Jump to content

Biyoloji Soruları (2)


Recommended Posts

  • İleti 76
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İlk biyoloji soruları başlığı uzadığı için yeni bir başlık açıyorum.

Yeni başlığın ilk sorusu....

Çok hücreli canlılarda organ ve dokular neden vardırlar?

Birkaç sebebi olabilir ama benim aklıma gelen ilk cevap şu oldu:Çeşitli görevleri paylaşmak için.

Mesela solunum görevini yapan organlar farklı,dolaşımı yapanlar farklı.Tabii ki aralarında iş birliği var.Bir de şöyle yanlış anlaşılma olmasın, birçok görevi olan organlar da var.Yani bir organ hem sindirim sistemine hem endokrin sisteme katkıda bulunabilir.

Tabii ki bu organlar görevleri yaparken homestasiyede katkıda bulunurlar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Organ ve dokuların varlık nedenlerini bildiğimizi sanıyoruz.

Onlara bazı spesifik işlevler yüklüyor ve varlık nedenlerini o işlevlerle açıklıyoruz.

Ama onlar o işlevleri yerine getirmek için mi evrildiler?

Yoksa rastgele mutasyonlara bağlı olarak bir hücre kümesi şeklinde ortaya çıkıp, zamanla evrilerek bir amaca mı hizmet etmeye başladılar?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama onlar o işlevleri yerine getirmek için mi evrildiler?

Yoksa rastgele mutasyonlara bağlı olarak bir hücre kümesi şeklinde ortaya çıkıp, zamanla evrilerek bir amaca mı hizmet etmeye başladılar?

Günümüzdeki organların insanı büyüleyen karmaşıklıklarına baktığımızda bunların rastgele oluşabileceğini düşünmek pek mümkün değil. Hem rastgele mutasyonların nadirliğini hem de sürekli bir yaşam mücadelesini düşündüğümüzde bu rastgele mutasyonlarla bu denli karmaşık yapılar elde etmek için 4.5 milyar bile yeterli değil, ihtimal tarif edilemeyecek düzeyde düşük.

İşte bu yüzden evrim küçük adımlarla, birikimlerle bu karmaşık yapıları ortaya çıkarır. Örneğin ilk türlerin mesela acanthostega'nın yüzünden bugünkü insan yüzüne ya da ışık alıcı hücrelerden bugünkü karmaşık gözlere süren evrime baktığımızda tüm bu muazzamlığın aşama aşama olduğunu görebiliriz.

Peki evrimin bir bilinci ya da bir amacı yok neden bunlar ortaya çıktı diye sorduğumuzdaysa hayatta kalma ve soyunu devam ettirme bu birikimi getirmiştir. Hayatta kalmada ve çoğalmada avantaj sağlayacak her bir ufak adımın sonuçlarıdır. Çünkü %10 görme %8 görmeden daha iyidir veya bazı hayvanlar için ufak bir kanat, hiç kanatsızlıktan daha iyidir. O ufak kanatın biraz daha büyüğüyse o ufak kanattan daha iyidir. Burada iyilik, hayatta kalma ve üreyebilme beceresini arttırmaktır. Avla avcı arasında süregelen bu "silahlanma yarışı" daha karmaşık olanların türlerini devam ettirmelerini sağlamıştır. Tabii bu ucu açık bir süreç değildir. Çünkü koşullar değişir, çiftleşme faktörü rol oynar ve tabii fizik yasaları vardır ama bu başka konu.

Özetlemek gerekirse organlar hayatta kalma amacına hizmet ettikleri için evrilirler. Daha "iyi" olanlar, rakiplerine üstünlük kurarak daha fazla çoğalırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Günümüzdeki organların insanı büyüleyen karmaşıklıklarına baktığımızda bunların rastgele oluşabileceğini düşünmek pek mümkün değil. Hem rastgele mutasyonların nadirliğini hem de sürekli bir yaşam mücadelesini düşündüğümüzde bu rastgele mutasyonlarla bu denli karmaşık yapılar elde etmek için 4.5 milyar bile yeterli değil, ihtimal tarif edilemeyecek düzeyde düşük.

İşte bu yüzden evrim küçük adımlarla, birikimlerle bu karmaşık yapıları ortaya çıkarır. Örneğin ilk türlerin mesela acanthostega'nın yüzünden bugünkü insan yüzüne ya da ışık alıcı hücrelerden bugünkü karmaşık gözlere süren evrime baktığımızda tüm bu muazzamlığın aşama aşama olduğunu görebiliriz.

Peki evrimin bir bilinci ya da bir amacı yok neden bunlar ortaya çıktı diye sorduğumuzdaysa hayatta kalma ve soyunu devam ettirme bu birikimi getirmiştir. Hayatta kalmada ve çoğalmada avantaj sağlayacak her bir ufak adımın sonuçlarıdır. Çünkü %10 görme %8 görmeden daha iyidir veya bazı hayvanlar için ufak bir kanat, hiç kanatsızlıktan daha iyidir. O ufak kanatın biraz daha büyüğüyse o ufak kanattan daha iyidir. Burada iyilik, hayatta kalma ve üreyebilme beceresini arttırmaktır. Avla avcı arasında süregelen bu "silahlanma yarışı" daha karmaşık olanların türlerini devam ettirmelerini sağlamıştır. Tabii bu ucu açık bir süreç değildir. Çünkü koşullar değişir, çiftleşme faktörü rol oynar ve tabii fizik yasaları vardır ama bu başka konu.

