Jump to content

Allah'ın Varlığına 12 Delil


Recommended Posts

Melekçim beni anlamaya başlıyor musun?

Bok, otun sindirilmiş şeklidir.

Kafiyeli olsun diye örnek verilir.

Elbette bok un olumsuz manada kullanılması söz konusudur.

Çarpıcı olsun, biraz daha aklını başına toplasın diye söylenir.

Gönül bu ota da konar boka da. şeklinde.

Veya

Bizim oralarda müslüman kürtleri kızdırmak için,

İtin allahı ile kürdün allahı birdir. Derler.

Kızarsa

Ne yani itin allahı yok mu? diye sıkıştırılmaya çalışırlar.

Sonuçta sizler masallara inandıkça ve masal kahramanlarının peşinden sürüklendikçe, alay konusu olmaya mahkumsunuz demektir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 99
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

aklın görevini gözlerine yükleyenler, aklını kaybetmeye başlar.

drekinci, sizin vizyonunuz mikroskop camıyla sınırlıysa suçluyu uzaklarda aramayın.

gördüklerinin dışındakilere inanmayanların aklı gözüne inmiştir.

çıkartın bize aklınızı gösterin. vicdanınızı görelim. Acıma hissinizi masanın üzerine koyun görelim.

Ağaca bakıyoruz, meyveler veriyor, canlı olduğu anlaşılıyor. Onun canını gösterin.

ayak basmadığım yere inanmam, koklamadığım çiçeğe inanmam, tadmadığım yiyeceğe inanmam demekten ne farkı var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bok, otun sindirilmiş şeklidir.

Kafiyeli olsun diye örnek verilir.

Elbette bok un olumsuz manada kullanılması söz konusudur.

Çarpıcı olsun, biraz daha aklını başına toplasın diye söylenir.

Gönül bu ota da konar boka da. şeklinde.

Veya

Bizim oralarda müslüman kürtleri kızdırmak için,

İtin allahı ile kürdün allahı birdir. Derler.

Kızarsa

Ne yani itin allahı yok mu? diye sıkıştırılmaya çalışırlar.

Sonuçta sizler masallara inandıkça ve masal kahramanlarının peşinden sürüklendikçe, alay konusu olmaya mahkumsunuz demektir.

Sevgiler.

gönül nedir ? hem görmüyoruz, hem de laboratuvarda ölçemiyoruz.

sizden, masal olduğunu kanıtlayan bir bilimsel bulgu bekliyoruz. ya da kuranı kerimde yer alan bir gerçeğin doğru olmadığının kanıtını delilini bekliyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

aklın görevini gözlerine yükleyenler, aklını kaybetmeye başlar.

drekinci, sizin vizyonunuz mikroskop camıyla sınırlıysa suçluyu uzaklarda aramayın.

gördüklerinin dışındakilere inanmayanların aklı gözüne inmiştir.

çıkartın bize aklınızı gösterin. vicdanınızı görelim. Acıma hissinizi masanın üzerine koyun görelim.

Ağaca bakıyoruz, meyveler veriyor, canlı olduğu anlaşılıyor. Onun canını gösterin.

ayak basmadığım yere inanmam, koklamadığım çiçeğe inanmam, tadmadığım yiyeceğe inanmam demekten ne farkı var?

Sorun sizin algınızda.

Sorun koklamadığınız çiçeğin varlığına emin olmakta, yokluğuna ihtimal dahi vermemenizde.

Sorun inandıklarınızda şüpheye yer vermemekte.

Sorun vicdanı algılama aracı olarak görmekte.

Sorun gözlemlemediğiniz şeylerin varlığına ihtimal vermenizden çok yokluğuna ihtimal vermemenizde gizli.

Sorun şüphe etmeyen bir beyne sahip olmanızda.

Doğduğunuzda Tanrı kavramı yoktu kafanızda.

Çevrenizi gözlemlediğinizde varmadınız böyle bir sonuca.

O zaman kim soktu Tanrı kavramını kafanıza.

Elbetteki, aileniz, çevreniz ve toplum soktu.

Teist düşüncedeki en büyük hata bu ya varlıklara olduğundan farklı bir anlam yüklemek, onlara kutsiyet atfetmek ve her şeye insan merkezli bakmak.

Bir de o dayatılmışların varlığından emin olmaksa başka bir fiyasko.

Her bilinçsiz beyin hayali varlıklara inanır elbet dindarlar ise başkalarının hayallerini de benimser.

