çok eşli dişi hayvan sayabilirim. En basitlerinden iki örnek vereyim. Bir dişi kedi sokak sokak gezer ve her sokakta farklı erkek kediyle çiftleşir. O dişi kediyi tek bir erkek kediyle çiftleşmeye zorlarsın (aynı odaya kapatarak mesela) ama ilk bulduğu diğer erkek kediyle de çiftleşir, onun doğasıdır bu. Ve de şu meşhur karadulları (örümcek türü) örnek vereyim, erkeğiyle çiftleştikten sonra erkeğini öldürür ve gider başka erkeklere, bu böyle devam eder. Yani insan bir hayvansa (sen de dedin bunu) gerek dişisi gerek erkeği genellikle çok eşliliğe yatkındır. İnsanlara da gelince, sen o kadar Türkiye odaklı konuşmuşsun ki hayret ettim. Ama şunu da diyeyim, bir kız sırf bakire diye onunla evlenmeyen erkekler de var bu memlekette. Ha çoğunluk bakire ister, bunun sebebi bizimki gibi toplumlarda çocuk yaştan itibaren insanlara "bir erkek ne kadar çok seks yaparsa o kadar kıymetlidir", "bir kız eğer evlenmeden seks yaparsa o kız değersizdir, o kızla evlenen erkek de şerefsizdir" baskısı yapılması. Bu tarz baskıların olmadığı ülkelerde erkeklerin umurlarında bile değil kadınlar bakireymiş, değilmiş. Kadının da erkekler gibi rahat olduğu ülkelerde kadınlar da diledikleri erkekle beraber oluyor ve sonra hayatlarına aynen devam ediyorlar. Benim bulunduğum pek çok ülkede kızlar geceleri yakışıklı erkek avına çıkıyorlardı. O gece o kız kimi ya da kimleri beğenirse o kız onunla ya da onlarla birlikte oluyordu ve ertesi gün hayatına aynen devam ediyordu. Ne bir suçluluk hissi ne de bir şey hissetmiyordu, aynen erkekler gibi. Çünkü o kıza hiç baskı yapılmamış ve o kız sadece ihtiyacını karşılıyordu. Ve o ülkenin erkeğine de "bakire olmayan kız değersiz kızdır, onu karın yaparsan sen bir godoşsun" baskısı yapılmadığı için, o erkekler o kızlarla evleniyorlar. Yani bu işler tamamen kişiye neyi öğretirsen o şekilde işliyor. Kaldı ki kadına baskı olan toplumlarda bile pek çok kadın çok eşli oluyor. Herhalde her bakireyim diyene inanmıyorsundur. Bu ülke öyle bir ülke ki, bir kadın 10 tane de partneri olmuş olsa, yeni sevgilisine/kocasına sen benim ilk erkeğimsin ya da ikinci erkeğimsin diyor. Bir erkeğinse beraber olduğu kadın sayısı 2'yi 3'ü geçmemiş bile olsa sanki 50 tane kadınla beraber olmuş gibi anlatıyor kendini. Bu durum toplumun baskısıyla alakalı, insanın doğasıyla yakından uzaktan alakası yok. Bazı insanlar (kadın-erkek) çok eşliliğe ya da sekse düşkündür bazı insanlar (kadın-erkek fark etmiyor yine) değildir. Baskıcı toplumun eseri olan insanları insanın doğası budur şeklinde kanıt olarak göstermenin hiçbir kıymeti yok. Tesettürlü kızların bile zarlarını diktirdiği, anal-oral tecrübeler yaşadığı ülkede sırf o kızlar "aman millet ne der" korkusundan bunları gizli yapıyor diye "hmm demek erkekler daha çok istiyor" diyemezsin. Kadına da erkeğe de baskı olmayan toplumda kadın da erkek de keyfine bakıyor. Mayıs 7, 2012 tarihinde BlueStreak tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
BlueStreak 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Dedin ya bakir olmayan erkekle dalga geçerler diye, aklıma Beyaz Rusyalı kız arkadaşım geldi . Kız daha 19 yaşındaydı ama bakire olduğu için utanıyordu . Aynen bizim toplumumuzda bakir olduğu için utanan, bunu söyleyemeyen erkekler gibi. Demek ki bunun insan doğasıyla bir alakası yok, insana ÖĞRETİLENLERLE bir alakası var Link to post Sitelerde Paylaş
merakeden 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Kediler çiftleşip hamile kaldıktan sonra sokak sokak gezmeye devam etmez. Yavrularının derdine düşer. Ayrıca hamile bir dişinin tekrar hamile kalması teknik olarak olanaksızdır. Bu yüzden diğer erkekler hamile dişilerle ilgilenmezler. Bir dişinin yavrusunu doğurmasından sonra tekrar hamile kalabilmesi için belli bir süre geçmesi gerekir. Zaten dişi yavrularının bakımını üstlendiği için erkek peşinde koşamaz. Bir köşeye çekilir yavrularına bakar. Hayvanlarda tecavüz diye bir olgu yoktur. Çünkü hayvanlar akıl sahibi olmadıklarından dişinin elini ayağını bağlamaz, uyku hapı içirmezler. Özetle dişi istemezse çiftleşmez. Yeni yavru sahibi dişiler de çiftleşmeyi istemezler. Yavrularını büyüttükten sonra tabi ki yeni baba arayışına