Jump to content

Emperyalist Destekli Hain Yatağı : Dersim


Recommended Posts

Küreselciler tarafından etnik çapulculuğun yayılarak Ulusların güç azaltımı sürecinde satılmış kalemlerin meydanları kaplaması ile at izinin it iizine karıştığı Türkiyede bazı gerçekler vardır, bu gerçekler imparatorluktan Ulus modeline geçilmeyle birlikte görmeze gelinmiş fakat yapılan bu fedakarlık karşılığını alamamış hain hain olarak görevini sürdürmeye devam ettirmiştir.

Son seçimlerle birlikte Chp içinde yapılan büyük operasyon ile bu hain evlatları yönetim kademelerine getirilmiş ve vatansızlığın vermiş olduğu hezeyan ile ardı ardına açıklama yapmakta, sekiz yılda seksen yıllık borç yaratıp ülkenin tüm alın terini hristiyana , yahudiye peşkeş çeken sözde müslüman özde kırım ve gürcü yahudilerin cambaza bak oynamaları sonucunda bir takım gerçekler konuşulamamakta bazı çapulcular tarih sahnesinde kendilerine haksızlık yapıldığı davulunu çalmaktadırlar.

Bu başlıkta ;

1- Osmanlı döneminde kürtler

2- Koçgiri

3- Şeyh sait

4- Şemdinli

5- Reşkotan

6- Pervari-Güyan-Haco

7- Ağrı-Bıçak-Zilanlı-Zeylan_Tutaklı- Oramar -Buban-Sason

ayaklanmalarını kısaca değinip Dersim ayaklanması denen emperyalist tezgahın gerçeklerini soysuz hainin yüzüne çarpıcam.

Devam edecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir toplumun kimliği kökenlerinden başlar , fakat kürt kimliği üzerinde bilim adamlarının ve tariihçilerin üzerinde anlaştığı bir konu yoktur. kendini kürt olarak tanımlayan bazı gruplar kendilerini Urartulara , Ari ırka bağlamak istemişlersede konuyla ilgili tek bir belge ve kayıt bulamamışlardır. Kürt denilen kabilenin dil yönünde kökleri araştılmak istenmiş fakat yine geçmiş hakkında yeterli bilgiye ulaşılamamıştır , çünkü biraz arapça biraz farsça birazda Türkçe karışımıyla konuşulan bu dil süreç içinde uydurulmuştur.

Taplonun büyük resmine bakılacak olursa ilk karşımıza çıkan düşünce kürtlerin tarih boyunca bağımsız yaşamak için bir ülke ve devlet sahibi olamadıkları bunun için ayaklandıklarıdır. İçlerinde yaşadıkları devlet ile hangi devletin çıkarları varsa , o devlet Kürt denen ortaçağ feodalitesini aşamamış insanları bağımsızlık vaadiyle kandırıp istediğini elde edince yüzüstü bırakmıştır. İngiltere bu başkaldırı potansiyelini çok kullanmış her seferinde çıkarına kavuşur kavuşmaz sırtını dönmüştür. 1950'lerden itibaren ise bu göreve Sovyetler Birliği soyunmuştur.

