Jump to content

AKP'nin Seçmen Profili belli oldu


Recommended Posts

AKP'nin %50 sırrı ortaya çıktı

AK Parti'nin araştırmasına göre, 12 Haziran'da 3.5 milyon Atatürkçü-Kemalist seçmen AK Parti'ye oy verdi.

Atalay "AK Parti'ye azımsanmayacak oranda seküler kimliğe sahip grup oy verdi" dedi.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 12 Haziran seçimlerinde alınan yüzde 50 oy oranı sonrasında "yüzde 50 neden oy verdi, diğer 50 neden vermedi araştıralım" dediği çalışma tamamlandı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın koordinasyonunda Anar ve Pollmark tarafından yapılan çalışma geçen hafta içinde Başbakan Erdoğan'a sunuldu. 22 Haziran-10 Temmuz tarihlerinde 26 ilde 28 bin 723 AK Parti seçmeni üzerinde gerçekleştirilen araştırmada ilginç bulgulara ulaşıldı.

SEKÜLER KİMLİK

Sabah gazetesinin haberine göre AK Parti'ye oy veren 21 milyon 466 bin 356 seçmenin yüzde 27.1'i kendini muhafazakar, yüzde 24.4'ü Türk Milliyetçisi, yüzde 16.4'ü Atatürkçü- Kemalist, yüzde 7.2'si sosyal demokrat, yüzde 5.9'u liberal- demokrat, yüzde 3'ü ulusalcı ve yüzde 1.4'ü Kürt Milliyetçisi olarak tanımlıyor.

Bu değerlendirmeler ışığında Erdoğan'a yapılan sunumda şu ifadelere yer verildi: "AK Parti'ye azımsanmayacak oranda seküler kimliğe sahip toplumsal gruplar oy verdi. İdeolojik kalıplar kırıldı." Değerlendirmelerde kendisini Atatürkçü-Kemalist olarak tanımlayan AK Parti seçmenin oy oranının CHP, MHP ve BDP'nin aldığı oy oranı açısında ne anlama geldiği de yorumlandı.

İşte o ayrıntılar:

* Kendisini Atatürkçü- Kemalist olarak tanımlayan yüzde 16.4 oy oranı AK Parti seçmeninin 3 milyon 520 binini temsil ediyor. Bu oran kendini Atatürkçü değerlerle özdeşleştiren ve 11 milyon 147 bin 736 oy alan CHP seçmenin üçte birine, 5 milyon 575 bin 993 oy alan MHP seçmeninin yarısına, 2 milyon 826 bin 31 oy alan BDP destekli bağımsızların seçmeninin 1.5 katına karşılık geliyor.

* Kendisini Türk Milliyetçisi olarak tanımlayan yüzde 24.4'lük oran AK Parti seçmeninin 5 milyonuna karşılık geliyor. Bu sayı da kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan MHP seçmeninin tamamını karşılıyor.

* Kendisini Kürt Milliyetçisi olarak tanımlayan seçmenin oranı yüzde 1.4. Bu oran yaklaşık 150 bin seçmene karşılık geliyor ki bu BDP destekli bağımsızların aldığı oyun yüzde 6'sına eşit.

http://www.gazeteport.com.tr/haber/55460/iste_yuzde_50nin_sirri#

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Tabi bu bir anket.

26 il, anketin zayıf tarafı.

Ama 28.723 denek, anketi güçlendiriyor.

Doğruluk payı oldukça yüksek.

Anketin asıl can alıcı sorusu; kendisini "Atatürkçüyüm, Kemalistim" diye niteleyen %16,4'e "Neden CHP değil de AKP?" sorusu olurdu.

Ve kendisini "Türk milliyetçisi" diye niteleyen %24,4'e "Neden MHP değil de AKP?" sorusu.

