Jump to content

Dimethyltryptamine


Recommended Posts

  • İleti 40
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

bunların bulunabilme veya kullanılma olanağı nedir?

Çağlar modern dünya bunu uyuşturucu olarak sınıflandırır, din kavramını da bizatihi uyuşturucu olarak sınıflandırması gerekirken sadece bu kısmı ile ilgilenmek işine gelmiştir.

DMT 'en sert ve en kendine has' uygulama olmakla beraber buna benzer molekülleri barından Salvia Divinorum, Ayahuasca, Magic Mushroom, LSD, Peyote, Mescaline gibi maddelerin tümü bulaşılacak dert değildir. Arkadaş ortamlarında denk gelen ve birkaç nefes alınan cannabis falan değildir, kenara çekilip kendini rahatlatmaktan bahsetmiyorum ben. Bunu alan adam artık adam falan değildir, ne arkadaşın, ne ailen, ne sosyalliğin, ne de o denli saygın kavramlarından hiçbiri artık yoktur. İşin kötüsü bunları kaybetmek artık umrunda da değildir. Senin için tek gerçeklik vardır, bu maddelerin seni götürdüğü "orası". Ben kullanmadım, günümüzde kim satar ve kullandırır bilmiyorum ve ilgilenmedim, sen de ilgilenme ama işin kimyasal boyutunu merak et ki kafamızda birşeyler aydınlansın. Ben sadece madde alındığında ne olduğunu anlamaya çalışıyorum tüm gücümle, tüm hayal gücümle ve bilimsel nesnelliğimle ama yine de bilinç denilen kavramı çözmek çok zor. Kesin olan şey ortada kimyasal bir takım çözünmeler var ve neticesinde insanlar bunu ilahi deneyimlere bağlıyorlar. Bakın eroin, kokain gibi çok rağbet gören uyuşturucuları kullananların ilahi deneyimleri yoktur. Onlar da "zurna" olmakla beraber ben Allah'ı gördüm diye ortalarda dolanan yoktur veya yok denecek kadar azdır. Çünkü bunlar sentetiktir. Yukarıda saydıklarımın birçoğu ise sentetik değildir zaten adam 5000 sene önce ormandan topluyordu, bu yüzden kutsal dedi.

Çağlar arasan da bulamazsın sana öyle söyleyim, çünkü bu şeyleri "benim" diyen keş kullanamaz. Çünkü sıçırtıyor altına Çağlar kardeşim, altına sıçırtıyor korkudan ne zevki ne eğlencesi ne ilahisi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nazarin varligina dair bir kanitiniz var mi?

Bir deney yapilmis mi, kayit tutulmus mu?

Nazar için bir deney yapılmış mı bilmem de EVP (Electronic Voice Phenomenon) var onu versek? Git googlede araştır bakalım.

İlgini çekeceğinden kesinlikle eminim. :D

tarihinde Martı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Nazar için bir deney yapılmış mı bilmem de EVP (Electronic Voice Phenomenon) var onu versek? Git googlede araştır bakalım.

İlgini çekeceğinden kesinlikle eminim. :D

Martı bence "white noise" adlı filmi izlemişsin ve seni etkilemiş :)

Biryerlerden paranormal iddialar çıksın da tırsalım diye bekleşen kişilerin algıda seçiciliklerini bilimsel olarak sunmak bence nesnel olmaz. Zaten bu rantı farkedenler filmini bile çektiler. Ortaya paranormal diye iddialar atılır, birileri tırsar, birileri cebini doldurmaya bakar. Zaten EVP kavramını ortaya atan isveçli adam iki tane kitap yazmıştır :) Süreç genelde böyle olur. Bırakın ordan burdan hoparlörden gelen cızırtıyla karışık sesleri yakın geçmişe kadar ruh-aura denilen şeyin röntgenini çeken bir makineye inanılıyordu; Kirlian Fotoğrafçılığı. Yani neredeyse bilimsel çevrelerden bile destek alacak boyuta gelmişti. Sonra hepsinin olduğu gibi bunun da balonu söndü.

Martı siz onu boşverinde bakın ben size bir örnek vereyim: James Randi Paranormal Challenge

1928 doğumlu bir dededir bu James Randi ve kendini, insanları paranormal iddiaları ile söğüşleyen kişilerin foyalarını çıkarmaya adamıştır. Çok uzun zamandır bu hodri meydanı okumaktadır ve herhangi bir doğaüstü gücü veya herhangi doğaüstü olayın varlığını laboratuvar ortamında kanıtlayabilecek kişilere 1 milyon dolar ödül vaadeder. Hem de çok uzun yıllardır. Tahmin ettiğiniz üzere kimsenin birşey alabildiği olmamıştır. Birgün bu adam 1 milyon verirse birine o zaman ben sizi daha objektif dinleyeceğim :)

Martı algıda seçicilik ve tesadüf birleştiğinde ortaya ne çıkar biliyor musun? Eğer White Noise'ı izlediysen, bir de "The Mist"i izle, roman aslında okuya da bilirsin. Ama filmi de güzeldir. Algıda seçicilik ve tesadüfün birleşiminde ortaya ne çıkar sorusuna cevap verir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çağlar modern dünya bunu uyuşturucu olarak sınıflandırır, din kavramını da bizatihi uyuşturucu olarak sınıflandırması gerekirken sadece bu kısmı ile ilgilenmek işine gelmiştir.

DMT 'en sert ve en kendine has' uygulama olmakla beraber buna benzer molekülleri barından Salvia Divinorum, Ayahuasca, Magic Mushroom, LSD, Peyote, Mescaline gibi maddelerin tümü bulaşılacak dert değildir. Arkadaş ortamlarında denk gelen ve birkaç nefes alınan cannabis falan değildir, kenara çekilip kendini rahatlatmaktan bahsetmiyorum ben. Bunu alan adam artık adam falan değildir, ne arkadaşın, ne ailen, ne sosyalliğin, ne de o denli saygın kavramlarından hiçbiri artık yoktur. İşin kötüsü bunları kaybetmek artık umrunda da değildir. Senin için tek gerçeklik vardır, bu maddelerin seni götürdüğü "orası". Ben kullanmadım, günümüzde kim satar ve kullandırır bilmiyorum ve ilgilenmedim, sen de ilgilenme ama işin kimyasal boyutunu merak et ki kafamızda birşeyler aydınlansın. Ben sadece madde alındığında ne olduğunu anlamaya çalışıyorum tüm gücümle, tüm hayal gücümle ve bilimsel nesnelliğimle ama yine de bilinç denilen kavramı çözmek çok zor. Kesin olan şey ortada kimyasal bir takım çözünmeler var ve neticesinde insanlar bunu ilahi deneyimlere bağlıyorlar. Bakın eroin, kokain gibi çok rağbet gören uyuşturucuları kullananların ilahi deneyimleri yoktur. Onlar da "zurna" olmakla beraber ben Allah'ı gördüm diye ortalarda dolanan yoktur veya yok denecek kadar azdır. Çünkü bunlar sentetiktir. Yukarıda saydıklarımın birçoğu ise sentetik değildir zaten adam 5000 sene önce ormandan topluyordu, bu yüzden kutsal dedi.

Çağlar arasan da bulamazsın sana öyle söyleyim, çünkü bu şeyleri "benim" diyen keş kullanamaz. Çünkü sıçırtıyor altına Çağlar kardeşim, altına sıçırtıyor korkudan ne zevki ne eğlencesi ne ilahisi..

insan yine de merak etmiyor değil.doğal ve fiziksel bir bağımlılığa sebebiyet vermediklerinden en azından birkez deneyesim gelmiştir hep.salvia yasal diye biliyorum ayrıca.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında bu denildiğinin aksine bir "sır" falanda değil, bu bilgi belki de binlerce yıldır gözümüzün önünde duruyor tabii bakmasını bilen gözler için, daha geçen gün TRT AVAZ'da bugün Rusya sınırları içinde yaşayan şamanist Tuva topluluğuyla ilgili belgeselde bahsedildi bundan, bir şaman ayini tüm detaylarıyla gösterildi, hatta şaman elindeki kaptaki alkollü bir sıvıya bir şeyler karıştırdıktan sonra içip transa girdiği anlarda " bu şekilde şamanlar ruhlarla iletişime geçtiğine inanırlar" şeklinde anlatımlarda bulunuldu.

Olayın belki de en garip tarafı gunümüz semavi dine mensup insanların, bu insanlara ve inançlarına "ilkel" damgası vurması.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...

Super bir baslik.Bugunun kimya bilgisi 2000 yil once boyle olsaydi su an dinler olmazdi galiba.

Yok olurdu arkdaşlar, dinler daha çok olurdu hatta. Bu bitkiyi ben de araştırmıştım burda başlığının olduğunu bilmiyordum. Bitkinin en ilginç yanı herkeste aynı deneyimi yaşatması aynı şeyleri gördürtmesi. Beynin ortasındaki epifiz bezine etki ediyor direkt ve hatta bilimsel deneyler sonucu görülmüştür ki epifiz bezinin tüm insanlarda ortak bir yönü var. Yani olay bitkiden ziyade epifiz bezinde. Orası uyarıldığında farklı insanlarda benzer deneyimler oluşuyor. Bu nedenle insanlar dinlere daha çok bağlanırdı bu bitki yaygın olsaydı ki bazı yerlerde tapan da var bu bitki eşliğinde ayinler yapanlar da var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 9 years later...
10 dakika önce, Kenopsia yazdı:

"Sonsuz yaşam"ın sırrı bu molekülde mi?

 

Çok fantastik şeyler okuyorum bununla ilgili.

 

Beyinden çıkan ve ölüm anında salgılanan bir şey.

 

Hıııım...

Sonsuz yaşam pek mümkün değil. Daha yaşlanmayı durdurmak için bile yolumuz çok uzun. Ancak telomerleri araştırırsanız en azından ölümsüzlüğün ve gençliğin anahtarı olduğunu görürsünüz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, pica pica said:

Sonsuz yaşam pek mümkün değil. Daha yaşlanmayı durdurmak için bile yolumuz çok uzun. Ancak telomerleri araştırırsanız en azından ölümsüzlüğün ve gençliğin anahtarı olduğunu görürsünüz. 

 

Bir hayli yanlış yorumluyorsun. En azından bunların başına: "En azından şimdilik...." demen lazım.

 

Telomer kısalmasını önlemek mümkün, olası. Dahası telomerlere yeni telomer eklemekte mümkün. Bu yaşlanmayı ciddi şekilde azaltabilir herhalde. 

 

Ama ebedi gençlik ve ölümsüzlüğün anahtarı telomerler değil.

 

Biraz geyik yapalım. Bilim-kurgu dizileri izlemeyi severim, bazısı çok bilgilendirici olurlar bilhassa. Ama warp motoru, hpyer uzay falan, anasının şeyinde bir gezegen giderler, orada karşımıza insan türü çıkar. Yok artık o kadar da değil, olmaz öyle saçma canlılık, bilmem neredeki gezegende de insan var etsin evrim. 

 

Ama daha ilginç şeyler vardır, mesela insanları kontrol edebilen canlılar. Mesela şekil değiştiren falan canlılar. Acayip enteresan güçleri olan canlılar. İlk bakışta, bunlar süpermen gibi görünür, olmaz böyle şey denir ki haklılık payı var gibidir. Zira, o kabiliyetleri getirecek bir evrimsel süreç olamaz. Yani o canlı var olamaz. 

 

Ama şu gözden kaçar. Ya, o canlılar, insan gibi akıllı canlılar tarafından suni olarak üretilmişse? Mevcut bir türü, kendi türlerini alıp, yada tamamen sıfırdan öyle kabiliyetleri olan bir canlıya dönüştürdülerse? Doğrusu, bunu düşününce, bu gayet mümkün. Doğal olarak olamaz bir şeyler, hele hele ölümsüzlük gibi bir süper yetenek olası değil. Ama işin içine insan girerse?

 

Olay basitçe şu. Telomer zart zurt, bunlar yaşlanmanı geciktirir vs. vs. ama ölümsüzlük falan getiremez. Doğal insan yapısı ölümsüz olmaya değil, ölmeye ve ölene kadar amacına (üreme) hizmet etmeye yöneliktir, böyle evrimleşmiştir. Yani, ölümsüzlük istiyorsan, bir şekilde yapay insan, canlı falan yapman lazım. 

 

Mevzu bahis ölümsüzlük olunca, eh, robot yapıp ölümsüz ölümsüz olarak salmak kesmez kimseyi. Var olan insanı ölümsüz yapmak lazım. Bunun da yolu, normal insanı yapay takviyelerle geliştirmek olabilir ancak. Çeşitli yolları mümkün, ama en mantıklı görüneni nano tekonoloji ile, hücre bazında vücudu tamir eden, akyuvar gibi savunan, daha hızlı, güçlü vs. olmasına vs. vs. sağlayan minik suni hücreler sağlamak olarak söylenebilir. Eh, nasıl olur, ne olur? Uzun uzun kurgu yapmanın pek anlamı yok, yapılmış var:

 

https://www.gateworld.net/wiki/Nanite

 

Temel olarak, böyle bir şey, insanları ölümsüzlüğe kavuşturabilir, bu gayet mümkün ve teknoloji de hızla bunu sağlayacak yolda ilerliyor. 

 

Ama başka yollar da var. Gene stargate'de, kadim dedikleri eski gelişmiş uygarlığın yükselmesi denen bir mevzu var. Basitçe şöyle diyeyim. İnsan, elektron, protondan falan oluşuyor malum. Eh, bunlar madde. Ve madde = enerji. Peki, bir şekilde insanı insan olarak komple enerjiye çevirirsek? Tamam, bu, en azından günümüz tıbbı ve fiziği için masaldan ibaret bir çözüm. Ama dünün masalları, bugünün realitesi olabiliyor malum, belli olmaz hiç. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, anibal yazdı:

 

Bir hayli yanlış yorumluyorsun. En azından bunların başına: "En azından şimdilik...." demen lazım.

 

Telomer kısalmasını önlemek mümkün, olası. Dahası telomerlere yeni telomer eklemekte mümkün. Bu yaşlanmayı ciddi şekilde azaltabilir herhalde. 

 

Ama ebedi gençlik ve ölümsüzlüğün anahtarı telomerler değil.

 

Biraz geyik yapalım. Bilim-kurgu dizileri izlemeyi severim, bazısı çok bilgilendirici olurlar bilhassa. Ama warp motoru, hpyer uzay falan, anasının şeyinde bir gezegen giderler, orada karşımıza insan türü çıkar. Yok artık o kadar da değil, olmaz öyle saçma canlılık, bilmem neredeki gezegende de insan var etsin evrim. 

 

Ama daha ilginç şeyler vardır, mesela insanları kontrol edebilen canlılar. Mesela şekil değiştiren falan canlılar. Acayip enteresan güçleri olan canlılar. İlk bakışta, bunlar süpermen gibi görünür, olmaz böyle şey denir ki haklılık payı var gibidir. Zira, o kabiliyetleri getirecek bir evrimsel süreç olamaz. Yani o canlı var olamaz. 

 

Ama şu gözden kaçar. Ya, o canlılar, insan gibi akıllı canlılar tarafından suni olarak üretilmişse? Mevcut bir türü, kendi türlerini alıp, yada tamamen sıfırdan öyle kabiliyetleri olan bir canlıya dönüştürdülerse? Doğrusu, bunu düşününce, bu gayet mümkün. Doğal olarak olamaz bir şeyler, hele hele ölümsüzlük gibi bir süper yetenek olası değil. Ama işin içine insan girerse?

 

Olay basitçe şu. Telomer zart zurt, bunlar yaşlanmanı geciktirir vs. vs. ama ölümsüzlük falan getiremez. Doğal insan yapısı ölümsüz olmaya değil, ölmeye ve ölene kadar amacına (üreme) hizmet etmeye yöneliktir, böyle evrimleşmiştir. Yani, ölümsüzlük istiyorsan, bir şekilde yapay insan, canlı falan yapman lazım. 

 

Mevzu bahis ölümsüzlük olunca, eh, robot yapıp ölümsüz ölümsüz olarak salmak kesmez kimseyi. Var olan insanı ölümsüz yapmak lazım. Bunun da yolu, normal insanı yapay takviyelerle geliştirmek olabilir ancak. Çeşitli yolları mümkün, ama en mantıklı görüneni nano tekonoloji ile, hücre bazında vücudu tamir eden, akyuvar gibi savunan, daha hızlı, güçlü vs. olmasına vs. vs. sağlayan minik suni hücreler sağlamak olarak söylenebilir. Eh, nasıl olur, ne olur? Uzun uzun kurgu yapmanın pek anlamı yok, yapılmış var:

 

https://www.gateworld.net/wiki/Nanite

 

Temel olarak, böyle bir şey, insanları ölümsüzlüğe kavuşturabilir, bu gayet mümkün ve teknoloji de hızla bunu sağlayacak yolda ilerliyor. 

 

Ama başka yollar da var. Gene stargate'de, kadim dedikleri eski gelişmiş uygarlığın yükselmesi denen bir mevzu var. Basitçe şöyle diyeyim. İnsan, elektron, protondan falan oluşuyor malum. Eh, bunlar madde. Ve madde = enerji. Peki, bir şekilde insanı insan olarak komple enerjiye çevirirsek? Tamam, bu, en azından günümüz tıbbı ve fiziği için masaldan ibaret bir çözüm. Ama dünün masalları, bugünün realitesi olabiliyor malum, belli olmaz hiç. 

 

 

Elbette tek ve geçerli yol değil. Yalnız telomerlerin kısalmasını önlemek demek kanserleşmeyi de arttırıyor. Sonuç olarak bir kokteyl olarak telomeraz enzimi içebilsek keşke de uzatsak desek de kanserleşme sorunu ortaya çıkıyor. Zaten tek bu değil. NAD molekülü ve yaşlanmış hücreleri de öldürmek bir çözüm ama henüz yapılamaz. Zaten şu an mümkün olmadığı anlaşılır diye düşünmüştüm ama neyse siz uyarmışsınız. 

 

Bir diğer nokta da doğal yollarla şu anki ömür en fazla 150 yıl -malum Hayflick limiti- ki doğal şekilde gelişmesi istenir diye düşünüyorum. Hee yapay olarak elbette çok şey mümkün. Şu an bu konuda ne yapıldı bilmiyorum ama bir beyni bir makinede çalıştırarak da bunu yapabiliriz. 

 

Bu nanosit olayı ilginçmiş :D 

 

Ölümsüzlük söz konusuysa yolumuz çok uzun daha. Bizim göremeyeceğimiz aşikar ancak gelecekteki 1000 yılın kuşağı görebilir tabi insan yok olmazsa. Gerçi uzay madenciliği olsun, başka gezegenlerde yaşam olsun yapılmaya başlandı ufaktan ama biz görür müyüz emin değilim. 

 

Dediğiniz enerji olayı bence mümkün ama şu anki teknolojiyle değil. Keşke bin yıl sonrasını görebilseydik. 

 

Kısacası mutasyonlar, gençliğin devam etmesi ve hücrelerimizle moleküllerimizin yapısıyla bir şekilde kendimizin ömrünü uzatmaya çalışsak da bunlar gelecekte var olacak şeyler olabilir ancak. Sonsuz yaşamın hala tam mümkün olabileceğini düşünmüyorum. Mesela sonsuz yaşama sahip birinin boğazı kesilse de ölmeyecek mi? Aslında bunları da düşünmek gerekiyor ama dediğiniz gibi yapaylaştırılmış bir tür ortaya çıkarsa bir şekilde bu sorunlar çözülebilir ama bu ulaşılabilir bir hedef mi? İşte bu noktada yargı belirtmekte biraz çekimserim. Gelecekte harika gelişmeler olacak olsa da bir toplumsal durum da var bu noktada. Bilimdeki gelişmelerle toplumdaki gelişmelerin de örtüşmesi gerekiyor zannımca. Malum etik kuralları falan bu konuda tartışma yaratacak. 

 

Neyse geleceğin toplumları bunu halletmenin bir yolunu bulabilir umarım. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Veri depolama ve işleme kısmına çare bulmadan ölmemeye çare bulmanın bir anlamı yok.

Aptal olmak için ölümsüz olmak gibi bir şey olur.

Primatların kapasitesi belli, işlemcisi, depolaması.

İnsanların yaşlılıkta karşılaştığı sorunlara bakarak işlem ve veri depolama merkezlerinin en fazla 100 yıl dayandığını söyleyebilirim.

En düzgün çalışanı bile 80 yaşında çocuğa dönüşüyor.

Doğrudan beyne odaklanmak lazım.

Kendinizde olduğunuz her saniye gözünüze 50 resim karesi (her birini 100 kb sayılabilir), bir sürü ses dosyası geliyor, ama ses dosyalarıyla ilgili sorun yok, ben biraz amatörce araştırdım ve ses dosyalarının kaydı birebir yapılmıyor beyinlerimizde. Genel olarak bir özet kaydediliyor. 

Diğer sinyaller ve verilerle birlikte ciddi bir bilgi işlem sorunuyla karşı karşıyayız.

Bu aşılmadan ölümsüzlüğü bırakın konuşamazsınız bile 200 yıl sonra. Embesile döner insan veri karmaşasında.

Ölümsüzlüğü buldular sonra hepsi aptala dönüştüler der diğer canlılar :) 

Kimliği korumamız lazım, vücudu değil.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.07.2021 at 14:16, AteistBakish yazdı:

Yukarıda anlattığım aynı nedenden dolayı da tanrı süper akıl vs olamaz.

Veriler 1 milyar yılda 10 güneş sistemi boyutuna ulaşır.

2 kere 2 kaç eder sorusuna Tanrının cevap vermesi saatler hatta günler sürebilir.

Tanrılar tasarlanırken bu detaylar yokmuş işte :) 

Bilimsel bir noktadan bahsediyoruz yalnız. Tanrı ne alaka? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
57 dakika önce, pica pica yazdı:

Bilimsel bir noktadan bahsediyoruz yalnız. Tanrı ne alaka? 

Bilimsel bir konuda değil her konuda tanrı kel alakadır.

Bana değil kendine sor o soruyu

Bilimsel ya da bilgi ile alakalı olmayan her şey safsatadır

Ne alaka dediğine göre o zaman bu saçmalığı konulara getirip durmayı bırak.

Bilimsel olmayan her şey yok statüsünde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, AteistBakish yazdı:

Bilimsel bir konuda değil her konuda tanrı kel alakadır.

Bana değil kendine sor o soruyu

Bilimsel ya da bilgi ile alakalı olmayan her şey safsatadır

Ne alaka dediğine göre o zaman bu saçmalığı konulara getirip durmayı bırak.

Bilimsel olmayan her şey yok statüsünde.

Bu konuyu burada tartışacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. Bu konuda ben telomer dedim ve uzun yaşam tartışıldı ve bu bilimin konusudur. Varlık yokluk bu konuda tartışacağımız şey değil. Bilimsel şey istiyorsan bilimsel konuşuruz ama tanrı diyemezsin burada. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, pica pica yazdı:

Bu konuyu burada tartışacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. Bu konuda ben telomer dedim ve uzun yaşam tartışıldı ve bu bilimin konusudur. Varlık yokluk bu konuda tartışacağımız şey değil. Bilimsel şey istiyorsan bilimsel konuşuruz ama tanrı diyemezsin burada. 

 

Tanrı saçmalığını bilimsel gerçekler kutularına koymaya çalışanlar sizlersiniz ya yahu?

Ölümsüzlük de ilahi bir konudur.

Ve siz saçmalayıcıların tanrı modellerinden birisi de ölümsüzlüğe ve güce sahip bir varlık değil mi?

Bilimsel konuların hiç birinin içinde tanrı veya tanrısallık yoksa, senin tam olarak derdin ne?

Bilimsel olmayan her şey yalandır. O zaman tanrı iddian ne ayak?

Tanrı iddian bilimsel değil mi?

Yalancı mısın sen?

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, AteistBakish yazdı:

 

Tanrı saçmalığını bilimsel gerçekler kutularına koymaya çalışanlar sizlersiniz ya yahu?

Ölümsüzlük de ilahi bir konudur.

Ve siz saçmalayıcıların tanrı modellerinden birisi de ölümsüzlüğe ve güce sahip bir varlık değil mi?

Bilimsel konuların hiç birinin içinde tanrı veya tanrısallık yoksa, senin tam olarak derdin ne?

Bilimsel olmayan her şey yalandır. O zaman tanrı iddian ne ayak?

Tanrı iddian bilimsel değil mi?

Yalancı mısın sen?

Bakıyorum ve bilimsel bir yazı göremediğimden cevaplayamıyorum kanka. Bilimsel konuda bilim konuşulur, nokta. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...