Jump to content

Kurtuluş Savaşları


Recommended Posts

Kurtuluş Savaşlarının vuku bulmadıkları hakkında iddiaların olması beni bu konuda uzun yıllar önce yazdığım bir yazıyı tekrar yayınlamaya zorladı.

Bu arada bir teori de ortaya atmıştım ama o kadar önemli değil. Önemli olan bu savaşların yapıldığı koşulların iyi bilinmesi.

İçimizdeki nankörlere bazı gerçekleri hatırlatmanın bir kere daha zamanı geldiğini düşünüyorum.

KURTULUŞ SAVAŞLARI

1920’de bir yandan Türk İç Harbi vuku buluyor, öte yandan Ankara harbe hazırlanıyordu.

Anadolu'nun her yanından celbedilen askerler çeşitli araçlarla, yürüyerek, trenle, kağnılarla, tek tek, öbek öbek Ankara’ya geliyor ve hemen karargahlarda silah eğitimi altına alınıyorlardı.

Ankara bu arada Ruslardan mümkün olduğu kadar silah ve cephane tedarik etmeye çalışıyordu.

Daha sonra, Ruslarla aramızda yapılan kardeşlik anlaşmasını izleyen dönemde, Kara Deniz üzerinden Türkiye’ye önemli ölçüde Rus askeri yardımı ulaşmaya başlamıştı.

Ama bu yardim yine de yeterli değildi.

Yunanlılarla yapılan savaşlarda silah ve cephane eksikliğimiz önemli bir rol oynuyordu.

Ben işte bu silah ve cephane eksikliğine dayanan bir kuram ortaya atmak istiyorum.

Devam edecek...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anadolu’da kurtuluş savasının hazırlıkları yapılırken, İstanbul’da kurulan “Müdafaa-i Milliye Teşkilatı" Anadolu'ya silah ve malzeme göndermekle meşguldü.

Bu arada telgrafçılar ve postahane memurları Anadolu’daki milli hareketi abartıcı sahte haberleri düşmana iletmek ve onları yanıltmak ve şaşırtmakla meşguldü.

Osmanlı hükümeti buarada 10 Ağustos 1920 tarihinde, Sevres anlaşmasını imzalamıştı.

Ankara hükümetine görebu büyük bir ihanetti ve buna imza atanlar vatan haini idi.

Sevres antlaşması şiddet ve nefretle reddedildi.

Yine bu sıralardailk Yunan saldırısı başladı ve Temmuz 1920’den, Ocak 1921’e kadar 7 ay surdu.

Yunanlıların amacı Sevr antlaşmasını zorlama bahanesi altında Anadolu’yu fethetmekti.

Binlerce yıllık bu emellerini sonunda gerçekleştirebilecekleri koşullar ortaya çıkmıştı.

Anadolu insanı belki de tarihinin en zayıf bir döneminden geçmekteydi.

Türk geleneklerinin dominan olduğu bir halk idi bu çağdaş Anadolu halkı.

Savaşçı idi. Hızla organize olabiliyor ve disiplin altına girebiliyordu.

Savaşlarda ise görevini çok iyi yapabiliyordu. Bütün gereksinimleri kendilerini seven, sayan ve inanan bir komutana sahip olmaktı.

Yunanlılar önce Milne hattı denen, İzmir ve çevresindeki illeri kapsamına alan bir hattı tutuyorlardı.

Bu hat Ayvalık’tan başlıyor ve Aydın’ın güneyindeki Akmaz’a yöneliyor, oradan batı’ya uzanıp, Ege denizi yakınlarında Selçuk’ta sona eriyordu.

Bakir, Gediz, Büyükve Küçük Menderes vadilerini kapsamına alıyordu.

Yunanlılar 1919-1920 kişini güçlerini konsolide ederek ve bu arada Türk çiftçilerini ya öldürerek ya da kaçıp gitmelerini sağlayarak rahatsız ediyorlardı.

Zaten askeri güçlerin tümü Ankara’ya çekilmişti.

Geride Mehmet Efe komutanlığında küçük bir güç kalmıştı ama fazla ise yaramıyordu.

Yunanlılara olan direncin temelinde Çerkez Ethem ve diğer yerel haydut ve çeteler daha etkin bir rol oynuyorlardı.

Bu arada Nisan 19.26.1920’de yapılan San Remo konferansı Yunanlıların bütün Aydın ve çevresiile Doğu Trakya’ya yerleşmesini onaylamıştı.

Yunan saldırısı Haziran 1920’de başlayacaktı.

Türk ordularının Yunanlılara bakan Bati cephesi komutanı Ali Fuat Cebesoy idi.

Çok az askeri ve cephanesi olduğundan Yunanlıların Alaşehir, Balıkesir ve Bandırma’yı almasını önleyemedi.

Bu arada İngilizlerde Gemlik ve İzmir’i işgal etmişlerdi.

Yunanlıların bu saldırısı, 20-27 Temmuz 1920 arasında, bir hafta içinde tamamlandı.

Yunanlıların asıl amacı İstanbul’a girmekti. Müttefik güçler buna izin vermedi.

Bunun üzerine Yunanlılar Gelibolu ve Uşak’a girdi ve Aydın-İzmir-Eğridir demiryolunu tuttu.

Bu işgaller Yunanlıları tatmin etmekten uzaktı.

Ekim sonlarında Yunanlılar üçüncü saldırılarına başladılar.

Ankara Büyük Millet Meclisi bir ara paniğe bile kapıldı ve başkentin Sivas’a taşınması tartışıldı.

