Jump to content

Ateist Kadınlar ve İslam


Recommended Posts

Yazılarının bu bölümüne katılıyorum doğrudur..

Tek katılmadığım nokta varoluş amaçlarının sevgi olduğu..Evrimsel olarakta eski toplum insanlarına bakacak olursak, en iyi üreyebileceğine inandığı,çoluğuna çocuğuna, kendisine göz kulak olabilecek,tehlikelerden koruyabilecek,güçlü erkek arar dişiler..Doğurgan oldukları için hormonal olarak erkeklerden biraz daha duygusal olurlar sadece..Prolaktin hormonu v.s. kadını çocuğuna karşı dişi bir kedi gibi tetikte, duyarlı ve anaç yapar .Kasları da erkeğe nazaran daha güçsüz olduğu için, bir erkeğin koruması ve şefkati onu tatmin ve memnun eder..

Evrimle beraber bu güç para olmuş durumda..Toplum kadın ve kızlarının durumuna bakarsanız fazla da duygusal davranmadıklarını görürsünüz..

İslamiyet kadınlarında ise bu konunun b..nun iyice çıkarıldığı görülür..Çünkü İslamiyette kadını çalıştırmak yoktur.Topluma tabu olarak perçinlenmiş bu gelenek ile erkek para getiren, kadın parayı yiyen prototiptir.E bu da kadınların çoğunun işine gelir...Dinle başlayan bu ekin, kadının ailesi ve çevresinden aldığı akıllarla birleşerek böyle bir tablo yaratır..Hele ailesi gelenekçi türk ailesi yapısına sahip, baskıcı bir aile ise, kadın o baskıdan kurtulmak için erkeği bir kurtuluş olarak görür..Bakımı için ailesine boyun eğeceğine, kocasına boyun eğmeyi, çocuk doğurup yetiştirmeyi daha evla görür..

Arada ailesinin "kaç yaşına geldin kendine iyi bir kısmet bulamadın" baskısından da kurtulmuş olur..Nakiti indirip alışverişe gitmek,günlerde dolaşmak,büyücü hacı hoca gezmek,tv de dizi seyrederek g.t büyütmek,sorumluluk almamanın getirdiği rahatlık, tercih edilen yapar kocayı..E günde iki çeşitte yemek yapıversin artık..Ne elektrik ne doğalgaz düşünen bir insan resmen..Kocasının baskısına ve hakaretlerine de boyun eğecek (adam iyi biriside olabilir ama bu da şans tabii.)..

Maalesef tablo bu..Ben egzagere etmiyorum..

oldukça güzel bir anlatım ve güldürücü :))

saygılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 394
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

kadın beyninin gelişmiş olduğu konular vardır; hayal kurma, güçlü sezgiler, daha iyi görme, daha iyi dinleme, daha dikkatli olma gibi. ancak erkeklere göre daha az gelişmiş yönleri de vardır; matematik - mantık gücü, üç boyutlu algı ( arabalarını park etmede zorlanırlar sözgelimi ) gibi.

din bir hayal ürünü olduğuna göre hayal gücü gelişmiş kadınların dinlere inanmasında öncelikli olarak uygun bir zemin oluyor. algısal düşünme ve matematik - mantık yetenekleri de çok gelişmediği için yeterince sorgulama yapamıyorlar ve gerçekleri göremiyorlar. bu aslında şuna benziyor; çalışmayan ve kocasının parasına muhtaç bir kadının; kocası onu aldattığı halde bunu görmemezlikten gelmesi ve kocasının her yalanına inanması gibi.

ayrıca, kadınlar sevgiye muhtaçtır; varoluşlarının amacı odur. dinlerde bunu çok güzel kullanır, allahı sev, allahta seni sevsin cennete göndersin vs. kocanı sev, ona köle ol ki allah seni cennetine alsın..

şunu da belirtmek gerek; bundan yaklaşık on yıl önce bilimsel bir araştırma sonucunda dine olan inancın tamamen genetik olduğu kanıtlanmıştı. ancak kilisenin aşırı baskısı ile bu araştırma gözardı edildi ve bir daha söz edilmedi. kadınlarda bu inanç genine daha sık rastlandığını düşünüyorum. yalnızca X kromozomu ile taşınan bir gen olabilir.

Kadın ve erkek diye ayrımlamaya gerek yok. Temelde cinslerin arasında bir böyle bir ayrım yok. Bu cinslere yüklenen rollerle ilgili. "Kadınlar sevgiye muhtaçtır; varoluşlarının amacı odur" bu nasıl iddialı bir o kadar da saçma bir önerme. Böyle bir şey gerçek olmadığı gibi bu o sevgiye muhtaç, 'zavallı' gibi gördüğünüz kadınlar bu durumu kendi lehlerine gayet güzel kullanabiliyolar.

Kadınların genel olarak bu tür sorgulamaları daha az yaptığı bir gerçek. Kendi dünyalarının tanrısı olduklarını düşündüklerinden olsa gerek; tanrıyı hayatlarından çıkarma fikri daha az akıllarına geliyor. Kadının dinlerde özellikle islamda ötekileştirildiğini, ezildiğini vs görüyoruz da gerçek hayatta işler bu şekilde yürümüyor. Kadının hakimi olduğu bir dünyası var; bu hem kendi bedeni üzerinden aldığı hem de annelik vasıfları üzerinden aldığı tatminden doğan bir hakimiyet. Bu alanda kadın, yüceltiliyor ve dokunulmazlaşıyor. Yani kendine kimsenin dokunamayacağı bir yer elde ediyor. (özellikle annelik üzerinden)Bu manada idealleştirilmeye ve yüceltilmeye yatkın olan kadın tanrı fikrini de kabule daha yakın olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Placebo,

Ben aslında kadınların, dinde kendilerinden sürekli seks objesi olmak sıfatıyla sözedilmesi durumundan gizli gizli hoşlandıklarını düşünüyorum. Ciddiyim.