geçerler. Çünkü eski baba aynı adreste onu bekleyecek değildir. İşine gücüne bakar. Yeni dişilerin peşinde koşar. Bunlar bilimsel olgulardır. Bunlara itiraz etmeden önce iyice araştırmanız gerekir. Türkiyede de erkek avına çıkan kızlar var ama bu durum çok çok istisnadır. Bulunduğunuz ülkede de bu şekilde olduğunu düşünüyorum. Siz dindar aileleri barlarda pavyonlarda arıyorsanız tabiki onları oralarda göremezsiniz. Göremediğiniz için onları yok kabul ediyorsunuz. İster Ukraynada olsun ister Rusyada dünyanın her yerinde kocasını ayartmaya çalışan kadına, ya da karısına yan gözle bakan adama hoş bakılmaz. Bunun dinle diyanetle, baskıcı toplumla uzaktan yakından alakası yoktur. Bu iç güdüsel bir durumdur. Sizin baktığınız ortamlara zaten ailecek gidilmez. Kaçamak yapmak için gidilir. Türkiyede de karısından ya da kocasından habersiz kaçamak yapanlar mutlaka vardır. Fakat bunlar yakalandığında en modern ve çağdaş bir toplumda bile hoş karşılanmaz. Bu durum sadece Türkiyede böyle değildir. Dünyanın her yerinde böyledir. Clinton, Sarkozy, Kahn, Yeltsin gibi kaçamak yapan erkekler yakalandıkları zaman rezil olurlar. Bunun modernlikle bir alakası yoktur. Midenin kaldırmasıyla alakası vardır. Bu tür şeyleri midesi kaldıranlardan başkaları hoş göremez. Link to post Sitelerde Paylaş
member12 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Anlatmak istediğimi detaylandırmadığım için tam olarak anlaşılamadı sanırım. Kadınlar cinselliğe meyilli değil demedim. Erkekler kadınlara göre daha fazla meyilli demek istemiştim. Siz de insanı hayvanın bir türü kabul ettiğinize göre buna doğadan örnek versem itiraz etmezsiniz herhalde. Doğada erkek peşinde koşan dişi hayvan göremezsiniz. Varsa da istisnadır. Doğadaki erkekler, dişilerini cezb etmek isterler. Örneğin eril kuşlara bakın rengarenk göz alıcı tüyleri vardır. Çok farklı sesler çıkarabilirler. Dişilerinden daha gösterişlidir. Aynı şekilde eril aslanların yeleleri vardır. Diğer erkeklerle bir dişi için ölümüne kapışabilirler. Ayakta kalan dişiyi alır. Doğadaki eril hayvanlar kıskançtırlar, dişilerinin paylaşılmasına asla tahammul etmezler. Yenilen hayvan o bölgeyi terk eder, kendine başka bir bölge arar. Bir kümeste 2 tane horoz olmaz. Olursa kan çıkar. Bu bilimsel bir olgudur. Buna itiraz etmezsiniz herhalde. Seyrettiğim bilimsel bir belgeselde dişilerin çiftleşeceği erkekleri seçmesi, dişilerin hamilelik süreci geçirmesine bağlanıyordu. Buna göre erkekler sayısız dişiyi aşılama kabiliyetine sahipken dişiler sayısız yavruyu kısa bir süre içerisinde dünyaya getiremez. Ömürlerine göre belli sayıda hamilelik yaşayabilirler. Üstelik bebeklerini doğurduktan sonra içgüdüsel olarak yavrularını kendi ayakları üzerinde duracağı zamana kadar bakmak zorundadırlar. Doğurup da bir kenara atmazlar. Yemezler yedirirler, içmezler içirirler. Kendi canlarını tehlikeye atıp yavrularını korumak için diğer hayvanlarla mücadeleye girişirler. Ölümcül yaralar almaları bile onların yavrularını bırakmalarına neden olmaz. Dolayısıyla dişilerin yavru sahibi olma maliyeti erkeklere göre daha çoktur. Bu yüzden iç güdüsel olarak yavrusunun babasının, sağlıklı, güçlü, korumacı olmasını isterler. Sağlıklı, güçlü, korumacı erkekleri dış görünüşüne bakarak seçerler. Parlak renkler, kaslı vücut, gür ses, diğer erkeklere karşı hakimiyeti o erkeği diğer erkeklere göre uygun bir aday yapar. Çünkü bu özellikler sağlıklı, güçlü, korumacı genlere sahip olduğunu gösterir. Dişiler yavrularının bu tarz genlere sahip olmasını iç güdüsel olarak arzu ederler. Doğadaki dişiler önüne gelen ilk erkekle çiftleşip deneme yanılma yapmazlar. Çünkü iç güdüsel olarak bunun öyle deneme yanılma yöntemi ile değil bazı şartların sağlanmasına bağlı olduğunu bilirler. Şimdi gelelim bizim konumuza. İnsanların hayvanlardan farklı olarak bilinçleri vardır. Tabi ki de güçlü iç güdüleri vardır. Eğer erkekler için cinselliğin hiçbir cazibesi olmasaydı, bu dünyadaki hiçbir erkek enayilik edip evlenmezdi. Sadece kendi yaşamına bakar, çocuk sahibi olmayı hiç düşünmezdi. Bu yüzden de insan nesli kuruyup giderdi. Kıskançlık erkeğin doğasında vardır. Buradaki en ateist ve meteryalist erkeğe eşinle beraber