Jump to content

Biyoloji Soruları (2)


Recommended Posts

  • İleti 76
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Konunun bilimsel kısmıyla ilgileniyorsunuz yazmama rağmen "Biz konunun felsefesi ile ilgilenmiyoruz." yazmanız iyi olmuş gerçekten. Çok havada kalmıştı o kısım.

Neyse yazınızı okudum ve eleştirdiğim kısımları çıkarıp, doğru kısımları eklemişsiniz. Bu ilginç konuyu sizin de anladığınıza sevindim.

Sen anlamış mıydın?

Hiç anlamış görünmemiştin de..

Ben de senin anladığına sevindim.

Çünkü sonuçta beni anlamış oluyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir canlının koloni olarak yaşaması onu, yenme riskine karşı korur. Ancak koloni büyüdükçe oksijene ulaşmak zorlaşır.

Organ ve dokuların çıkmasının tek sebebi yoktur. Ancak başlıcaları:

Oksijene ulaşım,

Harekette verimlilik ve hızlılık,

Eşeyli üreme...

Evet sevgili CharlesDarwin. Güzel bir açıklama da sorun şu:

Canlılarda organlar oksijene ulaşım, harekette verimlilik ve hızlılık ve eşeyli üreme için mi ortaya çıkıyor, yoksa bunlar canlılarda organlar ortaya çıktığı için mi başarılıyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tavuk yumurta işine dönmüş.

Her ikisi de doğru bence....

Temel olarak öyle ama, bir dokunun sıfırdan başladığını düşünürsen olay farklı bir seyir alır.

Bir organ bütünüyle bir mutasyonla yani, bir anda ortaya çıkmaz.

Organın ortaya çıkması en azından onbinlerce yıl alan bir süreçtir.

Ve bu süreç bir mutasyonla başlar. O mutasyonla açığa çıkan ilk hücrenin bütün yapacağı varlığını sürdürmektir.

Bunun için de içinde ortaya çıktığı canlının daha önce mevcut doku ve organları ile uyumlu olmak zorundadır.

Bu uyum sayesinde varlığını korur ve sürdürür.

Bu doğal seçilim yasasıdır ve canlının iç yapısı için de geçerlidir.

Bu hücre çoğalır ve bir küme oluşturursa, yine canlının iç yapısı ile uyumlu olmaya devam edecektir.

Ve bu arada bir takım işlevler üstlenecektir. Bu işlevler o hücre kümesinin varlığını sürdüremsini garanti altına alır.

O işlevler ne ise canlı onlardan yararlanacaktır.

Yukarda değindiğin gibi eğer canlı, o hücreler sayesinde daha bol oksijen kullanabilirse, bu bir avantajdır ve doku o yöne doğru evrilecektir.

Daha hızlı hareket ediyorsa da durum aynıdır.

Dokunun başlangıçda ortaya çıkma nedeni o işlevi yapmak değildir.

Ama bir işleve sahip olunca hem kendisi için hem de canlının tümü için çok elverişli bir durum ortaya çıkmış olacaktır.

Bütün organlar ve dokuların varlık nedeni budur.

Başlangıçlarında bir işleve hizmet için ortaya çıkmamışlardır.

Mutasyonlar rastgele olduklarından, onlar da amaçsızdırlar. Önce canlıya zarar vermemeleri önemlidir.

Sonra bir dokuya evrileceklerdir. O doku ve organ canlının biraz daha iyi uyum yapmasını sağlayacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlk biyoloji soruları başlığı uzadığı için yeni bir başlık açıyorum.

Yeni başlığın ilk sorusu....

Çok hücreli canlılarda organ ve dokular neden vardırlar?

Genel tabir olarak olsada anlatacağım basit düzey bir örneklemedir.

Tek hücreli yapılar kendi yaşamlarını sürdüremek için doğada var olan diğer etkenlere karşı gelmek zorunda kalırlar. Bunların başında çok fazla düşmanlar ve enerji arayışları gelir.

