Jump to content

AKP'li vekil'e göre istiklal savaşı olmadı!


Recommended Posts

http://www.habercim.net/akp-milletvekili-ihsan-seneristiklal-savasi-olmadi.html

AKP Milletvekili:”İstiklal Savaşı Olmadı

28 Kasım 2011’de TBMM İnsan Hakları Komisyonunda bir AKP milletvekili insanının kanını donduran açıklamalar yaptı. AKP Ordu milletvekili ve İnkilap tarihi doktoru İhsan Şener, Yunan Ordusunun Ege’de savaşmadığını ve Türk şehitliklerinin sembolik olduğunu söyleyerek, bütün bunlar Ankara’daki yönetimin meşruluğunu göstermek için yapıldı iddiasına bulundu

AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener: Belki bunlar tartışılacak ama mesela Yunan tarihinde bir Ege Savaşı yok. Bunu biliyor musunuz? Yunan tarihinde Ege’de Türklerle bir savaş yok. Bizim tarihimizin en önemli savaşlarından biri Yunanlılara karşı verilmiş olan savaştır. Biz milli güvenlik akademisinde oralardaki şehitlikleri dolaştık. Bütün şehitlikler temsili.

(Bu adam muhtemelen ortaçağ Arabının şüpheli tarihini sahiplenen biri, çünkü kendi tarihini yok sayıyor!)

Burada Ankara Hükümetinin meşruiyetiyle bazı şeyler yapılmış süreç içinde bazı şeyler. O zamanki İngiliz sefirinin telgrafları var, İngiltere’ye çektiği telgraflar. Bunlar bütünleştiği zaman tartışacağımız şeyler çıkıyo

İhsan Şener’in bu iddialarına çok sinirlendiği görülen Prof. Dr. Ümit Özdağ, araya girerek “Sanıyorum sizin söylediğinizin sonunda geleceği yer, aslında bir İstiklal Savaşı’nın da olmadığıdır” dedi.

Ümit Özdağ: Bunu söyleyen bir eski ağır ceza reisini televizyonda dinlemiştim. Aslında Yunan ordusunu denize de dökmedik demişti. Çünkü ona göre denize dökülecek bir ordu da yoktu. Sayın milletvekili, ne olur bunları, amatörlerle konuşun. Ama ben bir profesyonelim. Mesleğimi de iyi bilirim. Yunan silahlı kuvvetlerinin Ege savaşı ve Anadolu seferiyle ilgili yazmış olduğu kapsamlı savaş ceridelerinin Türkçe tercümesi bende var.

AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener: Bakalım tarih kimi haklı çıkaracak.”

( Türk varlığına ait ne varsa tartışmaya açıyor herifler)

Bu sırada söze giren komisyon üyesi MHP Kayseri milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, İhsan Şener’in açıklamalarını çok ağır içerikli tarihsel bir açıklama ile eleştirdi:

“Görülen o ki, artık bazı AKP milletvekilleri açık bir şekilde Atatürk’e saldırmanın yoluna girmiş görünüyorlar ve bu amaçla İstiklal Savaşı hiç olmadı noktasına getirecek ifadeler kullanıyorlar. Kendisi de İnkilap tarihi Doktoru olan İhsan Şener, açıklamaları ile Rumlardan ve Yunanlılardan özür dilemenin yolunu açarken, İstiklal Marşımıza, Türk İstiklal Harbine, şehitlerimize, gazilerimize, üyesi olduğu TBMM’ne, bütün milli ve manevi değerlerimize hakaret etmektedir.”

Link to post
Sitelerde Paylaş

"...Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler..."

Link to post
Sitelerde Paylaş

"...Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler..."

Seneler önce güzel konuşma dersi için ezberlemem gerekmişti.

Bütün hitabe kafamda dolanır zaman zaman.

Şimdi ki şu hale bakıyorum da, gençliğimden utanıyorum.

Daha ne kadar dibe batacağız?

Ne zaman uyanacak bu millet?

Adam resmen milli mücadeleyi reddediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Seneler önce güzel konuşma dersi için ezberlemem gerekmişti.

Bütün hitabe kafamda dolanır zaman zaman.

Şimdi ki şu hale bakıyorum da, gençliğimden utanıyorum.