Dinler, toplumları ortak hayaller etrafında birleştirir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu başlıkta saydığım 12 delil, yaratıcı fikrine insanın aklıyla ulaşabileceğine de bir delil sayılabilir belki.

Sorun sizin algınızda.

Sorun Allah'ın varlığına ihtimal dahi vermemenizde.

Sorun inandıklarınızda şüpheye yer vermemekte.

Sorun vicdanı algılama aracı olarak görmemekte.

Sorun gözlemleyemediğiniz şeylerin varlığına ihtimal vermemenizde gizli

Sorun şüphe etmeyen bir beyne sahip olmanızda.

Doğduğunuzda Tanrı kavramı yoktu kafanızda.

Herşeyi anneden beklerdiniz. Anneniz size şefkat eder, sıkıntılarınızı giderirdi.

Çocukken babanız en güçlüydü, size harçlık verir, size hediyeler verirdi.

Büyüdünüz, sizin her sıkıntınızı dinleyen, şefkat gösteren, size hediyeler veren, ihtiyacınızı gideren bir Allah olduğunu bilmeye başladınız.

Hastalandığınızda şifa istediğiniz, elinizi açıp dua ettiğiniz Allah'tan başka kim olur?

Bir annenin çocuğuna duyduğu şefkat, Allah'ın kullarına duyduğu şefkatin bir işaretidir. Kendisi yaratmadığı, sadece vesilesi olduğu bir çocuğa bu denli sevgi ve şefkat duyulabiliyorsa, Allah yarattığı kuluna sonsuz bir şefkat duyar. Bu şefkat duygusunu yalnız anneler en iyi anlar.

Bir babanın çocuğuna verdiği güven, Allah'ın güvenilir olduğunun bir sembolü gibidir. Sadece velisi olması hasebiyle gözüp kollayan, ihtiyaçlarını gideren, onun adına mücadele eden bir baba o çocuğun gerçek sahibi ve yaratıcısı değilken, Allah'ın insanı gözetmesi, ihtiyacını gidermesi, rızkını temin etmesi, dualarını işitmesi hiç insanla kıyaslanabilir mi?

Demek ki bir yaratana duyulan ihtiyaç insanın genlerine işlenmiştir. Fıtridir.

Ateist düşüncedeki en büyük hata her şeye insan ve madde merkezli bakmak.

Bir de o dayatılmışların yokluğundan emin olmaksa başka bir fiyasko.

Her bilinçsiz beyin hiçliğe inanır elbet ateistler ise kendi gerçeklerini bile benimsemez.

Ateizm, toplumları bir hiç etrafında bile birleştiremez, insanları saçıp savurur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cevap verelim:

Allah, yani var olan her şeyi yarattığını iddia eden güç, kendi akışında gitmekte olan doğa olaylarının arkasına saklanmak yerine, 'varlığını' açıkça göstermeliydi.

* "Beni görmeden varlığıma inanana ne mutlu" diye kıvıracağına,

* "Beni Firavuna gönderiyorsun ama seni kim gönderdi diye sorarlarsa ne diyeyim sorusuna 'Beni 'ben benim' diyen gönderdi" diye laf cambazlığı yapacağına,

* Yanan bir çalının arkasından, ıssız bir mağaranın derinliklerinden -o da yalnızca 'peygamberlerine'- seslenmeyi tercih edeceğine,

Her gün, her hafta, her ay, her yıl veya her on yılda bir veya her yüz yılda bir veya her beşyüz yılda bir, artık nasıl tercih ederse, ortalığa çıkıp madem 'var', yani madem o bir 'varlık', kendini maddeten göstermeliydi. Biz onu görmeliydik, sesini duymalıydık, dokunabilmeliydik, kokusunu hissedebilmeliydik. Öyle "Evrene bakın, ne kadar kusursuz, onu ben yarattım", "Vücudunuz ne kadar mükemmel, onu da ben yarattım", "Yağmur yağdı, onu ben yağdırdım" ya da "Bakın deprem oldu, onu da ben yaptım" şeklinde dolambaçlı kıytırık laflarla değil, varlığını kanıtlayacak şekilde ortaya çıkmalıydı. Madem çok büyük, aklımız havsalamız onun görkemini algılamaya yeterli değil, hiç olmazsa örneğin tırnağını göstermeliydi. Biz de "Haaa, demek ki Allah varmış" derdik o zaman.

Hatırlatayım: 'Varlık' demek, beş duyudan en az biriyle algılanan şey demektir.