Tek hüçreli yapılar enerji arayışından barınma arayışına yaşaman için uygun ortamdan döşamanlardan korunma ortamına kadar bir çok yapıyla karşı karşıya kalacaktır ve çok fazla enerji tüketimiyle çok az iş yapılmış olacaktır.

Tek hücreli yapıların kurduğu kolonilerde ise kök-gövde-baş etkisi bulunur ki buda basti bir bileşke organizmadır.

Kök enerji arayışında bulunur ve gövde bu enerjiyi işler ve dağıtır baş ise uygun ortam ve barınmayı uygular.

Bir ogran gibi hareket eden bu üç bölge yaşamak için gerekli şartları daha hızlı ve daha kesin yapmış olur.

Organ ise daha karmaşıktır ve bu bakımdan yukarda anlatığım basit düzey bir örnektir.

Organdaki hücre yaşamak için o organın görevini inşa eder. Bu hücre yaptığı görev ile x maddesi üretsede onun sadece x maddesine ihtiyacı olmadığını bilir ve damarlardan yine farklı organların ürettiği y-z-a-v-h-k-l... gibi maddeleri alır. O bu alım karşılığında x maddesini damara salar ve yaşaması için gerekli koşulu daha net oluşturmuş olur Enerji olarak ise çok az enerjiyle aradığı maddelere ulaşmış olur hemde daha sağlam ve daha iyi elementleri daha hızlı alır ve yer değiştirmesine gerk kalmadığından ayapına gelen enerjiden faydalanır. Hücre yapı oalrak sadece X maddesi üretmez oda belli başka maddeler de ürettiği gibi atık maddelerde üretir. İşte bu da onun dışarıya atık attığında işine yarar. Tani burda küçük bir Mantık ta yer alır bir hüçrenin atığı diğer hücrenin aradığı maddedir. X maddesi bu hücrenin atığı konumundada olabilir. Hücre sadece madde alış verişinde bulunmaz zarar gördüğünde zararlarını telafi edecek gerekli yardımıda yine bu organizma içersinden karşılar. Bir hücre zamanı geldiğinde ölmez zamanı geldiğinde şeklini değiştirir ve bu şekilde organizmaya katkıda bulunur. Anlatılanların aksine hüçre ölümü sadece şekil değiştirmiş formların devamıdır Ölü hüçre içinde atık maddelerden hastalık yapıcı virüslere etken bozuklarından daha nicesine bir çok farklı ortam bulunur ve bunlarda ölü hücre ile dışarı atılır. Bir nevi Paket servisi..

Bu Bir hücrenin ölmediğini Şekil değiştirdiğini direk kanıtlamaz ama bölünmeyle çoğalmada oluşan iki hücrenin aslının aynısı olması hücrelerin ölmediğini sadece şekil değiştirdiğini gösterir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tavuk yumurta işine dönmüş.

Her ikisi de doğru bence....

Tavuk yumurtadan çıkmaz yumurta tavuktan çıkar.

Ortamda etkeni olmayan bir canlının etkeni olmuş şekilde oluşması imaknsızdır.

Canlı olan varlık yine canlı olan bir yapıyla ortaya atılır.

Evrim-Yaradılıştada aynı yönerge gösterilir ve entellektüel boş sorulardandır.

Evrim-yaratım da canlı ne yumurtadan oluşmuştur nede yumurta faktöründen söz edilir. Yumurta gelişmiş yapının kendini koruyarak devam etme niteliğidir.

ortamda bir yumurta olması için o yapının var olamsı gerekir ama ortamda yapının varlığı yumurtanın varlığını kanıtlamaz-kanıtlayamaz.

Yunuslar yavrularını doğurur ama ortamda yumurta eksiktir.( bilindik yumurta)

Deniz canlıları ilk oluşumlarıyla bir yaradılış-evrim harikasıdır ve ortamda yine yumurta yoktur.