Özetlemek gerekirse organlar hayatta kalma amacına hizmet ettikleri için evrilirler. Daha "iyi" olanlar, rakiplerine üstünlük kurarak daha fazla çoğalırlar.

Yani sana göre, günümüzde gözlemlediğimiz karmaşıklıktan küçük adımlarla gerçekleşen birikimler sorumludur.

Buna ben itiraz etmiyorum.

Ama sen soruyu yanıtlamıyorsun gibi geldi bana.

Çünkü bu açıklama yeterli değil.

Sorular:

Ama onlar o işlevleri yerine getirmek için mi evrildiler?

Yoksa rastgele mutasyonlara bağlı olarak bir hücre kümesi şeklinde ortaya çıkıp, zamanla evrilerek bir amaca mı hizmet etmeye başladılar?

Sana göre bir organ canlının bir eksikliğini kompanze etmek veya tamamlamak için ortaya çıktı.

Ben cevabı böyle anlıyorum.

Doğru mu anlamışım?

Yanlışsa lütfen cevabı biraz daha net vermeye çalış.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim rastgele ve kaotik bir süreçtir. Çünkü mutasyonlar rastgeledir.

Doğal seçilim evrimdeki rastgeleliği sınırlayan seçici bir olgudur.

Yeni doku ve organların ortaya çıkması bu bağlamda bir istisna değildir.

Mutasyonla ortaya çıkan yeni bir hücrenin canlıda bir eksikliği tamamlamak gibi bir sorumluluğu yoktur.

Yani hücre bir eksikliği tamamlamak için ortaya çıkmamıştır.

Rastgele bir mutasyon sonucu ortaya çıkmıştır.

Bu hücre önce mevcut düzenin bir parçası olmak zorundadır.

Yani önce etrafına zarar vermemeli ve homeostazisin idamesinde olumlu bir rolü olmalıdır.

Bunu doğal seçilim sağlar.

Canlı vücudunun diğer hücreleri ile uyumlu olmayan hücreler elenir.

Uyumlu olanlar tutulur.

Yeni nesillerde rastgele mutasyonlarla ortaya çıkan bu hücreler çoğalırlar ve bir takım işlevler üstlenerek canlının evrimine katkıda bulunurlar.

Bu organın böbrek olduğunu düşünelim.

Mutasyonla ortaya çıkan ilk hücreler böbrek hücreleri değillerdir.

Ve canlının bir böbreğe gereksinimi de yoktur.

Çünkü canlı, yaşadığına göre, böbreksiz de varlığını sürdürebilmektedir.

Ama zamanla rastgele mutasyonlara bağlı olarak ortaya çıkan bu hücre kümesi böbrek işlevini üstlenince, canlı homeostazisi daha etkili olarak idame ettirecek ve çevresine uymada daha başarılı olacaktır.

Biz bu canlının böbrekli şeklini görüyoruz.

Bu canlının varlığı için böbrekler gereklidir diyoruz.

Ama böbrekler o canlının varlığı için gereklidir derken, çağdaş bir canlıdan bahsediyoruz.

O canlının böbrekler henüz evrilmeden önceki durumunu bilmiyoruz.

Hayvanlar böbreksiz evrilemez diyemeyiz.

Dersek evrimi reddetmiş oluruz.

Çünkü biliyorsuz ki çok hücreli hayvanlar evrilirlerken bütün doku ve organlara sahip değillerdi.

Onların bir anda kendiliklerinden ortaya çıkma olasılığı çok uzaktı.

Canlı bir süre ki bu süre milyonlarca yıl olabilir, onlarsız olmak zorundaydı.

Aynı durum bütün dokular ve organlar ve bütün sistemler için geçerlidir.

Şimdiki bilimsel anlayışa göre bütün organların zamanla tek bir hücrenin mutasyonundan ortaya çıkmaktan başka varlık nedenleri olamaz.

Bu da yalnız doğal seçilimle mümkündür.

Soruya dönelim: Çok hücreli canlılarda organ ve dokular neden vardırlar?

Bu açıklamadan sonra bu sorunun cevabını vermek kolaylaşıyor.

Mutasyonlar rastgele oldukları ve doğal seçilim onları seçtiği için çok hücreli canlılarda çok sayıda çeşitli organlar ve dokular vardır.

Evrim devam ettiği süre onların sayısı azalıp çoğalacak ve onlara yeni doku ve organlar ekleneceklerdir.

Sorunun bir cevabı daha var.

Canlılar otokatakinetik bir sistem oluşturduklarından, ne kadar fazla elemana sahip olurlarsa, varlıklarını o kadar başarılı bir şekilde sürdürmeleri mümkündür. Başka bir deyişle yeni organ ve dokular canlıların dış etmenlere olan duyarlıklarını biraz daha azaltmaktadırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sakalların kesildikçe hızlı bir şekilde uzamasına neden olan etmen nedir ?

Everest.. Bunu düzeltmem lazım.

Çünkü bu iddia bir şehir efsanesidir.

Kesilen sakallar daha hızlı uzamaz. Kesilen sakal daha gür çıkmaz.