olmamın bir sakıncası olur mu desem muhtemelen benim üzerime yürür. (Eğer erkekliğinde bir sorun yoksa) Çünkü iç güdüsel olarak bakımını üstlendiği yavrusunun kendi genlerini taşımasını ister. Başka bir erkekten olan çocuğun bakımını üstlenmek ister ateist olsun ister Müslüman olsun bir erkeğin en korkulu kabusudur. Bu yüzden her erkek evlendiği kızın daha önce başka erkeklerle birlikte olmuş olmasını hazmedemez. Bir arkadaşım vardı. Dinle diyanetle hiç işi yoktu. Genel evden çıkmazdı. Evleneceği zaman başı kapalı, bakire bir kız aradı ve onunla evlendi. Çünkü hiçbir canlı kendi doğasına ihanet edemez. Erkeğin doğasında bu vardır. Ben çağdaşım böyle şeylerle işim olmaz diyenler kendilerini kandırır. Eğer siz ergenliğe yeni giren erkeklerin ve kızların kardeş kardeş ip atlayacağını sanıyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz. Ergenlik döneminde erkekler iç güdülerine hakim olamaz. Eğer serbest bir ortam verirseniz, dindar da değilse, eline ilk geçen fırsatta bir kızla beraber olmak isteyecektir. Çünkü dindar olmayan erkekler arasında bakir olmak utanılacak bir şeydir. Diğer arkadaşları tarafından alay konusu olur. Erkekler başından geçen bu tarz olayları birbirlerine anlatarak gururlanırlar. Arkadaşlık, sevgi, kardeşlik gibi kavramlar güzeldir ama iç güdülerin yanında hikayeden başka bir şey değildir. İnsan sadece dini ve ahlaki değerlerle iç güdülerine direnmeyi öğretir. Tabiki ahlaki değerlerden kastım ateizm ve metaryalizm değildir. Çünkü bu görüşlere göre iç güdülere karşı durmak aptallıktan başka bir şey değildir. Bu yüzden bu görüşler erkeklerin daha çok işine gelir. Sınırsız cinsel yaşam ve dilediğini yapmak metaryalizmin en temel cazibesidir. Ateistlerin çoğunlukla erkek olması tesadüf değildir. Link to post Sitelerde Paylaş
member12 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Anlatmak istediğimi detaylandırmadığım için tam olarak anlaşılamadı sanırım. Kadınlar cinselliğe meyilli değil demedim. Erkekler kadınlara göre daha fazla meyilli demek istemiştim. Siz de insanı hayvanın bir türü kabul ettiğinize göre buna doğadan örnek versem itiraz etmezsiniz herhalde. Doğada erkek peşinde koşan dişi hayvan göremezsiniz. Varsa da istisnadır. Doğadaki erkekler, dişilerini cezb etmek isterler. Örneğin eril kuşlara bakın rengarenk göz alıcı tüyleri vardır. Çok farklı sesler çıkarabilirler. Dişilerinden daha gösterişlidir. Aynı şekilde eril aslanların yeleleri vardır. Diğer erkeklerle bir dişi için ölümüne kapışabilirler. Ayakta kalan dişiyi alır. Doğadaki eril hayvanlar kıskançtırlar, dişilerinin paylaşılmasına asla tahammul etmezler. Yenilen hayvan o bölgeyi terk eder, kendine başka bir bölge arar. Bir kümeste 2 tane horoz olmaz. Olursa kan çıkar. Bu bilimsel bir olgudur. Buna itiraz etmezsiniz herhalde. Seyrettiğim bilimsel bir belgeselde dişilerin çiftleşeceği erkekleri seçmesi, dişilerin hamilelik süreci geçirmesine bağlanıyordu. Buna göre erkekler sayısız dişiyi aşılama kabiliyetine sahipken dişiler sayısız yavruyu kısa bir süre içerisinde dünyaya getiremez. Ömürlerine göre belli sayıda hamilelik yaşayabilirler. Üstelik bebeklerini doğurduktan sonra içgüdüsel olarak yavrularını kendi ayakları üzerinde duracağı zamana kadar bakmak zorundadırlar. Doğurup da bir kenara atmazlar. Yemezler yedirirler, içmezler içirirler. Kendi canlarını tehlikeye atıp yavrularını korumak için diğer hayvanlarla mücadeleye girişirler. Ölümcül yaralar almaları bile onların yavrularını bırakmalarına neden olmaz. Dolayısıyla dişilerin yavru sahibi olma maliyeti erkeklere göre daha çoktur. Bu yüzden iç güdüsel olarak yavrusunun babasının, sağlıklı, güçlü, korumacı olmasını isterler. Sağlıklı, güçlü, korumacı erkekleri dış görünüşüne bakarak seçerler. Parlak renkler, kaslı vücut, gür ses, diğer erkeklere karşı hakimiyeti o erkeği diğer erkeklere göre uygun bir aday yapar. Çünkü bu özellikler sağlıklı, güçlü, korumacı genlere sahip olduğunu gösterir. Dişiler yavrularının bu tarz genlere sahip olmasını iç güdüsel olarak arzu ederler. Doğadaki dişiler önüne gelen ilk erkekle çiftleşip deneme yanılma yapmazlar. Çünkü iç güdüsel olarak bunun öyle deneme yanılma yöntemi ile