Hıım güzel cevap teşekkür ederim bizim Tanrı hakkında bildiklerimiz;

-Tanrı; sonsuz ve sınırsızdır.

-Tanrı; insanı kendi benzerinde yaratmamıştır.Yaratılana benzemez.

-Tanrı; doğmamış, doğurulmamıştır.

Maddenin ne olduğunu ve neden meydana geldiğini biliyoruz. O gerçekte enerjidir. Herşiyin aynı enerji (saf enrji)den meydana geldiğini söylüyorsak o ilk enerji her şeyin başlangıcı olduğuna göre ona Tanrı diyebilirmiyiz?

Çünkü size göre mutlak varlık o saf enerjidir yanlış mı?

Tekrar altını çiziyorum mutlak olanın mevcut olanı oluşturabilmesi varlık haline dönüştürebilmesi Tanrılık bir faaliyettir.

Kendiliğinden var oldu!

Bu vardan var olundu.Bu Var kendiliğinden oluşan enerji kuvvettir.

Burada aramızda pek bir farkta kalmıyor.

Biz bu enerji kuvvete Allah diyoruz Kurana göre bu nur ve kuvvet Allahın kainata tecelissidir.

Allah Kuranı Kerimde bir ayette kuvvetin ve enerjinin kendisi olduğunu aıklamıştır.

Peki size bu enerjiyi tarif edin desem edebilecek misiniz?

Enerjinin mahiyeti açıklanabilir mi?

Allahın mahiyetini sormaktaki çabanız enerji için neden geçerli değil?

Kendiliğinden oluşan hakkında fikir yürütülebilir mi?

Enerji ezelden beri var diyorsanız aynı zamanda o ebedidir o halde.

Demk ki enerjinin başlangıcı ve sonu yok.Dikkat edin aynı şeyi kabul ediyoruz çünkü bu da Allahın sıfatlarından biridir.

İki sınırsız var olabilir mi?İki sonsuz varlık düşünülebilir mi?

Hayır iki sınırsız varlık düşünülemez bu ise yine Allahın sıfatlarındandır.

O halde ilk olarak şu soruyu soralım ezeli olan, madde enerjimidir yoksa Tanrı mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili haybenbe

görmek isteyip de göremediklerimize verdiğin örnekler, canlıların ve insanların düşünsel yetileri, psikolojik halleridir.

Can, canlının canlılık belirtileridir. Canlı somut bir varlıktır ve canlının özellikleri bir tür mekanizmadır.

Yani çalışabilir bir makine ile bozuk bir makine farkı gibidir. Bozuk makineyi çalıştırmaya çalışınca çalışmadığını gördüğümüzde bozulmuş deriz. Nedenlerini araştırır buluruz, tamir edebilirsek eder çalışır hale getiririz. Cansız bir beden de ölüdür. Hiçbir canlılık belirtisi vermez. Canlılık belirtileri, bedenden bağımsız şeyler, öldüğümüzde bizi terk eden şeyler değildir.

Özetle, soyutladığımız şeylerin maddi bir karşılığı vardır.

Şuraya yazdığımız yazıların tümü grafiksel soyutlamalardır. Masa yazdım diye karşına masa çıkacak değil.

Allah vb şeyler de soyutlamalardır. Elbette maddi karşılıklarından kaynaklanmış ancak sonraları bu maddi karşılıklar reddedilmiştir. Cennet ve cehennem bir coğrafi bölge olarak vardır. Tanrı fikri, liderlerden, krallardan kaynaklanan bir kavramdır. Zümrütü anka kuşu,kim bilir belki sülün kuşundan, yedi başlı canavar, iki başlı anormal doğumlardan, şahmaran piton türü bir yılandan kaynaklanan masal kahramanlarıdır. Gılgamış, herkül, güçlü insanları tasvir eden masal kahramanlarıdır.

Özetle diyeceğim o ki. Tanımladığınız. varlığından şüphe duymadığınız allah kavramı her insanda başka bir maddi karşılık bulur. Çocukların kafasında oluşan öcü veya iyilik meleği gibi. Herkes bunları kafalarında kendine göre canlandırır. Ama gerçek yaşamda bunlar yoktur. Gerçek yaşamı bunlara göre uygulamaya kalkarsanız elbette masal aleminde yaşayan meczuplar haline düşer alay konusu olursunuz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir annenin çocuğuna duyduğu şefkat, Allah'ın kullarına duyduğu şefkatin bir işaretidir. Kendisi yaratmadığı, sadece vesilesi olduğu bir çocuğa bu denli sevgi ve şefkat duyulabiliyorsa, Allah yarattığı kuluna sonsuz bir şefkat duyar. Bu şefkat duygusunu yalnız anneler en iyi anlar.