Uzamaları ve gürlükleri hiç değişmez. Hep aynı uzarlar..

Soruyu şu şekilde sorabilirsin.

Kesilen sakalın uzamasına neden olan etmen nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yukardakine benzer bir soru sormak istiyorum.

Bazı kılları kesmezsek, belli bir uzunluğa eriştikten sonra uzamaları durur.

Örneğin kaşlar ve kirpikler..

Sakal, bıyık ve saçlar çok uzayabilir.

Bazı kıllar neden ve nasıl saç ve sakal gibi uzayıp durmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Everest.. Bunu düzeltmem lazım.

Çünkü bu iddia bir şehir efsanesidir.

Kesilen sakallar daha hızlı uzamaz. Kesilen sakal daha gür çıkmaz.

Uzamaları ve gürlükleri hiç değişmez. Hep aynı uzarlar..

Soruyu şu şekilde sorabilirsin.

Kesilen sakalın uzamasına neden olan etmen nedir?

hacı , 25 yaşına kadar sakallarını büyütmüş( hiç tıraş etmemiş) bir erkeğin sakallarını tıraş edip aynı uzunluğa 2-3 ay sonra varmasına ne diyebiliriz peki .

Tamam sakalların uzaması-sertleşmesi ergenliği izleyen süreçte hız kazanıyor ve buna da erkeğe en geç 20 yaş başlangıcını versek 5 yıla 2-3 ay gibi kafadan sallama bir durum ortaya çıkıyor .

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı , 25 yaşına kadar sakallarını büyütmüş( hiç tıraş etmemiş) bir erkeğin sakallarını tıraş edip aynı uzunluğa 2-3 ay sonra varmasına ne diyebiliriz peki .

Tamam sakalların uzaması-sertleşmesi ergenliği izleyen süreçte hız kazanıyor ve buna da erkeğe en geç 20 yaş başlangıcını versek 5 yıla 2-3 ay gibi kafadan sallama bir durum ortaya çıkıyor .

Bu dermatologlara sıklıkla sorulan bir sorudur.

Daha çok kadınlar sorarlar. Yüzlerindeki ve bacaklarındaki kılları jiletle keserlerse, onların daha gür ve çabuk uzayıp uzamadıklarını merak eder kadınlar.

Dermatologların standard cevabı şudur: Kılların kesilmesi onların daha gür ve hızlı uzamasına neden olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sana göre bir organ canlının bir eksikliğini kompanze etmek veya tamamlamak için ortaya çıktı.

Ben cevabı böyle anlıyorum.

Doğru mu anlamışım?

Yanlışsa lütfen cevabı biraz daha net vermeye çalış.

Açıkçası organların bir canlının eksikliğini kompanse etmek veya tamamlamak için ortaya çıktığı düşüncesi bizzat Darwin tarafından çürütülen bir görüştü. Böyle bir şeyi söylemem kesinlikle mümkün değil. Şimdiki yazımda umarım daha anlaşılır olurum.

"Rastgele mutasyonlara bağlı olarak bir hücre kümesi şeklinde ortaya çıkıp, zamanla evrilerek bir amaca hizmet etmeye başladılar." Bu söz bana açıkçası doğal seçilimin çok hücreli canlılar ortaya çıktıktan sonra çalışmaya başladı demek gibi geliyor. Bunu kabul etmem mümkün değil. Bunu biraz daha açacağım.

Bu organın böbrek olduğunu düşünelim.

Mutasyonla ortaya çıkan ilk hücreler böbrek hücreleri değillerdir.

Ve canlının bir böbreğe gereksinimi de yoktur.

Çünkü canlı, yaşadığına göre, böbreksiz de varlığını sürdürebilmektedir.

Ama zamanla rastgele mutasyonlara bağlı olarak ortaya çıkan bu hücre kümesi böbrek işlevini üstlenince, canlı homeostazisi daha etkili olarak idame ettirecek ve çevresine uymada daha başarılı olacaktır.

Biz bu canlının böbrekli şeklini görüyoruz.

Bu canlının varlığı için böbrekler gereklidir diyoruz.

Ama böbrekler o canlının varlığı için gereklidir derken, çağdaş bir canlıdan bahsediyoruz.

O canlının böbrekler henüz evrilmeden önceki durumunu bilmiyoruz.

Verdiğiniz organ örneğinden devam ediyorum. Evet tek hücreli canlılarda böbrek yoktu. Ancak tek hücreli canlılar da boşaltımı gerçekleştiriyordu. Bunu hücre yüzeyine taşıyarak, hücre zarıyla yapabiliyorlardı.

Solucanlarda bu sistem biraz daha ileri götürüldü. Omurgalılarda, ilkel balıklarda ilk böbrek var ki bu canlıların böbrek çeşitleri de birbirinden farklıdır. İnsan, balık ve kurbağalarda ise bugün bildiğimiz en gelişmiş böbrekler yer almakta.

Yani bu durumda rastgele ortaya çıkan bir hücre kümesi birden bire böbrek işlevi üstlenmeye başlamadığını söyleyebiliriz. Bugünkü insanda böbrek gerekli diyoruz. En azından bir tanesi. İnsanı böbreksiz düşünemeyiz. Çünkü insanı insan yapan unsurlardan biri böbrektir. Yani insanda eğer böbrek olmasaydı bambaşka bir tür olurdu. Çünkü insanın atalarında da böbrek vardı.