Kendilerini dişi mi hissediyorlar nedir,

Tabii ki sex objesi olmak hoşuna gidecek..Bir şey almadan doğalgaz ,su faturalarını ödemez,giyeceğini yiyeceğini temin etmez adam. Karşılığında bir şey tabii ki isteyecek.E bu da bünyene kadın doğmakla zaten monte edilmiş vaziyette..Taş atılıpta kol yorulmuyor ki...Bu tür toplumlarda kadın daha iyi ve güçlü erkek bulabilmek için dişiliğini kullanacaktır doğal olarak..Tek hava basacakları nokta dişilikleri ve cinsel organları.Bunu da bakirelik adı altında bir altın gibi saklıyorlar.İlk açan için daha kıymetli durumuna sokuyor bu kadını. Daha çok para ediyor.."Mal gibi" tabirini kullanarak anlatmaya çalıştığımız olayın açılımı işte tam da bu zaten..Biraz acımasız anlattım ama, kusura bakmayın..:)

Ve aslen cinali'nin de dediği gibi, ateistlerden çok daha hareketli ve karmaşık seks hayatları var. Kadınların da öyle. Ateist kadın arkadaşlarımından hemen hiçbiri böyle dejenere, gizli kapaklı hayatlar yaşamazlar mesela.. Fakat inançlı, hatta tutucu bölgelerin kadınları epeyce entrikalı işler çevirirler.

Evet bu dediğin entrikalar ise daha önce iyi bir seçimde bulunmadığını anladığı anda oluyor..Kendisine göre kocasından daha iyi ve güçlü bulduğu erkeği bir nevi ele geçirebilmek için cinselliğini deniyor..Tabii yine anladığı bir şey yok...Ya tutarsa şeklinde deniyorlar..Öz bakımını yapamayan kadının,boşluk bırakmadan el değiştirme girişişi saklı bunun ardında da..

Ateist kadın ise çok farklı..Çoğu ateist kadın güçlüdür.Aile baskısını,dalavereci kocayı reddeder..Mutsuz ve cinsel anlamda mutsuz olacağı adamı hayatında barındırmaya ihtiyaç duymaz..Onu bırakır mutlu olacağı başka biri çıkarsa karşısına onunla olur, rahat rahat..Para için pul için kendisini heba etmez..Zaten dinin ve geleneklerin dayattığı mal empozesini kabul etmeyen ve baş kaldıran kadın hiç kendisini böyle komik pozisyonlara düşürür mü?..Topluma baş kaldırabilmek gibi cesur ve kişilikli bir davranışta bulunan kadın, kendisine böyle şeyleri yakıştırabilir mi?Bizler bedel ödüyoruz kendimize saygımızı koruyabilmek için ..

Ateiste sürekli seks muhabbeti yapmalarının neden sanırım bu. Hani bir şey de anlamıyorlar yaptıklarından, dillerine vuruyor diyesim geliyor.

Anlamamaları normal..Çünkü aile ona,o organın bir işemek, bir de evleneceği erkeği mutlu etmek için olduğunu öğretiyor.Ha bir de pislik bir iş olduğunu...Tutupta bak kızım bununla zevk alırsın şöyle şöyle orgazm olursun gibi cinsel hayatının mutluluğunu öğretecek hali yok..Bilmez kadın..Zaten çoğu zaman da başı ağrıyordur.:).o iş pis ve kötüdür hem..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kadın ve erkek diye ayrımlamaya gerek yok. Temelde cinslerin arasında bir böyle bir ayrım yok. Bu cinslere yüklenen rollerle ilgili. "Kadınlar sevgiye muhtaçtır; varoluşlarının amacı odur" bu nasıl iddialı bir o kadar da saçma bir önerme. Böyle bir şey gerçek olmadığı gibi bu o sevgiye muhtaç, 'zavallı' gibi gördüğünüz kadınlar bu durumu kendi lehlerine gayet güzel kullanabiliyolar.

iddialı ve saçma bir önerme olabilir. ben bayan değilim; bunu çevremdeki bayanlardan gözlemlediğim ve psikoloji kitaplarından okuduğum kadarıyla söyledim.

kadın ve erkek diye ayrımlamaya kesinlikle gerek var; çünkü bu ayrımı zaten doğa yapmış. bir erkek ile bir bayanın beyninin aynı çalıştığını hiç sanmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

iddialı ve saçma bir önerme olabilir. ben bayan değilim; bunu çevremdeki bayanlardan gözlemlediğim ve psikoloji kitaplarından okuduğum kadarıyla söyledim.

kadın ve erkek diye ayrımlamaya kesinlikle gerek var; çünkü bu ayrımı zaten doğa yapmış. bir erkek ile bir bayanın beyninin aynı çalıştığını hiç sanmıyorum.

Dediğim gibi temelde kadın ve erkek doğası gibi bir ayrım yok. Bu gelişimle ile birlikte yüklenen roller ile ilgili. Bu roller, farklı ihtiyaçlar ve eğilimler doğurmuştur. Bu ayrım yaratılmış bir ayrımdır ve eleştirilmesi gereken de budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana öyle geliyor ki, onlara bunu yaptıran şey sadece inanma ihtiyacı veya bu dine doğmuş olmak değildir. Bizler burada bu işe akıl sır erdiremiyoruz, İslam savunucusu kadınları şaşkınlık içinde izleyip kızıyor ve bazen “onursuz” olmakla suçluyoruz ama acaba o kadar basit mi..