Sizce neden olabilir?

a- AKP'yi tehlikesiz ve başarılı gördükleri için

b- Kendi partilerine küstükleri için

c- Bunlar aslında eski ANAP'lı, DYP'li, DSP'li, BBP'li olanlar

d- Menfaat, beklenti, aldanma

e- Ahmaklıklarından

f- Hepsi

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabi bu bir anket.

26 il, anketin zayıf tarafı.

Ama 28.723 denek, anketi güçlendiriyor.

Doğruluk payı oldukça yüksek.

Anketin asıl can alıcı sorusu; kendisini "Atatürkçüyüm, Kemalistim" diye niteleyen %16,4'e "Neden CHP değil de AKP?" sorusu olurdu.

Ve kendisini "Türk milliyetçisi" diye niteleyen %24,4'e "Neden MHP değil de AKP?" sorusu.

Sizce neden olabilir?

a) AKP'yi tehlikesiz ve başarılı gördükleri için

B) Kendi partilerine küstükleri için

c) Bunlar aslında eski ANAP'lı, DYP'li, DSP'li, BBP'li olanlar

d) Menfaat, beklenti, aldanma

e) Ahmaklıklarından

Bence A ve E şıklarından dolayı.

Propaganda da Akp'nin üstüne kimse yok, son günlerde Akp'den oyları uzak tutan şeriat gelecek korkusunu da bu dönemde biraz azalttı Akp halkın gözünde. Akp televizyona verdiği reklamlarda hayatı toz pembe, ekonomiyi şahlanmış, Türkiye'yi kalkınmış bir ülke olarak yansıttı. Gerçekler dama gizlenerek cherry picking usulünde bir cımbızlamayla pembe bir tablo çizildi. Akp'nin iktadarının ilk yıllarında çokça dillendirilen irtica kavramlarının bu seçilerde dillendirilmemiş olması ve yeni Chp'nin propogandadaki zayıflığı Akp'ye oy kaptırdı.

Chp ise reklamlarında gerçekleri yansıttı ve acı tabloyu tüm çıplaklığıyla masaya yatırdı. Halka aile sigortası gibi bir CHP seçmeni olarak benim bile gülünç bulduğun düşsel bir vaatle yaklaşarak, halkın güvenini zedeledi. Ekmeği olmayan ve ekmek için umudu bile olmayan halk gerçeklere kulak tıkayıp, Akp'nin harikalar diyarı masallarına inanmayı tercih etti. Akp seçmeninin çoğunluğu sadece başbakanın mitinglerdeki demogojik konuşmalarına ve Batı'ya hırlamasına oy verdi.

Türk halkı fazla düşünmez, demogojiyle kolayca manüpüle edilebilir.

Akp'de karizmatk liderini kullanarak, demogoji ustalığı ve din propogandasıyla seçimi kazandı.

Kendi partilerine küsmek diye bir şey yoktur bence. Chp seçmeni hiçbir zaman partisinden vaat ve umut beklemedi. Şeriat tehlikesine karşı verildi zaten tüm oylar.

Bir de ahmaklıklarından tabi.

tarihinde TheQuestioningman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence tamamen ''Duygusal'' son 9 yılda güya ekonominin çok iyi gittiği zannediliyor, AK parti iktidar olamazsa herşey tepetakla olur gibi bir algı var..Türk halkının neredeyse %90 ı bir sebeble bankalara borçlu durumda, bu hükümetin ekonomiyi iyi yönettiği düşünülüyor bence sebep budur..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Geçenki ''Bu Ülke Neresidir'' adlı başlıkta şöyle demiştim:

Seçim öncesi sokakta, işyerinde, çeşitli tartışma platformlarında çok sıkı AKP muhalefeti yapıp da seçim zamanı gelince hiç tereddüt etmeden oyunu AKP’ye veren çarıklı erkan-ı harplerin ülkesi...

http://www.ateistforum.org/index.php?showtopic=46962

AKP’nin ( AK Parti değil ) seküler kimliğe sahip kesimden neden bu kadar çok oy aldığını anlamak için ne büyük sosyolog ne de büyük ekonomist olmaya gerek var.