değil bazı şartların sağlanmasına bağlı olduğunu bilirler. Şimdi gelelim bizim konumuza. İnsanların hayvanlardan farklı olarak bilinçleri vardır. Tabi ki de güçlü iç güdüleri vardır. Eğer erkekler için cinselliğin hiçbir cazibesi olmasaydı, bu dünyadaki hiçbir erkek enayilik edip evlenmezdi. Sadece kendi yaşamına bakar, çocuk sahibi olmayı hiç düşünmezdi. Bu yüzden de insan nesli kuruyup giderdi. Kıskançlık erkeğin doğasında vardır. Buradaki en ateist ve meteryalist erkeğe eşinle beraber olmamın bir sakıncası olur mu desem muhtemelen benim üzerime yürür. (Eğer erkekliğinde bir sorun yoksa) Çünkü iç güdüsel olarak bakımını üstlendiği yavrusunun kendi genlerini taşımasını ister. Başka bir erkekten olan çocuğun bakımını üstlenmek ister ateist olsun ister Müslüman olsun bir erkeğin en korkulu kabusudur. Bu yüzden her erkek evlendiği kızın daha önce başka erkeklerle birlikte olmuş olmasını hazmedemez. Bir arkadaşım vardı. Dinle diyanetle hiç işi yoktu. Genel evden çıkmazdı. Evleneceği zaman başı kapalı, bakire bir kız aradı ve onunla evlendi. Çünkü hiçbir canlı kendi doğasına ihanet edemez. Erkeğin doğasında bu vardır. Ben çağdaşım böyle şeylerle işim olmaz diyenler kendilerini kandırır. Eğer siz ergenliğe yeni giren erkeklerin ve kızların kardeş kardeş ip atlayacağını sanıyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz. Ergenlik döneminde erkekler iç güdülerine hakim olamaz. Eğer serbest bir ortam verirseniz, dindar da değilse, eline ilk geçen fırsatta bir kızla beraber olmak isteyecektir. Çünkü dindar olmayan erkekler arasında bakir olmak utanılacak bir şeydir. Diğer arkadaşları tarafından alay konusu olur. Erkekler başından geçen bu tarz olayları birbirlerine anlatarak gururlanırlar. Arkadaşlık, sevgi, kardeşlik gibi kavramlar güzeldir ama iç güdülerin yanında hikayeden başka bir şey değildir. İnsan sadece dini ve ahlaki değerlerle iç güdülerine direnmeyi öğretir. Tabiki ahlaki değerlerden kastım ateizm ve metaryalizm değildir. Çünkü bu görüşlere göre iç güdülere karşı durmak aptallıktan başka bir şey değildir. Bu yüzden bu görüşler erkeklerin daha çok işine gelir. Sınırsız cinsel yaşam ve dilediğini yapmak metaryalizmin en temel cazibesidir. Ateistlerin çoğunlukla erkek olması tesadüf değildir. milletin kafasına bu saçma düşüncelerinizi sokmaktan bıkmadınız aslında çok şey yazarım buraya senin gibi biri için ama atılmak istemediğim için birşey yazmıyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
member12 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Doğadan örnek verecek olursak bana kaç adet tek eşli dişi hayvan sayabilirsin? Ama ben sana bir sürü çok eşli dişi hayvan sayabilirim. En basitlerinden iki örnek vereyim. Bir dişi kedi sokak sokak gezer ve her sokakta farklı erkek kediyle çiftleşir. O dişi kediyi tek bir erkek kediyle çiftleşmeye zorlarsın (aynı odaya kapatarak mesela) ama ilk bulduğu diğer erkek kediyle de çiftleşir, onun doğasıdır bu. Ve de şu meşhur karadulları (örümcek türü) örnek vereyim, erkeğiyle çiftleştikten sonra erkeğini öldürür ve gider başka erkeklere, bu böyle devam eder. Yani insan bir hayvansa (sen de dedin bunu) gerek dişisi gerek erkeği genellikle çok eşliliğe yatkındır. İnsanlara da gelince, sen o kadar Türkiye odaklı konuşmuşsun ki hayret ettim. Ama şunu da diyeyim, bir kız sırf bakire diye onunla evlenmeyen erkekler de var bu memlekette. Ha çoğunluk bakire ister, bunun sebebi bizimki gibi toplumlarda çocuk yaştan itibaren insanlara "bir erkek ne kadar çok seks yaparsa o kadar kıymetlidir", "bir kız eğer evlenmeden seks yaparsa o kız değersizdir, o kızla evlenen erkek de şerefsizdir" baskısı yapılması. Bu tarz baskıların olmadığı ülkelerde erkeklerin umurlarında bile değil kadınlar bakireymiş, değilmiş. Kadının da erkekler gibi rahat olduğu ülkelerde kadınlar da diledikleri erkekle beraber oluyor ve sonra hayatlarına aynen devam ediyorlar. Benim bulunduğum pek çok ülkede kızlar geceleri yakışıklı erkek avına çıkıyorlardı. O gece o kız kimi ya da kimleri beğenirse o kız onunla ya da onlarla birlikte oluyordu ve ertesi gün hayatına aynen devam ediyordu. Ne bir suçluluk hissi ne de bir şey hissetmiyordu, aynen erkekler