Pek de öyle değil sayın haybenbe.

Yarattığı kuluna şefkat… :blink:

Ara ki bulasın.

Bir kere bu Allah çok ayrımcı, resmen bölücü.

Üstelik din ırkçısı.

Hitlerin adı çıkmış.

Yarattığı kulları arasına öyle bir nifak sokuyor ki akıl alır gibi değil.

Mesela ateistlerin kalplerini kitliyor.

Hristiyanları, Yahudileri cehenneme atıyor.

Müslümanları diğerlerinin üzerine kışkırtıyor.

Onlarla oturup kalkmayın diyor.

Bazen de vurun asın kesin koman diye emirler yağdırıyor.

Babayı evlada, kardeşi kardeşe düşürüyor.

Daha neler neler…

Umarım Kuran’dan ayetler yazarak ispatlamamı istemezsiniz.

Anneyle özdeşleştirerek yapılan böylesi bir Allah tasviri ancak hiç Kuran okumamış, dininden dahi habersiz kimseler nezdinde etkili olabilir.

Ancak o kişi(ler) bir gün Kuran’ı okumaya karar verir de gözü açılırsa çok aydın bir ateist olur, zamanında beyninin ırzına geçenlerden fena halde intikam almaya kalkışabilir, benden söylemesi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili melek merhaba;

burada buldum seni, benden kurtulus yok haberin olsun.

allah dedigin seyin varligindan bahsetmek son derece anlamsizdir. Cunku allah bir kelimedir vve bu kellimeyi ortaya koyan sadece sensin/insan turu. Dolayisiyle olgunun gercekligi kavramsaldir.Tanri diye bir varlik yoktur..sadece insanoglunun dusuncesidir.

Kendisini ortaya koyamaz. Cunku varlik degildie. Var olan ortada olandir; vaarligi herkes tarafindan kabul gorur ve algilanir. Sen onu savunnmaya kalkmazsin..

selamlar

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili melek merhaba;

burada buldum seni, benden kurtulus yok haberin olsun.

allah dedigin seyin varligindan bahsetmek son derece anlamsizdir. Cunku allah bir kelimedir vve bu kellimeyi ortaya koyan sadece sensin/insan turu. Dolayisiyle olgunun gercekligi kavramsaldir.Tanri diye bir varlik yoktur..sadece insanoglunun dusuncesidir.

Kendisini ortaya koyamaz. Cunku varlik degildie. Var olan ortada olandir; vaarligi herkes tarafindan kabul gorur ve algilanir. Sen onu savunnmaya kalkmazsin..

selamlar

Merhaba Munzur ifadelerinize bakarsak sizi tahmin etmek zor değil dolayısıyle kimsiniz sualiyle karşılaşmayacaksınız :) Tanrı diye bir varlık bencede yoktur Allah vardır.

Selamlar. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

insan turu tanridan bahsetmeseydi tanri problemi de ortadan kalkardi. tanri varsa kanitlayin. kanit var olanlar yada fenomenler icin gecerlidir. siz inandiginiz ttanriyi, kusun, bocegin yapisinna bakarak kanitlamaya calisiyorsunuz. bu mantik sakattir.

natan

tarihinde Munzur tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Pek de öyle değil sayın haybenbe.

Yarattığı kuluna şefkat :blink:

Ara ki bulasın.

Bir kere bu Allah çok ayrımcı, resmen bölücü.

Üstelik din ırkçısı.

Hitlerin adı çıkmış.

Yarattığı kulları arasına öyle bir nifak sokuyor ki akıl alır gibi değil.

Mesela ateistlerin kalplerini kitliyor.

Hristiyanları, Yahudileri cehenneme atıyor.

Müslümanları diğerlerinin üzerine kışkırtıyor.

Onlarla oturup kalkmayın diyor.

Bazen de vurun asın kesin koman diye emirler yağdırıyor.

Babayı evlada, kardeşi kardeşe düşürüyor.

Daha neler neler

Umarım Kurandan ayetler yazarak ispatlamamı istemezsiniz.

Anneyle özdeşleştirerek yapılan böylesi bir Allah tasviri ancak hiç Kuran okumamış, dininden dahi habersiz kimseler nezdinde etkili olabilir.