Kadınlar bu dinde ne buluyorlar da reddetmekten öte sıkı sıkıya sarılıyorlar?

Ve neden ateist/deist/panteist kadın sayısı İslam aleminde “İslam’a rağmen” az?

Beynin çalışma bölgelerinden mantık kurgulamayla ilgili olan kısmının erkeklerden daha değişik şekilde çalışmasıyla alakası olabilir.Cinsler arasında değişik hormonların baskın olması sonucunda ortaya çıkmış farklılıklar da var işin içinde.Hormonlar her şeydir...Bunu evrimsel açıdan aslında hacı'ya veya anibal'e sormak lazım.Ya da bilen başka birilerine...

Kadın bir sevgi kumkuması değil.Sadece biraz daha duygusal ve duyarlı diyebiliriz belki..Toplum da erkeğe ağlamaması öğütlenmiştir, duygularını belli etmemesi.Aslında erkekte kadında duygusaldırlar..Sadece kadının belli etmesi ayıp sayılmazken ,erkeğin belli etmesi toplumlarda ayıp karşılanır..Acımasız ,güçlü ve duyarsız olmaları öğretilmiştir yy lardır erkeklere..Aslında her iki cinste duygudan yana zengindir..Yani az sayıdaki ateist kadının var olmasının nedenini, çok sayıdaki dindar kadının duygusallığına ve sevgi pıtırcığı olmasına da bağlayamayız tanrı ve din inancını. (Bu bölümü yazarken silver'in kadınların duygusallığıyla ilgili yazdıklarına da cevap vermiş oldum)..

Burada aslen edilgenliğin genlere işlemiş olmasında arıyorum ben cevabı.YY lardır ezilen ,hükmedilen kadının artık durumunu özümseyip,2. sınıflığa gönüllü olmasıyla bağıntılıyorum..Kadın erkeğe oranla daha az eğitim verilendir.Çok değil, bundan 50-70 yıl önce okul bitiren kadınları parmakla gösterirlerdi..Türkiyede durum daha vahim tabii..Eğitim öğretimine bile izin verilmemiş,erkenden evlendirilmeye kalkışılmış bir kadın ne yapsındı? Nasıl bir beyin yapısı geliştirecekti?..Elinin işiyle erkek işine karışmaması ,cüce de olsa bir kocası olması gerektiği,karnından sıpa sırtından sopa eksik olmaması gerektiği söylenen kadın nasıl çıkacaktı bu darboğazdan..Atasözlerimiz bile kadının bilinçaltına "sen aptalsın,2. sınıfsın" görüşünü işlemişken.... Atasözleri çok önemlidir.Toplumun görüş açısını ve kültür yapısını örneklerler ve toplumun kolektif bilincini oluşturma da çok büyük katkı sağlarlar .Zaten toplumsal davranışlarla da pekiştirilen bu 2. sınıf dayatması, kadın daha doğduğu andan itibaren farkedemeden bilinçaltına işlenmeye başlıyor.Düşünmesine bile izin verilmeden erkeğe karşı zaten 5-0 geriden başladığı hayatına hiç şaşırmadan aynı şekilde devam edebiliyor..

Yukarıda ve ilk mesajlarımda yazdığım iletilerde kadının çıkarcı davranışlarının nedenini de, bu durumdan muzdarip olmuşluğunu avantaja çevirmeye çalışmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum..Kısaca söylemek gerekirse bir nevi "madem kullanılacağım ,kullanayım da bari değsin " mantığı....Ama işin derinine ve yy lar öncesine gidersek ,bu ezikliğin sebebinin dünya üzerindeki çeşitli dinlerin dayatması olduğunu görüyoruz..Anatomik olarak kas gücünden zayıf kadının ,bu özelliğinden kötücül şekilde yararlanılarak 2. sınıf bir ırk yaratma peşinde olan ,yek diğer bir ırk söz konusu ediliyor..Hükümdarlık sevdası her alanda olduğu gibi cinslerin arasına da girmiş durumda...

Kim kendi eliyle kendisine teslim edilmiş bir hükümranlığı diğer cinse teslim etsin ki?..Zamanında farkında olmadan verdiğimiz hakları 21. yy da bile hala geri alamıyoruz..İzin verilmiyor..Ancak 'feminist hareket' ortaya çıktığından beri biraz olsun kadın haklarında bir rahatlama görüyoruz..Araştırılırsa bu günkü çoğu haklarımızı elde etmemiz, mor kıyafetleriyle bu durumu protesto eden , haklarını geri isteyen ve dünya üzerinde 'aşırı kadınlar' diye gösterilerek küçümsenmeye çalışan o kadınlar sayesinde olmuştur..Feminist denince akla erkek kadın gelir :) Ha bir de bunlarla dalga geçmek ve ötelemek için 'lezbiyen' diye aşağılayan erkelere de dikkat etmek gerekir...Aslında o kadınlar sapkın değil sadece haklarını elde etmek için yollara dökülmüş ,durumu protesto ve 'karşı atak' için erkeksi görünmeye çalışmış,davranmış hınç içindeki kadınlardır.Bunlara da radikal feminist diyorlar hatırladığım kadarıyla.. Entel dantel ama yine de kültürlü kadınlardır..Bu hareketin İkinci feminist kalkışmasından sonra bu radikal,liberal,postmodern feminizm türleri ortaya çıkmıştır..(Arada,' ben bir feminist değilim' desem de kadın haklarını savunan herkes bir miktar ılımlısından feministtir.. Yok radikal değilim..:) )

Konumuz feminizm olmasa bile kadın haklarını ilk ortaya getiren sosyalist işçi kadınlar olduğu için burada anmadan geçemedim..