Bati cephesi komutanı Ali Fuat görevinden alındı ve yerine İsmet (İnönü) atandı..

Albay Refet Bele güneyi savunacaktı. İsmet’in ilk iş olarak mevcut bütün güçleri bir araya getirdi..

İsmet, Çerkez Ehem’le uğraşırken, Yunanlılar Eskişehir’den, Bursa ve Uşak’a uzanan hat üzerinden saldırıya geçtiler.

İste ne olduysa oldu ve İsmet’in kumandasındaki Türk güçleri Yunanlıları Kütahya’nın hemen kuzeyindeki İnönü nehri yakınlarında durdurdu.

Sıkı bir savaştan sonra Yunanlılar ilk yenilgilerini tattılar ve 10 Ocak 1921’de Bursa’ya doğru geri çekilmeye başladılar.

Bu Yunanlılara karsı kazanılan ilk Türk zaferi idi.

İsmet Türk ordusuna Yunanlıları kovalama emri vermedi.

Arkalarından biriki blöf saldırısında bulundu ama onları izlemedi.

Bubir hata mı idi? Yoksa İsmet ve Mustafa Kemal’in stratejik bir planı mi vardı? Varsa, bu plan ne idi?

Bazılarına göre Birinci İnönü savasında yenilen Yunan ordusunu izleyip, yok etmeme kararının nedeni Türk ordusunun asker ve cephane kıtlığı olduğudur.

Diğerleri ise Çerkez Ehem’in ve Yeşil Ordu’nun buna önemli bir engel olduğuna inanır.

Ben bu konuda birazfarklı düşünüyorum. İleride ne düşündüğümü açıklayacağım.

Devam edecek.....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurtuluş Savaşı olmadı demek absürd olsa da bir iddia neticede.

Peki Osmanlı'nın ağır Birinci Dünya Savaşı mağlubiyetinin akabindeki işgallerden nasıl kurtulduk ve Sevr'in zor şartlarından Lozan sürecine nasıl geçti?

AKP'Lİ vekil bizi aydınlatsa.

tarihinde herakles79 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurtuluş Savaşı olmadı demek absürd olsa da bir iddia neticede.

Peki Osmanlı'nın ağır Birinci Dünya Savaşı mağlubiyetinin akabindeki işgallerden nasıl kurtulduk ve Sevr'in zor şartlarından Lozan sürecine nasıl geçti?

AKP'Lİ vekil bizi aydınlatsa.

Güzel bir soru.

O dönemin tarihini yazsınlar, görelim.

Aslında bu soru bile değil. Mükemmel bir açıklama.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İKİNCİ iNÖNÜ SAVAŞI

Birinci İnönü Savaşından sonra Yunanlılar daha önce oluşturdukları Bursa ve Uşak arasındaki hatta geri çekildiler. Londra konferansının sonucunu bekledikten sonra, 23 Mart1921’de tekrar saldırıya geçerek Adapazarı ve Afyon Karahisar’ı işgal ettiler. Yine İsmet (İnönü) güçlerini İnönü nehri boyunca yerleştirdi ve Yunanlılarla burada karsılaştı. İkinci İnönü savası 27 Mart 1921’den 1 Nisan 1921’e kadar 6 gün sürdü. Çarpışmalar daha yoğun ve kanlı idi. Yunanlılar bu keresinde Türkleri yenmek istiyorlardı. İnönü nehrinin gerisine püskürtülmelerine rağmen Yunanlılar direndiler ve saldırıya geçmek istediler ama basarili olamadılar. 6 Nisan’ı 7 Nisan’a bağlayan gece durumun umutsuzluğunu görüp, geri çekilme kararıaldılar. Türkler Bati Cepheleri Komutanı İsmet kumandasında Yunanlılara karsı küçük bir

zafer daha kazanmışlardı. Ama nedense Türkler Yunanlıları bu keresinde de izlemek istemediler. Ellerinde yeterince asker ve malzeme yoktu.

Türkler ne düşünüyordu? Amaçları ne idi? Yunanlılara neden dinlenmek ve kendilerini toplamak olanağı veriliyordu?

Yalnız cephane eksikliğinden dolayı mı böyle bir strateji izliyorlardı?

Devam edecek...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste ne olduysa oldu ve Ismet’in kumandasindaki Turk gucleri Yunan’lilari Kutahya’nin hemen kuzeyindeki Inonu nehri yakinlarinda durdurdu.

SIKI bir savastan sonra Yunanlilar ilk yenilgilerini taddılar ve 10 Ocak 1921’de Bursa’ya dogru geri cekilmeye basladilar.

Bu Yunanlilara karsi kazanilan ilk Turk zaferi idi.

Ismet Turk ordusuna Yunanlilari kovalama emri vermedi.

Arkalarindan bir iki blof saldirisinda bulundu ama, onlari izlemedi.