gibi. Çünkü o kıza hiç baskı yapılmamış ve o kız sadece ihtiyacını karşılıyordu. Ve o ülkenin erkeğine de "bakire olmayan kız değersiz kızdır, onu karın yaparsan sen bir godoşsun" baskısı yapılmadığı için, o erkekler o kızlarla evleniyorlar. Yani bu işler tamamen kişiye neyi öğretirsen o şekilde işliyor. Kaldı ki kadına baskı olan toplumlarda bile pek çok kadın çok eşli oluyor. Herhalde her bakireyim diyene inanmıyorsundur. Bu ülke öyle bir ülke ki, bir kadın 10 tane de partneri olmuş olsa, yeni sevgilisine/kocasına sen benim ilk erkeğimsin ya da ikinci erkeğimsin diyor. Bir erkeğinse beraber olduğu kadın sayısı 2'yi 3'ü geçmemiş bile olsa sanki 50 tane kadınla beraber olmuş gibi anlatıyor kendini. Bu durum toplumun baskısıyla alakalı, insanın doğasıyla yakından uzaktan alakası yok. Bazı insanlar (kadın-erkek) çok eşliliğe ya da sekse düşkündür bazı insanlar (kadın-erkek fark etmiyor yine) değildir. Baskıcı toplumun eseri olan insanları insanın doğası budur şeklinde kanıt olarak göstermenin hiçbir kıymeti yok. Tesettürlü kızların bile zarlarını diktirdiği, anal-oral tecrübeler yaşadığı ülkede sırf o kızlar "aman millet ne der" korkusundan bunları gizli yapıyor diye "hmm demek erkekler daha çok istiyor" diyemezsin. Kadına da erkeğe de baskı olmayan toplumda kadın da erkek de keyfine bakıyor. teşekkürler, yine muhteşem bi yazı olmuş. eline sağlık Link to post Sitelerde Paylaş
BlueStreak 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi (düzenlendi) Kediler çiftleşip hamile kaldıktan sonra sokak sokak gezmeye devam etmez. Yavrularının derdine düşer. Ayrıca hamile bir dişinin tekrar hamile kalması teknik olarak olanaksızdır. Bu yüzden diğer erkekler hamile dişilerle ilgilenmezler. Bir dişinin yavrusunu doğurmasından sonra tekrar hamile kalabilmesi için belli bir süre geçmesi gerekir. Zaten dişi yavrularının bakımını üstlendiği için erkek peşinde koşamaz. Bir köşeye çekilir yavrularına bakar. Hayvanlarda tecavüz diye bir olgu yoktur. Çünkü hayvanlar akıl sahibi olmadıklarından dişinin elini ayağını bağlamaz, uyku hapı içirmezler. Özetle dişi istemezse çiftleşmez. Yeni yavru sahibi dişiler de çiftleşmeyi istemezler. Yavrularını büyüttükten sonra tabi ki yeni baba arayışına geçerler. Çünkü eski baba aynı adreste onu bekleyecek değildir. İşine gücüne bakar. Yeni dişilerin peşinde koşar. Bunlar bilimsel olgulardır. Bunlara itiraz etmeden önce iyice araştırmanız gerekir. Türkiye’de de erkek avına çıkan kızlar var ama bu durum çok çok istisnadır. Bulunduğunuz ülkede de bu şekilde olduğunu düşünüyorum. Siz dindar aileleri barlarda pavyonlarda arıyorsanız tabiki onları oralarda göremezsiniz. Göremediğiniz için onları yok kabul ediyorsunuz. İster Ukrayna’da olsun ister Rusya’da dünyanın her yerinde kocasını ayartmaya çalışan kadına, ya da karısına yan gözle bakan adama hoş bakılmaz. Bunun dinle diyanetle, baskıcı toplumla uzaktan yakından alakası yoktur. Bu iç güdüsel bir durumdur. Sizin baktığınız ortamlara zaten ailecek gidilmez. Kaçamak yapmak için gidilir. Türkiye’de de karısından ya da kocasından habersiz kaçamak yapanlar mutlaka vardır. Fakat bunlar yakalandığında en modern ve çağdaş bir toplumda bile hoş karşılanmaz. Bu durum sadece Türkiye’de böyle değildir. Dünyanın her yerinde böyledir. Clinton, Sarkozy, Kahn, Yeltsin gibi kaçamak yapan erkekler yakalandıkları zaman rezil olurlar. Bunun modernlikle bir alakası yoktur. Midenin kaldırmasıyla alakası vardır. Bu tür şeyleri midesi kaldıranlardan başkaları hoş göremez. Hamilelik bir süreçtir ve geçer, ve aynen dediğin gibi hamileliğin ardından yeni erkeklerle çiftleşme peşine düşer kedi. Yazmışsın ki dişi kedi diğer erkeklere gider çünkü yavruların babası orda onu beklemez. Yavruların babası orda olsa da ortamdaki diğer erkek kedilerle de çiftleşir kedi . Örnek olarak kendi kedilerimi bile verebilirim. Bahçede baktığım dişi kedi, bahçemdeki erkek kediden yavruladı, hamilelik süreci geçtikten sonra da baba kedi hala bahçede olmasına rağmen gitti yan bahçedeki erkek kedilerle çiftleşti . Yani baba orda dursa da bir şey değişmez, dişi kedi tek bir erkek kediyle idare etmez. Bu örneği vermemin amacı tek eşli dişi hayvan olmadığını