Yani konu derin IFeel'ciğim..anlat anlat bitmez..Bu başlığın yazı dizisi şeklinde "arkası yarın" konseptiyle ele alınabilecek derin ve üzücü bir konu..

Bu yüzden arkası yarın diyelim forumdaşlara ve uyumaya gidelim :) Zira yaza yaza yaz gelmiş..

tarihinde placebo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Forumumuzun leydileri hiç üzülmesinler çünkü atayist bayan oranı aslında hiç de mini minnacık değil. Bu tamamen eğitim seviyesiyle alakalı. Kadınların sosyal hayata ve eğitime katılım oranlarının yükselmesiyle bu oran da şaha kalkacaktır. Mevcut durum geçmişe dayanıyor. Evde oturup bütün gün çocuk bakan bi kadının filozof olmasını bekleyemeyiz. Ama Türkiye değişiyor. Kadınlar artık gözünü açtı. "Okumuycam ben,evde yatayım bütün gün,akşam da bi yemek yaparım sonra hanzo kocamla iki sevişirim" diyen kadın sayısı Anadolu'da bile azalıyor.

Azcık sabır, bi sonraki jenerasyon bambaşka olacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu sorun sadece ateizm için geçerli değil.

Kadınların psikolojisi geleneği korumaya ,muhafaza etmeye ve toplumdan uzak durumlara önyargılı davranmaya daha yatkındır.Ayrıca aykırı bir kadın aykırı bir erkekten daha fazla yaftalamaya ve dışlamaya maruz kalmakta.Bu da sıkıntıyı artırmakta.

Ben yalnız kuran diyen ekibe katıldığım zamanlarda bayan arkadaşların türbana inanmayıp başörtü takmaya devam ettiklerini gördüm.Çünkü psikolojileri düşüncelerini açığa vurmakta daha çekimser davranmaya itiyor.

Birçok filozofun ve birçok fikir önderinin erkek olması erkeğin daha sosyal ve toplum içinde daha aktif olabilmesinden ve davasında daha cesur olmasından kaynaklanıyor.Bu cesaretin kaynağı da erkeğe geçilen torpil yine.

tarihinde Galileo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu meseleye çok önceleri açıklık getirilmişti, ama pek okumayı sevmiyoruz galiba.

lenin efendi şöyle demiş bir yerlerde;

din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, bu dünyada azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umudunu sürdürmeyi öğretir. oysa yine din, başkalarının emeğinin sırtından geçinenlere bu dünyada hayırseverlik yapmayı öğreterek, sömürücü varlıklarının ceremesini pek ucuza ödemek kolaylığını gösterir ve cenette de rahat yaşamaları için ehven fiyatlı bilet satmaya bakar. böylelikle din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir. din, sermaye kölelerinin insancıl düşlerini, insana daha yaraşan bir yaşam isteklerini içinde boğdukları bir çeşit ruhsal içkidir.

yanisi şu, kim daha çok eziliyorsa, o, o kadar çok dindar olup tanrısına o kadar çok tapar, o kadar az ateist çıkar onlar arasından.

Herhalde kadınların, olaya sonradan dahil olmalarının neticesi olarak, erkeklere nispetle daha fazla eziliyor olduğunu inkar eden çıkmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

kadının de erkeğin en büyük amacı var olmak varlığını devam ettirmektir...

çocuk yapıp onları yetiştirmek ve onların da üremelerini sağlamak varlığı devam ettirmenin bu dünyadaki en geçerli yoludur...

fikirlerimizle icadlarımızla da varlığımızı devam ettirebiliriz belik ama tekerleği kimin icad ettiğini kimse bilmiyor...

ama ademi bilmeyen yok gibi...

ulan çok geriden aldık ta ademe gittik gene...

neysene uzun lafın kısası...

herkes kendi çocuğuna sahip çıksın efendim...

ne bu yaramazlık bağırış çağırış böyle çocuk mu yetiştirilir...

herkesin kendi çocuğuna sahip çıkması iyi bakması genetik emirlerdendir...

ama adam emin değil tabi kendi çocuğu olduğundan anası kadar...

bu yüzden gevşek davranıyor...

ama kadın yüzde yüz emin...

tavuk da olsa yavrusu için aslan kesiliyor...

adam ise ulan bu çocuk bana da pek benzemiyo falan filan diye düşünürken anası kadar kasmıyor kendini...

bir de kadın biraz dini yönden gevşek ise çocuğun durumu daha bir şüphe uyanıdırıyor...

hele ateyist ise bu çocuğa bu kadar masraf etmeye gerek yok da diyebilir...

o yüzden hemn başını ört namaz kıl...

Link to post
Sitelerde Paylaş

...

yanisi şu, kim daha çok eziliyorsa, o, o kadar çok dindar olup tanrısına o kadar çok tapar, o kadar az ateist çıkar onlar arasından.

Herhalde kadınların, olaya sonradan dahil olmalarının neticesi olarak, erkeklere nispetle daha fazla eziliyor olduğunu inkar eden çıkmaz.

Bugünün kadınını hangi açılardan günün erkeğinden daha fazla ezilmektedir? Yani merak ediyorum şöyle artılar eksiler yaptığınızda kafanızda kadının ezilen, sömürülen kesim olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugünün kadınını hangi açılardan günün erkeğinden daha fazla ezilmektedir? Yani merak ediyorum şöyle artılar eksiler yaptığınızda kafanızda kadının ezilen, sömürülen kesim olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Dostum bugün kimse kimseyi cinsiyeti dolayısıyla ayrıca eziyor değil, kastım çok açık.