Bankalar, büyük işadamları, esnaf, kendisini sağa sola aç gösterip geçinememekten yakınan gel gör ki bal gibi de parası olup bankalarda TL veya döviz tevdiat hesabı olarak değerlendiren Anadolu tabiriyle bir ton ‘kirli çıkı’, parasının başına bir iş gelmemesi için ‘ekonomik istikrar’ arıyordu.

Seçmen sokakta, işyerinde tam bir AKP muhalifiydi, gel gör ki seçimler geldiğinde oyunu AKP’ye atmaktan hiç çekinmiyordu.

Hem kime oy versindi; Merkez Sağ bit(iril)miş, geçmişte Anap veya DYP’den nemalanan kesim gemisini AKP limanına yanaştırmıştı.

Peki AKP bu ‘’sözde ekonomik istikrarı’’ nasıl sağladı?

Ülkeye değil AKP’ye yarayacak müthiş kurnaz bir politika güdülüp ihracatın, yerli üretimin bitirilip ithalatın rekor düzeye çıkarılmasıyla…

İlaveten, 2011 seçimlerine kadar aralıksız ( evet aralıksız ) yabancı menşeli sıcak paracılara yüksek oranda faizler verip cari açığı iyice şişirerek...

Evet, aynen böyle.

Satılık yalaka medya bunun ne büyük kurnazlık olduğunu yazmıyordu tabii. Yazmaya kalkışanların ise başına neler geldiği malum.

Türkiye’ye yatırıma değil, kemiksiz et gibi paradan para kazanmaya gelen yabancı sermaye hiç abartmıyorum 2011 seçimlerine kadar epey bir yararlandı bu yüksek faiz furyasından. Bizim sokaktaki erkani harpler ise %2 -3 gibi komik bir ‘reel faize’ fit oluyordu o başka.

Birinci ve İkinci AKP hükümetleri boyunca yabancı sermayenin kalıcı yatırıma değil, paradan para kazanmaya geldiğinin bir diğer göstergesi de işsizliğin sekiz yıl boyunca aralıksız yüzde onların üzerinde çıkmasıdır. Eğer bu sermaye kalıcı bir sermaye olsaydı işsizlik çoktan yüzde onların altına düşmüş olurdu.

----------

Yüksek faiz furyası sayesinde gelen yabancı sermayenin ülkeye ne gibi bir yararı oluyordu:

En başta ‘yapay’ bir şekilde Türk Lirası değerleniyor, düşük kur/değerli TL politikası sayesinde ihracaat gittikçe azalırken ithalat hayli artıyor ve çok ucuza mal ediliyordu. Ülkeye giren ucuz yabancı mal da enflasyonun düşmesine sebep oluyor, üstelik halkın alım gücünü artırıyordu. Enflasyonun düşük olmasının halkın daha çok kredi alıp daha çok tüketmesine vesile olduğu bir diğer gerçek.

Tabii tüm bunlar hem ekonominin canlı görünmesine sebep oluyor hem de büyüme olarak istatistiklere giriyordu.

Ayrıca kurların düşük olması ( düşünün o sıralar dolar 1.40 - 1.50 TL arası idi, şimdi ise 1.87 TL ) 'kişi başı milli gelir'in yüksek çıkmasını sağlıyor, bu da AKP’nin başarılı görünmesine vesile oluyordu.

Yerli sanayi, yerli üretim, ihracaat sırf AKP’nin yeniden seçilebilmek amacıyla izlediği böylesi kurnaz bir ekonomik politika yüzünden gittikçe geriliyordu fakat, bu kimin umurundaydı.

Devam edecek.

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne zamanki 2011 seçimleri yapılıp AKP halk tarafından tekrar işbaşına getirildi, kurnaz AKP bu politikadan derhal çark etti. Zira 'cari açık' o kadar büyümüştü ki çekilir gibi değildi.