Ancak o kişi(ler) bir gün Kuranı okumaya karar verir de gözü açılırsa çok aydın bir ateist olur, zamanında beyninin ırzına geçenlerden fena halde intikam almaya kalkışabilir, benden söylemesi.

sizde iftiralar bitmiyor. ne yani, gönderdiği hükümleri görmezden gelen, inkar eden, peygamberine her türlü kötülüğü ve hakareti layık gören, kendi kitabını yok sayan, emirlerine karşı çıkan, varlığını kabul etmeyen, kendi zatını tekzip eden, iftiralar yağdıran kişilere de merhamet edip, onları da kendisini bilen, tanıyan, peygamberinin takipçisi olan, emirlere itaat eden, tevekkül eden, şükreden, dua eden kullarınla bir mi tutacaktı?

Elmasla kömür birbirinden ayrılmayacaksa bu imtihanın ne anlamı kalır?

Tanıdığınız iki kişiden biri size her türlü hakereti, iftirayı ve kötülüğü yapsa; diğeri de sizin sözünüzden çıkmasa, sürekli sizi olumlu ansa ve siz her ikisine de aynı davransanız bu adil bir davranış mı olur?

Diyelim ki bir katil, bir maktul; ikisi de aynı olabilir mi? bu hangi vicdana sığar hangi adalete sığar?

Kusura bakmayın, saçmalamışsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah'ın olmadığının varlığının delillerinden birkaçı:

1.İmkân Delili: İmkân, bir şeyin olması ile olmamasının eşit olasılıkta sahip olmasıdır. Ancak birşeyin olma olasılığından bahsediyorsanız olasılıklar evreninin o şeyi kapsadığından da bahsedersiniz. Yani Tanrının üstünde bir kurallar evreni vardır ve olma ya da olmama kuralı Tanrıyı da kapsıyor demektir.

2.Değişme delili: Bir varlıkta değişme varsa, bu hareketin bir ilk noktası olacaktır. Ancak bunu zamana uyarlayamazsınız. Zamanın 0 olduğu noktadan bahsederseniz ondan öncesinden bahsedemezsiniz. Zamandan öncesi olmayacağına göre hiçbirşey sonradan yaratılamaz.

3.Sanat: Kainatta görülen bir sanat eseri yok. Kainatta düzensizlik, başıboşluk hakimdir. Meteorlar başıboş dolaşır, ıssız yaşamsız gezegenler uzayda devinir, karadelikler önüne çıkanı yutar. Ayrıca uzayda korkunç radyasyonlar, aşırı ısılar, soğukluklar mevcuttur.

4.Devrin ve silsilenin imkansızlığı : Yumurta-Tavuk örneğinde olduğu gibi zincirin ilk halkasına gitmek imkansızdır. Tüm canlılar zamanın tüm süreçlerinde bir ana-babadan doğmuşardır. Topraktan ana-babası olmadan çıkan hiçbir canlı olmamıştır. Bu da canlıların zaman içinde şekil değiştirip evrildiğini açıklar. CAnlıların bu çeşitliliği için tanrıya ihtiyaç yoktur.

5.Hikmet ve amaç delili: Her varlığın bir amacı ve faydası yoktur. Heryer israfla doludur. Örneğin insanoğlunun DNA sının büyük kısmı kullanılmaz. Bomboş durur. Koca kainatta koca gezegenlerde insan için hiçbir şey yoktur. İnsanoğlu onları göremez bile.

6.Yardımlaşma delili: Var olan her şey diğer varlık için fayda sağlar. Çakallar gerekirse kendi yavrularını yer, mürekkep balıkları kendi türdeşlerini yer, şebekler kendi yavurlarını bazen ölüme terkederek ölüm meleğine yardım ederler.

7.Temizlik: Toprağı temizleyen bakteriler, böcekler, yağmur ve kar; denizlerde buzullar ve balıklar; gezegenimizde atmosfer, kanımızı temizleyen oksijen....vs.

8.Farklılıklar : İnsanın siması orijinaldir ve tektir. Gelmiş geçmiş hiçbir insanın siması birbirinin aynısı değildir. Hiçbir bitki, ağaç, hayvan aynı değildir. İnsandaki göz retinası, parmak izi, ses tonu hep birbirinden farklıdır.

9.İnsandaki taktir, teşekkür ve beğenme özelliği : İnsanın genlerine işlenmiş bu özellik toplu yaşamanın vermiş olduğu bir özelliktir. Allaha inanmayan ilkel kabileler bilr yardımlaşarak belaları defederler. YArdımlaşma ve sosyal zekaları düşük olan Neanderthal insanı gibi türler sırf böyle birşeyi yapamadıkları için yokolmuştur.