Osmanlı Döneminde kürtler 1

Kürtler iran bölgesinde yaşanan Akkoyunlu ve Karakoyunlu topraklarının osmanlı topraklarına dönmesiyle osmanlı toprakları içinde yer almış , ortaçağ avrupasında Feodal_Serf ilişkisi içinde Şıh-Köylü ilişkisi içinde yaşamaktadır.Ortaçağ insanı bir kolundan kiliseye diğer kolundan feodale bağlıdır. Osmanlı avrupa yakasına geçtiği zaman karşısına çıkan manzara budur ve Feodaller savaşlarda eriyip gitmişlerdir. 16. yy Anadolunun güneydoğusunda Türkmenler çoğunluktadır, kürtler türkmenler arasında azınlık olarak sağa sola serpiştirilmiş biçinde yaşamaktadırlar. Şah ismailin Türk olması Türkmenlerin ona karşı sempati duymasına sebep olmuş buda bölgede yoğun huzursuzluğa sebep olmuştur, fakat Türkmenler Maturidi görüşündedir. Kürtler islamiyeti Maturidi açıdan değil Eşari açıdan değerlendirerek benimsemiştir. Şh ismail çekişmesi yüzünden bölgede çok fazla Türkmen hayatını kaybetmiş ve sınır güvenliği tehlikeye düşmüştür. Bunları yerine Eşari düşünceli kürtler yerleştirildikleri taktirde sınır emniyeti kısmende sağlanmıştır, Yavuz selim Musul ve kerkük bölgesinde boşalan Türkmen yerleşim bölgelerine bunları yerleştirerek İran-osmanlı sınırı güvenlik altına alınmış, bölge ermenilerine dokunulmamıştır. Kürt beyleri ve şeyhlerini Yavuz Selimle anlaşma yapmaya ikna eden İdrisi Bitlisi'dir. Yapılan anlaşmaya göre kürtler kendi aralarında alıştıkları biçimde yaşayacak , beyler öldüğü zaman beyin kim olacağına osmanlı karar verecek ve savaşlarda osmanlı ordusuna asker olarak alınacaklardır.

Bu anlaşma 19. yy başlarına kadar arızasız işlemiş, II. Mahmut Osmanlı düzeninin belli başlı kurumlarını tasfiyesi ile anlaşmazlıklar patlak vermiştir. Çünkü kürtler tapu istemeyip özerkliklerinden vazgeçmek istememektedirler. Bu dönemde İngilizler Osmanlıyı içten vuramak ve hırpalamak , Ruslar ise doğuda toprak kazanmak için kürtleri sürekli kaşımaktadırlar. Kürt beyleri bağımsızlık sevdası ile sürekli ayaklanmaktatır, bu kargaşa II. Apdülhamite kadar yoğunlaşmıştır.

Devam edicem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Apdülhamit modeli ;

Kürtlerin , ikinci apdülhamit döneminde bağımsızlık sevdalarını bir kenara koyduğu dönemdir. Padişah kürtlerin uymaya zorlandıkları vatandaşlık koşullarına dokunmaksızın onları memnun etmenin yolunu bulmuştur. Medine ve Bağdat'a iki okul açmış bu okullarda kürt beylerinin çocukları ile onların tavsiye ettikleri çocuklar okuyabilmiştir. Bu okullara her beyden iki çocuk alınmakta öğrenim bittikten sonra çocuklardan biri baba yanına diğeri saraya alınmaktadır. Gerek okulda gerekse sarayda iyi bakılan bu çocuklar padişah otoritesinin propagandasını yapmakta padişahları evliya gibi anlatmaktadır.

Apdülhamit bunun yanında HAMİDİYE taburları kurmuştur. Bu taburlara kürt ve arnavut kökenli gençler alınmakta, eğitimi verilmekte ve memleketlerine geri gönderilmektedir.Bunlarda geri döndüklerinde padişahların müslümanlığını, evliyalığını anlata anlata bitiremiyorlardı. İkinci apdülhamit iç barışı böyle sağlamıştır.

Ayaklanmaların tekrar başlaması ;

1908 devrimi ikinci Apdülhamiti tahttan indirince ayaklanmalar yeniden başlamıştır. Çünkü Apdülhamit onların gözünde Kürtlerin Babasıdır. Bu şekilde başlayan ve kimi yazarlarca Milliyetçiliğe bağlanan konu aslında kürtlerin yeni bir yaşam biçimi değil feodal şekilde yaşama isteklerinin sonucudur. İçinde yaşadıkları sosyal yapıya dış müdahale sürekli protesto edilmekte halk şeyhinin veya beyinin arkasında onların doğrultusunda görevini yapmaktadır. Tüm bu isyanlar eski düzene duyulan hasrettir. 1909'da başlayan Şeyh Ubeydullah isyanı, düşürülen padişahı desteklemek amacı ile yapılmıştır. 1921'de üç baş kaldırı vardır ; Bedirhaniler , şeyh Selim , Şahabettin...