Tamam, seçimler yapılmış, tekrar işbaşına gelinmişti ama, bile bile bu şark kurnazı oyuna da hala devam edilemezdi. Zira tüm bu şişme ve halkın gözüne perde çekip durumu güzel göstermeye yarayan bu oyun bir gün fena halde ters tepebilir, ekonomi adlı araba er veya geç duvara fena halde toslayabilirdi.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş’tan görevi devralan Başçı kendisine verilen emir gereği ‘yüksek faiz’ politikasına yavaş yavaş son vermeye başladı. Özellikle de seçimler yapılıp AKP tekrar seçildikten hemen sonra buna ivme kazandırıldı.

Artık düşük kur/ değerli TL değil, 'yüksek kur/ değersiz TL' politikası gütme zamanıydı.

Bu politika aralıksız sekiz yıl boyunca kurnazca sürüdürülen politikanın tamamen tersiydi anlayacağınız.

AKP nasıl olsa yüksek oy oranıyla tekrar işbaşına gelmiş, medya ve muhalifler çoktan susturulmuştu. Bu halk mı sokaklara çıkıp da onlara ‘’hoop ne oluyor’’ diyecekti?

Bizim ülkemizde belki sadece bir iki bireysel çıkış olur, yalaka basın da bu eylemi yapanları derhal meczup, anarşist ilan ederek etkisiz hale getirir atar.

Devlet tarafından TL’nin değeri bilinçli bir şekilde Merkez Bankası müdaheleleriyle resmen düşürülmeye başlandı dedik.

Düşürüldü, çünkü TL’nin değerli olması zaten yapaydı ve bunu halktan başka herkes biliyordu.

Dolar 1.40 - 1.50 TL değil, en az 1.70 veya 1.75 olmalıydı.

Ve oldu da.

Üstüne AB ve ABD’de ortaya çıkan ekonomik sorunlar da eklenince Merkez Bankası’nın onca çabasına, piyasaya sürekli döviz pompalamasına rağmen döviz aldı başını gitti.

-----------

Burada bir parantez açıp Dolar 1.50 TL iken ‘’bakınız efendim, AKP sayesinde kişi başı milli gelir 10.600 dolaaar’’ diye hançeresini yırtan medyadaki AKP yalakalarına bir şey sormak istiyorum:

Dolar artık 1.40 - 1.50 değil, 1.87 TL öyle değil mi?

Peki şu anda kişi başı milli gelir hala daha 10.600 dolar olmayacağına göre kaç dolara düşmüştür sizce?

Köşelerinizde bunu da yazabilme cesareti gösterebilecek misiniz?

TL bu kadar değer kaybettiği, kişi başı milli gelir bu kadar düştüğü, hatta ve hatta sessiz sedasız hem de hükümet eliyle resmen devalüasyon yapıldığı halde devalüasyonun adını da utanmadan pişkin pişkin ‘dalgalı kur’ diye millete sevimli mi göstereceksiniz yoksa?

Evet öyle yapacaksınız ve yapıyorsunuz da zaten.

Bu durum ‘üçlü koalisyon’ döneminde meydana geldiğinde bas bas bağırıp hükümeti yıkan da sizler, aynı durum AKP zamanında olduğunda sessizce ve kurnazca yapılan bu devalüasyonun adını pişkin pişkin ‘dalgalı kur’a çıkarıp eleştirel tek bir ses çıkaramayan da sizler…

Devam edelim:

Seçim biter bitmez yabancı sermayeye ( paradan para kazanan sıcak paracılara ) karşı adeta dur denilircesine 'düşük faiz' politikası güdülmeye başlandı.

Dövizin yüksek olması ithalatçının belini kırar, ihracatçıyı sevindirir. İhracaat ise yerli üretimi teşvik eder. Bu durum ise yerli sanayinin gelişmesine ve dışa bağımlılığın azalmasına vesile olur.