Böbrekler bir anda bir hücre kümesinin böbrek görevini üstlenmeye karar vererek başlamadığına bir diğer örnekse böbreğin oluşum aşamalarıdır. Bahsettiğim ilk böbrekten sonra ikincil böbrek ve bugün bildiğimiz en gelişmiş böbrek olan metanefroz ortaya çıkmıştır.

Yani kısaca canlı milyonlarca yıl böbreksiz olmak zorunda değildi. Bugün bildiğimiz anlamda böbreğe sahip olmasa da onun ilkel versiyonlarına sahiplerdi. Muhtemelen bundan 500 milyon yıl sonra bizim böbreklerimiz de ilkel kabul edilecektir. İşte bu ilk yazımda bahsettiğim ufak birikimlerin bir örneğidir. Eğer bunu yalnızca rastgele mutasyonlara indirgersek işin büyük bir kısmını "şansa" bırakmış olurduk. Çünkü rastgele mutasyonlarla birikmiş bir hücre grubunun bir anda böbrek olmasını beklemek bir ineğin aya zıplamasını beklemek gibidir.

Rastgele mutasyonlar, her ne kadar bazıları genom projesiyle birlikte mutasyonların da tamamen rastgele olmadığını iddia etse de, büyük sıçramalar yapmazlar. Yani bir göz, bir böbrek ya da her hangi bir organ tek bir mutasyon adımıyla ya da bir grup hücrenin karar vermesiyle oluşmaz. Oluşması için çok uzun ve çok kısa adımlardan oluşan doğal seçilimin seçtiği birikimlere ihtiyaç vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Açıkçası organların bir canlının eksikliğini kompanse etmek veya tamamlamak için ortaya çıktığı düşüncesi bizzat Darwin tarafından çürütülen bir görüştü. Böyle bir şeyi söylemem kesinlikle mümkün değil. Şimdiki yazımda umarım daha anlaşılır olurum.

"Rastgele mutasyonlara bağlı olarak bir hücre kümesi şeklinde ortaya çıkıp, zamanla evrilerek bir amaca hizmet etmeye başladılar." Bu söz bana açıkçası doğal seçilimin çok hücreli canlılar ortaya çıktıktan sonra çalışmaya başladı demek gibi geliyor. Bunu kabul etmem mümkün değil. Bunu biraz daha açacağım.

Verdiğiniz organ örneğinden devam ediyorum. Evet tek hücreli canlılarda böbrek yoktu. Ancak tek hücreli canlılar da boşaltımı gerçekleştiriyordu. Bunu hücre yüzeyine taşıyarak, hücre zarıyla yapabiliyorlardı.

Solucanlarda bu sistem biraz daha ileri götürüldü. Omurgalılarda, ilkel balıklarda ilk böbrek var ki bu canlıların böbrek çeşitleri de birbirinden farklıdır. İnsan, balık ve kurbağalarda ise bugün bildiğimiz en gelişmiş böbrekler yer almakta.

Yani bu durumda rastgele ortaya çıkan bir hücre kümesi birden bire böbrek işlevi üstlenmeye başlamadığını söyleyebiliriz. Bugünkü insanda böbrek gerekli diyoruz. En azından bir tanesi. İnsanı böbreksiz düşünemeyiz. Çünkü insanı insan yapan unsurlardan biri böbrektir. Yani insanda eğer böbrek olmasaydı bambaşka bir tür olurdu. Çünkü insanın atalarında da böbrek vardı.

Böbrekler bir anda bir hücre kümesinin böbrek görevini üstlenmeye karar vererek başlamadığına bir diğer örnekse böbreğin oluşum aşamalarıdır. Bahsettiğim ilk böbrekten sonra ikincil böbrek ve bugün bildiğimiz en gelişmiş böbrek olan metanefroz ortaya çıkmıştır.

Yani kısaca canlı milyonlarca yıl böbreksiz olmak zorunda değildi. Bugün bildiğimiz anlamda böbreğe sahip olmasa da onun ilkel versiyonlarına sahiplerdi. Muhtemelen bundan 500 milyon yıl sonra bizim böbreklerimiz de ilkel kabul edilecektir. İşte bu ilk yazımda bahsettiğim ufak birikimlerin bir örneğidir. Eğer bunu yalnızca rastgele mutasyonlara indirgersek işin büyük bir kısmını "şansa" bırakmış olurduk. Çünkü rastgele mutasyonlarla birikmiş bir hücre grubunun bir anda böbrek olmasını beklemek bir ineğin aya zıplamasını beklemek gibidir.

Rastgele mutasyonlar, her ne kadar bazıları genom projesiyle birlikte mutasyonların da tamamen rastgele olmadığını iddia etse de, büyük sıçramalar yapmazlar. Yani bir göz, bir böbrek ya da her hangi bir organ tek bir mutasyon adımıyla ya da bir grup hücrenin karar vermesiyle oluşmaz. Oluşması için çok uzun ve çok kısa adımlardan oluşan doğal seçilimin seçtiği birikimlere ihtiyaç vardır.

Bana ait olmayan bir takım düşünceleri bana atfediyorsunuz.