göstermek. Sen hayvanlar aleminden örnek verdiğin için onu örnek verdim. Bilimsel olgular olduğunu sen de biliyorsun, her canlı üremek ister ve farklı erkeklerle bu içgüdülerini tamin eder dişi hayvanlar. Ve hazır sen "süreç" demişken, şunu da diyeyim. Bir erkeğin bir gecede bir sınırı vardır, bir ereksiyondan diğer ereksiyona geçerken bir "süreç" gerekir, kadınlarda ise böyle bir problem yoktur. Bir erkek (en sağlıklısı) bir gecede çok defa ereksiyon olur ve bu durumu uzun süre devam ettirirse damarı çatlar. Oysa kadında böyle bir problem yok. Bir gecede 7 tane erkeği de kendini de memnun eder, en kötü ihtimal kayganlaştırıcı kullanır. Türkiye'de bu erkek avına çıkan kızların istisna olmasının sebebi Türkiye'nin kültürüdür (Kadın bakire değilse değersizdir, erkek ne kadar çok seks yaparsa o kadar kıymetlidir). Oysa kadına da erkeğe de baskı yapılmayan toplumlarda kadınlar da erkekler de rahatlıkla cinsellik ihtiyaçlarını karşılar. Ben dinlerin ya da toplumların ne dediğine örnek vermiyorum, insanın doğasına örnek veriyorum. Ben aldatmak modernliktir demedim ki, sen dedin ki "kadınlar erkekler kadar çok seks istemezler, türkiyede erkekler karılarının bakire olmalarını ister, bu insanın doğasıdır" ben dedim ki, bunun insanın doğasıyla bir alakası yok, yapılan baskıyla bir alakası var. Kadına da baskı yapılmazsa kadın da (ihtiyacı olduğu için) (erkekler gibi) gider beğendiği erkeklerle beraber olur ve hiç suçluluk hissi duymaz, erkekler duymuyor ya bizim toplumda, işte erkeklere baskı yok da ondan, o ülkelerde kadınlara da baskı yok. Aldatma kısmına da gelince, ben bekar kadınların ve erkeklerin seks ihtiyacı hakkında yazdım onları. Aldatma ihtiyacı hakkında değil. Ayrıca ben modernlikten bahsetmiyorum, insan doğasından bahsediyorum. Eğer erkeklere de "bakir olmayan erkek değersizdir" baskısı yapılsaydı erkekler de aynen şu an Türkiye'deki kızlar gibi olacaktı. Türkiye'deki kızlara baskı var ama işte insan doğası, istediğiniz kadar "bakire olmayan kız değersizdir" densin onlara, bu sefer gizlice yapıyorlar. Kızlık zarını diktirenler, anal-oral ilişki yaşayan tesettürlüler vs bunların hepsi Müslüman toplumlarda bolca var. Çünkü o kızların da cinselliğe ihtiyacı var, vajinalarını dağlamadığınız sürece (ya da frijit olmadıkları sürece) var. Ha tabii ki de hangi Müslüman kıza sorsan "ben bakireyim, ben anlamam o işlerden" der. Ama bu kızlar sayesinde doğum doktorları zengin oldu. Dediğim gibi, cinselliğe olan arzu kadın için de erkek için de bol (ama tabii ki de kadının da erkeğin de cinselliğe düşkün olmayanı da oluyor). Çünkü bu insanın doğası. En dindar (eşi dışında kimseyle seks yapmaktan kaçan) kadın ve erkekte bile o ihtiyaç bolca vardır ve kendilerini tutarlar, dayanabildikleri kadar. Dayanamayan da bol ki zarlarını diktiriyorlar. Mayıs 7, 2012 tarihinde BlueStreak tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
weaned 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Dedin ya bakir olmayan erkekle dalga geçerler diye, aklıma Beyaz Rusyalı kız arkadaşım geldi . Kız daha 19 yaşındaydı ama bakire olduğu için utanıyordu . Aynen bizim toplumumuzda bakir olduğu için utanan, bunu söyleyemeyen erkekler gibi. Demek ki bunun insan doğasıyla bir alakası yok, insana ÖĞRETİLENLERLE bir alakası var Öğretilen yerine DİKTE EDİLEN bile diyebiliriz. Olan şey belirli bir mantıkla açıklanarak öğretilebilir, olmayan şey kafaya vura vura ezberletilir. "Yaz kızım 'kadınlar cinsellikten anlamaz, sevişmek istemez." "Ya anne, ben anlıyorum sanki biraz!" "Hayır kızım, anlamıyorsun, mümkün değil, kötü kadın mı olcan başımıza!!! " "Peki." Link to post Sitelerde Paylaş