Üretim mekanizmaları içinde vakti zamanında yer almayanlar doğal olarak şimdi karar mekanizmalarında da yer alamıyorlar.

Karar verici durumunda olanlar ise esasen çaresiz oldukları için işler şimdiki gibi boka sarıyor.

Tüm canlılık sömürülüyor ve kadın da bundan payını alıyor yani, bazısı ne olup bittiğinin farkına varamadığından olsa gerek bi' tepinme halidir sürüp gidiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beynin çalışma bölgelerinden mantık kurgulamayla ilgili olan kısmının erkeklerden daha değişik şekilde çalışmasıyla alakası olabilir.Cinsler arasında değişik hormonların baskın olması sonucunda ortaya çıkmış farklılıklar da var işin içinde.Hormonlar her şeydir...Bunu evrimsel açıdan aslında hacı'ya veya anibal'e sormak lazım.Ya da bilen başka birilerine...

Kadın bir sevgi kumkuması değil.Sadece biraz daha duygusal ve duyarlı diyebiliriz belki..Toplum da erkeğe ağlamaması öğütlenmiştir, duygularını belli etmemesi.Aslında erkekte kadında duygusaldırlar..Sadece kadının belli etmesi ayıp sayılmazken ,erkeğin belli etmesi toplumlarda ayıp karşılanır..Acımasız ,güçlü ve duyarsız olmaları öğretilmiştir yy lardır erkeklere..Aslında her iki cinste duygudan yana zengindir..Yani az sayıdaki ateist kadının var olmasının nedenini, çok sayıdaki dindar kadının duygusallığına ve sevgi pıtırcığı olmasına da bağlayamayız tanrı ve din inancını. (Bu bölümü yazarken silver'in kadınların duygusallığıyla ilgili yazdıklarına da cevap vermiş oldum)..

Hormonlar zaten dişi ve erkek olmanın yarattığı farklılığa da endeksli değil mi zaten?

Ben erkekle kadın arasında önemli bir fark olduğunu düşünmüyorum. Temel olarak insani ihtiyaçlarımız aynı, temel amacımız aynı. Duygusallığa gelirsek hele, esas zayıf olan bence kesin olarak erkek.

Annelik, kadınları daha duygusal, buna bağlı olarak çoğu zaman daha kırılgan ve zayıf yapıyor fikri baştan sona yanlış. Bilakis, kadın öncelikli olarak kendi çocuğunu korumak ister ve bunun için herkesi harcar. Serttir, acımasızdır, nettir vs. Aslında öyle sevgi pıtırcığı falan değildir. Onun sevgisi bence daha bencilcedir, spesifik durumlarda bunu gözlemlemek çok kolaydır.

Kadına annelik ve dişilik bir "rol" olarak da bindirilmeye kalkınca her şey karışıyor. Kadınlar o rolleri giyiniyor, daha sonra da büyüttükleri kız çocuklarına öğretiyor aynı rolü. Senin söylediğin gibi, erkeğe öğretilmiş roller var, onlar da kendi rollerini oynuyorlar. Güçlü, duygusuz, hiç ağlamayan, sızlanmayan, şikayetçi olmaması gerektiği öğretilen, hep güçlü, evini tek başına geçindirmek zorunda olan kişidir erkek.

Biz hep kadın diyoruz ama, bu din erkeği de başka türlü eziyor. Kadını erkeğe yük haline getirip baskılıyor, öte taraftan erkeği başka türlü sosyal baskılar altında ezilmeye mahkum kılıyor.

O da acısını, kadını daha çok ezerek çıkarıyor.. Gücü dışarıdaki dünyaya yetmeyince, evde gösteri yapıyor, erkekliğini böyle yaşıyor zavallı. Kadın da aslen bu durumun farkında.. Derhal dişilik rolünü giyinip ezik, bakıma muhtaç, kocasını evinde rahat ettirmeye çalışan ve gece de memnun olsun diye gerilim boşaltma aracı olma görevini ifa eden birine dönüşüyor.

Burada aslen edilgenliğin genlere işlemiş olmasında arıyorum ben cevabı.YY lardır ezilen ,hükmedilen kadının artık durumunu özümseyip,2. sınıflığa gönüllü olmasıyla bağıntılıyorum..Kadın erkeğe oranla daha az eğitim verilendir.Çok değil, bundan 50-70 yıl önce okul bitiren kadınları parmakla gösterirlerdi..Türkiyede durum daha vahim tabii..Eğitim öğretimine bile izin verilmemiş,erkenden evlendirilmeye kalkışılmış bir kadın ne yapsındı? Nasıl bir beyin yapısı geliştirecekti?..Elinin işiyle erkek işine karışmaması ,cüce de olsa bir kocası olması gerektiği,karnından sıpa sırtından sopa eksik olmaması gerektiği söylenen kadın nasıl çıkacaktı bu darboğazdan..Atasözlerimiz bile kadının bilinçaltına "sen aptalsın,2. sınıfsın" görüşünü işlemişken.... Atasözleri çok önemlidir.Toplumun görüş açısını ve kültür yapısını örneklerler ve toplumun kolektif bilincini oluşturma da çok büyük katkı sağlarlar .Zaten toplumsal davranışlarla da pekiştirilen bu 2. sınıf dayatması, kadın daha doğduğu andan itibaren farkedemeden bilinçaltına işlenmeye başlıyor.Düşünmesine bile izin verilmeden erkeğe karşı zaten 5-0 geriden başladığı hayatına hiç şaşırmadan aynı şekilde devam edebiliyor..

