Jump to content

Ölümsüzlük Mümkün Mü?


Recommended Posts

Galiba ayni seyi soyluyoruzda farkli açidan bakarak... Bu konuda çok enteresan ve daha çapli bir web sayfasi var :

http://www.omics-ethics.org/observatoire/cadrages/cadr2007/c_no31_07/ci_no31_07_01.html

Burada, gerontogenlerin nasil etki ettikleri konusunda mevcut degisik teoriler sunuluyor, ve antagonist pleiotropinin en kuvvetli tez oldugu anlatiliyor.

Genler yaslanmaz, yenilenir. Ve hucrelerin bolunmesi soma ve yan hucrelerde neden yaslanma mekanizmasinin ayni olmadigina bagli. Madem sexuel ureme saglayan hucrelerimiz olumsuz, neden bu kapasite mitoz mekanizmasinda mahfuz degil ? Yani hangi nedenle bu olumsuzluk butun vucuda samil degilde sadece somaya mahsus ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 206
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Rejenerasyon ve rejüvenasyon mümkündür.

Vücut zaten yapıyor bunu.

Bu iki kavramın kapsamlarının genişletilmesiyle kısmen ölümsüzlük de mümkün oluypr.

Bunun neyini tartışıyorsunuz ki?

tarihinde Ateist Bilinç tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Rejenerasyon ve rejuüvenasyon mümkündür.

Vücut zaten yapıyor bunu.

Bu iki kavramın kapsamlarının genişletilmesiyle kısmen ölümsüzlük de mümkün oluypr.

Bunun neyini tartışıyorsunuz ki?

Kısmen ölümsüzlük = Biraz hamile...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısmen ölümsüzlük = Biraz hamile...

Demek istediğim işlemden geçmek zorunda olur insan. DIşarıdan müdahale gerekir.

Kendi bünyesinde yenileme yapamaz.

Dışarıdan yaptırılabilir.

Buna kısmen denir.

Ne diyeyim ki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek istediğim işlemden geçmek zorunda olur insan. DIşarıdan müdahale gerekir.

Kendi bünyesinde yenileme yapamaz.

Dışarıdan yaptırılabilir.

Buna kısmen denir.

Ne diyeyim ki?

Bir şey demek zorunda mısın?

Hemen her doku kendini tamir eder ama karaciğer dışında hiçbirinde parankimal hücreler çoğalmazlar.

Sadece destek hücreleri çoğalarak zedelenen yeri tamir ederler.

Yani rejenerasyon ve rejüvenasyon sandığınız gibi bir yenilenme değildir. Uzlaşma şekilde kusurlu bir tamirdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir şey demek zorunda mısın?

Hemen her doku kendini tamir eder ama karaciğer dışında hiçbirinde parankimal hücreler çoğalmazlar.

Sadece destek hücreleri çoğalarak zedelenen yeri tamir ederler.

Yani rejenerasyon ve rejüvenasyon sandığınız gibi bir yenilenme değildir. Uzlaşma şekilde kusurlu bir tamirdir.

Ne değildirden ziyade burada zaten olmayan ve olması zor görünen bir kavramı konuşuyoruz.

Şu aşamada zaten yoktur ölümsüzlük, olacak gibi de değildir.

Ama olmasının tek şansı var o da inorganik ve organik yapıya müdahale.

Ben bunu diyorum.

Canlılık organik iskelet üzerine, organik iskelet de inorganik parçalar üzerine tutunmamış mı?

Bu parçalar bol miktar da mevcut.

Malzeme sıkıntısı yok.

Ölümsüzlük dediğimiz şeyin gerçekleşmesi için yapmamaız gereken sadece "organik ve inorganik" alışverişi artırmak.

Şu anda ölümün ortaya çıkma nedeni 100 birim organik malzeme kaybediliyorsa, bunun en fazla 1-2 birimini geri kazanıyoruz

Aşağıya inersek, inorganik malzeme ortamına, orada da inorganik madde alış veriş sirkülasyonunda 100 kaybediyorsak yerine 10 alabiliyoruz.

Bu süreç de bizden eksilmeye yol açıyor

Eksilmenin birikmesi de yaşlılığa,

Yaşlılık da ölüme.

İşte bunun çaresi yukarıda yazdığım gibi sirkülasyonu tam eşitlemek.

100 birim organik malzeme kaybediyorsak, 100 birim organik malzeme geri almalıyız.

100 birim inorganik malzeme dağılıyorsa, 100 birim inorganik malzeme toplamalıyız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

antiparantez: geron, yunanca ihtiyar, yaşlı demektir.

gerontokrasi: yaşlılar iktidarı. köyün ihtiyar heyeti gibi birşey çağrıştırıyor : )

mesela eskiyen ve fonksiyonları az çok bozulan organları; kalp, akciğer, karaciğer ve bilimum hayatiyet arzeden diğerlerini(beyin hariç) nakil yoluyla yerlerine yenilerini koyarak değiştirsek, o halde organ nakledilen kişiyi çok ileri yaşlara kadar yaşatmak mümkün müdür?

yeterince parası ve gaddar vicdanı olan bir kimse sağlıklı genç bir delikanlı bulup tüm organlarını alarak kendine monte etse. edebilir mi? ve bu yolla ömrüne ömür katarak ecelini geciktirebilir ve haşa allah'ın işine burnunu sokabilir mi? (doku uyuşmazlığını görmezden geliyoruz)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her enerji dönüşümünde entropi var. Yaşlanmadan yaşayamazsın.

Olsun,

Ama böyle bir bilimsel gündem yine de yadırganamaz.

Yani birisi "ölümsüzlüğü" bulacağım diye kapsamlı bir genetik çalışmaya girse deli gibi bakmayız onlara.

Çok zor bir işe girişen araştırmacılar olarak bakarız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olsun,

Ama böyle bir bilimsel gündem yine de yadırganamaz.

Yani birisi "ölümsüzlüğü" bulacağım diye kapsamlı bir genetik çalışmaya girse deli gibi bakmayız onlara.

Çok zor bir işe girişen araştırmacılar olarak bakarız.

Ayla dünya arasında bir köprü kurmaya teşebbüs edenlere ne denirse onlara da o denir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerontegen deyince herşey değişiyor. Aynı şeyleri söylemiyoruz. Çünkü ben onların varlığını reddediyorum.

Gerontogen kavramini ben icat etmedim. Bu konuda yüzlerce makaleler ve laboratuvar deneyimleri ve tespitleri var. Bu genlerin nasil yaslanmaya yol açtigi veya nasil onlar susturulunca Omrün uzadigi konusu ise baslibasina bir ayri mesele...

Örnegin, progerianin sebeb oldugu damarsal yorgunluk veya arterioskleroz molekuler tabanli, ve oksidatif etkilerle olusuyor. Ayni sekilde, telomerin ve daha genis açidan DNA nin onarilmasi veya onarilmamasi basit bir entropi olarak yorumlanamaz. Arterioskleroz bile, her ne kadar nahos olsada, bir metabolik hadiseden baska bir sey degildir. Neden kök hücrede bu telomer kisalmasi ve DNA hatalari sorun olmuyorda çok hücreli organizmalarda bu sorun beliriyor ?

tarihinde Frelser tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerontogen kavramini ben icat etmedim. Bu konuda yuzlerce makaleler ve laboratuvar deneyimleri ve tespitleri var. Bu genlerin nasil yaslanmaya yol açtigi veya nasil onlar susturulunca omun uzadigi konusu ise baslibasina bir ayri mesele...

Ornegin, progerianin sebeb oldugu damarsal yorgunluk veya arterioskleroz molekuler tabanli, ve oksidatif etkilerle olusuyor. Ayni sekilde, telomerin ve daha genis açidan DNA nin onarilmasi veya onarilmamasi basit bir entropi olarak yorumlanamaz. Arterioskleroz bile, her ne kadar nahos olsada, bir metabolik hadiseden baska bir sey degildir. Neden kok hucrede bu telomer kisalmasi ve DNA hatalari sorun olmuyorda çok hucreli organizmalarda bu sorun beliriyor ?

Onlar entropi değil tabii. Entropi moleküllerin bozunması paradigmasıdır.

Molekülleri enerji paketleri olarak düşünün.

Entropi kanununa gore engellenemeyen enerji etrafa dağılma eğilimindedir.

Organik moleküller arasında ve içindeki bağlar zamanla zayıflar ve molekül original yapısını kaybederek dağılır.

Yaşlanmanın en tipik belirtisi olan kırışıklıkların nedeni bu moleküler entropidir.

Yaşlanmanın bütün belirtilerinde bu paradigma kendini tekrarlar. Uzun ömürlü moleküller zamanla yozlaşır.

Organ ve dokular yaşlanır.. Ve ölüm gerçekleşir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Onlar entropi değil tabii. Entropi moleküllerin bozunması paradigmasıdır.

Molekülleri enerji paketleri olarak düşünün.

Entropi kanununa gore engellenemeyen enerji etrafa dağılma eğilimindedir.

Organik moleküller arasında ve içindeki bağlar zamanla zayıflar ve molekül original yapısını kaybederek dağılır.

Yaşlanmanın en tipik belirtisi olan kırışıklıkların nedeni bu moleküler entropidir.

Yaşlanmanın bütün belirtilerinde bu paradigma kendini tekrarlar. Uzun ömürlü moleküller zamanla yozlaşır.

Organ ve dokular yaşlanır.. Ve ölüm gerçekleşir.

Moleküler tabanda hiç bir molekül ölümsüz degil, aksine proteinleri hücre zaman zarfinda parçalar ve tekrar tekrar kullanir. Hücre tipki çok hücreli organizmada oldugu gibi kendini tazeler. Yoksa DNA'nin dahi tahrib oldukca tamir edildigi, ve " eskiyen " lokuslarinin kesilip yerine " acer " parçalar yerlestirildigi gozlemlenmistir...
Link to post
Sitelerde Paylaş

Moleküler tabanda hiç bir molekül ölümsüz degil, aksine proteinleri hücre zaman zarfinda parçalar ve tekrar tekrar kullanir. Hücre tipki çok hücreli organizmada oldugu gibi kendini tazeler. Yoksa DNA'nin dahi tahrib oldukca tamir edildigi, ve " eskiyen " lokuslarinin kesilip yerine " acer " parçalar yerlestirildigi gozlemlenmistir...

Yalnız hücre içi molekülleri enzimler parçalar ve parçalar tekrar kullanılır.Hücre dışı moleküllerin akibeti biraz farklıdır. Parçalar tekrar kullanılmaz.

Hücre içinde bile her molekül recycle sürecine maruz kalmaz. Bazıları atıkların toplandığı keselerde birikir ve hücreden atılır. Proteinler peptidlere ve amino asitlere parçalanır ve yeniden kullanılır. Hücre kendini sürekli olarak tazeler. Buna metabolizma deniyor. Canlılığın simgesidir. Hücreler arasında deri altında kollajen ve elastic lifler yenilenmezler. Yaşlanınca parçalanırlar ve kırışıklıklara neden olurlar.

Yaşlanma sanıldığı kadar basit değildir.. Hala gizemini korumaktadır. Ama entropi en bilimsel ve mantıklı yaşlılık nedenidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yalnız hücre içi molekülleri enzimler parçalar ve parçalar tekrar kullanılır.Hücre dışı moleküllerin akibeti biraz farklıdır. Parçalar tekrar kullanılmaz.

Hücre içinde bile her molekül recycle sürecine maruz kalmaz. Bazıları atıkların toplandığı keselerde birikir ve hücreden atılır. Proteinler peptidlere ve amino asitlere parçalanır ve yeniden kullanılır. Hücre kendini sürekli olarak tazeler. Buna metabolizma deniyor. Canlılığın simgesidir. Hücreler arasında deri altında kollajen ve elastic lifler yenilenmezler. Yaşlanınca parçalanırlar ve kırışıklıklara neden olurlar.

Yaşlanma sanıldığı kadar basit değildir.. Hala gizemini korumaktadır. Ama entropi en bilimsel ve mantıklı yaşlılık nedenidir.

Hayir, hücrenin bütün parçalari yenilenir. Hücre zarida, hücre arizalanan zari yenileyemese, nasil mitoz ve meiozda yeni zar sentetize edebilsin ? Okulda hücrelere mikroskop altinda mico igne ile delik açip, nasil kendini tekrar kapatip yeniledigini hiç görmedin mi ?
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayir, hücrenin bütün parçalari yenilenir. Hücre zarida, hücre arizalanan zari yenileyemese, nasil mitoz ve meiozda yeni zar sentetize edebilsin ? Okulda hücrelere mikroskop altinda mico igne ile delik açip, nasil kendini tekrar kapatip yeniledigini hiç görmedin mi ?

Hücre zarı kendini kalıp olarak kullanarak çoğalır.

Hücredeki organellerin çoğu kendilerini şablon olarak kullanarak çoğalırlar.

Zedelenen hücre zarı hücre içinde ve dışında yer alan lipidler ve proteinler aracılığı ile ve zarın kendisi şablon alınarak tamir edilir.

Mitoz sırasında da hücre zarı kendini pasif olarak çoğaltır. Bunun tartışma ile ne alakası var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biliyorsunki hucre zari, çok onemli ve karmasik bir yapiya sahiptir. Onun yuzeyindeki proteinler, muhtesem giris çikislar ayarlamasiyla en onemli gorevlerden pek çogunu isliyorlar. Iste hucreler arasindaki collagen ve elastin yenilemeside onlarin performansina bagli. Soylendigi gibi collagen ve elastin yenilenmiyor degil, sadece bu yenileme yaslaninca metabolizmanin yaslanmasi ve sekteye ugramasiyla pek yavasliyor ve dokularin hucreler arasi etkilesim bundan etkileniyor... Yeni nesil kozmetikler iste bu dogal halimizde mevcut olan collagen ve elastin sentezindeki yavaslayan metabolizmayi yeniden harekete geçiriyor. Gerçi henuz gerçek etkili takviyeler pek pahali ama, etkileri bazen hakikaten dehset verici. :p

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...