Yalnız benim yazdıklarıma cevap verin lütfen.

Onları quote edin ki benim oldukları anlaşılsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Açıkçası yazım bir bütün olduğundan parçalarsam anlamsızlaşacak, bu sebepten sizin yazınızın eleştirdiğim kısmı şurası:

Çünkü canlı, yaşadığına göre, böbreksiz de varlığını sürdürebilmektedir.

Ama zamanla rastgele mutasyonlara bağlı olarak ortaya çıkan bu hücre kümesi böbrek işlevini üstlenince, canlı homeostazisi daha etkili olarak idame ettirecek ve çevresine uymada daha başarılı olacaktır.

Biz bu canlının böbrekli şeklini görüyoruz.

Bu canlının varlığı için böbrekler gereklidir diyoruz.

Ama böbrekler o canlının varlığı için gereklidir derken, çağdaş bir canlıdan bahsediyoruz.

O canlının böbrekler henüz evrilmeden önceki durumunu bilmiyoruz.

Hayvanlar böbreksiz evrilemez diyemeyiz.

Dersek evrimi reddetmiş oluruz.

Çünkü biliyorsuz ki çok hücreli hayvanlar evrilirlerken bütün doku ve organlara sahip değillerdi.

Onların bir anda kendiliklerinden ortaya çıkma olasılığı çok uzaktı.

Canlı bir süre ki bu süre milyonlarca yıl olabilir, onlarsız olmak zorundaydı.

Yazımda da ilkel canlıların birçoğunda böbrek olduğuna, rastgele mutasyonlara bağlı ortaya çıkan bir hücre kümesinin böbrek işlevini üstlenmediğini. Canlıların böbrekli şekli dediğiniz şeyin, canlının kendisi olduğunu ve böbreksiz olsaydı başka bir türe ait olacağını, canlıların böbreğinin nasıl evrildiğini, canlıların milyonlarca yıldır böbreksiz olmadığını daha ilkel böbreklere sahip olduğunu açıkladım. Bu da yazının büyük bir kısmını oluşturuyor, kalan kısımda sizin söyledikleriniz harici şeyler de yazıyor olabilir, kusura bakmayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Rastgele mutasyonlara bağlı olarak bir hücre kümesi şeklinde ortaya çıkıp, zamanla evrilerek bir amaca hizmet etmeye başladılar." Bu söz bana açıkçası doğal seçilimin çok hücreli canlılar ortaya çıktıktan sonra çalışmaya başladı demek gibi geliyor. Bunu kabul etmem mümkün değil. Bunu biraz daha açacağım.

Benim böyle bir iddiam yok. Temelsiz bir iddia.

Ben doğal seçilimin ilk canlıdan da önce hükmettiğini savunuyorum.

Doğal seçilim hatta ilk canlının ortaya çıkmasından bile sorumludur.

Benim bir tümcemi bu şekilde yorumlayamazsınız.

Yani bu durumda rastgele ortaya çıkan bir hücre kümesi birden bire böbrek işlevi üstlenmeye başlamadığını söyleyebiliriz

Zaten kimsenin öyle bir iddiası yok. Bu tümceye ne gerek var tartışmanızda.

Bunu okuyan sanki birisi bir hücre kümesi aniden böbrek işlevi üstlenmeye başladı diyor sanacak..

Rastgele mutasyonlar, her ne kadar bazıları genom projesiyle birlikte mutasyonların da tamamen rastgele olmadığını iddia etse de, büyük sıçramalar yapmazlar. Yani bir göz, bir böbrek ya da her hangi bir organ tek bir mutasyon adımıyla ya da bir grup hücrenin karar vermesiyle oluşmaz. Oluşması için çok uzun ve çok kısa adımlardan oluşan doğal seçilimin seçtiği birikimlere ihtiyaç vardır.

Bu iddia da kimseye ait değil. Sizden kaynak alıyor ve size ait yalnız.

Verdiğiniz cevaplardan hiç tatmin olmadım.

Ve zaten organların neden var olduğu konusunda tatmin edici bir açıklama da yapmadınız.

Sadece hayali bir kaç soruya teorik yanıtlar verdiniz.

O sorular bize ait bile değil. Size ait..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mutasyonla ortaya çıkan yeni bir hücrenin canlıda bir eksikliği tamamlamak gibi bir sorumluluğu yoktur.

Yani hücre bir eksikliği tamamlamak için ortaya çıkmamıştır.

Rastgele bir mutasyon sonucu ortaya çıkmıştır.

Bu hücre önce mevcut düzenin bir parçası olmak zorundadır.

Yani önce etrafına zarar vermemeli ve homeostazisin idamesinde olumlu bir rolü olmalıdır. Bunu doğal seçilim sağlar.

Canlı vücudunun diğer hücreleri ile uyumlu olmayan hücreler elenir.

Uyumlu olanlar tutulur.

Yeni nesillerde rastgele mutasyonlarla ortaya çıkan bu hücreler çoğalırlar ve bir takım işlevler üstlenerek canlının evrimine katkıda bulunurlar.

Bu organın böbrek olduğunu düşünelim.

Mutasyonla ortaya çıkan ilk hücreler böbrek hücreleri değillerdir.

Ve canlının bir böbreğe gereksinimi de yoktur.