10.Tarih: İnsanlık tarihinde son zamanlarında din mefhumu olmuştur. İnsanlık tarihinin ancak 3 te 1 i bildiğimiz tarihtir. Kalan 3 te 2 lik tarihte dinin var olduğuna dair kanıtlar yoktur.

11.Kur'an: Kur'an-ı Kerimin bilim dışı olması

12.Peygamberler: Peygamberlerin sadece Arap yarımadasında ortaya çıkması kuşkuludur. En eski yazılı tarihe sahip olan Çin'de, Hindistan'da peygamberlerden bahsedilmez bile. Onların tarihinde ne Adem-Havva vardır, ne de diğer hikayeler. Eğer peygamberler doğru olsaydı ve milletlere gönderilmiş olsaydı Avusturalya yerlilerinde dahi bazı Arap yarımadası hikayelerinden parçalar olmalıydı ki Arap yarımadası dışındaki hiçbir bölgede benzer hikayelere rastlayamazsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili haybenbe

görmek isteyip de göremediklerimize verdiğin örnekler, canlıların ve insanların düşünsel yetileri, psikolojik halleridir.

Can, canlının canlılık belirtileridir. Canlı somut bir varlıktır ve canlının özellikleri bir tür mekanizmadır.

Yani çalışabilir bir makine ile bozuk bir makine farkı gibidir. Bozuk makineyi çalıştırmaya çalışınca çalışmadığını gördüğümüzde bozulmuş deriz. Nedenlerini araştırır buluruz, tamir edebilirsek eder çalışır hale getiririz. Cansız bir beden de ölüdür. Hiçbir canlılık belirtisi vermez. Canlılık belirtileri, bedenden bağımsız şeyler, öldüğümüzde bizi terk eden şeyler değildir.

Özetle, soyutladığımız şeylerin maddi bir karşılığı vardır.

Şuraya yazdığımız yazıların tümü grafiksel soyutlamalardır. Masa yazdım diye karşına masa çıkacak değil.

Allah vb şeyler de soyutlamalardır. Elbette maddi karşılıklarından kaynaklanmış ancak sonraları bu maddi karşılıklar reddedilmiştir. Cennet ve cehennem bir coğrafi bölge olarak vardır. Tanrı fikri, liderlerden, krallardan kaynaklanan bir kavramdır. Zümrütü anka kuşu,kim bilir belki sülün kuşundan, yedi başlı canavar, iki başlı anormal doğumlardan, şahmaran piton türü bir yılandan kaynaklanan masal kahramanlarıdır. Gılgamış, herkül, güçlü insanları tasvir eden masal kahramanlarıdır.

Özetle diyeceğim o ki. Tanımladığınız. varlığından şüphe duymadığınız allah kavramı her insanda başka bir maddi karşılık bulur. Çocukların kafasında oluşan öcü veya iyilik meleği gibi. Herkes bunları kafalarında kendine göre canlandırır. Ama gerçek yaşamda bunlar yoktur. Gerçek yaşamı bunlara göre uygulamaya kalkarsanız elbette masal aleminde yaşayan meczuplar haline düşer alay konusu olursunuz.

Sevgiler.

Maddi karşılığı olmayan her şey masaldır ve meczupluğa götürür diyorsunuz öyle mi? Öldüğümüzde bizi terk eden bir ruh yoksa, ölen bir insanın tekrar canlanmasının önünde bir engel olmaması lazım değil mi? Ya da cansız bir et parçasının "canlandırılabiliyor" olması lazım.

"Gerçek" sadece sizin beş duyunuzla algıladığınız şeyler midir? Bunun dışındakiler gerçek değil midir?

Kuran'ı hangi kategoride değerlendireceksiniz, hem gerçek, hem maddi karşılığı var, hem soyut kavramlar ihtiva ediyor, gerçek yaşamın içerisinde ve gerçeklerden bahsediyor. Onu neyle açıklayabilirsiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Az önce kullarına bir anne şefkatiyle yaklaşan Allah…

Bir annenin çocuğuna duyduğu şefkat, Allah'ın kullarına duyduğu şefkatin bir işaretidir. Kendisi yaratmadığı, sadece vesilesi olduğu bir çocuğa bu denli sevgi ve şefkat duyulabiliyorsa, Allah yarattığı kuluna sonsuz bir şefkat duyar. Bu şefkat duygusunu yalnız anneler en iyi anlar.