Yukarıda ve ilk mesajlarımda yazdığım iletilerde kadının çıkarcı davranışlarının nedenini de, bu durumdan muzdarip olmuşluğunu avantaja çevirmeye çalışmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum..Kısaca söylemek gerekirse bir nevi "madem kullanılacağım ,kullanayım da bari değsin " mantığı....Ama işin derinine ve yy lar öncesine gidersek ,bu ezikliğin sebebinin dünya üzerindeki çeşitli dinlerin dayatması olduğunu görüyoruz..Anatomik olarak kas gücünden zayıf kadının ,bu özelliğinden kötücül şekilde yararlanılarak 2. sınıf bir ırk yaratma peşinde olan ,yek diğer bir ırk söz konusu ediliyor..Hükümdarlık sevdası her alanda olduğu gibi cinslerin arasına da girmiş durumda...

Kısır bir döngü..

Ben İslam'ın daha çok kadınlar yüzünden böylesine yaşatıldığını düşünüyorum. Kadınlar birazcık silkelense bir hafta sürmez, sistemleri değiştirirler. O güçleri var ama farkında değiller. Tembellik mi, eğitimsizlik mi, kolayına kaçmak mı yoksa başka bir şey mi bilmiyorum.. Sanırım hepsi ve daha fazlası..

Yani konu derin IFeel'ciğim..anlat anlat bitmez..Bu başlığın yazı dizisi şeklinde "arkası yarın" konseptiyle ele alınabilecek derin ve üzücü bir konu..

Evet Placebo'cum, konu çok derin, çok yönlü ve üzüntü verici.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Forumumuzun leydileri hiç üzülmesinler çünkü atayist bayan oranı aslında hiç de mini minnacık değil. Bu tamamen eğitim seviyesiyle alakalı. Kadınların sosyal hayata ve eğitime katılım oranlarının yükselmesiyle bu oran da şaha kalkacaktır. Mevcut durum geçmişe dayanıyor. Evde oturup bütün gün çocuk bakan bi kadının filozof olmasını bekleyemeyiz. Ama Türkiye değişiyor. Kadınlar artık gözünü açtı. "Okumuycam ben,evde yatayım bütün gün,akşam da bi yemek yaparım sonra hanzo kocamla iki sevişirim" diyen kadın sayısı Anadolu'da bile azalıyor.

Azcık sabır, bi sonraki jenerasyon bambaşka olacak.

Din sözkonusu olduğunda senin söylediğin gibi olmuyor ama. Kadınlar uzun yıllardır sosyal hayatın içinde, uzun yıllardır çalışma hayatının içinde, uzun yıllardır eğitim hayatının içinde.

Bütün bunlar bile dine olan tuhaf sevgisini azaltmış değil. Dindar dindar yaşamıyorlar; burası kesin ama dini savunmadan da geri kalmıyorlar.

Çok özgür, iyi eğitimli, erkeğe zerre kadar ihtiyacı olmayan, bunu da çeşitli vesilelerle kanıtlamış milyonlarca kadın var ama hemen hepsi de iş dine geldi mi "güzel dinim" masalını anlatıyor. Seviyorlar yani bu dini..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Din sözkonusu olduğunda senin söylediğin gibi olmuyor ama. Kadınlar uzun yıllardır sosyal hayatın içinde, uzun yıllardır çalışma hayatının içinde, uzun yıllardır eğitim hayatının içinde.

Bütün bunlar bile dine olan tuhaf sevgisini azaltmış değil. Dindar dindar yaşamıyorlar; burası kesin ama dini savunmadan da geri kalmıyorlar.

Çok özgür, iyi eğitimli, erkeğe zerre kadar ihtiyacı olmayan, bunu da çeşitli vesilelerle kanıtlamış milyonlarca kadın var ama hemen hepsi de iş dine geldi mi "güzel dinim" masalını anlatıyor. Seviyorlar yani bu dini..

Erkekler de farklı değil ki ifeel. Bak belki uzun yıllardır kadınlar sosyal hayattalar ama artık daha aktifler,30 sene önce genel müdür baayan sayısı ile şimdiki bir mi? Internet kullanımının yaygınlaşması, batı ülkelerine gidip gelme filan derken kadınlar kabuğunu kırmayı bırak söküp atıyorlar. Ordaki kadın gibi olmak istiyorlar. Ezilmeyen,erkeğe söz geçirebilen,güçlü,söz sahibi vs.. Okumuş salak sulak kadınlar olduğu gibi erkekler de var,okumak eşekliği almıyor ama oranları değiştiriyor. Gözü açılıyor, en azından bağnaz olmuyor,atayist olması çok mu önemli? Yeter ki bağnaz olmasın.

2030'da bu forum hala duruyor olursa sana "demiştim ifeel,bak kadınlar erkeklerden daha cesur atayist oldular" diyeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her defa konu kadının ezilip sömürüldüğüne gelip dayanıyor. Kadın suçsuz, kadın zavallı, kadın ezilen..

Ateist erkekler İslam eleştirisi yaparken sadece erkekleri suçluyor, kadına herhangi bir sorumluluk yüklemekten çekiniyor. Yanlış bu. Haksızca ayrıca.

Erkeğin, kendi namusunu kadına yüklemesinden farksız bir bakış açısıdır bu. Onu kadına yükleyen erkekse, alması gereken de erkektir gibi bir sonuç çıkıyor ki kadın yine edilgen olmaya mahkum kılınıyor.

Bunun farkında bile değiller.. Ne acı..