Yumurta tavuktan çıkar. En iyi tabirle

Kuranda bi insanı çamurdan yaratık derken Evrimde Tek hücreli yapıların oluşumundan bahsedilir. Her iki mantıktada ortamda bir tavuk oluşmuş ve devamlılık için yumurta şekillenilmiş olacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı , 25 yaşına kadar sakallarını büyütmüş( hiç tıraş etmemiş) bir erkeğin sakallarını tıraş edip aynı uzunluğa 2-3 ay sonra varmasına ne diyebiliriz peki .

Tamam sakalların uzaması-sertleşmesi ergenliği izleyen süreçte hız kazanıyor ve buna da erkeğe en geç 20 yaş başlangıcını versek 5 yıla 2-3 ay gibi kafadan sallama bir durum ortaya çıkıyor .

Farazi konuşuyorsunuz diyebiliriz sadece.

Yapılmış böyle bir test yok. Ve iyi bilinen bir husus, saç sakal uzamasının, kesilmeye değil, yaşa ve benzer diğer etmenlere (hormonlar) göre uzama hızlarının belirlendiğidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tavuk yumurtadan çıkmaz yumurta tavuktan çıkar.

Ortamda etkeni olmayan bir canlının etkeni olmuş şekilde oluşması imaknsızdır.

Canlı olan varlık yine canlı olan bir yapıyla ortaya atılır.

Evrim-Yaradılıştada aynı yönerge gösterilir ve entellektüel boş sorulardandır.

Evrim-yaratım da canlı ne yumurtadan oluşmuştur nede yumurta faktöründen söz edilir. Yumurta gelişmiş yapının kendini koruyarak devam etme niteliğidir.

ortamda bir yumurta olması için o yapının var olamsı gerekir ama ortamda yapının varlığı yumurtanın varlığını kanıtlamaz-kanıtlayamaz.

Yunuslar yavrularını doğurur ama ortamda yumurta eksiktir.( bilindik yumurta)

Deniz canlıları ilk oluşumlarıyla bir yaradılış-evrim harikasıdır ve ortamda yine yumurta yoktur.

Yumurta tavuktan çıkar. En iyi tabirle

Kuranda bi insanı çamurdan yaratık derken Evrimde Tek hücreli yapıların oluşumundan bahsedilir. Her iki mantıktada ortamda bir tavuk oluşmuş ve devamlılık için yumurta şekillenilmiş olacaktır.

Çeşit çeşit yumurta var.

İnsanlar da yumurtlar, yunuslar da.

Evet. Yumurta tavuktan çıkar ama tavuk da yumurtadan çıkar, değil mi? Tavuğun başka şansı var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru: Kök hücre nedir?

dikkatli okumadığımızı yada dikkat vermediğinizi düşünerek tekrardan okumanızı istyiyorum.

Ortamda yumurta kavramı onun devamlılığı olarak ele alındı var olan canlı ortamda yaşamö sürekliliği geçerlidir.

eğer önce yumurta var olsaydı raslantıyla oluşmuş yada yaratımla oluşmuş diye bir kavram ortaya çıkmazdı.

Önce canlı olan ortam hücreler oluştu Kök hücre bu hücrelerin kendini çoğaltmasını sağlayan hücre özelliğini taşıdı Ve bu tanıma görede Kök hücre ne yumurta nede canlı organizmada devamlılıkta bulunmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dikkatli okumadığımızı yada dikkat vermediğinizi düşünerek tekrardan okumanızı istyiyorum.

Ortamda yumurta kavramı onun devamlılığı olarak ele alındı var olan canlı ortamda yaşamö sürekliliği geçerlidir.

eğer önce yumurta var olsaydı raslantıyla oluşmuş yada yaratımla oluşmuş diye bir kavram ortaya çıkmazdı.