AKP doğrusunun bu olduğunu bildiği halde niçin sekiz yıl boyunca farklı davrandı?

Sırf seçilebilmek için…

Sırf bir yerlerle hesaplaşabilmek için…

Peki bu politikalardan en çok kar edenler kimlerdi:

1) Paradan para kazanan yabancı sermaye

2) AKP ve AKP'yle işbirliği yapan tüm kesimler

Dört yıl sonrasını bekleyin.

Seçilebilmek için üstte elimden geldiğince anlaşılır bir dille anlattığım oldukça kurnaz o ‘süslü vitrin politikaları’na tekrar dönülecek, aynı oyuna kalındığı yerden devam edilecek.

Yeter ki Tayyip Bey bir yerlerden intikamını alabilsin.

Hırsı, kan davası için kendi deyimiyle gerekirse papaz elbisesi bile giyer o.

Giyiyor da zaten.

Ne zaman üzerinden çıkardı ki?

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ne yani :) AKP oylarının sadece 3,5 milyonu mu sekuler kimliğe sahip :)

güzel taktik... yani geriye kalanı sekularizmden yana değil öyle mi ...

ah AKP... nasıl da alttan alttan fişekliyorsun konuyu ....

bence akp'ye oy verenlerin %80'nin belkide daha fazlasının Atatürkle, laiklikle, cumhuriyetle bir sorunu yok, akp'ye oy vermeyenler Atatürkcü laik, verenler değil iddiası saçmalığın daniskası....

Link to post
Sitelerde Paylaş

CeHaPe içinden pkk temizlenmeden bu sonuçlar her dönem böyle olacaktır.

Seçimlerde kayıt hatasını bahane ederek Hayır oyu kullanmayıp genel seçimlerde Yetmez ama Evet'çi takımını vekil yapan Ermeni dönmesi Yalandaroğlu Cumhuriyetçi partiden atılmadan asla düzelmez bu işler.

CeHaPe' ye oy atanmı Atatürkçü oluyor. , ? Olsa olsa terörist olur.

tarihinde Sol Invictus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bence akp'ye oy verenlerin %80'nin belkide daha fazlasının Atatürkle, laiklikle, cumhuriyetle bir sorunu yok, akp'ye oy vermeyenler Atatürkcü laik, verenler değil iddiası saçmalığın daniskası....

seninle aynı şeyi diyoruz da farklı cümlelerle...

bu haberin satır aralarında onların vermeye çalıştığı imaj farklı ama...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne zamanki 2011 seçimleri yapılıp AKP halk tarafından tekrar işbaşına getirildi, kurnaz AKP bu politikadan derhal çark etti. Zira 'cari açık' o kadar büyümüştü ki çekilir gibi değildi.

Tamam, seçimler yapılmış, tekrar işbaşına gelinmişti ama, bile bile bu şark kurnazı oyuna da hala devam edilemezdi. Zira tüm bu şişme ve halkın gözüne perde çekip durumu güzel göstermeye yarayan bu oyun bir gün fena halde ters tepebilir, ekonomi adlı araba er veya geç duvara fena halde toslayabilirdi.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş’tan görevi devralan Başçı kendisine verilen emir gereği ‘yüksek faiz’ politikasına yavaş yavaş son vermeye başladı. Özellikle de seçimler yapılıp AKP tekrar seçildikten hemen sonra buna ivme kazandırıldı.

Artık düşük kur/ değerli TL değil, 'yüksek kur/ değersiz TL' politikası gütme zamanıydı.

Bu politika aralıksız sekiz yıl boyunca kurnazca sürüdürülen politikanın tamamen tersiydi anlayacağınız.

AKP nasıl olsa yüksek oy oranıyla tekrar işbaşına gelmiş, medya ve muhalifler çoktan susturulmuştu. Bu halk mı sokaklara çıkıp da onlara ‘’hoop ne oluyor’’ diyecekti?