Şefkati mefkati bırakıp birden çark etti ve gönderdiği hükümlere inanmıyor diye kulları arasında ayrımcılık yapmaya başladı iyi mi:

ne yani, gönderdiği hükümleri görmezden gelen, inkar eden, peygamberine her türlü kötülüğü ve hakareti layık gören, kendi kitabını yok sayan, emirlerine karşı çıkan, varlığını kabul etmeyen, kendi zatını tekzip eden, iftiralar yağdıran kişilere de merhamet edip, onları da kendisini bilen, tanıyan, peygamberinin takipçisi olan, emirlere itaat eden, tevekkül eden, şükreden, dua eden kullarınla bir mi tutacaktı?

E biz farklı bir şey mi söylemiştik:

Yarattığı kuluna şefkat… :blink:

Ara ki bulasın.

Bir kere bu Allah çok ayrımcı, resmen bölücü.

Üstelik din ırkçısı.

Hitlerin adı çıkmış.

Yarattığı kulları arasına öyle bir nifak sokuyor ki akıl alır gibi değil.

Mesela ateistlerin kalplerini kitliyor.

Hristiyanları, Yahudileri cehenneme atıyor.

Müslümanları diğerlerinin üzerine kışkırtıyor.

Onlarla oturup kalkmayın diyor.

Bazen de vurun asın kesin koman diye emirler yağdırıyor.

Babayı evlada, kardeşi kardeşe düşürüyor.

Daha neler neler…

Umarım Kuran’dan ayetler yazarak ispatlamamı istemezsiniz.

Anneyle özdeşleştirerek yapılan böylesi bir Allah tasviri ancak hiç Kuran okumamış, dininden dahi habersiz kimseler nezdinde etkili olabilir.

Beni haklı çıkardığınız için teşekkür ederim sn. haybenbe. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddi karşılığı olmayan her şey masaldır ve meczupluğa götürür diyorsunuz öyle mi? Öldüğümüzde bizi terk eden bir ruh yoksa, ölen bir insanın tekrar canlanmasının önünde bir engel olmaması lazım değil mi? Ya da cansız bir et parçasının "canlandırılabiliyor" olması lazım.

"Gerçek" sadece sizin beş duyunuzla algıladığınız şeyler midir? Bunun dışındakiler gerçek değil midir?

Kuran'ı hangi kategoride değerlendireceksiniz, hem gerçek, hem maddi karşılığı var, hem soyut kavramlar ihtiva ediyor, gerçek yaşamın içerisinde ve gerçeklerden bahsediyor. Onu neyle açıklayabilirsiniz?

Sevgili hayenbe,

Maddi karşılığı olmayan şeyler ile konuşuyorsanız boş konuşursunuz. Örneğin; matematik ve burada kullanılan rakamlar, sayılar, çarpma, bölme, toplama, çıkarma vb gibi işlemlere maddi karşılık verilmezse, anlaşılmaz, anlamsız şeyler olur.

25 derseniz hiçbir sonuç çıkmaz. Ama 25 elma, 25 yumruk, 25 sallanma vs şeklinde maddi ve hareketsel şeylerle beraber ifade ederseniz artık 25'in anlaşılmayacak tarafı kalmaz.

ölen bir canlının canlandırılmasının önünde engel yok. Yalnızca şimdilik biz bunu başaramamaktayız. Başarabilmemiz üzerinden kısa süre geçmiş ölümlerde mümkün olabilmektedir. Yakın zamanda kalbi duran bir hastamızı canlandırma girişimlerimiz ile yeniden yaşama döndürebildik. Ancak üzerinden daha fazla zaman geçip, beyin hücrelerinde geriye dönüşü mümkün olmayan değişiklikler gerçekleşmiş olsa idi bunu başaramazdık. Tıp bilimi geliştikçe canlandırma girişimlerimizin başarısı gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca yüksek yapılı canlılarda kalp durması ile beraber bedenin tüm hücreleri aynı anda ölmüyor. Oksijene en fazla duyarlı hücreler (Merkezi Sinir Sistemi hücreleri) önce ölüyor sonra sırasıyla diğer organların hücreleri. Kol bacak gibi organlarda saatler sonra kesilmiş organ dikilerek yeniden işlev kazandırılabiliyor. Kıl ve tırnak üreten hücreler ise birkaç hafta canlılığını muhafaza edebiliyorlar.

Nasıl ki araba motorunu, uçak motorunu çalıştıran motordan başka bir ruh yok ise, canlılarda da canlılık özelliğini veren bedenden başka bir ruh yoktur.