Önce canlı olan ortam hücreler oluştu Kök hücre bu hücrelerin kendini çoğaltmasını sağlayan hücre özelliğini taşıdı Ve bu tanıma görede Kök hücre ne yumurta nede canlı organizmada devamlılıkta bulunmuştur.

Kök hücrenin yumurta ile alakasını ben değil, siz kuruyorsunuz.

Bu ayrı bir soru..

Kök hücre nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben gecikmiş olarak ilk sorunun yanıtlarına katkıda bulunmak isterim.

Soru şuydu: Çok hücreli canlılarda organ ve dokular neden vardırlar?

Büyük organizma tek hücreli gibi davranamaz. Aralarında bir organizasyonu gerçekleştiremezlerse yaşama olanağı kalmaz.

Tek hücreliler bencildir! Fizyolojik işlevlerini gerçekleştirmek için dış çevreyle doğrudan ilişkisi olmak zorundadır.

Çok hücrelilerde ise, içeride kalanların dış çevreyle ilişkileri bozulmuştur.

Bunların yaşaması için bir organizasyon gereklidir. Bu organizasyon organ ve dokulardır.

Organ gelişiminde başlangıçta rastlantısal olan durum, yaşamla uyumlu olduğunda kalıcı hale gelmiştir.

Yani evrimin doğal seçilim mantığına uygun gelişim gerçekleşmiştir.

Aslında genel doğrulardan yola çıkarak spekülasyonlar ve kestirimler yapıyoruz. Yeni sorular sormalıyız:

1- Çok hücreli canlı nasıl oluştu

2- Bir organa sahip olmadan en çok kaç hücreye kadar büyünebilir

3- Öncelik hangi organdadır

Tek hücreli canlıdan çok hücreliye geçiş sürecinde,

organizmanın dış bölümündeki hücreler dış ortamla ilişkisini sürdürebildikleri için avantajlıdır.

Beslenme ve atıkların atılması kolaydır.

İç bölümde kalanlar ise dezavantajlı olup, diğer hücrelerin insafına kalmış olmalıdırlar.

Çok hücreli yaşam için organize olmak gerekliydi.

Aksi durumda içtekilerin beslenme sorunları nedeniyle ölmesi beklenir.

Bunun ilginç örnekleri vardır: hızlı büyüyen tümör dokusunda ortadaki hücreler ölürler (nekroze olurlar).

[bu nedenle bazı tümörler çok hızla damar geliştirir ve büyürler,

tümör tedavisinin bir aşaması yeni damar oluşumunu engellemektir.]

Kültür ortamında (özellikle standard süreden fazla kültüre edildiğinde) bazı bakteri kolonilerinin ortasında da ölümler olur.

Hücrelerin biraraya gelmesi, genetik bilgi aktarımı:

Günümüzün bakterilerinin çoğu bölünürken zincir veya salkım oluşturma özelliklerine sahiptir.

Yani birbirine tutunabilirler.

Tutanabilmek amacıyla membran bağlantılı bazı proteinleri kullanırlar.

Vücudumuzda da hücreler bazı proteinleri kullanarak birbirine tutunurlar.

Çok hücreli olmanın ilk koşulu hücrelerin birbirine tutunma veya bağlanma özelliğidir.

Organ denilince oldukça gelişmiş organlar aklımıza gelmekte.

Oysa çok hücreli organizmaların erken evrim sürecinde basit hücre toplulukları anlaşılmalıdır.

Neredeyse topu topu 960-1000 hücreli olan C.elegans solucanı bile evrimsel olarak ileri bir basamaktadır.

Organları da oldukça basit özelliktedir.

Evrim rastlantısaldır.

Mutasyon sonucunda gelişen hücre toplulukları organizmanın hayatta kalmasına,

üremesine engel olmuyorsa canlı yoluna devam etmiştir.

Yaşamla bağdaşmıyorsa, üremesine engel ise silinip gitmiştir.

İlkel canlıların genetik yapılarının da ilkel olması beklenir.