Devam edicem . :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Apdülhamit modeli ;

Kürtlerin , ikinci apdülhamit döneminde bağımsızlık sevdalarını bir kenara koyduğu dönemdir. Padişah kürtlerin uymaya zorlandıkları vatandaşlık koşullarına dokunmaksızın onları memnun etmenin yolunu bulmuştur. Medine ve Bağdat'a iki okul açmış bu okullarda kürt beylerinin çocukları ile onların tavsiye ettikleri çocuklar okuyabilmiştir. Bu okullara her beyden iki çocuk alınmakta öğrenim bittikten sonra çocuklardan biri baba yanına diğeri saraya alınmaktadır. Gerek okulda gerekse sarayda iyi bakılan bu çocuklar padişah otoritesinin propagandasını yapmakta padişahları evliya gibi anlatmaktadır.

Apdülhamit bunun yanında HAMİDİYE taburları kurmuştur. Bu taburlara kürt ve arnavut kökenli gençler alınmakta, eğitimi verilmekte ve memleketlerine geri gönderilmektedir.Bunlarda geri döndüklerinde padişahların müslümanlığını, evliyalığını anlata anlata bitiremiyorlardı. İkinci apdülhamit iç barışı böyle sağlamıştır.

Ayaklanmaların tekrar başlaması ;

1908 devrimi ikinci Apdülhamiti tahttan indirince ayaklanmalar yeniden başlamıştır. Çünkü Apdülhamit onların gözünde Kürtlerin Babasıdır. Bu şekilde başlayan ve kimi yazarlarca Milliyetçiliğe bağlanan konu aslında kürtlerin yeni bir yaşam biçimi değil feodal şekilde yaşama isteklerinin sonucudur. İçinde yaşadıkları sosyal yapıya dış müdahale sürekli protesto edilmekte halk şeyhinin veya beyinin arkasında onların doğrultusunda görevini yapmaktadır. Tüm bu isyanlar eski düzene duyulan hasrettir. 1909'da başlayan Şeyh Ubeydullah isyanı, düşürülen padişahı desteklemek amacı ile yapılmıştır. 1921'de üç baş kaldırı vardır ; Bedirhaniler , şeyh Selim , Şahabettin...

Devam edicem . :)

Bu bölümü düzeltmelisin.

Sanki Abdülhamit, Kürt ayaklanmalarına karşı Kürtleri tavlamış gibi aktarmışsın. Büyük yanlış.

Ermeni faktöründen tek kelime bile bahsetmemişsin.

Aslolan Ermeni ayaklanmlarıdır.

Abdülhamit'in yaptığı Vilayat-ı Sitte denilen Doğu anadolu'daki 6 ilde sürekli olay çıkaran, taşkınlık yapan, saldırılar düzenleyen Ermenilere karşı Kürtleri kullanma organizesidir.

Abdülhamit'in kafasında Kürt sorunu yoktur. Yurt dışında gazete çıkarıp Osmanlı aleyhine yazan Bedirhan dışında bir tehlike söz konusu değildir. Ki o da Jön Türkler arasında yer almakta olduğundan Jöntürk sorunu kapsamında düşünmektedir.