Acımayın kadınlara. Sorumluluklarını hatırlatın, bedenlerine, hayatlarına sahip çıkmak zorunda olduklarını, buna güçlerinin yeteceğini empoze edip zorlayın. Mevcut durumda sadece erkeği suçlamak, erkeğe de haksızlık. Kadın böyle olması gerektiğini her ne kadar dışarıdan öğrendiyse, erkek de öyle öğrenmiştir. Erkekleri böyle olmaya zorlayan kadınlardır, önce kendi anneleridir mesela..

Erkek şiddete uğramıyor mu sanıyoruz?

Büyük yanılgı. Erkek, ona öğretilenler sonucunda kadını eve mahkum ederken kendisi koskoca evin sorumluluğunu, bir dolu insanın bakımını üstelenmek zorunda, iş ayırt etmeksizin çalışmak durumundadır.

Patronu tarafında aşağılanır, diğer erkekler tarafından aşağılanır, penisinin işlevini kafasına takar aşağılanır, evdeki kadın tarafından yetersizlikle suçlanıp aşağılanır vs vs..

Ve ona öğretilen, daima erkek gibi davranması gerektiğidir. Hepsini içine atar, daha sonra da gelip evdeki kadından, çocuklardan çıkarır.

Kısır döngü diyoruz ya..

Gel de bu toplumdan ateist kadın bekle...

Bunları hatırlayınca da insan durumun ciddiyetini ve büyüklüğünü görüp umudunu yitiriyor.

Silik ve kişiliksiz olmak üzere kodlanmış kadın, kendisi gibi silik ve kişiliksiz erkeklerle birleşiyor. Olan biten bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Erkekler de farklı değil ki ifeel. Bak belki uzun yıllardır kadınlar sosyal hayattalar ama artık daha aktifler,30 sene önce genel müdür baayan sayısı ile şimdiki bir mi? Internet kullanımının yaygınlaşması, batı ülkelerine gidip gelme filan derken kadınlar kabuğunu kırmayı bırak söküp atıyorlar. Ordaki kadın gibi olmak istiyorlar. Ezilmeyen,erkeğe söz geçirebilen,güçlü,söz sahibi vs.. Okumuş salak sulak kadınlar olduğu gibi erkekler de var,okumak eşekliği almıyor ama oranları değiştiriyor. Gözü açılıyor, en azından bağnaz olmuyor,atayist olması çok mu önemli? Yeter ki bağnaz olmasın.

2030'da bu forum hala duruyor olursa sana "demiştim ifeel,bak kadınlar erkeklerden daha cesur atayist oldular" diyeceğim.

Yahu kadınlar genel müdür baayan falan oluyor da ne oluyor.. Bak işte Leyla Alaton'a? Çıkıp kanal kanal dolaşıyor, kocasından uzun süredir yediği dayakları anlatırken nasıl da vefakar, cefakar, makbul masum kadını oynuyor. Çok severiz böyle ezilenleri çünkü, biliyor. Zira diğer rol model(!) kadınlarımız. Hepsi ilahiler okur, güzel dinim cici dinim propagandası yaparlar. Oyun oynuyorlar diye düşünüyoruz ama onlar da inanıyor ve dini seviyor zaten. Öte taraftan Kireç'in işaret ettiği o karmaşık hayatlar yaşayan kadınlar olmaları, işi daha da sevimsiz bir hale sokuyor.

Benim derdim ille de ateist deist vs. olmaları değil tabii. Fakat karşıt düşüncelere hizmette direnmeleri kötü. Bak şu foruma mesela, kaç tane kadın ateist din forumunda yazı yazıyor? Din meselesi dediğimiz şey aslen kadın meselesi değil mi sence? Bütün forum kadın meseleleriyle dolu ve bizler kaç kişiyiz?

Bana kızacaklar, biliyorum ama din savunuru kadınlar çok daha cesur.

Fakat her şeye rağmen ben de senin gibi düşünüyorum. Arada bir kızıyorum, anlayamıyorum falan ama arkadan gelen gençlerden umutluyum. Onlar çok şanslı ama, bu da bir gerçek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her defa konu kadının ezilip sömürüldüğüne gelip dayanıyor. Kadın suçsuz, kadın zavallı, kadın ezilen..

Ateist erkekler İslam eleştirisi yaparken sadece erkekleri suçluyor, kadına herhangi bir sorumluluk yüklemekten çekiniyor. Yanlış bu. Haksızca ayrıca.

Erkeğin, kendi namusunu kadına yüklemesinden farksız bir bakış açısıdır bu. Onu kadına yükleyen erkekse, alması gereken de erkektir gibi bir sonuç çıkıyor ki kadın yine edilgen olmaya mahkum kılınıyor.

Bunun farkında bile değiller.. Ne acı..

Acımayın kadınlara. Sorumluluklarını hatırlatın, bedenlerine, hayatlarına sahip çıkmak zorunda olduklarını, buna güçlerinin yeteceğini empoze edip zorlayın. Mevcut durumda sadece erkeği suçlamak, erkeğe de haksızlık. Kadın böyle olması gerektiğini her ne kadar dışarıdan öğrendiyse, erkek de öyle öğrenmiştir. Erkekleri böyle olmaya zorlayan kadınlardır, önce kendi anneleridir mesela..

Erkek şiddete uğramıyor mu sanıyoruz?

Büyük yanılgı. Erkek, ona öğretilenler sonucunda kadını eve mahkum ederken kendisi koskoca evin sorumluluğunu, bir dolu insanın bakımını üstelenmek zorunda, iş ayırt etmeksizin çalışmak durumundadır.