gokmavi 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Doğadaki eril hayvanlar kıskançtırlar, dişilerinin paylaşılmasına asla tahammul etmezler. Yenilen hayvan o bölgeyi terk eder, kendine başka bir bölge arar. Bir kümeste 2 tane horoz olmaz. Olursa kan çıkar. Bu bilimsel bir olgudur. Buna itiraz etmezsiniz herhalde. Bütün ömrünüzü şehirlerde geçirdiğiniz için bilmiyor olabilirsiniz ama bir kümeste birden fazla horoz olabilir. Benim uzun yıllar boyunca tavuklarım oldu ve her zaman birden fazla horoz besledim. Tek horoz ölürse ne yapacaksınız? Bu tavuk-horoz konusu doğru değil, başka bir örnek bulmalısınız. Seyrettiğim bilimsel bir belgeselde dişilerin çiftleşeceği erkekleri seçmesi, dişilerin hamilelik süreci geçirmesine bağlanıyordu. Buna göre erkekler sayısız dişiyi aşılama kabiliyetine sahipken dişiler sayısız yavruyu kısa bir süre içerisinde dünyaya getiremez. Ömürlerine göre belli sayıda hamilelik yaşayabilirler. Üstelik bebeklerini doğurduktan sonra içgüdüsel olarak yavrularını kendi ayakları üzerinde duracağı zamana kadar bakmak zorundadırlar. Doğurup da bir kenara atmazlar. Yemezler yedirirler, içmezler içirirler. Kendi canlarını tehlikeye atıp yavrularını korumak için diğer hayvanlarla mücadeleye girişirler. Ölümcül yaralar almaları bile onların yavrularını bırakmalarına neden olmaz. Dolayısıyla dişilerin yavru sahibi olma maliyeti erkeklere göre daha çoktur. Bu yüzden iç güdüsel olarak yavrusunun babasının, sağlıklı, güçlü, korumacı olmasını isterler. Sağlıklı, güçlü, korumacı erkekleri dış görünüşüne bakarak seçerler. Parlak renkler, kaslı vücut, gür ses, diğer erkeklere karşı hakimiyeti o erkeği diğer erkeklere göre uygun bir aday yapar. Çünkü bu özellikler sağlıklı, güçlü, korumacı genlere sahip olduğunu gösterir. Dişiler yavrularının bu tarz genlere sahip olmasını iç güdüsel olarak arzu ederler. Doğadaki dişiler önüne gelen ilk erkekle çiftleşip deneme yanılma yapmazlar. Çünkü iç güdüsel olarak bunun öyle deneme yanılma yöntemi ile değil bazı şartların sağlanmasına bağlı olduğunu bilirler. Sadece bu nedenden bile Islam'da ki uygulamanın doğaya aykırı olduğunu anlamıyormusunuz? Kızları eve kapatın, kimle evleneceğine siz karar verin ve çok küçük yaşta evlendirin. Sonuç ne olur? Genetik olarak zayıf bireyler üretirsiniz. Kadınlara eşlerini seçme olanağı verirseniz çocuklar genetik olarak daha sağlıklı olur. Islam'da ki uygulama ise babanın seçtiği ilk adamın çocuklarını üretecek kadın tipi yaratır. Bu da müslüman kesim arasında çok daha fazla aldatma olarak geri döner çünkü kendi isteği ve seçimi dışında evlendirilen müslüman kadının genleri daha güçlü olan her hangi biri ile eşini aldatmasına yol açar. Açmaktadır da. Herhangi bir gazetenin 3. sayfasını okuyun, görürsünüz. Şimdi gelelim bizim konumuza. İnsanların hayvanlardan farklı olarak bilinçleri vardır. Tabi ki de güçlü iç güdüleri vardır. Eğer erkekler için cinselliğin hiçbir cazibesi olmasaydı, bu dünyadaki hiçbir erkek enayilik edip evlenmezdi. Sadece kendi yaşamına bakar, çocuk sahibi olmayı hiç düşünmezdi. Bu yüzden de insan nesli kuruyup giderdi. Kıskançlık erkeğin doğasında vardır. Buradaki en ateist ve meteryalist erkeğe eşinle beraber olmamın bir sakıncası olur mu desem muhtemelen benim üzerime yürür. (Eğer erkekliğinde bir sorun yoksa) Çünkü iç güdüsel olarak bakımını üstlendiği yavrusunun kendi genlerini taşımasını ister. Başka bir erkekten olan çocuğun bakımını üstlenmek ister ateist olsun ister Müslüman olsun bir erkeğin en korkulu kabusudur. Bu yüzden her erkek evlendiği kızın daha önce başka erkeklerle birlikte olmuş olmasını hazmedemez. Bir arkadaşım vardı. Dinle diyanetle hiç işi yoktu. Genel evden çıkmazdı. Evleneceği zaman başı kapalı, bakire bir kız aradı ve onunla evlendi. Çünkü hiçbir canlı kendi doğasına ihanet edemez. Erkeğin doğasında bu vardır. Ben çağdaşım böyle şeylerle işim olmaz diyenler kendilerini kandırır. Doğrudur ama bunun Islam'la bir ilgisi yok. Eğer bakire kız kendi isteği ve seçimi ile evlenirse bir sorun oluşmaz ama kararı onun için bir başkası vermişse o evlilikten bir hayır çıkmaz. Zina gırla gider. Eğer siz ergenliğe yeni giren erkeklerin ve kızların kardeş kardeş ip atlayacağını sanıyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz. Ergenlik döneminde erkekler iç güdülerine hakim olamaz. Eğer serbest bir ortam verirseniz, dindar da değilse, eline ilk geçen fırsatta bir kızla beraber olmak isteyecektir. Çünkü dindar olmayan erkekler arasında bakir olmak utanılacak bir şeydir. Diğer arkadaşları tarafından alay konusu olur. Erkekler başından geçen bu tarz olayları birbirlerine anlatarak gururlanırlar. Kızlar da iç güdülerine hakim olamazlar. Türkiye'de en çok yapılan