Bu bir hata mi idi? Yoksa Ismet ve Mustafa Kemal’in stratejik bir plani mi vardi? Varsa bu plan ne idi?

ankaradaki meclise bağlı olan ordu yunan güçlerini takip etmedi çünkü 1. inönü diye bir harp olmamıştır. yunan ordusu manevra yaparken yönünü kaybetmiş ve inönü dediğimiz bölgeye yanlışlıkla geçmiştir. birden karşısında ismet inönünün komuta ettiği ankaradaki meclise bağlı düzenli güçlerle karşı karşıya gelmiştir. kısa süren bir çatışma yaşanmıştır. yunan ordusu yanlış bölgede bulunduğunu fark ettiğinde hemen düzgün bir şekilde geri çekilmiştir. ankaradaki meclise bağlı olan düzenli ordunun techizat olarakda stratejik olarakta bir saldırı düşüncesi içinde olmadığı için yunan güçlerini takip etmemiştir. ankarada bulunan mustafa kemal uyguladığı politikalara muhalefet edenlerin çoğaldığı bir dönemde böyle kısa süreli bir çatışma ankarada inönü mevzilerinde sanki büyük bir çatışma yaşanmış ve galibiyet elde edilmiş gibi bir hava estirilmiştir. bu galibiyet bildirisinden sonra mustafa kemale düzenli ordunun mecburiyeti konusunda muhalefet edenlerin çok büyük bir kısmı muhalefeti bırakmışlar ve düzenli ordu kurulmasını desteklemeye başlamışlardır. düzenli ordu kurulması hızlandırılmış ve sonuçta çerkez ethem başta olmak üzere kuva-i milliyeye bağlı olan yöre halkından ve çetelerden oluşan seyyare birliklerin tasviyesi hızlandırılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ankaradaki meclise bağlı olan ordu yunan güçlerini takip etmedi çünkü 1. inönü diye bir harp olmamıştır. yunan ordusu manevra yaparken yönünü kaybetmiş ve inönü dediğimiz bölgeye yanlışlıkla geçmiştir.

Çok ilginç.. Öyle olmuş da olabilir tabii. Kazara bir çatışma savaş falan sayılır mı hiç?

Bu çatışmada iki taraftan da ölenler ve yaralananlar var.

1. İnönü diye bir harp olmamıştır demek saçma.. Çatışma olmuş de o zaman. Ne farkediyor.

İngilizcede bu konuda iki terim kullanılır. Battle ve war.

Her savaş birçok çatışmalardan, dalaşmalardan, mücadelelerden oluşur.

Biz ona savaş diyoruz. Aslında savaşı bir bütün olarak ele alırsak, çok sayıda çatışmalardan ibaret bir mücadele olduğunu görürüz.

Birinci ve ikinci İnönü savaşları yerine çatışmaları da diyebiliriz.

Türkçenin eksikliği diyeceğim ama değil. Çünkü Türçede de karşılığı var.

Biri savaş demiş. Öyle gelmiş öyle gider. Aslında battle dır İnönü savşları.

Link to post
Sitelerde Paylaş

BİRİNCİ VE İKİNCİ İNÖNÜ SAVAŞLARININ ÖNEMİ

İkinci İnönü Savası Türklere oldukça pahalıya malolmuştu.

İlk İnönü Savaşında Türklerin kaybı Yunanlılardan çok daha azdı. 95 Türk askeri olmuş, 183’ü yaralanmıştı.

Yunanlıların binleri bulan ölüleri vardı.

İkinci İnönü Savasında ise İsmet Paşa’nın komutasındaki batı kanadında 5000’in üstünde ölü vardı.

Rafet’in kumandasındaki güney kanadında ise ölü sayısı sadece 400 idi.

Turkler taktik hatası mı yapıyorlardı? İkinci İnönü Savasının bilançosu neden bu kadar büyüktü?

Ayrıca Mustafa Kemal İsmet Paşa’ya İkinci İnönü Savaşında geri çekilmesini bile tavsiye etmişti.

Savaşın sonlarına doğru Yunanlılar birden geri çekilmeyi yeğlemişlerdi.

Karsılarındaki Türk kuvvetlerinin kendilerinden daha güçlü olduğu izlenimini almışlardı. Oysa yanılıyorlardı.

Yunanlıların asker sayısı 37 bin, Turklerin ise 35 bin idi.

Ama silah ve cephane yönünden Yunanlıların büyük avantajı vardı.

Özellikle Yunanlılar makineli tüfek ve motorize taşıyıcılar yönünden çok avantajlı idiler.

Ruslar ve Fransızlar, Türklerin bu savaşları eninde sonunda kazanacaklarını tahmin ediyorlardı.

Ancak Türkler güçlerini ve kazanabileceklerini demonstre etmek zorundaydılar. Yoksa Ruslardan silah ve cephane temin edemezlerdi.

Ruslar Türklere yardım etmek istiyorlardı ama daha önce bu yardımın boş yere gitmemesi için Türklerden delil bekliyorlardı.

Bence bu nedenlerden dolayı, Birinci ve İkinci İnönü savaşları birer gösteri savasıdır.

Ruslara Türklerin Yunanlıları yenebileceği bu savaşlarda demonstre edilmiştir.

Bunun üzerinde Rus’lardan Türkiye’nin ekonomik gelişmesi ve ordusuna dağıtması için 10 milyon altın ruble, en azından 45 bin tüfek, 300 makineli tüfek ve yüz civarında ağır arazi topu ve onlara uygun cephane yardımı alınmıştır.

İkinci İnönü Savaşısırasında Albay İsmet, Tuğgenerallik rütbesine yükseltilmiş, Paşa olmuştur.

İkinci İnönü Savaşı Türkler arasında çok eleştirilmiştir.

Kayıpların çok olmasını kritik bir zamanda kabul etmek zordur.

Ama önemli olan Türklerin kaybı değildir. Düşmanın kaybıdır.

Düşman bu savaşlar sırasında yıpratılmıştır.

Bu ilk ve bilinen bir stratejidir.

Bana göre ikinci strateji ise, bütün dünyaya Türklerin bu hallerinde bile savaşlardan başarı ile çıkabileceklerini demonstre etmektir.

Nitekim bunda son derece başarılı olunmuştur. Bu arada yapılan Londra kongresinde, Ankara hükümetilehine bazı gelişmelerin olduğunu ileri sürebiliriz.

Fransa, İngiltere ve Yunanistan, defakto olarak Ankara hükümeti ile pazarlık yapmak durumu ile karsı karsıya kalmışlardır.

Bu arada skandal meraklısı, yalancılığı ve aşağılık davranışları ile tanınan Başbakan Lloyd George tarafından, Mustafa Kemal'in temsilcisi Bekir Sami'nin oğlancı olduğu ve Mustafa Kemal'in artik kadınlara değil, oğlanlara ilgi duyduğu yalanı yayılmıştır.

Lloyd George'un bu tür yalanları ünlüdür. Amacı, kral Besinci George'u şoke etmektir.

Nitekim bunda başarılı olmuştur. Londra konferansında Bekir Sami Bey'e Türk ve İngiliz mapusları karşılıklı değiştirmek teklif edilmiş, Ankara hükümeti ise bunu, Türklerin savaş suçu işlemedikleri görüsünü savunduğundan dolayı, reddetmiştir..

Görüldüğü üzere İngilizler, başbakanlarından tutun, krallarına ve en küçük rütbeli askerlerine kadar dünyada mevcut en ahlaksız ve aşağılık bir millettir.

Onların kötülüklerini yazmakla bitiremem. Ama su anda konumuz çok farklı..

Evet, ne diyorduk. Birinci ve İkinci İnönü savaşlarından amaç, dünya’ya Türklerin en sefil dönemlerinde bile Yunanlıları yenebileceğini kanıtlamak ve Ruslardan silah ve cephane yardımı koparmaktır.

Mustafa Kemal'in Türkiye’de komünist partisinin kurulmasına on ayak olmasının nedeni de bu yardımı alabilmektir.

Bu yardım olmadan Yunanlıları yenmek yine mümkün olurdu ama çok daha fazla can kaybına yol açardı..

Peki, neden Yunanlıların Ankara yakınlarına kadar ilerlemesine izin verilmiştir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

ankaradaki meclise bağlı olan ordu yunan güçlerini takip etmedi çünkü 1. inönü diye bir harp olmamıştır. yunan ordusu manevra yaparken yönünü kaybetmiş ve inönü dediğimiz bölgeye yanlışlıkla geçmiştir. birden karşısında ismet inönünün komuta ettiği ankaradaki meclise bağlı düzenli güçlerle karşı karşıya gelmiştir. kısa süren bir çatışma yaşanmıştır. yunan ordusu yanlış bölgede bulunduğunu fark ettiğinde hemen düzgün bir şekilde geri çekilmiştir. ankaradaki meclise bağlı olan düzenli ordunun techizat olarakda stratejik olarakta bir saldırı düşüncesi içinde olmadığı için yunan güçlerini takip etmemiştir. ankarada bulunan mustafa kemal uyguladığı politikalara muhalefet edenlerin çoğaldığı bir dönemde böyle kısa süreli bir çatışma ankarada inönü mevzilerinde sanki büyük bir çatışma yaşanmış ve galibiyet elde edilmiş gibi bir hava estirilmiştir. bu galibiyet bildirisinden sonra mustafa kemale düzenli ordunun mecburiyeti konusunda muhalefet edenlerin çok büyük bir kısmı muhalefeti bırakmışlar ve düzenli ordu kurulmasını desteklemeye başlamışlardır. düzenli ordu kurulması hızlandırılmış ve sonuçta çerkez ethem başta olmak üzere kuva-i milliyeye bağlı olan yöre halkından ve çetelerden oluşan seyyare birliklerin tasviyesi hızlandırılmıştır.

Yalçın Küçük menşeili bu iddia, Turgut özakman'ın ortaya koyduğu belgelerle çürütülmüştür.

Üstelik bu belgelerin bir kısmı Yunan kaynaklarıdır.

Yunan kaynaklarında basit bir çatışma olarak değil "Avgin Savaşı" olarak geçmektedir.

1. İnönü Savaşı

Link to post
Sitelerde Paylaş

...Mustafa Kemal'in Turkiye'de komunist partisinin kurulmasina on ayak olmasinin nedeni de bu yardimi alabilmektir.

Bu yardim olmadan Yunanlilari yenmek yine mumkun olurdu ama cok daha fazla can kaybina yol acardi..

Peki neden Yunanlilarin Ankara yakinlarina kadar ilerlemesine izin verilmistir?

Bir iki cümlede dile getirdiğiniz sorunun cevabı formlarda tercih edilmeyecek kadar uzun olabilir.

Her şeyden önce Milli Mücadelede ki Ankara - Moskova ilişkilerin tek amacı silah ve savaşın kazanılması değil. Ankara nın ( Atatürk ün ) esas düşündüğü savaş sonrasıdır. Anadolu da ki işgalin bir şekilde bitirilebileceği bellidir. ( Özellikle İtalya ve Fransanın tavırları netleşmeye başlayınca )

Ama silahlı mücadele kazanılsa bile yeni bir devleti kurmak ve onu İngiliz emperyalizminin şerrinden korumak daha zordu. M. Kemalin bu dönemde Moskova ile kurduğu ilişkiler birazda savaş sonrasının denge planlarıdır. Bu konuda hiç ilgisi yokmuş gibi görünmekle birlikte İzmir iktisat kongresinin incelenmesini meraklılara tavsiye ederim. ( Özellikle devlet üretme çiftliklerinin kurulma kararı Kolhoz ve solhoz ları çağırıştıracak ve bence İngilizler mesajı alacaktır )

Yunan ordusunun Ankara yakınlarına kadar gelmesi ise çok önemli değildir. Milli mücadelenin Askeri-Coğrafi stratejisi Anadolu nun doğu-batı eksenindeki derinliği üzerine kurulmuştur.

tarihinde albastı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

turgut özakman bu görüşü nerede hangi belgelerle çürütmüştür. yazdığı romanlarda deme lütfen. yalçın küçüğün bu tezini genel kurmay başkanlığı kabul etmiştir.

Kitabında değil, verdiğim linkte kaynaklar var zaten.

Yalçın Küçük'ün bu kaynaklar için tek sözü bile yok.

Mustafa Kemal, meclisi kandırdı da, Yunanlıları da mı kandırdı ki bu bilgileri yazdılar?

Genelkurmay'ın Yalçın Küçük'ün iddiasını kabul ettiğini de ilk defa duyuyorum.

Bu Yalçın Küçük'ün iddiası değilse ve kanıtlayabilirsen tartışmaya gerek kalmaz.

Ama öyle olsa T. Özakman'a yanıt verirken ona "muhafız" diye laf atmak yerine, belgelerine yanıt verirdi ve Genelkurmay'ın kabulünü ortaya koyardı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama silahlı mücadele kazanılsa bile yeni bir devleti kurmak ve onu İngiliz emperyalizminin şerrinden korumak daha zordu. M. Kemalin bu dönemde Moskova ile kurduğu ilişkiler birazda savaş sonrasının denge planlarıdır. Bu konuda hiç ilgisi yokmuş gibi görünmekle birlikte İzmir iktisat kongresinin incelenmesini meraklılara tavsiye ederim. ( Özellikle devlet üretme çiftliklerinin kurulma kararı Kolhoz ve solhoz ları çağırıştıracak ve bence İngilizler mesajı alacaktır )

Katılıyorum.

Dışarıdan bakınca, daha bir barış antlaşması bile imzalanamışken iktisat kongresi de neymiş? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

Şeklinde düşünmek mümkün. Fakat...

Rusya'dan alınan yardımların Milli Mücadele'de büyük faydası olmuştur. Bütün dünya bu yakınlaşmaya temkinli davranmak zorunda kalmış olmalı. Koca bir dünya savaşı biter bitmez kutuplaşmaların, anında yeniden başlaması hiç kimse için iyi olmazdı.

Kongrelerin yapılış nedenlerinde biri de budur.

Kongrelerde dış dünyaya, gelecekte sosyalist değil liberal bir ekonomi politikası izleneceğinin mesajı (da) verilmiştir.

Sayın Hacı'nın sorusuna gelince;

Anadolu bizim toprağımızdır.

Anadolu insanı yüzyıllardır Anadolu'nun huyunu suyunu öğrenmiş durumdadır.

Düşmanı Anadolu'nun içlerine çekmek basit bir askeri stratejidir.

Bu şekilde düşman bilmediği topraklarda ilerlerken, aynı zamanda ikmal yolları da uzayacak, atılan her adım daha büyük risk ve fazlaca maliyeti beraberinde getirecektir. Ordu attığı her adımda yıpranacaktır. Nitekim Fahrettin Altay ve komutasında ki süvari birliği bu yıpratma işini hakkını vererek yapmıştır.

Sadece bunlarla kalmayıp, aynı zamanda bu süreç Türk ordusu için sürekli silahlanmaya devam etme, acemi askerlerin eğitilip savaşa hazır hale getirilmesi anlamına da gelmektedir.

Savaşın uzaması durumu bizim lehimizedir. Bu süreçte itilaf devletleri arasında ki ayrılıkların boy göstermesi de önemli bir durumdur.

Ve de düşmanın Ankaraya kadar gelmesi Mustafa Kemal'in meclis üzerinde ki otoritesinin artmasına da olanak vermiştir.

Mustafa Kemal gerçekten de çok iyi bir stratejisttir. Mustafa Kemal olmasa idi savaşı hiç bir şekilde kazanamayacağımızı düşünüyorum ben.

Savaşmanın, satrançtan hiç bir farkı yoktur. Satrançta en iyi hamle; en çok amaca aynı anda hizmet eden hamledir.

Ben olsam notasyon kağıdında, Batı da çılgınlar gibi savaşıp bolca kayıp verip verdirmektense, Anadolunun içlerine doğru geri çekilme hamlesinin yanına iki ünlem işareti koyardım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

yalçın küçük gibi bir kaynaktan,

tarih değil,

komplo teorileri ve hayalperestlik öğrenilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok ilginç.. Öyle olmuş da olabilir tabii. Kazara bir çatışma savaş falan sayılır mı hiç?

Bu çatışmada iki taraftan da ölenler ve yaralananlar var.

1. İnönü diye bir harp olmamıştır demek saçma.. Çatışma olmuş de o zaman. Ne farkediyor.

İngilizcede bu konuda iki terim kullanılır. Battle ve war.

Her savaş birçok çatışmalardan, dalaşmalardan, mücadelelerden oluşur.

Biz ona savaş diyoruz. Aslında savaşı bir bütün olarak ele alırsak, çok sayıda çatışmalardan ibaret bir mücadele olduğunu görürüz.

Birinci ve ikinci İnönü savaşları yerine çatışmaları da diyebiliriz.

Türkçenin eksikliği diyeceğim ama değil. Çünkü Türçede de karşılığı var.

Biri savaş demiş. Öyle gelmiş öyle gider. Aslında battle dır İnönü savşları.

Evet Doğru.

Battle'ın Türkçe karşılığı Muharebe'dir.

Askeri kaynaklarda da böyle geçiyor. I.İnönü Muharebesi, Sakarya Meydan Muharebesi vb.

Çatışma biraz zayıf kalıyor bana göre. Çatışma çok daha küçük birliklerle olanları kapsar diye düşünüyorum.

War'ın Türkçe karşılığı da Savaş veya Harp'tir.

İstiklal Harbi veya Kurtuluş Savaşı War'dır.

Ama bu savaşların cepheleri ve Muharebeleri vardır.

Bu kavramlar aslında karıştırılıyor. Çanakkale savaşları deniyor, doğrusu Çanakkale Muharebeleri olmalıdır.

Birinci Dünya Savaşı >> Irak Cephesi >> Kut'ül Ammare Muharebesi

Kurtuluş Savaşı >> Batı Cephesi >> II. İnönü Muharebesi

Link to post
Sitelerde Paylaş

BİR MAYMUN, YUNANLILARIN GELECEĞİNİ DEĞİŞTİRİYOR

Sevres antlaşmasını Ankara hükümetinin şiddetle reddettiğine değinmiştik.

Daha sonra Yunanlılar için şanssız bir gün yaşanmıştır.

14 Kasım 1920’de, Sevres antlaşmasının imzalanmasından 3 ay sonra, Eleftheirios Venizelos hükümeti düşmüştür...

Seçimleri kaybettiği için...

Secime gitmenin nedeni, Yunan Kralı Aleksandır’ın ölmesiydi.

Kral Atina’nın banliyösünde bulunan sarayındaki bahçede bir maymun tarafından ısırılmış ve gelişen komplikasyonlardan olmuştu.

Maymunun akıbeti ise bilinmemektedir.

İnsanlar gibi, maymunların da ağzı çok kirlidir ve maymun ısırığı çok dikkatli bir şekilde tedavi edilmelidir.

Antibiyotiklerin olmadığı bir zamanda Kralı kurtarmak mümkün olamamıştır…

Bu ani olum üzerinde 5 Aralıkta yapılan referandumla Kral Aleksandır’ın babası Konstantin’in tekrar tahta geçmesine karar verilmiştir.

Konstantin, Alman Kayzeri Wilhelm’in kayın biraderidir. Aslında Konstantin’in tahtta olması gerekmektedir.

Birinci Dünya savasında Konstantin Yunan kralı idi ve memleketini harbe sokmamakta çok başarılı olmuştu.

Bunu hazmedemeyen müttefikler onu 1917 yılında devirmişlerdi...

Simdi ise Turk’lere karsı Konstantin’i destekliyorlardı. Hatta ona mali yardım teklifinde bile bulunmuşlardı.

İngiliz Başbakanı ahlaksız pislik Lloyd George’a Gore, yörede daha büyük ve daha güçlü bir Yunanistan İngiliz çıkarları için daha uygundu.

Konstantin geri dönünce ilk is olarak Yunan ordusunu 1917-1920 yılları arasında Venizelos’un atadığı subay ve kumandanlardan temizlemek olmuştur.

Venizelos gider gitmez, onun en güçlü askeri rakiplerinden biri olduğu için hapse atılmış olan Anastasio Papoulas Girit’teki hapishaneden çıkarılmış ve Anadolu’daki Yunan ordularının basına Kumandan olarak atanmıştır…

Elbette devam edecek... Daha yeni başladık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

TÜRKLER NE DÜŞÜNÜYOR?

İkinci İnönü Zaferi İstanbul’da büyük bir coşku ile kutlanmıştır.

Sultan bile Türklerin bu zaferinden dolayı şehitlerin ardından dua etmiş ve Kızılay’a Anadolu’ya gönderilmek üzere bağışta bulunmuştur.

İkinci İnönü Savası Batı cephesine geçici bir barış ve sükunet getirmiştir.

Ancak bu asude aylar fazla sürmemiştir.

Yunanlılar bu harbi mutlaka kazanmak istemektedirler. Böylece megaca idea’larını gerçekleştirecek, Anadolu’ya hakim olacaklardır.

Bu arada Londra konferansı yapılmış ve sonuçta hiçbir konuda anlaşmanın mümkün olmadığı gerçeği üzerinde birleşilmiştir.

Bu arada 12 Haziran 1921’de Yunan Kralı Konstantin İzmir’e gelmiş ve Yunan Anadolu orduları komutanı General Papoulas’la birlikte Anadolu’yu fethetmenin planlarını yapmaya başlamışlardır.

Konstantin gemisini İzmir limanında değil, Haçlıların yüzlerce yıl önce İzmir’e ayak bastıkları yerde demirlemiştir.

Yeni celplerle güçlendirilen Yunan ordusundaki insan sayısı 200 bindir.

10 Temmuz 1921’de Yunan saldırısı başlamıştır.

126 bin Yunan askeri, 122 bin Türk askeri tarafından savunulan bir hatta saldırmıştır.

Yunanlıların silah ve malzeme üstünlüğü vardır.

Türklerin 160 topuna karşılık, 410 topları, Türklerin 700 makineli tüfeğine karsı 4000 makineli tüfekleri, Türklerin dört uçağına karsı 20 uçakları vardır. Aslında bu savaşlarda uçakların hemen hiçbir rolü olmamıştır.

İlginç olarak, Türk süvarileri Ankara yakınlarında yaptıkları ani akınlarla oldukça başarılı olmuşlardır.

Bu konuya ilerde değineceğim.

Yunanlıların ana gücü güneyden Kütahya’ya saldırmıştır.

Amaç, Afyonkarahisar’la Kütahya arasındaki demir yolunu kesmektir.

Daha sonra kuzeye yönelip, Türk kumanda merkezinin olduğu Eskişehir’i kuşatmaktır.

Bu saldırı sırasında nedense İsmet Pasa yavaş ve bazılarına göre de hatalı davranmıştır.

Daha sonra yapılan soruşturma bazı kumandanların İsmet Paşa’nın emirlerini ciddiye almadığını göstermiştir.

17 Temmuz’da Kütahya duşmuş ve Yunanlılar Eskişehir’e doğru ilerlemeye başlamışlardır.

Kütahya’nın düştüğü gün Mustafa Kemal İsmet Paşa’ya bir telgraf çekmiş ve buluşma teklif etmiştir.

Ertesi gün sabahın besinde Eskişehir’de iki eski dost ve asker bir araya gelerek konuyu tartışmışlardır.

Bu toplantıda ne konuşulduğu ve neye karar verildiği kesin olarak bilinmemektedir.

Ama Yunanlılara karsı sahte bir Turk karsı saldırısının yapılması kararlaştırılmış olabilir.

19 Temmuzda Türkler Eskişehir’i boşaltmışlar ve 21 Temmuzda ise Yunanlılara karsı saldırıya geçmişlerdir.

Ancak bu ciddi bir saldırı değildir. Saldırı yapılmış ve Mustafa Kemal tarafından başarılı olunmazsa, hemen geri çekilinmesi tavsiye edilmiştir.

Amaçlardan biri güneyden gelen düşman kuvvetlerini yavaşlatmaktır.

Diğeri ne olabilir? Türkler ne düşünmektedirler? Nasıl bir strateji planlamışlardır?

Bence Türkler Yunanlılarla henüz ciddi ve sonucu kesin olabilecek bir çarpışmaya girmek istememektedirler.

Çarpışmalar Yunan ikmal hatlarına çok yakindir. Yunanlılara her turlu silah, cephane ve yiyecek kolaylıkla ulaşabilmektedir.

Turk süvarilerinin düşman hattının arkasına sarkmasına olanak yoktur.

Düşmanı biraz daha içeri çekerek ikmal yolunu uzatmak ve düşmanı fizik ve psikolojik olarak yıpratmak gerekmektedir.

Bu nedenlerden dolayı Türk ordusu geri çekilmelidir ve çekilmiştir de.

Bu stratejik geri çekilme yine de iyi bir şekilde organize edilememiştir.

Savaşta bozguna uğramadan planlı bir şekilde geri çekilmek Türklerin iyi bildiği ama yine de son derece zor bir taktiktir.

Devamı var...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazıya şunlarıda ben eklemek isterim.

1) Savaş gücünü sadece silah ve asker sayısı olarak görmemek lazım. Psikolojik Moral - Enerji - su ve yiyicek içicek teminide eklemek lazım. Türkler kendi sahasında silah olarak güçsüz olsalar bile bu açıdan üstündüler.

2) Türk komutanları askeri strateji eğitiminlerini İstanbulda almışlardır. Bu eğitim osmanlının çok yönlü askeri stratejilerini içermektedir. özellikle coğrafi alanda. Söz gelimi eğer Yunanlıların başında bizim subaylarımız olsaydı bence bu savaşı yunanlılar kazanırdı. Çünkü deniz aşırı ve farklı bir coğrafyada savaş fetih çok farklı bir durum. Yunanlılarda bu tecrübe yoktu. Aynı şekilde Osmanlınında savunma hattında trablus cephesi gibi tecrübeleri abdülaziz ile iyi kazandığınıda ekleyelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazıya şunlarıda ben eklemek isterim.

1) Savaş gücünü sadece silah ve asker sayısı olarak görmemek lazım. Psikolojik Moral - Enerji - su ve yiyicek içicek teminide eklemek lazım. Türkler kendi sahasında silah olarak güçsüz olsalar bile bu açıdan üstündüler.

2) Türk komutanları askeri strateji eğitiminlerini İstanbulda almışlardır. Bu eğitim osmanlının çok yönlü askeri stratejilerini içermektedir. özellikle coğrafi alanda. Söz gelimi eğer Yunanlıların başında bizim subaylarımız olsaydı bence bu savaşı yunanlılar kazanırdı. Çünkü deniz aşırı ve farklı bir coğrafyada savaş fetih çok farklı bir durum. Yunanlılarda bu tecrübe yoktu. Aynı şekilde Osmanlınında savunma hattında trablus cephesi gibi tecrübeleri abdülaziz ile iyi kazandığınıda ekleyelim.

Türklerin tecrübeleri bunlarla sınırlı değildir. Yüzlerce, hatta binlerce yıllık savaş taktiği birikimleri var Türklerin. Yunanlıların bu bağlamda lafı bile olmaz. Ayrıca saldıran kuvvetlerin ülkeyi fethedebilmesi için savunanlardan en azından birkaç kere daha kuvvetli olması gerekir. Savunmak saldırıp fethetmekten daha kolaydır.

TURK'LER GERI CEKILIYOR. MUSTAFA KEMAL BASKUMANDANLIGA ATANIYOR

Yunanlilarla savasan Ismet Pasa onlari yeneceginden emindir.

Komutanlarinin cekingen oldugunu bizzat gozlemlemistir.

General Papoulas Inonu savaslarinda sebatli bir davranis sergilememistir.

Turk’lerden cekinmektedir. Belki de korkmaktadir.

Sakarya nehrinin hemen guneyi Albay Fahrettin Altay’in kumandasinda Turk suvari birlikleri tarafindan savunulmaktadir.

Eskisehir’i terkeden Turk gucleri geri cekilmektedirler. Ama bu pek duzenli bir geri cekilme degildir.

Arazi suvari saldirisi icin cok uygundur ama, Temmuz sicagindan toprak kavrulmustur.

Asker ve suvari hareketi bu durumdan etkilenmektedir.

Bu arada bazi Turk askerlerinin ordudan firar ettikleri de gozlemlenmeye baslamistir.

Ilerleyen Yunan ordusunun onunde kacmaya calisan halkin arasinda firar eden askerler de vardi.

Firar edenlerin sayisi bir sure sonra 48 bine ulasmistir.

Mustafa Kemal ordunun hizla geri cekilmesini emretmistir.

Meclis bu geri cekilmeyi bir yenilgi olarak gornya ve Mustafa Kemal’in azlini istemistir.

Meclis sorumlulari cezalandirmak istemektedir..

Fevzi Cakmak bunun uzerine “Tek sorumlu benim” demis ve meclisi biraz olsun yatistirabilmistir..

Mebuslarin bir cogu Mustafa Kemal’in baskalarini atayacagina, orduyu bizzat idare etmesini ve butun sorumlulugu ustlenmesini istemistir.

Bunun uzerine Mustafa Kemal baskomutan ilan edilmistir. Osmanli’da bu olamazdi. Cunku bas komutan Sultandi.. Ama burasi Anadolu Turk hukumeti idi..

Meclisin Mustafa Kemal’i baskomutan yapmasinin nedeni, basarisiz olursa, kolaylikla atilabilmesi idi. Buna ragmen Mustafa Kemal bu meydan okumayi kabul etmistir.

Bu arada Rus’larin ilk yardimi Zonguldak’a ulasmis ve buyuk bir nizam icinde Anadoluya kagni arabalari ile iletilmeye baslanmistir. Bunda Turk kadinlarinin da

buyuk bir hizmeti olmustur.

Devam edecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

SAKARYA SAVASININ ON HAZIRLIKLARI YAPILIYOR

Mustafa Kemal 10 emirle Baskumandanliga basladi.

Halk orduya yardim edecekti.

Her ev bir set ic camasir, bir cift cizme, ellerinde mevcut butun giyecek, un, deri, sabun ve kandillerin yuzde 40’ini orduya tahsis edecekti.

Tasima araclari olanlar askerleri ucretsiz tasiyacaklardi. Butun silahlar, mevcut at ve arabalarin beste biri ile birlikte orduya teslim edilecekti.

12 Agustosta Mustafa Kemal askerleri teftis ederken Polatli’da attan dustu ve kaburgalarini kirdi.

Tedavi icin Ankara’ya dondu. 17 Agustosta gorevi resmen yuklendi.

Uc gun once Yunan ordusu Eskisehir’den Ankara’ya dogru ilerlemeye baslamisti.

Turk ordusunu yok etmeyi Yunanlilar Kutahya da, 28 Temmuzda planlamis ama, buyuk umutlarla baslattiklari bu maceranin dus kirikligi ile bitecegini planlarina dahil etmemislerdi.

Papoulas Kutahya’da basari ile denedigi manevrayi Ankara yakinlarinda da tekrarlamak istedi.

Ordunun bir bolumu tren raylarini izleyerek Ankara’ya dogru ilerlerken, diger iki kolu daha guneye yonelerek Turk’lerin sol kanadina saldiriya gecmeye

hazirlaniyordu.

Turk’ler Haymana platosuna yerlesmislerdi. Burasi denizden 1000 metre kadar yuksekde, cok sayida tepelerin yer aldigi bir platformdu.

Tepelerin en onenlilerini Mangal ve Cay daglari teskil ediyordu.

Turk’ler Sakarya nehri boyunca bir konum almislar ve Ilicaozu cayi boyunca da doguya, Ilica vadisine dogru yerlesmislerdi.

Yani bir birine dik yan yana iki hat olusturmuslardi.

Papoulas bir dik aci ile yanyana gelmis Turk ordusunun tam ortasina, dik aciya saldirmayi planlamisti.

Bu hatti gectikten sonra Ilica deresini de kolaylikla gececek ve Haymana-Ankara istikametine kolaylikla ilerleyecekti.

Ataturk baskumandanlik karargahini Alagoz’de kurmustu. Burasi Haymana platosuna kuzeyden bakan, Ankara ile Polatli arasinda bir yerdi.

Bu savasda Yunan’lilarin 100 bin askerine karsilik, Turk’lerin 90 bin askeri vardi.

Tabii Yunan ates gucu Turk ates gucunden cok daha fazlaydi.

Ote yandan Turk suvari birligi Yunan suvarilerinin uc kati kadardi.

Suvarilerimiz arada bir Yunan sag kanadini rahatsiz

edip duruyorlardi....

Devam edecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...