Gerçek, sadece 5 duyumuz ile algılayıp aklımız ile varlığına kanaat getirdiğimiz şeylerdir. Hiçbir duyumuza hiçbir veri getirmeyen, algılayamadığımız şeyler hakkında ne söyleyebiliriz? Hiçbir şey söyleyemeyiz.

Varlıkların varlığını fark edebilmemiz için bunların bize hitap eder halde olması veya bize hitap eder hale dönüştürülebiliyor olması şarttır. 5 duyumuzun algı eşikleri sınırlıdır. Belli frekansta sesleri, ışığı, elektromanyetik dalgaları vb. 5 duyumuz ile algılayamamaktayız. Ancak bunları çeşitli araçlarla 5 duyumuza hitap eder şekle dönüştürebiliyor, böylelikle varlıklarından emin olabiliyoruz.

Özetle 5 duyumuza ve bunlardan gelen veriler ile işlem yapan aklımıza hitap etmeyen varlıkların olması ihtimali olsa bile bunlar bize hitap eder hale gelmedikçe yok hükmündedirler.

Allah, ruh, melek, cin, vs kavramları başlangıçta maddi karşılıkları olan kavramlar olduğu halde, inanırlar bunları ısrarla maddi karşılıklarından ayırmak istemektedirler. Çünkü kutsal şeylerdeki gizemler, anlaşılmayan şeyler, mucize kabilinden sihirli ve akla aykırı şeyler, onları daha ilgi çekici hale getirmektedir. Maddi karşılıkları ile düşününce bütün çekiciliği kaybolmaktadır. Peygambere akla ve mantığa aykırı özellikler yüklemezseniz, o da sıradan bir insan olur ve sözleri de pek ciddiye alınmaz.

Kuran, asırlar önce, zamanın olaylarını anlatan, insanlara nasıl davranması gerektiğini öğütleyen, yine insanlar tarafında yazılmış bir peygamberlik öyküsüdür. Her öyküde olduğu gibi, gerçekleşmesi muhtemel olaylar olabileceği gibi, tamamen uyduruk olaylar da anlatılmaktadır. Ona kutsallık ve Allahın kelamı özelliğini veren yanlız sizlersiniz. Bizlerin gözünde belki zamanın sosyolojik olayları hakkında bilgi edinebileceğimiz bir arkeolojik yapıttır. Hiçbir mucize içermediği gibi pek çok ilkel yönü de mevcuttur.

Her masal, kitap haline getirilip basılabilir. Piyasada binlerce masal kitabı vardır. Kitap haline getirildi diye her masal ve masal kahramanları gerçek olmaz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aramıza hoşgeldin. Yeni gelen arkadaşların yazıları da çok kibar oluyor. Tabi bu kibarlık ateistlerin hödükçe cevap vermelerinden sonra azalıyor. Mesela:

1. Aşama:

Acaba değerli ateist arkadaşlara göre.....

2. Aşama:

Acaba ateist arkadaşlara göre.....

3. Aşama:

Acaba ateistlere göre.....

4. Aşama:

Acaba maymun evlatlarına göre.....

100 üzerinden 1 Milyar.

Ne kadar doğru bir tesbit.Ben de bu değişim 2 aşamada oldu ama farketmez.Bir standart belirlemek lazım dimi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Az önce kullarına bir anne şefkatiyle yaklaşan Allah

Şefkati mefkati bırakıp birden çark etti ve gönderdiği hükümlere inanmıyor diye kulları arasında ayrımcılık yapmaya başladı iyi mi:

E biz farklı bir şey mi söylemiştik:

Beni haklı çıkardığınız için teşekkür ederim sn. haybenbe. :)

iyiyle kötü hiçbir zaman aynı olamaz. Allah'ın şefkat ve merhameti vardır, gazabı da vardır.

Anne örneğinden gidersek, çocuğunu sever de yeri gelince onu uyarmak için bir tokat da atabilir, bu da şefkattir, ama annesini saymayan sevmeyen dinlemeyen ona hiç değer vermeyen, benim annem yoktur diyen insanlar evlatlıktan reddedilebiliyor.

ateistler kendi kendilerini peşinen kulluktan reddetmiş durumdalar, ne şefkati bekliyorlar?

Allah size çok şefkat ediyor desem ne değişecek, inanmıyorsun ki bir defa konu merhamet değil

önceki başlıklarda sorduğum sorulara da yanıt verin sayın yakup

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...