Tek hücreliden çok hücreliye geçişte, organların ortaya çıkışında tek başına mutasyonların rolü yeterli midir?

Örneğin yanıt verilmesi zor olan şu spekülasyonlar yapılabilir mi? Aklımdaki sorular şunlar:

- Farklı özellikleri gelişmiş tek hücrelilerin gen alışverişi,

- Farklı özellikleri gelişmiş tek hücrelilerin hibridleşmeleri… organ gelişiminde rol oynamış olabilir mi?

Bazı bakteriler antibiyotik direncini birbirine aktarabilmektedirler:

Psömonaslar E.coli cinsi bakterilere başta penisilin direnci olmak üzere,

antibiyotik direncini plasmidler aracılığı ile aktarabilmektedirler.

Plasmid bağımsız olarak replike olan DNA molekülünü taşır, zamanla kromozomal DNA’ya katılır.)

Bazı konularda özelleşmiş tek hücreliler, işe yarayıp yaramayacağını düşünmeksizin DNA’larını paylaşmış olabilirler mi?

Bu şekilde yeni özellik kazanan canlı yaşamla bağdaşırsa yoluna devam etmiş, organ geliştirmiş olabilir!

Bir başka örnek; Mitokondrinin yapı ve özellikleri bir bakteriyi andırmaktadır.

Hücrenin içindeki bakteri, bir çeşit simbiyotik yaşam demektir.

Belki simbiyoz, belki de hibridleşme şeklinde (daha sonra gen aktarımı ile) yeni çok hücreli canlı oluşabilir mi?

Haci:

Organlar yüzmilyonlarca yıl içinde birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkmış ve evrilmişlerdir.

Organların ortaya çıkışı ve evrilmelerinin birbiriden bağımsız olduğunu pek düşünmüyorum..

Yaşamla bağdaşabilmek için her hücre/hücre grubu sınırını bilmek zorundadır.

Bilmediği anda organizma ölür. İlk ortaya çıkış bağımsız olsa da evrilmeleri süreci bağımsız olamaz.

Daha önceki iletilerde bahsedildiği gibi, Böbrek örneği çok ilginçtir.

Memelilerde embriyolojik olarak 3 farklı böbrek tipi oluşur: pro-, mezo- ve metanefroz.

İnsanda pronefroz (ilkel böbrek) gebeliğin 3. haftasında oluşmaya başlar.

Sanılanın tersine tek bir pronefroz evresi yoktur, evreler birden çoktur.

Evrimsel basamakta ne kadar ileri canlıysanız o kadar çok pronefroz oluşur.

İlk oluşan en ilkel formudur. İlk oluşan pronefroz embriyoda yukarılara taşınırken,

bununla bağıntılı yeni pronefroz gelişir, ilk oluşan da yavaş yavaş ortadan kaybolur.

Bu şekilde çok sayıda pronefroz kalıntısı izlenir, ardından mezonefroz gelişir.

Pronefroza müdahale ederseniz böbrek gelişmez.

Son böbrek olan metanefroz gelişimi için de mezonefrozun uyarısına gereksinme vardır.

[Embriyolojik olarak anne karnında (kuyruğu, diğer özellikleri ile) önce bir hayvan oluşur,

sonra bu fetus insana dönüşür!!!]

Knock-out kemirgenlerde (bir gen silinerek) yapılan deneylerde

çok sayıda gen ve bunun ürünü proteinlerin organ gelişiminde anlık olarak rol oynadıkları bulunmuştur.

Yani bazı proteinler, organın gelişebilmesi için, belli bir zaman diliminde mutlaka bulunmalıdır.

Aksi takdirde organ gelişemez veya hatalı gelişir.

Bahsedilen proteinin taslak halindeki böbrekten salınması gerekmez, başka bir organdan salınıyor da olabilir.

Bu nedenle bir organın varlığı başka bir organa doğrudan bağımlıdır.