Dolayısıyla Abdülhamit'in yaptığı bir taşla iki kuş vurmak da değildir. Amacı tamamen Ermenilerin doğu Anadolu'da ayrı devlet kurmalarını engellemektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir toplumun kimliği kökenlerinden başlar , fakat kürt kimliği üzerinde bilim adamlarının ve tariihçilerin üzerinde anlaştığı bir konu yoktur. kendini kürt olarak tanımlayan bazı gruplar kendilerini Urartulara , Ari ırka bağlamak istemişlersede konuyla ilgili tek bir belge ve kayıt bulamamışlardır. Kürt denilen kabilenin dil yönünde kökleri araştılmak istenmiş fakat yine geçmiş hakkında yeterli bilgiye ulaşılamamıştır , çünkü biraz arapça biraz farsça birazda Türkçe karışımıyla konuşulan bu dil süreç içinde uydurulmuştur.

Urartulara veya Ari ırkına bağlayanların elinde tek bir belge veya kanıt yok mu? Neye binaen bağlamaya çalışmışlar?

Türk dili de biraz farsça,biraz arapça,hatta biraz kürtçe içermektedir.Kürt diline hakim değilim,ancak İngilizce'nin "intermediate" düzeyi kadar bilgim vardır.Fakat gramerinin Türkçe ile uzaktan yakından alakası olmadığına eminim.

1908 devrimi ikinci Apdülhamiti tahttan indirince ayaklanmalar yeniden başlamıştır. Çünkü Apdülhamit onların gözünde Kürtlerin Babasıdır. Bu şekilde başlayan ve kimi yazarlarca Milliyetçiliğe bağlanan konu aslında kürtlerin yeni bir yaşam biçimi değil feodal şekilde yaşama isteklerinin sonucudur.

Bu da meşhur 'bilimsel' tez :)

"Kürt kim oluyor ki bağımsızlık isteyecek?Kürt kim oluyor ki milliyetçi olacak?Kürt ancak başkasının gazıyla bağımsızlık isteyebilir."

Peki kardeşim şu Yunan'a,Bulgar'a niye bu kadar karşı değilsiniz?Elde kala kala kürt kaldığı için mi tüm imparatorluk hıncı ondan çıkartılıyor.

Yazında bahsettiğin Şah İsmail'in tarafına geçtikten sonra savaşı kaybedip sürgünlerde,bataklıklarda göçebe yaşamış Türkmenlerin soyundan geliyorum.Şu kürtler hakkındaki b.ktan mantığı bir türlü anlamadım.

Yahu diyelim ki 100 yıl önce Kürt diye bir millet yok,dil yok,şu yok bu yok, hatta labaratuvarda yaratılmış olsun..E adam diyor ki şimdi ben bir milletim,aha dilim(isterse hiç bir b.ka benzemesin)ve ben bağımsızlık istiyorum.Bu çok mu abes birşey?

Sizin standartlarınıza ve belirlediğiniz bir geçmiş tarih süresine mi sahip olması gerekiyor?

tarihinde Haqem tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Urartulara veya Ari ırkına bağlayanların elinde tek bir belge veya kanıt yok mu? Neye binaen bağlamaya çalışmışlar?

Türk dili de biraz farsça,biraz arapça,hatta biraz kürtçe içermektedir.Kürt diline hakim değilim,ancak İngilizce'nin "intermediate" düzeyi kadar bilgim vardır.Ancak gramerinin Türkçe ile uzaktan yakından alakası olmadığına eminim.

Bu da meşhur 'bilimsel' tez :)

"Kürt kim oluyor ki bağımsızlık isteyecek?Kürt kim oluyor ki milliyetçi olacak?Kürt ancak başkasının gazıyla bağımsızlık isteyebilir."

Peki kardeşim şu Yunan'a,Bulgar'a niye bu kadar karşı değilsiniz?Elde kala kala kürt kaldığı için mi tüm imparatorluk hıncı ondan çıkartılıyor.

Yazında bahsettiğin Şah İsmail'in tarafına geçtikten sonra savaşı kaybedip sürgünlerde,bataklıklarda göçebe yaşamış Türkmenlerin soyundan geliyorum.Şu kürtler hakkındaki b.ktan mantığı bir türlü anlamadım.