Patronu tarafında aşağılanır, diğer erkekler tarafından aşağılanır, penisinin işlevini kafasına takar aşağılanır, evdeki kadın tarafından yetersizlikle suçlanıp aşağılanır vs vs..

Ve ona öğretilen, daima erkek gibi davranması gerektiğidir. Hepsini içine atar, daha sonra da gelip evdeki kadından, çocuklardan çıkarır.

Kısır döngü diyoruz ya..

Gel de bu toplumdan ateist kadın bekle...

Bunları hatırlayınca da insan durumun ciddiyetini ve büyüklüğünü görüp umudunu yitiriyor.

Silik ve kişiliksiz olmak üzere kodlanmış kadın, kendisi gibi silik ve kişiliksiz erkeklerle birleşiyor. Olan biten bu.

Kesinlikle kadının ezilmişliği sömürülmüşlüğü konusunda yanlış bir algı var. Ve bu öyle güzel yedirilmiş vaziyetteki kadının kendisi ezilen edebiyatı üzerinden tatmin alıp hiç bir şey yapmaya gerek duymuyor.

Kadının ezildiğini falan düşünmüyorum. Ataerkillik düzenden şikayet edip bikbiklenen her kadın önce kendilerine aşılanan ezilen dilinden kurtulmalı bir an önce. Çözüm kesinlikle bu değil.

Kadının bu düzen içinde yanlış tatminler alarak hayatını devam ettirdiğini ve tam da bu yüzden fazla sorgulamaya gerek duymadığını düşünüyorum. Bunu önceki mesajımda da söyledim aslında. Kadının kendi bedeni ve bedenini sunuşu üzerinden aldığı bir tatmin var. Aynı şekilde kadının annelik üzerinden ediğindiği bir yer ve aldığı bir tatmin var. Burda yalnızca çocuklarına bakmaktan aldığı tatminden bahsetmiyorum. Anneliğin gereksizce yüceltilmesinden doğan kadının konumundan, dokunulmazlığından bahsediyorum. Kadın, kendi bedeni ve onla yarattığı etki ve yüceleştirilen annelik aracılığı ile yanlış yere saplanmış tatminler alarak hayatına çok da birşeyi sorgulamadan devam edebiliyor. Bana öyle geliyor ki kadın bu tahtından düştüğü-düşürüldüğü gün daha çok sorgulama ihtiyacı hissedecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kesinlikle kadının ezilmişliği sömürülmüşlüğü konusunda yanlış bir algı var. Ve bu öyle güzel yedirilmiş vaziyetteki kadının kendisi ezilen edebiyatı üzerinden tatmin alıp hiç bir şey yapmaya gerek duymuyor.

Kadının ezildiğini falan düşünmüyorum. Ataerkillik düzenden şikayet edip bikbiklenen her kadın önce kendilerine aşılanan ezilen dilinden kurtulmalı bir an önce. Çözüm kesinlikle bu değil.

Kadının bu düzen içinde yanlış tatminler alarak hayatını devam ettirdiğini ve tam da bu yüzden fazla sorgulamaya gerek duymadığını düşünüyorum. Bunu önceki mesajımda da söyledim aslında. Kadının kendi bedeni ve bedenini sunuşu üzerinden aldığı bir tatmin var. Aynı şekilde kadının annelik üzerinden ediğindiği bir yer ve aldığı bir tatmin var. Burda yalnızca çocuklarına bakmaktan aldığı tatminden bahsetmiyorum. Anneliğin gereksizce yüceltilmesinden doğan kadının konumundan, dokunulmazlığından bahsediyorum. Kadın, kendi bedeni ve onla yarattığı etki ve yüceleştirilen annelik aracılığı ile yanlış yere saplanmış tatminler alarak hayatına çok da birşeyi sorgulamadan devam edebiliyor. Bana öyle geliyor ki kadın bu tahtından düştüğü-düşürüldüğü gün daha çok sorgulama ihtiyacı hissedecek.

Kadın ezilmiyor değil. Kadının hangi yollarla ezildiğini hepimiz aşağı yukarı biliyoruz ama kadının da bu durumdan hiç şikayetçi olmadığı kesin. Bu ezilme konusu en iyi: duygu sömürüsü, kendi gündemini oluşturma ve devam ettirme, ekmek elden su gölden yaşamı sürdürme, her durumda haklı görünme gibi avantajlar sağlıyor kadına. Fakat hiçbir şey yapmadan bunu yaşamaya da devam ediyor. Bu durumda kadını ezen aslen erkek değil, kendisi oluyor.

Kadınlar suçlu. Mahalleyi bırakın koca köyü tek başına beş dakika içinde birbirine katmaya, adamlara birbirini kırdırmaya gücü yeten kadını kimseler ezemez valla.. Suçunu ortaya çıkardığınızda hemen sizin söylediğiniz gibi ezilen zavallı kadın oluverir mesela, sonra biz olanı biteni unutup onu anlamaya çalışırız vs..

Bold yaptığım ilk cümleniz, daha ilk iletimde değindiğim, özellikle vurgulamak istediğim iki sorundan biriydi.

İşte kadına İslam'da ayrılan yer, tam da bu tatmine hizmet ediyor olmasın? Annelik kısımını tatmin ettiği kesin. Analık kutsaldır, yücedir, cennet onların ayakları altındadır falan ama bedeni hakkında sürekli seksüel birtakım alış verişler yapılması hoşuna mı gidiyor acaba?

Bana öyle geliyor. Din ve benzeri öğretiler nedeniyle tatminsizler hem, hem de tatmini dönüp oradaki yerlerinde arıyorlar. Hani şu klasik "katilin suç alanına geri dönmesi" meselesi gibi..

Hep kısır döngü.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...