Bizim ülkemizde belki sadece bir iki bireysel çıkış olur, yalaka basın da bu eylemi yapanları derhal meczup, anarşist ilan ederek etkisiz hale getirir atar.

Devlet tarafından TL’nin değeri bilinçli bir şekilde Merkez Bankası müdaheleleriyle resmen düşürülmeye başlandı dedik.

Düşürüldü, çünkü TL’nin değerli olması zaten yapaydı ve bunu halktan başka herkes biliyordu.

Dolar 1.40 - 1.50 TL değil, en az 1.70 veya 1.75 olmalıydı.

Ve oldu da.

Üstüne AB ve ABD’de ortaya çıkan ekonomik sorunlar da eklenince Merkez Bankası’nın onca çabasına, piyasaya sürekli döviz pompalamasına rağmen döviz aldı başını gitti.

-----------

Burada bir parantez açıp Dolar 1.50 TL iken ‘’bakınız efendim, AKP sayesinde kişi başı milli gelir 10.600 dolaaar’’ diye hançeresini yırtan medyadaki AKP yalakalarına bir şey sormak istiyorum:

Dolar artık 1.40 - 1.50 değil, 1.87 TL öyle değil mi?

Peki şu anda kişi başı milli gelir hala daha 10.600 dolar olmayacağına göre kaç dolara düşmüştür sizce?

Köşelerinizde bunu da yazabilme cesareti gösterebilecek misiniz?

TL bu kadar değer kaybettiği, kişi başı milli gelir bu kadar düştüğü, hatta ve hatta sessiz sedasız hem de hükümet eliyle resmen devalüasyon yapıldığı halde devalüasyonun adını da utanmadan pişkin pişkin ‘dalgalı kur’ diye millete sevimli mi göstereceksiniz yoksa?

Evet öyle yapacaksınız ve yapıyorsunuz da zaten.

Bu durum ‘üçlü koalisyon’ döneminde meydana geldiğinde bas bas bağırıp hükümeti yıkan da sizler, aynı durum AKP zamanında olduğunda sessizce ve kurnazca yapılan bu devalüasyonun adını pişkin pişkin ‘dalgalı kur’a çıkarıp eleştirel tek bir ses çıkaramayan da sizler…

Devam edelim:

Seçim biter bitmez yabancı sermayeye ( paradan para kazanan sıcak paracılara ) karşı adeta dur denilircesine 'düşük faiz' politikası güdülmeye başlandı.

Dövizin yüksek olması ithalatçının belini kırar, ihracatçıyı sevindirir. İhracaat ise yerli üretimi teşvik eder. Bu durum ise yerli sanayinin gelişmesine ve dışa bağımlılığın azalmasına vesile olur.

AKP doğrusunun bu olduğunu bildiği halde niçin sekiz yıl boyunca farklı davrandı?

Sırf seçilebilmek için…

Sırf bir yerlerle hesaplaşabilmek için…

Peki bu politikalardan en çok kar edenler kimlerdi:

1) Paradan para kazanan yabancı sermaye

2) AKP ve AKP'yle işbirliği yapan tüm kesimler

Dört yıl sonrasını bekleyin.

Seçilebilmek için üstte elimden geldiğince anlaşılır bir dille anlattığım oldukça kurnaz o ‘süslü vitrin politikaları’na tekrar dönülecek, aynı oyuna kalındığı yerden devam edilecek.

Yeter ki Tayyip Bey bir yerlerden intikamını alabilsin.

Hırsı, kan davası için kendi deyimiyle gerekirse papaz elbisesi bile giyer o.

Giyiyor da zaten.

Ne zaman üzerinden çıkardı ki?