Yahu diyelim ki 100 yıl önce Kürt diye bir millet yok,dil yok,şu yok bu yok, hatta labaratuvarda yaratılmış olsun..E adam diyor ki şimdi ben bir milletim,aha dilim(isterse hiç bir b.ka benzemesin)ve ben bağımsızlık istiyorum.Bu çok mu abes birşey?

Sizin standartlarınıza ve belirlediğiniz bir geçmiş tarih süresine mi sahip olması gerekiyor?

Ben de Ahıska Türküyüm, sapına kadar da Atatürkçüyüm.

Aynen senin düşündüğün gibi düşünüyorum.

İmza.

Doğruyu görüp, doğrudur demeyen, gizleyen, örten.

Dilsiz Şeytandır!

..........

Edit: Yalnız Kürtlerin "Bağımsızlık" meselesi tartışmalı konu.

Bunu savunmak PKK'ya destek olmak manasına gelebilir.

Bu da savaşı körüklemek demektir.

Biz her zaman silahlara karşı olalım yeter.

Demokrasi ile bu ülkeye şimdilik bağlı kalsalar daha az kan dökülür bence.

tarihinde IFeelGood tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Alevi kökenli bir Türk olarak yazıyı ilgiyle takip ediyorum. Kısa olsa da Şah İsmail dönemi ve Türk kırımına değinilmesi iyi olmuş.

Prof. Şener Üşümezsoy şu yazısında konuyu etraflıca işlemiş.

Gündemdeki Dersim polemiğine Prof. Yusuf Halaçoğlu'nun yorumu da şöyle:

-CHP’de de Dersim tartışmaları sürüyor. Bir tarihçi olarak sizin bakışınız nedir?

Bunların hepsinin çözümlenmesinin tek bir yolu vardır: Devletin bu konudaki arşivlerini açması lazım. Bunların adam gibi yeniden o çerçevenin içinde yazılması lazım. Devletin hangi ölçüde yanlışı vardır veya harekatın temel sebebi nedir, bunları ortaya koymak lazım. Dersim dediğimiz bölge Osmanlı döneminde de problemdi. 1865’lerde Ahmet Cevdet Paşa Fırka-i Silahi adı altında bir askeri fırka kurdu. Bununla önce İskenderun’a gitti, Kozanoğullarını inzibat altına aldı. Oradan Zeytun’a yönelecekti. Sonra da Dersim’e gidecekti. Çünkü bütün ipini sapını koparmış olanlar Dersime gidiyordu. Devlet otoritesi olmadığı ve bölgenin coğrafi yapısı müsait olduğu için bütün eşkıyalar orada saklanabiliyordu. Ama yapamadı.

Zeytun’u Halep valisi olduğu zaman inzibat altına aldı ama Dersim kaldı. Dersim cumhuriyet döneminde de kaldı. Hatta 1915’te Ermeniler tehcire tabi tutulduklarında Erzurum bölgesinden gönderilen Ermeni kafileleri Dersim üzerinden giderken ikisi orada yok edildi. Talat Paşa, ‘Bir daha buradan kafile göndermeyin, kontrol edemiyoruz’ diyerek valilere emir gönderiyor.

-Osmanlı da baş edemiyor özetle...

Dersim eşkıya yuvası. Orada oturan insanlarla alakası yok bunun. Dışarıdan gelmiş eşkıyalar oraya. Osmanlı devletinden kalan bu adamlar nereye gittiler, duruyorlar mıydı durmuyorlar mıydı? Bunları ortaya çıkarmak lazım. Cumhuriyet döneminde Dersim harekatında bunların etkisi ne kadardır? Nasıl yapılmıştır, destek verilmiş midir? Çünkü bugün korkudan PKK’ya destek veren köyler olduğu gibi belki de o gün eşkıyaların korkusundan oradaki köyler destek veriyordu. Belki bundan dolayı o köylerde harekat yapılmıştır. Belki zulüm de edilmiştir. Tarihten korkmamak lazım. Devletin, Genelkurmay’ında olan arşivleri açmak lazım.

http://haber.gazetevatan.com/Haber/412046/1/Gundem

Link to post
Sitelerde Paylaş

2- Koçgiri isyanı : Koçgiri aşireti kürtleşmiş Türk aşiretidir. Hem kürtçe hem Türkçe konuşur. Aşiretin nüfusu 40,000 çivarında olup Alevidir. Mondros Mütarekesinden sonra istanbulda kurulan Kürt Teali Cemiyeti Başkanı seyit apdülkadir , ingiliz Casusu NOWEL'in kışkırtmalarıyla bir isyan hazırlamıştır.

Bölgeye gönderilen baytar nuri kara, divriği,,kangal,hafik,ümraniye,sincan, beşpınar kaza ve nahiyelerinde Kürt teali cemiyeti şubeleri kurmuştur. Yellice nahiyesinde Hüseyin Abdal tekkesinde bir genel toplantı yapılarak Sevr anlaşmasının uygulanmasını Diyarbakır,Van,Bitlis,dersim mıntıkasında bağımsız bir kürdistan kurulması için silaha sarılma kararı alınmıştır.

İlk silah imralıda patlamıştır, binbaşı müştak ve dört er şehit edilmiş doksan er esir alınmıştır. Bu başarı diğer aşiretlerin hevesini arttırmış Şadan aşiretinin beyni Paşo yandaşlarıyla Kuruçayda cephane yüklü bir müfrezeyi baskına uğratıp refahiyeyi işgal eder. Diğer aşiretlerinda katılımıyla iş büyür. Mustafa Kemalin başkanlık yaptığı TBMM beş maddelik muhtıra verilir.

TBMM derhal o bölgede sıkı yönetim ilan etti ve genel kurmay merkez ordusu komutanlığına bastırma emri verilerek ; Eşkiyalıkta direnenlerin mallarına el koyulacak, evleri yakılıp yıkılacak , direnen köy halkı oldukları taktirde bütün işlem köy halkına uygulanacak...

Bu olaydan sonra mevlisle anlaşma sağlayan diyap ağa, meço ağa millet vekili olarak meclise girdi.

Koçgiri ayaklanmasının diğer boyutu bu isyanın Yunan ilerleyişi sırasında çıkarılmış olup kürtlerin yunanlılarla işbirliğine girmiş olmasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

3- Şeyh sait isyanı ;

Musul petrol nedeniyle ingilizler için oldukça önemli yere sahip olmuş ve bunun için her fırsatta bu bölgenin Irak'a ait olduğunu savunumakta ve bunu elde etmek için herşeyi yapmaktadır. ırakta küçük bir ermeni ve nasturi azınlığı vardır. Bunların erkeklerini silahlandıran ingilizler , kadınlarınıda Rumiye'ye göç ettirmişler ve ayaklanmanın fitilini yakmışlardır. Bir kısım nasturi hakkari bölgesine yollanmış, Garzan, Erzurum ve Bitlis bölgesindesine bolca silah gönderilerek bölgedeki aşiret resileri ayaklandırılmaya çalışılmaktadır.

Türk hükümeti hakkari iline ingilizlerin soktukları nasturileri pasifize ederek hazırlanan tezgahın sınırlar dışında olduğunu göstermiştir.

HANGEDİĞİ olayı ;

7 agustos 1924 nasturiler hakkari valisini hangediği bölgesinde tutukladılar ve ertesi gün Irak hükümetine teslim edildi. Burada Hobeşe adlı bir ıraklı tutuklamanın doğru olmadığını ileri sürerek valiyi salıverdi. Ancak bu hareket Ankara hükümetine karşı tertip edilmiş ve icra edilmişti. Başkaldırının bastırılması için gerekli hazırlıklar yapılarak harekete geçilmiş hainlerin biir bölümü yakalanmış, büyük çoğunluğu ise irana kaçarak kurtulmuştu.

Şeyh sait isyanı bu ingiliz planınnın ikinci bölümüdür.Lahey adalet divanı, yeniden kurulacak Irak devletinin hamiliği görevini ingiltereye vermemiştir. Cemiyeti akvamda mondros mütarekesinin imzalandığı gün orduların bulunduğu cephe sınırını sınır olarak benimsemiştir. Oysa mütareke günü Musul Türk kuvvetleri kontrolündedir. İngilizler musul petrolünü ele geçirek ve Irak velayetini almak için Türk devletini isyanlar içinde çalkalanmakta olduğunu göstermektedir.

Bölgede Türk ve ingiliz savaşı devam ederken Ruslarda bu bölgeye gözünü dikmiştir. Bolşevik propagandası kürtler ve nastrudiler arasında yaygınlaştırılmıştır. İngilizler doğu anadoluda Türklerin islamiyeti red ettiğini, kürtleri köleleri ypacakları propagandası yapmaktadır. Ayaklanma propagandaları önce Bitlis, muş,, kırmançi gibi yerlerde yapılmış başarıya ulaşamamıştır. Buralara hakim Kırmançi aşireti ile İkinci Apdülhamit yakından ilgilenmiş , bu aşireti güçlendirerek fhri Paşalık ünvanı vermiştir. Fakat Birinci dünya savaşın sonu osmanlı yenilip mondros imzalanınca bu aşiretin istanbulda okuyan çocukları muhtemel bir Ermeni devleti kurulacağını ihtimali üzerine Kürt devleti kurulması hazırlıklarına girşmişler ve Kürt Teali Cemiyetini kurmuşlardır..

İDARE-İ MASLAHAT

Saray ve hkümet bud erneğin faaliyetlerinden rahatsız olmasına karşın o yıllardaki osmanlı muhalefetini temsil eden İtilafçılar Kürt teali cemiyetinin İngiliz Mandası altıonda bir Kürdistan kurulmasını hoş karşılamışlar ve bu dernekle anlaşma imzalamışlardır.Bu dernek Cumhuriyetin ilanından kısa süre sonra kapatılmıştır.Kapatılan dernekte bazı şahsiyetler gizli bir komite kurmuşlardır-Yusuf Ziya aracılığı ile, Şeyh Saitte bu komiteye katılmıştır. Bu yeni topluluğun adı Kürt İstiklal Cemiyetidir. Bu toluluğun temsilcisi Plulu Kök sadi İngiliz haber alma teşkilat istanbul temsilcisi Albay Templetin ile sıkı dirsek temasındadır.

Devam edicem ;

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lozan Sonra : İngilizler

İngiliz istekleri ;

Kürt emirliğiniin kurulmasını destekleyecek kurulacak emirliği civar hükümetlerinden hücumlarından koruyacak ve emirliğin başına Seyit Apdülkadir getirilecektir. Apdülkadirin kuracağı kabineye müdahale etmeyecektir.

harekat, 1925 baharında başlayacak, hareketin ilk hedefi Diyarbakırın ele geçirilmesi olacaktır. Ayrıca İstanbuldaki kürtler ayaklandırılarak, harekat " Din elden gidiyor " temeline oturtularak destek bulacaktır. İstanbul ele geçtikten sonra Bursa, Konya, ve İzmir'de harekat tekrarlanarak osmanlı çökertilecektir. Böylece Ankara hükümeti , Doğu İsyanı ile uğraşırken iki ateş arasında kalacaktır.

Bu teklif belgeli değildir.

Nitekim Sait isyanının başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra mahkemeye verdiği ifadede " Ben Kürt devleti kurmayı hiç bir zaman düşünmedim benim isyanım Kuran hükümlerinin kaldırılması " demiştir.

Türk milletinin düşmanları Lozan öncesi nasıl osmanlının yıkılması için birlik olmuşlarsa Lozan sonrasıda çıkarları için hem içte hem dışta uygulamalarına devam etmişlerdir. Şeyh sait bunlardan sadece biridir.

Martin Van Bruinessen şunları yazar ;

Nakşi şeyhi şeyh said önderliğindeki 1925 kürt ayaklanması Cumhuriyet Türkiyesinin en önemli dönüm noktasını teşkil etmektedir. Bu ayaklanma Mustafa Kemal ve İnönüye neredeyse diktatörlüğe yakın bir yetki fırsatı vermiştir...O andan itibaren Kemalist reform Programı daha büyük bir hızla ve muhalefeti dikkate almaksızın hataya geçirilmiştir.

HEDEF DİN

Şeyh said isyanı kürt sadakatinin odak noktasını oluşturan Halifeliğin kaldırılması sebep olmuştur. Fakat ayaklanmaya kadınların hepsinin din motifiyle hareket ettiği söylenemez. Said milliyetçi parolalarla olsa bile ilk kürt hareketini başlatan nakşibendi değildir. Hakkarili şeyh Ubeydullah 1880'de ayaklanma provası yapmış Osmanlı ve iran arasında bir kıro devleti kurmak için Ruslardan ve ingilizlerden yardım istemiştir. Kıroların söz sahibi olan bütün liderleri bir kaç istisna dışında şeyhtir ve çoğunlu NAKŞİBENDİDİR.

Devam edicem. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

İngilizler Ankara hükümetinin Musul üzerindeki hak iddialarından kurtulabilmek için her çareye başvurmuş , hangediği baskını ile başlayan ve başarısızlıkla sonuçlanan nesturi ayaklanmasından sonra sıra kürtlere gelmiştir. Nesturi ayaklanmasını bastırmakla görevli Türk birlikleri içerisdindeki kürt kökenli bir kaç subay kandırdıkları erlerle birlikte İngiliz tarafına geçmişlerdir. İngilizler bu mültecileri red etmemiş ama yüzde vermemiştir. Bu subaylar daha sonra İngilizlerden aldıkları emirlerle doğu sınırından sızmış bir yandan kürt teali diğer yandan Şeyh sait ile bağlantı yapmışlardır. Bu subaylardan Yüzbaşı İhsan Nuri, vanlı Reisim, Hurşit , Tevfik, Cemal, Rıza Türkiyeye sızarak Kürt istiklal cemiyetinde çalışmaya başlamışlardır.

TBMM'de vekil olan Yusuf Ziya 1924 yılı sonlarında İstanbula giderek Seyit Apdülkadir ile görüşmüş ve erzuruma dönmüştür. Buradan kardeşi Rızaya gönderdiği şifreli telgraf sebebi ile mahkemeye verilmiş bunn neticesinde olaylar gelişerek Şeyh sait tanıklığına ihtiyaç duyulmuş şeyh sait hasta olduğunu öne sürerek yerine oğlu Ali Rızayı göndermiştir. Tüm bunlar olurken kendisi için bir tutuklamanın çıkıp çıkmadığını öğrenmeye çalışmaktatır. İstanbulda Seyit Apdülkadir şeyh saitin oğluyla dönemin siyasi portresini çıkararak ilk ağızdan neler yapılması gerektiğini anlatmış ve baba oğul işe başlamışlardır.

Baba oğul çabakçukur, ergeni, genç dolaylarını gezerek oralarda vaazlar verip dinin elden gittiğini halka inandırmaya çalışmışlardır. Diyarbakır piranda kardeşinin evinde konaklarken yanlarına sığınan Iraklı subayları teslim almak isteyen jandarmaya silahla karşılık vermişler Bir Türk Subayı hayatını kaybetmiş , iki er yaralanmıştır.

Ayaklanma başlamıştır ;

Devam edicem.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...