Çünkü canlı, yaşadığına göre, böbreksiz de varlığını sürdürebilmektedir.

Ama zamanla rastgele mutasyonlara bağlı olarak ortaya çıkan bu hücre kümesi böbrek işlevini üstlenince, canlı homeostazisi daha etkili olarak idame ettirecek ve çevresine uymada daha başarılı olacaktır.

Biz bu canlının böbrekli şeklini görüyoruz.

Bu canlının varlığı için böbrekler gereklidir diyoruz.

Ama böbrekler o canlının varlığı için gereklidir derken, çağdaş bir canlıdan bahsediyoruz.

O canlının böbrekler henüz evrilmeden önceki durumunu bilmiyoruz.

Hayvanlar böbreksiz evrilemez diyemeyiz.

Dersek evrimi reddetmiş oluruz.

Çünkü biliyorsuz ki çok hücreli hayvanlar evrilirlerken bütün doku ve organlara sahip değillerdi.

Onların bir anda kendiliklerinden ortaya çıkma olasılığı çok uzaktı.

Canlı bir süre ki bu süre milyonlarca yıl olabilir, onlarsız olmak zorundaydı.

Aynı durum bütün dokular ve organlar ve bütün sistemler için geçerlidir.

Şimdiki bilimsel anlayışa göre bütün organların zamanla tek bir hücrenin mutasyonundan ortaya çıkmaktan başka varlık nedenleri olamaz.

Bu da yalnız doğal seçilimle mümkündür.

Soruya dönelim: Çok hücreli canlılarda organ ve dokular neden vardırlar?

Bu açıklamadan sonra bu sorunun cevabını vermek kolaylaşıyor.

Mutasyonlar rastgele oldukları ve doğal seçilim onları seçtiği için çok hücreli canlılarda çok sayıda çeşitli organlar ve dokular vardır.

Evrim devam ettiği süre onların sayısı azalıp çoğalacak ve onlara yeni doku ve organlar ekleneceklerdir.

Sorunun bir cevabı daha var.

Canlılar otokatakinetik bir sistem oluşturduklarından, ne kadar fazla elemana sahip olurlarsa, varlıklarını o kadar başarılı bir şekilde sürdürmeleri mümkündür. Başka bir deyişle yeni organ ve dokular canlıların dış etmenlere olan duyarlıklarını biraz daha azaltmaktadırlar.

İlk önce yeni bir hücrenin canlıdaki bir eksikliği tamamlamak gibi bir görevi olamayacağını sonra da homeostasinin sağlanmasında olumlu bir rolü olması gerektiğini yazmışsınız.Yeni hücrenin bir takım eksiklikleri tamamlamak için görevleri olmayacaksa homeostasiye nasıl katkıda bulunacak?

Evrim sürecinde canlının milyonlarca yıl böbreksiz yaşamak zorunda kaldığını söylemişsiniz.Peki o sırada böbreklerin yaptığı homeostasiyi kim yapmaktaydı? Ben böyle bir durumun söz konusu olamayacağını düşünüyorum.Konuyu şöyle açayım:

İnsanda O2 e CO2 i taşınmasında görevli hücreler alyuvarlardır.Alyuvarlar kemik iliğinde yapılmaktadır.Kemik iliğini kan yapımı için uyaran hormon eritropoiteindir.Eritropoiteinin % 90 nını böbrek, % 10 nu karaciğer salgılar.Tersten alırsak böbrek hormonu salgılar hormon kemik iliğini etkiler o da alyuvar üretir. Yani böbrek olmazsa insanda anemi görülür.Eğer evrimsel bir süreç varsa böbreğin,kemik iliğinin ve alyuvarların aynı anda ortaya çıkması gerekmez mi?Halbuki evrimde bahsedilen hep küçük adımlar

Yazınızın sonunda canlı ne kadar elemana sahipse o kadar başarılı olacağını yazmışsınız.Bir yere kadar katılıyorum.Ancak yeni hücrelerin eklenmesi bazı sıkıntılarda doğuracaktır.Tek hücreli bir canlı hücre zarıyla veya organellerle işini görürken hücre sayısı arttıkça bu yapılar yeterli olmaz.Örneğin boşaltım için bakterilerde hücre zarı,parameciumda hücre zarı+kontraktil koful yeterli olabilir ancak hücre sayısı atttıkça bu yapılar yeterli değildir

Tam burayla bağlantılı olarak ilk sorunuzu cevabına gelmek istiyorum:Gereksinimler

Yani hücre sayısı attıkça gereksinimler artacak bu açığı kapatmak için dokular ve organlar ortaya çıkacak.Bu sayede homeostasi de sağlanmış olacak

Bence doku ve organlar bu yüzden vardır

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sorularınızı teker teker yanıtlamak istiyorum.

İlk önce yeni bir hücrenin canlıdaki bir eksikliği tamamlamak gibi bir görevi olamayacağını sonra da homeostasinin sağlanmasında olumlu bir rolü olması gerektiğini yazmışsınız.Yeni hücrenin bir takım eksiklikleri tamamlamak için görevleri olmayacaksa homeostasiye nasıl katkıda bulunacak?

Herşeyden önce hücre eksikliği tamamlamak için ortaya çıkmıyor. Sadece rastgele bir mutasyondan dolayı ortaya çıkıyor.