Organ gelişiminde rol oynayan bazı büyüme faktörleri aynı anda birden çok organın gelişim ve işlevinde de rol oynayabilir.

Aslında büyük bir organizmaya bakmaya gerek yok,

hücrenin kendisi de bu organizyon yeteneğine sahiptir.

Gerçekten de her bir hücrenin bir beyni, dolaşım, boşaltım, sindirim sistemi,… bulunmakta.

Hatta actin yapısında bir iskeleti bile vardır.

Saygılar....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kök hücre=Stem cell.

Genel anlamıyla farklılaşmasını tamamlamış dokuda, farklılaşma göstermeyen “ana” hücrelerdir.

Bunlar uygun uyarı ile her türlü dokuya farklılaşabilirler(=Multipotent).

Bu nedenle bilim insanlarının ağzının suyunun akmasına neden olmaktadır.

Diğer yandan hastalık/kanser nedenidir.

Sorun, uygun uyarının ne olduğudur.

Embriyonik kök hücreleri bir kenara koyuyorum.

Vücudumuzda bazı organlarda gerçek kök hücreler ve progenitör denilen az farklılaşmış hücreler birlikte bulunur.

Örneğin kemik iliği...

Progenitör hücreler tek yönde farklılaşır-çoğalır, sonuçta hep aynı tipte olgun hücre ortaya çıkar.

Örneğin kemik iliğinde kırmızı seri progenitör hücreleri eritrosit üretiminden sorumludur.

kırmızı seri hücrelerin üretiminde progenitör hücre bölünüp, farklılaşmaya başlarken progenitör sayısı azalmaz.

Kemik iliği nakli bu temele dayanır. Diğer yandan kemik iliğinde de bulunan stem cell,

gerek duyulunca progenitör hücreye dönüşür.

Sürekli yenilenen barsak mukozasında, böbrek tubulus hücrelerinde de….. benzer durum vardır.

Stem cell hücresi neredeyse tüm dokularda bulunur.

Sorun bunların nereden kolay ve bol elde edileceğidir.

İlginç ama diş kökü en ideal yerlerin başında gelmektedir.

Diş insanda bir kez yenilenirken bol miktarda stem cell içermekte.

Bilim insanları yeni organ yapımı, hasta dokuların yenilenmesi adına stem cell ile ilgilenmekte.

Kök hücre ile mesane yapılabildi. Doku mühendisliğinin katetmesi gereken daha çok yolu var.

Çünkü organın çok özel organizasyonu için tek bir uyarı yetmemekte.

Doğru zamanda doğru ve çok sayıda uyarılar gerekmekte.

Diğer organların etkileri yokken bu iş zor olmaktadır.

Kök hücreler aynı zamanda kanser nedenidir.

Sınırsız çoğalabilme potansiyelleri, anjiogenez (damarlanma) yetenekleri buna yol açabilir.

Kanserojen denilen zararlı uyarılar tetikleyici faktör etkisi yapar: duruma göre

hücreler az veya çok farklılaşarak sınırsız olarak çoğalırlar.

Şimdilik bu kadar

Saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili evrensel'in iletisi çok güzel.

İlginç bulduğum taraf.

Kök hücrelerinden istenilen organ veya doku elde edilirken ortaya çıkan zorluklar.

Doğru zamanda doğru ve çok sayıda uyarılar gerekmekte. Diğer organların etkileri yokken bu iş zor olmaktadır.

Hep düşünmüşümdür. Bir sperm ve yumurtadaki genlerin organlara dönüşmesi, canlıyı yapılandırması nasıl mekanizmalarla oluşmaktadır? Öyle görülüyor ki. Bu iş aşama aşama (evrimsel dönemlerin birbirini takip etmesi ile) olmaktadır. Tıpkı bir apartman inşaatı gibi önce temel, sonra zemin kat, sonra 1., 2., ......n. kat.