Daha ne kadar dibe batacağız?

Ne zaman uyanacak bu millet?

Adam resmen milli mücadeleyi reddediyor.

İşte bunlar dibe batmaya başladığımızın ufak göstergeleri.

Tayyip'in bu provokasyonları, halkı resmen bölüp parçalamak ve kışkırtmak istediği, yalanları, bu baskı ve şiddet bir yerde dayanılmaz hale gelecek. İşte o noktada da ne olacaksa olacak.

Gerektiğinde sokaklara döküleceğiz yokyaa. Bıkmadan usanmadan konuşup anlatacağız, bildiklerimizi paylaşıp gerçeği görmeyenlere göstermeye çalışacağız.

Ben hiç utanmıyorum. Sen de utanma. Bizler doğru bildiğimizi söylemekten, üzerimize düşen her ne ise yapmaktan vazgeçmedik. Bizim gibi milyonlarca insan var bu ülkede.

Hepsi bir çırpıda yollara dökülür inan bana. Bu adamlar öyle şaşırdı, öyle sapıttı, güçten öyle sarhoş oldu ki, artık dev gibi hatalar yapmaya başladı.

Şeriatçılar Milli Mücadele'yi zaten reddederdi, bu yeni bir şey değil. Bunlar artık sahip oldukları güç nedeniyle Atatürk'ün kurduğu Millet Meclisi'nde o mücadeleyi reddebiliyor.

Bedelini ödemeyecekler mi sanıyorsun...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Adam konusunda haklı ona göre istiklal kuranın emrettiği İslam için savaştır, milli mücadele savaşı ona göre savaş değildir.

O zaman gidip İslam tarihçisi olsaydı, ne diye İnkılap tarihçisi oldu?!

Bunların akademideki tezleri de, AKP-BDP'lilerin yeminleri gibidir herhalde.

Orada Kurtuluş savaşını en ince ayrıntılarına kadar anlatır ama gelir mecliste inkar eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazıyı okudum.Bugünün hainlerini anlatıyor resmen.Cezasını linç edilerek çeken Ali Kemal resmen öfke kusuyor millicilere.Düşmandan daha da tehlikeliler diyor.Tıpkı şimdiki torunlarının dediği gibi..

Atatürk'ün kurtuluş gününde, 'bir rüya görmüş gibiyim' demesi ise çok etkileyici.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurtuluş Savaşının inkarı, resmi tarih eleştirilerini aşırı derecede abartanların ulaştıkları akılalmaz sapkınlığın göstergesidir.

Resmi tarihte muhakkak ki eleştirilecek birçok konu vardır.

Bazı konularda gerçeklerin olduğu gibi aktarılmamış olması, bu sapkınların eline malzeme verir.

Ve tarihe objektif bakanların anlattığı doğrular bile bu sapkınlar tarafından "Onlar resmi tarih!" diye yalanlanır.

İşte bilimsel tarihçiliğin ve gerçekçiliğin yanında bir de bu sebeple, yani bu sapkınların eline malzeme verilmemesi gerektiği nedeniyle Cumhuriyet tarihi yanlışlardan, yalanlardan, abartılardan arındırılmalıdır.

Örneğin "Yedi düvele karşı savaştık" ifadesi doğru değildir. Bu ifadedeki "savaştık" fiili gerçekten karşılıklı savaşmak anlamında ele alınmaktadır ki doğrusu "mücadele ettik" olmalıdır.

Çünkü savaş sadece meydanlarda değil, masa başında ve antlaşma müzakerelerinde de sürmüştür ki; Türkiye'nin karşısında İngiltere, ABD, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya, Sırbistan ve Romanya vardı.

Bunun yanında işgalci Fransız birlikleriyle Kuvayi Milliye arasındaki çatışmalar, Karabekir komutanlığındaki Doğu ordusunun Ermenistan'la 10 gün süren savaşı, Türk-Yunan savaşı dışındaki çarpışmalardır.

İngiltere ile bir çatışma yaşanmamasına karşın, Yunan ordusuna İngilizlerin savaş planları-taktikleri ile verdiği destek; Yunan ordusunun emperyalistlerin taşeronluğunu yaptığının kanıtıdır.

Bu saydıklarımın inkar edilmesi mümkündür ve bu inkarı normal karşılayarak bu konuda iddia sahipleri ile tartışmaya girilebilir.

Ancak Yunan ordusuyla yapılan savaşları inkar eden bir zihniyetle neyi tartışacaksınız?!

Sanki en yüksek rütbedeki komutanlarıyla 200.000'i aşkın Yunan askerleri turistik gezi için gelmişler gibi,

sanki esir alınan Yunan başkomutanları Dimaras ve Trikupis turist rehberleriymiş gibi,

yüzlerce tarihi belgesi, binlerce kanıtı, milyonlarca tanığı olan bir tarihi gerçeğin sırf adi siyasi emeli nedeniyle tarihçi etiketi olan biri tarafından inkar edilmiş olması;

o kişinin ve zihniyetindekilerin sapıklığının kanıtıdır.

Bu sapkınlığa sahip birinin bir de milletin vekilliğini ve üniversitlerde öğretim üyeliği yaptığını düşündüğümüzde ne korkunç bir manzara ile karşıya karşıya olduğumuz ortadadır.

Evet, atatürk diktatör sayılabilecek derecede otoriter bir başkandı ve bu gibi sapkınları asla o mevkide tutmazdı. Diploma sahibi olmak yetmez, akıl sağlığı da gereklidir çünkü.

Şimdi gidin bu sapkına sorun: "Dersim hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye;

Vereceği yanıt bellidir: "Dersim soykırımdır ve Atatürk'ün emri ile Dersimliler katledilmiştir." diyecektir.

"Atatürk nasıl bir insandı" diye sorduğunuzda da size kaçık Rıza Nur'un zırvalarını anlatacaktır.

Ve inanın o bir Abdülhamit hayranıdır. İslam aleminin birliği ve dirliği için Hilafeti savunacaktır, hatta size "bedüzzaman der ki" ile başlayan cümleler kuracaktır. :)

tarihinde Pante tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

AKP için Kurtuluş Savaşları olmamıştır elbette.

Çünkü o savaş yalnız Yunanlılara karşı değildir. Aynı zamanda şimdi varlıklarını sürdüren sefillerin atalarını da ortadan kaldırmayı amaçlayan bir dizi savaştır.

Ve Atatürk'ün ölümüne kadar devam etmiştir.

Hatta diyebiliriz ki bu savaş günümüzde de devam etmektedir. Şu aralar TC bu savaşı kaybetmektedir.

İlerde ne olur bilmiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

'İstiklal Marşı falan yok'

Puntada bayram vardı.

Yunan ordusu Pasaporttan karaya çıkmış, İzmir Metropoliti Hrisostomos etekleri zil çala çala koşmuş, haçıyla takdis edip, evlatlarım, ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girmiş olacaksınız diyerek yere kapanmış ve ilk ayak basan Yunan albayının çizmelerini öpüyordu.

Aniden... Uzun boylu, siyah takım elbiseli bi delikanlı fırladı ortaya, elinde revolver. Bastı tetiğe, trak trak trak! Efsun alayının sancaktarı karpuz gibi düştü atının sırtından. Panik... Baktılar ki, tek kişi, sarıverdiler etrafını, ilk süngüyü iman tahtasına sapladılar, sonra neresine denk gelirse, orasına... Hasan Tahsindi o çılgın Türk. Henüz 30unda.

Hükümetimiz bu tür şayialara ehemmiyet vermeyin diyordu hâlâ... Teoriyle pratikin kesiştiği insan ise, vakit tamam demişti, Anadoluya geçiyoruz. Böyle başladı macera.

Ateşten gömleği giymişti ulus, aktı gitti, aylar yıllar, canlar... Takvimler 30 Ağustos 1922yi gösterdiğinde, yer gök yarılıyor, şöyle yazıyordu hatıra defterine Yüzbaşı Kanellopulos, Türk topçusu susmuyor, titreyerek güneşin batmasını bekliyoruz.

Onun batmasını beklediği güneş, bizim için doğuyordu aslında... Çıktı bi kayanın üstüne Mustafa Kemal, haykırdı karanlığa, Eyy Hacıanesti nerdesin, gel de kurtar ordularını!

Kudurmuştu Ali Kemal... Büyük gazeteci! Kin kusuyordu köşesinden, bu millici mahluklar kadar başları ezilesi yılanlar hayal edilemez, düşmanlar onlardan bin kere iyidir...

O mahluklardan biriydi İzmirli süvari teğmen Yıldırım... 18 yaşında. Vurulmuştu. 40 derece ateşli olmasına rağmen hastaneden kaçmış, cepheye koşmuş, bugün kendi adını taşıyan Küçükköy İstasyonunu almaya çalışırken, son nefesini vermiş, bahçesine gömülmüştü.

Yıldırım toprağa düşerken, 30 kadar Yunan askeri girdi, savunmasız Kuzuluk Köyüne... Gözleri Fatmaya takıldı, 15inde... Taze incir gibi dediler, sırıtarak... Kaçtı Fatma, evine kapandı, kapıyı kilitledi. Omuzladılar. Açılmadı. Yakalım dediler, evi yakalım, nasıl olsa çıkar. Çaktılar kibriti. Alev alev. Çıkmadı kardeşim. Çıkmadı Fatma.

Teğmen Şevket, Uşaktan geçiyordu o sırada... Sakaryada şehit olan Yüzbaşı Basrinin anacığı yakaladı kolundan, Basrim nerde? diye sordu. İçi çekildi Şevketin, boğazı düğümlendi... Arkadan geliyor ana dedi. Söyleyemedi gerçeği... Ve, ömrünün sonuna kadar unutamadı bu yalanını, kendimi asla affetmedim diye yazdı, o güne dair hatırasını.

Bastır parayı, askerlikten yırt yoktu o zamanlar... Allah kısmet ederse, romanını yazmak istediğim, Albay deli Halit, belinin sağında namuslu dediği tabancasını, belinin solunda namussuz dediği tabancasını taşıyordu. İşgalciye namusluyla sıkıyor, işgalciden korkup geri kaçana namussuzu gösteriyordu, tercih senin yiğidim, istersen buyur kaçmayı dene!

Deliren biri daha vardı... İstanbuldaki işgal kuvvetleri komutanı General Charpy, öfkeden deliye dönmüştü. Yırttı elindeki haritayı, fırlattı duvara, bu hızla yarın İzmire girerler dedi. İnanamıyordu. 250 bin kişilik devasa ordu, hayalet gibi çıkıp, bi ordan bi burdan dalan, hızar gibi biçen Fahrettin Altay komutasındaki süvari tarafından lokma lokma bölünüyordu.

Kaçıyordu Yunan.

Ecel peşinde.

Ve, 9 Eylül. Hava mis. İzmirin dağlarında çiçekler açıyordu. Bornovadan boşaldılar aşağıya doğru, dörtnala. Sonradan adı Kahramanlar olan semte geldiler. Ödenecek bedel vardı daha... İkinci Tümen Dördüncü Alaydan Konyalı Mehmet, Akşehirli Hakkı, Avanoslu Ahmet, düştüler oracıkta. Bugün, anıtları var orada. Vatan ve namus yazıyor altında.

İzmire ilk giren süvari olma şerefi, İzmirli soyadını alan, Yüzbaşı Şerefe nasip oldu. Bismillah ilk iş, koştu Şeref, Hasan Tahsinin düştüğü yere, Hükümet Konağının alnı kabağına dikti al sancağı... Asteğmen Besim, Kadifekaleye varmıştı bile.

Minarelerden ezan sesi yükselirken, Belkahvedeydi, Mustafa Kemal, seyrediyordu.

İşgal edildiği gün, bir ulusun Kurtuluş Savaşını başlatan, işgali bittiği gün, o ulusun Kurtuluş Savaşını bitiren, dünyada bu özelliğe sahip tek şehir, İzmiri... Seyrediyordu.

Ağır ağır karardı hava. Kavuniçi top gibi gömüldü körfeze güneş, usuuul usul... Nifte, kendisi için hazırlanan bağevine gitti. Tek kat, taş, penceresiz, gaz lambasının cılız ışığıyla aydınlanan, buram buram Ege kokan bağevine... Etrafında, Celal Bayarın Galip Hoca lakabıyla dağlarda örgütlediği efeler... Yorgundu. Yemek getirdiler. Yemedi. Cıgara çıkardı. Kahve istedi. Biliyor musun İsmet dedi... Bir rüya görmüş gibiyim.

Karabasanla başlayan, 3 yıl 3 ay 22 gün süren, mucizeyle biten bir rüya... Sona ermişti.

Taa ki... AKPnin ilahiyatçı mebusu İhsan Şener, TBMM çatısı altında, biliyor musunuz diye başlayıp, Yunanlıların Türklerle savaşı yok. Bütün şehitlikler temsili diyene kadar.

Yasu vre!

Yılmaz Özdil / Hürriyet

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

Ahlaksız adam.

Artık tiksinmeye başladım bu tiplerden.

Sözde Müslüman, o kadar verilen şehide Müslüman kimliğiyle bile saygısı yok.

Patavatsız.Kurtuluş savaşı daha taze, ailelerin hatırasında,

Kaç ailenin o savaşta kaybettiği insan vardır. Çekilen çileler torunlara anlatılmıştır.

Bir de yalancı çıktı. Özgeçmişine ''inkılap tarihi'' doktorası yazmış.

Üniversiteden yalanlama gelmiş. Misafir öğrenciymiş. Giriş sınavını kazanamamış.

http://tarihvebilim....si-duzmeceymis/

tarihinde zorlu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurtuluş Savaşının inkarı, resmi tarih eleştirilerini aşırı derecede abartanların ulaştıkları akılalmaz sapkınlığın göstergesidir.

Resmi tarihte muhakkak ki eleştirilecek birçok konu vardır.

Bazı konularda gerçeklerin olduğu gibi aktarılmamış olması, bu sapkınların eline malzeme verir.

Ve tarihe objektif bakanların anlattığı doğrular bile bu sapkınlar tarafından "Onlar resmi tarih!" diye yalanlanır.

İşte bilimsel tarihçiliğin ve gerçekçiliğin yanında bir de bu sebeple, yani bu sapkınların eline malzeme verilmemesi gerektiği nedeniyle Cumhuriyet tarihi yanlışlardan, yalanlardan, abartılardan arındırılmalıdır.

Örneğin "Yedi düvele karşı savaştık" ifadesi doğru değildir. Bu ifadedeki "savaştık" fiili gerçekten karşılıklı savaşmak anlamında ele alınmaktadır ki doğrusu "mücadele ettik" olmalıdır.

Çünkü savaş sadece meydanlarda değil, masa başında ve antlaşma müzakerelerinde de sürmüştür ki; Türkiye'nin karşısında İngiltere, ABD, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya, Sırbistan ve Romanya vardı.

Bunun yanında işgalci Fransız birlikleriyle Kuvayi Milliye arasındaki çatışmalar, Karabekir komutanlığındaki Doğu ordusunun Ermenistan'la 10 gün süren savaşı, Türk-Yunan savaşı dışındaki çarpışmalardır.

İngiltere ile bir çatışma yaşanmamasına karşın, Yunan ordusuna İngilizlerin savaş planları-taktikleri ile verdiği destek; Yunan ordusunun emperyalistlerin taşeronluğunu yaptığının kanıtıdır.

Resmi tarihin fazlası yok eksiği var!

İngilizlerle Suriye'de, Kafkasya'da ve Anadolu'da savaştık. Almanlarla Kafkasya'da savaştık. Ruslarla azerbaycan'ı kurtarmak için savaştık.

Diğer meseleler zaten anlattığın gibi, Yunan ordusuna silah verenler, komuta edenler, ordunun içindeki İngiliz subaylar.

Bu adamlar boşuna palavra sıkmıyor. Algı yönetimi yapıyorlar. Halk cahil. İnsanlarda cumhuriyete karşı, Türklük bilincine karşı algı oluşturmaya çalışıyorlar.

Tarih bilen birinin karşısında rezil olacaklarını biliyorlar. Onun için ciddi bir tarih tartışmasına girmezler.

Bak sen bile ''resmi tarihin eleştirilecek çok tarafı var'' diye yazmışsın. İnsanların zaten böyle düşünmesini istiyorlar.

Eğitimli insanların bile.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...