Eğer o hücre homoestasizi olumsuz etkiliyorsa, varlığına izin verilmez. Nötralse ya da homeostazisle uyuşuyorsa izin verilir.

Her hücre ve ondan türeyen dokular vücutta daha önce bulunan doku ve organlarla uyum içinde olmak zorundadırlar.

Hatta organ ve dokuların gelişmesinde diğer doku ve organlar aracı olabilirler.

Evrim sürecinde canlının milyonlarca yıl böbreksiz yaşamak zorunda kaldığını söylemişsiniz.Peki o sırada böbreklerin yaptığı homeostasiyi kim yapmaktaydı?

İlk çok hücreli canlıların böbreğe gereksinimi yoktur. Böbreğin yerini tutan ve bir kaç hücreden oluşan dokuları vardır mutlaka. Canlı olmayı sürdürdüklerine göre onlar yeterli olmalıdır.

Evrim sürecinde canlının milyonlarca yıl böbreksiz yaşamak zorunda kaldığını söylemişsiniz.Peki o sırada böbreklerin yaptığı homeostasiyi kim yapmaktaydı? Ben böyle bir durumun söz konusu olamayacağını düşünüyorum.Konuyu şöyle açayım:

İnsanda O2 e CO2 i taşınmasında görevli hücreler alyuvarlardır.Alyuvarlar kemik iliğinde yapılmaktadır.Kemik iliğini kan yapımı için uyaran hormon eritropoiteindir.Eritropoiteinin % 90 nını böbrek, % 10 nu karaciğer salgılar.Tersten alırsak böbrek hormonu salgılar hormon kemik iliğini etkiler o da alyuvar üretir. Yani böbrek olmazsa insanda anemi görülür.Eğer evrimsel bir süreç varsa böbreğin,kemik iliğinin ve alyuvarların aynı anda ortaya çıkması gerekmez mi?Halbuki evrimde bahsedilen hep küçük adımlar

Siz şimdiki durumdan bahsediyorsunuz. Ondan kopunuz. En azından bir milyar yıl öncesine dönünüz. Bu yazdıklarınız çok sonraları ortaya çıkmıştır.

Ayrıca eğer insan embryolojisini biliyorsanız, kan hücrelerinin aslında yolk kesesinden kemik iliğine göçtüklerini de bilirsiniz.

İlk çok hücreli hayvanlarda doku ve organların ilişkileri bilimiyor.

Onlar gökten zembille inmediklerine göre bir yerden ortaya çıkacaklardır, değil mi? Hepsi bir anda ortaya çıkamazlar, değil mi?

Evrim sırasında hücre ve dokuların işlevlerinde değişme olmuştur. Böbrek ve kemik iliği arasındaki ilişkiler evrimsel olarak yenidir. Yaklaşık 500-600 milyon yıl önce hatta daha sonra evrimleşmişlerdir. Ne zaman evrildikleri bilinmiyor.

Yazınızın sonunda canlı ne kadar elemana sahipse o kadar başarılı olacağını yazmışsınız.Bir yere kadar katılıyorum.Ancak yeni hücrelerin eklenmesi bazı sıkıntılarda doğuracaktır.Tek hücreli bir canlı hücre zarıyla veya organellerle işini görürken hücre sayısı arttıkça bu yapılar yeterli olmaz.Örneğin boşaltım için bakterilerde hücre zarı,parameciumda hücre zarı+kontraktil koful yeterli olabilir ancak hücre sayısı atttıkça bu yapılar yeterli değildir

Tam burayla bağlantılı olarak ilk sorunuzu cevabına gelmek istiyorum:Gereksinimler

Yani hücre sayısı attıkça gereksinimler artacak bu açığı kapatmak için dokular ve organlar ortaya çıkacak.Bu sayede homeostasi de sağlanmış olacak

Bence doku ve organlar bu yüzden vardır

Yeni hücrelerin eklenmesi sıkıntı doğurursa, canlı yaşayamaz. Doğal seçilim yasasını hatırlatayım size.

Bu iletide tek doğru olabilen katılabileceğim açıklamanızı aşağı alıyorm.

Yani hücre sayısı attıkça gereksinimler artacak bu açığı kapatmak için dokular ve organlar ortaya çıkacak.Bu sayede homeostasi de sağlanmış olacak

Bence doku ve organlar bu yüzden vardır

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim sırasıda organ ve dokuların yerleri değişir, işlevleri değişir, kökenleri değişir, önemleri değişir ve yenileri ortaya çıkarken bazıları atrofiye uğrayıp yok olur gider.

Her canlının doğadaki yeri ile ilgili doku ve organları vardır. Diğer canlılarda onların hepsi olmayabilir.

Hiç beklenmedik, olağanüstü ve insan sağdusu ile bağdaşmayan evrimsel süreçlerle karşılaşmak mümkündür.

Örneğin balıklardaki çene kemiklerinden üçü, diğer hayvanlarda orta kulak kemiklerine evrilir ve su dışında işitmede rol oynar.

Balıkların yüzme mesanesi denen, su ile dolup boşalan ve balığın suda yüzmesini sağlayan kese kara vertebralılarında akciğerlere evrilmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim böyle bir iddiam yok. Temelsiz bir iddia.