plastik cerrahi ameliyatı nedir biliyor musunuz? Kızlık zarı diktirme. Başı açık kadar, belki daha fazla başı kapalı kızın zar diktirdiğini biliyormusunuz? Bilmiyorsanız cerrah bir arkadaşınıza sorunuz. Ülkemizde nişanlısına kendini bakire gösterip, başkaları ile bolca yatan türbanlı kızımız mevcuttur. Arkadaşlık, sevgi, kardeşlik gibi kavramlar güzeldir ama iç güdülerin yanında hikayeden başka bir şey değildir. İnsan sadece dini ve ahlaki değerlerle iç güdülerine direnmeyi öğretir. Tabiki ahlaki değerlerden kastım ateizm ve metaryalizm değildir. Çünkü bu görüşlere göre iç güdülere karşı durmak aptallıktan başka bir şey değildir. Bu yüzden bu görüşler erkeklerin daha çok işine gelir. Sınırsız cinsel yaşam ve dilediğini yapmak metaryalizmin en temel cazibesidir. Ateistlerin çoğunlukla erkek olması tesadüf değildir. Yanlış varsayımlardan yanlış çıkarımlar. Hiç kimse sınırsız cinsel yaşam için ateist olmaz. Ateist olmak cinsel ilşki yaşanacağı garantisini getirmez. Cinsel cazibe ve çekicilik ne ateizmle ne de başka bir ideoloji ile ilintilidir. Link to post Sitelerde Paylaş
BlueStreak 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Öğretilen yerine DİKTE EDİLEN bile diyebiliriz. Olan şey belirli bir mantıkla açıklanarak öğretilebilir, olmayan şey kafaya vura vura ezberletilir. "Yaz kızım 'kadınlar cinsellikten anlamaz, sevişmek istemez." "Ya anne, ben anlıyorum sanki biraz!" "Hayır kızım, anlamıyorsun, mümkün değil, kötü kadın mı olcan başımıza!!! " "Peki." Süpersiniz, aynen yazdığınız gibi. Kadını zorla aseksüel gösteren toplumdaki kadınlar 10 tane adamla da beraber olmuş olsa yine bir cinsellik muhabbeti açıldığında "ben anlamam öyle şeyden" der, bunu duyan erkekler de sanıyor ki kadınlar cinselliği sevmiyor. "Kadınlar cinselliği sevmez, düşkün değillerdir, doğalarında yoktur" diyenlere hep şunu diyorum, ya hu bu Türkiye'deki de kadın ABD'de bütün beğendiği erkeklerle beraberlik yaşayan da kadın. Siz kadının doğasından değil, kadına yapılan baskıdan bahsediyorsunuz. Erkeklere nasıl baskı yapılmıyorsa ve erkekler dilediklerince beraberlik yaşıyorsa suçluluk duygusu olmadan, kadına da o rahatlığı verince onlar da dilediklerince birliktelikler yaşıyorlar. Dünyayı Türkiye'den ibaret sanıyor bazıları. Ha baskı da olsa kızlar gizlice yapıyor ya, neyse. Link to post Sitelerde Paylaş
BlueStreak 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi "Bir arkadaşım vardı. Dinle diyanetle hiç işi yoktu. Genel evden çıkmazdı. Evleneceği zaman başı kapalı, bakire bir kız aradı ve onunla evlendi. Çünkü hiçbir canlı kendi doğasına ihanet edemez. Erkeğin doğasında bu vardır. Ben çağdaşım böyle şeylerle işim olmaz diyenler kendilerini kandırır." Bu örnekteki erkeğin durumu şu. Bu adamla dinle alakası olmasa da "erkek adam her bulduğu kadınla seks yapar, hakkıdır aslanımın ama bakire olmayan kadın ucuz kadındır, onunla evlenen erkek de şerefsizdir, geniştir" mantığındaki bir toplumda büyümüş biri. Bu adam ömrü boyunca dinle alakası olmasa da bu fikirle büyümüş biri. Bu mantıkta yetiştirilmiş birinin bakire kızla evlenmek istemesi hiç de şaşırtıcı değil. Kadının da insan olduğunun bilincinde olan toplumlarda kadın da erkek gibi rahattır ve o erkekler asla bakire kız aramazlar. Ki ben Türkiye'de bile bakire olan kızla evlenmem diyen erkekler görüyorum. Bu erkeğin doğası olsa, batıdaki erkekler de ne olursa olsun bakire kız arardı, oysaki umurlarında bile değil. DEMEK Kİ BU ERKEĞİN DOĞASIYLA ALAKALI DEĞİL, ERKEĞE ÖĞRETİLENLERLE ALAKALIYMIŞ. Link to post Sitelerde Paylaş
merakeden 0 Mayıs 7, 2012 gönderildi Raporla Share Mayıs 7, 2012 gönderildi Kadının da insan olduğunun bilincinde olan toplumlarda kadın da erkek gibi rahattır ve o erkekler asla bakire kız aramazlar. Ki ben Türkiye'de bile bakire olan kızla evlenmem diyen erkekler görüyorum. Bu erkeğin doğası olsa, batıdaki erkekler de ne olursa olsun bakire kız arardı, oysaki umurlarında bile değil. DEMEK Kİ BU ERKEĞİN DOĞASIYLA ALAKALI DEĞİL, ERKEĞE ÖĞRETİLENLERLE ALAKALIYMIŞ. bakire kız bulamayacaklarını bildikleri için aramıyorlar. eğer bulabileceklerine inansalar onlar da ararlardı Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts