Jump to content

Kuran'daki İslam


Recommended Posts

Başlıklar halinde, özenle hazırladım. Buyurun;

***Eşitsizlik

''Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır'' (Al-i İmran 3:27)

''Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimlerini de aralarında biz taksim etmişizdir. Onları derece derece birbirlerine üstün kıldık ki birbirilerine işlerini gördürebilsinler.'' (Zuhruf:32)

''Eğer Allah rızkı kullarının hepsine bol bol verseydi, yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Ama O, dilediğini bir ölçüye göre indirir. Doğrusu O, kullarından haberdardır, onları görendir.'' (Şura 27)

''Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.'' (Nisa:34)

***Takiye

“Her kim iman ettikten sonra Allah ‘ı inkar ederse -kalbi imanla dolu olduğu halde (inkara) zorlanan başka...-fakat kim kalbini kafirliğe açarsa, iste Allah’ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır. Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah’ın kafirler topluluğunu hi­dayete erdirmemesinden ötürüdür” (Nahl Suresi, ayet 106-107).

“Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kafirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah kendisine karsı (gelmekten) sizi sakındırıyor. De ki, İçinizdekileri gizleseniz de açığa vursanız da Allah bilir. Göklerde ve yerde olanları da Allah bilir’...” (Al-i İmran Suresi, ayet 28-29).

“Üzerine Allah’ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır...” (Enam Suresi, ayet 119).

***Eleştiri, sorgulama ve yorum kabul etmeyen zihniyet

“Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. Onun sözlerini değiştirebilecek kimse yoktur. O, işitendir, bilendir.” (Enam Suresi, ayet 115.)

“...Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslamı beğendim...” (Maide Suresi, ayet 3.)

“Ey Muhammed! Allah’ın ayetleri üzerinde tartışanları görmez misin? Nasıl da döndürülüyorlar (onu tastike yanaşmıyorlar)! Kitabı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar el­bette bileceklerdir (ki), boyunlarında daimi halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülür, sonra ateşte yakılırlar...” (Mü’min Suresi, ayet 69-72.)

“Ey inananlar! Yakınınızda bulunan inkarcılarla savaşın! Sizi kendilerine karşı sert bulsunlar. Bilin ki Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir...” (Tevbe Suresi, ayet 123-125.)

“Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık...’'(Enam Suresi, ayet 38.)

“(Ey Müslümanlar!) Yoksa siz de, daha önce Musa’ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değiştirirse, şüphesiz dosdoğru yoldan çıkmıştır” (Bakara Suresi, ayet 108)

Eğer bana tabi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma” (Kehf Suresi, ayet 70).

''Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.'' (Maide/44)

''Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.'' (Maide/45)

***Muhammed'in peygamberlik üstünden yaptığı iktidar ve dünyalıklar konusu

"Ey Muhammed! (Rabbin)... seni şaşırmış bulup da yol gös­termedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi? ..." (Duha Suresi, ayet 78.)

"Ey Muhammed! Şüphesiz sana baş eğerek ellerini verenler, Allah'a baş eğip el vermiş sayılırlar..." (Fetih Suresi, ayet 10.)

"AIIah ve melekleri, Peygamber'e çok salevat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle se­lam verin" (Ahzab Suresi,ayet 56).

''Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber’in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber’i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah’ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.'' (Ahzab/53)

''Kim Resûl’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.'' (Nisa/80)

''Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.'' (Nisa/115)

''Yine o münafıklardan 'O Peygamber, her söyleneni dinleyen bir kulaktır', diyerek peygamberi incitenler de vardır... Allah’ın Resûlüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.'' (Tevbe/61)

''Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.'' (Nur/51)

''Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.'' (Ahzab/36)

''...bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Resulüne, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.'' (Enfal/41)

''Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.'' (Ahzab/50)

''Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah’a göre kolaydır.'' (Ahzab/33/30)

''Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber’e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.'' (Enfal/1)

***Bozacının şahidi şıracı, Muhammed'in ki de Allah. Allah yemin ediyor!

"... (Ey Muhammed!) Seni insanlara peygamber gönderdik; şahid olarak da Allah yeter" (Nisa Suresi, ayet 79).

"Ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman inkar edenler... 'Onu Muhammed uydurdu' derler. De ki, '.. .(Tanrı) Kur'an için yaptığınız taşkınlıkları daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O (Allah) yeter" (Ahkaf Suresi, ayet 78).

''Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.'' (Nisa/79)

"Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür" (Hakka Suresi, ayet 38-40).

"Kararmaya başlayan geceye andolsun; ağarmaya başlayan sabaha andolsun ki, bu Kur'an, Arş'ın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür" ( Tekvir Suresi, ayet 17-21).

***Kuran'ın evrensel olmadığı konusunda

"Bu indirdiğimiz... Mekkelileri ve etrafındakileri uyaran mü­barek Kitab'dır..." (Enam Suresi, ayet 92.)

''Ey Muhammed! Böylece şehirlerin anası olan Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarman... için sana arabça okunan bir kitab vahyettik... " (Şura Suresi, ayet 7.)

"(Ey Muhammed!) Sen hemen o sana vahy olunana tutun!... Muhakkak ki, o (Kur'an) hem senin için, hem kavmin için bir şereftir..." (Zuhruf Suresi, ayet 43-44.)

"(Ey Muhammed.!) Şüphe götürmeyen (bu) Kitab... Rabbi­nin indirdiğidir. 'Onu Peygamber'in kendisi uydurdu' diyorlar öyle mi? Hayır; ey Muhammed! O senden önce (kendilerine) peygamber gönderilmemiş olan bir milleti uyarman için sana Rabbinden gelen bir gerçektir. Belki artık doğru yolu bulur­lar..." (Secde Suresi, ayet 23.)

"Bu, babaları uyarılmadığından gafil kalmış bir milleti uyarman için... Allah'ın indirdiği Kur'an'dır..." (Yasin Suresi, ayet 56.)

"Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyecekler­di ki: '... Bir Araba yabancı bir dilden (kitap) olur mu?'..." (Fussilet Suresi, ayet 44.)

***Muhammed'in insanları islama kazanma yollarından biri: Rüşvet!

"Sadakalar (Zekatlar) ... Kalbleri İslama Isındırılacak Olanlara... Verilir" (Tevbe Suresi, Ayet 60)

"Ey o iman eden kullar, Allah'ın istifadeniz için helal kıldığı lez­zetli, ni'metleri haram kılmayınız" (Maide Suresi, ayet 87).

"Hurma üzüm gibi meyvelerden hem içki (seker) hem de güzel gıdalar edinirsiniz...." ( Nahl Suresi, ayet 67.)

***Cennet, huri vaatleri ve cehennem korkutmaları

''Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır. Bahçeler, bağlar, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar ve içki dolu kâse(ler).'' (Nebe/31-33)

''Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.'' (Rahman/56)

''İçlerinde huyu güzel yüzü güzel kadınlar vardır.'' (Rahman/70)

''Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş hûriler vardır.'' (Rahman/72)

''Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel döşemelere yaslanırlar.'' (Rahman 74-76)

''Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. Onların üzerlerinde karşılıklı olarak oturup yaslanırlar. Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır; maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. (Onlara) beğendikleri meyveler, canlarının çektiği kuş etleri, iri gözlü hûriler, saklı inciler gibi, yaptıklarına karşılık olarak (verilir).'' (Vakıa/15-24)

''Düzgün kiraz ağacı, meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, uzamış gölgeler, çağlayarak akan sular, sayısız meyveler içindedirler; tükenmeyen ve yasaklanmayan. Ve kabartılmış döşekler üstündedirler. Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık. Onları, bâkireler kıldık. Eşlerine düşkün ve yaşıt.'' (Vakıa/28-37)

''İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar; Serin ve hoş olmayan.'' (Vakıa/42-44)

''Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.'' (Vakıa/51-55)

''Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir.'' (Tevbe/5)***Farklı İnançlara Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılık

***Savaşçılık ve saldırganlık konusu

''Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kâfire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.'' (Enfal/65)

''Eğer savaşta onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile (onlara vereceğin ceza ile) arkalarında bulunan kimseleri de dağıt.'' (Enfal/57)

''Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın!'' (Enfal/39)

''Allah tuzak kuranların en iyisidir.'' (Enfal/30)

''(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.'' (Enfal/17)

''Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın.'' (Tevbe/14)

''Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.'' (Tevbe/38)

''Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir.'' (Tevbe/39)

''Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın.'' (Muhammed/35)

''İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar.'' (Bakara/221)

''Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.'' (Tevbe/23)

***İlkel ve kısasçı ceza anlayışı

''Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.'' (Maide/38)

''Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.'' (Nur/2)

http://dindusmani.blogspot.com/2011_04_01_archive.html

tarihinde Görkem tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

''...bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Resulüne, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.'' (Enfal/41)

Allah ganimeti ne yapicak.???

Allah"a ayrilan bu 5 te 1 lik ganimet nereye giti.??? Yoksa buradaki Muhamed"e ayrilan paymi??

Bakin: Kuran"in Muhemed"in eliyle kendi cikarlari amacli yazildigina dair bir kanittir yukarida alintaladigim Ayet.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eşitsizlik sadece bu kadar değil. Kısasın kabul edildiğini, olabileceğini düşünelim. Cana karşı can ilkesini mantıklı sayalım. Fakat devamında "hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas olunur" demesi, tek kelimeyle bir rezalettir. Tek başına bu rezalet, bu kitabı kaldırıp çöpe atmak için yeterli nedendir....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Esitsizlige baska bir ornek:

Kadin erkek esitsizligi (Nisa 11)

Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

''...bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Resulüne, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.'' (Enfal/41)

Allah ganimeti ne yapicak.???

Allah"a ayrilan bu 5 te 1 lik ganimet nereye giti.??? Yoksa buradaki Muhamed"e ayrilan paymi??

Bakin: Kuran"in Muhemed"in eliyle kendi cikarlari amacli yazildigina dair bir kanittir yukarida alintaladigim Ayet.

Beşte dördünün ise savaşçılara dağıtıldığını, Allah ve elçisine ayrılan beşte birlik payın da Allah yoluna; Yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolculara aktarıldığını unutmayalım.

Eşitsizlik sadece bu kadar değil. Kısasın kabul edildiğini, olabileceğini düşünelim. Cana karşı can ilkesini mantıklı sayalım. Fakat devamında "hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas olunur" demesi, tek kelimeyle bir rezalettir. Tek başına bu rezalet, bu kitabı kaldırıp çöpe atmak için yeterli nedendir....

Hür hürü öldürür ise hüre karşı hür,

Köle köleyi öldürür ise köleye karşı köle,

Kadın kadını öldürür ise kadına karşı kadın,

Bunlar dışındakiler ise "cana karşı can" kapsamına girerler.

Erkeğin canını alan kadının canı alınır.

Kölenin canını alan hürün canı alınır.

Esitsizlige baska bir ornek:

Kadin erkek esitsizligi (Nisa 11)

Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır.

http://www.ateistforum.org/index.php?showtopic=47211&st=0

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hür hürü öldürür ise hüre karşı hür,

Köle köleyi öldürür ise köleye karşı köle,

Kadın kadını öldürür ise kadına karşı kadın,

Bunlar dışındakiler ise "cana karşı can" kapsamına girerler.

Erkeğin canını alan kadının canı alınır.

Kölenin canını alan hürün canı alınır.

Hüre hür, köleye köle, kadına kadın dışındakiler, cana karşı karşı canın kapsamına giriyorlar da hüre hür, köleye köle, kadına kadın cana karşı canın kapsamına girmiyor mu? Sana okulda hiç kümeleri öğretmediler mi? Cana karşı can en büyük küme olmuyor mu? En büyük küme alt kümeleri kapsamaz mı? Elalemi de kendiniz gibi cahil mi sanıyorsunuz? Hadi sen cahilsin diyelim, herşey bilen Allah'ında mı cahil? Hüre hür, köleye köle, kadına kadın diyeceğine cana karşı can demeyi akıl edememiş mi?

Bakara: 178 - Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.

Gelelim ayetteki diğer adaletsizliğe; öldüren adam yeteri kadar zenginse, öldürdüğü kişinin velisini ikna edip diyet ödeyerek paçayı yırtma şansına sahip, ya diyet ödeyecek gücü yoksa? Ayrıca katil neden öldürülenin velisinin insafına bırakılıyor? Böyle saçma bir adalet mi olur be?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapsama alanına girmediğini iddia eden yok ancak detaylandırma, örneklendirme diye de birşey vardır.

Zenginlik, bir "affedilebilme ölçütü" değildir;

Ne zenginler gördüm, affedilmelerine imkan yok,

Ne fakirler gördüm, affedilmelerine imkan çok.

Kendi insafına bırakılacak bir öldürülen olmadığına göre öldürenin değil, öldürülenin yakınlarının insafına bırakılacaktır.

Çocuğunuzun kafasının kesilip çöp tenekesine atılmasına 24 yıl verenler, cezayı sizin insafınıza bırakacak kadar bile sizi umursamıyorlar.

Sonra, bunun 24 değil 2-3 yıl verip salanı, 24 yıl verip de bir af ile paçayı kurtulanı var. Bunu mu istiyorsunuz?

Hem siz önce kendi insafınıza bırakma insiyatifine sahip olun, öyle gelin. Boyun eğip itaat ettiğiniz kanunlar sizlere böyle bir hak tanımıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakara: 178 - Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.

Ayete neresinden bakarsanız bakın, resmen dökülüyor. Köleliğe onay var, kadına karşı ayrımcılığa onay var. Hüre karşı hür dedikten sonra kadına karşı kadın demye ne gerek var? Kadın hür kapsamına girmiyor mu yoksa? Birde adaletin öldürülenin kardeşine bırakılması saçmalığı var. Öldürülenin kardeşi, öldüreni affederse katil parayı bastırıp yırtıyor. Adalet tamamıyla ölüdürülen kişinin kardeşine bırakılmış. Ya öldürülenin hiç kimsesi yoksa ne olacak? Birde ayete parantez içinde velisi, varisi diye ekleme yapılmış, Allah düşünememişte, kulları düşünüyor onun yerine. Yoksa o zamanın arapçasında velisi, varisi diye bir kelime yok muymuş? Kardeşi yerine varisi, velisi demek Allah'ın aklına gelmemiş mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısasın tarifi bellidir. Sana yapılan kötülüğün aynısını yapana uygulamadır.

TDK'da belirtilmiş:

kısas Ar. (I) a. huk. esk. Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü kendisine aynı biçimde uygulayarak cezalandırma.

Yani Kuran hür erkeklere hitap ettiğine göre hüre karşı hür derken erkekleri kastediyor. Kadınları ve köleleri de hürlerin (yani hür erkeklerin) malı saydığından böyle bir tanım Kuran'a uygundur.

Bir adam sizin devenizi öldürürse siz de onun devesini öldürebilirsiniz.

Bir adam sizin kadınlarınızdan birini öldürürse siz de onun kadınlarından birini öldürebilirsiniz.

Bir adam sizin kölelerinizden birini öldürürse siz de onun kölelerinden birini öldürebilirsiniz.

Ayrıca hüre karşı hür derken adam hür birinin çocuğunu öldürürse siz de o adamın çocuğunu öldürebilirsiniz anlamı da çıkar.

Bu kısas yöntemi uzun vadede kan davasını körüklemesi kaçınılmazdır. Kan davalarında da kısaslar uygulanır. Bir aşiretten birisi öldürülürse onlar da öldürenin aşiretinden birini öldürürler. Bu böyle devam eder.

Kuran kısas yöntemi olarak zaten bunu vurgulamıştır.

Aksi halde sebepsiz birini öldüren kişiyi öldürebilirsiniz deseydi o zaman sorun kalmazdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beşte dördünün ise savaşçılara dağıtıldığını, Allah ve elçisine ayrılan beşte birlik payın da Allah yoluna; Yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolculara aktarıldığını unutmayalım.

Ondan mi Muhammed veda haccinda 100 deve kesecek kadar servete sahip olmus?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlıklar halinde, özenle hazırladım. Buyurun;

***Eşitsizlik

''Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır'' (Al-i İmran 3:27)

''Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimlerini de aralarında biz taksim etmişizdir. Onları derece derece birbirlerine üstün kıldık ki birbirilerine işlerini gördürebilsinler.'' (Zuhruf:32)

''Eğer Allah rızkı kullarının hepsine bol bol verseydi, yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Ama O, dilediğini bir ölçüye göre indirir. Doğrusu O, kullarından haberdardır, onları görendir.'' (Şura 27)

''Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.'' (Nisa:34)

***Takiye

“Her kim iman ettikten sonra Allah ‘ı inkar ederse -kalbi imanla dolu olduğu halde (inkara) zorlanan başka...-fakat kim kalbini kafirliğe açarsa, iste Allah’ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır. Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah’ın kafirler topluluğunu hi­dayete erdirmemesinden ötürüdür” (Nahl Suresi, ayet 106-107).

“Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kafirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah kendisine karsı (gelmekten) sizi sakındırıyor. De ki, İçinizdekileri gizleseniz de açığa vursanız da Allah bilir. Göklerde ve yerde olanları da Allah bilir’...” (Al-i İmran Suresi, ayet 28-29).

“Üzerine Allah’ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır...” (Enam Suresi, ayet 119).

***Eleştiri, sorgulama ve yorum kabul etmeyen zihniyet

“Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. Onun sözlerini değiştirebilecek kimse yoktur. O, işitendir, bilendir.” (Enam Suresi, ayet 115.)

“...Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslamı beğendim...” (Maide Suresi, ayet 3.)

“Ey Muhammed! Allah’ın ayetleri üzerinde tartışanları görmez misin? Nasıl da döndürülüyorlar (onu tastike yanaşmıyorlar)! Kitabı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar el­bette bileceklerdir (ki), boyunlarında daimi halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülür, sonra ateşte yakılırlar...” (Mü’min Suresi, ayet 69-72.)

“Ey inananlar! Yakınınızda bulunan inkarcılarla savaşın! Sizi kendilerine karşı sert bulsunlar. Bilin ki Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir...” (Tevbe Suresi, ayet 123-125.)

“Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık...’'(Enam Suresi, ayet 38.)

“(Ey Müslümanlar!) Yoksa siz de, daha önce Musa’ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değiştirirse, şüphesiz dosdoğru yoldan çıkmıştır” (Bakara Suresi, ayet 108)

Eğer bana tabi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma” (Kehf Suresi, ayet 70).

''Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.'' (Maide/44)

''Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.'' (Maide/45)

***Muhammed'in peygamberlik üstünden yaptığı iktidar ve dünyalıklar konusu

"Ey Muhammed! (Rabbin)... seni şaşırmış bulup da yol gös­termedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi? ..." (Duha Suresi, ayet 78.)

"Ey Muhammed! Şüphesiz sana baş eğerek ellerini verenler, Allah'a baş eğip el vermiş sayılırlar..." (Fetih Suresi, ayet 10.)

"AIIah ve melekleri, Peygamber'e çok salevat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle se­lam verin" (Ahzab Suresi,ayet 56).

''Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber’in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber’i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah’ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.'' (Ahzab/53)

''Kim Resûl’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.'' (Nisa/80)

''Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.'' (Nisa/115)

''Yine o münafıklardan 'O Peygamber, her söyleneni dinleyen bir kulaktır', diyerek peygamberi incitenler de vardır... Allah’ın Resûlüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.'' (Tevbe/61)

''Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.'' (Nur/51)

''Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.'' (Ahzab/36)

''...bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Resulüne, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.'' (Enfal/41)

''Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.'' (Ahzab/50)

''Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah’a göre kolaydır.'' (Ahzab/33/30)

''Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber’e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.'' (Enfal/1)

***Bozacının şahidi şıracı, Muhammed'in ki de Allah. Allah yemin ediyor!

"... (Ey Muhammed!) Seni insanlara peygamber gönderdik; şahid olarak da Allah yeter" (Nisa Suresi, ayet 79).

"Ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman inkar edenler... 'Onu Muhammed uydurdu' derler. De ki, '.. .(Tanrı) Kur'an için yaptığınız taşkınlıkları daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O (Allah) yeter" (Ahkaf Suresi, ayet 78).

''Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.'' (Nisa/79)

"Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür" (Hakka Suresi, ayet 38-40).

"Kararmaya başlayan geceye andolsun; ağarmaya başlayan sabaha andolsun ki, bu Kur'an, Arş'ın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür" ( Tekvir Suresi, ayet 17-21).

***Kuran'ın evrensel olmadığı konusunda

"Bu indirdiğimiz... Mekkelileri ve etrafındakileri uyaran mü­barek Kitab'dır..." (Enam Suresi, ayet 92.)

''Ey Muhammed! Böylece şehirlerin anası olan Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarman... için sana arabça okunan bir kitab vahyettik... " (Şura Suresi, ayet 7.)

"(Ey Muhammed!) Sen hemen o sana vahy olunana tutun!... Muhakkak ki, o (Kur'an) hem senin için, hem kavmin için bir şereftir..." (Zuhruf Suresi, ayet 43-44.)

"(Ey Muhammed.!) Şüphe götürmeyen (bu) Kitab... Rabbi­nin indirdiğidir. 'Onu Peygamber'in kendisi uydurdu' diyorlar öyle mi? Hayır; ey Muhammed! O senden önce (kendilerine) peygamber gönderilmemiş olan bir milleti uyarman için sana Rabbinden gelen bir gerçektir. Belki artık doğru yolu bulur­lar..." (Secde Suresi, ayet 23.)

"Bu, babaları uyarılmadığından gafil kalmış bir milleti uyarman için... Allah'ın indirdiği Kur'an'dır..." (Yasin Suresi, ayet 56.)

"Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyecekler­di ki: '... Bir Araba yabancı bir dilden (kitap) olur mu?'..." (Fussilet Suresi, ayet 44.)

***Muhammed'in insanları islama kazanma yollarından biri: Rüşvet!

"Sadakalar (Zekatlar) ... Kalbleri İslama Isındırılacak Olanlara... Verilir" (Tevbe Suresi, Ayet 60)

"Ey o iman eden kullar, Allah'ın istifadeniz için helal kıldığı lez­zetli, ni'metleri haram kılmayınız" (Maide Suresi, ayet 87).

"Hurma üzüm gibi meyvelerden hem içki (seker) hem de güzel gıdalar edinirsiniz...." ( Nahl Suresi, ayet 67.)

***Cennet, huri vaatleri ve cehennem korkutmaları

''Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır. Bahçeler, bağlar, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar ve içki dolu kâse(ler).'' (Nebe/31-33)

''Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.'' (Rahman/56)

''İçlerinde huyu güzel yüzü güzel kadınlar vardır.'' (Rahman/70)

''Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş hûriler vardır.'' (Rahman/72)

''Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel döşemelere yaslanırlar.'' (Rahman 74-76)

''Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. Onların üzerlerinde karşılıklı olarak oturup yaslanırlar. Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır; maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. (Onlara) beğendikleri meyveler, canlarının çektiği kuş etleri, iri gözlü hûriler, saklı inciler gibi, yaptıklarına karşılık olarak (verilir).'' (Vakıa/15-24)

''Düzgün kiraz ağacı, meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, uzamış gölgeler, çağlayarak akan sular, sayısız meyveler içindedirler; tükenmeyen ve yasaklanmayan. Ve kabartılmış döşekler üstündedirler. Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık. Onları, bâkireler kıldık. Eşlerine düşkün ve yaşıt.'' (Vakıa/28-37)

''İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar; Serin ve hoş olmayan.'' (Vakıa/42-44)

''Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.'' (Vakıa/51-55)

''Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir.'' (Tevbe/5)***Farklı İnançlara Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılık

***Savaşçılık ve saldırganlık konusu

''Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kâfire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.'' (Enfal/65)

''Eğer savaşta onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile (onlara vereceğin ceza ile) arkalarında bulunan kimseleri de dağıt.'' (Enfal/57)

''Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın!'' (Enfal/39)

''Allah tuzak kuranların en iyisidir.'' (Enfal/30)

''(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.'' (Enfal/17)

''Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın.'' (Tevbe/14)

''Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.'' (Tevbe/38)

''Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir.'' (Tevbe/39)

''Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın.'' (Muhammed/35)

''İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar.'' (Bakara/221)

''Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.'' (Tevbe/23)

***İlkel ve kısasçı ceza anlayışı

''Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.'' (Maide/38)

''Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.'' (Nur/2)

http://dindusmani.blogspot.com/2011_04_01_archive.html

Birde müslümanlara laf söylerler.Sen bunları nerden buldun bakayım Turan Dursun sitesindenmi :) kendine yanlış kılavuz seçmişsin arkadaş.Benden uyarması.

Saçma sapan iddaalarından sadece birine cevap vericem uzatmaya gerek yok.

''Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimlerini de aralarında biz taksim etmişizdir. Onları derece derece birbirlerine üstün kıldık ki birbirilerine işlerini gördürebilsinler.'' (Zuhruf:32)

Şimdi bu ayetin neresi zoruna gitti.Bu dünyada herkes patron olsa işçi kim olucak be düşüncesiz arkadaşım.

Anlayana bu kısa cevap yeterli ama pek ümidim yok sizden.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendi insafına bırakılacak bir öldürülen olmadığına göre öldürenin değil, öldürülenin yakınlarının insafına bırakılacaktır.

Hukuk bilimi bu sekilde islemez.

Hukukta suclar bireylerin insafina birakilmaz. Cunku cinayet, hirsizlik, gasp, tecavuz, dolandiricilik, kacakcilik, vb gibi suclar sadece bireylere karsi degil, ayni zamnada topluyma karsi islenmis suclardir.

Ceza eger bireyin insafina birakilirsa, burada bireylerin farkli ruh hallerine ve psikolojik durumlarina gore cezanin sekli degiskenlik gosterir.

Bir mahallede bakkal dukkani calistiran 2 farkli kisiyi dusun. Birisi 2 tane yumurta caldi diye hirsizin cezalandirilmasini ister, hatta 'elini kesin de akli basina gelsin deyyusun!' diyebilir,

fakat digeri hirsizi 'yahu herif 2 yumurta calmis, demek ki ac, yaziktir cazalandirmayin, hatta ona bir koli yumurta vereyim, nolcak!' diyebilir.

Hukuk, bir sosyal bilim dalidir.

Oyle tek tek sahislarin vicdanina gore degil, toplumsal bir butunluk icinde degerlendirilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

''Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimlerini de aralarında biz taksim etmişizdir. Onları derece derece birbirlerine üstün kıldık ki birbirilerine işlerini gördürebilsinler.'' (Zuhruf:32)

Turan Dursun'u rehber seçenler ancak doğrulara ulaşır, beyinleri dogmalardan temizlenir, fikri hür, vicdanı hür bireyler olurlar.

Asıl dogma ile beyni kireçlenmiş olanlardan umut yoktur, hür düşünce olmayan beyinden insanlık adına olumlu hiç bir şey çıkmaz.

İnsanlar farklı nedenselliklerinden dolayı farklı koşullarda yaşayabilir ve çalışabilirler. Bu nedensellikleri değiştirememek farklı bir olay. Ama kasten birilerini üstün, birilerini düşük yaptığını söylemek kabul edilemez. İşçi de olsa aynı yasal haklara sahip olmalıdır. Patron olmak üstün olmak anlamına gelmemelidir.

Kuran'daki anlayış ise kısası bile uygularken cinsiyet, sosyal statü farkı gözeterek tam bir rezalete imza atmıştır. Bir de üstelik tanrının birilerini üstün yarattığını iddia ederek bu çarpık adaletsizlik anlayışının üstüne tüy dikmiştir.

Zaten de görüyoruz müslüman hukukunun ne menem olduğunu...Senden olmayan hakkında uydurma CD doldur, kendi uydurmalarını kanıt say, yıllarca tutuklu yargıla, senden olan işkenceci canileri allem kallem et serbest bırak...

Siz böyle kendi dininize kendi ellerinizle intihar ettirmeye devam edin. Çok iyi yoldasınız. Müslümanlar bu hukuk zulümlerine imza atmasalar, İslam dini hâla matah zannedilecekti. Aynen devam, mükemmel gidiyor...

tarihinde demirefe tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Turan Dursun'u rehber seçenler ancak doğrulara ulaşır, beyinleri dogmalardan temizlenir, fikri hür, vicdanı hür bireyler olurlar.

Asıl dogma ile beyni kireçlenmiş olanlardan umut yoktur, hür düşünce olmayan beyinden insanlık adına olumlu hiç bir şey çıkmaz.

İnsanlar farklı nedenselliklerinden dolayı farklı koşullarda yaşayabilir ve çalışabilirler. Bu nedensellikleri değiştirememek farklı bir olay. Ama kasten birilerini üstün, birilerini düşük yaptığını söylemek kabul edilemez. İşçi de olsa aynı yasal haklara sahip olmalıdır. Patron olmak üstün olmak anlamına gelmemelidir.

Kuran'daki anlayış ise kısası bile uygularken cinsiyet, sosyal statü farkı gözeterek tam bir rezalete imza atmıştır. Bir de üstelik tanrının birilerini üstün yarattığını iddia ederek bu çarpık adaletsizlik anlayışının üstüne tüy dikmiştir.

Zaten de görüyoruz müslüman hukukunun ne menem olduğunu...Senden olmayan hakkında uydurma CD doldur, kendi uydurmalarını kanıt say, yıllarca tutuklu yargıla, senden olan işkenceci canileri allem kallem et serbest bırak...

Siz böyle kendi dininize kendi ellerinizle intihar ettirmeye devam edin. Çok iyi yoldasınız. Müslümanlar bu hukuk zulümlerine imza atmasalar, İslam dini hâla matah zannedilecekti. Aynen devam, mükemmel gidiyor...

Dogmadan bahsedene bak hele.Ulen kendinize nerdeyse peygamber yaptınız adamı :) şakamısınız yaa

hala demagoji yapıyorsun.Bir hiyerarşi olmadan düzeni nasıl sağlıyacaksın acaba.Sizin bu ütopyalarınız beni öldürüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
peygamber yaptınız adamı

Peygamber kavramı dogmatik bir kavramdır. Dogmadan beynini azat etmiş insanın peygamberi olmaz.

Düzeni insan haklarına dayalı evrensel hukuka göre yapılmış yasalar sağlar. Demokrasinin gereği, insanların evrensel haklarına sahip çıkması ve çifte standart uygulayan yöneticilere izin vermemesidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peygamber kavramı dogmatik bir kavramdır. Dogmadan beynini azat etmiş insanın peygamberi olmaz.

Düzeni insan haklarına dayalı evrensel hukuka göre yapılmış yasalar sağlar. Demokrasinin gereği, insanların evrensel haklarına sahip çıkması ve çifte standart uygulayan yöneticilere izin vermemesidir.

KONUYU ÇARPITMA

Ayeti eleştiriyorsun eşitlik yok diye sonra kalkmış evrensel hukuğun herkese eşit davrandığını söylüyorsun.Konfeksiyon işçisiyim beyin cerrağının aldığı ücreti istiyorum diye iş makmesinde dava aç bakalım sana ne dicekler.

Ayette ne diyordu kiminizi kiminize üstün kıldık.Herkes aynı zekaya,rızka sahip olsa kim çöp toplamak ister,hamallık yapmak ister zaten böyle bir düzen olabilirmien başta.Böyle bir düzenin olması mümkün değilken kalkmış ayeti neden eşitlik yok diye eleştirmek ancak ön yargılı ve kılavuzu karga olanların işidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayeti eleştiriyorsun eşitlik yok diye

Ayeti bu yüzden eleştirmiyorum. Eşitsizliğin kasten, özellikle yaratılmış olduğunu iddia ettiği için eleştiriyorum. Okuyamamış, çeşitli şartlar izin vermemiş, beyin cerrahı olamamış, konfeksiyon işçisi olmuş diye beyin cerrahını üstün yarattık diyemezsin.

Kadını kocasının ayaklarını yıkasın diye yarattık demekten bir farkı yok bunun. "Benim tanrım Huşallamatup bir ayetinde kadınları adamlarının ayaklarını yıkasın diye yarattık" diye bir iddiada bulunan biri olsa ne biçim eleştirirdin değil mi? Çünkü nasıl olsa Huşallamatup diye ittirikten bir tanrı sana göre! Vur abalıya! Aynı anlama geleni Allah söyleyince kutsal, tabu oluyor. Kadının ayak yıkamak diye bir işlevi yoktur, adamının üç adım gerisinden gitmesi diye de... Bunlar yaratılmış değil, geri adamların yoz kültürlerinin ortaya çıkardığı ve dayattığı şartlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

''Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimlerini de aralarında biz taksim etmişizdir. Onları derece derece birbirlerine üstün kıldık ki birbirilerine işlerini gördürebilsinler.'' (Zuhruf:32)

Şimdi bu ayetin neresi zoruna gitti.Bu dünyada herkes patron olsa işçi kim olucak be düşüncesiz arkadaşım.

Anlayana bu kısa cevap yeterli ama pek ümidim yok sizden.

Allah'ın insanları eşit yaratamaz mıydı?

Buna gücü yetmez miydi? Niye bazılarını bırak işçi, hakkı hukuku olmayan köle olarak yaratmadı mı?

Yoksa Allahın Komünist olmaktan mı korkuyordu? :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu eşitlik eşitsizlik olgusu hep tartışılagelmekte.

Allah var yok mühim değil.

Doğada bir eşitlik var mı?

Eşitlik olgusu işliyor mu?

Bunu Allah'ın ya da doğanın ya da yaşamın koyması önemli değil.

Muhammed gördüklerini söylemişse onunda bir suçu yok.

O doğanın ve yaşamın misyonunu sadece Allah'a yüklemiş.

Ve evet gerçekten canlıların bir kısmı daha güçlü daha güzel ve daha zeki vs vs.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...