Ben doğal seçilimin ilk canlıdan da önce hükmettiğini savunuyorum.

Doğal seçilim hatta ilk canlının ortaya çıkmasından bile sorumludur.

Benim bir tümcemi bu şekilde yorumlayamazsınız.

Yanlış yorumladınız diyorsunuz. Açıkçası yanlış yorumlamışımdır pekala.

Yalnız en başından beri alıntıladığım kısım hakkında tek bir yorumda bulunmamanız, benim söylediklerimi hayali teorilere cevaplar olarak adletmeniz ki aslında yazdığınız şeyler "hayali teoriler" olarak adledilmeye müsait, bu sebepten o kısmı tekrar alıntılıyorum ancak yine hayali olduğunu iddia edebileceğinizi düşündüğümden parantez içinde kalın bir şekilde kendi düşüncelerimi özet halinde yazacağım. Bu şekilde :

Çünkü canlı, yaşadığına göre, böbreksiz de varlığını sürdürebilmektedir.(Canlılarda farklı böbrekler vardır, insandaki böbreğe sahip olmayan bir canlıda ilkel böbrek vardır, bu böbreksiz demek değildir)

Ama zamanla rastgele mutasyonlara bağlı olarak ortaya çıkan bu hücre kümesi böbrek işlevini üstlenince, canlı homeostazisi daha etkili olarak idame ettirecek ve çevresine uymada daha başarılı olacaktır.

Biz bu canlının böbrekli şeklini görüyoruz.

Bu canlının varlığı için böbrekler gereklidir diyoruz.

Ama böbrekler o canlının varlığı için gereklidir derken, çağdaş bir canlıdan bahsediyoruz.

O canlının böbrekler henüz evrilmeden önceki durumunu bilmiyoruz. (Canlıyla böbreklerinin evrimi aynı zamanlarda gerçekleşmese bile, böbrek bugünkü hâline evrilmese bile o canlıda yine böbrek vardı. Bu sebepten böbreksiz bir canlı düşünemeyiz, daha ilkel böbrekli canlılar düşünebiliriz.)

Hayvanlar böbreksiz evrilemez diyemeyiz.

Dersek evrimi reddetmiş oluruz.

Çünkü biliyorsuz ki çok hücreli hayvanlar evrilirlerken bütün doku ve organlara sahip değillerdi.

Onların bir anda kendiliklerinden ortaya çıkma olasılığı çok uzaktı.

Canlı bir süre ki bu süre milyonlarca yıl olabilir, onlarsız olmak zorundaydı.(Hiçbir canlı böbreksiz olmak zorunda değildir. Canlıların organları bir puzzle parçaları şeklinde yerleşmiyor. İnsanın önce birden kafası ortaya çıkıp, sonra kulakları çıkmaya başlamıyor. Canlılar böbreksiz olmadı hiçbir zaman.)

Umarım daha açıklayıcı olmuştur.

Bir de ekleme yapayım ilk sorunuza hiçbir cevap vermememin sebebi bu soruyu bilimsel değil, felsefik bulmam. Neden dünyaya geldik gibi. Sizin verdiğiniz cevabı okuduğumda amacınızın bilimsel olduğu belli. Yalnız verdiğiniz cevap zaten evrimin en temel bilgilerinden biri. Bu cevap her yerde zaten. O sebepten "Ama onlar o işlevleri yerine getirmek için mi evrildiler?

Yoksa rastgele mutasyonlara bağlı olarak bir hücre kümesi şeklinde ortaya çıkıp, zamanla evrilerek bir amaca mı hizmet etmeye başladılar? " şeklindeki sorunuza ve böbrek örneğinize odaklandım.

tarihinde thebigelectron tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz konunun felsefesi ile ilgilenmiyoruz.

Organlar yüzmilyonlarca yıl içinde birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkmış ve evrilmişlerdir.

Bu evrim de doğal seçilim yasasını izlemiştir.

Yeni ortaya çıkan organlar mevcut doku ve organlarla uyumlu ise kalmışlar ve evrilmeye devam etmişlerdir.

Burada önemli olan husus bir organın canlıların bir eksikliğini tamamlamak için değil, sadece rastgele mutasyonlarla ortaya çıkmış olmalarıdır.

İlk ortaya çıkan hücre kümeleri henüz organ olacak niteliklere sahip olmadıkları halde, zamanla bir organa evrilmişlerdir.

Örneğin böbrekler canlıda kandaki atıkları temizlemek gibi bir görevi üstlenmek için evrilmemişlerdir.

Zamanla o görevleri üstlenmişlerdir. Ortaya çıkış nedenleri rastgele mutasyonlardır.

İşlevsiz bir hücre kümesi iken doğal seçilime maruz kaldıktan sonra bir amaca yönelmişlerdir.

Bütün organların ortaya çıkış mekanizması budur. Amaçsız ve rastgele mutasyonlarla ortaya çıkmışlar ama doğal seçilim tarafından bir amaca hizmet etmeye zorlanmışlardır.

Organ ve dokuların çağdaş işlevlerine bakarak onların bir amaca hizmet etmek için evrildiğini düşünmek yanlış değildir.

Ama onların ortaya çıkışını o amaca hizmet etmek olarak nitelendirmek yanlıştır.

Umarım bu ilginç konu anlaşılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...