Ekonomiden biraz anlayan herkes yüksek kur/düşük faiz modelinin şu an Türkiye için tek seçenek olduğunu bilir. Cahilce bir yazı yazmışsınız. AKP'yi eleştirelim ama mantıklı eleştirelim. Hatta Doların biraz daha yukarı gitmesi lazım. Uzun vadede nimetlerini hep beraber göreceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ekonomiden biraz anlayan herkes yüksek kur/düşük faiz modelinin şu an Türkiye için tek seçenek olduğunu bilir. Cahilce bir yazı yazmışsınız. AKP'yi eleştirelim ama mantıklı eleştirelim. Hatta Doların biraz daha yukarı gitmesi lazım. Uzun vadede nimetlerini hep beraber göreceğiz.

Ben de aslında aynı şeyi iddia ettim ama, sanırım dikkatli okumamışsınız.

Neyse sorun değil, o satırları koyulaştırarak yayıma veriyorum:

Devam edelim:

Seçim biter bitmez yabancı sermayeye ( paradan para kazanan sıcak paracılara ) karşı adeta dur denilircesine 'düşük faiz' politikası güdülmeye başlandı.

Dövizin yüksek olması ithalatçının belini kırar, ihracatçıyı sevindirir. İhracaat ise yerli üretimi teşvik eder. Bu durum ise yerli sanayinin gelişmesine ve dışa bağımlılığın azalmasına vesile olur.

AKP doğrusunun bu olduğunu bildiği halde niçin sekiz yıl boyunca farklı davrandı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hatta Doların biraz daha yukarı gitmesi lazım.

Doların olması gereken gerçek TL değeri 1.65 - 1.70'tir, üstü devalüasyona girer. Ki bu rakam Merkez Bankası başkanının bizzat kendi açıklamasıdır.

Dolar 1.87 TL şu anda. Olması gerekenin çok üstünde. Ne kadar daha yüksek olması lazım?

Dolar eğer biraz daha yukarı ( 1.90ların üzerine ) çıkarsa dolarla borçlanan işadamlarının başına ne geleceğini ve bunun da ülkeye nelere mal olacağını biliyor musunuz peki?

Türk parasına son altı ayda güven kalmayıp kira kontratlarının, sözleşmelerin vs. artık dolar üzerinden yapıldığından haberdar mısınız?

Ve doların devalüasyon boyutlarında yükseğe tırmanmasının, ihracaatı teşvik için TL'nin değerini bizzat düşüren hükümeti bile telaşlandırdığını biliyor musunuz?

Gün geçtikçe yükselen doların ateşini alabilmek için Merkez Bankası'nın son iki ay içerisinde ne kadar dolar rezervi erittiğini araştırdınız mı?

Hem Merkez Bankası ne demeye elindeki hazır döviz rezervini eritiyor dersiniz?

Doları gerçek değeri 1.65 -1.70 TL arasıdır arkadaşım.

Üstü devalüasyondur.

Neyse, tüm bunlar çok yakında enflasyona yansıdığında bu yazıyı bir daha okursun.

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yakup;

Tespitleriniz oldukça isabetli, tebrikler!

Seçimden sonra hükümet sözcülerinin ilk açıklamalarını hatırlayalım."Cari açık!Çok fazla!Kemer sıkmalıyız!Tüm dünya bununla boğuşuyor!Ve hemen peşinden sizin söylediğiniz çark etme mevzuusu...

Bana göre ise durum daha farklı.Radikal değişiklikler yapmadan bu sarmaldan çıkılamaz.Borsa, faiz ve döviz kuru parametrelerinden her üçünü aynı anda kontrol etmek imkansızdır.Öncelikle borsayı ortadan kaldırmak icap eder.Reelde vatandaşa hiç bir faydası olmayan, maniplasyon ve spekülasyon sahası borsa denen kurumun acil tasviyesi elzemdir.

Bunun yanında sizin de üstüne bastığınız gibi, yatırım için gelen sıcak para ile faiz için geleni kati ayırmak ve önlemlerini almak elzemdir.

İthalatı azaltıp, ihracatı arttıracak diğer önlemleri ve aklınızdaki ideal ekonomik modeli sizden dinlemek isterim.

Saygılarımla...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...