Diğer organların etkileri işin içine giriyor yani. Diğer organların etkilerinin ne olduğunu ve bunun nasıl yapay olarak oluşturulması gerektiği önümüzde durmaktadır. En pratik yolu kendi hücrelerimiz ile klonlama yaparak bir başka "ben" yaratmak. Ancak bu klonlanmış "ben" dokusal yapısı itibariyle benim kopyam olsa bile o bir başka kişiliktir. Başka zamanda, yapay olarak üretilmiş bir başka insandır. Benim ne oranda yaşama hakkım varsa onun da aynı oranda yaşama hakkı ortaya çıkmaktadır. Herhangi bir organ veya dokusunu bana vermek zorunda değildir. En iyisi bütün bir insan yerine tek tek dokuları veya organları kendi kök hücrelerimizden üretmenin yolunu bulmak. Yakın zamanda bulunursa sevinirim.

Çünkü pek fazla zamanım yok. ;lol;

Sevgiler.

tarihinde drekinci tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru şu idi: Çok hücreli canlılarda organ ve dokular neden vardırlar?

Everest bu soruyu oldukça güzel yanıtlamış.

Evrimsel bu soruyu oldukça güzel yanıtlamış.

Organlardan rastgele mutasyonlar ve doğal seçilim sorumludur.

Organların başka bir açıklaması yoktur. Çünkü onlara gereksinim yoktur.

Organlarla ilgili çağdaş işlevler, onların ortaya çıkış nedenleri ile ilgili değildir.

Onların evrimi ile ilgilidir.

Bu soru ve kök hücre çok güzel tartışılmış.

Kök hücre sorusunu sormamın nedeni kanser kök hücrelerinin olup olmadığını tartışmaktı aslında.

Daha önce kök hücrlerin ne olduğunu iyi bilirsek, kanser kök hücrelerinin de tartışabiliriz.

Soru: Kanser kök hücreleri nedir? Öyle hücreler var mıdır?

Evrimsel yerine Everest yazmışım. Özür dileyip düzeltiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Açıklanmasıni ettiğim hususlardan birine kısaca değinelim.

İlki şu:

Organların ortaya çıkışı ve evrilmelerinin birbiriden bağımsız olduğunu pek düşünmüyorum..

Yaşamla bağdaşabilmek için her hücre/hücre grubu sınırını bilmek zorundadır.

Bilmediği anda organizma ölür. İlk ortaya çıkış bağımsız olsa da evrilmeleri süreci bağımsız olamaz.

Aslında itiraz değil de sadece basit bir açıklama yapmam gerekiyor.

Organlar rastgele mutasyonlar sonucu ortaya çıktıkları için birbirlerinin ortaya çıkmasını indüklemezler.

Ama organlar gelişip de işlevsel olmaya başladıktan sonra işbirliği de başlar. Ama ilk mutasyon her zaman rastgeledir.

Zaten sevgili Everest de bu konuyu çok güzel açıklamış. İlk ortaya çıkışın bağımsız olduğunu vurgulamış.

Şunları da eklemek istiyorum.

Organlar ve dokular, özellikle endokrin bezler, günümüzde de evrilmekte ve yeni organlar ortaya çıkmakatadırlar.

Canlı vücudunda işlevlerinin ne olduklarını bilmediğimiz çok sayıda hücre grupları ile karşılaşırız. İnsan otopsilerinde bile o hücrelerle karşılaşmak mümkündür.

O hücreler ve gruplar neden vardırlar? Bunun cevabını bilmiyoruz. Onlar işlevsel midirler? Bu sorunun cevabını da bilmiyoruz.

Türler evrilirken onların organları da değişikliğe uğrar ve onlarda yeni organ ve dokular ortaya çıkar.

Yani organların evrimi ve yeni organların ortaya çıkışı, eskilerden bazılarının atrofiye uğraması veya işlev değiştirmesi doğada her zaman sıklıkla karşılaşılan bir süreçtir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...